Yetkili Satıcılık Belgesinin, Satış Bayisi Tarafından Düzenlenmesi ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; Iğdır Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 28.12.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Araç Lastiği Alımı” ihalesine ilişkin olarak Oba Otomotiv İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin 20.01.2023 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 25.01.2023 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 06.02.2023 tarih ve 77688 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 03.02.2023 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihale üzerinde bırakılan Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin şikâyete konu ihaleye ait İdari Şartname’nin 7.5.2’nci maddesi kapsamında sunmuş olduğu yetkili satıcılık belgesinin imalatçı tarafından verilmediği, anılan isteklinin imalatçı ile bir ticari ilişkisinin olmadığı, sadece satış bayisi unvanı olan ve yetkisi olmayan bir lastik bayisinden belge düzenlettirilerek yetki belgesinin sunulduğu, dolayısıyla sunulan belgenin geçersiz veya eksik olarak değerlendirilmesi ve anılan isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

22.03.2023 tarihli ve  2023/UM.II-511 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler” başlıklı 38’inci maddesinde “(1) Alımın özelliği göz önünde bulundurularak, aday veya isteklinin alım konusu malı teklif etmeye yetkisinin bulunup bulunmadığı, ihaleye katılımda yeterlik kriteri olarak düzenlenebilir. Bu hususun yeterlik kriteri olarak düzenlenmesi durumunda aşağıdaki bentlerde yer alan belgelerin birlikte istenmesi zorunludur. Aday veya istekli ise kendi durumuna uygun olan belge veya belgeleri sunar. Bu belgeler şunlardır:

  1. a) Aday veya istekli imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  2. b) Aday veya istekli yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  3. c) Aday veya istekli Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi.

(2) İş ortaklığında ortaklardan birinin, teklif edilen mala veya mallara ilişkin imalatçı veya yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belgelerden birini sunması yeterlidir. Konsorsiyumların katılabileceği ihalede, işin uzmanlık gerektiren kısımları göz önünde bulundurularak, her bir kısım için bu belgelere yönelik düzenleme ayrı ayrı yapılır. Konsorsiyum ortaklarından her biri, başvuruda bulunduğu veya teklif verdiği kısım için istenilen yeterlik kriterini sağlamak zorundadır.” hükmü,

Anılan Yönetmelik’in “Elektronik ihale” başlıklı 58/A maddesinde “(1) İhaleler, e-teklif alınmak suretiyle bu maddeye uygun olarak yapılabilir.

(2) Bu maddede hüküm bulunmayan hallerde, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğinin uygun olan hükümleri, yoksa bu Yönetmelik hükümleri uygulanır. Ancak e-anahtarlar teklif ile birlikte ihale tarih ve saatine kadar gönderilir ve teklifler ihale tarih ve saatinde ihale komisyonu tarafından EKAP üzerinde açılır.

(3) Bu ihalelerde, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğinin ekinde bulunan “Yeterlik Bilgileri Tablosu Sunulan ve Tekliflerin Elektronik Ortamda Alındığı İhalelerde Uygulanacak Tip İdari Şartname” ve ilgili yönetmelikler ekinde bulunan diğer standart formlar kullanılır ve EKAP üzerinden gönderilmeyen teklifler kabul edilmez.

(4) e-teklifler EKAP üzerinden, yalnızca teklif mektubu ve ekleri doldurularak hazırlanır ve e-imza ile imzalanarak ihale tarih ve saatine kadar gönderilir. Ortak girişimlerde e-teklifin ortakların tamamı tarafından e-imza ile imzalanması zorunludur. Kısmi teklife açık ihalelerde teklif mektubu eklerinin her bir kısım için, ortak girişimlerin katıldığı ihalelerde ise yeterlik bilgileri tablosunun her bir ortak tarafından ayrı ayrı doldurulması gerekmektedir.

(8) İhale dokümanında belirtilen geçici teminat mektubu, katılım belgeleri ve yeterlik kriterleri ile fiyat dışı unsurlara ve istenilmişse teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin değerlendirme, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için, sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılır. Bu değerlendirme sonucunda ihalede öngörülen şartları sağlamadığı anlaşılan teklifler değerlendirme dışı bırakılır…” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Mal alımı ihalelerinde aday veya isteklinin alım konusu malı teklif etmeye yetkisini gösteren belgeler” başlıklı 58’inci maddesinde “58.1. Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde, adayın veya isteklinin alım konusu malı teklif etmeye yetkisinin bulunup bulunmadığının, ihaleye katılımda yeterlik kriteri olarak düzenlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Yönetmelikte, idarelerin aşağıdaki üç belgeyi birlikte istemesinin zorunlu olduğu; aday veya isteklinin ise kendi durumuna uygun olan belge veya belgeleri sunacağı öngörülmüştür.

58.2. Bu belgeler şunlardır:

  1. a) Aday veya istekli imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  2. b) Aday veya istekli yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  3. c) Aday veya istekli Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi.

İş ortaklığında ortaklardan birinin, teklif edilen mala veya mallara ilişkin imalatçı veya yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belgelerden birini sunması yeterlidir. Konsorsiyumların katılabileceği ihalede, işin uzmanlık gerektiren kısımları göz önünde bulundurularak, her bir kısım için bu belgelere yönelik düzenleme ayrı ayrı yapılır. Konsorsiyum ortaklarından her biri, başvuruda bulunduğu veya teklif verdiği kısım için istenilen yeterlik kriterini sağlamak zorundadır.

58.3. Adayın veya isteklinin imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler ise şunlardır:

  1. a) Aday veya istekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi,
  2. b) Adayın veya isteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu,
  3. c) Adayın veya isteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından aday veya istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi,

ç) Adaylar veya isteklilerin adlarına veya unvanlarına düzenlenmiş olan teklif ettiği mallara ilişkin yerli malı belgesi veya teknolojik ürün deneyim belgesi,

  1. d) Alım konusu fidan, çiçek veya tohum gibi mallar ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı düzenlenen ve adayın veya isteklinin teklif edilen ürünün üretici olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  2. e) Alım konusu malın gıda veya gıda ile temas eden madde ve malzeme olması durumunda gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin üretimini düzenleyen mevzuat çerçevesinde aday veya istekli adına düzenlenmiş ve alım konusu mal veya malların faaliyet konusu olarak belirlendiği Gıda Sicil Belgesi (Sertifikası) ya da aday ve istekli adına ve teklif edilen ürüne ilişkin düzenlenen Gıda Üretim Sertifikası/Gıda Üretim İzin Belgesi,
  3. f) Tıbbi cihaz üreticisi, OEM (Original Equipment Manafacturer – Orijinal Malzeme Üreticisi) tarzı ürün ürettirmek suretiyle üretici niteliğini kazanmış ise bu üretime ilişkin sözleşme,
  4. g) Harp araç ve gereçleri ile silah, mühimmat ve patlayıcı maddelere ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili bakanlık veya kuruluşlarca verilen üretim/işletim izni (müsaadesi) belgeleri,

ğ) Adayın veya isteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve aday veya isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler.

58.4. İdare tarafından adayın veya isteklinin imalatçı olduğunu yukarıdaki belgelerden birini sunarak tevsik edeceği belirtilecektir. İdarenin yukarıdaki belgeleri birlikte istemesi (Alım konusu mal gıda, fidan, çiçek, tohum veya tıbbi cihaz, silah ve mühimmat değil ise (d), (e), (f) ve (g) alt bentlerinde yer alan belgelerin belirtilmesi gerekmemektedir. Ayrıca alım konusunun fidan, çiçek, tohum gibi mallar olması durumunda sadece alt bentlerdeki uygun belgeler istenebilir.); adayın veya isteklinin ise bu belgelerden birini sunması yeterlidir. Ancak kontrole tabi liste kapsamında bulunan harp araç ve gereçleri, silah, mühimmat ve patlayıcı maddelere ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili bakanlık veya kuruluşça verilen üretim/işletim izni (müsaadesi) belgesinin sunulmak zorunda olduğu ayrıca belirtilecektir. Aday ve istekli tarafından sunulan belgelerin üretim konusu veya belge konusu mamul itibarıyla adayın veya isteklinin alım konusu malların üretimini gerçekleştirebileceklerini göstermesi gerekmektedir. İhalenin, özel imalat süreci gerektiren mal alımı ihalesi olmaması durumunda da, adayın veya isteklinin imalatçı olduğunu gösterebileceği belgelerden biri olarak “kapasite raporuna” veya “imalat yeterlik belgesine” yer verilir. Bu durum, Yönetmeliğin 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 40 ıncı maddesinin yedinci ve onikinci fıkralarına aykırılık teşkil etmemektedir. Kapasite raporunun, adayın veya isteklinin imalatçı olduğunu gösterebileceği belgelerden biri olarak yer verildiği durumlarda, üretim kapasite miktarına ilişkin düzenleme yapılmaması gerekmektedir.

58.5. İdare tarafından yetkili kurumdan ve kuruluştan alınan yazı veya yetkili kuruluşun açıklaması ya da mevzuat değişikliği ile bu belge veya belgelerin alım konusu mala ilişkin olarak düzenlenmediğinin belirlenmesi durumunda sadece düzenlenmesi devam eden belgeler istenir. Ayrıca idareler tarafından yetkili kurumdan veya kuruluştan adayın veya isteklinin imalatçı olduğunu gösteren bir başka belge düzenlendiğine yönelik yazılı bir görüş alınması veya bu konuya ilişkin yetkili kurumun veya kuruluşun bir açıklaması bulunması ya da mevzuatta hüküm bulunması durumunda bu belgeye de yer verilir. Bu konuya ilişkin yazışmalar ve açıklamalar ihale işlem dosyasında muhafaza edilir.

58.7. İhale komisyonu aday veya istekli tarafından imalatçı olduğunu tevsik etmek üzere sunulan belgeler konusunda tereddüde düşmesi durumunda yetkili kurumdan veya kuruluştan görüş alabilir.

58.8. Yabancı istekliler ise imalatçı oldukları kanıtlayan ve ilgili ülke mevzuatına göre düzenlenen belgeyi veya belgeleri sunmaları gerekmektedir.” açıklaması bulunmaktadır.

Şikâyete konu ihaleye ait İdari Şartname’nin “İhale konusu işe/alıma ilişkin bilgiler” başlıklı 2’nci maddesinde “2.1. İhale konusu işin/alımın;

  1. a) Adı: ARAÇ LASTİĞİ ALIMI
  2. b) Türü: Mal alımı
  3. c) İlgili Uygulama Yönetmeliği: Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği

ç) Yatırım proje no’su (yapım işlerinde): Bu madde boş bırakılmıştır.

  1. d) Kodu:
  2. e) Miktarı: 25 KALEM ARAÇ LASTİĞİ

Ayrıntılı bilgi idari şartnamenin ekinde yer almaktadır.

  1. f) İşin yapılacağı/teslim edileceği yer: IĞDIR BELEDİYESİ DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI YEDEK PARÇA AMBARINA TESLİM EDİLECEKTİR.” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7’nci maddesinde “…7.5.2. İsteklinin alım konusu malı teklif etmeye yetkisinin bulunup bulunmadığını belgelendirmesi gerekir.

Bu çerçevede istekli aşağıdaki bentlerde yer alan belgelerden kendi durumuna uygun olan belge veya belgeleri sunabilir:

  1. a) İstekli imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  2. b) İstekli yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler,
  3. c) İstekli Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi.

İş ortaklığında ortaklardan birinin, teklif edilen mala veya mallara ilişkin imalatçı veya yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belgelerden birini sunması yeterlidir.

İsteklinin imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler ise şunlardır:

a)İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi,
b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu,
c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi,
ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi,…” düzenlemesi yer almaktadır.

19.01.2023 tarihli kesinleşen ihale komisyonu kararına göre, 28.12.2022 tarihinde açık ihale usulüyle yapılan şikâyete konu ihalede EKAP üzerinden 3 adet ihale dokümanı indirildiği ve ihaleye 2 isteklinin katıldığı, idare tarafından her iki isteklinin de teklifinin geçerli teklif olarak kabul edildiği, ihalenin Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi Oba Otomotiv İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin teklifinin ise ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif olarak belirlendiği görülmüştür.

Yukarıda yer verilen ilgili mevzuat hükümlerinde, alımın özelliği göz önünde bulundurularak, aday veya isteklinin alım konusu malı teklif etmeye yetkisinin bulunup bulunmadığının ihaleye katılımda yeterlik kriteri olarak belirlenebileceği,

bu hususun yeterlik kriteri olarak belirlenmesi durumunda idarelerin aday veya istekli imalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeleri, aday veya istekli yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeleri, aday veya istekli Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise bu belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesini birlikte istemesinin zorunlu olduğu; aday veya isteklinin ise kendi durumuna uygun olan belge veya belgeleri sunabilecekleri hükme bağlanmıştır.

İdari Şartname’nin 7.5.2’nci maddesinin (b) bendinde yetkili satıcı belgesinin sunulması durumunda yetkili satıcı olduğunu gösteren belge veya belgelerin teklif dosyası kapsamında sunulması gerektiğine yönelik açık bir düzenleme yapıldığı, bu hususun ihaleye katılımda bir yeterlik kriteri olarak belirlendiği görülmüştür. Öte yandan başvuru sahibi istekli tarafından dokümana yönelik herhangi bir şikâyet başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

İhale üzerinde bırakılan Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından sunulan Yeterlik Bilgileri Tablosu’nun “İhaleye Katılmak İçin Gereken Belgeler ve Yeterlik Kriterleri” sütununun “Mesleki ve Teknik Yeterliğe İlişkin Bilgiler” satırının “Yetkili Satıcılığı veya İmalatçılığı Gösteren Belgeler” bölümünde “Belge Adı ve Düzenleyen Kurum/Kuruluş”, “Yetkili satıcı belgesi, Bayram Lastik Oto. Turz. İnş. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.”, “Belgenin tarihi, sayısı ve geçerlik tarihi”, “25.04.2019, 07, 25.04.2023” beyanına yer verildiği görülmüştür.

İhale işlem dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde, Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına 25.04.2019 tarihinde düzenlenmiş “ Van Bölgesi bayisi olduğumuz “petlas” marka lastiklerin satış temsilcisi olarak;

(Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi) resmi kurumlara lastik satışı, satış sonrası servis, ihalelere girmeye yetkili kılınmıştır.” ifadelerine yer verilen yetkili satıcı/temsilci belgesinin sunulduğu,

anılan yetkili satıcı/temsilci belgesinin Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.nin kaşesi basılmak suretiyle imzalandığı,

ayrıca ek olarak Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Abdülkadir Özcan Otomotiv Lastik San. ve Tic. A.Ş. (Petlas) tarafından düzenlenmiş yetkili bayi belgesinin sunulduğu,

belge üzerinde “Aşağıda unvanı yazılı firma, yetkili bayimiz olup Petlas marka lastikleri satmaya yetkilidir.” ifadelerinin yer aldığı görülmüştür.

Gerekli incelemenin yapılabilmesi için, 08.03.2023 tarihli ve E.33357 sayılı Kurum yazısı ile Petlas Lastik San. Tic. A.Ş.ye gönderilen yazıda

“…İncelenmekte olan bir başvuruya ilişkin olarak, üreticisi olduğunuz Petlas marka lastikleri satmaya yetkili kılınan ve “Yetkili Bayi Belgesi” verilen bir bayinizin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan bir ihalede söz konusu lastikleri teklif etme ve satma yetkisini yetkili satıcı veya yetkili temsilci belgesi düzenlemek suretiyle başka bir şirkete verme yetkisinin olup olmadığına, bir başka ifadeyle yetkili bayinizin başkasını yetkili veya temsilci kılma yetkisinin bulunup bulunmadığı hususunda bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulmuştur.” ifadelerine yer verilerek gerekli bilgi ve belgeler istenilmiştir.

16.03.2023 tarihinde Kurum kayıtlarına alınan cevabi yazıda

“Üreticisi olduğumuz Petlas marka ürünlerin, Türkiye de 81 ilde münhasır tabelalı satış mağazalarından oluşan bayilik sistemi mevcut olup, bayilerimizin iştirak edecekleri kamu ihalelerini, şirketimiz genel müdürlük organizasyonunda yer alan yetkilendirilmiş birim müdürlüğüne bildirerek, ihaleye girmeye ve belgelerini kullanmaya yetki talep etmektedir.

Her ihale için; ihaleyi yapan idarenin adı ve ihale tarihiyle birlikte bayimiz adına yetki belgesi düzenlenmekte, düzenlenen yetki belgeleri Evrak sayı numarasıyla takip edilmektedir.

Verilen bu “Yetkili Satıcılık Belgeleri” yalnızca yetki verilen ihaleye ait ve sınırlı olmakla birlikte, sadece Yetki verilen Bayi için geçerlidir. Bayilerimizin başka bir yetkili veya temsilci kılma yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır.

Bu amaçla düzenlemiş olduğumuz örnek yetki belgeleri (2 adet) ve kayıtlı evrak defter sayfası ekte sunulmuştur. Tüm belgelerimiz Şirket adına Yetkisi olan Yönetici veya Yönetimi tarafından imzalıdır. Haricinde imzalı belgeler kontrolümüz dışındadır…” ifadelerine yer verildiği, belge ekinde ise örnek 2 adet yetki belgesi ve ilgili belgelerin gönderildiği görülmüştür.

Şikâyete konu ihaleye ait İdari Şartname’nin 7.5.2’nci maddesinin (b) bendinde istekli yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise istekli tarafından yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgelerin teklif dosyası kapsamında sunulması gerektiğine yönelik açık bir düzenleme yapıldığı, bu hususun ihaleye katılımda bir yeterlik kriteri olarak belirlendiği görülmüştür.

Petlas Lastik San. Tic. A.Ş.nin yukarıda yer verilen cevabi yazısından anlaşılacağı üzere,

Petlas Lastik San. Tic. A.Ş.ninher ihale için ayrı olarak ihaleyi yapan idarenin adı ve ihale tarihiyle birlikte bayi adına yetki belgesi düzenlenmekte oldukları,

söz konusu yetki belgelerinin evrak sayı numarasıyla takip edildiği, verilen “Yetkili Satıcılık Belgeleri”nin yalnızca yetki verilen ihaleye ait ve sınırlı olduğu ve bayilerinin başka bir yetkili veya temsilci kılma yetkisinin bulunmadığı belirtilmiştir.

Yukarıda yer verilen bilgiler çerçevesinde yapılan incelemede,

anılan istekli tarafından Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Abdülkadir Özcan Otomotiv Lastik San. ve Tic. A.Ş. (Petlas) tarafından düzenlenmiş yetkili bayi belgesinin ve Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenmiş olan yetkili satıcı/temsilci belgesinin sunulduğu görülmüş olup,

yetkili satıcı belgesi başlıklı belgede Petlas Lastik San. Tic. A.Ş. tarafından verilmiş bir evrak numarası, ihale adı, İKN, ihaleyi yapan idarenin adı vb. bilgilerin yer almadığı ve belgenin sadece Petlas marka lastikleri satmaya yetkili olan bir bayi tarafından düzenlendiği tespit edilmiştir.

Netice itibariyle,

Petlas Lastik San. Tic. A.Ş.nin cevabi yazısında yer alan “ Verilen bu “Yetkili Satıcılık Belgeleri” yalnızca yetki verilen ihaleye ait ve sınırlı olmakla birlikte, sadece Yetki verilen Bayi için geçerlidir. Bayilerimizin başka bir yetkili veya temsilci kılma yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır.” ifadesinden hareketle,

Petlas marka lastikleri satmaya yetkili olan bayi (Bayram Lastik Otom. Turz. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.) tarafından, ihale üzerinde bırakılan Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenmiş yetkili satıcı/temsilci belgesinin mevzuata uygun ve geçerli bir belge olmadığı anlaşılmış olup, başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Diğer taraftan, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 53’üncü maddesinde “Başvuru sahibinin iddialarının tamamında haklı bulunması halinde, Kurul kararı ile itirazen şikâyet başvuru bedelinin başvuru sahibine iadesine karar verilir. Kurul kararının başvuru sahibine bildirimini izleyen otuz gün içinde başvuru sahibinin Kuruma yazılı talebi üzerine, bu talep tarihini izleyen otuz gün içinde Kurum tarafından itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi yapılır ve son ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz işlemez. Diğer hallerde başvuru bedeli iade edilmez.” hükmü yer almaktadır.

Başvuru sahibi tarafından 27.654,00 TL başvuru bedelinin Kurum şikâyet gelirleri hesabına yatırıldığı görülmüştür. Yapılan incelemede anılan isteklinin itirazen şikâyete konu iddiasında haklı olduğu tespit edilmiş olup, Kurul kararının başvuru sahibine bildirimini izleyen otuz gün içinde başvuru sahibinin Kamu İhale Kurumu’na yazılı talebi halinde 27.654,00 TL’lik başvuru bedelinin iadesinin gerektiği anlaşılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, Cemsar Temizlik İnşaat Gıda Medikal Bilişim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

 

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen 

Sürdürülebilirlik Satar

Sürdürülebilirlik kavramı, son yıllarda İşletme literatürünün güncel inceleme konuları arasında yer almaya başlamıştır. Özellikle KYOTO Protokolü ve Paris İklim Sözleşmesi gibi uluslararası birçok sözleşmenin de etkisiyle sürdürülebilirliğin önem kazandığı söylenebilir. Her iki uluslararası anlaşma temelde iklim değişikliğine ilişkin olsa da sürdürülebilirlik işletmeler açısından yalnızca iklimle sınırlı bir kavram olarak kabul edilmemektedir.

Sürdürülebilirlik kavramı ilk ortaya çıktığında iklimle ilgili sorunları ele almayı hedefliyor olsa da kavramın etik ile olan ilişkisinin de bir sonucu olarak içeriğinin ve kapsamının genişlediği görülmektedir. Örneğin, sürdürülebilirlik artık etik konusunun da bir parçası ve tamamlayıcısı olarak ele alınmaktadır. Bunun sonucunda da insanoğlunun hem doğaya hem de bu açıdan hemcinslerine karşı bir sorumluluk taşıdığı görüşü ön plana çıkmaya başlamıştır. Üstelik bu sorumluluk yalnızca belirli bir kuşakla sınırlı değildir. Kuşaklar arasında da bu sorumluluğun geçerli olduğuna inanılmaktadır. Böylelikle her türlü eylemin insan türünün varlığını sürdürmesine hizmet etmesinin gerektiğine ilişkin görüş sürdürülebilirliğin temel bir ilkesi haline gelmektedir (1).

Sürdürülebilirliğe bakıştaki genişleme zaman içerisinde “çevresel” boyuta “sosyal” ve “iktisadi” boyutların da eklenmesine neden olmuştur. Sosyal sürdürülebilirlik sağlık hizmetleri ve gelir dağılımı gibi sorunları, iktisadi sürdürülebilirlik ise fiyat istikrarı ve yüksek istihdamı sağlama gibi hedefleri gündemine almaktadır (2).

Bütün bu gelişmelerden işletmeler de fazlasıyla etkilenmektedir. Bunun sonucunda da sürdürülebilirlik anlayışının işletmecilik açısından esaslı bir düşünce değişikliğine neden olduğu söylenebilir. Böylelikle “çevresel”, “sosyal” ve “iktisadi” boyutlar işletmeler açısından “kâr”, “gezegen” ve “insan” açısından yorumlanmaya ve bu boyutlar çerçevesinde kendisini göstermeye başlamıştır (3). Sonuçta sürdürülebilirlik işletmeler açısından da dikkate alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Örneğin “bir işletmenin kalıcı olmasının yalnızca sürdürülebilirlik ile sağlanabileceği” düşüncesinin “şeffaflık” gibi şirket değerlerinin bir parçası haline gelmeye başladığı görülmektedir (4).

Müşterilerin işletmelerden olan taleplerinin ve beklentilerinin de bu çerçevede değiştiği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde şekillendiği söylenebilir.

Gerçekten de, Amerika Birleşik Devletleri’nde Mart 2017 – Mart 2018 dönemine ilişkin satış verilerine dayanılarak yapılan bir araştırma, tüketicilerin sürdürülebilirlik konusunda belirgin bir duyarlılık taşıdıklarını göstermiştir. Kontrol amacıyla birbirinden farklı kategoriler olan çikolata, kahve ve banyo ürünlerinin satış verileri üzerinde yapılan incelemeler, kendileri için sürdürülebilirlik beyanında bulunulan ürünlerin diğerlerine göre oransal olarak daha fazla tercih edildiğini ve bu ürünleri üreten şirketlerin yine oransal olarak daha fazla gelir elde ettiklerini göstermiştir. Örneğin çikolata kategorisinde “çevreye duyarlı”, “doğal içerik”, “adil ticaret” gibi sürdürülebilirlik beyanlarına sahip ürünlerin yüzde olarak çok küçük bir payı oluştursalar da, ilgili dönemde diğer çikolatalara göre satış adedi bakımından 5 kata, ciro bakımından da 4 kata varan bir artış ivmesini yakaladıkları tespit edilmiştir. Diğer kategorilerde de müşterilerin sürdürülebilirlik beyanlarına duyarlı olduğu görülmüştür (5).

Böylelikle araştırmayı yürütenler açısından ulaşılan sonuç basitçe “sürdürülebilirlik satar” olmaktadır. Ayrıca sürdürülebilirliğin “yenilikçi bir büyüme” stratejisi olarak önemli fırsatlar sunabileceği ve bu açıdan yaratıcılığı da desteklediği ileri sürülmektedir (5).

Yukarıda yer verilen araştırmanın sonuçları kuşkusuz işletmeler açısından sürdürülebilirlik boyutları arasında nitelendirilen “kâr” boyutuyla yakından ilişkilidir. Her ne kadar “çevreye duyarlı”, “doğal içerik” ve “adil ticaret” gibi kavramlar işletmelerin önemli bir bölümü açısından “maliyet artışı” anlamına gelse de, müşterilerin bu ürünlere olan duyarlılıkları ve bunun sonucunda da talep ve tercihlerindeki değişimler, bu endişelerin yersizliğinin bir işareti olarak görülebilir.

Birbiri içine geçmiş bir yapı sergileyen küresel iş ortamında yalnızca müşteriler değil, hemen hemen bütün paydaşlar sürdürülebilirlik talepleri üzerinden tercihlerini belirlemeye ve faaliyetlerini sürdürmeye başlamışlardır. Bunun sonucunda da gerek işletmeler gerekse de yöneticiler ekonomik, sosyal ve çevresel faktörler açısından ya da işletmecilik açısından belki de daha doğru bir kavramlaştırma ile “kâr”, “gezegen” ve “insan” boyutları açısından hem kısa hem de uzun vadeli çözümler ve politikalar üretmek durumunda kalmaktadırlar. Ayrıca söz konusu bu çözümlerin ve politikaların uygulayıcısı konumunda olan diğer düzeylerdeki çalışanların da bunlara uygun davranış göstermelerinin yanı sıra sürdürülebilirlik kavramını içselleştirmeleri bir gereklilik haline gelmektedir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Huntebringer, A. (t.y.), “Was ist Nachhaltigkeit? – Definitionen und Modelle”, Çevrim içi: https://www.philosophyforfuture.org/de/news-88/was-ist-nachhaltigkeit-definitionen-und-modelle.html (12.04.2023).

(2) ibid.

(3) Mollenkampi D. T. (2023), “What is Sustainability? How Sustainabilities Work, Benefits, and Example”, Çevrim içi: https://www.investopedia.com/terms/s/sustainability.asp (12.04.2023).

(4) MAS Business, “Philosophy and Values”, Çevrim içi: https://www.mas-business.com/en/ we/philosophy_and_values (12.04.2023).

(5) NIQ (2018), “Sustainability sells: Linking sustainability claims to sales”, Çevrim içi: https://nielseniq.com/global/en/insights/report/2018/sustainability-sells-linking-sustainability-claims-to-sales/ (12.04.2023).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Yapay Zekâ Perakende Sektörünü Nasıl Dönüştürüyor ?

Nesnelerin interneti ve en önemlisi yapay zekânın etkin kullanımıyla günümüzün işletmeleri kabuk değiştirmektedir. Yapay zekâ, birçok endüstride kullanılan bir terimdir, ancak bunun ne anlama geldiği geniş bir kitle tarafından henüz net olarak bilinmemektedir. Yapay zekâ dediğimizde, makine öğrenimi ve tahmine dayalı analitik dâhil olmak üzere çok sayıda veriyi toplayabilen, işleyebilen, analiz edebilen ve bu bilgileri tahmin etmek, bilgilendirmek ve işletmelerin doğru veri oluşturmasına yardımcı olmak için kullanılan bir dizi teknoloji kastedilmektedir.

Perakende sektörünün dijital dönüşümü yıllardır devam etmektedir. Şirketlerin önemli ölçüde veri odaklı iş kararları almasına katkı sağlayan gelişmiş veri ve tahmine dayalı analitik sistemleri, perakende sektörünün her dalında hızı, verimliliği ve işlevsel doğruluğu arttırmaktadır. Perakendede yapay zekâ, işletmeleri gelişmiş perakende operasyonları ve yeni iş fırsatları için kullanılan üst düzey veri ve bilgilerle güçlendirmektedir.

Yapay zekâda kullanılan teknolojiler, nesnelerin interneti ve diğer kaynaklardan toplanan ham verileri, eyleme geçirilebilir iç görülere dönüştürmek için gelişmiş yapay zekâ analitik yeteneklerini kullanarak kendi kendine hareket edebilir. Perakendede yapay zekâ, farklı pazar demografileri hakkında değerli iç görüler toplamak ve işin müşteri hizmetleri sektöründeki birçok farklı temas noktasını iyileştirmek için davranışsal analitiği ve müşteri zekâsını da kullanır.

Dijital ve fiziki satın alma kanalları bir araya geldikçe, perakende kanallarında yenilik yapabilen perakendeciler pazar lideri olarak kendilerini farklı kılabilecektir. Günümüzün dinamik perakende sektörü, veri odaklı perakende deneyimleri ve artan müşteri beklentileri üzerine kuruludur. Müşteriler için değerli olan işletmenin kendilerine geniş ölçekte kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sunmasıdır ki bu da işletme için kolay ulaşılabilir bir başarı değildir.

Müşteri hizmetlerini bir sonraki seviyeye taşıyan birçok perakendeci, müşteriler için benzersiz, kişiselleştirilmiş deneyimler sunmalarına yardımcı olma amacıyla yapay zekâyı kullanır. Yapay zekânın, perakende sektöründe kullanım amaçları aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir.

  • Envanter Yönetimi: Perakendede yapay zekâ, daha iyi talep tahmini yapmaktadır. Yapay zekâ iş zekâsı araçları, pazar yeri, tüketici ve rakip verilerinden iç görüler çıkararak sektördeki değişiklikleri tahmin eder ve bir şirketin pazarlama, satış ve iş stratejilerinde proaktif değişiklikler yapar. Bu aynı zamanda tedarik zinciri planlamasının yanı sıra fiyatlandırma ve tutundurma planlamasını da etkiler.
  • Uyarlanabilir Ana Sayfa: Mobil ve dijital portallar müşterileri tanıyor ve e-perakende deneyimini mevcut bağlamlarını, önceki satın almalarını ve alışveriş davranışlarını yansıtacak şekilde özelleştiriyor. Yapay zekâ sistemleri, her etkileşim için son derece alakalı görüntüler oluşturmak üzere bir kullanıcının dijital deneyimini sürekli olarak geliştirir.
  • Dinamik Erişim: Gelişmiş müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama sistemleri, ayrıntılı bir müşteri profili geliştirmek için tekrarlanan etkileşimler yoluyla bir tüketicinin davranışlarını ve tercihlerini öğrenir ve bu bilgileri proaktif ve kişiselleştirilmiş pazarlama – özel öneriler, ödüller veya içerik sunmak için kullanır.
  • Etkileşimli Sohbet – Etkileşimli sohbet (chat) programları oluşturmak, perakende sektöründe müşteri hizmetlerini ve katılımı geliştirirken yapay zekâ teknolojilerini kullanmanın harika bir yoludur. Bu robotlar, müşterilerle sohbet etmek, sık sorulan soruları yanıtlamak ve onları faydalı yanıt ve sonuçlara yönlendirmek için yapay zekâyı ve makine öğrenimini kullanır. Buna karşılık, gelecekteki iş kararlarını bildirmek için kullanılabilecek değerli müşteri verilerini toplar.
  • Görsel Seçme: Algoritmik motorlar, estetik ve benzerliğe dayalı öneriler düzenleyerek, görsel tabanlı arama ve analiz kullanarak müşterilerin yeni veya ilgili ürünleri keşfetmesine olanak tanıyarak gerçek dünyadaki göz atma davranışlarını dijital perakende fırsatlarına dönüştürür, müşterilere ilgi alanlarına göre benzer ürün ve hizmet teklifleri sunar.
  • Rehberli Keşif: Müşteriler bir satın alma kararında güven oluşturmaya çalışırken, otomatik asistanlar, alışveriş yapanların ihtiyaçlarına, tercihlerine ve uygunluğuna göre ürünler önererek seçimi daraltmaya yardımcı olabilir.
  • Diyalog Desteği: Yapay zekâ destekli konuşma asistanları, alışveriş yapanların sorularda, sık sorulan sorular veya sorun gidermede kolaylıkla gezinmesine ve gerektiğinde bir insan uzmana yönlendirmesine yardımcı olmak için doğal dil işlemeyi kullanır.
  • Kişiselleştirme ve Müşteri İç görüleri: Akıllı perakende alanları, alışveriş yapanları tanır ve biyometrik tanıma aracılığıyla mağaza içi ürün teşhirlerini, fiyatlandırmayı ve hizmeti müşteri profillerini, sadakat hesaplarını, ödül ve promosyonları yansıtacak şekilde uyarlayarak her ziyaretçi için uygun ölçekte özel bir alışveriş deneyimi sunar. Mağazalar ayrıca demografik veri, sosyal medya davranışı ve satın alma modelleri gibi yöntemlere dayalı olarak bir müşterinin neyle ilgilenebileceğini anlamak için yapay zekâ ve gelişmiş algoritmalar kullanır. Bu verileri kullanarak hem çevrimiçi hem de mağazalarda alışveriş deneyimi ve kişiselleştirilmiş hizmeti daha da geliştirmelerine katkı sağlar.
  • Duygusal Tepki: Yüz, biyometrik ve sesli ipuçlarını tanıyarak ve yorumlayarak yapay zekâ arayüzleri, alışveriş yapanların o anki duygularını, tepkilerini veya zihniyetini tanımlayabilir ve uygun ürünleri, tavsiyeleri veya desteği sunabilir.
  • Müşteri Etkileşimi: Perakendeciler, müşterilerle etkileşim kurmak için nesnelerin interneti özellikli teknolojileri kullanarak, onlarla doğrudan etkileşime girmeden tüketici davranışı tercihlerine ilişkin değerli iç görüler elde edebilir.
  • Akıllı Ayna: Müşteriler, çeşitli ürünleri kabinde denemeden, mağazadaki farklı beden ve renk seçeneklerinin dijital kopyalarını seçerek, akıllı aynada istedikleri kıyafetleri üzerlerinde görebilecekler. Bu sayede fiziksel mağazda hem dijital alışveriş deneyimi yaşayacak hem de anında istediği ürüne dokunma, deneme ve iletişim kurma imkânı bulacaklardır. Buna benzer bir uygulama ise müşteri fiziksel mağazaya gitmeden, işletmenin sanal uygulamasında deneyim sunulmasıyla mümkündür. Bazı kozmetik markalarının yapay zekâ uygulamaları, farklı makyaj ürünleri ve renk seçeneklerini akıllı telefon kamerası aracılığıyla müşterinin seçiminin üzerinde nasıl durduğunu saniyeler içerisinde göstermektedir. Özellikle kozmetik ürünlerinde, Covid-19 pandemisi sonrasında hijyen sebebiyle test ürünleri kullandırılmasının çoğu markanın fiziksel mağazasında uygulamadan kaldırılması, müşterilerin satın alacakları üründe renk kararı vermelerini zorlaştırmaktaydı. Bu sanal uygulamalar, müşterilerin satın alma kararı vermesini kolaylaştırmakta ve güvenle alışveriş yapmasını sağlamaktadır.
  • Operasyonel Optimizasyon: Yapay zekâ destekli lojistik yönetim sistemleri, müşterilerin yüksek kaliteli, anında erişim ve destek beklentilerini karşılarken en verimli tedarik ve yerine getirme zincirlerini oluşturmak için bir perakendecinin envanterini, personelini, dağıtımını ve teslimat planlarını gerçek zamanlı olarak ayarlar.
  • Duyarlı Ar-Ge: Derin öğrenme algoritmaları, müşteri tercihlerini daha iyi karşılayan veya pazardaki karşılanmamış ihtiyaçları karşılayan yeni nesil ürün ve hizmet tasarımlarını desteklemek için müşteri geri bildirimlerini ve duyarlılığını ve ayrıca satın alma verisini toplar ve yorumlar.
  • Talep Tahmini: Pazar yeri, tüketici ve rakip verilerinden iç görüler çıkaran yapay zekâ iş zekası araçları, sektördeki değişiklikleri tahmin eder ve bir şirketin pazarlama, satış ve iş stratejilerinde proaktif değişiklikler yapar.

Zehra Binnur AVUNDUK

Üretim Sektörü için B2B SATIŞ YÖNETİMİ Eğitimi 13-14 Nisan (Online – Ücretsiz)

Üretim Sektörü için B2B SATIŞ YÖNETİMİ Eğitimi

EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ

13-14 Nisan 2023 Saat = 9:30 / 12:30 Online Ücretsiz Katılım için

https://kampus.eib.org.tr/uretim-sektoru-icin-b2b-satis-yonetimi/

#Kurumsal #kurumsalpazar #Pazarlama #B2B #Satış #SatışYöneticiliği

Satış, satış yöneticiliği, kurumsal pazar, satış yönetimi, B2B, Pazarlama

İş Arama İzni Kullanmayacağını Kabul Eden İşçi, Sonradan Bu Sürenin Zamlı Ücretini Talep Edebilir mi ?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 27 nci maddesine göre “bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olamaz ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir. Ancak iş arama iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu işverene bildirmek zorundadır.

İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder”.

İş arama izin ücreti giydirilmiş ücret üzerinden değil, brüt ücret üzerinden ödenmelidir. Örneğin iş arama izin ücretine yol yardımı, giyim yardımı gibi ödentiler eklenerek hesaplama yapılmaz[1]. Yeni iş arama izni, sadece fiilen çalışılan günler için verilmesi gerekir. Örneğin 56 gün ihbar öneli olan işçinin günde ikişer saat üzerinden (56 gün x 2 saat=112 saat) değil, çalışmadığı hafta ve varsa genel tatil günleri düşüldükten sonra kalan ve fiilen çalıştığı günlerde ikişer saat iş arama izni (49 gün X 2 saat= 98 saat) kullandırılmalıdır[2].

Kısmi süreli iş ilişkisinde iş arama izni günde iki saat yerine, tam süreli çalışan işçiye göre oran kurulmak suretiyle daha az kullandırılmalıdır[3]. İş arama izin ücreti, ücret kavramına dahil olduğu için, zamanında ödenmeyen iş arama izin ücretleri için İş Kanunu m.34’de öngörülen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanacaktır.

Geçersiz sayılan fesihle birlikte işçiye iş arama izni verilmemişse, bahse konu iş arama izin ücretleri zamlı olarak, o tarihteki ücretlere göre hesaplanarak yüzde yüz (toplamda 3 kat) ödenmelidir[4].

İş arama izninin kullandırıldığının ispatı işverene aittir. İşveren, iş arama iznini fiilen kullandırdığını işçinin imzasını içeren belge, puantaj kaydı ve tanık beyanları ile ispatlamalıdır[5].

Peki, işverence fesih bildiriminde hak tanınmasına rağmen, işçinin iş arama iznini kullanmaması halinde, işçi sonradan iş arama izin ücretini zamlı olarak talep edebilecek midir?

Yargıtay uygulamasına göre, fesih bildiriminde hak tanınmasına rağmen işçinin iş arama iznini kullanmaması halinde, işçinin sonradan iş arama izin ücretini talep edemeyeceği yönündedir. Yargıtay’ın 2017 yılında oy çokluğu ile verdiği bir kararında yazılan karşı oy yazısında, “davacı iş arama iznini kullanmak istemese dahi, çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalışma karşılığı ücretin zamsız olarak ödenmesi gerektiği” ileri sürülmüştür. Öğretideki bir görüşe göre ise, işçinin iş arama izninden vazgeçmiş olması, iş arama ücreti alacağından da vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği, hatta ihbar önelinin bildirildiği aşamada henüz iş arama izin ücreti doğmadığından, doğmamış bir haktan önceden feragat etmenin mümkün olmadığı yönündedir. Dolayısıyla işçi, iş arama iznini kendi isteğiyle kullanmasa dahi çalışma karşılığı olmayan ücrete ilave olarak zamlı ücrete hak kazanabilecektir[6].

Yargıtay’ın üstü örtülü bir kararında ise, fesih bildiriminde hak tanınmasına rağmen işçinin iş arama iznini kullanmaması halinde, iş arama izin ücretini talep edemeyeceği kabul edilmiştir. Yargıtay’a göre, “Somut olayda davacının iş sözleşmesi ihbar öneli verilerek davalı işveren tarafından feshedilmiştir. Davalı işveren önel içinde iş arama iznini kullanmasını istediği halde davacı iş arama iznini kullanmak istemediğini belirtmiştir.

Davacıya ihbar süresi ve iş arama izni de hatırlatılmak suretiyle 31.12.2013 tarihi itibariyle hizmet akdinin feshedileceği hususunun 09.10.2013 tarihinde davalı yanca bildirilmiş olması karşısında davacının 1475 sayılı yasanın 14. Maddesi kapsamında kıdem tazminatı alacağının bulunduğu; ancak davalı yanca davacıya 4857 sayılı yasanın 17.maddesinde düzenlenen süreyi aşar şekilde ihbar süresinin kullandırıldığı, bu itibarla davacının ihbar tazminatı alacağı bulunmadığından söz konusu alacak bakımından red kararı yerine, yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olmuştur”[7].

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği bir kararda ise açık bir biçimde, fesih bildiriminde hak tanınmasına rağmen işçinin iş arama iznini kullanmaması halinde, iş arama izin ücretini talep edemeyeceği kabul edilmiştir. Karara göre, “işverenin davacıya iş arama iznini kullanma imkanı tanınmasına karşın bu hak işçi tarafından kullanılmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır”[8].

Yargıtay’ın oy çokluğu ile kabul ettiği bir kararına göre ise, iş arama iznini kullanmayacağını kabul eden işçinin, bu süreye ilişkin ücrete hak kazanamayacağı yönündedir. Karşı oy yazısında, işçi iş arama iznini kullanmasa dahi, çalışma karşılığı alacağı ücrete ilave olarak, çalışma karşılığı ücretin zamsız olarak ödenmesi gerektiği görüşü açıklanmıştır. Bahse konu karara göre, “Somut olayda, gerek 24.05.2011 tarihli bildirimde gerekse de 27.10.2011 tarihli ihtarnamede işverence işçiye iş arama izni kullanması önerilmiştir. Davacı işçi verdiği cevapta işe iade davası açtığından bahisle yapılan feshi kabul etmediğini, bu nedenle de iş arama iznine ilişkin davalı işverenin kendisince imzalanmış ihtarnamelerini de kabul etmediğini beyanla iş arama iznini kendisi kullanmamıştır. Yani işverenin davacıya iş arama iznini kullandırmadığının kabulü doğru olmamıştır. Davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.07.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Muhalefet Şerhi

Somut olayda davacının iş sözleşmesi ihbar öneli verilerek davalı işveren tarafından feshedilmiştir. Davalı işveren önel içinde iş arama iznini kullanmasını istediği halde davacı iş arama iznini kullanmak istemediğini belirterek çalışmaya devam etmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 27.maddesine göre “bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olamaz ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir. Ancak iş arama iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu işverene bildirmek zorundadır.

İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder.

Sözü edilen düzenlemeye göre yeni iş arama izni ücretli olup, işçi bu süre içinde çalışmadığı halde ücreti ödenecektir. İşçi çalışmadığı halde ücrete hak kazandığına göre çalışması durumunda ayrıca bir ücrete hak kazanacağı açık olarak düzenlenmiştir. Davacının iş arama iznini kullanmak istememişse de, bu süre içinde çalıştığı tartışmasızdır. Davalı işveren, iş arama iznini kullanması gerektiğini bildirmişse de, davacının bu süre içinde iş görmesini fiilen engellememiş, aksine kabul etmiştir. Somut olayda davacı işçinin iş arama iznini kullanmak istememesi çalışma karşılığı olan ücretinin zamlı olup olmamasını etkileyebilir. Başka bir anlatımla, davacının iş arama iznini kullanmak istemediği dikkate alınarak, çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalışma karşılığı ücretin zamsız olarak ödenmesi gerekir. Çalışma karşılığı ücretin zamsız dahi ödenmemesi Anayasamızın 18.maddesinde öngörülen angarya yasağına aykırı olur.

Olayın belirtilen özelliğine göre mahkemece davacının iş arama izin süresine ait çalışma karşılığı ücretin zamlı olarak hesaplanmış olması hatalı olup, kararın bu nedenle bozulması gerektiği kanaati ile Sayın Çoğunluğun davanın reddi yönündeki görüşüne katılamıyoruz.06.07.2017 ”[9].

Sonuç olarak, işverenin fesih bildiriminde işçiye iş arama izin hakkı tanımasına karşın, kendi isteği ile bu izni kullanmak istemeyen işçinin sonradan iş arama izin ücretini zamlı olarak talep edip edemeyeceği hususu tartışmalı olsa da, Yargıtay ve İstinaf uygulamasına göre, iş arama iznini kullanmayacağını kabul eden işçinin, sonradan bu süreye ait zamlı iş arama ücreti talep etmesi söz konusu olamayacaktır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.12.01.2021 T., E.2020/4142., K.2021/433 Legalbank.

[2] Y22HD.23.01.2020 T., E.2016/27348., K.2020/1095; ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları (2019-2021), 9. Baskı, Ankara 2022, s.985..

[3] SEVİMLİ, K. Ahmet, 4857 sayılı İş Kanununda Düzenlenen Kısmi Süreli İş Sözleşmeleri, İstanbul 2029, s.224.

[4] ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.983.

[5] Adana BAM 7.HD. 26.11.2020 T., E.2018/3299, K.2020/1866, ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.986.

[6] ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.984.

[7] Y22HD.03.05.2018 T., E.2017/12863., K.2018/10437 Legalbank.

[8] Gaziantep BAM 8.HD.26.02.2019 T., E.2017/2615, K.2019/532; ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.994.

[9] Y22HD.06.07.2017 T., E.2017/33076., K.2017/16193 Legalbank.

Türkiye Hazır Beton Birliği, 2022 Yılı Hazır Beton Sektör Raporu’nu Açıkladı

Türkiye Hazır Beton Birliği 2022 Yılı Hazır Beton Sektör Raporu:

– Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa’da liderliğini koruyor

– Denetim süreçlerinde en ufak ihmalin olmaması gerekiyor

– Hazır beton üreticileri THBB çatısı altında toplanmalıdır

– Asgari taşıyıcı beton sınıfı C30/37 düzeyine çıkarılmalıdır

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sunan hazır beton sektörünü 2022 yılı özelinde kapsamlı olarak analiz eden “Hazır Beton Sektör Raporu”nu yayımladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkez Bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri ile THBB üyelerinin, THBB dışındaki üreticilerin ve tedarikçilerin sağladığı bilgiler ışığında hazırlanan Rapor, Türkiye ekonomisi, inşaat sektörü ve hazır beton sektörüne yönelik detaylı analizler, değerlendirmeler ve projeksiyonlar içeriyor. Türkiye’nin hazır beton üretiminde Avrupa’da lider ülke konumunu sürdürdüğünü gösteren Rapor, hazır beton sektörünün 32 milyar Türk lirasını aşan cirosu, 37 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 105 milyon metreküpü bulan üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli olduğunu ortaya koyuyor. Yapı Denetim süreçlerindeki bazı aksaklıkların üreticileri mağdur ettiğini belirten Rapor, Türkiye’deki bütün hazır beton üreticilerinin THBB çatısı altında toplanmasına zemin hazırlayacak altyapının sağlanmasına dikkat çekiyor.

Türkiye, Hazır Beton Üretiminde Avrupa’da Lider Ülke Konumunu Sürdürmektedir

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 35 yıldır çalışan THBB, kalite, çevre, sürdürülebilirlik, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarıyla inşaat, hazır beton ve ilgili sektörlerin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Hazır beton sektörü, 2021 yılı resmî verilerine göre 32 milyar Türk lirasını aşan cirosu, 37 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 105 milyon metreküpü bulan üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli bir yerde duruyor. Avrupa Hazır Beton Birliğinin (ERMCO) 2021 yılı verilerine göre AB üyesi bütün ülkelerin toplam üretim miktarı 272,5 milyon metreküp iken, Türkiye tek başına 105 milyon metreküp beton üretmiştir. Bu üretim miktarıyla Türkiye, AB ülkeleri arasında birinci ülke konumunda yer alıyor. Hazır beton sektörünün, inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine sağladığı büyük katkı, inşaat sektörünün en temel kolu olduğunu gösteriyor.

İnşaat Sektörünün Uzun Süredir Kırılgan Yapısı Devam Ediyor

2021 yılının ilk iki çeyreğinde büyüme performansı sergileyen inşaat sektörü 2022 yılının son çeyreğine kadar küçülmüştür. Bu dönem sürecinde GSYİH ile inşaat sektörü büyümesi arasında ciddi bir makas oluşmuştur. 2022 yılının ilk çeyreğindeki %7,5’lik daralmayı, ikinci çeyrekte %10,7’lik ve üçüncü çeyrekte %15’lik daralma izlemiş; son çeyrekte ise baz etkisinden kaynaklanan %2’lik bir büyüme görülmüştür. Son 10 yılda Türkiye ekonomisinin bileşik yıllık büyüme oranı %5,25 olarak gerçekleşirken, bu oran inşaat sektöründe %1,1 olmuştur. İnşaat sektörünün uzun süredir kırılgan yapısı devam etmektedir. 2016 ve 2017 yıllarında %8-9 civarında olan inşaat sektörünün GSYİH içindeki payı son 5 yılda düşüş eğilimine girmiş ve 2022 yılının son çeyreğinde %4,9 olmuştur.

Konut Satışları Geçen Yıla Yakın Bir Seviyede Tamamlandı

2022 yılı, konut satışları açısından rekor bir yıl olan 2020 yılına ve benzer bir tablonun yaşandığı 2021 yılına oldukça yakın bir seviyede tamamlanmıştır. 2022 yılında yaklaşık 1,5 milyon konut satışı, %18,9 ipotek oranı ile gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre hem ilk hem de ikinci el konut satışları ve ipotekli satış oranı neredeyse aynı düzeyde gerçekleşmiştir. 2022 yılını, son altı yılın performans kıyaslamasında öne çıkaran veri ise ilk el konut satışlarının en düşük seviyede gerçekleşmiş olmasıdır.

Kentsel Dönüşümün Hızlanması Bekleniyor

11 ili etkileyen Kahramanmaraş Depremi sonrasında bölgedeki yeniden yapılaşma sürecinin maliyeti 45 milyar dolar olarak öngörülmektedir. Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın raporuna göre deprem bölgesinde planlanan 405.505 konuta ilave olarak 83.149 köy evi inşa edilecektir. Köy evlerinin güvenli, sağlıklı, özgün mimariye uygun şekilde, ahırı ve bahçesi ile birlikte inşa edilmesi planlanmaktadır. Planlanan 405.505 konutun inşaat maliyetinin arsa bedeli hariç 608,3 milyar TL (32,2 milyar dolar) olacağı hesaplanmıştır. Köy evlerinin yaklaşık maliyeti ise 192,7 milyar TL (10,2 milyar dolar) civarında belirlenmiştir. İnşaat ve yıkıntı atıklarının deprem bölgesinden bertaraf alanlarına götürme ve bertaraf etme maliyetinin yaklaşık 41,85 milyar TL (2,22 milyar dolar) olacağı tahmin edilmektedir. Dünya Bankası’na göre, Türkiye’de tüm binaları güvenli hâle getirmenin maliyeti yaklaşık 465 milyar dolardır. Deprem bölgesi dışında özellikle İstanbul, İzmir, Adana, Bursa gibi büyükşehirlerde de eski binalardan yeni binalara taşınma talebinin artması, mevcut yapıların güçlendirilmesi ve kentsel dönüşümün hızlanması da beklenmektedir. Güçlendirme ve yenileme ihtiyaçlarının karşılanması inşaat malzemelerinde ilave talep yaratacaktır. Özellikle mega bir şantiyeye dönecek deprem bölgesindeki hızlı inşaat süreci yapı malzemesi üretimini etkileyecektir. Yoğun talep bazı malzemelerin ihracatının yavaşlamasına neden olacaktır. Depremzedelerin başka şehirlere göç etmesi bu şehirlerde de yeni bir konut talebinin oluşmasına ve konut piyasasının hareketlenmesine neden olacaktır. Kentsel dönüşümü teşvik edecek ve kolaylaştıracak mevzuat değişikliği ve yürürlüğe giren Yeni Konut Finansman Programı ile dönüşümün hızlanması beklenmektedir.

Hazır Beton Sektörünün 2022 Yılında %0-%5 Arasında Bir Büyüme Gerçekleştirdiği Tahmin Ediliyor

Hazır Beton Sektörü Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Daha önceki yıllarda çimento iç satışı ve hazır beton imalat endeksi verileri ile uyumlu olan sektör araştırması sonuçları 2022 yılında ayrışmıştır. THBB tarafından yapılan sektör araştırması sonucunda hazır beton sektörünün 2022 yılında %0-%5 arasında bir büyüme gerçekleştirdiği tahmin edilmektedir.” dedi.

2023 yılı ile ilgili değerlendirmelerini de paylaşan Yavuz Işık, “2023 yılında hazır beton sektörünün kötümser senaryoda %5 oranında küçüleceği, iyimser senaryoda ise %10 kadar büyüyebileceği tahmin edilmektedir.” dedi.

Hazır Beton Sektörünün Kapasitesi 137,5 Milyon Metreküptür

Sektörün kapasitesiyle ilgili bilgiler veren Yavuz Işık, “Sektörel kapasite araştırmamıza göre Türkiye’de hazır beton santral kapasitesi farklı senaryolar kapsamında en düşük 225 milyon m3 ve en fazla 343 milyon molarak tespit edilmiştir. Toplam 18.500 adet transmikserin kapasitesi ise en düşük 178 milyon m3, en fazla 305 milyon m3tür. Mobil pompa kapasitesinin ise 110 milyon m3 olduğu öngörülmektedir. Türkiye’de hazır betonun yaklaşık %80 oranında pompa ile döküldüğü öngörülürse operasyonel kapasite 137,5 milyon m3 olmaktadır.” dedi.

Yapı Denetim Süreçlerindeki Hatalar Üreticileri Mağdur Ediyor

Yapı Denetim Sistemi kapsamında T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının beton kalite takibi uygulaması olan Elektronik Beton İzleme Sistemi’nin (EBİS) genel olarak Türkiye’de beton kalitesinin daha da yükseltilmesi ve sektörümüzde haksız rekabetin azaltılması için önemli bir fırsat olduğunu düşündüklerini vurgulayan Yavuz Işık, “Buradaki tek çekince; çok hassas bir şekilde yapılması gereken numune alımı, saklanması, bakımı ve test edilmesi gibi süreçlerde yapılabilecek hataların, ürünün uygunsuz olarak raporlanması ve üreticinin mağduriyetine sebep oluyor. Mevcut aksaklıkların Bakanlığımızın iradesi ile kısa sürede giderileceğine inancımız tamdır. Hem bu konuda hem de bölgeler bazında beton üreticilerinin sorunlarının çözümüne yönelik THBB-Bakanlık iş birliği mekanizmasının güçlenmesini önemsiyoruz. Bu doğrultuda, ülkemizde beton kalitesine katkı sağlayacak çalışmaların etkin ve hızlı bir şekilde uygulamaya alınmasında ve T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ilgili kamu kurumları ile sektör arasında doğru veri akışının sağlanabilmesinde bir köprü vazifesi görmek için bütün beton üreticilerinin THBB üyesi olmaları son derece kritiktir. Bu konuda Bakanlık yetkililerimizin yönlendirmeleri oldukça etkili ve faydalı olacaktır.” diye konuştu.

Denetim Süreçlerinde En Ufak Zafiyet ve İhmalin Olmaması Gerekiyor

Son birkaç yılda İzmir, Elâzığ ve Düzce’de can kaybına neden olan depremlerde yapı denetimine tabi olmuş ve hazır beton kullanılmış hiçbir yapının ciddi yapısal hasar görmediğine dikkat çeken Yavuz Işık, “2023 yılının şubat ayında yaşanan Kahramanmaraş Depreminde ise yıkılan binaların %97’sinin 2000 yılından önce inşa edildiği, %3’ünün ise 2000 sonrası inşa edildiği tespit edilmiştir. Bu %3’lük göreceli yeni binaların bir kısmı yapı denetimi hizmeti almamıştır, ancak yine de sayıca azımsanmayacak düzeyde yapı denetime tabi olmuş binanın da yıkıldığı bir gerçektir. Bu da denetim süreçlerinde en ufak zafiyetin ve ihmalin olmaması gerektiğini, aksi durumda acı tabloların ortaya çıkabileceğini göstermektedir.” dedi.

Hazır Beton Üreticilerinin THBB Çatısı Altında Toplanması Sağlanmalıdır

Hazır betonda zorunlu bir denetim olmadığı yıllarda bile THBB tarafından 1995 yılında kurulan KGS (Kalite Güvence Sistemi) üye firmaları denetlediğini ve gerektiğinde üyeliklerini askıya alabildiğini vurgulayan Yavuz Işık, “THBB üyesi olmanın şartı tüm tesislerin KGS belgesine sahip olmasıdır. Bu konuda çok uzun yıllar önce inisiyatif alan ve örnek olan THBB, hazır betonun kalitesi için 1988 yılından beri büyük emek sarf etmektedir. Bu nedenle THBB’nin sadece sektörel bir dernek olarak değil, aynı zamanda üyelerinin kaliteli beton üretimini garanti altına alan düzenleyici bir yapı olarak görülmesi de gerekmektedir. Türkiye’deki bütün hazır beton üreticilerinin THBB çatısı altında toplanmasına zemin hazırlayacak altyapının sağlanması üzerinde düşünülmeli ve çaba sarf edilmelidir.” diye konuştu.

Asgari Taşıyıcı Beton Sınıfı C30/37 Düzeyine Çıkarılmalıdır

Güncel Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne göre yapılarda taşıyıcı olarak en düşük C25/30 sınıfında hazır beton kullanılması gerektiğini belirten Yavuz Işık, Dayanıklılık açısından, özellikle donatı korozyonu değerlendirildiğinde bu beton sınıfının geçirimsizlik bakımından yeterli olmadığı gözlenmektedir. Yurdumuzda özellikle hazır beton sektöründeki teknolojik gelişmeler de düşünülerek, söz konusu su/bağlayıcı oranı ve minimum bağlayıcı dozajı sınırlandırmalarının sağlanabilmesi için asgari taşıyıcı beton sınıfının C30/37 düzeyine çıkarılması ve bu sınıftan daha düşük betonların deprem bölgelerinde kullanılmasına izin verilmemesi gereklidir.” dedi.

2022 Yılı Hazır Beton Sektör Raporu’na Türkiye Hazır Beton Birliği web sitesinden;

https://www.thbb.org/sektor/hazir-beton-sektor-raporu/2022-yili-hazir-beton-sektor-raporu/

ulaşabilirsiniz.

Satınalma Dergisi Nisan 2023, Yıl:11 Sayı:124

Değerli yöneticiler, 

İstanbul Ticaret Odası ev sahipliğinde 18 Mayıs 2023 tarihinde 13.00 – 15.30 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz “Sürdürülebilirlik ve Alman Tedarik Zinciri Yasası” webinarine sizleri davet ediyorum. Ajandanıza not alın. 

Tedarik zinciri yapıları; anlayış ve uygulamaları değişiyor. Bugün şirketler çevre ve paydaşları ile ilişkilerine daha fazla özen gösteriyor. Tedarikçi, satıcı, alt yüklenici, fason, taşeron ilişkileri yeniden değerlendiriliyor. Yeni dönem ilişkileri farklı bir zemine taşıyor. Yeni dönemin getirdiği temel farklılık sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarındaki köklü değişim. 

Tüm tedarik zinciri boyunca çevre ve insan ön planda olmak zorunda. Kendi şirketimizden başlayarak ekosistemin önceliğini çevre ve insana saygı odaklı kurgulamalıyız. Ürün ve hizmet aldığımız firmalardan başlayarak ürün ve hizmet sattığımız tüm nihai tüketici ve örgütsel alıcılara kadar etkileşimlerimizi sürdürülebilirlik çerçevesinde gözden geçirmeliyiz. 

Tedarikçilerin iş ortamı, çalışanları ve çevre ile ilişkileri bizim gündemimizde. Sosyal uygunluk kriterleri temelinde sosyal performans göstergelerini hızlıca yapılandırmak mecburiyetindeyiz. Yıllarca tedarikçilerimizin performanslarını alışıla geldiği üzere kalite, maliyet ve teslimat konularında değerlendirdik. Fakat artık yeterli değil. Paydaşların sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında da katkı sağlamaları isteniyor. 

Firmalarımız son yirmi senede kalite uygulamalarında büyük mesafe kat etti. 

İhracat başarımızda kaliteye verdiğimiz önem kaldıraç etkisi yarattı. Bugün ticari ilişkilerde yeterli değil. Hedef pazarlar ve küresel müşteriler, sadece üretim proseslerimizi değerlendirmiyor. Bütüncül olarak firmanın ve markanın pazardaki duruşunu inceliyor. Tüm boyutları ile analiz ediyor. 

Uluslararası müşteriler, firmalarımızın çalışma koşulları, hak ve özgürlükler, fırsat eşitliği, ayrımcılık, taciz, çocuk işçi gibi pek çok konudaki uygulamalarını sorguluyor. 

Şimdi kendi kurumumuzu örnek olacak şekilde dönüştürüp tedarikçilerimizi sürdürülebilirlik konusunda hazırlamalıyız. Rehberlik etmeliyiz. Ekolojik tasarımdan, yeşil satınalmaya, çevreye duyarlı üretimden yeşil lojistik uygulamalarına kadar tüm süreç boyunca sürdürülebilirlik kültürünü inşa etmeliyiz. Etik kodlar konusunda öncü adımları teşvik etmeliyiz. 

Kolay olmayacak elbette. 

Sürdürülebilirliğe inanarak kararlı bir şekilde adım adım yol almalıyız. 

Başka seçeneğimiz yok. 

Prof. Dr. Murat Erdal
Editör
editor@SatinalmaDergisi.com

 

Diyelim ki Enflasyon % 50, Peki Soğana Ne Oluyor ?

Bir Gazete Haberi

TZOB Açıkladı: 2022’nin Zam Şampiyonu Kuru Soğan

Geçen yıl markette takip edilen ürünlerin hepsine zam gelirken, fiyatı en fazla artan ürünün hem markette hem de üreticide kuru soğan oldu.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2022 yılı ve aralık ayı üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini değerlendirdi. TZOB’un açıkladığı verilere göre 2022’de markette en yüksek fiyat artışı yıllık yüzde 314,6 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğanı Kuru soğandaki fiyat artışını, yüzde 202,8 ile limon, yüzde 164,5 ile toz şeker izledi. Öte yandan üretici fiyatlarında (ÜFE) da en fazla artış da yıllık yüzde 603,3 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğanı yüzde 528,4 ile mandalina, yüzde 208,4 ile limon, yüzde 204,3 artış ile portakal izledi.

2022’de Fiyatı En Çok Artan Ürünler

https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/tzob-acikladi-2022nin-zam-sampiyonu-kuru-sogan-2017615

Bayraktar, 2022’de markette takip edilen 42 ürünün tamamında fiyat artışı olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

“2022 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide kuru soğan oldu. Geçen yıla göre bu yıl markette, fiyat artışı en fazla yüzde 314,6 ile kuru soğanda görüldü.

2022’de Fiyatı En Çok Artan Diğer Ürünler:

Limon, yüzde 164,5

Toz şeker, yüzde 163,7

Yeşil soğan, yüzde 163,1

Ispanak, yüzde 159,2

lahana, yüzde 147,1

Antepfıstığı, yüzde 142,8

Marul, yüzde 141,7

Portakal, yüzde 138,3

Kuru kayısı, yüzde 130,8

Karnabahar, yüzde 127

Mandalina, yüzde 125,8

Dünyada Gıda Fiyatları Düşerken Bizde Sürekli Artış Gösterdi

Aşağıdaki grafik TÜİK’den alınmış olup dünyada gıda fiyatları düşüş gösterirken, bizde ise ülkemizdeki fiyat artışları dolayısıyla gıda fiyatları düşmek bir yana sürekli yükseliş göstermiştir. Tabii 2022 yılının son iki ayında “baz enflasyon” etkisi ile ciddi anlamda düşüş gösterdi ve 2022 yılı sonunda gıda enflasyonu % 76.80 oldu. Bu düşüşün masa başında gerçekleştiği, ancak çarşı Pazar enflasyonunda böyle bir düşüş olmadığını üzülerek belirtmek istiyorum.

Baz enflasyon etkisi ile enflasyon düşük görünse de gerek makalemin ilk kısmında yazdığım rakamlar gerekse çeşitli kaynaklardan aldığım veriler enflasyon rakamlarının hiç de öyle olmadığını göstermektedir.

İki örnek vereceğim; Kuru soğan ve kırmızı et.. Lütfen sadece iki ürünün rakamlarını araştırıp memleketimizde refah düzeyi yükseldi, şeklinde söylemlerin çok da anlamlı olmadığını söylemek istiyorum.

Soğan

Tane ile soğan alanları gördükçe içim acımaya başladı. İki sene önce kuru soğanın kilosu 2 veya 2,50 Lira iken bugün 25 veya 30 Liradır. Bu günleri de mi görecektik?

Kırmızı Et 

Fazla değil, geçen sene kırmızı etin fiyatı 85 ila 100 lira fiyat aralığında (kıyma veya kuşbaşı fiyatları değişkenlik gösteriyor) Bugün kırmızı et ortalama 300 Lira ila 575 Lira arasında satılıyor.

Her kim ki koyun eti daha ucuzdur diyorsa, sanırım o kişi Türkiye’den değil, başka ülkeden söz ediyor olmalıdır. Somut veri ile söylemini sürdürsün. Neredeymiş koyun etinin daha ucuz olduğu?

Diğer Ürünler

Hangi ürün için ne diyeceğimi şaşırdım. Nisan ayına girdiğimiz şu günlerde mevsimsel bir nedenden dolayı ürün fazlalaşır, idari otoritenin aldığı kararlarla ürünlerin ihracatına kısıtlama getirilmiş olabilir ve ürün fiyatı da düşüş gösterse de genel trendin fiyat artışı yönünde olduğunu söylemek isterim.

Patates

Patates fiyatı zaman zaman yukarı doğru pik yapsa da bu sene gerçekten ne diyeceğimi şaşırdım.

Patatesin fiyatı dudak uçuklattı

1 kg patates 16 Lira, 2 Kg patates 32 Lira, 5 kg patates 80 Lira.

Bizim pazarcı esnafı bir matematik dâhisi olmalıydı ama pazarcı olmuş. 5 Kg papatesin 80 Lira edeceğini zaten her kes bilir, hadi sen pazarcı ol da bir kişiye 5 kg patates sat da senin ne dahi olduğunu göreyim.

Yahu geçen sene şu patates 1 veya 2 lira değil miydi? Hatta soğan patates 1 Lira diye kamyona patates ve soğanı doldurup uygun bir yerde durup satmaz mıydı bu sogancılar.

1 veya 2 Lira olan patates 16 Lira.

Terbiyemi bozmayıp, efendiliğimi sonuna kadar muhafaza edeceğim. Bir soğan, bir patates, bir domates fiyatı yüzünden çevremin beni küfürbaz olarak tanımasını da istemiyorum.

Sevindirici Bir Cümle

Mart 2023 ayı enflasyonu ise % 50.51 civarı.

Kaynak: https://www.birgun.net/haber/2023-mart-ayi-enflasyon-orani-yuzde-kac-ne-kadar-oldu-427251

Enflasyon hızla düşüyor, düşen enflasyon karşısında çalışanların maaş artışının da aynı oranda düşük kalacağı bir gerçek. Hele hele emeklinin maaş artışında mantık aynı kalırsa, emeklinin öldüğünün resmidir.

Diyelim ki enflasyon % 50.51… Eeee şimdi ne olacak ? Çalışan harcamalarından tasarruf mu yapacak ? Allah aşkına hangi çarşı ve pazarda bu enflasyon var ise bana söylesin.

Reşat BAĞCIOĞLU

 

 

Alım Talebi: Kostik Soda (Kimyasal Hammadde)

Bir firmamız için, kostik sodanın (sodyum hidroksit) dört farklı türünde alım yapılacaktır. Detaylar için iletişime geçilmesi rica olunur.

Miktar: 4 farklı kostik soda türünün her biri için 5.000 ton (Malzemenin nasıl çalışacağının test edilmesi ve kontrollerinin ardından, duruma göre alım yapılacaktır.)

  • Soda Caustica 48- 50% 49° Bè S
  • Soda Caustica Perle
  • Soda Caustica 30% 36° Bè Sodio Idrossido
  • Soda Caustica Scaglie Donau

Teslimat Yapılacak İl/İlçe : Gümrük teslim

Ödeme Şekli: Peşin ödeme / vesaik mukabili

Son Teklif Toplama Tarihi : 17/04/2023

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK ( 250 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

– Ödeme sonrasında ilanla ilgili; ticaret@satinalmadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

Üçlü Bilanço Hesabı

Üçlü Bilanço Hesabı (TBL | Triple Bottom Line), bir şirketin bilanço değerlendirmelerinde sadece finansal kârlılığın değil insan ve gezegene dair konuların da ele alınmasını ifade eder. TBL yaklaşımı, şirketlerin finansal performansıyla beraber kurumsal sosyal sorumluluk ilkelerine ve politikalarına bağlılık düzeyini ve çevresel uyumluluk konusundaki hassasiyeti ölçmeyi hedefler. Üçlü Bilanço Hesabı teorisi, 1994 yılında yönetim danışmanı ve sürdürülebilirlik uzmanı olan İngiliz John Elkington tarafından geliştirilmiştir. ABD’deki kurumların performansını ölçmek için çalışmalar yürüten Elkington, şirketlerin sadece para kazandıracak şekilde değil, aynı zamanda insanların yaşamlarını ve gezegenin refahını da iyileştirecek şekilde yönetilmesi gerektiğini savunmaktaydı. Ortaya koyduğu TBL yaklaşımı, kurumsal sürdürülebilirlik kavramı için de bir temel oluşturmaktadır.

Üçlü Bilanço Hesabı’nda yer alan üç temel unsuru şöyle özetleyebiliriz:

  • İnsan: Bir şirketin çalışanları, müşterileri, içerisinde faaliyet gösterdiği toplumda yaşayanlar, tedarik zincirinde yer alan bireyler, gelecek nesiller, yatırımcıları vb gibi paydaşlarıdır.
  • Gezegen: Kuruluşların faaliyetlerinden ötürü etkilediği tüm ekolojik sistemleri ve doğal çevreyi ifade eder.
  • Kâr/Refah: Şirketin ekonomik göstergeler üzerinden yarattığı finansal değeri ifade eder. Burada kârlılık kastedilen sadece finansal çıktılar değil aynı zamanda adil ücret, iş sağlığı ve güvenliği, yerel paydaşların desteklenmesi, etik kaynak yönetimi vb gibi konulardır.

Üçlü Bilanço Hesabı Nasıl Yapılır?

Geleneksel bilanço çalışmalarında finansal parametreler ile çalışan muhasebe kuralları ve yaklaşımları referans alınmaktadır. Fakat üçlü bilanço hesabında şirketlerin çevre, toplum, etik, sosyal sorumluluk vb gibi konulardaki performansının da ölçülmesi gerekir. Günümüzde bunu gerçekleştirmek geleneksel bilanço hesaplamalarına göre oldukça zor ve karmaşık olabilmektedir. Çünkü her kuruluşun çevresel ayak izi ve etkileşimdeki olduğu insanların portföyü birbirinden farklıdır. Üçlü Bilanço Hesabı yaklaşımıyla yürütülen bilanço çalışmalarında izlenilen yollardan ve uyulması gereken kriterlerden bazıları şunlardır:

  • Kârlılık

Bir finansal çıktı olarak ele alınan kâr kavramı, TBL yaklaşımıyla rapor edilirken etik ilkelere bağlı kalınmalıdır. Örneğin, farklı demografik gruplar arasında tutarlı veya adil bir fiyatlandırma yapılmalıdır. Ayrıca, finansal sorumluluğun bir göstergesi olarak standart ödemelerin yanı sıra tüm vergi ödemelerinin veya cezaların bilgileri rapor edilmelidir.

  • İnsanlar

TBL’nin sosyal ölçümler veya metrikler olarak da adlandırılan insan bileşeni, finansal veya finansal olmayan girdiler ve çıktılar içerebilir. Bu girdi ve çıktıların bazıları genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri veya diğer raporlama kuralları tarafından şart koşulmuş olabilir. İnsana dair ölçümlerde dikkat edilmesi gereken kurallardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Çalışanlara beklentilerini karşılayan ve onlara yaşanabilir bir hayat sunan ödemelerin yapılması.
  • Çalışanlara ücret ödemesi dışında onların hayat kalitelerini artıracak sosyal hakların sunulması.
  • Çalışma sürelerinin insan sağlığını, güvenliğini ve konforunu gözetecek şekilde belirlenmesi.
  • İstihdam demografisinin farklı yaş, ırk veya dini gruplardaki çalışanların oranı esas alınarak belirlenmesi. Bu tür bilgilerin bazılarının hassas olabileceği ve çalışanlar tarafından gönüllü olarak sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
  • Gezegen

Ölçülmesi en zor parametrelerden biri olan gezegen performansı, şirketlerin ürünleri, hizmetleri, süreçleri, paydaş profili, operasyonları vb gibi birçok farklı konuyu kapsamaktadır. Bu bağlamda, hesaplanarak raporlanacak bazı metrikler şunlardır:

  • Kapsamlı sera gazı emisyonu ve su ayak izi raporları; raporlar şirketlerin mevcut ve önceki emisyon değerlerine bağlı olarak ilerleme veya gerilemeyi gösterebilmelidir.
  • Üretilen atık miktarı; şirketlerin atıklarını belirli kategorilere ayırarak işlemesi ve sonuçlarını raporlaması gerekmektedir.
  • Mevsimsellikten arındırılmış enerji tüketim miktarı.
  • Fosil yakıt tüketimi miktarı; büyük şirketler bu miktarı satılan ürün, üretim süresi, kişi sayısı vb gibi parametreler bağlı olarak raporlayabilir.
  • Üretimde kullanılan etik kaynaklı hammaddelerin oranı.

Dilek AŞAN