TBD, Toplumun Tüm Katmanlarında Siber Güvenlik Farkındalığı Yaratacak

Satınalma Eğitimi Tbd, Toplumun Tüm Katmanlarında Siber Güvenlik Farkındalığı Yaratacak

TBD, Siber Güvenlikte Ortak Akıl Oluşturacak 

TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe: 

“Siber Tehditler Ulusal Güvenliğimizi Tehdit Eder Bir Konuma Ulaşmıştır”

Satınalma Eğitimi Tbd, Toplumun Tüm Katmanlarında Siber Güvenlik Farkındalığı YaratacakTürkiye Bilişim Derneği (TBD) siber güvenlikte ortak akıl oluşturacak “7. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi”ni, 5 Mart’ta BTK Ana Konferans Salonunda düzenleyecek. Kamu, özel sektör, üniversitelerin yöneticileri, öğretim üyeleri, STK’ların temsilcileri, siber güvenlik uzmanlarının bir araya geleceği 7. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesinde siber güvenlik; insan, süreç, yasal mevzuat ve toplum boyutuyla tartışılacak.  Karar vericilere ışık tutması açısından ortak akıl oluşturulmasının hedeflendiği Zirve sonrasında hazırlanacak sonuç raporu ilgili paydaşlarla ve kamuoyuyla paylaşılacak. Ayrıca “Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Ödülleri” verilecek.

TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek etkinlikte açılış konuşmalarını T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ve BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu’nun yapması bekleniyor.

Bilişimde Güvenlik Tanım ve Kavramları Değişti

“Siber tehditler ulusal güvenliğimizi tehdit eder bir konuma geldi” diyen TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe şu ifadeleri kullandı:

“Dijital teknolojilerin baş döndürücü bir hızla gelişimi, ekonomik ve sosyal hayatın yanında güvenlik tanım ve kavramlarını da kökten değiştirdi. Özel ve kamu kurumlarımızın dijital dönüşümleri sonucu artan dijital hizmetleri siber saldırganların hedefi konumuna geldi. Bulut bilişim başta olmak üzere uç bilişim, üretken yapay zeka, derin öğrenme, makine öğretisi, otonom araçlar ve nesnelerin interneti (IoT) saldırı yüzeylerinin genişlemesine ve saldırı vektörlerinin de daha karmaşık hale gelmesine neden oldu.  Toplumun tüm katmanların da siber güvenlik farkındalığı yaratmak, yerli ve milli siber güvenlik ürün, hizmet ve teknolojilerini geliştirmek ve geliştirilen söz konusu özgün çözümlerin kritik altyapılarda kullanımını arttırmak çok daha önemli hale gelmiştir. 7’ncisini düzenlediğimiz Zirve, bilişim ekosisteminin gelişimi ve ülke siber güvenliğinin farkındalığı için önem verdiğimiz bir zirvedir. Çağımızda ülkeler ve insanlar için güvenlik hiç olmadığı kadar önemlidir. Siber güvenlik her zaman dile getirdiğimiz gibi savunma sistemlerinden temel insani ihtiyaçlarının karşılanmasına kadar önem arz ediyor. Bilişim dünyasında güvenliğimizi en üst düzeye çıkaramazsak, yoplumsal ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak durumlara gelebiliriz.”

Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Ödülleri Verilecek

7. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi’nde açılış konuşmalarının ardından Dr. Erdal Özkaya, “2024’te Bizi Bekleyen Siber Tehditler” konu başlıklı sunumunu gerçekleştirecek. T.C Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürü Alper Güzel’in panel yöneticisi olduğu “Siber Güvenlik Politika ve Stratejileri” oturumu düzenlenecek. Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi Genel Koordinatörü Alpaslan Kesici, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Dr. Mert Özarar ve TÜRKSAT Siber Güvenlik Yönetimi Direktörü Mehmet Ali Erkul oturuma konuşmacı olarak katılacak. Teknoloji, ürün ve hizmet konularında ise DTech Cloud CE’su Yavuz Emir BEYRİBEY trafından “Hibrit ve Büyük Ölçekli Bulut Hizmetlerinde Güvenlik”, Ostim Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cemal GEMCİ tarafından “Siber Güvenlikte Yeni Yaklaşımlar” ve Profelis Bilişim ve Danışmanlık Yönetici Ortağı Çağlar ÜLKÜDERNER tarafından “Yeni Nesil Kimlik Doğrulamaları ve Ötesi” konu başlıklı TedX konuşmaları yapılacak. Zirvenin son bölümünde ise “Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Ödülleri” verilecek.

“Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Ödülleri” 2018 yılından bu yana milli imkan ve kabiliyetler ile özgün olarak siber güvenlik ürün, hizmet ve teknolojilerinin geliştirilmesi, bilimsel araştırma çalışmaların yapılması, kamuda milli siber güvenlik ürünlerinin kullanımının yaygınlaştırılması gibi birçok hedefle düzenleniyor.

Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Ödülleri; TBD – ÖSG1 Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Veren Kamu Kurumu Kategorisi, TBD – ÖSG2 Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Veren Kamu Görevlisi Kategorisi, TBD – ÖSG3 Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Veren Akademisyen Kategorisi, TBD – ÖSG4 Siber Güvenlik Ekosistemine Katkı Veren Medya Kuruluşu Kategorisi, TBD – ÖSG5 Yerli ve Milli Teknoloji Geliştirme Kategorisi, TBD – ÖSG6 Siber Güvenlik Ürünü İhraç Kategorisi olmak üzere 6 kategoride verilecek.

Mühendis (Mü-Hendese) Ne İş Yapar ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Mühendis (mü Hendese) Ne İş Yapar

7 Gündem Satınalma Dergisi Mühendis (mü Hendese) Ne İş YaparEndüstriyel Fırın İmalatında Mühendis Olmak

Mühendislik masabaşı bir iş değildir. Sadece hesap yapmak hiç değildir. Mühendis uygulayıcı ve uygulatıcıdır. Ekip ve şantiye şefidir, sahadadır, yol gösterici, geliştirici, danışılan, araştırandır.

Endüstriyel fırın sektöründe ise mühendisin kapsadığı alan oldukça fazladır, ilgilendiği konular oldukça geniştir. O yüzden endüstriyel fırın sektöründe çalışmış ve tecrübeli bir mühendis diğer tüm sektörlerde rahatlıkla çalışabilir.

Neden mi? Çünkü demir-çelik, ısıl işlem ve alüminyum sektöründe kullanılan çok çeşitli fırın tipleri vardır. Hepsinin çalışma prensipleri ve çalışma prosesleri farklıdır. İşte onlardan bazıları:

Atmosfer Kontrollü Bantlı (Kontibu) ve Kutu (Kamara) Tipi Atmosfer Kontrollü Fırınlar

Araba veya Sabit Tabanlı Isıl İşlem Fırınları

Kuyu Tipi Isıl İşlem Fırınları

Konveyörlü Tüp Tav Fırınları

Boya Kürleme Fırınları

Meneviş Fırınları

Endogaz Jeneratörleri

Yürüyen Tabanlı veya Yürüyen Kirişli Tav Fırınları

Alüminyum Biyet Tav Fırınları

Alüminyum Yaşlandırma (Termik) Fırınları

Kalıp Isıtma Fırınları

Alüminyum Ergitme Fırınları

Alüminyum Biyet Homojonize Fırınları

Düşer Tabanlı Çözeltiye Alma Fırınları

Alüminyum Hurda Şarj Arabası

Otomatik Biyet Kesim Testeresi

Ekstrüzyon Presleri

T-6 Sürekli Isıl İşlem Hattı

Fabrikalardaki mühendislerin en önemli yönlerinden birisi hayal güçlerinin iyi olmasıdır. 5-10 adım sonrasını hayal ederek yön verirler projelere. Sıradışı ve analitik düşünürler, fizik ve matematik bilgileri oldukça iyidir, odaklanma ve gözlem yetenekleri üstündür, ters ihtimalleri düşünürler, yani; her zaman normalin dışında olabilecek olaylara karşı önlem alırlar, işlerin her zaman yolunda gitmeyeceğini düşünerek olası terslikleri hayal gücü ile tespit ederler. Kendilerini sürekli yeniler, literatürü takip ederler.

Ben bir satınalma uzmanı olarak imal ettiğimiz fırınlar için tedarikçilerimden motor, redüktör, vantilatör, gaz ekipmanları, pnömatik ve hidrolik malzemeler, rulman, ölçüm aletleri gibi muhtelif ürünler alıyorum. Bütün bu alım yaptığım firmalarda konusunda uzman satış mühendisleri var. Ancak endüstriyel fırın sektöründe çalışan mühendisler bütün bu ürünlerin seçimi konusunda en az tedarikçilerim kadar bilgili olmak zorundalar. Sonuçta bir fırında çelikten pnömatiğe, termokupldan regülatöre, rulmandan refraktere, elektrikten brülöre, hidrolikten bağlantı ekipmanına, redüktörden kontaktöre geniş bir yelpazede ürün kullanılıyor.

Mühendis (mü Hendese) Ne İş Yapar

Mühendislerimiz mevcut ürün kalitesini iyileştirmek, yeni üretim teknolojileri geliştirmek, maliyet düşürücü yenilikler uygulamak ve sürdürülebilirliği vurgulayarak enerji verimliliğini artırmak için çalışırlar.

Fikrimce her mühendis ilk işinin ilk aylarında imalat sahasına inip sırasıyla tüm imalat aşamalarından geçmeli ve tüm makina ve ekipmanları bizzat kullanarak tecrübe edinmelidir.

Yine benim fikrim; herhangi bir makinanın imalatını işin en sonunda elde edilecek nihai üründen başlayarak başa doğru tasarlamalıdır. Yani en sondan en başa doğru.

7 Gündem Satınalma Dergisi Mühendis (mü Hendese) Ne İş YaparBu yazımı 2014 yılından beri çalıştığım endüstriyel fırın sektöründen tanıdığım, beraber uyumlu bir şekilde çalıştığım, kendilerinden çok şeyler öğrendiğim mühendis arkadaşlarım için kaleme aldım. Başta Semih Sabutay, Ebubekir Karakaya, Batuhan Açıkalın, Hüseyin Baş, Emre Köse, Hasan Düzen olmak üzere sektördeki tüm mühendislere saygılarımla…

Cavit SOY

EY, 2024 Yılında Teknoloji Şirketleri İçin En Büyük 10 Fırsatı Açıkladı

Satınalma Eğitimi Ey, 2024 Yılında Teknoloji Şirketleri İçin En Büyük 10 Fırsatı Açıkladı

EY, Her Yıl Hazırladığı ‘Teknoloji Şirketleri için En büyük 10 Fırsat’ Araştırmasının En Güncel Versiyonunu Yayımladı. Araştırmaya göre; 2023 Yılında Küresel Ekonomik Olumsuzlukları ve Artan Jeopolitik Gerilimleri Başarılı Bir Şekilde Yöneten Teknoloji Sektörü, 2024’te de Rekabetten Kopmamak ve Hatta Üstünlük Sağlamak Adına, Üretken Yapay Zekâ (GenAI) Dahil Olmak Üzere Yeni Nesil Teknolojilere ve Dijital Altyapıya Yatırım Yapmalı

Satınalma Eğitimi Ey, 2024 Yılında Teknoloji Şirketleri İçin En Büyük 10 Fırsatı AçıkladıUluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY’ın (Ernst & Young) ‘Teknoloji şirketleri için en büyük 10 fırsat’ araştırmasının 2024 versiyonu, teknoloji şirketlerinin faydalanabileceği en önemli fırsat alanlarına vurgu yapıyor. EY araştırmasına göre satışları olumsuz etkileyen ekonomik dalgalanmalar, çeşitli pazarlara, teknolojilere, ham maddelere erişimi tehdit eden jeopolitik gelişmeler ve ticari anlaşmazlıklar gibi risklere rağmen, teknoloji şirketlerinin büyümeye devam etmesi için odaklanması gereken en önemli 10 fırsat alanı şöyle sıralanıyor;

1. GenAI, oyunun kurallarını değiştiren bir teknoloji olarak benimsenmeli 

Üretken yapay zekâ (GenAI), yeni bir dijital dönüşüm çağını başlattı. GenAI ortaya çıkmadan önce tasarlanan ve uygulanan dijital dönüşüm çabaları hızla geçerliliğini yitiriyor. Bu noktada dijital dönüşümde geride kalan teknoloji şirketleri, yapay zekâyı stratejilerinin merkezine yerleştirerek rakiplerinin önüne geçebilir. Yapay zekâ; yalnızca dönüşüm yolculuklarının hızlandırılmasına değil, aynı zamanda hızla gelişen teknoloji ve iş modelleri ile operasyonların yeniden şekillendirilmesine de olanak tanıyacak. Dijital dönüşüm yolculuklarında zaten oldukça yol kat eden şirketlerin ise yapay zekânın merkezi bir rol üstlenmesini sağlamak için dijital stratejilerini yeniden değerlendirerek yönlendirmeleri gerekecek. Bu risk ve fırsat dengesiyle karşı karşıya kalan teknoloji şirketlerinin, özel bir yapay zekâ kontrol merkezi kurması, dijital dönüşümde liderliğini korumak veya elde etmek için önemli olacak. GenAI’ı teknoloji dönüşümlerine entegre eden şirketler, sürdürülebilir değer yaratmak için de daha iyi bir konuma sahip olacak.

2. GenAI’ın kullanım alanları için fırsatları belirleyerek hedefleme yapılmalı

GenAI etkili bir şekilde uygulandığında, şirketlerin hem ürün ve hizmetlerini geliştirmelerine hem de operasyonlarını daha verimli bir şekilde yürütmelerine yardımcı oluyor. Ancak tüm potansiyel kullanım alanları için GenAI’dan yararlanmak cazip gelse de GenAI araçları, yüksek maliyet ve kaynak gibi bazı zorlukları da beraberinde getirebiliyor. Bu nedenle, şirketler özellikle katma değerli kullanım alanlarını ve dönüşüm fırsatlarını göz önünde bulundurarak kaynaklarını nereye yönlendireceklerini dikkatlice belirlemeli. Bu teknolojiden yararlanmak için potansiyel fırsatlardan oluşan bir portföy geliştirmek, başlangıç için iyi bir yol olabilir. GenAI yatırımlarını başlatmak veya artırmak isteyen teknoloji şirketleri, kârlı büyümeyi destekleyebilecek ön büro (front office) kullanım senaryosunu hedefleyebilir. Örneğin, yazılım kodlamada GenAI’dan yararlanmak ve doğrudan kârlılığa giden bir hatla içerik üretimini hızlandırmak için insan-makine arayüzleri kullanılabilir. Bununla birlikte, arka büro (back office) kullanım örnekleri de verimliliğin artırılmasına ve maliyetlerin azaltılmasına da yardımcı olabilir.

3. Uç bilgi işlem (edge) sistemine ve yeni dijital altyapı biçimlerine yatırım yapın 

Yeni nesil teknolojiler geliştikçe, kuruluşların robotik cihazlar, akıllı ev sensörleri ve sürücüsüz araçlar gibi kaynaklardan gelen ve sürekli artan büyük miktardaki verileri işlemesi gerekiyor. Yapay zekânın hızla ilerlemesi, uç bilgi işlem (edge) alanında ultra hızlı işlem gerektiren kullanım senaryolarının çoğalması ve düzenlemelerdeki sürekli değişimler göz önünde bulundurulduğunda, teknoloji şirketleri 2024 yılında operasyonlarını ve deneyimlerini iyileştirmek için dijital altyapı yatırımlarını optimize etmeli. Uç bilgi işlem sistemi hız ve ölçek kazandıkça, yeni nesil dijital altyapıyı etkinleştirme ve giderek sıkılaşan sermaye kısıtlamaları içinde kalma gibi birbiriyle rekabet eden hedefleri dengelemeyi başaran şirketler, kazanan konumda olmaya devam edecek.

4. Gelişmekte olan pazarlarda ek tedarik zinciri hatları oluşturulmalı

Jeopolitik olaylar ve tedarik zincirindeki aksamalar, şirketlerin yönetim kurullarının gündemindeki öne çıkan üç riskten ikisi olarak belirleniyor. Küresel alanda hizmet veren şirketler için ikincil bir tedarik zinciri hattı oluşturmak, gelecekteki olası ticari aksaklık risklerini azaltmanın etkin bir yolu olarak görülüyor.

5. Yapay zekâ yol haritası etrafında kurumsal yatırım stratejisi şekillendirilmeli

Yapay zekâ (AI) ve büyük dil modellerinin (LLM) kullanımı hızla artıyor, ancak buna ayak uydurmak kolay olmayabilir.  Çünkü donanım talebinin arzı geride bırakması yüksek fiyatlara ve sınırlı bulunabilirliğe yol açıyor. Dahası, bu hizmetlerin özelleştirilmesi ve uygulanması beceri ve yetenek gerektiriyor. Geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, satın alma işlemlerinin ve anlaşmaların bu alandaki gelişimi hızlandırabileceğini söyleyebiliriz. Öte yandan, sektördeki anlaşmaların daha titiz bir incelemeye tabi tutulmasına ek olarak, jeopolitik gerilimler ve uluslararası ticaret anlaşmazlıkları, özellikle yapay zekâ alanında anlaşmaların yapılmasına engel teşkil ediyor. Bu nedenle, bu alanda büyümenin en uygun yolu küçük ve orta ölçekli satın almalar, kurumsal yatırımlar ve ortaklıklardan geçiyor. Satın almalar, bugün mümkün görünmeyen gelecekteki uygulamalar için farklı yol haritaları geliştirebilecek. Ortaklıklar ise yeni fırsatları takip etmek için gereken veri setlerine, hizmetlere ve pazarlara anında erişim sağlayabilecek.

6. Platform iş modellerinden yararlanılmalı

Teknoloji sektörü bir dönüşüm ve yeniden şekillenme döneminden geçiyor. Platform iş modelleri, teknoloji sektöründe standart çalışma prosedürü haline geldi ve GenAI devriminin de merkezinde yer alıyor. Bu süreçte, veri stratejileri de dahil olmak üzere platform iş modellerinin uygulanmasını veya geliştirilmesini hızlandırmak için hedef odaklı bir yaklaşım benimseyen şirketler değer elde edecek. Yapay zekâ; sektörde yeni fırsatları tetikledikçe, şirketler pazar payı için rekabet ederken, sağlam ve çeşitlendirilmiş bir platform kurma becerisi kazananları farklılaştıran temel bir özellik olacak.

7. Küresel asgari vergi reformuna hazırlanılmalı ve proaktif olunmalı

Küresel vergi sisteminin 2024 yılında eskisinden karmaşık süreçlere girmesiyle, bunun etkileri teknoloji şirketleri için de vergi departmanlarını aşan bir konu haline gelmeye başladı. Bugün vergi yüklerini optimize etmek için proaktif düşünen, kapsamlı ve bütünsel bir şekilde hareket eden şirketler, daha yavaş yanıt veren rakiplerine göre avantajlı bir başlangıç yapacak. 2024’ten itibaren %15 oranlı Küresel Asgari Kurumlar Vergisi uygulamasına geçilmeye başlanmasıyla birlikte büyük ölçekli teknoloji şirketleri, küresel tedarik zincirlerini yapılandırma ve faaliyet gösterdikleri ülkelerde operasyonlarını %15 vergi oranını karşılayacak şekilde düzenleme fırsatına sahip, bu da şirketlerin sermayesinin daha esnek olmasına katkı sağlayacak.

8. Çevresel çalışmalarda veri merkezlerinin enerji verimliliğine öncelik verilmeli

Net sıfıra giden yol uzun ve zorlu, ancak bu yolculuğu tamamlamak teknoloji sektörü için büyük önem taşıyor. Birçok teknoloji şirketi karbon hedefini taahhüt etmiş durumda. Ancak bütçelerin kısıtlı olduğu bir ortamda şirketlerin nereden başlayıp hangi konulara öncelik vereceğini düşünmesi önemli. Teknoloji şirketlerinin bu yıl özellikle veri merkeziyle ilişkili olarak enerji verimliliğini artırmaya odaklanması gerekiyor. Veri merkezleri giderek artan miktarda elektrik tüketiyor. 2027 yılına gelindiğinde yapay zekâ, Hollanda büyüklüğünde bir ülke kadar elektrik tüketebilir. Teknoloji şirketlerinin, veri merkezlerini daha enerji verimli hale getirmesi, gelecekte yaşanabilecek enerji krizlerinin etkisini azaltacak ve kısa vadede dijital hizmetlerin üretim maliyetlerini düşürecektir.

9. Gelişmiş risk araçlarına yatırım yapılmalı

Pandemi süreci, yıkıcı olayların başka olayları tetikleyerek hem riskler hem de bazı fırsatlar yarattığını gösterdi. Bu tarz risklere hazırlıklı olup uygun şekilde yanıt vermenin şirketler için fark yaratabileceğini söyleyebiliriz. Bu nedenle teknoloji şirketleri de; ticari yaptırımlar, jeopolitik gerilimler, vergilendirme ve yasal değişiklikler, iklim olayları ve tedarik zinciri krizi gibi risk kategorilerine ilişkin durumlarını yeniden değerlendirmeli; maliyetler, riskler, esneklik ve çeviklik arasındaki karmaşık dengeleri de nasıl yönettiklerini tekrar gözden geçirmelidir. Bugün gelişmiş risk araçlarına yatırım yapan şirketler, bir sonraki risk ile karşı karşıya kaldıklarında, bunun etkilerini minimize etme fırsatına sahip olacaklar.

10. Siber riskleri azaltmak için ileri teknolojilerden faydalanılmalı

GenAI ve kuantum teknolojileri gibi gelişmekte olan teknolojiler işletmelere birçok fayda sunarken, aynı zamanda siber tehditlerin doğasını kökten değiştiriyor ve oluşturdukları riskleri de artırıyor. Teknoloji şirketlerinin veri açısından zengin ancak karmaşık bir teknik sisteme sahip olma eğilimi, onları siber tehditlere özellikle açık hale getiriyor. Bu alana yatırım yapan teknoloji şirketleri, siber tehditleri daha iyi yönetmeyi başarıyor. Günümüzde teknoloji şirketleri, iş süreçlerini netleştirmek, operasyonlarını daha iyi anlamak, verilerini ve sistemlerini doğru bir şekilde sınıflandırıp etiketlemek için GenAI teknolojisinden faydalanabilir. Ayrıca siber risk faktörleri, GenAI aracılığıyla otomatik bir şekilde ele alınarak siber riskler daha hızlı, daha kapsamlı ve daha düşük maliyetle azaltılabilir.

EY Türkiye Telekomünikasyon, Medya ve Teknoloji Sektör Lideri ve Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı Emre Beşli, ilgili araştırmaya yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:

“EY olarak, teknoloji sektöründe yaptığımız araştırmalar sonucunda belirlediğimiz fırsat alanları hem bu sektördeki şirketlerin hem de alt sektörlerin 2024 yılında ve ilerisinde başarılı olmaları için önemli bakış açıları sunuyor. Fırsatlar içerisinde GenAI’ın birkaç farklı persektifle öne çıkması, beklentilerin oldukça yüksek olduğu bu dönem için sürpriz değil. Bununla birlikte, tedarik zinciri yedekliliği, enerji verimliliği ile etkin siber güvenlik ve risk yönetimi gibi şirketlerin uzun süredir gündeminde olan fırsat konularının da geçerliliğini koruduğunu gözlemliyoruz. Vergi mevzuatındaki değişiklikler ve diğer regülatif konular da fırsatları şekillendiren diğer kritik faktörler arasında yer almaya devam ediyor.”

Alım Talebi: Hindistan Cevizi Tozu

Alım Talebi Hindistan Cevizi Tozu şirket İhtiyaçları

Bir firmamız için dökme olarak ya da 3 – 5 – 10 kiloluk paketler halinde, yaklaşık 20 ton civarında, Hindistan Cevizi Tozu alımı yapılacaktır. Ürünün %60 – %65 yağ oranında olması gerekmektedir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, teslimat yeri, ödeme şekli vb. detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Hindistan Cevizi Tozu şirket İhtiyaçları

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Endüstriyel Üretimin Kalbi IMATECH’te Attı

Satınalma Eğitimi Endüstriyel Üretimin Kalbi Imatech’te Attı

IMATECH Makine Sektörünün Buluşma Noktası Oldu

Satınalma Eğitimi Endüstriyel Üretimin Kalbi Imatech’te AttıMakine endüstrisinin en büyük buluşmalarından olan IMATECH – 2.Endüstriyel Üretim Teknolojileri Fuarı, dört gün boyunca yerli, yabancı katılımcı ve ziyaretçileri ağırlarken teknolojinin buluşma noktası oldu. Sektörün yenilikleriyle buluşma, yerel ve küresel yeni iş birliği fırsatları yakalanmasına imkan sağlayan IMATECH Fuarı, yerli ve yabancı toplam 14 bin 80 kişi ziyaret etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ ve İzgi Fuarcılık iş birliği, 4M fuarcılık destekleriyle 22 – 25 Şubat 2024 tarihleri arasında fuarizmir’de düzenlenen IMATECH – 2. Endüstriyel Üretim Teknolojileri Fuarı, yerli, yabancı makine ve üretim sektörlerindeki tüm aktörleri İzmir’de tek çatı altında bir araya getirdi Fuar, katılımcı ve ziyaretçilerine fabrikalar için ihtiyaç duyulan tüm endüstriyel sistemlere ulaşma imkanı tanıdı. Türkiye’deki firmaların yanı sıra Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Belçika, Çin, Kanada, Polonya ve Tayvan’dan firmalar ile ülkemizdeki temsilciliklerinin de katıldığı fuarda, 130’un üzerinde yerli ve yabancı katılımcı ve bu firmaların 250’den fazla markası profesyonel ziyaretçilerle buluştu. Fuarı, başta Ege ve Marmara bölgelerinden olmak üzere Türkiye’nin 32 ilinden ve dünyanın dört bir yanındaki 63 ülkeden, 12 bin 350’si yerli 1730’u yabancı toplam 14 bin 80 kişi ziyaret etti.

Fuarda; CNC, sac işleme ve otomasyon teknolojilerinden güç aktarım sistemlerine, kaynak – kesme teknolojilerinden üretim tesisi lojistiğine kadar birçok farklı alandan endüstriyel teknoloji sistemleri ve makineler bir arada sunuldu. İkili görüşmeleri ile ticari anlaşmalara imza atılan fuarda, çok sayıda makinenin satışı da gerçekleştirildi. İç pazarın ihtiyacı olan endüstriyel sanayi ürünlerinin büyük bir kısmını karşılayan ve 28 milyar doları aşan ihracatıyla da dünyanın en önemli tedarikçi ülkelerinden birisi olmayı başaran makine üreticileri, IMATECH ile birlikte yeni iş birliklerine imza atma şansı buldu. Katılımcı firmaların yetkilileri, fuarı değerlendirdi.

Bodor Türkiye Pazarlama Müdürü Muhammed Başaran: 

“Firmamız 7 yıldır Türkiye’de hizmet vermekte. Metal işleme sektörünün her alanından müşterimiz var. Hem satış hem satış sonrası tüm hizmetleri sunuyoruz. Fuarda, levha lazer, boru-profil kesme, lazer kaynak makineleri olmak üzere üç çeşit çok sayıda farklı makine getirdik. Bu yıl fuara büyük bir alanda katılım gösterdik. Bu yılki ilgi bizi çok şaşırttı. Fuarın ikincisi olmasına karşın çok büyük bir ilgi gördük. Birçok satışa da imza attık, üç günde 14 makine sattık. Gelecek yıllarda bu fuarın büyüyeceğine inanıyoruz ve kesinlikle katılmayı düşünüyoruz”

Oree Laser Satış Müdürü Ned Wang: 

“Çin firmasıyız. Hem firma hem de bireysel olarak baktığımızda burada olduğum ve bu fuara katılım gösterdiğimiz için çok mutluyum. Burada harika şirketler ve ziyaretçiler gördüğüm için çok heyecanlıyım. Gördüğümüz ilgi bizi çok memnun etti ve birçok makine sattık. Yeni siparişler almaya ve satışlara devam edeceğiz. İlk kez Türkiye ve İzmir’e geliyorum. Bence bu şehir harika, insanlar çok iyi ve kibarlar. Burada olduğum ve sizlerle tanıştığım için çok mutluyum ve umarım bir sonraki sene de burada olurum”

Durmazlar Makina Ege Bölge Satış Yöneticisi Hüseyin Kılınç:

“Bursa merkezli, 150 bin metrekare alanda kurulu 120 ülkeye ihracat gerçekleştiren sektörün öncü firmalarından biriyiz. Fuar bizim için beklediğimizden daha güzel geçti ve bizi tatmin etti. Satış konusunda da hedefimizin üzerinde bir satışa imza attık”

Lothbrog Makine Pazarlama Direktörü Selahattin Kırtepe: 

“Firmamız, Gweike markasının Türkiye distribütörü. Kesimden kaynağa, lazer teknolojileri kullanan makineler satıyoruz. Mutfak, asansör, kapı, yapı sektörleri ağırlıklı olmak üzere satış ve sonrası tüm hizmetleri kapsayan bir firmayız. Geçen yıl da katılmıştık ve geçen yıla oranla baktığımızda ilgi çok daha yoğun. Bizim beklentilerimizin de üzerine çıktı fuar yoğunluğu. İnanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda daha da iyi yerlere gelecek. Yalnızca Ege’den değil tüm bölgelerden, yurtdışından ziyaretçiler geldiğini gördük. Üç günde 10’un üzerinde makine satışı gerçekleştirdik”

Unilaser Teknoloji AŞ.  Genel Müdürü Yasin Bubuş:

“İzmirli bir firmayız. Lazer kesim sistemleri üzerine distribütörlüklerimiz var aynı zamanda da imalatçı bir firmayız. İlk yılki fuara son dakikada katılıp çok memnun kalmıştık. Bu yıl geçen yıla oranla daha büyük bir stantla katılım gösterdik. Ciddi anlamda görüşmemiz oldu. Kesinleşen, ödemesi de gerçekleşen birçok satışımız da oldu. Oldukça memnunuz. Geçen yıla göre baktığımızda bu yıl oluşan fark hem katılım anlamında hem de ziyaretçi anlamında çok ileri gitmiş görünüyor. Bundan sonraki fuarların da katlanarak gideceğini düşünüyorum”

CNC Makina Market Ortağı Behiç Salamış:

“30 yıllık sektör tecrübesi olan bir İzmir firması olarak kentimizde böyle bir fuarın olması sevindirici. Ekonomik şartlar malum zorlu bir süreçten geçiyoruz, ancak bu yıl fuarın çok verimli geçtiğini gördük.  Daha profesyonel ve alım noktasında uygun olan firmaların geldiğini gördük. Tanıtım ve markayı ortaya çıkarma açısından çok önemsiyoruz. Hem tanıtım hem de fuardan sonraki noktada satışa imza atmak anlamında da çok başarılı geçtiğine inanıyorum. Gelecek yıl daha da iyi geçeceğine inanıyorum”

IMATECH Fuarı, yeni iş birlikleri kurulmasının yanı sıra sektörün yıllık ticaret hedeflerine ulaşmasına, iş hacmini artırmasına, ihracatı büyütmesine ve istihdama da katkı sağlamayı hedefliyor. Fuarla ortaya çıkan potansiyel ile sektörün büyümesi, uzun vadede kent ekonomisine katkı sağlanması ve yeni yatırım olanaklarının ortaya çıkmasına olanak sağlaması amaçlanıyor.

EY/IIF Küresel Bankacılık Risk Yönetimi Araştırması Yayımlandı

Satınalma Eğitimi Ey:iif Küresel Bankacılık Risk Yönetimi Araştırması Yayımlandı

Günümüzün Üst Düzey Risk Yöneticilerinin Sorumluluk Alanları Artıyor

Bankaların CRO’ları Artık Birçok Konuda Uzman Olmalı

Satınalma Eğitimi Ey:iif Küresel Bankacılık Risk Yönetimi Araştırması YayımlandıEY/IIF Küresel Bankacılık Risk Yönetimi araştırması, bankacılık sektöründe üst düzey risk yöneticilerinin (CRO) günümüzde ve önümüzdeki beş yıl içinde karşılaşacağı en kritik sorunlara ilişkin görüşleri ortaya koyuyor. Anket sonuçlarına göre; siber saldırılar, teknoloji dönüşümü ve jeopolitik gelişmeler risk sıralamasında öncelik taşıyor. Bu kapsamda riskleri yönetmek ve önüne geçmek için daha eleştirel düşünme becerisine, daha güçlü analitik yetkinliklere ve daha fazla kurumsal çevikliğe sahip olunması gerekiyor.

Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young) ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından 13’üncüsü gerçekleştirilen EY/IIF Küresel Bankacılık Risk Yönetimi araştırmasının sonuçları; küresel çapta bankaların artan risk hacmi ve farklı risklerle karşı karşıya kalmasıyla, bankaların üst düzey risk yöneticilerinin (CRO) kendilerini daha fazla sorumluluk ve daha geniş bir yelpazedeki sorunlarla ilgilendiğini gösteriyor.

Günümüzde bankacılık risk yönetiminin dinamik yapısına vurgu yapan araştırmaya göre; finansal risk konusu yeniden bankacılık sektörü gündeminin üst sıralarına çıktı. Bununla birlikte siber tehditler; teknolojinin, jeopolitik gelişmelerin ve üçüncü taraf risklerinin etkileriyle sürekli olarak dönüşüm geçiriyor.

Bu doğrultuda CRO iş tanımı çok yönlü bir hale gelirken, ilgili araştırmadan elde edilen bulgular, risklerin doğru bir şekilde tanımlanması, etkili bir şekilde yönetilmesi ve verimli bir şekilde raporlanması konusunda atılması gereken yedi adımı ortaya koyuyor.

1) Risk Etkilerinin Geniş Senaryo Yelpazesine Göre Öngörülmesi

Risklerin önüne geçmek için sorulması gereken soruların neredeyse sonu yok. Düzenleyiciler bundan sonra hangi konulara odaklanacak? İleri teknolojilerdeki gelişmelerle beraber siber saldırılar nasıl bir biçim alacak? Hangi ekonomik ve jeopolitik gelişmeler işimizi tehlikeye atabilir? Dönüşüm gündemimiz gelecekteki müşteriler için yeterince uygun mu? gibi sorular sıralanabilir. Dolayısıyla araştırma sonuçları; CRO’ların, gelecekteki riskleri değerlendirirken oldukça geniş kapsamlı düşünmeleri gerektiğini gösteriyor.

2) Geleneksel Risk Yönetimi İle Temel Yeteneklerin Geliştirilmeye Devam Edilmesi

Son yıllarda ortaya çıkan tüm “yeni” tehditlere rağmen, CRO’lar operasyonel esneklik de dahil olmak üzere geleneksel risk türlerini de gözden kaçırmamalıdır. Ankete katılanların önemli bir kısmı, daha fazla operasyonel esneklik ve iş sürekliliği becerilerine ihtiyaç duyduklarını belirtiyor. Araştırmaya göre; süregelen makroekonomik belirsizlik, finansal riskin katılımcılar arasında endişe kaynağı olarak yeniden canlanmasına yol açtı. CRO’ların üçte biri, geçen yıl %15 olan likidite riskini önümüzdeki 12 ay için en önemli öncelik olarak gösteriyor. Likidite riski, CRO’ların üçte ikisi (%66) tarafından gelecek yıl için en önemli finansal risk olarak belirlenirken, bunu tüketici veya perakende kredi riski (%56), toptan kredi riski (%52) ve bankacılık defteri için faiz oranı riski (%48) takip ediyor.

3) Acil Durumları Önlemek için Dikkatli İzleme Yapılması

EY/IIF Küresel Bankacılık Risk Yönetimi araştırmasının sonuçlarına göre siber riskler; CRO’ların ve yönetim kurullarının endişeleri arasında ilk sırada yer alıyor ve önümüzdeki yıllarda da bu listede kalması bekleniyor. Siber; farklı türdeki fidye yazılımı saldırıları, üretken yapay zekâ (GenAI) ve diğer ilişkili riskler dahil olmak üzere çoklu risklerden oluşan bir portföy olduğundan dolayı bu alanda kapsamlı ve düzenli olarak izleme yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Ayrıca ekonomik stresin neden olduğu dolandırıcılık ve diğer mali suçlardaki artış gibi konuların da göz ardı edilmemesi gerekiyor.

4) Güvenli Dönüşüm için Bir Çerçeve Oluşturulması

Bankalar; altyapılarını modernize etmek, tüketici beklentilerine ayak uydurmak ve rekabetçi kalmak için önemli dijital dönüşüm programları yürütüyor. Çoğu durumda, sınırlı kaynaklar ve birbiriyle yarışan öncelikler gibi kısıtlayıcı faktörlere rağmen bu girişimleri hızlandırmanın yollarını arıyor. Bununla birlikte, CRO’ların hem genel iş hedeflerini hem de yeni nesil teknolojilerin beraberinde getirdiği riskleri de net bir şekilde kavraması gerekiyor. Bu kapsamda makine öğrenimi ve yapay zekâ kullanımı, ankete katılanlar tarafından önümüzdeki beş yıl için en önemli ikinci risk kaynağı olarak gösteriliyor.

5) Bankaların En Büyük Varlığına İlişkin Strateji Geliştirilerek Koruma Sağlanması

“Veri”, işletmelerin her bölümü için kritik öneme sahip. Yasal gerekliliklerin yönetilmesi ve müşteri içgörüleriyle büyüme sağlanması için de işletmelerin yüksek kalitede ve yüksen güvenlikte verilere sahip olması gerekir. Ancak önemli olan, güçlü bir koruma sağlarken aynı zamanda işletmenin verileri etkin ve verimli bir şekilde (örneğin, kişiselleştirilmiş müşteri deneyimleri aracılığıyla) kullanma yeteneğini desteklemektir. CRO’ların büyük çoğunluğu (%71) da bankaların veri yeteneklerini ve çerçevelerini aktif olarak geliştirdiği konusunda hemfikir.

6) Küresel Jeopolitik Gelişmelerin ve Potansiyel Etkilerinin Takip Edilmesi

Bankaların üst düzey risk yöneticileri, dünya çapındaki merkez bankalarının açıklamalarını ve politikalarını yakından takip ediyor. Ancak son zamanlarda buna ek olarak uluslararası alanda yaşanan gelişmeler konusunda uzman olmak için daha kapsamlı bir analiz yapmaları gerekiyor. Bu doğrultuda CRO’ların tam %83’ü, jeopolitik risklerin beş yıl içinde bugün olduğundan biraz daha önemli (%35) veya aynı etkiye (%48) sahip olacağını söylüyor.

7) Risklere İlişkin Stratejik Rehberlik Sağlanması

CRO’lar kritik stratejik girişimlere giderek daha fazla dahil oluyor. Neredeyse yarısı (%46) çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) konularına ilişkin yeni ürün geliştirme ve büyüme fırsatlarının yanı sıra veri yönetiminde ve kalite çerçeveleri üzerindeki çalışmalarda önemli bir rol aldıklarını söylüyor. Üçte birinden fazlası (%35) dönüştürücü teknolojilerin (ör. yapay zekâ, makine öğrenimi) ilgi duyduğunu belirtiyor ve bu rakamın gelecekte artacağı kesin. Bu kapsamda CRO’ların, işletmenin stratejik danışmanları olarak; yönetim kurulunun ve üst düzey iş liderlerinin kesişen riskleri fark etmesini sağlaması ve dönüşümü desteklemesi büyük önem taşıyor.

EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri ve Vergi Bölümü Şirket Ortağı Levent Atakan ilgili araştırmanın sonuçlarıyla ilgili olarak değerlendirmesinde şunları söyledi;

“EY ve Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yayımlanan Küresel Bankacılık Risk Yönetimi araştırmasının sonuçlarına göre, bankacılık sektöründe CRO rollerinin yetki alanları genişliyor ve bu da yeni sorumlulukları beraberinde getiriyor. Risk fonksiyonunu verimli bir şekilde çalıştırma baskısı artarken, CRO rolü de daha fazla konuyu kapsayacak şekilde genişledi ve gelişti. Ayrıca CRO’ların risk yönetimi fonksiyonunun hem verimliliğini hem de etkinliğini artırmak için sınırlı kaynakları yönlendirmeleri bekleniyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, risk yöneticilerinin temel teknik ve taktik yetenekleri geliştirirken aynı zamanda daha stratejik düşünerek hareket etmeleridir.”

EY Türkiye Finansal Risk Yönetimi Hizmetleri Şirket Ortağı Ezgi İvecan ise araştırma ile ilgili olarak şunları ekledi;

“Son birkaç yılda yaşanan makroekonomik belirsizliğin sonucunda finansal risklerin yeniden endişe kaynağı olarak yükseldiğini görüyoruz. Araştırma sonuçları, CRO’ların işlerinin nasıl daha karmaşık hale geldiğini ve önümüzdeki yıllarda daha kolay hale gelme ihtimalinin neden düşük olduğunu gösteriyor. Dünyada yaşanan gelişmelerden makroekonomik değişimlere, toplumsal mega trendlere, teknoloji dönüşümüne ve yoğun düzenleyici incelemelere kadar birçok farklı konunun bir araya gelmesi, banka CRO’larını aynı anda birden fazla şapka takmaya itti. Bu kapsamda CRO’ların riskleri etkin yönetmek ve önüne geçmek için daha güçlü analitik düşünme becerisine ve daha fazla kurumsal çevikliğe sahip olması gerekiyor”

EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü de araştırmayı aşağıdaki sözlerle değerlendirdi:

İlgili araştırmanın sonuçları, farklı risk türlerinin kesişimlerinin ve bankacılık sektöründeki kalıcı değişkenliğin üst düzey risk liderleri için nasıl çok yönlülük gerektirdiğini gösteriyor. Örneğin finansal risklerin yanı sıra günümüzde siber riskler, daha karmaşık saldırılardan ve artan güvenlik açıklarından kaynaklanan tehditlerle birlikte CRO’lar için en büyük risk önceliklerinden biri haline geldi. Bu doğrultuda, CRO’ların hem genel iş hedeflerini hem de üretken yapay zekâ (GenAI) dahil güçlü teknolojilerin beraberinde getirdiği riskleri net bir şekilde kavraması gerekiyor. Ayrıca bu riskleri etkili bir şekilde yönetmek için bankaların yeni becerilere ve teknoloji uzmanlarına ihtiyacı olması muhtemel görünüyor.”

Türkiye’de Bulut Pazarı 1 Milyar Dolara Koşuyor !

Satınalma Eğitimi Türkiye’de Bulut Pazarı 1 Milyar Dolara Koşuyor

Dünyada Hız Kazanan Dijital Dönüşüm, Bulut Bilişim Teknolojilerine Duyulan İhtiyacı da Artırdı. Sunduğu Maliyet, Verimlilik, Veri Güvenliği ve Büyük Veri İşleme ve Yedekleme Avantajlarıyla Artık Tüm Sektörlerin İhtiyacı Haline Gelen Bulut Teknolojileri Pazarının Dünyada Yaklaşık 900 Milyar Dolara, Türkiye’de ise 1 Milyar Dolara Ulaşacağı Tahmin Ediliyor.

Satınalma Eğitimi Türkiye’de Bulut Pazarı 1 Milyar Dolara KoşuyorDünyada dijital dönüşümün hız kazanması bulut bilişim çözümlerine duyulan ihtiyacı da artırıyor. 2023 yılı itibarıyla yaklaşık 600 milyar dolar olan küresel bulut pazarının büyüklüğünün 2027 yılında yaklaşık 900 milyar dolara ulaşması bekleniyor.  Türkiye’de ise henüz olgunlaşma aşamasında olan pazarın 500 milyon dolar civarında olduğu, birkaç yıl içerisinde 1 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin ediliyor.

Türkiye’nin en büyük yerli bulut hizmet sağlayıcısı Bulutistan Kurucusu ve CEO’su Begim Başlıgil, 2023 yılını finansal ve operasyonal olarak hedeflerinin üzerinde tamamladıklarını belirterek, 2023 yılında gelirlerin dolar bazında yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdiğini söyledi. 2023’de Bulutistan alt yapısının node sayısının 5’ten 9’a yükselmesiyle önemli ölçüde büyüdüğünü, bunun da genel bulut kapasitelerini ikiye katladığını ifade eden Başlıgil, ayrıca ICT Bulutu ile geçen yıl Avrupa pazarına giriş yaptıklarına dikkat çekti.

Başlıgil, Avrupa pazarındaki genişleme stratejisi kapsamında Almanya’da ICT Cloud GmbH şirketini kurduklarını ifade etti. Yurt dışında Azerbaycan, BAE ve Almanya’da birçok etkinlikte aktif olarak yer aldıklarını ve uluslararası gelirlerin yüzde 200 artış gösterdiğini vurguladı. Bulutistan’ın bir Türk şirketi olarak yurt dışı pazarlarda da bu kadar hızlı büyümesinin ülke adına gurur verici olduğunu belirten Başlıgil, bu ilginin arkasındaki temel sebep olarak hizmet portföyündeki çeşitliliği gösterdi. Bulutistan’ın bir yandan hiper ölçekli firmalar ile yarıştığını diğer yandan her zaman ulaşılabilir özelliğini koruduğunu söyledi. “Müşterilerimiz dijital dönüşümde güvenilir bir yol arkadaşı arıyorlar. Bu talep gördüğümüz kadarı ile dünyanın her yerinde aynı” diyen Begim Başlıgil, yurt dışı yatırımlarını artırarak devam edeceklerini ve 2024 yılında 2 yeni node daha açacaklarını aktardı.

“240 yeni bulut müşterisi kazandık”

Bulutistan Türkiye Genel Müdürü Gökhan Gençtürk ise, 2023 yılında tüm alanlarda yüksek performans sergilediklerini belirterek, “Geçtiğimiz yıl 240 yeni bulut müşterisi kazanırken, toplam bulut kapasitemizi yüzde 100’ün üzerinde artırdık” dedi.

2023 yılında cirosal olarak sektörel büyüme oranının ortalama yüzde 260 olduğuna dikkat çeken Gençtürk, eğitimde yüzde 233, enerjide yüzde 167, e-ticarette yüzde 267, finansta yüzde 252, holding sektöründe yüzde 205, perakendede yüzde 327, sağlıkta yüzde 450 ve kamuda ise yüzde 169 ciro büyümesi gerçekleştirdiklerini söyledi.

“2023 yılında bulut pazarının yıldız sektörleri sağlık, perakende ve finans oldu”

Müşteri sayısında ise geçen yıl yüzde 150 artış gösterdiklerini ifade eden Gençtürk, özellikle sağlık, perakende ve finans sektörlerinde artan bulut ihtiyacının bu sektörlerde ekstra ivme kazanmalarını sağladığını vurguladı. Bir Türk şirketi olarak “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı” vizyonu ile sektörlere çözüm sunduklarını belirten Gökhan Geçtürk, “Bulut teknolojileri işletmelere tüm verilerini güvenle işleme, saklama ve yönetme imkanı tanıyor. Bu nedenle alt yapılarını buluta taşıyan şirketler yüksek operasyon ve işletme maliyetlerinden kurtularak iş hedeflerine odaklanabiliyor. Bulut çözümleri, iş performansını iyileştirme yeteneği, hibrit ve ihtiyaca yönelik “kullandıkça öde” gibi modellerle de yüksek verimlilik arayışlarına çözüm sunuyor. Veri bütünlüğü ve güvenliğini korumaya yönelik yasal düzenlemeler de pazarın büyümesini destekliyor” dedi.

2024 Yılında Kamu Projelerinde Bulut Teknojileri Kullanımı Öne Çıkacak

2024 yılında devletin de en öncelikli konularından biri olan bilişim ve bulut teknolojilerine yatırımın artacağını dile getiren Gökhan Gençtürk, Türkiye’de bu yıl da yüksek büyüme beklediklerini ve Bulutistan olarak 2024 yılında kamu sektöründe de büyümeyi hedeflediklerini dile getirerek şunları kaydetti: “Özellikle kamu gibi bilgi güvenliğinin çok önemli olduğu sektörlerde bulut ihtiyacının artacağını öngörüyoruz. 2024’te 350’yi aşan iş ortaklarına yenilerini eklemeye ve 800’ü aşkın şirketin yer aldığı müşteri ağını daha da genişletmeye odaklanacağız.”

Bulut teknolojilerinin bilişim sektörünün gelişiminde katalizör görevi gördüğüne işaret eden Gençtürk, katma değerli bulut hizmetlerinin uygulama modernizasyonlarının ve en önemlisi de merkezinde bulut teknolojilerinin yer aldığı yapay zeka tabanlı çözümlerin benimsenmesinin büyümede itici güç olacağını vurguladı.

Kimya Sektöründe İhracatın Yıldızları Ödüllerine Kavuştu

Satınalma Eğitimi Kimya Sektöründe İhracatın Yıldızları Ödüllerine Kavuştu

İKMİB, 2023 Yılında En Çok İhracat Yapanları Ödüllendirdi

Satınalma Eğitimi Kimya Sektöründe İhracatın Yıldızları Ödüllerine Kavuştu2023 yılında Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü olan kimyanın ihracat yıldızları belli oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) her yıl düzenlediği “İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nin dokuzuncusu, bu yıl 22 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirildi. 2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Tören’inde 34 kategoride toplamda 170 ödül sahiplerini buldu.

2023 yılında gerçekleştirdiği 30,6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren sektörleri arasında ikinci sırayı alarak başarısını sürdüren kimya sektörü, 16 alt sektörüyle birlikte 230 ülke ve bölgeye ihracat yaparak TİM verilerine göre Türkiye’nin toplam ihracatından yaklaşık yüzde 13,8 pay aldı.

Kimya sektöründeki üye firmalarını başarılı ihracatlarından dolayı onurlandırmak ve teşvik etmek amacıyla İKMİB tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen 2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni, 22 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirildi. İKMİB’in youtube kanalından da canlı olarak yayınlanan törene, T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve ödül alan firma temsilcileri katıldı. Ödül Töreni’nde kimyanın alt sektör ve ürün gruplarında toplam 34 kategoride ilk 5’e giren 170 firma ödül almaya hak kazanırken, ilk 3’e giren ihracatçılara, toplamda 102 firmaya plaketleri törenle takdim edildi.

Bakan Yardımcısı Ağar: “Güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi”

Dünya genelinde ekonomik, siyasi ve sosyal değişimlerin yaşanmasına rağmen Türkiye’nin ihracatını artırmaya devam ettiğine dikkat çeken T.C Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, “Ülkemiz son yıllarda sağlam temeller üzerine kurulu bir dış ticaret performansı sergiliyor. Küresel mal ticaretinde 2023 yılında yüzde 5’lik bir daralma olduğu tahmin edilirken, ülkemiz Cumhuriyetimizin 100. Yılında ihracatını 255.8 milyar dolara yükseltmeyi başardı. 2002’den bugüne ihracatımızı 7 kattan fazla artırma başarısı gösterdik. Küresel ihracattan aldığımız pay ise 2023 Eylül ayı itibariyle yüzde 1.6 oldu. Kimya sektörü ise güçlü alt sektörleriyle birçok alanda ekonomilerin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Dünyada üretilen kimyasalların yüzde 80’inden fazlası diğer sektörlerde hammadde ya da ara mamul olarak kullanılmakta. Hayatımızın her alanında kimya sektörü ürünleri önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle güçlü bir kimya sektörü, güçlü bir ekonominin de göstergesi. Bakanlık olarak katma değeri yüksek, yenilikçi, rekabet gücü yüksek, dinamik, istikrarlı ve sürdürülebilir ihracata ulaşmak vizyonu içerisinde her zaman ihracatçılarımızın yanında olacağız. Başta İKMİB olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyor, kimya ihracatçılarımızı tebrik ediyorum.” diye konuştu.

Mustafa Gültepe: “200’ü aşkın ülke ve bölgeye kimyasal ürün ihracatı gerçekleştirdik”

Kimya ihracatçılarının 2023 yılında gösterdikleri performansla çok önemli başarılara imza attığını belirten Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında, 255,8 milyar dolar ihracatla tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştık. Bu başarıda kimya sektörümüzün ayrı bir yeri var. Kimyevi maddeler, geçen yıl 30,6 milyar dolarla en çok ihracat yapan ikinci sektörümüz oldu. Türk kimya sektörü, küresel ticaretin yaklaşık 2 trilyon dolar daraldığı 2023 yılını alnının akıyla tamamladı. Bugün bu salonda yer alan tüm firmalarımız, geçen yıl gösterdikleri performansla çok önemli başarılara imza attı. 200’ü aşkın ülke ve bölgeye kimyasal ürün ihracatı gerçekleştirdik. Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya, Orta Doğu’dan Amerika’ya, her bölgeye ihracat yaptık. Dünyanın her bölgesine ulaşmayı başardık. İhracatımıza değer katan tüm firmalarımızı yürekten tebrik ediyorum. Bizim ihracatta büyük hedeflerimiz var. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılına Türkiye’yi ihracatta ilk 10 ülke arasına çıkarma hedefi ile başladık. İlk ciddi sınavımızı 2028’de vereceğiz. Biliyorsunuz 12. Kalkınma Planı’nda 2028 için 375 milyar dolar ihracat hedefimiz bulunuyor. Kimya sektörümüzün bu yıl 35, 2028 için 48 milyar dolarlık ihracat hedefi var. Hep beraber daha çok çalışarak bu hedeflere ulaşacağımıza inanıyorum. Ödül alan firmalarımızı yürekten kutluyorum.” dedi.

Adil Pelister: “Gelecek vizyonumuzun ilk adımı olarak gördüğümüz Kimya Teknoloji Merkezimizin açılışını birkaç ay sonra gerçekleştireceğiz”

2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını gerçekleştiren İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister,” 2020 ve 2021 yıllarında çok ciddi değişim ve dönüşümlerin yaşandığı sancılı bir süreçten geçtik. Ardından 2022 yılındaki toparlanma senesinde kimya ihracatçılarımızın üstün gayreti ve performansları neticesinde 33.6 milyar dolar ile Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 1’inci sektörü olduk. 2023 yılında ise 6 Şubat tarihinde yaşanan ve 11 ilimizi kapsayan 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği, binlerce vatandaşımızın ise yaralandığı yüreklerimizi acıtan büyük deprem felaketlerinin akabinde, dünyadaki resesyona rağmen 30.6 milyar dolar ihracat ile Türkiye’mizin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü olduk. Ekonomik dalgalanmaların yeniden yükseliş trendine girebilmesinin itici gücü yüksek teknoloji, inovasyon ve bunlara bağlı olarak yüksek katma değer yaratabilmek. Biz de bu motivasyonla İKMİB olarak Kimya Teknoloji Merkezi projemizi, yani kısa adı ile KTM’yi geliştirdik. Kimya Teknoloji Merkezimizi gelecek vizyonumuzun ilk adımı olarak görüyoruz. KTM’nin açılışını, inşallah birkaç ay sonra yine hep birlikte gerçekleştireceğiz. Uluslararası sertifikalar verecek, referans test ve analiz laboratuvarları, girişimcilik merkezi, Ar-Ge merkezi ve dijital kütüphanesiyle bir bütünlük arz edecek olan KTM’nin geleceğin büyük Türk Kimya sektörü için ilk adım olmasını önemsiyoruz. Ülkemizin yükselen ihracatı içerisinde önemli bir yere sahip olan kimya sektörümüz toplam ülke ihracatımızın yaklaşık yüzde 13’ünü gerçekleştiriyor. Cesur ve yürekli ihracatçılarımıza İKMİB yönetimi olarak bir kez daha teşekkür ediyoruz. 2024 yılında da ihracatta yeni hedefimiz 35 milyar doların üzerine çıkmak. Bu hedefe ulaşmak için ihracatçılarımızla birlikte birçok faaliyet gerçekleştireceğiz” dedi.

 Pelister: “50 milyar dolar ihracat rakamını aşarak teknoloji uyumlu bir toplumda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeyi hedefliyoruz”

Kimya sektörü olarak, 27 sektörün tamamına hammadde, yarı mamul ve mamul temin ederek, doğrudan ya da dolaylı olarak dokunduklarını ve dolayısıyla kimya sektörüyle gurur duyduklarını vurgulayan Pelister sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’mizin kalkınmasında en önemli lokomotifimiz kimya sektörü olacaktır. Kimya olmadan, hiçbir şey yapılamaz ve kimyasız bir gelecek asla düşünülemez. Bu çerçevede bizim vizyonumuz 2030. Vizyonumuzu belirlerken, sürdürülebilirlik özelinde ortaya konulan norm ve standartlara uyumu baz aldık. Bunun için, geçtiğimiz aylarda kamuoyuna açıkladığımız Kimya Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı raporumuzu oluşturduk. Ayrıca 2030 Kimya Sanayi Stratejimizi de birlikte oluşturmak için ulusal ve uluslararası katılımcılı büyük bir kimya şurasını 2025 yılında düzenlemenin hazırlığı içerisindeyiz. Şimdi önümüzdeki hedefimiz ise inovasyondan dijitalleşmeye,aynı zamanda bunu sürdürülebilir bir gelecek kurgusuyla sektörel büyümeyi yakalayıp, 50 milyar dolar ihracat rakamını aşarak, ‘Teknoloji uyumlu bir  toplum da sürdürülebilir bir gelecek” inşa etmek. Daha da önemlisi, biz ‘Türkiye Kimya Ajansı’ kurulması ve bu ajans marifetiyle Japonya’nın Tsukuba, Güney Kore’nin İnnopolis bilim şehirlerine benzer, içerisinde Kimya Bilim ve Teknik Üniversitesi, araştırma enstitüleri, sektörel teknoloji girişimleri, yüksek nitelikli çalışanlarıyla ‘Kimya Bilim ve Teknoloji Şehrinin’ kuruluşunun elzem olduğunu düşünüyor ve inanıyoruz. İşte bizi 2050’ye götürecek olan ana vizyonumuz da budur.”

Pelister: “Dünyanın dört bir yanında ihracatçılarımızı desteklemeye devam edeceğiz”

İKMİB olarak dünyada yeni pazar arayışları doğrultusunda onlarca fuar, çalıştay, satın alma heyeti ve pazar araştırmaları etkinliklerine imza attıklarını ifade eden Pelister, “Yüzlerce ihracatçımızı bu yönde dünyanın dört bir tarafına götürdük. Ayrı ayrı alt sektörlerimizle ve sektörel iş dünyası kuruluşlarımızla birlikte, ihracatımızı artırmaya yönelik çeşitli organizasyonlar tertip ettik. Bu faaliyetlerimizle ihracatçılarımızı desteklemeye devam etmekte kararlıyız. Bu gece dokuzuncusunu düzenlediğimiz 2023 yılı İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’mizde 34 ayrı kategoride ilk 5’e giren ihracatçılarımızı açıklayacağız. İlk 3’e giren ihracatçılarımıza, toplamda 102 firmamıza plaket takdim edeceğiz. Akabinde ise bu yıl 19’uncusunu düzenlediğimiz İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmamızın ‘Plastik’ kategorisinde ödül almaya hak kazanan tasarımcılarımıza da ödüllerini vereceğiz. Ödül alan ihracatçılarımıza, tasarımcılarımıza gerek katılımlarından gerekse sektörümüze ve ülkemize yaptığı katkılardan dolayı İKMİB Yönetim Kurulumuz adına şükranlarımı sunuyorum. Önümüzdeki dönem daha büyük projelere ve kimya sektörümüzü çok daha yükseklere taşımanın gayreti içerisinde olacağız” dedi.

2023 İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması’nda Plastik Kategorisi Kazananları Belli Oldu

İKMİB ve İDDMİB ortaklığıyla, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, endüstriyel tasarım etkinliklerinin yaygınlaştırılması ve özendirilmesi, ihracata yönelik rekabet gücünün arttırılması amacıyla, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), T.C. Ticaret Bakanlığı desteği ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu’nun (ETMK) iş birliğiyle bu yıl 19’uncu kez düzenlenen 2023 İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmasının konsepti “Doğal Afet ve Acil Durum” olarak belirlendi.

“Plastik” ve “Metal” olmak üzere iki kategoride gerçekleşen yarışmanın “Plastik mamul ürünler” kategorisindeki kazananları 2023 İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde açıklandı.  Birincilik ödülünü Kon projesi ile Nur Sena Selek ve Gizem Eldeniz kazandı. İkincilik ödülünü Fer Projesi ile Menekşe Ban kazandı. Üçüncülük ödülünü ise Hugmergency Projesi ile Öznur Özbey kazandı. Ödül kazanan tasarımcılar ödüllerini İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister ve İMMİB Genel Sekreteri Dr. S. Armağan Vurdu’dan teslim aldı.

 

Türkiye’ye 70 Milyon Euroluk Yeni Fabrika Yatırımı

Satınalma Eğitimi Türkiye’ye 70 Milyon Euroluk Yeni Fabrika Yatırımı

Haier’den 70 Milyon Euroluk Yeni Fabrika Yatırımı

Satınalma Eğitimi Türkiye’ye 70 Milyon Euroluk Yeni Fabrika YatırımıHaier, 2021 yılında 85 milyon euroluk yatırımla Eskişehir’de faaliyete geçirdiği bulaşık ve kurutma fabrikalarının ardından, şimdi de 70 milyon euroluk yeni yatırımla pişirici ürünler fabrikasını ve Ar-Ge Merkezi’ni Türkiye’de açtı.

Haier, bu yatırımı ile ülkemizi Avrupa’daki en büyük üretim ve ihracat merkezi olarak konumlandırırken, Türkiye’yi uzun vadeli stratejik ortak olarak gördüğünü bir kez daha teyit etti.

Büyük ev aletlerinde dünyanın 1 numaralı markası olan Haier Smart Home’un bünyesinde faaliyet gösteren Haier Europe, Eskişehir’de yeni bir pişirme fabrikası ve Ar-Ge Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi. Haier, bir kilometre taşı niteliğindeki 70 milyon euroluk bu yatırımı ile Avrupa’daki endüstriyel ayak izini Türkiye ile genişleterek, kurumsal büyüme stratejisinde ülkemizin önemini de bir kez daha teyit etti. Yüksek teknoloji ve yapay zekâ odaklı mühendislik sistemleri, tam otomatik üretim hattı süreçleri ile son teknoloji ankastre fırın ve ocak ürün grupların imalatının gerçekleştirileceği fabrika 56 bin metrekarelik alan üzerine konumlandı. Yılda 1,2 milyon adet üretim kapasitesi ile 500’ün üzerinde kişiye istihdam sağlanan yeni fabrika ile Haier’in Türkiye’deki istihdamı 2 bin 500 kişiye ulaştı.

Yeni fabrikanın açılışında konuşan Haier Avrupa CEO’su Yannick Fierling şunları söyledi; “Yeni pişirme fabrikamız, Haier’in Avrupa’daki büyümesinde ve endüstriyel ayak izinde ileriye doğru attığı önemli bir adımı gösteriyor. Bu yatırımımızla Türkiye’yi uzun vadeli stratejik ortak olarak konumlandırdığımızı da bir kez daha teyit etmiş oluyoruz. Haier’in 2021 yılında Eskişehir’de başlayan kurutma ve bulaşık üretim sürecinin ardından Haier’in pişirici ürünlerini Eskişehir’de üretmeye başlıyoruz. Bu stratejik proje, premium pazardaki başarımızı pekiştiriyor ve mutfak kanalı müşterilerimizin yüksek beklentilerini karşılıyor. Euromonitor International’ın 2023 yılı beyaz eşya satış rakamlarına göre dünya 1’incisi olan Haier’in, Avrupa’daki en büyük üretim ve ihracat merkezi olan Türkiye, küresel pazarlara hizmet etme hedefimizi yerine getirirken çok değerli bir ortak. Türkiye’de ürettiğimiz pişirici ürünlerimiz, Türkiye pazarındaki yerini alırken, Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesine de ihraç edilecek. Şunu da vurgulamalıyım ki Türkiye’nin ve insanlarının olağanüstü becerilerine de müteşekkiriz.”

Çevreye duyarlı fabrika karbon emisyonunu yüzde 60 azaltıyor 

Pişirme fabrikası, Haier Avrupa’nın sürdürülebilirlik ve çevresel ayak izinin azaltılması konusundaki kararlılığını yansıtacak şekilde tasarlandı. A sınıfı bina, yenilenebilir enerji kaynakları, tam elektrikli montaj hatları, artan plastik kullanımına karşı geri dönüştürülmüş malzemeler sayesinde karbon emisyonlarında tahmini standart teknolojilere kıyasla yüzde 60 azalmayı garanti edecek.

Avrupa Takım Tezgâhları İmalatçıları Birliği’nden MİB’e Ziyaret 

Satınalma Eğitimi Haber Avrupa Takım Tezgâhları İmalatçıları Birliği’nden Mi̇b’e Ziyaret 

Türk Makine Sektörü Globalde Büyümeye Devam Ediyor

Satınalma Eğitimi Haber Avrupa Takım Tezgâhları İmalatçıları Birliği’nden Mi̇b’e Ziyaret Avrupa Takım Tezgâhları İmalatçıları Birliği (CECIMO) Genel Müdürü Filip Geerts Türkiye’ye
gelerek, Makina İmalatçıları Birliği’ni (MİB) ziyaret etti. Gerçekleşen görüşmelerde, AB ile olan ekonomik ve ticari ilişkileri makine sektörü bağlamında ele alınırken, üye firmaların vize alma konusunda yaşadığı sıkıntılar ve Çin’in piyasalardaki haksız rekabetine dikkat çekildi. Ayrıcan görüşmelerde, Türk makine sektörünün globaldeki yükselişinin de altı çizildi. Geerts, Türkiye’nin CECIMO bünyesindeki en büyük 6 ülke olduğunu söyledi.
1990 yılından beri tüm makine sektöründe yerli makine üreticilerinin çıkarlarını gözetmek ve yerli makine üretimini desteklemek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Makina İmalatçıları Birliği (MİB), makine sektörünün gelişimine yönelik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Avrupa Takım Tezgâhları İmalatçıları Birliği’nin (CECIMO) Genel Müdürü Filip Geerts, Türkiye’ye gelerek Makina İmalatçıları Birliği’ni (MİB) ziyaret etti.
MİB Yönetim Kurulu Üyesi Fatih İğrek ve MİB Genel Sekreteri Zülfikar Kılıç’ın yer aldığı
görüşmelerde, Türk makine sektörünün küresel piyasalarda yaşadığı sorunlar, çözüm önerileri ve globaldeki yükseliş ivmesine vurgu yapıldı. Üye firmaların vize alma konusunda yaşadığı sıkıntılar aktarıldı.Toplantıda, MİB’in çalışmaları hakkında Geerts’e bilgiler verilirken, Çin Halk Cumhuriyeti’nin haksız rekabeti konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Ayrıca MİB üye firmalarının vize alma konusunda yaşadığı sıkıntılar iletilirken, AB Komisyonu nezdinde bu konunun gündeme getirilmesi talep edildi.
Son derece verimli geçen görüşmelerde, AB ile olan ekonomik ve ticari ilişkiler makine sektörü bağlamında ele alınırken, iş birliği ve CECİMO raporları ile istatistiklerinin MİB üyelerine özel kullanıma sunulması konusunda mutabık kalındı
Bursa’ya özel sektör heyeti ziyareti talebi yapılan görüşmelerde, CECIMO tarafından Bursa’ya özel sektör heyeti ziyareti düzenlenmesi konusuda gündeme getirilirken, bu talebin CECIMO yönetim kurulu toplantısına sunulması kararı alındı. Bununla birlikte, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve dijital tek pazar gündemi gibi sektörün geleceği açısından kilit konular da gündeme getirildi.
Türk makine sektörü yükselişine devam ediyor CECIMO Genel Müdürü Filip Geerts, Türk makine sektörünün globalde sektöre sağladığı katkılardan övgüyle söz ederken, Türkiye’nin CECIMO bünyesindeki en büyük 6 makine üreticisi konumunda olduğunu ve her geçen gün büyümeye devam ettiğini söyledi. Geerts, nazik ev sahipliğinden dolayı MİB’e teşekkürlerini iletti.