Ticaret Bakanlığı İhracat Süreçleri ve Yeni Nesil Devlet Destekleri Eğitim Programı

Ticaret Bakanlığı tarafından, 5-6-7 Eylül 2023 tarihlerinde “Ticaret Bakanlığı İhracat Süreçleri ve Yeni Nesil Devlet Destekleri Eğitim Programı” görselde verilen program akışı kapsamında çevrimiçi olarak düzenlenecektir.

Detaylı bilgi için: https://ticaret.gov.tr/duyurular
Devlet teşvikleri şirket eğitim taleplerinizi;
egitim@satinalmadergisi.com adresine iletiniz.

Yapay Zeka İle İşe Alım Süreçleri

Günümüz iş dünyası, işe alım işletmeleri başarılı bir şirketin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Doğru adayları bulma ve işe alım yolunu etkin bir şekilde kullanma, verim avantajını maksimize etmek için kritik öneme sahiptir. Yenilikçi teknolojilerin ve yapay zekanın hızla ilerlemesiyle birlikte, insan kaynakları yönetimi alanında da çığır açan gelişmeler yaşanmaktadır. Bu bağlamda, CVUS adıyla yapay zeka tabanlı yazılım, işe alım sürecinde yenilikçi bir yaklaşım sunarak İK firması için vazgeçilmez bir çözüm olmaktadır.

Firmaların İK departmanlarına yapılan başvurular departman yetkilileri tarafından tek tek okunarak değerlendirilmekte sınıflandırılmakta ve saklanmaktadır. Bu süreç hem ciddi bir zaman kaybına sebep olmakta hem de insani hatalar ile farklı yorumlamalara sebep olmaktadır. Ayrıca ilerleyen zamanlarda geçmiş CV lere ulaşmak ve bu aday ile geçen görüşme notlarına, süreç içinde yapılan değerlendirmelere ulaşmak ciddi bir efor, zaman kaybı ve objektif bir değerlendirme yapılamamasına neden olmaktadır.

CVUS yapay zekanın gücünden yararlanarak firmaya yapılan başvuruları inceleyerek adayları yeteneklerine göre ayırarak veri tabanında saklamaktadır. İK departmanın CVUS ta açacağı projelere daha önce CV leri yeteneklerine göre ayrılmış adaylar bu projelere atanabilmektedir. CVUS’ta Projeye atanan adayların İK tarafından belirlenen filtreler ile veri tabanındaki CV ler içinden sizin için en uygun adayları seçer.  CVUS verilerindeki adayları ve pozisyonları kolayca görüntüleyip yönetme imkanı sunar. Böylece tüm işletme amaçlarına en uygun adayları belirlemek için iş zekasından faydalanabilir.7

İK departmanın tarafından yazılımını önerdiği adaylar ile ilgili tüm bilgiler geçmiş dönemde yapılan görüşmeler değerlendirmeler ya da alınana notlar uygulama sayesinde karşınızda olacağı için bu adaylar ile ilgili hızlı ve daha doğru bir karar alma imkanı sağlamaktadır.

Tabi yukardaki tüm süreçler sadece adayın sisteme kaydedilmesi ve adaylar ile görüşme aşamasına kadar gelen kısmın anlatmaya çalıştım. İşe alma süreci tabi ki burada bitmemektedir. Seçilen yada önerilen adayların şu anki durumlarının bilinmemesi İK departmanın için bir bilinmez olup adayın güncel iş arayıp aramadığını yada firma ile ilgili görüşlerinin ne olduğun ile ilgili güncel bilgilere ulaşmak için bu adayların belirlemesi tek tek aranması adaylar ile görüşerek bilgilerin güncellenmesi adaylara ulaşılamaması bu adayların tekrar aranması yada yoğunluk gibi nedenler ile bu adaylar ile tekrar iletişime geçilememesi belki de firma için ilerde önemli bir adayın değerlendirme dışında kalmasına neden olabilmektedir. Yapılan görüşmeler neticesinde alınan notların tekrar değerlendirilmesi yeniden sınıflandırılması, zahmetli ve bazen objektiflikten uzak bir değerlendirmeye neden olabilmektedir.

Yapay zekanın gücünden yararlanan CVUS, İK departmanı tarafında belirlenen adaylarla esnek, zaman kıstası olmadan ve kullanıcı dostu ön görüşmeler yaparak adayın o anki durumu hakkında güncel bilgileri alır. Ayrıca adayların özgeçmişleri ve pozisyon ayrıntılarıyla ilgili sorular sorar ve veri tabanına bu görüşmeleri kaydederek İk departmanın istediği zaman ulaşabileceği ve değerlendirebileceği şekilde muhafaza eder. CVUS‘un dijital tabanlı olması, kağıt görüntülemeyi azaltması ve böylece işe alım merkezinden çevre üzerindeki etkisi de ayrı değerlendirilmelidir.

İK departmanın ön görüşme yapmak için tüm adayların CV lerni kontrol etmesine alınan notları kontrol etmesine ve bu adaylar ile tek tek iletişime geçip sorular sorup sorulan soruların notlarını almasına ve bu alınan notlar ile CV bilgilerinin tekrar güncellemesin gerek kalmayacaktır. İşletmelerin bu sayede zaman tasarrufu sağlamasının yanında iletişim yoğunluğun da yaşamayacaktır.

Güvenilirlik ve gizlilik, CVUS için temel taşlardan biridir. Kullanıcıların ve kişisel bilgilerini güvenli bir şekilde saklama ve işlemler kayıt altında tutulur. Ayrıca sisteme yüklenen orijinal CV lerde yine veri tabanında saklanmakta olup, istendiği zaman ulaşılabilmektedir.

İnsan kaynakları departmanı firmaların en önemli gücü olan insan gücünü yöneten belirleyen ve yön veren departmandır. İK’nın firmalar için önem arz eden bir pozisyonda olması bu departmanın hata yapma lüksünü minimuma indirmesini gerekmektedir. İş gücünün yoğun ve stresli olduğu İk departmanında bu yükün dijitalleşen dünyamızda İK departmanını daha steril bir ortam sunmak firmanın geleceği prestiji açısından önem arz etmektedir.

CVUS, yapay zeka temelli işe alım danışmanlığının geleceğine dair heyecan verici bir adım sunuyor. İnovatif özellikler, kapsamlı performans değerlendirmeleri, veri analitiği, aday deneyimi görünümleri ve çevre dostu yaklaşımıyla CVUS, İK firmaları için vazgeçilmez bir yardımcıdır.

CVUS ile beraber işletmenize gelecek olan tüm aday CV leri yapay zeka ile çok kısa bir sürede değerlendirecek şeffaf bir şekilde sınıflandıracak, İK tarafından açılacak projelere en uygun aday atama ve önermesi yapılacak, İk departmanı tarafından belirlenen tüm adayları ile ön görüşme yapacak, değerlendirme ev görüşme notlarını size sunacaktır. Ve tüm bu işlemeler İK departmanın tarafından çok kısa bir süre içinde bitirilmiş olacaktır.

Levent ÇUHADAR

Sirius Grup Kurucu Başkan

Bilişim 500 Şirketlerinin Geliri 372 Milyar TL’ye Ulaştı

Bilişim sektörünün kılavuz niteliğindeki araştırması olarak kabul edilen “Bilişim 500 – İLK BEŞYÜZ BİLİŞİM ŞİRKETİ Araştırması” tamamlandı. Araştırma sonuçlarına göre, ilk 500 bilişim firmasının 2022 yılında toplam geliri 372 milyar TL olurken, bir önceki yıla göre büyüme oranı yüzde 74 olarak gerçekleşti. Bu sene araştırmada 89 yeni şirket yer alırken, sıralamaya giren şirketlerin 187’si yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme gösterdi.

En yüksek büyüme yine yazılım sektöründen geldi. İlk 500 Bilişim Şirketi birincilik ödülünü ise Turkcell aldı. 24 yıldır kamu, bilişim firmaları, BT yöneticileri ve akademiyi bir araya getiren ‘Bilişim 500 Ödül Töreni’nde mesajlarını ilettiği video ile aktaran T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Cumhurbaşkanımızın çizdiği milli teknoloji hamlesi ve Türkiye’nin yüz yılı vizyonu çerçevesinde hareket ederek hep birlikte ülkemizin bilişim altyapısını güçlendirmeliyiz. Bilişim sektörünü ülkemiz için bir refah kaynağı haline getirmek ancak yerli ve milli ürünlerimizle mümkün olabilir” dedi.  

M2S Araştırma Şirketi tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi-Bilişim 500 Araştırması sonuçları, 9 Ağustos 2023 tarihinde Fişekhane’de düzenlenen ödül töreninde açıklandı. Bilişim 500 Araştırması kapsamında “Dağıtıcı”, “Sistem Entegratörü ve İş Ortağı”, “Uluslararası Merkezli Üretici/Üreticinin Temsilcisi”, “Türkiye Merkezli Üretici”, “Bilişim 500 Plus” ve “Türkiye Ekonomisine Katkı” olmak üzere 6 ayrı ana kategoride birincilere ödülleri takdim edildi.

AraştırmanınTürkiye Ekonomisine Katkı özel kategorisinde; Yılın Finans Bankacılık Sektörü Yazılım Kategori birincisi Intertech olurken, Yılın Yapay Zekâ Kategori birinciliğini KoçSistem aldı. Yılın Ar-Ge Yatırımı Kategorisi birincisi Havelsan, Yılın Yazılım İhracatı Kategori birincisi Enka Grup, Yılın Hizmet İhracatı Kategori birincisi ise Teleperformance Türkiye oldu.

Tören sponsorluğunu KoçSistem, araştırma sponsorluğunu Sistem Global, yayın sponsorluğunu Este Bilişim; sunum sponsorluğunu Bulutistan, Iovis, Iron Mountain, Lenovo, Nagarro+MBIS’in üstlendiği ödül töreni; ‘Gitarların Efendisi’ olarak tanınan Sanatçı ve Bilişimci Taylan Dedeoğlu’nun solo gitar performansı ile başladı.

Açılış konuşmasını BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe’nin yaptığı Bilişim 500 Ödül Töreni açılış programında, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan,  Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu, Este Bilişim CTO’su Erdinç Kapucu, Iron Mountain Türkiye Genel Müdürü Gamze Ergün, KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, Bulutistan Türkiye Genel Müdürü Gökhan Gençtürk, Nagarro+MBIS Satış Direktörü Umut Güney ve Sistem Global Satış ve Pazarlama Direktörü Serra Yılmaz konuşmaları ile yer aldı.

Zirve Turkcell’in

Şirketlerin ciro bilgilerine göre genel ve kendi kulvarında sıralandığı araştırmanın sonuçlarına göre; bilişim sektörün zirvesinde bu yıl Turkcell yer aldı. Türkiye’nin en büyük 10 bilişim firması; Turkcell, Türk Telekom, Vodafone, Indeks Bilgisayar, Arena, Teknosa, Bilkom Bilişim, Armada Bilgisayar, Penta Teknoloji ve Lenovo Türkiye olarak sıralandı.

187 Şirket Yüzde 100’ün Üzerinde Büyüdü 

2022 yılı araştırmasında sıralamaya giren şirketlerin gelirleri, TL bandında yüzde 74 artarak 372 milyar TL oldu. Türkiye Merkezli Üretici Yazılım kategorisinde de büyüme yüzde 84 olarak gerçekleşti.

Sıralamaya giren şirketlerin 187’si yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme gösterirken, en yüksek büyümeyi yüzde 501 ile yazılım şirketi Erka Grubu gerçekleştirdi.

2022 yılı sıralamasında yer alan şirketlerin dolar bazında ortalama yüzde 10, 165 şirketin ise bu ortalamanın da üzerinde büyüdüğü görüldü. 2022’de finans, perakende ve üretim gibi temel sektörler en yüksek teknoloji yatırımlarını yapan sektörler olarak önde çıkmayı sürdürdü. İş süreçlerindeki verimliliği artırmaya yönelik yapay zeka ve nesnelerin interneti yatırımlarında artış görüldü.

“Bilişim sektörünün hedefinde küresel oyuncu olmak var”

Konuşmasında Bilişim sektörünün son 10 yılda yurtdışına açılan büyük yatırımlarla itibarını artırdığını belirten BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe, “Artık teknoloji firmalarımızın hedefi sadece ülke içi veya komşu ülkeler değil, dünyada var olmak. İnovatif ve dinamik yapıda olan firmalarımız doğru zamanda doğru işleri yaparak büyüyor. Bu hıza ve gelişime ayak uyduramayanlar ise maalesef küçülüyor. Sektördeki oyuncuların hedefleri büyüdükçe rekabet artıyor. Görüyoruz ki, çağa ayak uydurarak yeni teknolojilere yönelik adımlar atan firmalar daha avantajlı. Yapay zekanın öne çıktığı bu dönemde yazılıma yatırım yapan firmalar öne geçiyor” değerlendirmesinde bulundu.

FinTech, InsurTech ve oyun firmalarına davet

Bilişim 500 Araştırması’nın tüm sektör için yol gösterici bir rol oynadığına; birleştirici etkisiyle kamu, bilişim firmaları, BT yöneticileri ve akademisyenleri bir araya getiren tek yapı olduğuna dikkat çeken Göçe; “Bilişim 500 Araştırması, 24 yıldır küresel yatırımcı firmaların ve ülkemizin BT yöneticilerinin başucu kitabı oldu. Araştırmaya katılım ne kadar yüksek olursa sonuçlar o kadar büyük bir sektör analizi haline geliyor. Araştırmamızda firmalar cirolarına göre uygun kategorilerde sıralarken, güncel ve inovatif teknolojileriyle tablolara giren firmalarımız ile genç ve hızlı büyüyen şirketlerimiz için Bilişim 500 Plus bölümümüz araştırmamızda ayrı bir önem taşıyor. Sadece en büyük 500 sıralaması olmayan, kategoriler barındıran araştırmamız bu nedenle tüm şirketlerimizi kapsıyor, şirketler kendi kategorisinde yer alma fırsatı yakalıyor. Özellikle FinTech, InsurTech ve oyun firmaları gibi araştırmadan uzak kalan yapıların araştırmaya katılımı çok kıymetli. Araştırmanın zenginleşmesi hepimiz için önemli. Bu araştırma tüm sektörün desteklemesi ve sahip çıkması gereken çok önemli bir veri kaynağı” açıklamasında bulundu.

Dr. Ömer Fatih Sayan: “Bilişim sektörünü ülkemiz için bir refah kaynağı haline getirmek ancak yerli ve milli ürünlerimizle mümkün olabilir”

Etkinlikle ilgili mesajlarını ilettiği video ile aktaran T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Bugün bilişim dünyasının en seçkin etkinliklerinden biri için bir araya geldik. Bilişim 500 ödül töreni bu büyülü sektörün başarılarını kutlamak için bir vesile oluşturuyor” diyerek bu etkinliğinin sektördeki öncüleri, vizyonerleri ve cesur girişimcileri tanımak ve onların özverili çalışmalarını takdir etmek için önemli bir imkan olduğunu belirtti.

İleri teknolojilerin sürekli kendini yenileyen gücünün hayatımızı daha da kolaylaştırırken dünyamızı da dönüştürmeye devam ettiğini sözlerine ekleyen Sayan, “Bu sektörü sadece kodlar, donanımlar ve algoritmalar değil aynı zamanda insanlık için bir dönüm noktası olacak çözümler, uygulamalar ve hizmetler oluşturuyor. Bilişim sektörü sadece iş dünyası değil aynı zamanda sosyal hayatımızı da dönüştürüyor ve bir arada daha güçlü bir toplum oluşturmamıza olanak tanıyor. Bilişim sektöründeki profesyoneller olarak sorumluluğumuzun ve etkimizin farkında olmalı ve teknolojinin insanlara nasıl değer kattığını asla unutmamalıyız. Bizler de sektördeki her bir kişi ve kuruluşun ilerlemesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bilişim sektörünü ülkemiz için bir refah kaynağı haline getirmek ancak yerli ve milli ürünlerimizle mümkün olabilir. Cumhurbaşkanımızın çizdiği milli teknoloji hamlesi ve Türkiye’nin yüz yılı vizyonu çerçevesinde hareket ederek hep birlikte ülkemizin bilişim altyapısını güçlendirmeliyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

“En önemli görevimiz ülkemize çağ atlatmak”

Konuşmasında, yurtdışında sektörü tanıtırken en fazla kullandıkları referansın Bilişim 500 olduğunu belirten KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca; “KoçSistem olarak ülkemizin 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde 78 senedir sürekli olarak kendimizi geliştirmeye, yeni alanlara girmeye odaklandık. Hem bizim hem de sektörümüzün çok önemli bir görevi var; o da ülkemize çağ atlatmak. Sadece kendimiz değil bizden sonraki jenerasyonlar için de önümüzdeki fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Artık yapay zeka ile ülkeler arasındaki uçurumları kapatmak daha kolay hale geliyor. Biz de KoçSistem, Koç Dijital ve Koç Savunma şirketlerindeki Ar-Ge merkezlerimiz ve iş ortaklarımızla birlikte değer yaratmaya, Suudi Arabistan’dan Amerika’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya teknolojimizi ihraç ederek kendi mühendislerimizin geliştirdiği çözümleri sunmaya devam edeceğiz” dedi.

“Bilişim ihracatçılarına yaklaşık 422 milyon TL destek verildi”

Sistem Global Satış ve Pazarlama Direktörü Serra Yılmaz yaptığı konuşmada, “Yeni nesil finansman kaynaklarına erişimi kolaylaştırmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Özellikle yurtdışına açılmak isteyen, ihracatla büyümeyi hedefleyen şirketlerin yanında olmak bizim için çok önemli. Ülkemizin bilişim ihracatına baktığımız zaman 2018-2022 yılları arasında dolar bazlı yıllık %10 bir büyüme kaydettiğimizi görüyoruz. TÜBİSAD’ın açıkladığı son verilere göre ise 2022 yılında toplam bilişim ihracatı 28,6 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bunun 24 milyar TL’si yazılım şirketlerinden geliyor. Global ihracattan aldığımız pay ise %0,3. Bu bize şunu gösteriyor; güzel bir büyüme kaydediyoruz ancak gidilecek daha çok yol var. Bilişim ve yazılım sektöründe faaliyet gösteren firmaların büyüme eğrilerine baktığımızda sağlanan teşvik ve desteklerin büyüme ve globalleşme sürecinde kaldıraç etkisi yarattığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıl bilişim ihracatçılarına yaklaşık 422 milyon TL destek verildi. Bilişim şirketleri için önümüzdeki dönemde gündem maddeleri ihracat, globalleşme, Ar-Ge ve inovasyon olacak. Bunun için de yeni nesil finansman kaynaklarının doğru kullanılması ve değerlendirilmesi çok önemli. Bu sağlandığında Türk şirketlerinin teknoloji ihracatı anlamındaki başarıları artacaktır” dedi.

Teknolojiyi İleriye Götürecek En Önemli Yatırımlardan Biri Yapay Zeka

Türkiye bilişim pazarının çok hızlı geliştiğini ve mobil teknolojilerin yaygınlaşması ile şirketlerin dijitalleşme çabalarının bu gelişmeye büyük katkı sağladığına dikkat çeken Este Bilişim CTO’su Erdinç Kapucu, “Teknolojiyi ileriye götürecek en önemli yatırımlardan biri yapay zeka. Geçtiğimiz 8 aya baktığımızda yapay zekanın artık son tüketicilerin de hayatına girdiğini görüyoruz. Müşteri beklentilerine yönelik yapay zekaya dair yeni mühendislik türleri açılıyor, üniversiteler bu alanda bölümler açıyor. Bu alanların çeşitlenmesi öğrencilerin sektöre kazandırılması için çok anlamlı” diye konuştu.

35 Yıl Emek Ödülleri

“Yeni yüzyılımızda daha da ileri ‘further’” teması ile gerçekleştirilen törende ayrıca bilişim sektörüne 35 yıl emek veren Serhan Demirer, Cüneyt Kalpakoğlu, Tufan Alatan, Sinan Oymacı, Ken Bradley, Kenan Altınsaat ve Dr. Reha Çetin’e de ödülleri verildi.

Bilişim 500 Kataloğu, tören bitiminde dijital etkinlik platformu www.BZetkinlik.com’daki ‘Danışma’ standına tıklanarak indirilebilir.

Barajlardaki Su Kaybının Çözümü Yüzer GES’ler Olacak

Yüzer güneş enerjisi santralleri (GES), temiz enerji üretirken kullanım sularını koruyor. Küresel ısınmanın getirdiği yüksek sıcaklıklarda barajların üzerini kaplayarak suyun buharlaşmasını önleyen yüzer GES’lerle su kaybının önüne geçilecek. Dünyada 3,4 GW güce ulaşan yüzer GES teknolojisi, Türkiye’de özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde sulama kanallarının tamamında ve diğer bölgelerdeki baraj göllerinde kullanılabilecek…

Küresel ısınmanın etkilerini artırdığı son dönemde su kaybı, en önemli sorunlardan biri olarak kendini göstermeye başladı. Yüksek sıcaklıklarla birlikte barajlardaki binlerce ton su buharlaşarak azalıyor. Peki bu sorunu sürdürülebilir bir yolla aşmak mümkün mü? Yüzer güneş enerjisi santralleri (GES) son yıllarda temiz enerji üretirken baraj göletleri gibi durgun suların üzerini kaplayarak buharlaşmayı engelliyor.

Yüzer GES Nedir ?

Yüzer güneş enerjisi santrali, güneş panellerinin su üzerinde yüzen bir platforma monte edildiği güneş enerjisi üretim sistemi olarak biliniyor. Yüzer güneş enerjisi santralleri, güneş enerjisinin geleneksel olarak üretildiği karasal sistemlere göre büyük avantajlara sahip. Yüzer GES’ler araziye ihtiyaç duymadan karasal sistemlere göre daha yüksek verim sağlıyor. Çünkü su, güneş panellerinin daha soğuk kalmasına yardımcı olarak verimli çalıştığı süreyi artırıyor. Ayrıca suyun üzerini kapladığı için yüksek sıcaklıklarda kullanım ve içme suyunun buharlaşmasını ve baraj doluluklarının düşmesini engelliyor.

Çin Yüzer GES’lerde İlk Sırada

Dünyada yüzer güneş enerjisi santrallerinin sayısı da giderek artıyor. 2022 yılı sonu itibariyle dünyada yüzer GES projelerinin kapasitesinin 3,4 GW’ı aştığı hesaplanıyor. Çin, dünyadaki yüzer güneş enerjisi kapasitesinin yaklaşık yarısına sahip. Çin’i, Japonya, Güney Kore, Fransa, Hindistan, İngiltere takip ediyor.

Halen 3 kıtada 30’un üzerinde ülkede 225’ten fazla projeyle Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika’da dünyanın her noktasına enerji ve endüstriyel çözümler ulaştıran YEO, yüzer GES alanında söz sahibi global oyunculardan biri olmayı hedefliyor. YEO, yaklaşık 3 yıl boyunca Ar-Ge çalışması yaptığı yüzer GES sistemleriyle projeler gerçekleştirerek Türkiye’den başlamak üzere dünyaya taşıyacak. YEO, yüzer GES sistemlerini iştiraki Marinergy ile gerçekleştirmeyi hedefliyor. Türkiye’de ilk ve tek, dünyada ise az sayıda örneği olan bu girişimle Türkiye’de denizde veya durgun sularda güneş ve rüzgar enerjisi üretilecek.

“Türkiye’de potansiyel yüksek”

YEO Teknoloji CEO’su Tolunay Yıldız, Türkiye’nin bu alanda çok yüksek bir potansiyele sahip olduğunu vurguluyor. YEO’nun geleneksel yenilenebilir enerji santrali projelerinin yanında inovatif çözümler de sunduğunu belirten Yıldız bu alandaki hedeflerini şöyle anlatıyor: “Yüzer GES’ler doğaya dost enerji üretirken baraj gölleri ve sulama kanallarında suyun korunmasını sağlıyor. Yüzer GES’ler Türkiye’de özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde sulama kanallarının tamamında ve diğer bölgelerdeki baraj göllerinde kullanılabilecek bir teknoloji. Biz de Marinenergy markamızla yaptığımız Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor, gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Özellikle ülkemizdeki bu alandaki faaliyetleri bir milli mesele olarak görüyor ve önemsiyoruz. Hem Türkiye hem de bölge ülkelerde söz konusu yenilikçi enerji projelerine öncülük etmeye hazırız. ‘Bizce Mümkün’ felsefemizle hedefimiz, doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak.”

TSE Belgesi Yerine CE veya TSE Hizmet Yeterlik Belgesi Sunulması

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde 21, 22, 24 ve 25’inci sıra numaralı kalemler için TSE belgesi sunulmasının istendiği, ihale üzerinde bırakılan istekli Gelecek Medikal Elektronik İnşaat Mobilya Turizm San. Tic. Ltd. Şti’nin firma adının TSE’ye ait internet sitesi üzerinden sorgulanması neticesinde anılan firmaya ait kayıt bulunamadığı, dolayısıyla ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından sunulan TSE belgelerinin yanıltıcı belge niteliğinde olduğu iddialarına yer verilmiştir.

19.07.2023 tarihli ve 2023/UM.I-1004 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Başvuruya konu “İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne Bağlı Özel Güvenlik Görevlileri İçin 2023 Yılı Kıyafet Alımı” işinin 27 adet ürüne ilişkin mal alımını ihtiva ettiği, ihalede 5 adet ihale dokumanı indirildiği, ihaleye 2 isteklinin katıldığı, idare tarafından yapılan değerlendirme neticesinde Gelecek Medikal Elektronik İnş. Mobilya Tur. San. Tic. Ltd. Şti.nin ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi, başvuru sahibi Yeditepe İstanbul Bilgi Teknolojileri A.Ş. – Beştepe Teks. Giyim Teks. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı’nın ise ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

İhaleye ait İdari Şartname’nin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7’nci maddesinde isteklilerin ihaleye katılabilmeleri için e-teklifleri kapsamında sunmaları gereken belgelerin düzenlendiği, anılan Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde isteklilerin teklifleri kapsamında sunmaları gereken belgeler arasında 21, 22, 24 ve 25 sıra numaralı kalemlere ait olmak üzere TSE belgesinin de bulunduğu, dolayısıyla incelemeye konu ihalede anılan belgenin istekliler tarafından teklif kapsamında sunulması gereken bir yeterlik kriteri olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

Yapılan incelemede; ihale üzerinde bırakılan Gelecek Medikal Elektronik İnş. Mobilya Tur. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yeterlik bilgileri tablosunun ilgili bölümünde “TSE Belgesi” ifadesine yer verildiği ancak beyan edilen bilgilerin doğrulanmasına ilişkin olarak idareye sunulan belgeler incelendiğinde bahse konu belgenin TSE belgesi değil “AT TİP İnceleme Sertifikası” başlıklı CE belgesi olduğu, CE işaretinin bir kalite simgesi olmadığı, üzerine iliştirildiği ürünün CE İşareti Yönetmeliği’nin tüm gereklerini karşıladığı anlamına gelen ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında malların serbest dolaşımını sağlamak amacıyla verilen bir işaret olduğu, anılan belge üzerinde “TS 20345:2013” ibaresinin bulunmasının da belgenin TSE belgesi niteliği taşıdığı anlamına gelmediği anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmelik’in 18’inci maddesinin ikinci fıkrası yönünden yapılan incelemeye göre; Başvuru sahibi Yeditepe İstanbul Bilgi Tekn. A.Ş – Beştepe Teks. Giyim Tekstil Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı tarafından Beştepe Teks. Giyim Tekstil Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. adına sunulan yeterlik bilgileri tablosunun ilgili kısmında 21, 22, 24 ve 25 sıra numaralı kalemler için “TSE, 34-HYB-21333 Numaralı Belge” şeklinde beyana yer verildiği görülmüştür. Anılan istekli tarafından, beyan edilen bilgilerin teyidi için idare tarafından belge talep edilmesi üzerine, TSE tarafından düzenlenen Hizmet Yeterlik Belgesi sunulduğu anlaşılmıştır. İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde alıma konu 21, 22, 24 ve 25’inci kalem malzemeler için “TSE belgesi” sunulmasının istendiği, Teknik Şartname’nin söz konusu kalemleri ihtiva eden düzenlemelerinde de “TSE belgesine sahip olmalıdır” ibaresinin bulunduğu, doküman düzenlemelerinden istekliler tarafından teklif kapsamında 21, 22, 24 ve 25 sıra numaralı ürünlere ait TSE belgesi sunulmasının istendiğinin anlaşılabileceği, anılan iş ortaklığı tarafından sunulan Hizmet Yeterlik Belgesinin teklife konu ürünlere ilişkin kalite standardını gösterir belge niteliğinde olmadığı anlaşıldığından teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Küresel Ticari Sigorta Fiyatları 2023 Yılının İkinci Çeyreğinde Yüzde 3 Arttı

Müşterilerinin sektörlerine özel riskleri etkili bir şekilde yönetmeleri için yaratıcı çözümler sunan Marsh’ın yayınladığı ‘Küresel Sigorta Piyasa Endeksi’ne göre küresel ticari sigorta fiyatları, ılımlı artış trendini sürdürerek 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3 artış gösterdi. Siber sigorta fiyatlarında ılımlı artış devam ederken, sabit kıymet teminatlarında küresel sıkıntılar sürüyor.

Dünyanın lider sigorta brokeri ve risk danışmanı Marsh tarafından açıklanan ‘Küresel Sigorta Piyasası Endeksi’ne göre küresel sigorta fiyatları, 2023’ün ikinci çeyreğinde yüzde 3 artış gösterdi. 2023’ün ilk çeyreğinde ise yüzde 4’lük bir büyüme gerçekleşmişti. 2022 yılının dördüncü çeyreğinde de yüzde 4 artış gösteren küresel ticari sigorta pazarında arka arkaya artış görülen 23’üncü çeyrek oldu.

Finansal ve profesyonel sigortalarda prim düşüşleri yaşanması ve siber sigorta piyasasında devam eden artış hızı yavaşlamasına rağmen sigorta fiyatları, ikinci çeyrek boyunca tüm bölgelerde oldukça tutarlıydı. Bunda en büyük etken, ikinci çeyrekte en yüksek artışı gösteren sabit kıymetler sigortasındaki artışların dengelenmesi olarak gözüküyor. İngiltere’de yüzde 1’lik (2023’ün birinci çeyreğinde oran yüzde 3), Pasifik’te yüzde 2’lik (Yüzde 7’den düştü) artış görülürken Asya’da fiyatlar sabit kaldı. Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 8’lik, Kıta Avrupası’nda yüzde 5’lik ve ABD’de yüzde 4’lük artışlarla 2023’ün birinci çeyreği ile aynı oranda fiyat artışları yaşandı.

Raporda öne çıkan bazı önemli bulgular şöyle;

  1. Küresel olarak sabit kıymet sigortası fiyatları ikinci çeyrekte, birinci çeyrek ile aynı oranda yani ortalama yüzde 10 artış gösterdi. Aynı zamanda kaza sigortası fiyatları da birinci çeyrekte olduğu gibi yüzde 3’lük bir artış yaşadı.
  2. Art arda dört çeyrek boyunca, finansal ve profesyonel sigortalar alanlardaki genel fiyatlandırma düştü. İngiltere’de görülen daha yüksek oranlardaki düşüşlerin etkisiyle, ortalama fiyatlar, 1’inci çeyrekteki yüzde 5’lik düşüşe kıyasla, 2’inci çeyrekte yüzde 8 düştü.
  3. Küresel olarak siber sigorta fiyatları, 2022’nin 4’üncü çeyreğindeki yüzde 28 ve 2023’ün 1’inci çeyreğinde yüzde 11’lik artışa kıyasla, 2’inci çeyrekte ortalama yüzde 1’lik artış gösterdi. Böylece artış hızındaki yavaşlama süreci devam etti. Artış hızındaki yavaşlama, özellikle ABD’de birinci çeyrekteki yüzde 11’lik artış oranına kıyasla 2’inci çeyrekte yaşanan yüzde 4’lük artışta belirgin bir şekilde gözlendi.
  4. Enflasyonun aktif değerler ve hasar maliyetleri üzerindeki etkisine ilişkin endişeler sigorta şirketlerinin odak noktası olmaya devam ediyor.

Rapor sonuçlarını değerlendiren Marsh Türkiye CEO’su Yeşim Aksüt, “Müşterilerimiz için yönetici sorumluluk ve siber sigortalardaki olumlu eğilimleri memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak sabit kıymet sigortalarında devam eden fiyat artışları özellikle doğal afetlerin sabit kıymet sigortaları üzerindeki etkileri müşterilerimiz için endişe kaynağı olmaya devam ederken bizim için de odak noktası olmayı sürdürüyor. 2023’ün ikinci yarısına doğru ilerlerken, müşterilerimizle birlikte çalışarak, devam eden belirsizlik ortamında karşılaşacakları zorlukları aşmalarına yardımcı olacak geniş bir seçenek yelpazesini keşfediyoruz ve sigorta pazarından en iyi sonuçları elde etmeyi amaçlıyoruz” dedi.

Tetra Pak’tan Döngüsel Ekonomiye 1,5 Milyon Euroluk Yatırım: Momentum Atık Yönetimi’yle Güçlerini Birleştirdi

İnsanı ve gezegeni korumaya yönelik bir yaklaşımla gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hale getirmeyi taahhüt eden Tetra Pak, Momentum Atık Yönetimi şirketiyle yaptığı iş birliği kapsamında yeni ambalaj atığı toplama ve ayrıştırma tesisini faaliyete geçirecek. Günde 100 ton ambalaj atığını türlerine göre ayrıştıracak tesiste, Türkiye’de ilk kez içecek kartonlarını otomatik olarak diğer atıklardan ayıran bir teknoloji de kullanılacak. Yatırımın toplam değeri 2,5 milyon euro olarak belirlenirken, Tetra Pak’ın projedeki desteği ise yaklaşık 1,5 milyon euro olacak.

Dünyanın lider gıda işleme ve paketleme çözümleri şirketi Tetra Pak, içecek kartonlarının sürdürülebilir bir değer zinciri içerisinde geri dönüşümünü sağlamak için yatırımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda Tetra Pak, Momentum Atık Yönetimi ile halihazırda devam eden atık içecek kartonu tedarik ağı oluşturma çalışmalarını desteklemek üzere, yeni ambalaj atığı toplama ve ayrıştırma tesisi yatırımı için düğmeye bastı. Tesiste günde 100 ton ambalaj atığı türlerine göre ayrıştırılacak. Ayrıca ülkemizde ilk kez içecek kartonlarını diğer atıklardan otomatik olarak ayıran bir teknoloji kullanılacak.

Yatırımın Toplam Değeri 2,5 Milyon Euro 

Toplam değeri 2,5 milyon euro olarak belirlenen projede Tetra Pak’ın desteği ise yaklaşık 1,5 milyon euro olacak. Tesisin faaliyete başlamasının ardından yürürlüğe girecek atık içecek kartonu geri dönüşüm hedefleri kapsamında Momentum Atık Yönetimi, ülke genelindeki atık kaynaklarını belirleyerek hem takip edilebilir toplama sistemleri oluşturacak hem de mevcut toplama çalışmalarının optimizasyonuna destek verecek. Böylece Momentum Atık Yönetimi tüm saha çalışmalarında aktif rol üstlenecek. Yatırımın tam kapasite devreye girmesiyle birlikte ise geri dönüşüm tesislerine yıllık 5 bin ton içecek kartonu temin edilmesi hedefleniyor.

“Ambalajların geri dönüşümü için kapasitemizi artırmak önceliklerimiz arasında”

Tetra Pak’ın merkez ofisinde gerçekleştirilen imza töreninde açıklamalarda bulunan Tetra Pak Türkiye Genel Müdürü Konstantin Kolesnik, “Tetra Pak olarak küresel sürdürülebilirlik politikalarımız çerçevesinde, üretim ve tüketimin tüm süreçlerinde çevreyi korumayı prensip ediniyoruz. Global çapta sürdürdüğümüz faaliyetlerimizi, Türkiye’de de aynı biçimde uygulayarak atıkları daha iyi ve sistemli şekilde yönetip gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda ambalajların geri dönüşümü için mevcut kapasitemizi artırmak, şirket önceliklerimiz arasında yer alıyor. Momentum Atık Yönetimi’yle gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde ambalaj atığı toplama ve ayıklama kapasitemizi genişlettik. Bu yatırım, Tetra Pak’ın Türkiye’deki sistem geliştirme çalışmalarına yön verecek pilot bir proje niteliğinde olacak” ifadelerini kullandı.

“İş ortağımızın saha tecrübesi ortak yatırımda itici güç oldu”

Yatırımın detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tetra Pak Türkiye, İran, Kafkas Ülkeleri & Orta Asya Sürdürülebilirlik Direktörü Volkan Aydeniz, “Momentum Atık Yönetimi şirketiyle başlattığımız iş birliği, Türkiye’de kurulu geri dönüşüm kapasitesinin verimli şekilde işletilebilmesine, atıkların belirli bir sistem çerçevesinde ayrı şekilde toplanabilmesine ve karışık olarak toplanan ambalaj atıklarının içerisinden ayrıştırılmasına odaklanıyor. İş ortağımızın saha tecrübesi, atık tedarik sistemi kurma ve işletmeye yönelik vizyoner yaklaşımı, ortak yatırımda itici güç oldu. İçecek kartonu geri dönüşümü yapan kağıt fabrikalarıyla mevcut olumlu ilişkiler, geri dönüşüm değer zinciri oluşturma çabalarımızın daha geniş bir paydaş kitlesiyle desteklenmesine vesile oldu. Dolayısıyla Tetra Pak’ın dünya genelinde 200’ün üzerinde iş ortağıyla sürdürdüğü döngüsel ekonomi ve değer zinciri oluşturma çalışmaları için Türkiye’deki bu yatırımımız büyük önem teşkil ediyor” dedi.

“Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının ayrı toplanması için yatırımlarımız sürecek”

Aydeniz, sözlerini şöyle noktaladı: “Tetra Pak olarak, Türkiye’de kalıcı bir içecek kartonu geri dönüşüm değer zinciri oluşumuna destek veriyor, paydaşlara liderlik ederek kendi dinamikleri içinde sorunsuz işleyen bir ekosistemin oluşumu için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçte bugüne kadar yaklaşık 2,5 milyon euro değerinde yatırım gerçekleştirdik. Yeni tesis yatırımıyla desteğimiz 4 milyon euroya ulaşacak. Atık ayrıştırma ve içecek kartonlarının kaynağında ayrı toplanması için iş birliklerimiz ve yatırımlarımız sürecek.”

“Önemli bir ortaklığa imza attık”

Momentum Atık Yönetimi ve Danışmanlık Genel Müdürü Sema Nur Çetinkaya ise iş birliğine ilişkin şöyle konuştu: “Sıfır atık ve döngüsel ekonomi ilkeleriyle Tetra Pak ile birlikte kompozit ambalaj atıklarının ve özellikle de içecek kartonu adını verdiğimiz süt ve meyve suyu kutularının geri dönüşümünü arttırmak için çalışmalarımıza başladık. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, güncel teknolojilerle ayrıştırılması ve uygun prosese sahip tesislerde geri dönüşümünün sağlanması yolunda önemli bir ortaklığa imza attığımıza inanıyoruz. Kağıt ve kompozit malzeme üreticileri için değerli hammadde niteliği taşıyan içecek kartonu atıklarının çevreye ve ülke ekonomisine katkısını temin etmeye yönelik projelerimiz devam edecek.”

Türkiye’deki Paydaşlarla Döngüsel Ekonomiye Önemli Katkı

Tetra Pak, tüketim sonrası oluşan kullanılmış içecek kartonlarının yanı sıra müşterilerinin tesislerinde ortaya çıkan ambalaj malzemesi atıklarını tekrar değerlendirmek üzere Kahramanmaraş Kağıt, Viking Kağıt ve Öz Aytı firmalarıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Kahramanmaraş Kağıt ile ortak projeler kapsamında yıllık 18 bin ton karton geri dönüştürülebiliyor. AYTI Entegre ile yapılan iş birliği kapsamında tesiste yıllık 5 bin ton geri dönüşüm gerçekleştiriliyor. Tetra Pak’ın paydaşı olan ve İzmir’de faaliyet gösteren Viking Kağıt’ın fabrikasında ise Türkiye’de ve bölgede ilk olarak içecek kartonu atıklarından üretilen “Select Nature” markalı temizlik kağıtları yurt içi ve yurt dışındaki tüketicilerle buluşuyor. Tetra Pak ortaklığıyla hayata geçirilen recyfiber teknolojisi sayesinde yıllık kapasitesi 20 bin ton olan tesiste içecek kartonlarının geri dönüşümü sağlanıyor.

İknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu

Sirklere yeni gelen küçük fili çok sağlam zincirlerle bir ağaca bağlarlar. Fil her kaçmaya yeltendiğinde başarısız olur. Fil kaçamayacağını anladığında artık denemeyi bırakır. Yıllar geçer, küçük fil artık büyür ve çok güçlüdür. Öyle güçlüdür ki artık zinciri koparabilecek ve kazığı sökebilecek gücü vardır. Ancak özgür olamayacağına inandığı için kaçabileceği halde kaçmayı denemez. Çünkü fil artık Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna yakalanmıştır.

Öğrenme kuramları arasında, Tepkisel Koşullanma içerisinde Öğrenilmiş Çaresizlik aynı zamanda bir öğrenme biçimidir. Rus bilim adamı Ivan Pavlov’un köpekleri üzerinde yaptığı deneyler sonrası öğrenmenin, uyarılara verilen tepkiler sonucunda gerçekleştiği bulgularına ulaşılmıştır. Pavlov yaptığı deneyin ilk aşamasında köpeğe yiyecek verildiğinde köpeğin salya salgıladığı, köpeğe zil çalındığında hiçbir tepki göstermediği gözlemlenmiştir. Deneyin ikinci bölümünde ise zil çalınmasının hemen ardından köpeğe yemek verilmiş ve bir süre sonra zil çalındığında köpeğin salya salgıladığı gözlemlenmiştir. Deneyin sonucunda köpeğin zil ile yemek arasında bir ilişki kurup koşullandığı gözlemlenmiştir. Bu öğrenme teorisine göre dışarıdan bir uyaran olmadan öğrenme de olmaz.

Bir insanın ömrü boyunca sergilemiş olduğu her şey davranışlarıdır. Gülmek, ağlamak, konuşmak gibi şeyler bunlardan bazılarıdır. Davranışlar; içgüdüsel, öğrenilmiş ve geçici olabilir. Öğrenilmiş davranışlar insan yaşamı esnasında ortaya çıkan davranışlar olup belirli ve kalıcı şekilde olur. Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu, organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâlidir.

Psikolog Martin Seligman’ın 1960’lardan itibaren geliştirdiği sendrom, bir canlının maruz kaldığı zorluklardan kurtulamayacağı inancının yerleşmesi durumudur. Hepimiz gün içerisinde az ya da çok Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu altında kalıyoruz. Bazen bir ikna eylemini defalarca deniyor, yanılıyor, başaramıyoruz. Sonra bir daha yanılmamak için ikna eylemini denemeyi bırakıyoruz. Bu sırada bir sürü şartlar değişiyor, eğer tekrar iknayı denersek başarılı olabileceğimiz halde, biz içgüdüsel olarak ön yargılarımızla davranmaya devam ettiğimiz için başkalarını ikna etmekten mahrum kalıyoruz.

Yapılan başka bir deneyde, aç bir köpekbalığını bir akvaryuma koyarlar. Ardından aynı akvaryuma küçük bir balık atarlar. Küçük balığı fark eden köpekbalığı hemen onu yemek için saldırıya geçer. Deneyi yapan uzmanlar köpek balığını ve küçük balığı cam bir bölmeyle birbirinden ayırmışlardır. Bunu bilmeyen köpek balığı kafasını ne olduğunu anlayamadığı sert cama çarpar. Birkaç denemenin ardından artık küçük balığa ulaşamayacağını anlayan köpek balığı çabalamaktan vazgeçer. Deneyin ikinci yarısında uzmanlar aradaki cam bölmeyi kaldırırlar. Artık köpek balığının önünde hiçbir engel kalmamıştır. Ancak köpekbalığı küçük balığı yemek için hiçbir artık hamle yapmaz.

Bir insan birkaç kez ikna denemesi yaptıktan sonra peş peşe başarısız olması artık insanları ikna edemeyeceği inancını geliştirmesine neden olur. Geçmiş yıllarda ehliyet sınavından kalan bir kişinin ‘‘neden artık sınava gireyim ki zaten sonuç değişmeyecek yine kalacağım’’ düşüncesine kapılması. Alkol bağımlısı bir kişinin alkolü birkaç kez bırakmaya çalıştıktan sonra bir türlü kendisini bırakmaya ikna edememesi, kişinin iknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromuna yakalandığının göstergesidir.

Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Bu durumu konuşmak için aile doktoruna danışmış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. “Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla” demiş. O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış

— ’’Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Yine cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş.

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Hâlâ cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş.

— ‘‘Hayatım bu akşam yemekte ne var?’’ en sonunda karısı adama yanıt vermiş.

— ‘‘Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuuuuuuk’’

İknada Öğrenilmiş çaresizlik Sendromuna yakalanırsanız, sorunu başkalarında arar ve bir türlü çözüm bulamazsınız

İknada Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, her şeyi yapsa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp cesaretini kaybetmesidir. İknada sunulan her metot belki de karşı tarafa yeterli ya da etkili bir metot değildir. Öğrenilmiş Çaresizliğe Sendromuna yakalanmamak için farklı ikna yöntemleri denemeye devam etmek gerekir.

İKNACI

Mustafa AVCI

Alım Talebi: Kumaş Çanta

Bir firmamız için, en az 5.000 adet olmak üzere kumaş çanta alımı yapılacaktır. Şartlara göre alım miktarı artacaktır. Ödeme şekli nakit ve teslimat yeri İstanbul’dur.

İlgilenen üreticilerin, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Yerleşim Yeri Uzağındaki İşyerlerinde Çalışanlara Hafta Tatili Toplu Olarak Kullandırılabilir mi ?

İşçilerin dinlenme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış yine Anayasa’nın 50. maddesinde dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu belirtildikten sonra yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili hakları ayrıca vurgulanmıştır. Gerçekten de işçinin hiç dinlenmeden sürekli biçimde çalışması gerek beden ve ruh sağlığı gerekse sosyal, kültürel ve toplumsal birliktelik açısından olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Bu yüzdendir ki, çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, çalışanların bedensel ve ruhsal olarak dinlenmelerini, toplumsal yaşamda var olmalarını sağlamak, iş yaşamında verimin ve kalitenin yükseltilmesi gibi birçok sebeple çalışanın yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmeleri oldukça önemlidir.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Hafta tatilinin 24 saatin altında bir süre verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.

Nitekim Yargıtay’a göre de; “2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.

Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin sürekli olarak aynı şekilde çalışması mümkün olmadığından, hastalık mazeret izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılmalıdır (Yargıtay HGK, 06.12.2017 tarih 2015/9-2698 E.-2017/1557 K.).

Hafta tatili çalışmalarının tanık anlatımları yerine doğrudan yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Hafta tatili ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.

Somut uyuşmazlıkta, davacı işçiye davalı işveren tarafından 15 defada toplam 130 gün hafta tatili izni kullandırıldığı görülmekte olup 130 gün hafta tatili izni davacının hak ettiği hafta tatili iznini karşıladığı gerekçesi ile davacının hafta tatili talebi reddedilmiş ise de bu kabul yerinde değildir.

Hafta tatili, 7 günlük çalışma periyodu içerisinde kesintisiz 24 saat olarak kullandırılmak zorundadır ve toplu kullandırılması borcu ortadan kaldırmaz. Ancak davacı 15 kez hafta tatiline çıkmış olup kullandığı hafta tatili süresi her defasında bir günden fazla ise de bu toplu hafta tatili kullanımlarında her defasında 1 gün yasal hafta tatili izni kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”1.

Uygulamada genellikle yerleşim yerlerinin uzağındaki şantiye işyerlerindeki çalışan işçilerin hafta tatillerinin ay içinde toplu olarak kullandırıldığı görülmektedir. Ancak Yüksek Mahkeme hafta tatili izinlerinin toplu olarak kullandırılmasını bu borcu ortadan kaldırmayacağına hükmetmekte ve bu tür bir uygulamalara işçinin rızası göstermiş olmasının hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılmasının haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturacağını ve işçinin rıza göstermiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinin altını çizmektedir.

Yargıtay’ın konuyla ilgili bir kararında, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Bunun altında bir süre için haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olması sebebiyle, hafta tatili izninin yasal düzenlemenin amacına aykırı şekilde toplu olarak kullandırılamayacağına ilişkin kabul ile hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişer günlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü isabetlidir.

Ancak, işçinin toplu olarak izin kullandığı dönemde çalışması karşılığı olmayan 1 yevmiye tutarındaki ücretin de davacıya ödendiği dikkate alındığında davacıya sadece 0,5 yevmiyesi kadar ödeme yapılmalıdır. Buna göre de, mahkemece davacının toplu olarak kullandığı izinlerin hafta tatilinden sayılmayan ve fiilen çalışılmayan her bir günü için, 0,5 yevmiye üzerinden hesaplama yapılmalı ve bu suretle davacının hafta tatili alacağı belirlenmelidir. Anılan hususun gözetilmemesi hatalı olup bozma sebebidir”2.

Sonuç olarak, yerleşim yerlerinin uzağındaki işyerlerinde çalışan işçilerin genellikle hafta tatilleri ay içinde toplu olarak kullandırılmaktadır. Bu tür bir uygulamaya işçi rızası göstermiş dahi olsa hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığından bahsedilemez. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılması haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturur. İşçinin rıza göstermiş olması bu sonucu değiştirmez. Hafta tatilinin ay içinde toplu olarak kullandırılması halinde, sadece bir hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı kabul edilir. Örneğin yerleşim yeri uzağındaki bir işyerinde çalışan işçiye hafta tatili ayda dört gün toplu olarak kullandırıldığında ilk izin günü, çalışılan son haftanın dinlenme hakkı yerine geçer. Diğer üç gün hafta tatili kullanma anlamında değerlendirilmez 3.

[1] Y.9.HD., 20.03.2019 T., 2015/34272 E., 2019/6327 K. Legalbank.

[2] Y.9.HD., 21.01.2021 T., 2020/9026 E., 2021/1796 K. Legalbank.

[3] SÜMER, Haluk Hadi, KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 3. Baskı, Ankara 2022, s.912.

Lütfi İNCİROĞLU