Her ne kadar hiçbir meslek grubunun yapacağı hatalar tölere edilemese de bu meslek grupları içerisinde yer alan bankaların hiçbir hatasının göz ardı edilmesi veya tölere edilmesi söz konusu olamaz.
Gerçek bir güven kaynağı konumundadır bankalar. Meslek grupları içerisinde Bankalar basiretli tacirlerdir ve saygındırlar. Her sözünün değerinin farkındalar ve etik değerlere önem verirler. Bankacılar kendilerini yetiştirmiş, bilgili kesimlerdir.
Her bankanın verdiği güven, saygınlık birbirinden farklı değildir. Ancak her banka münferit olarak kendisini en saygın banka kategorisinde görse de yakından tanıdığım ülkemizdeki bankaların tamamı saygın, güvenilir, sırdaş kurumlardır.
Bir bankanın şube sayısının çok fazla / en fazla olması en güvenilir olduğunun işareti değildir.
Diyeceksiniz ki;
Ey Reşat Bağcıoğlu…, madem ki ülkemizdeki tüm bankalar saygın, güvenilir ve sırdaştır, peki paragrafın üzerindeki “www.turkiyeraporu.com” kurumunun yapmış olduğu araştırma sonucundaki bu grafik neyin nesi?
Ne desem ki size.. Ben bu grafik sonucu ile aynı fikirde değilim kesinlikle. Benim fikrim çok daha farklı. Çünkü bankaları gerçekten yakından tanıyorum; personelini, personelinin donanımını, idari yapısını, bilgilerinin neler olduğunu…
Unutulmamalıdır ki; Bankaların var olabilmelerinin arkasında yatan en büyük sebep ise yarattıkları güven duygusudur.
Bankalar
Dış işlemler konusunda müşterisine bir bilgi verirken bence ağızlarından çıkan her cümleleri kumpasla ölçmeleri gerekir. Ne bir eksik, ne de bir fazla olmalı. Bankaların dış işlemler konusunda bilir bilmez müşterilerine bilgi vermesi, yönlendirme yapması, veya bilgi verdiğini sanması sorumluluk almak demektir.
Banka mensuplarının en fazla hata yaptığı konuların başında satış pazarlama birimlerindeki yönetici, yönetici yardımcısı veya portföy yöneticilerinin bilmeden hatalı konuşmalar yaptıkları olası sorunlardır.
Daha da beteri;
Akreditifler konusunda ağzı olan konuşuyor. Bilen de, bilmeyen de. Tabii çoğu kez akreditif lehtarı zarar görüyor. Neden acaba? Bankalar çok iyi bilip, akreditif lehtarının daha az bilgiye sahip olmalarından mı acaba?
Veya akreditif konusunda bankalar fazla sıkıntıya gelmek istemediklerinden mi akreditif lehtarı zarar görüyor?
Dahası;
Portföy yöneticilerinin en iyi bilmeleri gereken konulardan bir tanesi yabancı dilde tanzim edilen kambiyo senetleri olması gerekir iken bahse konu olan kişiler çoğu kez kambiyo senetlerini A4 fotokopi kağıdı değerinde veya biçiminde görmektedirler.
Tuhaf değil mi?
Dış Ticaret İşleminde Bankaların Af Edilmez Yorum Hataları
Bilhassa akreditifli işlemlerde ihracatçının yanında bankaların da yorum hataları yaptıklarını görmek hiç de sürpriz olmuyor. Akreditif evraklarının incelenmesi sırasında bankaların yapacakları hatalar veya yorum farklılıkları ihracatçının aleyhinde bir karar olacaktır. Akreditif işlemlerinde yer alan bankaların yorum hatası içinde oldukları her kararları ihracatçıyı sıkıntıya sokmaktadır. ICC’nin akreditiflere ilişkin UCP 600 Sayılı Broşür hükümleri açık, net, kesin hükümler içerir. Bankaların akreditif evrağını incelemesi sırasında UCP 600 Sayılı Broşür hükümlerini farklı yorumlamaları, kuşkusuz ki akreditif evrağının değerlendirilmesinde hataya yol açacaktır.
Dış ticaret kuralları farklı yorumlamalara yol açmayacak kadar net ve açıktır. Ancak buna bu açık kuralları işin içinden çıkılmaz bir halde yorumlayan bankaların müşterine Allah sabırlar versin.
Ayşe Teyze, Hatçe Nine Bankalarına Güveniyorlar
Yeri gelir eşine ve çocuğuna, hatta torununa dahi güven duymayan duyamayan Ayşe Teyzeler Hatçe Nineler konu banka veya bankacısı olduğunda güven duyabiliyorlar.
Bankaların kendilerine tevdi edilen bu güven ve teveccühe her zaman layık olmaları gerekir. Ayşe Teyze, Hatçe Nine birer müşteridir. Tekavüt müşteri. Konu ne olursa olsun müşteri talimatı bankacılık teamüllerine mevcut yasalara uygun ise bankalar bu talimat dışında işlem yapmamalıdır. Aksi halde müşterinin güven duygusu ortadan kalkar.
Bu sözü sadece yurt içi işlemler için söylediğim anlaşılıyor olsa da “bankacılık” camiası sadece ülkemizde değil, tüm dünyada mevcuttur. Ne kaş yapın, ne de göz çıkartın. Ama müşterinin teamüllere tamamen uygun talimatlarını suistimale varak noktaya taşımayınız lütfen.
Aaaa yoksa suistimal yapan bankalar var mı ? Hem de dış ticarette öyle mi ?
Yüz yüze eğitimlerin önemli bir bileşeni eğitim binası ve onun salonlarıdır. Eğitim yerleri, eğitimin türü, içeriği, katılımcı sayısı ve tekrarlanma sıklığına göre farklı niteliklerde olabilmektedir. Küçük, orta ve büyük kapasiteli eğitim salonlarının dinamikleri birbirlerinden hayli farklıdır. Birçok eğitim, kısıtlı salon sayısı veya yer yokluğundan amaca tam olarak hizmet etmeyen noktalarda yapılmaktadır. Yetişkin eğitimlerinde fiziksel mekânın niteliği, eğitim atmosferi sürece verimlik noktasında doğrudan etki etmektedir. Örneğin, sıkışık fiziksel bir ortamda gerçekleşen eğitimden büyük bir verim beklenmemelidir.
Üretim tesisleri (fabrika) ve idari merkezlerde (bina -plaza) yürütülen eğitimlerde fiziksel altyapı ve çevre katılımcılarda farklı hisler uyandırmaktadır.
Eğitim teklifi almak için : egitim@satinalmadergisi.com
Sanayide önceden üretim/depo amaçlı kullanılan yerler, çok amaçlı toplantı odaları, yüksek kapasiteli konferans salonları, yemekhane, yönetim kurulu odası, yakın oteller ve iş çevrelerinde bulunan eğitim salonları. Son olarak ise amaca uygun bir biçimde dizayn edilmiş akademi binaları ve eğitim salonları.
Şimdi sahada sıklıkla gördüğümüz eğitim noktalarına yakından bakalım.
Fabrikalar ve Eğitim Kültürü
Fabrikalar yoğun eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü ortamlardır. Eğitim kültürü, fabrikaların ve şirketlerin kimliğini temsil etmektedir. Her üretim birimi güncel ihtiyaçları doğrultusunda eğitim düzenlemektedir. Bir taraftan yeni katılımlara yönelik oryantasyon eğitimleri yürütülürken, diğer taraftan meslek odaklı mavi yaka ve beyaz yaka eğitimleri yürütülmektedir. Yeni projelere odaklı üretim eğitimleri, kalite, ar-ge, tasarım, iş güvenliği, makine kullanımı, proses geliştirme ve saha eğitimleri vazgeçilmez eğitimlerdir.
Sürekli öğrenme ve gelişimin merkezi fabrikalarda eğitimlerin yürütüldüğü bina ve ilgili yerleri de stratejik önem arz etmektedir. Yeni siparişlerle iş hacimleri ve tesis büyüdükçe personel sayısı artmaktadır. Büyüme içerisinde tesis üretim alanları ve ofis binaları yetmemeye başlamaktadır. Birçok alan yeni üretim sahaları devreye alındığında eğitim salonlarına dönüştürülebilmektedir. Eski atölyeler, imalat birimleri ya da depoların ofis ve eğitim amaçlı ortamlara çevrilmesi alışıldık bir durumdur.
Fabrikanın kuruluş tarihi açısından gurur göstergesi olarak sunulan bu mekanlar kurumsal hafızayı belgelemektedir. Gerekli özen gösterilip tadilat, peyzaj, mimari tasarım bakış açısıyla doğru bir yaklaşım sergilendiğinde bambaşka bir atmosfer yakalanabilmektedir. Doğru düzgün tadilat yapılmadığında geçmişin izleri bugüne taşınabilmektedir. Duvarları kirli, eski masa ve sandalyelerin eğitim ortamına pozitif bir enerji kattığını söylemeyiz. O nedenle dikkat edilmeli ve gerekli aksiyonlar vakit kaybedilmeksizin alınmalıdır. Eğitim salonlarının yönetimi; organizasyon, tahsis ve temizlikleri konusunda sorumlu bir birim (örneğin insan kaynakları) olmalıdır.
Avantajı: Düşük maliyetlidir. Üretimciler açısından yakınlık avantaj olmaktadır. Üretimde bir sorun olduğunda, acil bir talep geldiğinde ilgili katılımcı kısa sürede sahaya işin başına geçip sorunu çözebilmektedir.
Dezavantajı: Üretime yani sahaya yakınlık. Eğitim içerisinde tam bir motivasyon sağlanamamaktadır. Katılımcıların aklı bir taraftan işlerindedir. Sahadan gürültü ve koku alabilmektedir.
İçeride salon tahsisi konusunda doğrudan sorumluların olmadığı durumlarda çakışmalar yaşanabilmektedir. İletişim problemleri yaşanabilmektedir.
Mutfak, kantin, yemekhaneye uzaklık. Projeksiyon cihazı, tahta, kalem gibi araçlarda sıkıntılar oluşabilmektedir. Destek personeli çay, su servisleri ve temizlik için görevlendirilmelidir.
Çok Amaçlı Toplantı Odaları ve Eğitimler
Her şirkette irili ufaklı çok sayıda toplantı odası bulunmaktadır. Bu noktalarda eş zamanlı eğitim ve toplantılar yürütülmektedir. Sistem üzerinden rezervasyonlarla hızlıca organizasyon yapılabilmektedir. Olası çakışmalar son derece düşüktür. Kısa sürelerde alternatif yer temini mümkündür.
Avantajı: Az sayıda katılımcının yer aldığı odaklı eğitimlerde verimlilik sağlar. Eğitmen ve katılımcılar arasında yoğun etkileşim vardır. Beyin fırtınasına imkan veren çözüm odaklı yerlerdir. Doğrudan soru-cevap imkânı oluşur.
Dezavantajı: Problemlerin yaşanmaması için salon rezervasyonları herkesin sistem üzerinde görebileceği şekilde düzenlenmelidir. Aksi takdirde salon tahsisi konusunda diğer eğitim organizasyonları ile çakışmalar ve iletişim kazaları meydana gelebilir.
Yönetim Kurulu Odalarında Gerçekleştirilen Eğitimler
Yönetim kurulu toplantıları için dizayn edilen bu yerler gerek görülmesi halinde eğitimler için de kullanılabilmektedir. Katılımcılar uzun büyük bir masa çevresinde rahatça eğitime odaklanabilmektedir. Her bir ayrıntının düşünüldüğü salonda sürpriz yaşanmamaktadır. Yönetici eğitimleri için tercih edilen bu ortamlar atmosferi ile ön plandadır.
Avantajı: Mekânın konforu.
Dezavantajı: Genel amaçlı değildir. Belirli sayıda katılımcıya izin veren salon ender kullanılabilmektedir.
Yemekhaneleri Eğitim Organizasyonlarında Kullanmak
Evet yanlış duymadınız yemekhaneler. “Bizim yemekhanede masaları hemen eğitim ortamına dönüştürüyoruz. Çok güzel geniş bir ortam oluyor” sözünü her sene duyuyorum.
Firma dışından eğitmen geliyorsa eğitim öncesinde “yer (yemekhane)” hakkında mutlaka bilgi verilmelidir. Eğitimci sürprizle karşı karşıya kaldığı için atlatması zaman almaktadır. Kuvvetle muhtemel ön hazırlıklarında ve eğitimin ilk saatinde hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Elektrik bağlantısı için priz, uzatma kablosu tedarik edip projeksiyon cihazına uygun yer bulursanız şanslı sayılırsınız. Görüntüyü hangi duvara yansıtalım tartışması daima yaşanmaktadır. Düz beyaz perde veya duvar iyi birer seçenektir.
Avantajı: Mekânın ferahlığı ve sıcaklığı 😊
Dezavantajı: Katılımcıların aklından “Yemekhanede eğitim yapıyoruz. Bari otelde yapsaydık. Daha verimli olurdu. ” düşüncesini yok etmek zordur. Eğitimin bütün yükü eğitimcinin omuzlarındadır.
Eğitim ilerledikçe içeriden yemek hazırlıkları; ses ve koku gelebilir. Masada tuzluklarla oynayanlar olsa da konsantrasyonu kaybetmemek gerekir.
Oteller ve İş Çevrelerindeki Toplantı Yerlerinde Eğitim Organizasyonu
Eğitimde dış kaynak kullanımında sıklıkla oteller ve iş çevresine hizmet veren toplantı mekanları akla gelmektedir. Şirketler firma dışında (otel, vb.) çalışanları için eğitim düzenlediklerinde ilgi uyandırmaktadır. Eğitim yerinin cazibesi katılımı artırmaktadır. İnsanlar güzel vakit geçirmektedir. Katılımcı sayısı bir veya birden fazla departman olabilmektedir. Yine aynı şekilde eğitim şirketlerinin düzenlemiş oldukları genel katılıma açık eğitimlere de az sayıda (2-5 kişi) çalışan yönlendirilebilmektedir.
Avantajı: Katılımcıların şirket atmosferinden uzaklaşmaları ve tazelenmeleri. Profesyonel hizmet ekipleri, temiz çevre, ambiyans, ara ikramlar ve yemek-menü seçenekleri olumlu yönleridir.
Dezavantajı:
Organizasyona tam zamanında katılım konusunda sapmalar yaşanabilmektedir. Farklı yerlerde ikamet eden katılımcıların ilgili eğitim noktasına zamanında gelebilme problemi olabilmektedir. Bir grup çalışan şirket servisi ile gelirken diğerleri kendi imkanları ile ulaşım işini halletmektedir.
Yüksek Kapasiteli Konferans Salonlarında Eğitim Organizasyonu
Şirketler ihtiyaçlarına uygun en az bir konferans salonunu (200-250 koltuk kapasiteli) bünyelerinde oluşturmaktadır. Konferans salonlarında çalışanlar, tedarikçiler, bayiiler, müşteriler, ziyaretçi gruplarına (yerel yönetimler, öğrenciler vb.) yönelik etkinlikler ve eğitimler yapılabilmektedir.
Avantajı:
Çalışanları bir araya getirici etkinlikler iyi yönetildiğinde katılımcılığı, şirket aidiyetini ve kaynaşmayı sağlar. Böylelikle verilmek istenen mesajları tek seferde şirket bütününe verebilirsiniz. En önemli artısı zaman tasarrufudur.
Dezavantajı:
Yatırım maliyeti yüksektir. Oturma düzeni, koltuk sayısı ve diz mesafeleri, yürüme genişlikleri, sahnenin konumu, projeksiyon görüntü kalitesi, perde büyüklüğü ve ses düzeni, aydınlatma ve havalandırma sistemleri amaca uygun planlanmalıdır.
Etkinliklerin fiili operasyonel süreçlerinde kapsam, tarih ve süre iyi planlanmadığı ve iyi yönetilemediğinde şikâyet konusu olur. Çok sayıda katılımcının dahil olduğu etkinliklerde herhangi bir teknik problem olması halinde insanlar sıkılma emareleri gösterecektir. Bu nedenle teknik destek ekibi daima işin içinde olmalıdır. Olası aksaklıklar tüm ortamının enerjisini negatife çevirir. Pozitif ortamı yeniden oluşturmak hiç de kolay olmayacaktır.
Eğitimlerde çok sayıda katılımcının toplanması vakit almaktadır. Ortamda havalandırma problemi varsa beş dakika içerisinde nefes alıp vermek zorlaşır. Konsantrasyon dağılır. Diğer taraftan 10-15 katılımcı ile bu tür salonlarda eğitim planlandığında eğitmen ve katılımcılar arasında etkileşim kopukluğu yaşanmaktadır.
İş güvenliği açısından riskleri olabilmektedir. Acil durum senaryoları göz önünde bulundurulmalıdır. Giriş çıkış kapılarının birden fazla ve farklı noktalarda olması gerekmektedir.
Şirket Akademi Binaları, Eğitimler ve Etkinlikler
Büyük ölçekli işletmelerde şirket akademisine özel bir binayı görmekteyiz. Akademi binası şehrin merkezinde kiralık bir yer olabildiği gibi şehrin yakınında arazi üzerine de kurulabilmektedir. Eğitim salonları ve rahatlatıcı atmosferi ile misafirlerini mutlu eden ortamlardır.
Katılımcılar için ortam, sadece eğitim olmamakta, aynı zamanda stres atma, tazelenme ve yeni fikir üretebilmeye de fırsat sağlamaktadır. Yer seçiminde binanın içinde bulunduğu çevrenin gelecekteki (10-30 yıl) senaryoları; yapılaşma, trafik vb. etkenler çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Şirket akademileri ender de olsa “entegre tesis” özelliklerini taşımaktadır. Yatırımın ölçeğine bağlı olarak çalışanların ve ailelerin bir araya geldiği hobi, eğlence ve dinlenme alanlarını içerebilmektedir. Bu yerler otel (lojman), geniş aktivite (spor salonu, havuz) ve sosyal alanları (göl, piknik yerleri) da bünyesinde barındırabilmektedir.
Avantajı: Şirketin vizyonunu ve gücünü simgelemesi. Çok fonksiyonlu olması. Farklı birimlerin zaman zaman bir araya gelmesi. Çalışana verilen değeri elle tutulur hale getirmesi. İnsan kaynakları departmanının elini güçlendirmesi.
Dezavantajı: Sevk ve idare için profesyonel eğitim ve tesis yöneticilerine ihtiyaç duyulması. Sadece bina değil, tesis yönetimi olarak değerlendirilmesi gerekliliği.
Yüksek ilk yatırım ve hayat eğrisi (peyzaj, bakım ve çevre düzenlemeleri vb.) maliyetleri.
Satış oyunları, rol canlandırma ve vaka çalışmalarına dayalı eğitimin amacı, kurumsal satış konularını uygulama ağırlıklı işleyişle ele almaktır.
Eğitim içerisinde etkileşim ve satış oyunlarına katılım teşvik edilmektedir.
Kurumsal pazarda firmalar, artan rekabet ve fiyatlandırma baskıları ile karşı karşıyadır. Satınalma yöneticileri alım sürecinde kapsamlı araştırma ve verilerle donatılmıştır. Alıcıların satış görüşmelerinden ve olası anlaşmalardan beklentileri her geçen gün artmaktadır. Yeni dönem, satıcıları teknik iş birliği, kalite, operasyonel destek ve birlikte değer yaratma konularında çözüm esaslı anlayış geliştirmeleri konusunda zorlamaktadır.
Satış mühendislerinin teknik konulardaki uzmanlıkları, tek başına yeni müşteri edinme ve yüksek satış rakamları için yeterli değildir. Satışçılar yeni uzman alıcı profillerine uygun yaklaşım biçimlerini ve müşterilerine sağladıkları değeri yeniden düşünmelidir. Yeni fikirlere liderlik eden satışçılar bir adım önde olacaktır.
Tüm şirketler, doğru alıcıları bulma, stratejik müşteri (key account) portföylerini genişletme, tekrarlı ve yüksek hacimli satışlar konusunda azami çaba içerisindedir. Unutulmamalıdır ki, kurumsal pazarda satış başarısı, topyekun birlikte çalışma ile elde edilmektedir. “Satış takım sporudur”.
Eğitim Süresi: Eğitim süresi 2 -4 gündür. Rol canlandırma ve satış oyunlarında sınıf içi motivasyonun korunması için önerilen katılımcı sayısı 15’tir.
Eğitmen:Prof. Dr. Murat ERDAL
Eğitim Yöntemi: Eğitim senaryo bazlı rol canlandırma ve etkileşim tabanlıdır.
Hedef Kitle: Satış Ekipleri, Satış Mühendisleri, Müşteri İlişkileri, Sipariş Yönetimi, Toptan Kanal, Ticari Pazarlama Birimi, Ürün ve Marka Yönetimi, İhracat, Hammadde Satışçılar, Distribütör Satışçılar, Proje Satışçılar
Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi konusunda ileri seviye eğitimlerin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.
Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını açıklayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 35’e yükseltti. Karşılaştırma sitesi encazip.com, bu durumun kredi kartı ve nakit avans kullanımı faizlerine nasıl yansıdığını araştırdı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını açıkladı. Buna göre, faiz 500 baz puan artışla yüzde 35’e çıkarıldı. Bankalar tarafından kredi kartı işlemlerinde uygulanabilecek azami faiz oranları da yeniden belirlendi. Belirlenen faizler kasım ayından itibaren geçerli olacak.
1 Kasım’dan İtibaren Geçerli Olacak
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda (TCMB) yer alan bilgilere göre, ekim ayında TL cinsinde kredi kartında azami akdi faiz oranı 3,26 nakit avansta azami akdi faiz oranı 4,02 olmuştu. Azami gecikme faiz oranı ise kredi kartında 3,56’ya, nakit avansta 4,32’ye yükselmişti. Yapılan düzenlemeye göre, 1 Kasım’dan itibaren TL cinsinde kredi kartında azami akdi faiz oranı 3,66’ya nakit avansta azami akdi faiz oranı 4,42 olurken azami gecikme faiz oranı ise kredi kartında 3,96, nakit avansta 4,72’ye yükseldi.
Bu Ay İlk Defa Kredi Kartı Faizleri Bankalara Göre Değişebilir
TCMB tarafından yayınlanan kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranı, bankalara bir üst sınır getiriyor ve bankalar bu oranlardan daha yüksek bir faiz oranını tüketicilere uygulamıyor. Çok uzun bir süredir tüm bankalar neredeyse müşteri portföyünün tamamına TCMB tavan kredi kartı faizlerini uyguluyordu. Bu ay faizlerin bu seviyeye gelmesiyle birlikte bazı bankaların kredi kartı işlemlerinde tavan oranlardan daha düşük oran uyguladığını görebiliriz. Faiz artışları devam ederse de bunun daha da genişlemesi olasılığı oldukça yüksek.
Tüketici Tarafındaki Faizlerde Sınırlı Artış Bekliyoruz
Encazip kurucusu ve tasarruf uzmanı Çağada Kırım, bu artışlarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Merkez Bankası’nın faiz artışı piyasa beklentisine paralel gerçekleşti. Dolayısıyla bankalar pozisyonlarını halihazırda buna göre aldılar. Aralık ayında kadar özellikle tüketici tarafında kredi ve mevduat faizlerinde daha sınırlı bir artış öngörüyoruz. Diğer taraftan ticari kredilerdeki daralmanın devam etmesini bekliyoruz. Bu da bankaların daha çok tüketici portföyüne yöneleceği ve tüketicileri cezbedecek kampanyalar yapacağı şeklinde yorumlanabilir. Tüm bunlar özellikle kredi faizlerindeki artışı sınırlayan nedenler olarak kasım ayında önümüze çıkacak.”
Oranlar Nasıl Belirleniyor ?
Bankalar tarafından kredi kartı işlemlerinde uygulanabilecek azami faiz oranlarının hesaplanabilmesi için gerekli olan referans oran, ‘Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (Sayı: 2020/4)’ kapsamında belirlenen yöntemle hesaplanarak ilan ediliyor. T.C. Merkez Bankasından yapılan açıklamaya göre, TL cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı, aylık referans orana 55 baz puan eklenerek belirleniyor. Kredi kartları vasıtasıyla yapılan nakit çekim veya kullanım işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı ise aylık referans orana 131 baz puan eklenerek belirleniyor. Yine TL cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami gecikme faiz oranları ile TL cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranlarına 30 baz puan eklenerek belirleniyor.
Mülkiyeti Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişiye ait olan ve kullanımı sonucunda elde edilen ürünün en az % 75’inin Türkiye Gümrük Bölgesinden ihraç edilmesi koşuluyla, bu bölgede yerleşik kişiye imalat işlerinde kullanılmak üzere gönderilen ölçme, kontrol, test araçları ve benzeri diğer araçlar, kalıp, fikstür, çizim, taslak ve benzeri araçlar ile mülkiyeti Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişiye ait olan ve bu kişi tarafından Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik bir kişiye tamamı ihraç edilecek ürünün imalatında kullanılmak üzere, bedelsiz gönderilecek özel alet ve araçların, kalıp ve fikstürlerinithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle Türkiye’ye geçici ithaline izin verilir.
Söz konusu eşyalar için herhangi bir bedel/değer ödenmemesi ve ödenmeyecek olması, takas-trampa karşılığı sağlanmamış olması, faturaların “Bedelsiz” olması, herhangi bir tutar ihtiva etmemesi, ilgili faturalar üzerinde de, söz konusu eşyaların bedelsiz olduğu ve faturanın gümrük işlemleri için düzenlendiğine dair (Örneğin: “These goods have no commercial value”, “The invoice value stated is for customs purposes only” ve benzeri) ibarelerin bulunması gerekir. İthalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithaline izin verilen eşyanın yenilenmesi, ayarı, ayarlanması ve muhafazasına yönelik tamir ve bakım için gerekli olan yedek parça, aksesuar ve ekipmanlara da geçici ithalat izni verilir. Tam muafiyet suretiyle geçici ithal edilecek söz konusu eşyalardan, ithalat vergilerini karşılayacak tutarda teminat alınır.
– Tamir veya siparişe konu üretim araçları veya bunların parçalarına, tamir veya teslim süresi boyunca kullanılmak ve tamirci veya tedarikçi tarafından bedelsiz olarak gönderilmek kaydıyla tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimi uygulanır. Söz konusu eşyaların geçici ithalat rejimi altında kalabileceği süre altı aydır.
– Daha önce 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 134.maddesi kapsamında tam muafiyet suretiyle geçici ithal edilen eşyanın; muafiyete tabi olarak serbest dolaşıma girişi ile eş zamanlı yurtiçi kullanımı ile yine söz konusu eşyanın muafiyete tabi olmadan serbest dolaşıma girişi ile eş zamanlı yurtiçi kullanımı durumunda ise Kanun’un 193.maddesinde belirtilen tarihte (bu eşyaya ilişkin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihteki) vergi oranı, bu tarihteki döviz kuru ve diğer vergilendirme unsurları esas alınır. Ayrıca, söz konusu eşyalar için daha önce uygulanmayan ve istenilmeyen ticaret politikası önlemlerinin uygulanması yani, dış ticaret mevzuatı ve/veya sair mevzuat gereğince ibraz edilmesi gereken uygunluk belgesi, kontrol belgesi, ithal lisansı, izin yazısı, gözetim belgesi, tahlil raporu gibi belgelerin alınması ya da buna ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi gerekir.
Not: İsterseniz, başta bu konu olmak üzere Tüm Gümrük ve Dış Ticaret Konularında her türlü destek, danışmanlık, hukuki destek, eğitim vb. alanlarında firmamız “Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A.Ş.” den yardım alabilirsiniz.
Kerim ÇOBAN
Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi
(Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri “YGM”)
Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A. Ş.
www.cobangumrukdenetim.com
E Mail: info@cobangumrukdenetim.com
kerim.coban@cobangumrukdenetim.com
k.coban0306@gmail.com
Tel: 0505 519 88 41
Kaynakça:
4458 sayılı Gümrük Kanunu.
Gümrük Yönetmeliği.
06.2017 tarih ve 30088 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2 Seri Nolu Gümrük Muafiyeti Tebliği.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri.
İş güvenliği uzmanlarının yetkileri İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik kapsamında aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:
İşyerinde belirlediği hayati tehlikenin ciddi ve önlenemez olması ve bu hususun acil müdahale gerektirmesi halinde işin durdurulması için işverene başvurmak.
Görevi gereği işyerinin bütün bölümlerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda inceleme ve araştırma yapmak, gerekli bilgi ve belgelere ulaşmak ve çalışanlarla görüşmek.
Görevinin gerektirdiği konularda işverenin bilgisi dâhilinde ilgili kurum ve kuruluşlarla işyerinin iç düzenlemelerine uygun olarak işbirliği yapmak
İş güvenliği uzmanının yetkilerinden ilki dikkatli şekilde incelendiğinde, bir iş güvenliği uzmanının ‘işi durduramayacağı’ çok açık şekilde ifade edilmişken; uygulama sahasında maalesef bu yetki yanlış kullanılmaktadır. İş güvenliği uzmanları uygunsuzluk tespit ettiklerinde yürütülen işi tamamen durdurma yetkisine sahip değillerdir. İş güvenliği uzmanları, ilgili uygunsuzluğun tespiti, uygunsuzluğun işverene bildirilmesi, uygunsuzluğun giderilmesi ve işe devam edilmesi sürecini yürütmek yükümlülüğündedir. Bu durumu bir örnek ile açıklamamız; yetkinin anlaşılması noktasında faydalı olacaktır.
Bir inşaat sahasında emniyet kemeri takmadan çatıda çalışan bir işçiyi tespit eden iş güvenliği uzmanı, ilgili çalışanı sahadan alır. Bu işin tamamen durdurulması anlamına gelmez. Sahadan uzaklaştırdığı personeli derhal işverene bilgi olarak paylaşır. Personele emniyet kemeri temin edilir, kişisel koruyucu donanım kullanımı ile ilgili ek eğitim verilir, olay ile ilgili DÖF (düzenleyici önleyici faaliyet) raporu hazırlanır, personelin uygunsuzluk anındaki ve tespit sonrasında yapılan iyileştirmeyi gösteren fotoğrafları bu rapora eklenir ve son olarak personelden bir sayfa savuma alınarak imzalatılarak tüm bu süreç dosyalanır.
İkinci yetkiyi anlaşılır kılacak yaşanmış bir olaydan bahsedelim. Sakarya ilinde bir havai fişek fabrikasında patlama yaşanmış ve iş güvenliği uzmanı gözaltına alınmıştı. İş güvenliği uzmanı yaptığı savunmada patlamanın olduğu depoyu incelemesine işveren tarafından izin verilmediğini belirtmişti. Hâlbuki bir iş güvenliği uzmanı görevi gereği, işyerinin bütün bölümlerini denetleme yetkine sahiptir. Burada önemli bir husus olan Onaylı Defterin yazılması noktasına da bir sonraki yazımda detaylı olarak değineceğim (önceki yazılarımda değinilmiştir, bu yazının sonundaki linkten ulaşabilirsiniz). Yetkisini bilmeyen bir iş güvenliği uzmanının mahkemede ceza alması, tüm uzmanların görev yetki ve yükümlülüklerini bilmelerine olan önemi gözler önüne sermektedir.
Yetkilerin son maddesinde de iş güvenliği uzmanlarının ’işverenin bilgisi dâhilinde’ hareket etmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Bir diğer önemli nokta da yapılacak iyileştirmelerin işyerinin iç düzenlemelerine uygunluğunun denetlenmesi ve prosese sonrasında dâhil edilmesinin belirtilmesidir. Görev, yetki ve yükümlülüklerle ilgili önceki yazılarımda yükümlülükler paylaşılmış ve konunun bütünlüğü sağlanarak ilgili yönetmeliğin yazı dizisi tamamlanmıştır.
Aşağıdaki link üzerinden önceki yazılarıma ulaşabilirsiniz:
Bir firmamız, kurum içerisinde kullanılmak üzere, 60 adet üçlü bank şeklinde oturak alımı yapacaktır. Ürünlerin görseldeki gibi olması istenmektedir. Ödeme şekli peşin (nakit) olup, teslim yeri Ankara’dır.
İlgili olan üretici ya da satıcıların, detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.
Teklif Vermek İçin;
SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (350 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.
Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğidir. Bu bağlamda, çevresel, sosyal ve ekonomik faktörleri kapsayan karmaşık bir kavramdır. İnsan sağlığı da sürdürülebilirlikle her açıdan ilişkilidir. Sağlıklı bir çevre insan sağlığı için olmazsa olmazdır; sürdürülebilir uygulamalar hava ve su kalitesinin iyileştirilmesine, toksik kimyasallara maruziyetin azaltılmasına ve sağlıklı yaşam tarzlarının desteklenmesine katkı sağlamaktadır.
Sürdürülebilirliğin insan sağlığı üzerindeki etkilerini şu açılardan ele alabiliriz:
İklim değişikliği
Hava kirliliği
Su kirliliği
Gıda güvenliği
Sürdürülebilir yaşam tarzları
İklim değişikliği 21. yüzyılda insan sağlığına yönelik en büyük tehditlerden biridir. Halihazırda sağlık üzerinde çok kritik etkileri vardır ve ne yazık ki bu etkilerin gelecekte daha da kötüleşmesi beklenmektedir.
İklim değişikliği insan sağlığını farklı şekillerde etkileyebilmektedir:
Aşırı hava olayları riskinin artması: İklim değişikliği, sıcak hava dalgaları, sel, kuraklık ve kontrol edilemeyen yangınlar gibi aşırı hava olaylarının sıklığını ve yoğunluğunu artırmaktadır. Bu olaylar yaralanmalara, ölümlere ve insanların yaşadıkları bölgelerden başka yerlere göç etmesine neden olabilmektedir.
Bulaşıcı hastalıkların dağılımındaki değişiklikler: İklim değişikliği sıtma ve kolera gibi bulaşıcı hastalıkların yeryüzündeki dağılımını da etkilemektedir. İklim değişikliği etkileri derinleştikçe bu hastalıklar yeni alanlara da yayılmakta ve mevcut alanlarda da daha yaygın hale gelmektedir.
Azalan gıda güvenliği: İklim değişikliği doğrudan veya dolaylı olarak tarımsal üretimi aksatarak ve gıda kıtlığı riskini artırarak gıda güvenliğini de tehdit etmektedir. Bu durum yetersiz beslenmeye ve başka sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir.
Hava kirliliği tüm dünyada çok önemli bir halk sağlığı sorunudur. Hava kirliliğinin dünya çapında her yıl milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu bilinmektedir. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini şöyle irdeleyebiliriz:
Solunum sorunları: Hava kirliliği astım, bronşit ve zatürre gibi solunum sorunlarına neden olabilmektedir.
Kardiyovasküler sorunlar: Kalp krizi ve felç gibi kardiyovasküler sorunların nedenleri arasında hava kirliliği de sayılabilmektedir.
Kanser: Hava kirliliğinin de kanserojen olduğu bilinmektedir.
Su kirliliği de tıpkı hava kirliliği gibi bir diğer önemli halk sağlığı sorunudur. Bu sorunun sağlık üzerindeki etkisini ve sonuçlarını şöyle ele alabiliriz:
İshal: Su kirliliği, özellikle 5 yaşın altındaki çocukların önde gelen ölüm nedeni olan ishalin önemli bir nedenidir.
Tifo: Su kirliliği ciddi bir bakteriyel enfeksiyon olan tifoya da neden olabilmektedir.
Kolera: Kolera da su kirliliğinin neden olduğu hastalıklardan biridir
Gıda güvenliği tüm dünyada insan sağlığı için en temel şartlardan biridir. Gıda güvenliği, gıda kaynaklı hastalıkları önlemek için gıdanın doğru koşullarda işlenmesi, hazırlanması ve depolanması anlamına gelmektedir. Tüm insanlar için güvenli ve besleyici gıdanın doğru yer ve zamanda ulaşılabilir olması gerekmektedir. Gıda güvenliği ile sürdürülebilirliği şu şekilde ilişkilendirebiliriz:
İklim değişikliği: İklim değişikliği tarımsal üretimi aksatmakta ve gıda kaynaklı hastalık riskini arttırmaktadır.
Kirlenme: Gıdalar, gıda tedarik zincirinin herhangi bir noktasında zararlı bakteri, virüs ve parazitlerle kirlenmiş olabildiğinden birçok sorunu beraberinde getirebilmektedir.
Yoksulluk: Yoksulluk, insanların güvenli ve besleyici gıdaya ulaşmasını zorlaştırabilmektedir.
Sürdürülebilir yaşam tarzı, çevre üzerindeki etkimizi en aza indiren ve insanların ve toplulukların sağlığını geliştiren yaşam şeklini ifade eder ve insan sağlığı üzerinde şu açılardan etkili olabilmektedir:
Kirliliğe daha az maruz kalma: Sürdürülebilir yaşam tarzları, hava ve su kirliliğine maruz kalmamızı azaltmaya yardımcı olabilmektedir.
Fiziksel aktiviteler: Genellikle yürüyüş ve bisiklete binme gibi daha fazla fiziksel aktiviteyi içeren yaşam tarzları insan ömrünü daha uzun ve daha sağlıklı hale getirebilmektedir.
Sağlıklı beslenme: Sürdürülebilir yaşam tarzını benimseyen insanlar genellikle daha fazla meyve, sebze ve tam tahıl içeren daha sağlıklı bir beslenme modeli benimsemektedir.
Sonuç olarak sürdürülebilirlik insan sağlığı için birçok açıdan etkili olabilmektedir. Sağlıklı bir çevre insan sağlığı için en önemli faktörlerden biridr. Sürdürülebilir her uygulama hava ve su kalitesinin iyileştirilmesine, toksik kimyasallara maruziyetin azaltılmasına ve sağlıklı yaşam tarzlarının desteklenmesine yardımcı olabilmektedir. Bu bağlamda, sağlığımızı ve gelecek nesillerin sağlığını korumak için daha sürdürülebilir bir topluma geçiş yapmamız gerekmektedir. Bu da ancak bireylerin, işletmelerin ve hükümetlerin ortak çabasıyla mümkün olabilir.
Dilek AŞAN
Kaynaklar
The Lancet Commission on Planetary Health: Safeguarding Human Health and the Planet: Synergies between Equity, Sustainability and Well-Being (2015)
World Health Organization: Climate change and health (2023)
World Resources Institute: Health and Sustainability (2022)
McKinsey & Company: Sustainability and Health (2022)
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 2015 yılından bu yana her iki yılda bir, ulusal ve uluslararası arenada prestijine değer katmak ve marka değerini yükseltmek adına düzenlediği MÜSİAD VİZYONER zirvesinin bu yılki mottosu “BİZ’İN GÜCÜ” olacak. 4 Kasım Cumartesi günü kamu, iş ve ekonomi dünyasından üst düzey bir katılımın olacağı zirve ile iş dünyasının geleceği masaya yatırılacak.
Zirve, alanında önemli başarılara imza atmış birbirinden değerli isimleri ağırlayacak. Hava savunma sanayinde Türkiye’nin gurur kaynağı ismi Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın yanı sıra Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yazar ve akademisyen Prof. Dr. Türker Kılıç ve çok sayıda önemli isim zirvede yer alacak.
Ayrıca, A Milli Futbol Takımı’nın başarılı Teknik Direktörü Vincenzo Montella da konuşmacı olarak zirvenin yıldız isimleri arasında bulunuyor.
İş Dünyasının Geleceği Masaya Yatırılacak
Müstakil Sanayici İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) her iki yılda bir düzenlemiş olduğu ve bu yıl 5.’si düzenlenecek olan Vizyoner yine katılımcılara ve iş dünyasına yönelik ilham vererek, yeni fikirler ve geleceğin iş fırsatlarını değerlendirme imkânı sunacak. 4 Kasım’da gerçekleşecek ve geleceğin iş dünyasının gerektirdiği değişiklikleri ele almayı ve iş birliğini artırmayı hedefleyen MÜSİAD Vizyoner, iş dünyasının liderlerini ve düşünürlerini bir araya getirerek yenilikçi fikirleri tartışmaya ve geleceğin iş stratejilerini şekillendirmeye odaklanıyor. Zirveye birbirinden başarılı iş insanı, akademisyen, sanatçı ve spor dünyasından da temsilciler katılacak.
Selçuk Bayraktar Açılış Konuşması Yapacak
Türkiye’nin İHA ve SİHA teknolojisinde dünyada ilk sırlarda yer almasında büyük rol oynayan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar da katılımcılara Türkiye’nin hem teknolojide hem sanayide geldiği noktayı ve gelecek vizyonunu anlatacak.
Birbirinden Ünlü ve Önemli Konuşmacılar
Birbirinden ilgi çekici konuşmacılarla Vizyoner’23 katılımcıları ilham veren anlatımlara şahit olacak. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İslâm Düşünce Enstitüsü (İDE) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, Next Akedemi kurucusu Levent Erden, yazar ve akademisyen Prof. Dr. Türker Kılıç Vizyoner’23’te sahne alacak. Ayrıca A Milli Futbol Takımının başarılı Teknik Direktörü Vincenzo Montella da zirveye konuşmalarıyla renk katacak.
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı’dan 2 Trilyon Dolar Hedefi
“2030 yılında, Gayrı Safi Milli hasılamızı 2 trilyon dolara çıkartabiliriz”
Kolektif hareketin, Türkiye’nin geleceğini dönüştürme ve onu bölgede daha güçlü bir lider ülke olarak konumlandırma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı:
“Kolektif hareketi bir başarı katalizörü olarak kullanıp, Türkiye’yi dünyanın önde gelen ilk 10 ekonomisinden biri olarak konumlandırabiliriz. MÜSİAD olarak bu iddiamızı bir hayal olarak sunmayıp aksiyona geçip, kolektif gücümüze inanıp Türkiye’nin ihtiyacı olan yatırım sermayesine çeviriyoruz. Ülkemizi 2 Trilyon gayrisafi millî hasılaya ulaştıracak çalışmalar için sorumluluk alıyoruz.”
Vizyoner’23’te Katılımcıları Neler Bekliyor ?
Dört başlık ışığında bu sene katılımcıları geleceğe hazırlama konusunda motive ederek, yerli ve yabancı iş bağlantıları, global trendler, ilham ve motivasyon, strateji ve eylem imkânı sunmayı amaçlayan MÜSİAD Vizyoner, 4 Kasım tarihinde “Biz’in Gücü’’ mottosu ile gerçekleşecek. Vizyoner’23 geçmişi bildiğimiz, bugünü anladığımız ve geleceğin dünyasını öngörme aksiyonundan yola çıkarak içinde yaşadığımız dünyayı her anlamda Fark Etme gayesi taşıyor.
Vizyoner’23 Zirvesi;
Teknoloji’de Biz’in Gücü’nü
Girişimde Biz’in Gücü’nü
Dünyayı Değiştirmede Biz’in Gücü’nü
Değerlerde Biz’in Gücü’nü göstererek başarıları daha ileriye taşımayı amaçlıyor.
İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihale üzerinde bırakılan …………………….. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin İdari Şartname’nin 7.5.3’üncü maddesinde istenilen ve yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen TS 12040 standardına uygunluk belgesinin isteklinin kendi adına düzenlenen belge olmadığı, …………………….. San. Tic. A.Ş. adına düzenlenen belgenin beyan edildiği, ihale dokümanında işin ifası sürecinde altyüklenici dahi çalıştırılamayacağı dikkate alındığında, ihale ile ilişkisi olmayan bir şirkete ait belgenin yeterlik kriteri olarak beyan edilmesinin mümkün olmadığı, ihale üzerinde bırakılan istekli ile …………………. San. Tic. A.Ş. arasında yapılan yetkili servislik sözleşmesinin İdari Şartname’de istenilen belgeler niteliğini taşımadığı, bu durumun temel ilkelere aykırı olduğu, idarece şikayet başvurularına verilen cevabın yasal dayanaktan yoksun olduğu, söz konusu isteklinin teklifinin yeterlik kriterlerini sağlamamasından dolayı değerlendirme dışı bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.
18.10.2023 tarihli ve 2023/UH.I-1338 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;
Yapılan incelemede, İhale üzerinde bırakılan istekli tarafından yeterlik bilgileri tablosunda İdari Şartname’nin 7.5.3’üncü maddesinde isteklilerin TS 12040 standardına uygun belgesinin ve yetki belgesinin beyan edildiği, fakat idarenin talebi üzerine sunulan yetki belgesi incelendiğinde “………………Kesintisiz Güç Kaynakları Yetki Belgesi …………………. Ele. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Bu belge ile ………………. Kesintisiz Güç Kaynakları’na 01.01.2023 ile 01.01.2024 tarihleri arasında Teknik Servis ve Satış Hizmeti vermeye yetkili kılınmıştır.” ifadesinin yer aldığı, söz konusu yetki belgesinin TS 12643 “Yetkili Servisler- Kesintisiz Güç Kaynakları- Kurallar Standardına Uygun Hizmet Veren” hizmete ilişkin olduğu, TS 12040 “İş Yerleri- Akümülatör Satış ve Servis Yerleri- Genel Kurallar Standardına Uygun Hizmet Veren” hizmetlerine ilişkin olmadığı görülmüştür.
Yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin, ihale veya ön yeterlik ilanı ile idari şartnamede veya ön yeterlik şartnamesinde ya da davet yazısında belirtilmesinin zorunlu olduğu, bu bağlamda ihale dokümanında sadece TS 12040 standardına uygunluk belgesini veya muadili uluslararası standarda uygunluk gösteren belgeleri e-teklifleri kapsamında beyan edileceğinin düzenlendiği, söz konusu ihalenin kesintisiz güç kaynağı bakım ve arıza onarımı (yedek parça dahil) temini işi olduğu, bahse konu işin hizmet alımı olduğu ve işin niteliği dikkate alındığında TS 12040 standardına uygunluk belgesinin isteklilerin kendi adına olması gerektiği, ihale konusu iş kapsamında mal arzının söz konusu olmadığı, iş hizmete ilişkin olduğundan başkası adına düzenlenen standarda uygunluk belgesi ile ihale katılımın mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen ve sunulan TS 12040 standardına uygunluk belgesinin ihale istenilen yeterlik kriterini karşılaması adına ihaleye teklif veren istekli adına düzenlenmesi gerektiği, ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından yeterlik bilgileri tablosunda TS 12643 ve TS 12040 standardına ilişkin belgelerin beyan edildiği, TS 12643 standardına uygunluk belgesinin isteklinin kendi adına düzenlendiği, ayrıca yeterlik bilgileri tablosunda isteklinin kendi adına düzenlenen TS 12643 “Yetkili Servisler- Kesintisiz Güç Kaynakları- Kurallar Standardına Uygun Hizmet Veren” hizmete ilişkin standarda uygunluk belgesinin ve bu belgeye ilişkin yetki belgesinin (Kesintisiz Güç Kaynakları) beyan edildiği ve sunulduğu, söz konusu TS 12643 standardına uygunluk belgesinin ve yetki belgesinde yer alan bilgilerin uyumlu olduğu, TS 12643 standardına uygunluk belgesinin söz konusu ihalede yeterlik kriterini sağladığı, fakat TS 12040 standardına uygunluk belgesinin …………………Elektronik San. Tic. A.Ş. adına düzenlendiği, ihale üzerinde bırakılan istekli adına düzenlenmediği anlaşıldığından söz konusu belgenin ihalede istenilen yeterlik kriterini karşılamadığı anlaşılmıştır.
Demiryolu Taşımacılığı Derneği’nin (DTD) raporuna göre Türkiye’de geçen yıl ihracat kapsamında 5,8 milyon ve ithalat kapsamında 6,5 milyon ton olmak üzere toplam 12,3 milyon ton yük, liman bağlantılı demir yolu kombine taşımalarıyla hedefe ulaştı. Bu durum intermodal taşımacılığa da olumlu yansıdı. Boltas CEO’su Selman Çoban, demir yolu yatırımlarının hızlanmasıyla intermodale talebin daha da artacağını belirtti.
Demiryolu Taşımacılığı Derneği’nin (DTD) raporuna göre 2022 yılında 5,8 milyon ton liman bağlantılı kombine ihraç taşıması gerçekleştirildi. İthalat kapsamında da toplam 6,5 milyon ton kombine yük taşıması yapıldı.
Türkiye Avrupa hattında blok trenleri ile sağladıkları intermodal taşımalarıyla öne çıkan Boltas’ın CEO’su Selman Çoban, Türkiye’de demir yolu ile yük taşımacılığına ilişkin yatırımların ve verimliliğin artması halinde kombine ve intermodal taşımacılığın daha fazla tercih edileceğini vurguladı.
Liman Bağlantılı Kombine Taşımacılık 12,3 Milyon Tona Ulaştı
Son 10 yılda Türkiye’deki intermodal taşımaların sürekli artış gösterdiğini ifade eden Çoban, “DTD’nin raporuna göre geçen yıl ithalat ve ihracat olmak üzere toplam 12,3 milyon ton liman bağlantılı kombine yük taşımacılığı gerçekleştirildi. Yeni demir yolu bağlantılarının eklenmesiyle bu rakamın her geçen yıl artacağını düşünüyoruz.” dedi.
Yeşil Mutabakat’a Uyum İçin Intermodal Şart
Çoban, intermodal taşımaların düşük karbon salımı sebebiyle de öne çıktığını belirterek, “AB Yeşil Mutabakatı, ihracatta fırsata dönüştürebilmemiz için intermodal daha önemli hale geldi. İntermodal taşımacılıkta daha uygun fiyatlamalar ve sabit transit süreler de ticaretin daha akıcı olmasını sağlıyor.” diye konuştu.
Taşıma hacimlerinin yüzde 85’ini intermodal operasyonların oluşturduğunu söyleyen Çoban, şunları da kaydetti:
“İstanbul, Yalova, İzmir ve Mersin’den gerçekleştirdiğimiz Ro-Ro çıkışlarımız ile Fransa’nın Sete Limanı’na veya İtalya’nın Trieste Limanı’na ulaşıyoruz. İntermodal hatlarımızda kara yolu, deniz yolu ve demir yolu servislerini entegre şekilde, optimum verimlilik anlayışıyla kullanıyoruz.
Türkiye – Almanya hattında hem Ro-Ro bağlantılı hem de direk kara treni seferleriyle hizmet veriyoruz. Bu hatta karşılıklı tek seferde karbon salınımını 80 ton azaltıyorken, yüzde 15-20 civarında maliyet avantajı da sağlayabiliyoruz. Geçen yıl İngiltere intermodal hattımızı da devreye almıştık. Yeni intermodal güzergâhları ve rotaları için ise çalışmalarımız sürüyor.”