Sigorta ve Türleri

  1. Giriş

İnsanlar, insanlık tarihinin başladığı zamandan itibaren çok çeşitli tehlikeler ile karşılaşmış ve bu tehlikelerden kendisini korumak için çeşitli yöntemler ve araçlar geliştirmek için çaba göstermişlerdir. Bu çabaların sonucu olarak sigortacılık ortaya çıkmıştır. Sigorta, insanların risklere karşı kendisini güvende hissetme ihtiyacı duymasının bir sonucudur. İnsanlar hayatta oldukları müddetçe kendilerine karşı tehdit oluşturan risklerden korunma ihtiyacı hissederler.

Aynı rizikonun tehdidi altında olan gerçek kişiler ve tüzel kişiler, söz konusu riskten korunmak için, bir organizasyon aracılığıyla bir araya gelmektedirler. Meydana gelen bu organizasyon sigorta olmaktadır Bu organizasyon içindeki sigorta şirketleri, sigortalıların ekonomik zararını karşılama işlevini yerine getirmektedir. Burada sigorta sistemi, bir risk transfer yönetimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda sigorta şirketleri, temel olarak risk oluşmadan önce sigortalılardan prim toplanması ve risk meydana geldiğinde de sigortalılara hasar ödemelerinin yapılması işlevini gerçekleştirmektedir.

  1. Sigortanın Tanımı

Sigorta sözcüğünün kökleri İtalyan diline gitmektedir. Sigorta İtalyan dilindeki “sicurta” kelimesinden gelmektedir. Türkçede önce “sigcuriye”, “sikorta”, “sikurta”, “sikurita” ve “sigurta” sözcüklerinin kullanıldığı ve en sonunda sigorta kelimesinin ortaya çıktığı ve yerleştiği görülmektedir. Sigorta, kelime olarak, “güvence” anlamına gelmektedir. Kavram olarak ise sigorta, insan yaşamında ortaya çıkması olası rizikoların yaratacağı hasarların bir sigortalı ile bir sigortalayan arasındaki sözleşmeye dayalı olarak giderilmesine yönelik bir faaliyettir.

Hayatın içerisinde nerede ve ne şekilde karşılaşılacağı belli olmayan çok sayıda risk unsuru mevcuttur. İnsanlar diğer canlıların aksine, karşılaşabilecekleri bu risklere karşı bir araya gelerek daha akılcı tedbirler geliştirebilmektedir. Gerçekleşme ihtimali olan risklerin bazıları üstlenilebileceği için önemsiz hale gelirken, bazıları yaşamı katlanılamayacak ölçüde etkileyeceği için oldukça önemlidir ve bu durumdan kaçınmak gerekir. Sigorta, insanların bu durumdan kaçınmak amacıyla kullandığı en temel risk yönetimi araçlarından biridir.

Sigorta, aynı riskle karşı karşıya bulunan çok sayı­da kişinin, bireysel olarak belirsiz olan hasar olasılığını belirgin duruma getirmek ve bu olasılığın gerçekleşmesiyle ortaya çıkan za­rarları birlikte karşılamak amacıyla, risk yönetim ve sorumluluğu­nu taşıyan bir kişi veya kurum tarafından bir araya getirilmesidir. Değer taşıyan herhangi bir mal, gerçekleşmesi meşru bir hakkın ihlaline yol açabilecek veya hukuki bir sorumluluk doğurabilecek herhangi bir olay, sigortanın konusu olabilir.

Sigorta bir diğer biçimde, riskin ölçülmesi ve riskin paylaşılması kavramları bir araya getirilerek tanımlanmıştır. Buna göre belirli bir riskin, belirli ölçüde tehdidi altında bulunan çok sayıda ve benzer nitelikte birimlerin ortaya çıkacak zararları birlikte karşılamak üzere bir araya gelmesi sigortayı oluşturur.

Sigorta, aynı rizikonun tehdidi altında bulunan bir topluluğun bir araya gelerek doğabilecek hasarlara birlikte karşı koymasıdır. Sigortanın amacı meydana gelecek hasara engel olmak değil, bu hasarı grup üyeleri arasında dağıtmak, böylece hasar yükünü grubun her üyesi için taşınabilir hale getirmektir. Bir diğer deyişle, şansı az olanların karşılaştığı zararı, aynı rizikoyla karşı karşıya olmalarına rağmen tesadüfen kurtulan kişiler arasında paylaştırmaktır. Bu birliktelik, doğacak hasarın şiddet derecesini her bir kişi bakımından azaltarak, belirsizliği belirli hale getirecektir.

Sigortanın amacı, insanları ve ekonomik birimleri tehdit eden, ancak öngörülebilmekle beraber, meydana gelip gelmeyeceği, hangi ölçüde ve ne zaman meydana geleceği belli olmayan rizikolara karşı sigortalıyı korumaktır. Sigortanın amacı, zararın meydana gelmesini önlemek amacı ile değil zarar meydana geldikten sonra zararı sigortalılar arasında eşit olarak dağıtmaktır.

  1. Sigorta Türleri

Türk Ticaret Kanunu sigorta türlerinin temel olarak ikiye ayırmıştır. Bunlar Zarar Sigortaları ve Can Sigortalarıdır. Bu ayrım TTK’nın 1453 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Evrensel olarak Sigorta ayrımı hayat ve hayat dışı olarak yapılmakta iken TTK bu isimlendirmeyi tercih etmemiştir.

3.1. Zarar Sigortaları

TTK’da zarar sigortaları kendi içinde mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları olarak iki temel gruba ayrılmaktadır.

3.1.1. Mal Sigortaları

Mal sigortaları, mal varlığı değerinin korunması için yapılan bir sigorta türüdür. Sigortalıların mal varlıklarında meydana gelebilecek zararlara ve kayıplara karşı yapılmaktadır. Mal sigortalarının temel amacı, sigorta ettirenin uğradığı zararı tazmin etmektir. Bu nedenle mal sigortalarına “Tazminat Sigortaları” da denilmektedir. Mal sigortalarının konusu; değeri para ile ölçülebilen ve önceden belirlenebilen her türlü mal, hak ve alacaklardır. Genel olarak mal sigortalarının kapsamı TTK’nın 1453. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Rizikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu menfaatlerini mal sigortası ile teminat altına alabilirler.
  • Rizikonun gerçekleşmesi sonucu doğan kazanç kaybı ile sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarlar, aksine sözleşme yoksa, sigorta kapsamında değildir. Mal bağlamında kazancın, makul sınırı aşan kısmı sigorta edilemez.
  • Mal sigortası niteliğindeki grup sigortalarında; mal girmesi veya çıkması sebebiyle mal topluluğunda değişiklikler meydana gelmiş olsa bile, sözleşme bütün hükümleriyle geçerlidir.
  • Mal topluluğu için yapılan mal sigortası, topluluğa dâhil münferit parçaları da kapsar.

TTK, sigorta yaptırmak isteyenin mal üzerinde mutlak bir menfaatinin bulunmasını aramaktadır. Mal sigortalarının konusu aslında mal değil, bağlı olduğu menfaattir.

3.1.2. Sorumluluk Sigortaları

Genel olarak sorumluluk sigortalarının kapsamı TTK’nın 1473. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.
  • Sigorta, sigortalının işletmesi ile ilgili sorumluluğu için yaptırılmışsa, sözleşmede aksine hüküm yoksa bu sigorta, sigortalının temsilcisi ile işletmenin veya işletmenin bir kısmının yönetiminde, denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da karşılar. Bu durumda sigorta bu kişilerin lehine yapılmış sayılır.

3.2. Can Sigortaları

Can sigortaları bireyin kazaya uğraması, kaza sonucunda sakatlanması, hastalık geçirmesi veya ölümü gibi rizikoları güvence altına alınmaktadır. TTK’da can sigortaları kendi içinde hayat sigortası, kaza sigortası, hastalık ve sağlık sigortası olarak üç temel gruba ayrılmaktadır.

3.2.1. Hayat Sigortaları

Hayat Sigortası, sigortacı ile sigortalı arasında gerçekleştirilen sözleşmeye istinaden, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde, sigorta ettiren kişinin veya onun belirlediği kişiye sigorta bedelinin ödenmesidir.

Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir. Hayatı sigorta edilen kimse, ilk primin ödenmesinden önce ölmüşse sigorta sözleşmesi geçersizdir (TTK, md. 1487).

3.2.2. Kaza Sigortaları

Kaza sigortası, belli bir prim karşılığında, sigortalının uğrayacağı kaza sonucu ölüm, geçici veya sürekli engellilik ya da işgöremezlik hâlleri için sigorta teminatı sağlar.  Ölüm, ani olarak veya kaza tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde gerçekleşmiş ise sigorta bedeli sigorta ettirene yahut onun tarafından belirlenmiş kişiye; geçici ve sürekli engellilik veya işgöremezlik hâllerinde ise sigortalıya ödenir. Geçici olarak çalışma gücünden mahrum kalan sigortalıya, poliçede yazılı süre ile sınırlı olmak üzere, mahrumiyetin devam ettiği süre için günlük hesabıyla tazminat verilir (TTK, md. 1507).

3.2.3. Hastalık ve Sağlık Sigortaları

Hastalık ve Sağlık Sigortasında sigortacı, hastalık sigortası ile sözleşmede belirtilen hastalıklardan biri veya birkaçının, sözleşmede belirtilen süresi içerisinde gerçekleşmesi veya ortaya çıkması halinde sigortalıya sigorta teminatı sağlamaktadır. Sözleşmede birden çok hastalık sigorta teminatına bağlanmış ise hastalıklardan birinin gerçekleşmesi veya ortaya çıkması durumunda bedel ödenir. Bu durumda sözleşme sona erer. Aksi öngörülmemişse, teminatın hastalıklardan sadece birinin gerçekleşmesi durumu için verildiği kabul edilmektedir (TTK, md. 1512).

Vefa TOROSLU

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

vefa.toroslu@gmail.com

Kaynakça

Enes PEHLİVAN-Özgür AKPINAR, “Türk Sigorta Sektöründe Faaliyet Gösteren Hayat Dışı Sigorta Şirketlerinin Performans Değerlendirmesine Yönelik Ampirik Bir Uygulama”, Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 58, Temmuz 2022

Enver Alper GÜVEL-Afitap Öndaş GÜVEL, Sigortacılık, 8. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018

Özdemir AKMUT, Hayat Sigortası Teori ve Türkiye’deki Uygulama, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara, 1980

Özgür AKPINAR, Türkiye’de Yangın Sigortaları ve Uygulamaları, Yalın Yayıncılık, İstanbul, 2018

Sefer GÜMÜŞ-Muhammet Suat UZUN, Türk Sigorta Sektörünün Analizi ve Banka Kaynaklı Sigorta Pazarlaması, Hiperlink Yayınları, İstanbul, 2012

Serhat YANIK, Sigorta Acentelerinde Yönetim ve Muhasebe Uygulamaları, Türkmen Kitabevi, İstanbul, 2016

Şerafettin Okan YAYLA, “Sigortacılık ve Türkiye’de Sigorta Sektörünün Durumu”, Liberal Düşünce Dergisi, Yıl: 24, Sayı: 94, Bahar 2019

Tedarik Zinciri Gündemi Eylül 2023 Klasörü Yayında. İndirebilirsiniz.

Değerli Yöneticiler,

G-20 Liderler Zirvesi 9-10 Eylül tarihlerinde Hindistan’da gerçekleşti.
Kapakta yer verdiğim ve yeni bir proje olarak düşünülen uluslararası taşımacılık koridoru da gündeme düştü.
Güzergah içerisinde birden fazla yükleme – boşaltma – aktarma operasyonu görünüyor.

Yükün çıkış ve varış noktaları arasında çok sayıda taşıma türü (kara + deniz + kara + deniz + kara) ve gümrük idaresi var. Dış ticaret profesyonelleri açısından süre, maliyet, mevzuat (uls. Belgeler vb.), emniyet-güvenlik ve sigorta açısından neler getirecek? Makro açıdan ise yük potansiyeli, hattın karlılığı ve uls. İlişkiler boyutlarının olduğu da bir gerçek. Dergi içerisinde bu konuyu analiz edeceğim.

– > Klasör gönderim listesine eklenmek isteyen iş arkadaşlarımızın
egitim@SatinalmaDergisi.com a kısa bir dönüş yapmaları yeterli. Ücretsiz gönderimdir 🙂
– > İnsan Kaynakları biriminiz için eğitim kataloğumuzun linkini de paylaşıyorum.     http://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Prof. Dr. Murat ERDAL

KLASÖRÜ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası

Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?                                       

E-Satınalma Yatırımları Satınalma Departmanlarını Güçlendirir

Danışmanlık Hizmet Alımları ve Proje Esaslı Satınalma Yönetimi – I                                  

Danışmanlık Hizmet Alımları ve Sözleşmeler: Kontrol Listesi-II                                          

Satınalma Check-Up ile Operasyonlarınızı Ölçümleyin                                                       

Yeşil Satın Alma ve Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Nedir?                                    

Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme                                                  

Tedarik Zinciri Kurmak İstiyoruz. Nereden Başlamalıyız ?                                                   

Güçlü Alıcılar Dönemindeyiz                                                                                                    

Tedarikçi Bilgi Formları Kurumsal Özgeçmiş mi ? Bumerang Etkisi                                  

Tedarikçi Araştırması ve Örgütsel Pazarlarda Yeni İstihbarat Kaynakları                          

Tedarikçi Müşteri Seçiyor, Alıcılar Ürün Bulamıyor                                                               

Tedarik Zincirinin Amacı Ne?              

Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi       

Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları                                                              

Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur                                                                                     

Yemek Sektöründe Restoran Zincirleri ve Satınalma Yönetimi                                           

Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Vaka Çalışması

Satınalma Nedir? İşin Başladığı Yer – Doğru Talep ve Satın alma Mesleğinin Doğruları 

Satın Alırken Kazanmanın Koşulları

Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi Geliştirme Eğitimi                               

Tedarik Zinciri Entegratörlüğü Nedir? 4. Parti Lojistik ve İlerisi                                          

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – 

Sürdürülebilirlik Eğitim Programları

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti

Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.

Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.

Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporu

  • AB Direktifleri & Mevzuat
  • Uçtan Uca ESG Kriterleri
  • Strateji ve Eylem Planları
  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
  • Green Sourcing
  • Üretim ve Emisyon Hedefleri
  • Uluslararası Standartlar
  • Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
  • Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
  • ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
  • Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000 
  • Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
  • Sürdürülebilir Stratejiler

Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.

İhale Dokümanında Belirsizlik Olması ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, …………………. Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Yemek İhalesi Teknik Şartnamesi’nin 9’uncu sayfasında yer alan 2.40.2’inci maddesinden ve 14’üncü sayfasında yer alan diyet menü gramajlarına ilişkin düzenlemeden yoğurt ürününün 150 gr’lık ambalajlarda verileceğinin anlaşıldığı, Anılan Şartname’nin “Yemek çeşitleri ve içerikleri tablosu” nun 54’üncü sayfasında ise “Yoğurt Tam Yağlı = 200 gr”, “Diyet Yemekleri” ana başlığı altındaki 56’ncı sayfada “Diğer” başlıklı tabloda “Süt Ve Yoğurt = 200 Gr” düzenlemesine yer verildiği, Bu nedenle gerek normal yemeklerin yanında gerekse diyet yemeklerin yanında kişi başı verilecek yoğurt ürününün gramaj miktarı hususunda ihale dokümanında çelişkili düzenlemelerin bulunduğu, bu çelişkili durumun da sağlıklı bir şekilde fiyat teklifi hazırlanabilmesine engel teşkil ihale dokümanının mevzuata aykırı olduğu, iddialarına yer verilmiştir.

19.07.2023 tarihli ve 2023/UH.II-1023 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede ………………… Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Yemek İhalesi Teknik Şartnamesi’nin “Tarafların Yükümlülükleri” başlıklı kısmının “Su, Süt, Yoğurt ve Ayran” başlıklı 2.40’ıncı maddesinde “…2.40.2. Hastalara ve personele verilecek süt (200 ml.lik aseptik karton ambalaj kutularda), yoğurt ( 150 gr.lık ambalajlarda), ayran (200 gr.lık ambalajlarda), depozitosuz teslim edilecek. Üzerinde firma adı, adresi, gerekli diğer bilgiler bulunacaktır…” düzenlemesi,

Aynı Teknik Şartname’nin Öğle ve akşam diyet yemekleri” kısmının “Diyet Menü Gramajları (Çiğ girdi olarak porsiyon miktarı)” başlıklı maddesinde “…Komposto, Hoşaf (200gr.), Muhallebi – Pelte (200gr.), Yağsız veya tam yağlı Yoğurt (150 gr), Süt (200gr.) UHT, Ekmek (tuzsuz, tuzlu, kepekli, mısır ekmeği, glütensiz ekmek vb.) Diyet sebze ve et yemeklerinin, tatlılarının ve çorba çeşitlerinin içerikleri ile gramajları ayrıntılı olarak belirtilmiştir…” düzenlemesi,

Anılan Teknik Şartname’nin “Yemek çeşitleri ve içerikleri tablosu”nun “Salatalar” bölümünde “Yoğurt Tam Yağlı = 200 gr” düzenlemesi,

Anılan Teknik Şartname’nin “Diyet Yemekleri” ana başlığı altındaki 56’ncı sayfada “Diğer” başlıklı tabloda “Süt ve Yoğurt = 200 gr” düzenlemesi yer almaktadır.

Yapılan incelemede, …………………….Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Yemek İhalesi Teknik Şartnamesi’nin “Su, Süt, Yoğurt ve Ayran” başlıklı 2.40’ıncı maddesinde verilecek yoğurt ürününün 150 gr. olarak, aynı Şartname’nin “Yemek çeşitleri ve içerikleri tablosu”nun “Salatalar” bölümünde ise yoğurt ürününün 200 gr. olarak verileceğinin belirtildiği, yine aynı Teknik Şartname’nin “Diyet Menü Gramajları” başlıklı maddesinde verilecek yoğurt ürününün 150 gr. olarak, “Diyet Yemekleri” ana başlığı altındaki 56’ncı sayfada yer alan “Diğer” başlıklı tabloda ise yoğurt ürününün 200 gr. olarak verileceğinin belirtildiği görülmüştür.

Söz konusu Teknik Şartname düzenlemeleri değerlendirildiğinde, yoğurt girdisine ilişkin gramajların, diyet menü gramajları maddesinde 150 gr, aynı Teknik Şartname’nin Yemek çeşitleri ve içerikleri tablosu”nun “Diyet Yemekleri” ana başlığı altındaki tablonun “Diğer” başlıklı kısmında ise 200 gr olarak belirlendiği, her iki düzenlemenin de diyet menü yanında verilecek yoğurt ürününün gramajına yönelik düzenlemeler olup birbirinden farklı gramajlar içerdiği, anılan nedenlerle verilecek yoğurt miktarında belirsizliğe sebep olabileceği anlaşılmış olup, başvuru sahibinin söz konusu iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

İdarelerin Yapmış Oldukları Alımlarda Sayıştay Raporlarına Sıkça Konu Olan Hususlar

Satınalma Dergisi’nin 2023/Ağustos ayında yayımlanan yazımda şirketlerin ve kamunun özellikle mali ve ilgili mevzuat çerçevesinde operasyonel işlemlerini yürüten personellerinin mesleki yeterliliğinin önemine değinmiştim.

Mesleki yeterliliğin belirli bir seviyenin üzerinde olması yani uzmanlaşmanın getireceği olumlu sonuçların hem şirketler hem de idarelerin işlemlerini optimum seviyeye çıkaracağı şüphesizdir. Maalesef birçok idarenin yapmış oldukları uygulamaları takip ettikçe bazı hataların sürekli olarak tekrar edildiğini görmekteyiz. Bu yazımda özellikle Sayıştay tarafından tespit edilen bu hataları başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

1.) Taşıt Edinilmesine İlişkin Esas ve Usullere Aykırı Olarak 1600 cc Motor Hacminin Üzerinde Makam Aracı Kiralanması

Hizmet Alımı Suretiyle Taşıt Edinilmesine İlişkin Esas Ve Usuller’in “Genel esaslar” başlıklı 6 ncı maddesinin (c) bendi “Kanuna ekli (1) ve (2) sayılı cetvellerde yer alanlar ile güvenlik önlemli (zırhlı) araçlar ve koruma altına alınanlarla ilgili yönetmelik hükümlerine göre tahsis olunan araçlar dışında kullanılacak binek ve station-wagon cinsi taşıtların motor hacmi 1600 cc’yi geçmeyecektir.” olarak belirtilmiş olmasına rağmen bazı idareler tarafından 1600 cc üzeri araç alımlarının yapıldığı görülmektedir.  Söz konusu husus mevzuata aykırılık teşkil etmektedir. Bu konuda Muayene Kabul Komisyonlarının büyük bir titizlikle davranması ve komisyonun Muayene ve Kabul Yönetmeliğine uygun olarak hareket etmesi gerekmektedir.

2.) 4734 Sayılı Kanun’un 22’nci Maddesinin (a) Bendi Kapsamında Tek Kaynaktan Temin Edilen Mallara ve Hizmetlere İlişkin Mevzuat Hükümlerine Uyulmaması

4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 22 nci maddesinin (a) bendi “İhtiyacın sadece gerçek veya tüzel tek kişi tarafından karşılanabileceğinin tespit edilmesi.” olarak belirtilmiştir. İdareler ihtiyacın kaynağının tespiti noktası dikkatli davranmalı ve tek kaynağın tevsiki hususunda şüpheye yer bırakmamalıdır. Yapılan incelemelerde bazı alımların tedarikçisinin/kaynağının tek olmamasına rağmen Kanunun 22 nci maddesinin (a) bendinin kullanıldığı tespitleri yapılmıştır.

3.) Piyasa Fiyat Araştırmalarının Sağlıklı Yapılmaması

İdareler tarafından mal ve hizmet alımları kapsamında yapılan piyasa fiyat araştırmalarının büyük bir çoğunluğu sürekli aynı satıcılardan yapılmaktadır. Bazı alımlarda teklif vermeye yetkili olmayanlardan fiyat teklifi alımlarının yapıldığı da görülmektedir.

Bilindiği üzere doğrudan temin yöntemi kullanılarak yapılan alımlarda piyasa fiyat araştırmasının yapılması zorunludur. Yapılacak piyasa fiyat araştırmalarının kaynakların verimli kullanımına dönük, rekabeti sağlayıcı ve eşitlik ilkesine uygun olmalıdır. Ancak bazı idareler tarafından doğrudan temin yöntemi kullanılarak yapılan alımlarda piyasa fiyat araştırmalarının bu şekilde olmadığını görebilmekteyiz.

4.) İş Deneyim Belgelerinde Belge Tutarının Hatalı Yazılması

İdareler tarafından düzenlenen iş deneyim belgelerinde ki belge tutarının hatalı yazılabildiği görülebilmektedir.

İhale Uygulama Yönetmeliklerinde; iş deneyim belgelerine fiilen gerçekleştirilen işle ilgili tutarların herhangi bir güncelleştirmeye tabi tutulmadan yazılacağı ve bu tutarların her türlü fiyat farkları hariç, varsa iş artışları dahil, hakkedişteki sözleşme fiyatları ile yapılan işin tutarı üzerinden KDV hariç olarak belirleneceği ifade edilmiştir.

İdareler tarafından düzenlenen iş deneyim belgelerinde ki belge tutarı satırına gerçekleştirilen iş tutarına bakılmadan ilk sözleşme bedelinin olduğu gibi yazıldığı veya yapılmayan iş artışları tutarının ve fiyat farklarının belge tutarına eklendiği görülmektedir.

5.) Sınır Değerin Yanlış Hesaplanması Sonucu Aşırı Düşük Teklif Sorgulaması Yapılması Gereken İstekliye Sorgulama Yapılmadan İşin Verilmesi

Sayıştay tarafından yapılan incelemelerde, 2019 mali yılında …… idaresi tarafından altışar ay süreli iki ihale yapılmıştır. Yapılan …….. ihale kayıt numaralı ilk dönem ve …….. ihale kayıt numaralı ikinci dönem “Memur Personele Yemek Hizmeti Alım İşi” ihalelerinin her ikisinde de sınır değer hesaplamasının yanlış yapıldığı; ihalelerin aşırı düşük teklif açıklaması alınması gereken istekliler üzerinde bırakıldığı tespiti yapılmıştır.

İdareler tarafından özellikle Hizmet Alımları İhaleleri Uygulamaları Yönetmeliğinin “Sınır Değer ve Aşırı Düşük Teklifler” başlıklı 59 uncu maddesine göre işlem yapılması gerekmektedir.

6.) Fiyat Farkı ve İş Artışından Ek Kesin Teminat Alınmaması

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun “Ek Kesin Teminat” başlıklı 12 nci maddesi uyarınca, fiyat farkı ödenmesi öngörülerek ihale edilen işlerde fiyat farkı olarak ödenecek bedelin, sözleşme bedelinde artış meydana gelmesi halinde bu artış tutarının %6’sı oranında yükleniciden ek kesin teminat alınması gerekmektedir. Bazı idarelerin iş artışı ve fiyat farkı ödemesi yapmalarına karşın yüklenicilerden ek kesin teminat almadıkları tespit edilmiştir.

7.) Zamanında Bitirilmeyen İşler İçin İhtar Çekilmemesi

Sayıştay denetimlerinde, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında gerçekleştirilen bazı ihalelerin uygulama aşamasında sözleşmede yazılı sürelere uyulmadığı, bu kapsamda yüklenici kusuru ile bitirilmeyen işler için idare tarafından herhangi bir ihtarda bulunulmadığı tespiti yapılmıştır.

İdareler tarafından yapılması gereken ihtarların usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir.

8.)Doğrudan Temin Yöntemi İle Yapılan Alımlarda Yasaklık Kontrolünün Yapılmaması

Bazı idareler tarafından 4734 sayılı Kanunun 22/d maddesi kapsamında yapılan alımlarda yasaklık kontrolünün yapılmadığı tespit edilmiştir. Kamu İhale Genel Tebliği’ nin 30.5.4 maddesinde “4734 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca doğrudan temin yoluyla alım yapılması halinde alım yapılacak kişi ya da firmanın ihalelere katılmaktan yasaklı olup olmadığı teyit ettirilmeyecektir. Ancak, anılan Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen parasal limit dahilinde yapılan alımlarda, alım yapılacak gerçek veya tüzel kişinin Kurumun internet sayfasındaki yasaklılar listesinde bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi ve yasaklı olduğunun belirlenmesi durumunda, söz konusu kişiden alım yapılmaması gerekmektedir.” olarak belirtildiğinden 4734 sayılı Kanunun 22/d maddesi kapsamında yapılan alımlarda yasaklık kontrolünün yapılması gerekmektedir.

9.) İhale Öncesi Hazırlıkların Tam Olarak Yapılmaması Sebebiyle İşlerin Yürütülmesi Aşamasında Aksaklıkların Olması

Sayıştay tespitlerinde mal, hizmet ve yapım işlerinde İdare tarafından ihale öncesi gerekli hazırlıkların tam olarak yapılmaması neticesinde işin yürütülmesinde ve tamamlanmasında gecikmelere sebebiyet verildiği görülmektedir. Özellikle yapım işleri ile ilgili olarak, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İdarelerce uyulması gereken diğer kurallar” başlıklı 62’nci maddesinde, “Yapım işlerinde arsa temin edilmeden, mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamaz.” denilmektedir. Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde ise, arsa temin edilmeden, mülkiyet, kamulaştırma ve gerekli hallerde imar işlemleri tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamayacağı hükmü bulunmaktadır. Hem mevzuat düzenlemelerinin gereği olarak hem de uygulamada karşılaşabilecek öngörülemeyen durumların en aza indirilmesi ve işlerin zamanında bitirilip hizmete alınabilmesini teminen; ihale öncesi çalışmalarının planlı ve detaylı olması zaruridir.

10.) Aynı İhale Konusu İçinde Yer Alabilecek Benzer Nitelikteki Mal Alımlarının Parçalara Bölünmek Suretiyle Doğrudan Temin Yöntemiyle Gerçekleştirilmesi

Sayıştay denetimlerinde,  4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen temel ihale usulleri ile ihale edilmesi gereken kırtasiye, bilgisayar malzemesi ve toner alımlarının parçalara bölünmek suretiyle doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirildiği tespitini sıkça görmekteyiz.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde; idarelerin bu Kanun’a göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu oldukları belirtilmiş olup söz konusu maddenin devamında ise aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işlerinin bir arada ihale edilemeyeceği ve eşik değerlerin altında kalmak amacıyla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin kısımlara bölünemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 22.5.1.2 numaralı maddesinde ise; 4734 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesine göre açık ihale usulü ile temini gereken ihtiyacın, Kanun’un 22’nci maddesinin (d) bendi için öngörülen parasal sınırların altında kalacak şekilde, adet bazında veya aynı ihale konusu içinde yer alabilecek nitelikteki mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin, kalemlere veya gruplara bölünmek suretiyle aynı Kanun’un 22’nci maddesinin (d) bendine göre temininin, 4734 sayılı Kanun’un temel ilkelerine aykırılık teşkil ettiği ve bu yönde uygulamaların sorumluluk doğuracağı belirtilmiştir.

Benzer nitelikteki alımların parçalara bölünmek suretiyle karşılanması yerine, alımların ihtiyaç planlaması çerçevesinde 4734 sayılı Kanun’da belirtilen temel ihale usulleri kullanılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Yusuf YOGUN

Teknik Öğretmen

Kuveyt Türk’ten ‘Gömülü Finansmanın Yükselişi’ Raporu

İnovatif ürün ve hizmetleriyle öne çıkan Kuveyt Türk, son dönemin yükselen trendi ‘gömülü finans’ üzerine kapsamlı bir rapor hazırladı. Ticari finansman, nakit akışı yönetimi, dijital cüzdan ve etkin yatırım seçenekleriyle öne çıkan gömülü finansman, pazar yeri kullanım tecrübesini geliştiriyor, müşteri sadakatini artırıyor ve satıcılar ile müşterileri hızlı ve pratik şekilde bir araya getiriyor.  

Geliştirdiği yenilikçi ürün ve hizmetleriyle 34 yıldır müşterilerine hizmet veren Kuveyt Türk, farklı konularda yaptığı araştırma raporlarını kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyor. Kuveyt Türk’ün son raporu, yakın dönemin yükselen trendi ‘gömülü finans’ üzerine oldu.

Son yıllarda dar bir üründen ana akım bir iş trendine doğru hızla dönüşen Servis Modeli Bankacılığı (Banking as a Service – BaaS) bankalar, fintekler ve startup’lar gibi pek çok şirketin ana odağı haline geldi. Buna ek olarak Hizmet Olarak Yazılım (Software as a Service – SaaS) modelinin yaygınlaşması ise bulut bilişimin ve API’lerin artan kullanımını, BaaS’ın kabul görmesini ve büyümesini tetikledi. Gömülü finans ise servis modeli bankacılığın önemli bir bileşeni olup finansal hizmetleri müşteri deneyimiyle derinlemesine entegre etmesiyle öne çıkıyor.

Kuveyt Türk’ün “Gömülü Finansın Yükselişi: Finansal Hizmetlerin Tam Potansiyeline Ulaşması” adlı araştırma raporu, gömülü sigorta, bordro API’ları ve fatura finansmanı gibi sektöre özgü ihtiyaçları ve zorlukları detaylı şekilde analiz ediyor. Rapora göre gömülü finansman ile ticari finansman, nakit akışı yönetimi, dijital cüzdan ve etkin yatırım seçenekleriyle pazar yeri kullanım tecrübesi geliştirilebilir, müşteri sadakati artırılabilir ve en iyi satıcılar ile müşteriler kolay ve pratik şekilde bir araya getirilebilir.

Rapora göre teknolojik gelişmeler, özellikle SaaS ve API teknolojilerinin güçlenmesini, BaaS’ın kabul görmesini ve büyümesini hızlandırıyor. Bulut bilişim, veri analitiği ve dijitalleşme gibi teknolojik altyapılar ise finansal hizmetlerin daha entegre, erişilebilir ve kullanıcı dostu bir şekilde sunulabilmesine olanak tanıyor. Rapora göre yakın gelecekte, servis modeli bankacılığın yaygınlaşması ve finansal sektördeki iş modellerini değiştirmesi beklenirken, bu durumun daha yenilikçi ve müşteri odaklı finansal çözümlerin ortaya çıkmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor.

Gömülü Finans Nedir ve Nerede Kullanılır ?

Gömülü finans, finansal ürünlerin, finansal olmayan platformlara, deneyimlere veya süreçlere entegre edilmesi olarak tanımlanıyor. Gömülü finans dağıtımcıları olarak kabul edilen yazılım şirketleri, geleneksel perakendeciler, telekom şirketleri, orijinal ekipman üreticileri, pazar yerleri ve platformlar; ödeme, bankacılık, borç verme ve sigorta alanlarında gömülü finans ürününden yararlanabiliyor. Mobil cüzdanlar, e-ticaret platformları, araç çağırma hizmetleri, toplu taşıma hizmeti ve mobil şebeke operatörleri gömülü ödeme kullanım örnekleri olarak öne çıkıyor.

Kuveyt Türk’ün Gömülü Finansın Yükselişi: Finansal Hizmetlerin Tam Potansiyeline Ulaşmak Raporu’nun tamamını Kuveyt Türk Fikrinn Platformu üzerinden incelenebiliyor.

ABD Ticaret Odası, ABD-Türkiye Ticaret ve Yatırım İlişkilerini Güçlendirmek İçin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı Ağırladı

ABD Ticaret Odası, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) 78. oturumu kapsamında kamunun ve özel sektörün BM’nin küresel hedeflerini gerçekleştirmek üzere vazgeçilmez rolünü vurgulamak ve kamu-özel sektör iş birliğini teşvik etmek için rekor sayıda toplantı ve etkinlik düzenliyor. Bu çabanın bir parçası olarak, Chobani CEO’su Hamdi Ulukaya’nın başkanlığındaki ABD Ticaret Odası’na bağlı Amerikan – Türk İş Konseyi, ikili ticaret ve yatırım için stratejik öncelikleri ilerletmek amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD’li CEO’lar arasında yuvarlak masa toplantısı düzenledi.

Türkiye’nin, sağlam endüstri altyapısıyla zengin bir ticaret geçmişine sahip bir ülke olduğunu ve iki ülkenin yenilikçi düşünceyle ticaret ve yatırımı ilerletebileceğini belirten Amerikan – Türk İş Konseyi Başkanı, Chobani ve TENT’in Kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya, “Ayrıca, güvenlik, sürdürülebilirlik ve eşitsizlik de dahil olmak üzere zamanımızın en acil küresel sorunlarını çözmek için de çalışıyoruz. Sektörler arası iş birliği ve hükümet liderleriyle çalışarak bu çabaların önemli bir parçasını oluşturan iş liderleri, sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için onemli bir güç.” dedi.

Toplantıda, finansal hizmetler, turizm, imalat, enerji, tüketici ürünleri, tarım, teknoloji, altyapı ve lojistik sektörlerinde Türkiye’de yeni ve devam eden yatırımlara sahip şirketler yer aldı.

ABD Ticaret Odası’nın Uluslararası Üye İlişkileri Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Orta Doğu ve Türkiye Kıdemli Başkan Yardımcısı Khush Choksy ise “Türkiye’nin ekonomiyi istikrara kavuşturmak, ticareti genişletmek ve iç yatırımları kolaylaştırmak için gerçekleştirdiği reformlar ABD özel sektörü için cesaret verici. Daha güçlü tedarik zincirleri oluşturmak ve pazar erişimini artırmak için daha fazla iş yapılabilir. ABD ve Türk hükümetlerini bu sürekli dönüşümün kritik bir sonraki adımı olarak ticaret görüşmelerini hızlandırmaya davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) toplantıları devam ederken, Amerikan – Türk İş Konseyi, Başkanı Hamdi Ulukaya tarafından yönetilecek ikinci bir yuvarlak masa toplantısıyla Çarşamba günü de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ı ABD iş dünyası yöneticileriyle bir araya getirecek.

ABD Ticaret Odası’nın BMGK’nin 78. oturumundaki rolü hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya tıklayın.

İşe Devamsızlık Tutanakları Hangi Hallerde Geçersiz Sayılabilir ?

İşçinin işverenden izin almaksızın ve haklı bir nedeni olmaksızın 4857 sayılı İş Kanunu’nda belirtilen süreler kadar işe devam etmemesi hali devamsızlık olarak tanımlanabilir. Devamsızlık kavramının tanımı doktrinde ve Yargıtay kararlarında da yapılmıştır. Buna göre devamsızlık; işçinin kasıtlı ya da kusurlu olmasına bakılmaksızın, işe gelmesinin beklendiği iş günlerinde, haklı bir neden olmaksızın “işe gelmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır[1]. İşçinin izin almaksızın ve haklı bir gerekçesi olmaksızın işe devamsızlığının yaptırımı ise, 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.

4857 sayılı Kanunda işçinin devamsızlık yapması halinde, ispat yükünün kime ait olacağı ile ilgili bir düzenleme bulunmamakla birlikte, doktrinde ve Yargıtay kararlarında haklı feshe dayanan tarafın, dayandığı nedeni ispatla yükümlü olduğu kabul edilmektedir[2].

Yargıtay’a göre, “İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermez. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde, işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır (Y9.HD. 9.5.2008 gün, 2007/16956 E, 2008/11983 K). İşçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller, işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.

Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen işgünlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz.

Devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi halidir. İşyerine gittiği halde iş görme borcunu ifaya hiç başlamayan bir işçi devamsızlıkta bulunmuş sayılmamalıdır. İşçinin yapmakla yükümlü olduğu ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ayrı bir fesih nedeni olup, bu durumda 4857 sayılı Yasanın 25/II-h maddesi uyarınca değerlendirme yapılmalıdır.

Maddede geçen “bir ay” ifadesi takvim ayını değil ilk devamsızlıktan sonra geçecek olan bir ayı ifade eder. İlk devamsızlığın yapıldığı gün ayın kaçıncı günüyse takip eden ayın aynı günü bir aylık süre sona erer. Son ayda ilk devamsızlığının gerçekleştiği günün bulunmaması halinde son ayın son günü bir aylık süre dolmuş olur. Sonraki devamsızlıklar ise takip eden aylık dönemler içinde değerlendirilir.

İşgünü, işçi bakımından çalışılması gereken gün olarak anlaşılmalıdır. İş sözleşmesinde, genel tatil günlerinde çalışılacağına dair bir kural mevcutsa, bu taktirde söz konusu günlerde çalışılmaması da işverene haklı fesih imkanı tanır.

İşyerinde Cumartesi günü iş günü ise belirtilen günde devamsızlık da diğer koşulların varlığı halinde haklı fesih nedenini oluşturabilir (Y9.HD. 5.10.2009 gün, 2008/43280 E, 2009/25721 K).

İş sözleşmesinin askıya alınması durumunda, işçinin çalışması gereken günde işe başlamaması da devamsızlık olarak değerlendirilmelidir (Y9.HD. 25.4.2008 gün, 2007/15152 E, 2008/10326 K.)”[3].

Ancak uygulamada işveren/işveren vekillerince tutulan tutanakların genellikle tutanak tanıklarının beyanlarıyla tutulması nedeniyle çoğu zaman Yargıtay bu tür tutanaklara değer vermemektedir. Çünkü yüksek mahkeme işe devamsızlığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde kanıtlanmasını aramaktadır[4]. Nitekim devamsızlık durumu fiili bir durum olması nedeniyle işverenin bu durumu kuşkuya yer vermeyecek şekilde belgelemesi gerekir. Yargıtay uygulamasına göre işyerinde uzun yıllar hizmeti bulunan işçinin işe devamsızlığı hayatın olağan akışına aykırı bulunmaktadır[5]. Yargıtay bazı durumlarda işçinin işyerini terk etmesini devamsızlık değil “eylemli fesih” olarak kabul etmektedir[6]. İşe devamsızlık tutanağında yer alan tanık beyanlarının birbiriyle çelişmesi tutanakları değersiz hale getirmekte ve devamsızlık tutanaklarının işten çıkış tarihinden sonra tek taraflı olarak düzenlenmesi de yüksek mahkemece kabul görmemektedir[7]. Ayrıca devamsızlık tutanaklarının devam edilmeyen her gün için ayrı ayrı ve günü gününe tutulmaması ve toplu olarak sonradan tutulması da tutanakları itibarsız kılmaktadır[8].

Sonuç olarak, işçinin işverenden izin almaksızın ve haklı bir nedeni olmaksızın 4857 sayılı Kanunda belirtilen süreler kadar işe devam etmemesi hali devamsızlık olarak tanımlanabilir. Devamsızlığın ispat yükü işverene aittir. İşveren devamsızlık olgusunu tuttuğu tutanaklar, çektiği ihtarnameler, işyeri kayıtları ve tanıklar aracılığı ile kanıtlayabilir. Ancak, Yargıtay uygulamasında işverence tutulan tutanaklar çoğu zaman geçerli kabul edilmemektedir. Nitekim, kıdemli işçinin tazminat haklarını ortadan kaldıracak şekilde işyerini terk etmesi hayatın olağan akışına aykırı bulunarak işçinin devamsızlığı sorgulanmaktadır. Bazen işçinin devamsızlığı eylemli fesih olarak da görülmektedir. Yine işçinin geçerli mazereti araştırılmadan tutulan tutanaklar geçerli kabul edilmediği gibi tutanakta yer alan çelişkili tanık beyanlarının bulunması ve tutanakların işten çıkış tarihinden sonra tek taraflı olarak düzenlenmesi de tutanakları değersiz hale getirmektedir.

Ayrıca devamsızlık tutanaklarının devam edilmeyen her gün için ayrı ayrı ve günü gününe tutulmaması ve toplu olarak sonradan tutulması da tutanakları itibarsız kılmaktadır. Aynı şekilde işveren tarafından mahkemeye sunulacak devamsızlığı gösteren belgelerin diğer delillerle (SGK kayıtları, Müfettiş Raporu) çelişmemesi gerekiyor. Aksi halde, mahkeme birbiriyle çelişen kayıtları hükme esas alamayacaktır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] OCAK, Saim, İşçinin Ardı Ardına İki İşgünü Devamsızlığı (Yargıtay Kararı Tahlili) MÜHFHAD, C:20,Sayı 1, s.208;AYDEMİR, Murtaza, İş Hukukunda Belgelerin İtibarsızlığı, SİCİL, Yıl 2022, Sayı:47, s.71 vd.

[2] Y9.HD.19.11.2009 T, E.2008/10684, K.2009/32319 Legalbank.

[3] Y9.HD.09.12.2019 T, E.2016/9899, K.2019/21877 Legalbank.

[4] AYDEMİR, İş Hukukunda Belgelerin İtibarsızlığı, SİCİL, Yıl 2022, Sayı:47, s.72.

[5] Y9.HD.15.03.2010 T, E.2008/21933, K.2010/6810 Legalbank.

[6] Y9.HD.03.10.2019 T, E.2016/6151, K.2019/17309 Legalbank.

Çimento Sektörünün 2023’ün İkinci Yarısından Beklentisi Yüksek

TÜRKÇİMENTO üyelerinin toplam çimento üretimi 2023 yılının ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre %7,7 artarak 36,7 milyon tona yükselirken, iç satışları da %14,4’lük artışla 28 milyon tona ulaştı.

Çimento sektörünün çatı birliği TÜRKÇİMENTO, 2023 yılının ilk yarısına ilişkin üretim ve satış rakamlarını açıkladı. Sektörün %94’ünü temsil eden TÜRKÇİMENTO üyelerinin 2023 yılı Ocak-Haziran döneminde toplam üretimi geçen yılın aynı dönemine oranla %7,7’lik artışla 36,7 milyon tona yükseldi. 2023 yılı 6 aylık döneminde iç satışlar da %14,4 artışla 28 milyon tona ulaştı. 2023 yılı Ocak-Haziran döneminde, üretilen çimentonun yaklaşık %21,8’i ihracata konu oldu.

Sektör, 2023 yılına, 2022 yılı Ocak ayının baz etkisiyle, iç piyasada artış ve ihracatta düşüş ile başlamıştı. Mart ayında yaşanan artış, Nisan’da bayramın etkisiyle dursa da Mayıs ayında devam etti. Haziran ayında yine Bayram sebebiyle iç satış büyümesi hız kaybetti. Bölgesel olarak baktığımızda iç satışlarda tüm bölgelerde artış yaşandı.

Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik2023 yılının ilk yarısına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İnşaat sektöründe yaşanan küçülmenin de etkisiyle sektörümüz 2022 yılını iç ve dış satışlarda tonaj olarak daralma ile tamamlamıştı. 2023 yılının ilk yarısında üretim ve iç satışta artışlar yaşadık. Ancak işçi ücretleri ve enerji fiyatlarındaki artışlardan sektörümüzün etkilenmemesi mümkün değil. Yılın ikinci yarısında ilk yarıya kıyasla daha farklı ve olumlu bir resmin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Yaşadığımız deprem felaketiyle tetiklenen kentsel dönüşüm çalışmaları ve devam etmekte olan alt yapı projeleriyle ülkemizde çimento ihtiyacını artıracağını öngörüyoruz. Bilindiği gibi çimento sektörünün büyümesini en çok etkileyen unsurlar, konut sektörü ve alt yapı yatırımlarıdır. Bu yatırımları karşılayabilecek üretim kapasitesine fazlasıyla sahip bir sektörüz.”

2023 YILININ 8 AYLIK İHRACAT RAKAMLARI 

İhracatçı Birlikleri’nin geçici verilerine göre, 2023 Ocak-Ağustos döneminde çimento sektörünün toplam ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre %19,3 oranında gerileyerek 870 milyon dolara indi. Toplam ihracat miktarı ise 8 aylık dönemde %31,7 oranında azalarak 13,4 milyon tona geriledi. Klinker ihracatındaki düşüş ise miktar bazında %63,5’i, değer bazında %60,3’ü buldu. Sektörün 8 aylık toplam 13,4 milyon tonluk ihracatının 11 milyon tonu çimento; 2,4 milyon tonu ise klinkerden oluştu.

Emeklinin Ev Ekonomisi – Bölüm 6

Emekliye Umut Haberleri

Geçmiş tarihli bir gazeteden gözüme çarpan bir haberi paylaşmak istiyorum: Gerçi tarihi biraz eskiye dayansa da haberin mantığı bugünkü emekliye dair verilen haberlerin mantığı ile bire bir örtüşmektedir.

Aşağıda emekli için yazılan “güzel” bir haber aktaracağım. Bu haber 27 Kasım 2015 tarihine ait. Anlayacağınız sürekli güzel haberler emekli için. Bu durum dün öyle idi, bugün de öyle. Değişen bir şey yok.

Emekli için söylenen ve aklımda kalan en beylik söz şöyle;

“Emekliyi enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz ve emeklinin refah düzeyini daha da arttıracağız. Emeklinin gelirini arttırdık”

Bu sözü ben söylemedim. Duyduklarımı yazdım. Emekli için her söylenen doğru olsaydı bugün emeklilerimiz park ve bahçelerde boş boş umutsuz bir şekilde oturmayıp, dünya turuna çıkar hayatlarının ikinci baharını yaşarlardı. Ama söylenenlerin tamamı gerçek dışı.

Şimdi emekliye sevindirici haber başlığı altındaki gazete haberini sizinle paylaşayım sonrasında yine fikirlerimi paylaşırım.

Güzel Bir Müjde ! Emeklinin Yüzü Gülecek

Haber tarihi: 27 Kasım 2015

Kaynak: https://www.akdenizbulten.com/guzel-bir-mujde-emeklinin-yuzu-gulecek/15597/

Hükümet programı emeklilerin yüzünü güldürdü. Emeklilere intibak ve ev müjdesi programa girdi. Düşük maaşlı ve ev sahibi olmayan emekli kalmayacak.

64’üncü Hükümet, toplumun tüm kesimleri gibi emeklileri de rahatlatacak düzenlemelere imza atacak. Hükümet’in önceki gün açıkladığı program, büyük heyecan yarattı. İntibak ve ev müjdeleri programda yer aldı.

Programın sosyal ayağına göre; düşük maaşlı ve ev sahibi olmayan emekli kalmayacak. Düşük düzeyde maaş alan emeklilerin gelir seviyesi, alınacak tedbirlerle yükseltilecek. Tüm SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yıllık ilave bin 200 lira verilecek. Bir başka deyişle, maaşlara 100 lira zam yapılacak.

Çalışan emekliden kesilen yüzde 10’luk Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisi tamamen kaldırılacak. Emekliler, TOKİ eliyle ev sahibi olacak. 250 liradan başlayan taksit ve 240 aya varan vade imkanıyla, kirada oturan emekliler ev hayaline kavuşacak.

Makas Daralacak

İntibak ve ev müjdelerinin programda yer alması, emeklileri sevindirdi. Düşük maaşların artırılmasıyla, intibak isteyen emekliler muradına erecek. Gelirler artarken, emekliler arasındaki maaş makası daralacak. Düşük ve yüksek emekli maaşları arasındaki fark azalacak.

355 Lira Zam Geldi

Hükümet, düşük maaşlı emekliler için daha önce de pek çok düzenlemeye imza atmıştı. 2000 yılından önce emekli olanlara 355 lirayı bulan intibak artışı yapılırken; geçtiğimiz Temmuz ayında da maaşı bin 100 liranın altında olan SSK ve Bağ-Kur emeklilerine 100 lira ekstra zam verilmişti.

Maaşı bin lira ve altında olanlar 100 lira seyyanen zamdan faydalanırken, bin ile bin 100 lira arasındaki aylıklar da bin 100 liraya tamamlanmıştı. 4 ay önceki ekstra zamdan yararlanan emekliler, önümüzdeki günlerde çıkarılacak yasayla verilecek 100 liralık zammı da alabilecek.

Kaynak: https://www.akdenizbulten.com/guzel-bir-mujde-emeklinin-yuzu-gulecek/15597/

Haber tarihi: 27 Kasım 2015

Yukarıdaki haber için ne söylesem acaba? Hiçbir şey söylememek ve yorumu size bırakmak istiyorum. Haber gerçekten düşündürücü.

“Emekliye ev müjdesi”

Duyan duymayan da emekliler elde ettikleri tekavüt maaşı ile ev alabileceğini sanır.

Geçmişten Bugüne Haberler Emeklinin Yüzünün Güleceğini Gösteriyor

Uzun yıllardır otoriteler tarafından verilen demeçlerde emekliler için okuduğum haberler hep emeklinin yüzünün güleceği yönünde idi.

Bırakın emeklinin yüzünün gülmesini emeklinin gelirleri yaklaşık son 10 yılda, yıldan yıla azaldı. Adeta sistematik bir şekilde emeklinin aldığı tekavüt maaşı çarşı Pazar enflasyonunun altında kalmıştır maalesef.

Otoritelerin söylemleri     : Emeklinin yüzü gülecek ve enflasyona ezdirmeyeceğiz…

Hayatın gerçeği               : Emeklinin yüzü gülmediği gibi her tür enflasyonun altında

fazlasıyla kalmıştır ve tüm emekliler gülmeyi unuttular.

Emeklinin Yüzü Gülmüyor

Piyasada başka akaryakıta yapılan zamlardan sonra, hayal dahi edemeyeceğimiz bir rakama gelen mazot ve benzin fiyatları ile birlikte iğneden ipliğe her şeye zam sağnağı başladı. Önceleri zamlar dönemsel olarak yapılırdı. Ancak bugün zamsız geçen bir gün dahi olmuyor.

Maaşına hayat standartının oldukça altında kalan emeklinin yüzü gülmez ve kara kara düşünmeye başlar emekliler.

Emekli cesaret edip kahvehaneye gidip her gün 4 çay içse, bütçesini zorlayacaktır. Sadece emekliler değil, dar gelirli her kim olursa olsun, dün aldığı bir ürünü bir hafta sonra aynı fiyata alamıyor.

Anlayacağınız emeklinin ev ekonomisi dengi terazi tutabilen biri varsa bir adım öne çıksın, emeklinin aldığı tekavüt maaşı ile bir ay geçim nasıl olurmuş anlatsın. Bakarsın bu dâhinin tavsiyesi ile, emekli refaha erişir ve şimdiye kadar düşünemediği ev ekonomisini böylelikle dengeye oturtmuş olur.

Emekli Fedakar Mahalle Bakkalından Veresiye Alışveriş Yapıyor

Zincir marketlerde mal bir yana para bir yana sistemi işler. Bu da emeklinin bütçesini aşar. Emekli çay parasını bulamazken zincir marketlerden peşin para alış veriş etmesi tamamen hayal.

Mahalle bakkalının haklı serzenişi

Emekli mahalle bakkalının şefkatine ve merhametine muhtaç durumda, yaptığı alış verişleri veresiye defterine yazdırarak ihtiyaçlarının asgari bir kısmını alabilmektedir.

Son Söz

Altı hafta boyunca emeklinin durumunu anlattım. Daha ne desem ki ?

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

Türk Plastik Sektörü Avrupa’da 2. Dünya’da 6. Sırada

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu’na göre üretimin 2023 yılında 2022 yılına kıyasla miktar bazında %2,5 artacağı, değer bazında ise %11,1 azalacağı ve 10,8 milyon ton ve 39,3 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Sektör ulaştığı üretim kapasitesiyle Avrupa’da ikinciliğe, dünyada ise altıncılığa yükseldi. 2022 yılında plastik ve plastik mamulleri sektörü 10 Milyar dolarlık ihracatla, toplam kimyevi maddeler sektörü içinde % 30,3 payla birinci ihracatçı sektör konumunu korudu. 10 milyon tona yaklaşan toplam üretimi, 33 milyar dolar civarındaki cirosu, 10 milyar dolara yaklaşan direkt ihracatı ile plastik sektörünün ülke ekonomisine sağladığı katkı giderek artıyor.

“Katma değeri yüksek ürünlere yönelmeliyiz”

Üretim artarken değerin düşmesini değerlendiren Özemek Plastik Türkiye Bölge Satış Müdürü Necati Yağmur, hammaddenin çoğunun ithal olması dolayısıyla maliyetlerin yükseldiğini, ülkemizin daha fazla katma değerli yüksek inovatif ürünlere yatırım yapması gerekliliğini vurguladı. Özemek Plastik olarak 55 ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Yağmur, yenilikçi ürünlere yapılan yatırımların Türk plastik sektörü açısından önemine dikkat çekerek “Sektörün gelişimi açısından katma değeri daha yüksek ürünler üretmeliyiz diyerek stor kapak sistemlerine ciddi boyutta yatırım yaptıklarına vurgu yaptı. Stor kapak sistemleri özellikle mutfak, ofis, karavan ve tekne gibi dar alanlarda etkileyici bir çözüm. Ayrıca yatay ve dikey çalışma seçeneği olduğundan tüm dar mekanlarda ekstra kullanım alanı sağlıyor yani bir nevi kullanıldığı her yerde yaşam alanlarını şık bir şekilde genişletiyor. İşte bu tarz örnek girişimlere, yaşamı kolaylaştıran faydalı ürünlere yönelmekte yarar olduğunu düşünüyoruz.” Dedi.

PVC Talebi Artıyor

Tüm sanayilerde yaygın bir şekilde kullanılan PVC ürünlerine talebin son yıllarda daha fazla arttığını söyleyen Yağmur “Kullanım ve uygulama kolaylığı sunan stor kapak sistemleri, PVC kenar bantları, PVC profiller, ahşap kapılar için kasa fitilleri benzeri ürünler, inşaat, sanayi, mobilya, otomotiv, elektrik başta birçok alanda en önemli ihtiyaç. PVC ürünlerinin plastik sektörü içindeki pazar payı yükseliyor, PVC sektörü hızlı bir büyüme kaydetti ve geleceği parlak. E-ticaretin gelişimi ile birlikte stor kapak sistemleri, PVC kenar bandı, profiller, ahşap kapı kasa fitilleri ve aksesuarlarına daha kolay ulaşılmasını sağlamak ve sürekli artan PVC ürün taleplerine daha hızlı cevap vermek için online satış kanalımız a1pvcmarket.com’u 6 yıl önce kurduk. Tesislerimizde ürettiğimiz ürünlerin ARGE çalışmalarını ve gerekli tüm testleri kendi laboratuvarlarımızda tamamlıyoruz. PVC profil sektöründe ilkleri başaran ve ilham kaynağı olan bir marka olarak plastik sektörüne ve Türk ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.