Hakedişlerin Tamamının İdare Tarafından Yapılmaması?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hakedişlerin Tamamının İdare Tarafından Yapılmaması

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hakedişlerin Tamamının İdare Tarafından Yapılmamasıİtirazen Şikayet Konusu;  İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle; Teknik Şartname’nin 3.4.4’üncü maddesinde; elektrik ve şebeke suyunun idare tarafından bedelsiz olarak yüklenicinin kullanımına sunulacağının belirtildiği, aynı Şartname’nin 4.5’inci maddesinde ise üçüncü şahıs personeline verilen yemeğin mutfak giderleri, elektrik, su, demirbaş malzeme kullanımı ve işçilik maliyeti karşılığı olarak sözleşme birim fiyatı üzerinden hesaplanacak olan % 15 oranındaki bedelin fatura edilerek yüklenicinin hakedişinden kesileceğinin düzenlendiği, söz konusu düzenlemelerin birbiriyle çeliştiği, ayrıca Şartname’nin 4.5’inci maddesinde yer alan düzenleme ile yükleniciye, ihalenin tarafı olmayan üçüncü kişilere hizmet verme zorunluluğunun getirildiği; kesinti oranının neye göre hesaplandığı, iş kapsamında yüklenici tarafından yaptırılacak olan sigortanın bahse konu kişileri kapsayıp kapsamadığı, olası bir gıda zehirlenmesi durumunda anılan kişilere karşı yüklenicinin sorumlu olup olmadığı hususlarının da belirsiz olduğu,

Teknik Şartname’nin 4.5’inci maddesinde; talep olması halinde üçüncü şahıs personeline sözleşme birim fiyatı üzerinden kesilecek fiş karşılığı yemek verileceğinin belirtildiği, ancak bahse konu yemeğin ilgili personeller tarafından tüketilmemesi durumunda anılan düzenlemenin yükleniciye ek maliyet oluşturacağı, ayrıca sözleşme birim fiyatının yüksek maliyetli ve düşük maliyetli yemeklerin ortalaması alınmak suretiyle ortaya çıktığı, dolayısıyla bahse konu personelin yüksek maliyetli yemeklerin verildiği günlerde yemek yemesi durumunda, sözleşme birim fiyatı üzerinden hesaplanarak kesilecek fişin, yenilen yemeğin bedelini karşılamayacağı, yine sözleşme birim fiyatı üzerinden hesaplanacak tutarın ihale konusu iş kapsamında ödeneceği belirtilen fiyat farklarını da kapsamayacağı, bunların yanı sıra yemek bedelinin % 15’inin kira olarak ödenmesinin yükleniciyi zarara uğratacağı, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin ilgili maddeleri ile Sözleşme Tasarısı’nın 12’nci maddesi uyarınca hakediş ödemelerinin yalnızca idare tarafından yapılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir

25.04.2024 tarihli ve  2024/UH.I-612 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’nci maddesinde “a) Sözleşme bedelinin iş süresince dönemler itibariyle ödenmesi:

Sözleşme konusu hizmetin yüklenici tarafından belli bir süre boyunca devamlı olarak verilmesi (4 üncü maddede tanımlanan sürekli nitelikte bir iş olması) veya işin bölümlere ayrılabilir olması durumunda sözleşmede belirtilen aralıklarla, kesin ödeme mahiyetinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere geçici hakediş ödemeleri yapılır. Yüklenici tarafından yapılan işlerin bedelleri, sözleşmedeki kayıtlara ve ilgili kanunlara göre yapılacak kesintiler de çıktıktan sonra, sözleşmenin ödemeye ilişkin hükümleri çerçevesinde kendisine ödenir.

Hakediş raporlarının düzenlenmesi aşağıdaki esaslara göre yapılır.

1- Toplam Bedel Üzerinden Birim Fiyat Sözleşmelerde; Geçici hakediş raporları yüklenicinin başvurusu üzerine, sözleşme veya eklerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça ayda bir defa düzenlenir.

….

İşe başladığından beri meydana getirilen işler, kontrol teşkilatı tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte hesaplanır ve bulunan miktarlar, teklif edilen birim fiyatlarla çarpılmak suretiyle sözleşmedeki esaslara uygun olarak hakediş raporuna geçirilir.

Her hakediş tutarına, eğer sözleşmede öngörülmüşse eklenecek miktar dâhil edilir. Bulunan miktardan, bir önceki hakediş tutarı çıkarılarak bulunan miktara, ilgili mevzuata göre hesaplanacak Katma Değer Vergisi (KDV) eklenir. Bu miktardan sözleşmede yazılı kesintiler, varsa yüklenicinin idareye olan borçları ve cezalar ile kanunen alınması gereken vergiler kesilir. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç sözleşmesinde yazılı sürenin sonunda, eğer sözleşmede bu hususta bir kayıt yoksa otuz gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır…” hükmü,

Sözleşme Tasarısı’nın “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 12’nci maddesinde “12.1. Sözleşme bedeli (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlara ilişkin bedel dâhil) TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü-Muhasebe Müdürlüğünce ve Genel Şartname’nin hatalı, kusurlu ve eksik işlere ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla aşağıda öngörülen plan ve şartlar çerçevesinde ödenecektir:

Ödemeler Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nde yer alan hükümler çerçevesinde aylık olarak yapılacaktır.

12.1.1. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 30 gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır…” düzenlemesi,

Yemekhane İaşe Teknik Şartnamesi’nin “Genel Hükümler” başlıklı 3’üncü maddesinde “…3.4. Demirbaş Malzeme ve Tesisat Kullanımı: … 3.4.4. Elektrik ve şebeke suyu idare tarafından bedelsiz olarak yüklenicinin kullanımına sunulacaktır…” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Diğer Hususlar” başlıklı 4’üncü maddesinde “ …4.5. Bölge Müdürlüğümüz sahasında çalışan firmalar tarafından talep olması halinde, o günkü (7066 Model) yemek tabelasına eklemek suretiyle TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü’nde çalışan diğer yüklenici firma personeline de sözleşme birim fiyatı üzerinden yemek verebilecektir. Yemek yiyebilecek diğer firma personelinin sayısı idarece tutulan kayıtlara göre yıllık 5000 ( ±% 5), günlük ortalama 20 kişi olarak belirlenmiştir. Bu yemeklerin bedelleri yararlananlar tarafından fiş almak suretiyle peşin ödenecektir. Bu kapsamda fabrikamız sahasında çalışan 3. şahıs personeline verilen yemek miktarları üzerinden mutfak giderleri, elektrik, su, demirbaş malzeme kullanımı ve işçilik maliyeti karşılığı olarak, minimum TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü sözleşme birim fiyat üzerinden hesaplanacak olan % 15 oranındaki tutar, hakedişinden kesilerek, karşılığında TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğünce yemekhane yüklenicisi firmaya fatura edilecektir.” düzenlemesi,

Söz konusu Şartname’nin “Ödeme” başlıklı 11’inci maddesinde “11.1. Yükleniciye hakedişi, ayda bir olmak üzere yapılan iş kadar ve sözleşmedeki bedel üzerinden ödenecektir…” düzenlemesi yer almaktadır.

Yemekhane İaşe Teknik Şartnamesi’nin 4.5’inci maddesinde; TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü sahasında çalışan diğer firmaların talep etmesi halinde söz konusu firmaların personeline de ihale konusu işin yüklenicisi tarafından yemek verilebileceği, bu yemeklerin bedellerinin, yararlananlar tarafından fiş almak suretiyle peşin olarak ödeneceği, fiş bedelinin minimum, sözleşme birim fiyatı üzerinden % 15 oranında hesaplanacak olan tutar olacağı, bahse konu bedelin yemekhane yüklenicisine ödeneceği ve hakedişinden aynı miktarda kesinti yapılacağı belirtilmiştir.

Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42’nci maddesi ile Sözleşme Tasarısı’nın 12’nci maddesi uyarınca ise; hakediş ödemelerinin yükleniciye idare tarafından yapılması gerektiği, Teknik Şartname’de yer alan söz konusu düzenlemenin, ihale konusu işin yüklenicisinin hakediş tutarının bir kısmının TÜRASAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü sahasında çalışan diğer firmalar tarafından ödenecek olması sonucunu doğurduğu, dolayısıyla anılan düzenlemenin mevzuata uygun olmadığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddialarının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hakedişlerin Tamamının İdare Tarafından YapılmamasıMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Yeşil Çimento Sayesinde Türkiye’nin Karbon Emisyonu Azalacak

E Satınalma Yazılımı Haber Yeşil çimento Sayesinde Türkiye’nin Karbon Emisyonu Azalacak

E Satınalma Yazılımı Haber Yeşil çimento Sayesinde Türkiye’nin Karbon Emisyonu AzalacakTÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında yaptığı açıklamada, “Asıl hedefi düşük karbonlu üretim sağlamak olan sektörün, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği ve dijitalleşme konularında da titizlikle çalıştığını vurguladı.

Çimento sektörünün çatı kuruluşu TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik’in, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yaptığı değerlendirmede, Yeşil Çimento’nun yaygınlaştırılmasına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan tebliğin geçtiğimiz Mart ayında yürürlüğe girmesinin sektör adına çok önemli bir adım olduğunu belirtti. Yücelik,“Bu tebliğ sayesinde önümüzdeki 10 yılda; sektörde 11 milyon ton karbon salınımı azaltılabilecek. Bu sayede 1,3 milyon ton petrokok ve kömür ithalatının önüne geçilebilecek. Böylelikle, 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlanabilecek potansiyele sahip olacağız” değerlendirmesini yaptı.

Türkçimento LogoTürk çimento sektörünün her zaman uluslararası standartlara uygun ve her daim denetlenebilir çimento üretimini birinci öncelik olarak gördüğünü vurgulayan Fatih Yücelik, Avrupa’nın lideri, Dünya’nın beşinci büyük üreticisi olan sektörün, aynı zamanda çimento ve klinker toplamında Dünyada ikinci büyük ihracatçı konumunda yer aldığını hatırlattı. 120 milyon tona eşdeğer çimento üretim kapasitesine sahip olan Türk çimento sektörü, Türkiye geneline yayılan 56 entegre ve 21 öğütme olmak üzere toplam 77 fabrikada üretim yapıyor.

Yeşil Çimentoların Önünün Açılması Büyük Bir Avantaj Oldu

Fatih YücelikTÜRKÇİMENTO Başkanı Fatih Yücelik,“AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın sektörümüze getireceği yükümlülükler de düşünüldüğünde, çimento üretiminde sağladığı ekonomik avantaj ve çevresel etkileri azaltması sayesinde, yeşil çimentoların önünün açılmasını ülkemiz açısından büyük bir avantaj olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönem sektörün dekarbonizasyon/düşük karbonlu üretim için belirtilen kazanımları sağlayabilmesi için sektörün alternatif hammadde ve alternatif yakıta erişimine yönelik düzenlemelerin zorunluluğu unutulmadan, kamu, akademi, sivil toplum örgütleri ve sektördeki bütün paydaşların iş birliği daha da önem kazanıyor” dedi.

Asıl hedefi düşük karbonlu üretim sağlamak olan sektörün, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği ve dijitalleşme konularında da titizlikle çalıştığını söyleyen Yücelik, şu görüşleri dile getirdi:

“Düşük karbonlu üretim yol haritamızda da belirttiğimiz gibi, bu yolda alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, üretimde klinker kullanım oranını azaltma, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Hesaplarımıza göre 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacımızın yaklaşık %12’sini alternatif yakıttan elde ettik. Ayrıca yine 2023 yılında 6,2 milyon ton alternatif hammadde kullandık. Karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmak da önemli. Enerji verimliliğini sağlamak üzere; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla ‘atık ısı gerikazanım’ tesisleri kuruyoruz. Güncel rakamlarla, öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık geliyor. Yani, yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğer bir miktardan bahsediyoruz. Enerjinin çimento üretim maliyetindeki oranının %80 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında atık ısı geri kazanımı yoluyla ürettiğimiz enerjinin hem çevresel hem de ekonomik getirisini görebiliriz.”

E Satınalma Yazılımı Haber Yeşil çimento Sayesinde Türkiye’nin Karbon Emisyonu AzalacakÜlkemizin 2053 net sıfır hedefiyle Türk çimento sektörünün “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi”ni desteklediğini belirten Yücelik, “Özellikle ikiz dönüşüme sektör olarak adaptasyon sürecindeyiz. Yeşil ve dijitalin iç içe olduğu bir döneme geçiş yapmış bulunuyoruz. Bu geçişte de bir diğer önemli unsur toplumsal dönüşümdür. Dolayısıyla ikiz dönüşüm sürecini üçüz dönüşüm olarak revize ederek yol haritamızı bu çerçevede çiziyoruz” dedi.

Çalışan Bağlılığı: Platonik Bir Aşk Hikayesi mi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İçalışan Bağlılığı Platonik Bir Aşk Hikayesi Mi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İçalışan Bağlılığı Platonik Bir Aşk Hikayesi Mi“Çalışan Bağlılığı” (employee engagement) İnsan Kaynakları alanında uzunca bir süreden beri tartışılmaktadır. Kavram o kadar popülerleşmiştir ki, “employee engagement” kavramı için Google arama motoru 05 Haziran 2024 tarihi itibariyle yaklaşık 52.300.000 sonuca ulaştığını bildirmektedir. Alanın popüler ve güncel referans kitaplarından birinde de “çalışan bağlılığı” (employee engagement) için 13 sayfa ayrıldığı görülmektedir (1).

Çalışan bağlılığı konusu akademik çevrelerde sevilen ve sıklıkla ele alınan bir konu olmasına rağmen, bu kavramın tek bir tanımı olmadığı ve tanım konusunda fikir birliğinin de bulunmadığı görülmektedir (2). Bununla birlikte kavramın, konu ile ilgili literatürde genelde iki farklı temelde ele alındığı söylenebilir. Bunlardan ilki örgüt üyelerinin fiziksel, bilişsel ve duygusal olarak kendilerini örgütteki rollerine adamalarına, ikincisi ise çalışanların işlerine yönelik tutum ve davranışlarında canlılık, adanmışlık ve özümseme gibi olumlu ve tatmin edici duyguların eşlik ettiği bir zihin yapısına gönderme yapmaktadır (3).

Çalışan bağlılığı kavramının yanı sıra örgütsel bağlılık (organizational engagement), çalışmaya bağlılık (work engagement), işe bağlılık (job engagement), bilişsel bağlılık (cognitive engagement), fiziksel ya da davranışsal bağlılık (physical or behavioral engagement), kişisel bağlılık (personal engagement) ve sosyal bağlılık (social engagement) kavramlarının da kullanıldığı ve zaman içerisinde hem kavramlaştırmaların hem de içeriklerin çeşitli yönlerden farklılaştığı görülmektedir. Örneğin örgütsel bağlılık daha çok çalışanların örgüte olan adanmışlık düzeyleriyle ilgilenirken, işe bağlılık çalışanların iş ya da rollerine olan adanmışlıklarına, bilişsel bağlılık ise çalışanların işlerini, örgütü ve ilgili kültürü nasıl anladıklarına odaklanmaktadır (4). Ancak bu kavramların içeriklerinde farklılaşmalar olsa da genel olarak kullanılması tercih edilen kavram çalışan bağlılığıdır.

Kavramlaştırmalar ve içerik çok çeşitli olsa da gözden kaçan nokta bütün bunların yalnızca çalışanların örgütlerine, işlerine, çalışmaya ve örgütün diğer üyelerine yönelik algı ve duygularına odaklanması, örgütlerin ve işverenlerin çalışanlarına yönelik bağlılıklarının olup olmadığıyla ilgilenilmemesidir.

Her ne kadar, konu ile ilgili literatürde “işveren bağlılığı” (employer engagement) ya da örgüt bağlılığı (organization engagement) gibi kavramlar kullanılıyor olsa da bu kavramların çalışan bağlılığının örgüt ya da işveren tarafındaki karşılığı olarak kavramlaştırıldığını söylemek güçtür. Örneğin örgüt bağlılığı (organization engagement) çalışanların örgüte olan bağlılıklarını, kısacası örgütsel bağlılığı (organizational engagement) incelerken (5), işveren bağlılığı (employer engagement) kavramı ise işverenlerin diğer işverenlerle uzun soluklu iş birliği yaparak işgücü piyasalarına yönelik çeşitli projelere katılmalarını ifade etmektedir (6). Bu yönüyle de işveren bağlılığı kavramı çoğunlukla aktif işgücü piyasası politikalarına yönelik olarak “işveren katılımı” (employer participation) ve “işveren desteği” (employer involvement) çerçevesinde ele alınmaktadır (7).

Çalışan bağlılığı ve işveren bağlılığı kavramlaştırmasındaki bu tuhaflığa Mahan ve Nelms dikkat çekerek, “işveren bağlılığı” kavramının “çalışan bağlılığı” kavramına uygun olarak ele alınması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Mahan ve Nelms geleneksel yönetim anlayışının işgücünün değişen doğasına yanıt vermekten uzak olduğundan hareketle, örgütlerin çalışma ilişkilerinde işveren gözlüklerini bir kenara atıp, çalışan gözlüğünü takmalarını önermektedirler.

Başka bir ifade ile Mahan ve Nelms’in “işveren bağlılığı” kavramlaştırması, örgütlerin çalışanlarının ihtiyaç ve beklentilerinin yanı sıra onların performanslarını düşüren ve örgütten ayrılmalarına yol açan sorunları doğru anlamak ve bunlara yönelik tam zamanında çözüm üretebilmek için çalışanlarının bakış açılarını anlamak ve sorunları onlar gibi görebilmelerine ilişkindir (8).

Çalışma hayatında bireysel iş ilişkileri yaygındır ve bunun sonucunda da bir iş ilişkisi ya da iş sözleşmesi iki taraflıdır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, bağlılık açısından şimdiye dek ileri sürülen bütün kavramlar yalnızca taraflardan birinin (çalışanın) diğerine (örgüt ya da işverene) olan bağlılığına odaklanmış bulunmaktadır. Gerçekten de yukarıda örnek olarak verilen referans kitapta işveren bağlılığı ya da örgüt bağlılığı kavramlarının bir kere bile kullanılmaması da oldukça dikkat çekicidir. Görünen o ki, “bağlılık” tıpkı platonik aşk gibi ele alınmakta ve yalnızca çalışanların örgütlerine ya da işverenlerine platonik bir biçimde âşık olmaları beklenmektedir. Bunun gerçek bir aşk olmadığı açıktır.

Bu nedenle, eğer çalışan bağlılığından söz ediliyorsa karşı tarafın da bağlılığından söz edilmesi gerekir. Örneğin çalışanın çalıştığı şirkete ya da işverenine bağlılığından söz ediliyorsa, şirketin ya da işverenin de çalışanlarına bağlılıklarının da inceleme konusu olması beklenir. Bu nedenle Mahan ve Nelms’in “işveren bağlılığı” kavramlaştırması bu açıdan önemlidir ve şimdiye kadar gözden kaçırılmış bir eksikliğe dikkat çekmektedir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İçalışan Bağlılığı Platonik Bir Aşk Hikayesi MiKısaca belirtmek gerekirse, çalışan bağlılığını platonik bir aşk gibi ele alan yaklaşımları bir kenara bırakarak, karşılıklı bağlılığın esas alındığı bir yönetim anlayışının benimsenmesinin her iki taraf için de büyük yararlar sağlaması beklenebilir. Gerçekten de platonik de olsa, nihayetinde insanlar aşklarına bir gün karşılık bulmayı umarlar. Zaten normal koşullar altında kaç insan karşılıksız kalan bir aşkı sürdürmek ister ki?

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Armstrong, M. and Taylor, S. (2023), Armstrong’s handbook of human resource management practice: A guide to the theory and practice of people management, 16th Ed., Kogan Page, London and New York, pp. 218-230.

(2) Turner, P. (2020), Employee Engagement in Contemporary Organizations Maintaining High Productivity and Sustained Competitiveness, Palgrave Macmillan, Cham, p. 29.

(3) Saks, A. M. (2023), Encyclopedia of Human Resource Management, Ed. S. Johnstone, J. K. Rodriguez and A. Wilkinson, Edward Elgar, Cheltenham, p. 94.

(4) Turner, ibid., 32-37.

(5) Saks, A., Gruman, J. A. and Zhang, Q. (2022), “Organization engagement: a review and comparison to job engagement”, Journal of Organizational Effectiveness: People and Performance, 9 (1), pp. 20-49.

(6) Wilson, R. (t.y.), “5 Levels of Employer Engagement”, Çevrim içi: https://www.jff.org/wp-content/uploads/2023/09/A-Resource-Guide-to-Employer-Engagement_1PAGE-062316.pdf, (05.06.2024).

(7) Ingold, J. and McGurk, P. (2023), “Introduction”, Employer Engagement: Making Active Labour Market Policies Work, Ed. J. Ingold and P. McGurk, Bristol University Press.

(8) Mahan, T. F. and Nelms, D. A. (2020), EmployER Engagement: The Fresh and Dissenting Voice on the Employment Relationship, Indigo River Publishing, Pensacola.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

İş Kanunu’na Göre, İşçi Yıllık İznini Dilediği Zaman Kullanabilir mi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Kanunu’na Göre, İşçi Yıllık İznini Dilediği Zaman Kullanabilir Mi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Kanunu’na Göre, İşçi Yıllık İznini Dilediği Zaman Kullanabilir Miİşçi her hizmet yılına karşılık, hak kazandığı yıllık üc­retli iznini, gelecek hizmet yılı içinde kullanır (İşK m. 54/4). İşveren veya işveren vekilleri, izin kuruluna, izin kurulunun bulunmadığı yerlerde bu işle görev­lendirilen kişilere danışmak suretiyle işyerinde yürütülen işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde verileceğini tayin edebilir. Bunu işyerinde ilan eder (Yönetme­lik m.5).

İşçi sayısı yüzden fazla olan işyerlerinde işveren veya işveren vekilini temsilen bir, işçileri temsilen iki kişi olmak üzere toplam üç kişiden oluşan izin kurulu kurulur. İşçi sayısı yüzden az olan işyerlerinde; izin kurulunun görevleri, işveren veya işveren vekili veya bunların görevlendireceği bir kişi ile işçilerin kendi aralarında seçecekleri bir temsilci tarafından yerine getirilir (Yönetmelik m.15, 18).

İşçi hak ettiği yıllık ücretli izinlerini, kullanmak istediği zamandan en az “bir ay” önce işverene yazılı olarak bildirir. İşçi yıllık izin isteminde, adını soyadını, varsa sicil numarasını, iznini hangi tarihler arasında kullanmak is­tediğini ve ücretsiz yol izni isteyip istemediğini yazar (Yönetmelik m.7, 8).

İşveren veya işveren vekilleri, işçinin yazılı izin isteklerini izin kuru­luna, izin kurulunun bulunmadığı yerlerde bu işle görevlendirilen kişilere ile­tir. İzin kurulu veya işveren, işçinin izin kullanma tarihi ile bağlı değildir. Ancak, izin sıra ve nöbetleşmesini göstermek üzere söz konusu kurulca dü­zenlenecek çizelgeler işçinin talebi ve iş durumu dikkate alınarak hazırlanır. Aynı tarihe rastlayan izin isteklerinde; işyerindeki kıdem ve bir yıl önceki yıl iznini kullandığı tarih dikkate alınarak öncelikler belirlenir (Yönetmelik m.8).

Yıllık ücretli izin hakkı “vazgeçilmez” bir hak olduğundan, işçinin, iş­verene yıllık ücretli iznini kullanmak istediği tarih yönünden bir bildirimde bulunmaması, sadece izin kullanma tarihi yönünden bir isteği olmadığını gös­terir. Bu durumda işveren veya işveren vekili işin gereği ve işçi sayısına göre, bu konuda bildirimde bulunmuş işçilerle birlikte bildirimde bulunmamış iş­çilerin de izin tarihlerini belirleyecektir. İşçi, bu yolla belirlenen izin tarihle­rine uymak zorundadır.

Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir özetle, ”İş Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre, işçi iznini dilediği zaman kullanamaz. İşverenin izinin kul­lanılacağı süreyi ve zamanı belirleme yetkisi vardır. Buna rağmen işçinin izin dilekçesi verip işverenin bunu kabul etmesini beklemeden işten ayrılması, iş sözleşmesini o tarihte feshettiğini gösterir” denilmektedir[1].

Başka bir Yargıtay kararına göre ise, ”Yıllık ücretli izin anayasal bir haktır. İşçi talep ettiğinde de yönetim hakkı kapsamında işverenin öngöreceği zamanda kullandırılması gerekir. Kullandırılmaması işçiye 4857 sayılı İş Ka­nunu’nun 24/II. f maddesi uyarınca çalışma koşullarının uygulanmaması ne­deni ile haklı fesih hakkı verir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 60. maddesi ve izin yönetmeliği hükümlerine göre izin isteğinin bir ay önceden işverene bildiril­mesi, işverenin işin durumuna göre izin dönemini belirleyeceği, kısaca izin verilmesi ve kullandırılmasının işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğu açıktır[2].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Kanunu’na Göre, İşçi Yıllık İznini Dilediği Zaman Kullanabilir MiSonuç olarak işçi, her hizmet yılına karşılık hak kazandığı yıllık üc­retli iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır (İşK m. 54/4). Ancak, işçi iznini dilediği zaman kullanamaz. Çünkü, işverenin yıllık iznin kul­lanılacağı süreyi ve zamanı belirleme yetkisi vardır. Nitekim Yargıtay da, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 60. maddesi ve İzin Yönetmeliği hükümlerine göre, izin isteğinin bir ay önceden işverene bildiril­mesini ve işverenin de işin durumuna göre izin dönemini belirleyebileceğini, kısaca izin verilmesi ve kullandırılmasının işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğunu” kabul etmektedir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD. 05.02.2019 T,  E. 2015/34993 K. 2019/2773.Legalbank.

[2] Y9HD.12.02.2019 T., E.2015/30289, K.2019/3349 Legalbank.

Kiralar Nominalde %265 Arttı , %25 Kira Zam Sınırlaması Kalktı Piyasa Dengeye Ulaşacak

Satınalma Eğitimi Kiralar Nominalde 5 Arttı , Kira Zam Sınırlaması Kalktı Piyasa Dengeye Ulaşacak

Satınalma Eğitimi Kiralar Nominalde 5 Arttı , Kira Zam Sınırlaması Kalktı Piyasa Dengeye UlaşacakHaziran 2022’de yürürlüğe konan ve temmuz ayı itibarıyla sona ermesi beklenen %25 kira artışı sınırlamasının piyasaya olan etkilerini değerlendirdi. Buna göre, 2 yıllık dönemde Türkiye genelindeki kiralık evlerin değeri nominal olarak %265 arttı. Enflasyondan arındırıldığında ise kira değerleri %47 oranında yükseldi. Yapay zeka ile gayrimenkul değer hesabı yapan ve bu sayede kullanıcıların güvenle gayrimenkul satışı yapmalarına imkan sağlayan Endeksa Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı Görkem Öğüt, düzenlemenin kaldırılmasının sektörü pozitif yönde etkileyeceğini belirtiyor: “Sınırlamayla birlikte ev sahipleri ve kiracılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, piyasada kiralık konut stoğunu azaltan bir etki yarattı. Bu uygulamanın kalkmasıyla birlikte piyasa orta vadede arz talep yeniden dengesini bulacaktır.” 

Pandemi sonrasında kira artış oranlarında yaşanan büyük sıçramayı frenleme amacıyla Haziran 2022’de yürürlüğe konan %25 kira artışı sınırlamasının, temmuz ayı itibarıyla sonlanması bekleniyor. Yeni dönemde kiralık ev piyasasında nasıl değişimler yaşanacağı merak konusu. Kullanıcılarına büyük veri analizi ve yapay zeka ile gayrimenkullerinin gerçek değerini sunan Endeksa, iki yıllık bu düzenlemenin piyasaya etkilerini değerlendirdi. Endeksa’nın analizine göre, 2 yıllık sınırlama dönemi boyunca Türkiye genelindeki kiralık evlerin değeri, nominal olarak %265 oranında arttı. Bu veriler enflasyondan arındırıldığında, Türkiye genelindeki ortalama kiraların iki yıllık süreçte reel olarak %47 oranında artmış olduğu görülüyor. 

İl bazındaki 2 yıllık nominal kira değişimlerine bakıldığında ise, bazı kentlerde Türkiye ortalamasının çok üzerinde artışlar kaydedildiği görüldü. Örneğin en yüksek nominal değer artışlarının görüldüğü Ordu, Manisa, Edirne, Hatay ve Kocaeli’nde kiralık konutlar Haziran 2022 sonrasında ortalama 5 – 6 kat arasında artarken, aynı illerde enflasyondan arındırılmış verilere göre kira bedelleri 2 kat artmış durumda. Bu veriler, özellikle pandemi öncesinde ortalama kira fiyatları Türkiye ortalamasının altında kalan birçok ilde %25 sınırlamasına rağmen astronomik kira artışları yaşandığını ortaya koyuyor. 

Pandemi nedeniyle yaşanan kapanmalar sırasında kira artışları konusunda rekor kıran Antalya, Adana, Muğla gibi illerde ise son iki yıllık süreçte kira bedellerinin reel olarak %10-24 oranında düştüğü görülüyor. İstanbul, Ankara ve İzmir olarak en büyük 3 ilin kira değişim seviyeleri analiz edildiğinde ise Ankara’nın diğerlerinden farklı bir seyir izlediği görülüyor. Buna göre Türkiye reel değişim ortalaması %47 iken, İstanbul %31 ile ortalamanın altında artışlar kaydetti. Ortalamanın üzerinde kira artışı gösteren iki ilden İzmir’de ise 2 yıllık reel kira değişimi %52 iken, Ankara’da ise bu oran %105. 

Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, düzenlemenin kaldırılmasının sektörü pozitif yönde etkileyeceğini söyledi. Özünde kiracıların alım gücünü koruma amacı taşıyan bu düzenlemenin piyasadaki arz talep dengesini sarstığını vurgulayan Öğüt, şu değerlendirmeleri yaptı: 

“Endeksa verilerine göre, %25 kira sınırlaması Türkiye genelinde ortalama kira fiyatlarındaki reel artışı kısmen durdurabildi. Verilerimiz iki yıllık süreçte kiraların reel olarak %47 arttığını gösteriyor. Ancak son bir yıllık verilere baktığımızda, Türkiye genelindeki kiralar reel olarak %8 düştü. Dolayısıyla ilk yıl ev sahiplerinin kiraları çok yüksek oranlarda artırdığını; ikinci yılda ise düzenlemenin kira artış oranlarını baskıladığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, evini ilk kez kiraya verecek birçok ev sahibi bu düzenlemenin süreceği ve bir sene sonra kiraya %25’ten daha fazla zam yapamayacağı tahminiyle hareket etti. Ancak düzenlemenin kaldırılmasıyla orta vadede, piyasa arz talep dengesini bulacaktır.”

Öğüt, kira fiyatlarının artık serbest piyasada belirlenecek olmasının konut satışlarına da hareketlilik getireceği görüşünde. Öğüt, “Son dönemlerde kiracı-ev sahipleri arasında yaşanan anlaşmazlıkların artması, kiracılı evlerin satışına da yansıyor. Eskiden kiracılı ev daha değerliyken; son dönemlerde kiracısı olmayan boş evler daha değerli görülmeye başlamıştı. Düzenlemenin kalkmasıyla bu bakış açısında da bir değişim yaşanabilir. Endeksa olarak, sektörün bu dinamik sürecini yakından izleyerek büyük veri analizi uzmanlığımızla müşterilerimize en güncel bilgileri sunmaya devam edeceğiz” dedi.

Almanya-Türkiye Arasında Dış Ticaret Hacmi 50 Milyar Dolara Ulaştı !

Satınalma Eğitimi Almanya Türkiye Arasında Dış Ticaret Hacmi 50 Milyar Dolara Ulaştı !

Satınalma Eğitimi Almanya Türkiye Arasında Dış Ticaret Hacmi 50 Milyar Dolara Ulaştı !Almanya, sayıları 3 milyona ulaşan Türk kökenli vatandaşımızın karnının doyduğu bir yer. 1960’lı yıllarda Türkiye’den Almanya’ya giden gurbetçiler bugün Almanya’da, Almanlardan sonra en büyük etnik grubu temsil ediyor. 

Son yıllarda Türkiye’den yurtdışına yerleşen gençler arasında da Almanya en çok tercih edilen ülkelerin başında geliyor. Almanya, bu özellikleri yanında Türkiye’nin ve Ege Bölgesi’nin ihracatında uzun yıllardır lider ülke konumunda. Almanya, Türkiye’nin ithalatında da üçüncü sıranın sahibi. 

Türkiye, 2023 yılında 255 milyar 800 milyon dolarlık ihracata imza atarken, Almanya’da 21 milyar 79 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin ihracatında Almanya yüzde 8,3’lük payla temsil edildi. Almanya’dan sonra en çok ihracat yaptığımız ülke 14,8 milyar dolarla Amerika Birleşik Devletleri ve 12,4 milyar dolarla İngiltere oldu. 

Almanya-Türkiye Dış Ticareti 50 Milyar Dolara Ulaştı 

Almanya, dünyanın ihracat devi ülkelerinden birisi. Makine ve otomotiv sektörleri başta olmak üzere ihracatta dünyayı domine ediyor. Türkiye, 2023 yılında Almanya’dan 28,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Türkiye ile Almanya arasındaki dış ticaret hacmi 49,8 milyar dolara ulaştı ve 50 milyar dolara ramak kaldı. 

Sayıları 120 bine ulaşan Türk ihracatçıları, 2023 yılında Afrika kıtasına 19 milyan 49 milyon dolarlık ihracat yaparken, Amerika kıtasına 18 milyar 23 milyon dolarlık ürün gönderiminde bulundular. Türk ihracatçıları, Asya ve Oknasuyla pazarında ise; 10,8 milyan dolarlık dışsatıma imza attı.Bu veriler ışığında Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı 21 milyar 79 milyon dolarlık ihracatın 3 kıtaya yapılan ihracat rakamını solladığını görüyoruz.Türkiye’nin 2024 yılı ihracatının ilk dört aylık verilerine baktığımızda Almanya, 6 milyar 713 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korudu. Almanya, Türkiye’nin ihracatında yüzde 8,1’lik payla temsil edildi.2024 yılının ocak-nisan döneminde Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler listesine baktığımızda Almanya’dan 8 milyar 526 milyon dolar ithalat gerçekleştirdik. Almanya-Türkiye arasındaki dış ticaret 2024 yılının ilk 4 aylık döneminde 15 milyar 239 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.Türkiye, Almanya’ya gerçekleştirdiği her 74 dolarlık ihracata karşılık 100 dolarlık ithalat yaptı. 

Ege Bölgesi Her 100 Dolarlık İhracatının 10,2 Dolarını Almanya’ya Yaptı 

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Almanya’ya yapılan ihracat rakamları irdelendiğinde; Egeli ihracatçıların Almanya pazarında daha güçlü temsil edildiğini görüyoruz.Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri, 2023 yılında Almanya’ya 1 milyar 850 milyon dolarlık ihracat yaparken, EİB’nin 18,3 milyar dolarlık ihracatında Almanya’nın payı yüzde 10,2’ye ulaştı. Almanya, Türkiye genelinde olduğu gibi Ege Bölgesi’nde de en çok ihracat yapılan ülke olmayı sürdürdü. Ege Bölgesi’nde Almanya’dan sonra en çok ihracat yapılan ülkeler; 1 milyar 509 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri ve 1 milyar 47 milyon dolarla İspanya şeklinde sıralandı.Egeli ihracatçılar, 2024 yılının ocak-nisan döneminde 200 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yaparken Almanya 611 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki üstünlüğünü korudu.

Otomotiv, Hazırgiyim ve Demir Sektörleri Almanya’ya İhracatta Zirvede 

Türkiye’de ihracatın kayda alındığı 26 sektörün Almanya ihracat karnelerine baktığımızda; 15 sektör Almanya’ya ihracatını artırmayı başardığını görüyoruz. Avrupa Birliği’ni domine ettiği için küresel ekonomideki resesyondan daha fazla etkilenen ve yorgun olan Alman ekonomisi, 2022 yılına göre 2023 yılında 11 sektörde Türkiye’den ithalatını azaltmak zorunda kaldı. Türkiye’nin ihracat şampiyonu olan otomotiv endüstrisi sektörü, Almanya’ya gerçekleştirdiği 4 milyar 854 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’den Almanya’ya en çok ihracat yapan sektör konumunda. Dünyaca meşhur Alman otomotiv endüstrisinde Türkiye’de üretilen yüzlerce parça kullanılıyor.Türk moda endüstrisi, 2023 yılında Almanya pazarında yüzde 16 kan kaybetse de, Almanlara 3 milyar 50 milyon dolarlık kıyafet satmayı başardı. Almanlar şıklıklarını Türk kıyafetleriyle tamamladı. 

Demir ve demirdışı metaller sektörümüz Almanya’ya 1 milyar 649 milyon dolarlık ihracatla zirvenin üçüncü basamağının sahibi oldu. Elektrik-Elektronik Sektörü 1 milyar 353 milyon dolar, kimya sektörü 1 milyar 277 milyon dolar ve makine sektörü 1 milyar 47 milyon dolarlık ihracatla Almanya’ya ihracatta 1 milyar dolar barajını aşan sektörler oldu. Gemi, Yat ve Hizmetleri Sektörü 2023 yılında Almanya’ya ihracatını yüzde 192,4 artırarak Almanya’ya ihracat artış rekortmeni sektör olarak öne çıktı. Yaş meyve sebze sektörü yüzde 43,2’lik, zeytin ve zeytinyağı sektörü yüzde 24’lük artışla ihracatını en çok artıran üç sektör şeklinde sıralandılar.

Almanya 6 Sektörde İhracat Birincisi, 5 Sektörde İkinci Büyük İhraç Pazarı 

Türk ihraç sektörlerinin en çok ihracat yaptığı ülkeler listelerine baktığımızda; Demir ve demirdışı metaller, fındık ve fındık mamulleri, hazırgiyim ve konfeksiyon, iklimlendirme, kuru meyve ve otomotiv endüstrisi sektörlerinde Almanya en çok ihracat yapılan ülke olarak dikkati çekiyor.Almanya; Deri ve deri mamulleri, Elektrik ve elektronik, Makine ve aksamları, Meyve sebze mamulleri ve Yaş meyve sebze sektörlerinde ikinci büyük ihraç pazarımız.Zeytin ve zeytinyağı sektörünün en çok ihracat yaptığı 3. Ülke Almanya olurken, Çelik, çimento, tekstil sektörlerinin en çok ihracat yaptığı ülkeler listesinin dördüncü basamağında yer buldu. Halı, mobilya sektörlerinde beşinci sırada Almanya’nın adı yazılı.Süt bitkileri sektöründe altıncı büyük ihraç pazarımız olan Almanya, kimya ve savunma sanayi sektörlerimizin en çok ihracat yaptığı yedinci ülke. Almanya’yı; Hububat, bakliyat yağlı tohumlar, su ürünleri ve mücevher sektörlerimizin listelerinde dokuzuncu sırada görüyoruz. Almanya, Madencilik ürünleri ihracatımızda 11. Ülke olurken, gemi yat ve hizmetleri sektöründe 17. ve tütün sektöründe 19. sıradan listeye girdi. 

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Almanya’ya İhracatta Lider Çelik ve Moda Endüstrisi Oldu  

Ege İhracatçı Birlikleri üyeleri, 2023 yılında Almanya’ya 1 milyar 850 milyon dolarlık ihracata imza atarken, 14 sektör Almanya’ya ihracatını artırdı, 12 sektör 2022 yılı performansının gerisinde kaldı. EİB’den Almanya’ya ihracata en büyük katkıyı 324 milyon dolarla Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği yaptı. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği 301 milyon dolarlık ihracatla zirve ortağı olarak öne çıktı.Egeli otomotiv ihracatçıları Almanya’ya 282 milyon dolarlık ihracatla üçüncü basamağın sahibi olurken, meyve sebze mamulleri sektörü 171 milyon dolarlık, kuru meyve sektörü 118 milyon dolarlık ihracatla 100 milyon dolar barajını aşan sektörler şeklinde sıralandı.Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2023 yılında Almanya’ya ihracatını yüzde 55’lik artışla 32 milyon dolardan 50 milyon dolara çıkararak Almanya’ya ihracat artış rekortmeni oldu. Çelik sektörü Almanya’ya ihracatta yüzde 21’lik artış hızı yakalarken ihracatını 172 milyon dolardan 208 milyon dolara yükseltti. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Almanya’ya ihracatını yüzde 18 geliştirerek 29 milyon dolardan 34 milyon dolara taşıdı. 

Almanya, Eib’deki 7 Sektörde Birinci, 6 Sektörde İkinci, 2 Sektörde Üçüncü Büyük Pazar 

EİB üyeleri arasında; demir ve demirdışı metaller, deri ve deri mamullleri, fındık ve fındık mamulleri, hazırgiyim ve konfeksiyon, makine ve aksamları ve otomotiv endüstrisi ihracatçılarının en çok ihracat yaptığı ülkeler listesinde Almanya birinci sırada yer aldı.Çimento cam seramik ve toprak ürünleri, halı, iklimlendirme, kuru meyve, meyve sebze mamulleri, ve yaş meyve sebze sektörlerinin en çok ihracat yaptığı ülkeler listesinde Almanya ikinci basamakta adını yazdırdı.Mobilya kağıt ve orman ürünleri, elektrik-elektronik ihracatında Almanya üçüncü olurken, mücevherat ihracatında dördüncü, kimya ihracatında beşinci büyük pazar olarak öne çıktı. Maden sektörünün ihracatında yedinci olan Almanya, Hububat, bakliyat yağlı tohumlar, savunma sanayi, süs bitkileri ihracatında sekizinci, su ürünleri ihracatında dokuzuncu güçlü alıcı oldu.Tekstil ve hammaddeleri, zeytin ve zeytinyağı sektörlerinin en çok ihracat yaptığı 10. Ülke Almanya olurken, gemi yat sektöründe 16., tütün sektöründe 19. Basamakta Almanya yer aldı. 

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan: “Ege Bölgesi’nden Almanya’ya yapılan ihracatta lideriz” 

“Ege İhracatçı Birlikleri üyesi ihracatçılarımız Almanya’ya 2023 yılında 1 milyar 850 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Bu ihracata en büyük katkıyı 324 milyon dolarla çelik, demir ve demirdışı metaller sektörlerimiz verdi. Türkiye genelinde de bu iki sektörümüz Almanya’ya 2,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’de yüksek enerji maliyetleri ve döviz kurunun enflasyon oranında artmaması paradoksuna rağmen Türk ihracatçılarımızın Almanya’ya yaptığı bu ihracat her türlü takdiri hak ediyor. İhracatçılarımıza dünyadaki rakipleriyle rekabet edebilecekleri bir zemin oluşturulsa Almanya’ya ihracatımız kısa vadede 500 milyon dolara ulaşabilir. Almanya’daki işletme sahibi Türk kökenli vatandaşlarımızın yoğunluğu, Türkiye ve Almanya arasındaki tarihi bağlar iki ülke arasındaki dış ticaretin gelişimine zemin hazırlıyor.” 

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş: “Sürdürülebilirlik projelerimizle Almanya’da gücümüzü koruyacağız” 

“Almanya hem Türkiye genelinde hem de Ege Bölgesi’nde en güçlü ihraç pazarımız. Türkiye moda endüstrisi olarak 2023 yılında 3 milyar 50 milyon dolarlık ihracat yaptık. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliğimiz 2023 yılında 1 milyar 340 milyon dolarlık ihracat yapmışken bu ihracatın yüzde 23’üne tekabül eden 301 milyon dolarlık tutarı Almanya’ya ihraç ettik. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyum konusunda en çok çalışan sektör olarak sürdürülebilirlik eksenli yatırımlarımızla AB ve o bölgenin ekonomisini domine eden Almanya pazarında önümüzdeki yıllarda da var olmaya devam edeceğiz. Almanya’ya ihracatımızı artırmak için Almanya’da gerçekleşen Munich Fabric Start the Source Fuarı’na uzun yıllardır Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapıyoruz. Yıllık 46 milyar dolar konfeksiyon ürünleri ithal eden Almanya pazarında konumumuzu güçlendirmek için Almanya’ya yönelik pazarlama faaliyetlerimiz devam edecek” şeklinde konuştu. 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak: “Almanya pazarında büyüyoruz” 

“Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği olarak 2023 yılında Almanya’ya ihracatımızı yüzde 15’lik artışla 192 milyon dolardan 221 milyon dolara çıkardık. Taze meyve sebze ihracatımız yüzde 55’lik artışla 32 milyon dolardan 50 milyon dolara ilerlerken, meyve sebze mamulleri ihracatımız yüzde 7’lik gelişimle 160 milyon dolardan 170 milyon dolara çıktı. Ege Bölgesi’nden Almanya’ya ihracat yapan gıda sektörleri arasında lider sektörüz. Bu konumumuzu korumak için gıda güvenliğini önceliklendiren projelerimizle üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin ürettiği 60 milyon ton meyve sebzenin katma değere dönüşmesi için Almanya gibi alım gücü yüksek pazarlardaki konumumuzu güçlendirmek için pazarlama çalışmalarımızı da sürdüreceğiz.”

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Almanya’ya yapılan ihracat tablosu

Sektör Adı Ülke 2022 (USD) 2023 (USD) Sektör ihracatındaki sıralaması
Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri ALMANYA 54.209.262 45.502.013 3. ülke
ÇELİK ALMANYA 172.043.603 207.753.870 1. ülke
ÇİMENTO CAM SERAMİK VE TOPRAK ÜRÜNLERİ ALMANYA 33.249.366 12.804.906 2. ülke
Demir ve Demir Dışı Metaller ALMANYA 120.661.027 116.410.391 1. ülke
Deri ve Deri Mamulleri ALMANYA 26.654.375 26.286.346 1. ülke
Değerli Maden ve Mücevherat ALMANYA 423.925 85.043 4. ülke
Elektrik – Elektronik ALMANYA 90.877.948 64.323.115 3. ülke
Fındık ve Mamulleri ALMANYA 6.593.707 6.571.719 1. ülke
GEMİ VE YAT ALMANYA 144.611 153.990 16. ülke
Halı ALMANYA 8.534.198 5.317.675 2. ülke
Hazırgiyim ve Konfeksiyon ALMANYA 347.072.487 300.822.651 1. ülke
Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri ALMANYA 29.169.165 34.311.864 8. ülke
İKLİMLENDİRME SANAYİİ ALMANYA 84.880.497 88.838.652 2. ülke
Kimyevi Maddeler ve Mamulleri ALMANYA 88.738.956 91.833.319 5. ülke
Kuru Meyve ve Mamulleri ALMANYA 113.580.970 118.459.227 2. ülke
Maden ve Metaller ALMANYA 66.257.000 34.196.827 7. ülke
Makine ve Aksamları ALMANYA 77.950.494 78.727.494 1. ülke
Meyve Sebze Mamulleri ALMANYA 160.061.642 170.576.832 2. ülke
SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİİ ALMANYA 4.747.705 5.844.070 8. ülke
SU ÜRÜNLERİ VE HAYVANCILIK MAMULLERİ ALMANYA 66.897.779 72.940.525 9. ülke
Süs Bitkileri ve Mamulleri ALMANYA 116.208 161.385 8. ülke
Taşıt Araçları ve Yan Sanayi ALMANYA 282.728.063 281.809.503 1. ülke
Tekstil ve Hammaddeleri ALMANYA 12.444.602 11.722.341 10. ülke
Tütün ALMANYA 12.082.648 13.910.270 19. ülke
Yaş Meyve ve Sebze ALMANYA 32.421.657 50.175.591 2. ülke
Zeytin ve Zeytinyağı ALMANYA 10.114.514 11.342.463 10. ülke
    1.902.656.409 1.850.882.081  

 

Alım Talebi: İnşaat Demiri

Alım Talebi İnşaat Demiri

Bir firmamız, yurtiçi piyasası için aylık 10 milyon usd değerinde inşaat demiri alımı yapacaktır. KDV dahil ve fabrika teslim olacak. Fiyatları ve koşulları uyarsa yıllık kontrat ile aylık 10milyon usd  alım yapılacaktır. Ürün tipi 10mm den 20mm ye kadar farklı özelliklerde ve 60/420 kalitesinde olması istenmektedir.

Aynı firmamızın, ihracat için de bir alım talebi vardır. İlk deneme alımı 1500 ton olacaktır. FOB ödeme, CIF Libya teslimi olacak. Sonrasında yine CIF Libya teslim aylık, 100.000 ton x 12 ay alım hedefi vardır. Spec analizi ilgili satıcı ve üreticiler ile paylaşılır.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi İnşaat Demiri

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

 

Türk Zeytinyağı Sektörü Dökme ve Varilli İhracat Yasağının Kaldırılmasını İstedi Ticaret Bakanlığı, Yasak Kararını Esnetti

Satınalma Eğitimi Türk Zeytinyağı Sektörü Dökme Ve Varilli İhracat Yasağının Kaldırılmasını İstedi Ticaret Bakanlığı, Yasak Kararını Esnetti

Satınalma Eğitimi Türk Zeytinyağı Sektörü Dökme Ve Varilli İhracat Yasağının Kaldırılmasını İstedi Ticaret Bakanlığı, Yasak Kararını EsnettiTürkiye, 2024/25 zeytinyağı sezonunu iple çekiyor. Türkiye’nin 41 ilindeki 200 milyon zeytin ağacı 400 bin tonluk tarihi bir zeytinyağı rekoltesine hazırlanıyor. Türkiye’nin bu rekolteyle 2022/23 sezonundaki gibi dünya ikincisi olması bekleniyor.

Türkiye’de zeytinyağı sektörünün kaderini tayin eden Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, odalar ve borsaların aralarında olduğu 20 kurum 24 Mayıs 2024 tarihinde yayınladıkları “Zeytinyağında dökme ve varilli ihracat yasağı hemen kaldırılmalıdır” başlıklı ortak bildiriyle, 1 Ağustos 2023 tarihinden beri 10 aydır devam eden dökme ve varilli zeytinyağı ihracat yasağının kaldırılmasını talep etmişti.

Zeytinyağı sektöründen gelen talep üzerine Ticaret Bakanlığı, yasak kararını esnetti. Türk zeytinyağı ihracatçılarına 1 Kasım 2024 tarihine kadar 50 bin ton kota verdi.

Sektörün ortak talebinin karşılık bulmasından mutlu olduklarını dile getiren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı M. Emre Uygun, 50 bin ton kota sayesinde Türkiye’nin elindeki 200 bin tonluk stokun yüzde 25’inin katma değere dönüşeceğini, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının 300 milyon dolar civarında bir artış kaydedeceğini vurguladı.

 “Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen kısıtlama ne üreticiye ne ihracatçıya ne de tüketiciye fayda sağlamadı” tespitinde bulunan Uygun, “Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen tedbir iç piyasada fiyatların düşmesi amacıyla alınmıştı. Tedbir kararı alındığında 180 TL olan zeytinyağı fiyatı düşmek bir tarafa 350 TL seviyelerini gördü. İhracatımız 2022/23 sezonunda 150 bin ton iken, 2023/24 sezonunda 7 aylık dönemde yüzde 70 civarında kan kaybetti. Tedbir kararı nedeniyle zarar gören sadece ihracatçı olmadı. Üretici ürünlerini ihracatçılara satamadığı için gelir kaybına uğradı. Her şeyden önce Türkiye ve Türk zeytinyağı ihracatçıları, ihraç pazarlarında itibar kaybetti. 50 bin tonluk kotayı Türk ihracatçılarımızın 1 Kasım’a kadar kullanacaklarına inanıyoruz. 400 bin ton civarında rekolte beklediğimiz 2024/25 sezonunda da kotaların olmadığı, ihracatçılarımızın serbest piyasa koşullarında dünya piyasalarında ihracat yapabileceği bir sezon diliyoruz. 24 Mayıs’taki açıklamamızda da dillendirdiğimiz gibi, tarım ürünlerinde ihracat üreticilerimizin sigortasıdır. Üreticilerimizin sigortasının elinden alınmaması hem üreticilerimiz hem de ülkemiz için hayati öneme sahip. Yasaklar geride kaldığı takdirde 2024/25 sezonunda Türk zeytincilik sektörü olarak tarihimizde ilk kez 1 milyar dolar ihracat hedefine ulaşacağımıza inanıyoruz. Türk zeytinyağı sektörünün ortak talebine olumlu yaklaşan Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Sayın Ömer Bolat’a, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı’ya teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatı son 3 yılda 4 kez yasaklama ve fonla karşı karşıya kalmıştı. Bunun üzerine zeytinyağı sektörünün kaderini tayin eden 20 kurum 24 Mayıs 2024 tarihinde kamuoyuna, “Zeytinyağında dökme ve varilli ihracat yasağı hemen kaldırılmalıdır” başlıklı bir bildiri yayınlamışlardı. Bildiride, sektörün 2024/25 sezonuna 200 bin ton stokla gireceği, 50 bin ton Afrin zeytinyağı ve beklenen 400 bin tonun üstündeki rekolteyle 2024-25 sezonunda 650 bin ton zeytinyağı varlığıyla karşı karşıya kalacağının altı çizilerek, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatı kısıtlamasının kaldırılması istenmişti.

EGİAD 81. Ege Toplantısı’nda Finansal Konjonktür ve Ticari Finansman Konuşuldu

Satınalma Eğitimi Egiad 81. Ege Toplantısı’nda Finansal Konjonktür Ve Ticari Finansman Konuşuldu2

Satınalma Eğitimi Egiad 81. Ege Toplantısı’nda Finansal Konjonktür Ve Ticari Finansman Konuşuldu2Güçlü Bir Ekonomi için Ticari İşletmelere Finansal Destek Devam Etmeli

Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin (Egiad) 81. Ege Toplantısı, Figopara’nın Sponsorluğunda İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Egiad Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel,  Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın Katılımıyla Gerçekleşti.Bulut Arukel’in Moderatörlüğünde Gerçekleşen Söyleşi Bölümünde Ticari İşletmelerin Rekabet Güçlerini Korumaları Ve Üretimde Verimliliği Sağlayabilmeleri için Finansal Desteğin Hız Kesmeden Devam Etmesinin Önemi Vurgulandı. 

Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin (EGİAD) 81. Ege Toplantısı, Figopara’nın sponsorluğunda, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel,  Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın katılımıyla gerçekleşti. Ticari işletmelerin sürdürülebilir büyümelerinin önemine değinilen toplantıda, tüm ticari işletmelerin rekabet güçlerini korumaları, üretimde verimliliği sağlayabilmeleri için finansal desteğin hız kesmeden devam etmesinin önemi vurgulandı.  

EGİAD yönetim kurulu ve üyeleri, sektör oda ve sivil toplum kuruluşları başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen EGİAD 81. Ege Toplantısı’ ‘Yarının Finansı Bugün: Gelişen Finansal Ortam Üzerine Perspektifler’ konulu söyleşiyle finansın geleceğinin konuşulduğu bir zirveye dönüştü.   

Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel: “Tüm ölçeklerdeki ticari işletmelerin desteklenmesi sanayimizin geleceği için stratejik bir adımdır”

Türkiye’nin bir KOBİ cenneti olduğunu belirten Figopara Kurucu Ortağı Bulut Arukel,“Ülkemizde 400 binden fazla imalat gerçekleştiren KOBİ mevcut. KOBİ’ler, sektördeki toplam istihdamın yüzde 72,5’ini sağlıyor ve sektörün toplam cirosunun yüzde 54,2’sini oluşturuyor. Sıradışı bir dönemden geçtiğimiz bugünlerde mikrodan makroya tüm ticari işletmelerin sürdürülebilir bir büyüme, üretim ve rekabet güçlerini koruyabilmeleri için finansal ihtiyaçları için desteklenmelerinin ekonomimiz ve sanayimizin geleceği için atılmış stratejik bir adım olarak görüyoruz.   Bunun için, tüm işletmelerin finansal süreçlerini yönetebildiği bir platform olarak, ticari işletmelerin gerçekleştirdiği ticaretin analiz ve skorlamasını yaparak, daha fazla limit, daha hızlı ve daha kolay bir şekilde nakde ulaşmalarını sağlamaya devam edeceğiz” dedi.  

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: “KOBİ’ler açısından dijital ve yeşil dönüşüm çok kritik” 

Toplantıda Bulut Arukel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide soruları yanıtlayan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da Türkiye’de KOBİ’lerin nakit akışı döndüğü sürece üretmeye ve işini yapmaya devam ettiğini, bunun ülke ekonomisi açısından bir şans olduğunu vurguladı. Aran, “Bankacılık sektörünün KOBİ’lere nakit akışını yönetmesini sağlayacak şekilde desteğini sürdürmesi, özellikle yaşadıkları zorluklara rağmen işinden kazandığını işine yatıran KOBİ’lerin yanında olması çok önemli. 100 yıllık tarihimizde bizi müşterilerimizle hep yüz yüze bakar halde tutan şey, bu istikrar ve zor zamanlarda aynı duruşu devam ettirebilmemizdir. KOBİ’lerin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu bu yaklaşımı tüm sektörün sergilemesi lazım” dedi.  

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın, yüksek karbon ayak izine sahip üretim gerçekleştiren firmalar için ek maliyetler getireceğini, bu nedenle düzenlemenin hayata geçmesinin paralelinde ve hatta öncesinde üretim süreçlerinin dönüşümünün, optimizasyonunun ve düşük emisyonlu üretime geçişin daha da önem kazanacağını ifade eden Aran,  şöyle konuştu: “KOBİ’ler için, özellikle ihracata yönelik üretim yapanlar açısından ikiz dönüşüm dediğimiz dijital ve yeşil dönüşüm çok kritik. Karbon emisyonları konusunda gerekeni yapmamak da teknolojik verimliliği sağlamamak da KOBİ’leri çok zora sokar.  Biz bu konularda sadece bir finansör olarak değil danışman gibi destek oluyoruz. Şubat ayında MEXT Teknoloji Merkezi iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz, ‘100 KOBİ’nin İkiz Dönüşüm Yolculuğu’ projemiz, bu alanda yürüttüğümüz önemli çalışmalardan biri. Eğer başarılı olursak, projenin Türkiye’deki KOBİ’ler için bir ilham kaynağı olacağını düşünüyorum.”   

EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer: “Düşük karbonlu büyüme önem kazanıyor”

Toplantıda konuşan EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, üretimde ve ticarette ağırlık merkezinin batıdan doğuya doğru kayma sürecinin de devam ettiğini vurguladı.“Hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik, dünyanın diğer bir başlıca gündemi” diyen Yelkenbiçer, düşük karbonlu büyüme ve yeşil ekonomi ile doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi faaliyetlerinin giderek yaygınlaştığını, önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerin yeşil dönüşümle ekonomilerine rekabet avantajı kazandırma çabalarının artmasının beklendiğini, dijital dönüşüm sürecinin de tüm hızıyla dünya ekonomisi üzerinde etkilerini hissettirmeye devam ettiğini belirtti. Yelkenbiçer, “Hatta bu iki dönüşüm sürecinin birbirinden ayrılamayacak iki unsur olduğundan hareketle, “İkiz Dönüşüm” kavramı hayatımıza girdi. Dijital teknolojilerin kullanımı, rekabetçilik için vazgeçilmez bir unsur haline geldi. Üretim, lojistik, tedarik zinciri yönetimi ve kamu hizmetleri gibi her alanda önemli bir dijitalleşme yaşanıyor” dedi.

Sertrans Logistics Depo Yatırımlarına Devam Ediyor

Sertrans Logistics Depo Yatırımlarına Devam Ediyor

Sertrans Logistics Depo Yatırımlarına Devam EdiyorUçtan uca katma değerli lojistik hizmetleriyle 35 yıldır ulusal ve uluslararası markaların çözüm ortağı olan Sertrans Logistics, yurt içi büyüme stratejisi doğrultusunda bir adım daha atarak İstanbul Nakipoğlu deposunu açtı. Yeni yatırımıyla birlikte şirket toplam depolama kapasitesini 150 bin metre karenin üzerine çıkartmış oldu.

Önümüzdeki iki yıl içinde mevcuttaki yurt içi depolama kapasitesini 250 bin metrekarenin üzerine çıkarmayı planlayan Sertrans Logistics, bu hedef doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. İstanbul Nakipoğlu’nda faaliyete geçen yeni depo ile Sertrans’ın toplam depolama kapasitesi 150 bin metrekarenin üzerine çıkmış oldu. Ürün stok kapasitesi ise 10 milyon adedin üzerine çıkan şirkette, yapılan yeni yatırımla ek yüzde 10’luk bir istihdam artışı da bekleniyor. Yeni açılan depoda şirket, uçtan uca tedarik zincirinin tamamlayıcı hizmetleri olan antrepo ve serbest depolama hizmetlerini aynı çatı altında sunuyor. Muratbey Gümrüğüne bağlı antrepo da gümrükleme, elleçleme ve etiketleme gibi katma değerli antrepo hizmetleri hızlı ve hatasız bir şekilde sunulacak. Yüksek kapasiteli depolama alanı ve geniş katma değerli hizmetleri sayesinde Sertrans, tedarik zinciri yönetimindeki uzmanlığının da katkısıyla, farklı sektörlerdeki üreticilerin dış ticaret süreçlerini kolaylaştırmaya odaklanıyor. Yerel ve global birçok markanın tercih ettiği Sertrans Logistics, Nakipoğlu deposunda, tekstil, otomotiv, perakende, kozmetik, elektrik / elektronik ve sağlık sektörleri başta olmak üzere birçok farklı sektöre yönelik ihtiyaçlara çözüm sunuyor.

 “250 bin metrekare depolama hedefine kararlılıkla yürüyoruz”

Tüm dünyanın içinden geçtiği ekonomik belirsizliklere rağmen yatırımlarına devam ettiklerini söyleyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, “Şirket olarak 2030 vizyonumuz doğrultusunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. Bu kapsamda, yeni yatırımımız Nakipoğlu deposuyla toplam depolama kapasitemizi 150 bin metrekarenin üzerine çıkartmış olduk. 2026 yılına dair toplam depolama hedefimizin 250 bin metrekare olduğunu daha önce duyurmuştuk. Nakipoğlu deposu, hedeflerimize kararlılıkla yürüdüğümüzün bir göstergesi niteliğini taşıyor. Yapılan bu yatırımla toplam ürün kapasitemiz de 10 milyon adedin üzerine çıkmış oldu. Sadece bu bile bizi ülkemizin en yüksek ürün stok kapasitesine sahip lojistik şirketlerinden biri haline getirdi. Yapılan bu yatırımın bir diğer önemli noktası ise istihdama yapacağı katkı olacak. Özelikle ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği ekonomik ortamı da dikkate aldığımızda Nakipoğlu deposunun ek istihdam yaratma potansiyelini de önemsiyoruz. 2024 yılı içinde ikinci bir depo planlamamız daha var. Eğer her şey istediğimiz gibi giderse yıl sonunda 200 bin metrekareye yakın bir depo kapasitesine ulaşmamız bizim için çok şaşırtıcı olmayacak.” dedi. 

“İleri teknolojimizle yüksek standartlarda lojistik hizmeti sunuyoruz”

Son iki yılda depolama kapasitemizi yüzde 100’e yakın büyüterek, lojistiğin yeni ihtiyaçlarına uygun teknolojilere yatırım yapmaya devam ettiklerini belirten Nilgün Keleş, “Depolama operasyonları uzun süreli ilişkiye dayanan iş modellerini içinde barındırır. Dolayısıyla bu alanda güvenilirlik ve operasyonel kabiliyetlerin üst seviyede olması kritik öneme sahip. Lojistik sektöründe son yıllarda son derece büyük bir değişim yaşanıyor. Hizmet verdiğimiz hemen hemen her sektörde hız, stok doğruluğu ve verimlilik rekabette en önemli faktörler haline geldi. Bu noktada; küresel pazarlardaki değişimlere hızlı yanıt verebilen, hizmetlerini ihtiyaçlara göre şekillendirebilecek kadar esnek ve yüksek verimliliğe sahip lojistik şirketleri, hizmet verdiği markaları bir adım öne taşıyor. Sertrans olarak biz de bu yaklaşıma uygun şekilde, güçlü IT altyapımız ve ileri teknolojimizle, müşterilerimize yüksek standartlarda lojistik hizmeti sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.