Finansal Piyasalar

FİNANSAL PİYASALAR

M. Vefa TOROSLU
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
vefa.toroslu@gmail.com

  1. PİYASA KAVRAMI

Genel anlamda piyasa, alıcıların ve satıcıların mallarının fiyatlarını ve miktarlarını karşılıklı olarak belirledikleri fiziki bir mekân, telefon ve bilgisayarlarla yönetilen bir organizasyondur. Bir başka ifadeyle piyasa, arz ve talebin karşılaştığı sınırsız ortamdır. Piyasa kavramının alıcı, satıcı, alım-satıma konu olan şey olmak üzere üç temel unsuru vardır. Alıcı, piyasanın talep yönünü oluştururken satıcı da arz yönünü oluşturur. Dolayısıyla piyasadaki alım gücü ile desteklenmiş alış isteğine talep, satış isteğine de arz denir.

  1. PİYASANIN ÇEŞİTLERİ

Piyasalar alım-satıma konu olan şeyin niteliğine göre reel piyasalar ve finansal piyasalar olarak iki gruba ayrılır.

3. FİNANSAL PİYASALAR

Finansal piyasalar, finansal sistemin bir parçası olarak tasarruf fazlası olan arz sahipleri ile tasarruf açığı olan fon talep edenler arasındaki fon transferinin aracı kuruluşlar vasıtasıyla sağlandığı piyasalardır. Fon arz edenler gelirlerinden daha az harcama yapmakta ve tasarruf ortaya çıkartmaktadırlar. Fon talep edenler ise tam tersi olarak gelirlerini geçen harcamalarda bulunurlar ve fon açıklarını finansal piyasalardan borçlanarak karşılarlar.

Finansal piyasalarda takas (değişim) her zaman yüz yüze olmayabilir. Çoğu zaman yazışmayla, telefon veya bilgisayar gibi vasıtalarla yapılabilir. Finansal piyasalar, fon talep edenler ve fon arz edenlerin yanı sıra, fon alışverişini düzenleyen kurumların, bu alışverişi sağlayan araçlar ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kuralların mevcut olduğu piyasalardır. Finansal piyasalardaki tüm ticari işlemler, hem finansal varlık hem de finansal yükümlülük yaratır.

  1. FİNANSAL PİYASALARIN SINIFLANDIRILMASI

Finansal piyasalar aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi çeşitli açılardan sınıflandırılabilir.

4.1. İşlem Aşaması Açısından

4.1.1. Birincil Piyasalar

İlk kez çıkarılan menkul değerlerin işlem gördüğü piyasaya birincil piyasa denir. Birincil piyasada ilk defa çıkarılan, yani daha önce herhangi bir piyasada işlem görmeyen menkul değerler işlem görür. Diğer bir ifadeyle, menkul değerin satılması sonucu elde edilen fonun menkul değeri çıkaran şirkete gittiği durumda birincil piyasa söz konusudur.

Birincil piyasada menkul değeri çıkaran şirket ile fon fazlası olan ekonomik birimler doğrudan ya da bir finansal aracı vasıtasıyla dolaylı olarak karşılaşırlar.

Sermaye piyasasının ekonomiye kaynak yaratma fonksiyonunu yerine getirdiği en önemli piyasa birincil piyasalardır. Ancak, menkul değerler ilk defa burada işlem gördükten sonra diğer piyasalara transfer edilirler.

4.1.2. İkincil Piyasalar

İkincil piyasalar, daha önce alım satıma konu olan menkul değerlerin işlem gördüğü piyasalardır. Birincil piyasalarda uzun vadeli fonların tasarruf sahibinden işletmelere intikali söz konusu olur ve birincil piyasada yapılan tahvil ve hisse senedi satışları sonucunda işletmelerin bünyesine taze para olarak yeni sermaye girer. Oysa, ikincil piyasada el değiştiren menkul kıymetler fonları kullananlardan kopuktur.

Bir yatırımcı ikincil piyasada bir hisse senedi aldığında, hisse senedini satan kişi bunun karşılığında para elde ederken, menkul kıymeti çıkarmış olan işletme bu yeniden satış işleminden yeni bir fon elde etmemektedir. Bu durumda bir işletme ihraç ettiği hisse senedi birincil piyasada ilk kez satıldığı zaman yeni bir fon elde edebilmekte, ikincil piyasalarda gerçekleşen alış-satış işlemlerinden işletmenin elde edebileceği bir fon söz konusu olmamaktadır.

4.2. Örgütlenme Yapısı Açısından

4.2.1. Organize Piyasalar

Organize piyasalar, alıcı ve satıcıların belli fiziksel alanlarda karşılaştığı, denetim ve gözetimi belli kurumlar tarafından yapılan piyasalardır. Bu piyasalara “teşkilatlanmış piyasalar” veya “örgütlenmiş piyasalar” da denilmektedir. Organize piyasalara en iyi örnek borsalardır. Borsa, hisse senedi ve tahvil gibi menkul kıymetlerin, kıymetli madenlerin, çeşitli zirai ürünlerin ve yabancı paraların ticaretini yapanaların toplandığı yerlerdir. Borsalar iş konularına göre; menkul kıymetler borsası, ticaret borsası (zirai ürünler için), döviz borsası, opsiyon borsası, altın borsası gibi çeşitli kategorilere ayrılır.

4.2.2. Tezgah Üstü Piyasalar

Tezgah üstü piyasalar, genellikle hukuki bir alt yapısı ve düzenlemesi olmayan, işlem yapabilmek için piyasa üyesi olmanın zorunlu olmadığı, fiyatın alıcı ve satıcı arasında piyasa fiyatından bağımsız olarak kararlaştırılabildiği, alım-satım emirlerinin doğrudan karşılaştığı piyasalardır. Tezgah üstü piyasalarda genellikle küçük ve riskli firmaların menkul kıymetleri işlem görür. Tezgâh üstü piyasalara “organize olmamış piyasalar” veya “örgütlenmemiş piyasalar” da denilmektedir. Tezgâh üstü piyasalarda işlemler çoğu zaman telefon, e-posta ve internet ile yürütülür. Türkiye’de İstanbul Kapalı Çarşıdaki döviz piyasası ve serbest altın piyasası tezgah üstü piyasaya örnek olarak gösterilebilir.

4.3. Finansal Araçların Vadesi Açısından

4.3.1. Para Piyasaları

Para piyasası, vadesi en fazla bir yıla kadar olan fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Para piyasasında fonların aktarılması, bir yıldan kısa vadeli bonolar, çekler gibi finansal araçların kullanılması ile gerçekleştirilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ihraç ettiği bir yıldan kısa vadeli devlet iç borçlanma senetleri de para piyasası araçları arasında sayılır.

Türkiye’de, çalışma biçimleri ve işlem hacimleri açısından değişen aşağıda belirtilen üç para piyasası mevcuttur.

  • Merkez Bankası Piyasası,
  • Bankalararası Piyasa,
  • Takasbank Piyasası.

Para piyasalarında aşağıda belirtilen finansal araçlar işlem görür.

  • Hazine Bonosu,
  • Banka Bonoları,
  • Repo/Ters Repo,
  • Finansman Bonosu,
  • Banka Garantili Bonolar.

4.3.2. Sermaye Piyasaları

Sermaye piyasası, vadesi bir yıldan daha fazla olan orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin (aracı kurumlar aracılığıyla ve menkul kıymetlere bağlı olarak) karşılaştığı piyasalardır. Sermaye piyasalarının oluştuğu yere “Menkul Kıymetler Borsası” adı verilir.

Bu piyasalarda fon alış-verişi tahvil, bono, hisse senedi gibi finansal araçlar vasıtasıyla gerçekleştirilir. Kısa vadeli fonlar hazine bonosuna, orta vadeli fonlar tahvile, sonsuz vadeli fonlar ise hisse senetlerine tekabül eder. Sermaye piyasasına genellikle sabit yatırımlar ve devamlı işletme sermayesi ihtiyacının finansmanı için başvurulur.

Sermaye piyasalarında aşağıda belirtilen finansal araçlar işlem görür.

  • Pay (Hisse) Senetleri,
  • Devlet Tahvilleri,
  • Yatırım Fonu Katılım Payları,
  • Özel Sektör Tahvilleri,
  • Katılma İntifa Senedi,
  • Gelir Ortaklığı Senedi,
  • Kâr-Zarar Ortaklığı Belgeleri,
  • Gayrimenkul sertifikası,
  • Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler,

4.4. İşlemin Gerçekleşme Zamanı Açısından

4.4.1. Spot Piyasalar

Spot piyasalar, değişime konu olan finansal aracın hemen teslim edildiği ve ödemenin hemen yapıldığı piyasalardır. Ancak, hemen ile kastedilen aynı gün ya da işlemin yapıldığı piyasanın kurallarına göre bir-iki gün sonrası olabilir. Örneğin, Borsa İstanbul (BIST) hisse senedi piyasasında T+2 uygulaması vardır. Bu piyasada alım-satıma konu olan hisse senedi ile para ikinci işgünü el değiştirir. Bu uygulamaya göre hisse senedinin satışı örneğin Salı günü gerçekleşirse ödemenin Perşembe günü yapılması gerekir. İşlemin gerçekleştiği gün ile ödemenin yapıldığı gün arasındaki süre valör (vade) olarak tanımlanır.

Borsa İstanbul (BIST) bünyesinde faaliyet gösteren Hisse Senetleri Piyasası ve Tahvil ve Bono Piyasası ile Bankalararası Döviz Piyasası spot piyasalara örnek olarak verilebilir.

4.4.2. Vadeli Piyasalar

Vadeli piyasalar, belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikteki malın, kıymetli madenin, sermaye piyasası aracının, finansal göstergenin veya dövizin alınıp satıldığı piyasalardır. Vadeli piyasalar, herhangi bir menkul kıymetin gelecekteki fiyatında meydana gelebilecek olası değişikliklere karşı fiyatı bugünden sabitleyerek riski azaltmak amacıyla kullanılmaktadır.

Vadeli piyasalarda genellikle mallara (Tarımsal ürün, enerji ürünleri, metaller vb.), hisse senetlerine, hisse senedi endekslerine, faiz oranlarına, dövize dayalı olarak düzenlenen vadeli sözleşmeler işlem görmektedir. Ancak, günümüzde hızla gelişen finansal piyasalarında değişen yatırımcı taleplerine paralel olarak hava durumu gibi birçok farklı değişkene dayalı olarak düzenlenen vadeli işlem sözleşmeleri de vadeli piyasalarda işlem görmeye başlamıştır.

​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​Ülkemizde vadeli işlemler Borsa İstanbul (BIST) bünyesinde bulunan Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (VİOP)’nda yürütülmektedir. VİOP, ekonomik veya finansal göstergeler ile sermaye piyasası araçları üzerine düzenlenmiş vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile diğer türev araçların elektronik ortamda alınıp satılabileceği bir piyasadır.

 

Radikal Yeniliklerin İş Hayatındaki Önemi

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Yaratıcılığın iki boyutu vardır. İlki bilgi ve beceri, ikincisi ise yeniliktir.” John Dewey

Radikal yenilikler, yoğun geliştirme faaliyetleri sonucu ortaya çıkar, müşteri ve sektör için tamamen yenidir. Firmalarda yönetimler, radikal yenilikçilik sürecine daha az vakıftır ve yeniliğin değişim süreci biçimsel ve fonksiyonel olarak karmaşık bir model oluşturur.

Radikal yenilik, devrim niteliğinde gelişme ve değişim gösterme, maliyetleri azaltma sistemi olarak tanımlanmaktadır. Radikal yenilikler genel olarak yeni bir çalışma ortamına yönelindiği ve ani değişimler gösterilmesi gerektiği durumlarda söz konusu olmaktadır. Radikal yenilikler, uygulandığı alanda ciddi bir kalkınma ve gelişme eğilimi göstererek şirketlerin ivme göstermesini sağlarken, bu durum tüm radikal yenilikçilik çalışmalarında pozitif yönlü olmayabilir. Bu özelliğiyle radikal yenilikler dalgalanmalar göstererek yeni süreçlerin doğmasına neden olmaktadırlar (Şekil 1).

Şekil 1. Radikal Yenilik

İraz (2005) radikal değişikliklerin büyük oranda bir riske sahip olduğunu ve uygulama için gereken maliyetlerin yüksek olduğunu ortaya koymuştur. İşletmelerin bu tip yeniliklere girmeden önce konuyla ilgili çok düzeyli bir fizibilite yapması kaçınılmazdır.

Radikal yenilikler, teknolojik yeteneklerde son noktayı oluşturan işlevsel yeteneklilik sağlarlar. Radikal yeniliklerin özelliği hem tamamen yeni ve hem de oldukça yüksek oranda riskli olmalarıdır. Yüksek risk ve maliyet gerektirdikleri için radikal yeniliklere karar verirken işletmelerin çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Ancak başarılı olunduğunda işletmelere ilk olma avantajıyla yüksek karlar sağlamaktadırlar. Radikal yenilik, tamamen yeni ürün ve süreçler geliştirmeyi gerektirmektedir.

Genellikle kurum bireylerinin normatif inanç ve değer sistemlerinde değişim oluştururlar. Radikal yeniliklere; elektron transistor, bilgisayarlar, vakum tüpler, yarı iletken entegre devreler, lazerler birer örnektir.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2018). Organizasyonlarda Yenilik Yönetimi, Artikel Yayıncılık, İstanbul. https://www.gozdemert.com/ebook/YY.pdf

Rapor: Sağlık Sektöründe Beklenen Hizmet Seviyesi Anlaşmaları (SLA) ve Kullanılabilirlik Açığı

Sağlık Sektörünün Kullanılabilirlik Açığı Diğer Tüm Sektörlerden Yüksek

Veeam Veri Koruma Trendleri Raporu 2022, sağlık sektöründe beklenen Hizmet Seviyesi Anlaşması ile BT departmanlarının üretkenliğe ne kadar hızlı geri dönebileceği arasında %96’lık bir “Kullanılabilirlik Açığı” olduğunu gösteriyor.

Modern Veri Koruması sağlayan yedekleme, kurtarma ve veri yönetimi çözümleri firması olan Veeam® Yazılım, sağlık sektöründe iş beklentileri ve BT hizmet sunumları arasındaki farkın son beş yılın en yüksek seviyesinde olduğunu ortaya çıkardı.

Veeam Veri Koruma Trendleri Raporu 2022’ye göre sağlık sektöründeki şirketler beklenen Hizmet Seviyesi Anlaşması (SLA) ile BT’nin üretkenliğe ne kadar hızlı geri dönebileceği arasında “kullanılabilirlik açığına” (%96) sahipler. Bu araştırmaya katılan tüm sektörler arasında en yüksek oran. Bunun yanı sıra organizasyonlarda ne kadar veri kaybetmeyi göze alabilecekleri ile verilerin ne sıklıkla korunduğu arasında bir “koruma açığı” (%93) da var. Bu durum, hasta bakımının sağlanması ve güvenliği için kritik verilere 7/24 erişmenin zorunlu olduğu düşünüldüğünde sağlık sektörünün ne kadar vahim durumda olduğunu gösteriyor.

“Sağlık sektöründe, verilerinin hız, hacim ve değer açısından büyüdüğünü görüyoruz. Bu nedenle, sağlık kuruluşlarının verilerini sorunsuz bir şekilde depolamasına, korumasına, geri yüklemesine, kurtarmasına, erişmesine ve yönetmesine olanak tanıyan sağlam bir Modern Veri Koruma stratejisine sahip olması gerekir” diyen Veeam Türkiye Ülke Müdürü Kürşad Sezgin, “Nerede bulunursa bulunsun, tüm kritik verilerin kullanılabilirliğini sağlamak zorunludur. Kesintiler ve hizmet sunumundaki açıklar, hasta bakımının kalitesini doğrudan etkiler. Ancak, Veeam Veri Koruma Raporu 2022, sektörün beklenen Hizmet Seviyesi Anlaşması ve BT ekiplerinin üretkenliğe ne kadar hızlı dönebilecekleri arasındaki “kullanılabilirlik açığının” ne kadar kötü durumda olduğunu gösterdi. Bu oldukça endişe verici. Sağlık sektöründeki BT, veri koruma hedeflerini karşılamıyor.” dedi.

Birçok kuruluşun veri bağımlılığından ve statükodan memnuniyetsizlikleri tüm zamanların en yüksek seviyesinde olmasına rağmen, üretim ortamlarının hızlı modernizasyonu, bu kurumlara koruma yöntemlerinin aynı hızda ilerlemediğini kabul etmeye zorladı. İşin olumlu tarafı, sağlık kuruluşları veri koruma bütçelerini artırmaya istekliler. Rapora katılan sağlık sektörü kuruluşlarının yedekleme, iş sürekliliği ve olağanüstü durum kurtarma dahil olmak üzere veri koruma bütçesinin 2022’de küresel ortalamada %4,9 oranında artmasını beklediğini gösteriyor.

‘Yüksek öncelikli’ ile ‘normal öncelikli’ veriler arasındaki veri kaybı tolerans farkının, her iki veri türü için ‘bir saat veya daha az’ kategorisinde yer almasıyla birlikte yatırımdaki bu artış, sağlık sektörü için oldukça olumlu. Özellikle sektörün bağımlı olduğu karmaşık, genellikle bulutta barındırılan üretim iş yüklerini Modern Veri Koruma’yı sağlamak için mantıklı bir ilerleme olarak kabul edilebilir.

Veeam Veri Koruma Raporu 2022, bağımsız bir araştırma firması tarafından Ekim ve Aralık 2021 arasında toplanan verilerle hazırlandı.  2022 BT ve veri koruma sürücüleri ve stratejileri hakkında 3.000’den fazla BT karar alıcısı ve BT uzmanına anket yapıldı. 28 ülkeyi kapsayan ve sağlık sektöründen 399 kuruşun yer aldığı araştırmada, neredeyse tüm katılımcılar 1000’den fazla çalışanı olan kuruluşlardandı.

Tüm endüstrileri kapsayan eksiksiz küresel raporu şu adresten indirebilirsiniz: http://vee.am/DPR22.

Kit Karşılığı Cihazın Hastanede Kullanım Süresinin Belirsizliği ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 14.10.2020 tarihli ve 2020/UM.I-1673 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre; İhalenin başvuruya konu kısmına ilişkin Teknik Şartname’nin C.2 bölümünün 2.2’nci maddesinde yer verilen düzenleme ile iş süresince kullanılacak cihazların, test kitlerinin laboratuvarda kullanım süresi boyunca, herhangi bir ön koşul ve kısıtlama olmaksızın hastanenin kullanımına verileceğinin belirtildiği, Şartname’nin diğer kısımlarında da cihazların idarede çalıştırılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılmadığı tespit edilmiştir.

…Kamu İhale Genel Tebliği’nin 60.2’nci maddesinde, kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalelerinde, kitlerin, ihale dokümanında belirtilen teslim sürelerine uygun olarak idareye teslim edilmelerine karşın kitlerin tahlil edildiği cihazların kitlerin tamamı kullanılıncaya kadar idarede kaldığı, ihale dokümanlarında cihazların idarede çalıştırılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılmadığı “cihazlar, kitlerin bitimine kadar idarede çalışır halde hazır bulundurulacaktır” gibi ifadelere yer verildiği, bu düzenlemelerin ise hukuki sorunlar doğurduğu; cihazların idarede kullanılacağı süreye ilişkin belirsizliğin isteklilerin teklif fiyatlarına yansıdığı belirtilerek, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve hukuki sorunların yaşanmaması için diğer hususların yanında ihale dokümanında cihazların idarece kullanılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu açıklama doğrultusunda, iddiaya konu düzenlemenin teminatın iadesi, garanti ve tarafların diğer yükümlülükleri gibi konular da dahil olmak üzere hukuki sorunlar oluşturulabileceği anlaşılmıştır.

Yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; ihaleye konu kitlerin kullanılacağı cihazların, test kitlerinin laboratuvarda kullanım süresi boyunca, herhangi bir ön koşul ve kısıtlama olmaksızın hastanenin kullanımına verileceğine ilişkin iddiaya konu düzenlemenin, ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda hukuki sorunlara neden olacağı, söz konusu düzenlemeye ihalenin diğer kısımlarında yer verilmediği de dikkate alındığında, bu düzenlemenin sebep olduğu belirsizliğin teklif fiyatlarını yükselteceği ve isteklilerde tereddüde yol açacağı, iddiaya konu düzenlemenin ihalede sağlıklı bir rekabet ortamının oluşmasına engel teşkil edeceği anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Mehmet ATASEVER

  Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

Makbul İşkolik – Kötü İşkolik

Prof. Dr. Umut Omay

Bazı insanların çalışmayı gerekliliğinden ötürü katlanılması gereken bir eziyet olarak gördüğü bilinen bir gerçektir. Diğer yandan bazı insanlar ise çalışmaya ilişkin bağımlılık derecesinde bir tutku sergilemektedirler. Bu haftaki yazımın konusunu işte bu ikinci grup oluşturmaktadır.

Çalışmaya bağımlılık derecesinde tutkulu olmayı ifade eden işkoliklik (workaholism) kavramı ilk kez 1971 yılında Oates tarafından “alkoliklik” (alcoholism) kavramından esinlenilerek kullanılmıştır. Oates’in kavramı bu şekilde türetmesinin nedeni, kendi çalışma yaşamının ilk dönemlerindeki “bağımlılık” derecesine ulaşmış olan çalışma arzusunu fark etmesidir. Sonraki dönemde kavramın konuyla ilgili literatürde genel olarak benimsendiği ve yaygın bir kullanım alanı bulduğu görülmektedir (1).

Oates’ın ele aldığı ve tanımladığı şekliyle işkoliklik basitçe kontrol dışı bir biçimde sürekli çalışmak için ihtiyaç duymak ya da çalışmak için sürekli bir dürtü hissetmek olarak tarif edilebilir (2). Bu yönüyle işkoliklik dıştan gelen zorlamalar yerine içten gelen zorlamalarla belirgin bir özellik kazanmaktadır (3).

İşkoliklerin çalışmaya duydukları ihtiyaç ve çalışma dürtüsü o kadar yüksektir ki, yaptıkları işlerin bitmemesi için yaptıkları işleri basitleştirmek yerine karmaşık hale getirmeye eğilimli oldukları ve işleri delege etmekten kaçındıkları görülmektedir (4). Buna bağlı olarak işkolikliğin kişinin kendisinden beklenen başarının üzerine çıkma güdüsü ile mükemmeliyetçiliğin bir bileşimi olduğu yönünde görüşler de bulunmaktadır. Kısacası kişi kendisinden beklenen performansın üzerine çıkma eğilimi göstermektedir (5).

İşkoliklik üzerinde yapılan çalışmaların sayısının zaman içerisinde artmasına bağlı olarak kavramın nasıl tanımlanacağı ve kavramlaştırılacağı konusunda da farklı görüşlerin ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. Bazı araştırmacılar çalışma süresi ölçütü üzerinde durulması, bazıları da çalışmaya ilişkin tutum ve davranışların dikkate alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Yine bazı araştırmacılar kavramın yalnızca olumsuz yönlerinin olduğunu ileri sürerken, bazıları işkolikliğin “yaratıcılık sevinci” ya da “tutku ve memnuniyet” gibi unsurlar çerçevesinde açıklanabilecek olumlu yönlerinin de olabileceğine dikkat çekmektedir (6, 7).

İşkolikliğin nedenlerine bakıldığında, bunların “Davranışsal eğilimler” ve “Kişilik özellikleri” olmak üzere iki temel grupta sınıflandırıldıkları söylenebilir. Davranışsal eğilimler 1) işle ilgili isteyerek zaman harcama, 2) iş dışında da işi düşünme ve 3) gerekliliklerin ötesinde çalışma eğilimde olmakla ilişki iken, kişisel eğilimler 1) işe gereğinden fazla bağlanma, 2) çalışmaya şartlanma ve 3) çalışmaktan yeterince haz alamamak ile kendisini göstermektedir (8).

Yapılan çalışmalar işkolikliğin;

1) Heyecansız işkolikler,

2) Coşkulu işkolikler,

3) Çalışma meraklıları

olmak üzere üç farklı tipinin olduğunu ortaya koymaktadır. Heyecansız işkolikler yaptıkları işin sonuçlarından yeterince tatmin olamadıkları, coşkulu işkolikler çalışmanın kendisinden keyif aldıkları ve çalışma meraklıları ise yaptıkları işin sonuçlarından tatmin oldukları için işkolik olma eğilimi göstermektedirler. Bunun anlamı heyecansız işkolikler ile coşkulu işkoliklerin karşı koyamadıkları bir dürtü nedeniyle çalıştıkları, çalışma meraklılarının ise karşı koyamadıkları dürtü nedeniyle değil, tamamen elde edilen çıktının sağladığı tatmin nedeniyle çalışma arzusu içinde bulunduklarıdır. Kısacası çalışma meraklılarının “iş tatmini” açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle bazı yazarlar çalışma meraklılarının aslında “tam bir işkolik” olarak nitelendirilmemesinin gerektiğini ileri sürerken, bazı yazarlar ise buradan hareketle çalışma meraklılarının aslında “makbul işkolik”, diğer işkoliklerin ise “kötü işkolik” olarak tanımlanması gerektiğini söylemektedir (9, 10).

Bir kişinin “kötü işkolik” mi yoksa “makbul işkolik” olarak da nitelendirilen “çalışma meraklısı” mı olduğunun belirlenmesinde üç farklı ölçütün kullanılması söz konusudur (11):

  1. Fazla çalışma: İşin gerekliliklerinden kaynaklanan nedenlerle değil, saplantılı bir biçimde uzun saatler boyunca çalışma durumu söz konusu ise bu durum “kötü işkoliklik” olarak nitelendirilmektedir.
  2. İyilik hali: “Kötü işkoliklerin” iş yaşamları kadar iş dışındaki yaşamlarında da çeşitli tatminsizlikler ve sorunlar yaşadıkları, çalışma meraklılarında ise bu durumun olmadığı, hem iş hem de özel yaşamlarında tatmin duygularının yüksek olduğu tespit edilmektedir. Ayrıca “kötü işkolikler” işin zorlayıcılıklarından ve bunların neden olduğu sorunlardan şikâyetçi iken, “makbul işkoliklerde” böyle bir durumun bulunmadığı görülmektedir.
  3. İş performansı: İş performansı en tartışmalı ölçüttür. Bazı araştırmacılar genel olarak işkoliklerin iş performanslarının yüksek olduğunu, bazıları ise tam tersi bir biçimde, “kötü işkoliklerin” hem kendilerinin hem de çevresindekilerin iş performansını düşürdüklerini ileri sürmektedir. “Kötü işkoliklerin” iş performansını olumsuz etkilediğini savunan görüş, bu kişilerin katı ve mükemmeliyetçi yapıları nedeniyle hem kendilerine hem de çevrelerindekilere çeşitli sorunlar ve zorluklar çıkardıklarını ileri sürmektedir.

Kısaca belirtmek gerekirse, çok çalışmak ya da yalnızca işkolik olmak her zaman yarar sağlamamakta, hem kişinin kendisi hem de kurum için çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Kuşkusuz çalışma meraklısı, diğer bir deyişle “makbul işkolik” olan bir işgören kurum açısından bir kazançtır. Ne var ki, bütün işkolikler kurum açısından katkı sağlayan işgörenler değildir. Bu nedenle bir işkoliğin neden işkolik olduğunun anlaşılması önemlidir.

Gerçekten de işgörenlerin bir kısmı performanslarından emin olmadıkları için, bir kısmı da işlerini sevdikleri ya da kuruma katkı sağlama amacıyla değil, yalnızca kendi sorunlarından kaçmak ya da yalnızca bundan keyif aldıkları için çok çalışmakta ancak aslında bu çalışmaları kuruma ve kendilerine zarar verebilmektedir. Örneğin bir işgörenin bir çıktıyı aslında 1 saatlik çaba sonucunda üretmesi mümkünken, sırf çalışmaktan keyif alması nedeniyle gereksiz detaylarla uğraşıp aynı çıktıyı 5 saatte elde etmesi, hem kendisi hem de kurum açısından çeşitli maliyetlere neden olmakta ve genel olarak verimliliği de düşürmektedir. Burada önemli olan nokta gösterilen çabanın işinin gerekliliklerinin bir sonucu olup olmadığıdır.

Diğer yandan işkoliklik, kuruma ilişkin bazı sorunların göstergesi olarak da ele alınabilir. Bir işgörenin kendisinden beklentiyi tam olarak bilememesi nedeniyle işkolik olması, kurum içinde etkili bir geri bildirim mekanizmasının olmadığının göstergesi olarak kabul edilebilir. Benzer biçimde, bir başka işgörenin yalnızca çeşitli sorunlardan kaçmak üzere işkolik olması ise kurumun “biz” kültürünü yeterince içermemesinden, “biz bir aileyiz” benzeri bir söylemin içinin yeterince doldurulamamasından kısacası kurum açısından “biz” olmanın yalnızca “profesyonel” bir bakış açısının içerisine sıkışmış olmasından kaynaklanabilir. Dolayısıyla yöneticiler ve işverenler açısından dikkate alınması gereken önemli bir nokta burada kendisini göstermektedir. Görüldüğü gibi bir “işin yapılması ve tamamlanması” tek başına kurumun yapısı ve işgörenlerin durumu açısından yeterli bir gösterge değildir. Gerçekte o “işin nasıl yapıldığı ve sonuca nasıl ulaşıldığı” kurumun yapısı ve işgörenlerin durumu açısından daha açık bir gösterge olarak kabul edilebilir.

Kaynakça

(1) Spence, J. T. and Robbins, A. S. (1992), “Workaholism: Definition, Measurement, and Preliminary Results”, Journal of Personality Assessment, 58 (1), p.160.

(2) Schaufeli, W. A., Taris, T. W. and van Rhenen, W. (2008), “Workaholism, Burnout, and Work Engagement: Three of a Kind or Three Different Kinds of Employee Well-being?”, Applied Psychology: An International Review, 57 (2), p. 175.

(3) Harpaz, I. ve Snir, R. (2003), “Workaholism: Its Definition and Nature”, Human Relations, 56 (3), p. 291.

(4) Schaufeli, Taris and van Rhenen, a.g.e. pp. 177-178.

(5) Strickland, B. (2001), “Overachiever”, The Gale Encyclopedia of Psychology, Ed. B. Strickland, 2. B., Gale Group, Farmington Hills, p. 467.

(6) Spence and Robbins, a.g.e., pp. 160-161.

(7) Harpaz and Snir, a.g.e., p. 292.

(8) Aziz, S. (2007), “Workaholism”, Encyclopedia of Industrial and Organizational Psychology, Ed. S. G. Rogelberg, Sage Publications, Thousand Oaks, p. 887.

(9) Spence and Robbins, a.g.e.

(10) Schaufeli, Taris and Bakker, a.g.e., pp. 194-197.

(11) a.g.e., pp. 195-199.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Yenilenmeyeceği İşverence Bildirilirse, İşçi Kıdem Tazminata Hak Kazanabilir mi ?

LÜTFİ İNCİROĞLU

İş ilişkisinin belirli bir süreye bağlanmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir (İşK m.11/1).

Kanunda belirli süreli iş sözleşmeleri kurulurken, hakkın kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi hallerin varlığını aranmıştır. Aksi halde kurulan belirli süreli iş sözleşmeleri belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüşecektir.

Örneğin askere giden bir işçinin yerine belirli süreli iş sözleşmesi ile bir işçi alınabileceği gibi yarım kalmış bir işin tamamlanması için de belirli süreli iş sözleşmesi ile işçi istihdam edilebilir. Ancak burada önemli olan husus, bu işin ne zaman biteceğinin bilinir veya önceden görülebilir olmasıdır. Örneğin bir işyerine elektronik takip sisteminin kurulması, sınırlı süreli bir projenin yürütümü gibi. Bununla birlikte işin gereği olarak, belirli bir olgunun ortaya çıkması halinde de, belirli süreli iş ilişkisi kurulabilir. Bu gibi durumlara örnek olarak acil olarak yetiştirilmesi gereken bir sipariş alınması, özel üretim talepleri verilebilir[1].

Bu kapsamda belirli süreli iş sözleşmeleri ister bir defa yapılsın, ister birden fazla yapılsın objektif bir nedene dayanmıyorsa belirsiz süreli iş sözleşmesi sayılır (İşK m.11/2). Ancak, belirli süreli iş sözleşmesi süresinin bitimine rağmen işçinin çalışmaya, işverenin de çalıştırmaya devam ediyorsa, iş sözleşmesi belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüşür (TBK m.430/2).

Yargıtay’a göre, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430 uncu maddesinde, esaslı nedenlerin varlığı yenilemeler için öngörülmüş ve on yıldan uzun süreli belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacağı kabul edilmiştir. İş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle belirli – belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemi daha da artmıştır (Y9. HD.13.6.2008 gün 2007/19368 E, 2008/15558 K.). 4857 Sayılı İş Kanununun 11 inci maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işverenle işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur[2].

Belirli süreli iş sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Ancak belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Başka bir anlatımla, sözleşmenin fesih bildirimiyle sona ereceği kararlaştırılmış ve iki taraf da fesih bildiriminde bulunmamışsa, sözleşme belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür (TBK m. 430/son)[3].

Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi ister belirsiz, isterse belirli süreli olsun işçinin emekli olması, evlenmesi ya da muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla sözleşmeyi feshetmesi durumunda kıdem tazminatına hak kazanması tartışmasızdır. Bununla birlikte, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi halinde de, (işçinin haklı feshi, işverenin haksız feshi) kıdem tazminatı hakkı doğar. Diğer yandan, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin sonunda kendiliğinden sona erdiği durumlarda, 5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu gereği belirli süreli iş sözleşmesi yapılan haller dışında, işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Ayrıca, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin sonunda yenilenmeyeceği işçi tarafından bildirilirse, işçi kıdem tazminatı talep edemez. Ancak, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin sonunda yenilenmeyeceği işveren tarafından bildirilirse, işçi kıdem tazminatına hak kazanır[4].

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4.Baskı İstanbul 2019.

[2] Y9HD.11.6.2013 T., E.2013/6178, K.2013/17934 Legalbank.

[3] ÇELİK, Nuri, CANİKLİOĞLU, Nurşen, CANBOLAT, Talat, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 30. Baskı, İstanbul 2017, s168.

[3] Y9HD.19.4.2012 T., E.2010/3908, K.2012/13799 Legalbank.

[4] ÇİL, Şahin İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9.Baskı, (2019-2021).

İhracat, İthalat Ve Enflasyon

İHRACAT VE İTHALATTA NERELERDEYİZ?   

İhracatta rekor kırdığımız doğrudur.

2022 yılı Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre;

ihracat %15,2 oranında artışla 18 milyar 973 milyon dolar,

ithalat %43,8 oranında artışla 29 milyar 652 milyon dolar oldu.

2022 yılı Ocak-Mayıs döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre,

ihracat %20,4 oranında artışla 102 milyar 504 milyon dolar,

ithalat %40,9 oranında artışla 145 milyar 737 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı & TÜİK

Ancak ithalatımız daha büyük rekorlar kırmaya devam etmektedir. Dış ticaret rakamlarımızın rekoru sadece ihracat değil, ithalat rakamlarından da oluşmaktadır. Kaldı ki ithalat rakamlarının artışı, daha büyük bir hızla artmaktadır. İthalatı patlatan rakamlar büyük ölçüde enerji, gıdadan oluşmaktadır. Akaryakıt fiyatları dünya borsalarında yukarı tırmanmasıyla beraber, ülkemizin ithalat rakamlarının aşağı yönlü hareket etmesini beklemek hayalcilik olur. Ancak dünya borsalarında ham petrolün varil fiyatı % 2 veya 3 artsa, ülkemizde akaryakıta peş peşe acımasızca en az % 15, % 20 arası zam yapıldığı gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Aylara  Göre Dış Ticaret (Milyon Dolar)
     
Yıl Ay İhracat İthalat Hacim Denge Karşılama Oranı(%)
2013 1 12.263 19.564 31.828 -7.301 62,68
2013 2 13.155 20.346 33.501 -7.191 64,66
2013 3 14.066 21.323 35.389 -7.257 65,97
2013 4 13.450 23.688 37.138 -10.238 56,78
2013 5 14.142 23.839 37.980 -9.697 59,32
2013 6 13.053 21.694 34.748 -8.641 60,17
2013 7 13.805 23.982 37.787 -10.177 57,56
2013 8 11.860 19.104 30.964 -7.245 62,08
2013 9 13.825 21.328 35.153 -7.504 64,82
2013 10 12.846 20.444 33.290 -7.597 62,84
2013 11 15.100 21.917 37.017 -6.816 68,90
2013 12 13.916 23.594 37.509 -9.678 58,98
2014 1 13.056 20.139 33.195 -7.083 64,83
2014 2 13.708 18.829 32.537 -5.121 72,80
2014 3 15.432 21.285 36.717 -5.853 72,50
2014 4 14.210 21.426 35.636 -7.216 66,32
2014 5 14.460 21.480 35.941 -7.020 67,32
2014 6 13.555 21.554 35.109 -7.999 62,89
2014 7 14.039 20.770 34.809 -6.731 67,59
2014 8 12.095 20.282 32.377 -8.187 59,63
2014 9 14.377 21.464 35.841 -7.087 66,98
2014 10 13.573 20.051 33.624 -6.478 67,69
2014 11 13.783 21.707 35.490 -7.925 63,49
2014 12 14.218 22.154 36.372 -7.937 64,18
2015 1 12.910 17.055 29.965 -4.145 75,70
2015 2 12.846 17.782 30.628 -4.935 72,24
2015 3 13.216 19.529 32.745 -6.313 67,67
2015 4 13.953 18.760 32.714 -4.807 74,38
2015 5 11.608 18.320 29.928 -6.712 63,36
2015 6 12.606 18.735 31.341 -6.129 67,29
2015 7 11.746 18.977 30.723 -7.231 61,90
2015 8 11.522 16.421 27.943 -4.899 70,17
2015 9 12.065 15.912 27.978 -3.847 75,82
2015 10 13.839 17.372 31.211 -3.533 79,66
2015 11 12.312 16.257 28.569 -3.945 75,73
2015 12 12.358 18.499 30.857 -6.141 66,81
2016 1 9.957 13.636 23.593 -3.679 73,02
2016 2 12.939 16.113 29.052 -3.174 80,30
2016 3 13.384 18.253 31.637 -4.869 73,33
2016 4 12.533 16.396 28.930 -3.863 76,44
2016 5 12.637 17.685 30.322 -5.048 71,46
2016 6 13.466 19.867 33.333 -6.401 67,78
2016 7 10.286 15.129 25.415 -4.842 67,99
2016 8 12.342 16.859 29.202 -4.517 73,21
2016 9 11.377 15.644 27.021 -4.268 72,72
2016 10 13.492 17.024 30.516 -3.532 79,25
2016 11 13.378 17.023 30.401 -3.645 78,59
2016 12 13.455 18.560 32.015 -5.105 72,50
2017 1 11.739 16.091 27.830 -4.352 72,95
2017 2 12.644 16.266 28.910 -3.623 77,73
2017 3 15.076 19.443 34.519 -4.368 77,54
2017 4 13.420 17.864 31.284 -4.443 75,13
2017 5 14.214 21.343 35.556 -7.129 66,60
2017 6 13.672 19.570 33.242 -5.898 69,86
2017 7 13.179 21.886 35.066 -8.707 60,22
2017 8 13.916 19.473 33.389 -5.557 71,46
2017 9 12.392 20.793 33.184 -8.401 59,60
2017 10 14.673 21.653 36.326 -6.980 67,76
2017 11 14.909 20.985 35.894 -6.075 71,05
2017 12 14.661 23.348 38.009 -8.687 62,79
2018 1 13.080 22.177 35.257 -9.097 58,98
2018 2 13.827 19.877 33.704 -6.050 69,56
2018 3 16.338 22.262 38.600 -5.924 73,39
2018 4 14.531 21.203 35.734 -6.673 68,53
2018 5 15.167 23.191 38.357 -8.024 65,40
2018 6 13.657 19.543 33.200 -5.886 69,88
2018 7 14.771 20.958 35.729 -6.187 70,48
2018 8 12.927 15.567 28.494 -2.640 83,04
2018 9 15.247 16.931 32.179 -1.684 90,05
2018 10 16.591 16.403 32.993 188 101,15
2018 11 16.387 16.295 32.682 91 100,56
2018 12 14.646 16.745 31.390 -2.099 87,46
2019 1 13.875 16.165 30.040 -2.290 85,83
2019 2 14.323 16.057 30.380 -1.733 89,20
2019 3 16.336 18.250 34.586 -1.915 89,51
2019 4 15.341 18.073 33.414 -2.733 84,88
2019 5 16.855 18.542 35.397 -1.687 90,90
2019 6 11.635 15.064 26.699 -3.430 77,23
2019 7 15.932 19.229 35.161 -3.297 82,85
2019 8 13.223 15.564 28.787 -2.341 84,96
2019 9 15.274 16.941 32.214 -1.667 90,16
2019 10 16.411 18.176 34.587 -1.766 90,29
2019 11 16.243 18.228 34.471 -1.986 89,11
2019 12 15.387 20.055 35.442 -4.668 76,72
2020 1 14.701 19.214 33.916 -4.513 76,51
2020 2 14.608 17.644 32.252 -3.036 82,79
2020 3 13.353 18.822 32.175 -5.469 70,94
2020 4 8.978 13.559 22.538 -4.581 66,21
2020 5 9.958 13.394 23.351 -3.436 74,35
2020 6 13.460 16.318 29.778 -2.858 82,49
2020 7 14.891 17.718 32.608 -2.827 84,04
2020 8 12.456 18.757 31.213 -6.300 66,41
2020 9 15.991 20.847 36.838 -4.856 76,71
2020 10 17.315 19.714 37.030 -2.399 87,83
2020 11 16.089 21.143 37.231 -5.054 76,10
2020 12 17.837 22.387 40.224 -4.550 79,68
2021 1 15.004 18.065 33.069 -3.061 83,05
2021 2 15.953 19.300 35.252 -3.347 82,66
2021 3 18.956 23.622 42.578 -4.666 80,25
2021 4 18.757 21.837 40.594 -3.080 85,90
2021 5 16.469 20.624 37.093 -4.156 79,85
2021 6 19.741 22.611 42.352 -2.870 87,31
2021 7 16.358 20.686 37.045 -4.328 79,08
2021 8 18.861 23.167 42.028 -4.305 81,42
2021 9 20.717 23.321 44.037 -2.604 88,83
2021 10 20.714 22.223 42.938 -1.509 93,21
2021 11 21.456 26.902 48.357 -5.446 79,76
2021 12 22.234 29.066 51.300 -6.832 76,50
2022 1 17.564 27.844 45.408 -10.280 63,08
2022 2 19.911 27.884 47.796 -7.973 71,41
2022 3 22.689 30.876 53.565 -8.187 73,48
2022 4 23.368 29.480 52.848 -6.113 79,26
2022 5 18.973 29.652 48.625 -10.679 63,98

Kaynak: Ticaret Bakanlığı & TÜİK

İhracatımızın, ithalatı karşılama oranındaki aleyhte makas her geçen ay daha fazla açılmakta ve bu da dış ticaret açığımızı büyütmektedir.

ENFLASYON

Enflasyon konusunda söylenecek söz çok olsa da, sözlerin nerede başlayıp, nerede biteceğini merak eder oldum. Enflasyonu anlamanın en güzel yolu; cüzdanındaki para ile geçen sene bir ürünü ne kadara alıyordun, bu sene ne kadara alıyorsun. Daha da ötesi TÜİK enflasyon için ne diyor?

Ürün ve hizmetlere ne kadar büyük zam yapılırsa yapılsın, ülkemizde enflasyonun resmi rakamı hiç yukarı çıkmıyor. Sadece % 73.50 . Yersen.  Daha da vahim olanı otoritelerin enflasyonun düşüş eğilimine girdiğini söylemeleri inandırıcılıktan ve gerçeklerde oldukça uzak.

Enflasyon gerçekten düşüş eğilimine girdi mi? 2021 yılı Mayıs ayı ürün fiyatı ile 2022 yılı ürün fiyatlarını karşılaştırdığımızda korkunç enflasyon tablosu ortaya çıkıyor.

 

ÜRÜN ADI MAYIS 2021 FİYATI MAYIS 2022 FİYATI
Domates TRL.3.- / 5.-  arası TRL.15.- / 25.- arası
Patates TRL.2.- / 3.- arası TRL.10.- / 12.- arası
Şeker TRL.5.- / 6.- arası TRL.22.-
Et TRL.55.- / 60.- arası TRL.175.-
Brokoli TRL.7.- / 8.- arası TRL.35.-
Elektrik Buraya yazmaya dahi gerek görmüyorum Fiyat uçmuş durumda

 

Gerçekten enflasyonun düştüğüne inanıyor musunuz? Otoriterlerin enflasyon düşme eğilimine girdi şeklindeki beyanları insanları yanıltmaktır.

Ben enflasyon için daha fazla yazmaya gerek görmüyorum.

REŞAT BAĞCIOĞLU

Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.

İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı Başvuruları Devam Ediyor

BAŞVURU: Sosyal Bilimler Enstitüsü
https://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr/

PROGRAM KOORDİNATÖRÜ: Prof. Dr. Murat Erdal
merdal@istanbul.edu.tr

ONLINE BAŞVURU TARİHLERİ: 6-17 HAZİRAN 2022 (SAAT 17:00)

MÜLAKAT TARİHLERİ: 23-24 HAZİRAN 2022

DEĞERLENDİRME SONUÇLARININ İLANI: 1 TEMMUZ 2022

ONLINE KESİN KAYIT TARİHLERİ: 29 AĞUSTOS-5 EYLÜL 2022 (SAAT 17:00)

 

İş hayatı için bulmaca

İŞ BULMACASI No:16 (Ödüllü)

Meydan okumayı sevenler için hazırlanmaktadır. 

Güzel bir mola verin.
İş hayatının güncel terimlerini hatırlayın.
Zihinsel bir tazeleme için bulmaca çözün.

Haftanın bulmacasını çözmek için
https://satinalmadergisi.com/bulmaca16/ 

İnteraktif şekilde web sitesi üzerinde veya kağıt çıktıda (PDF) çözebilirsiniz.

Her pazartesi bir bulmaca sizi bekliyor.
Kolaylıklar dilerim. Prof. Dr. Murat ERDAL

Geçmiş ve güncel tüm bulmacaları çözmek için; 

https://satinalmadergisi.com/bulmacalar/
Ödül: 1 Kişiye Satınalma Dergisi Dijital Aboneliği.
Çözümünüzü dergi@satinalmadergisi.com a gönderin.

Şirket Aboneliği ile Ekonomik Avantaj Elde Edin.

Mesleki yetkinliklerini yükseltin.

Şirket olarak tüm dergi arşivine (114 sayı), araştırma raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya dijital erişim sağlayın. Dijital şirketi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

#business  #crossword #puzzle #manager #learning 

Anahtar Sözcükler: iş bulmacası, yöneticilik, dergi, ödül, iş, bulmaca, Business crossword puzzle, Business, B2B, işletme, yönetim, manager, management, tedarik zinciri yönetimi

Röportaj: “Tedarik Zincirinde Verimliliğin Yolu, Teknoloji Yatırımlarından Geçiyor”


Sektör sohbetlerinde konuğumuz,

Turkuaz Yazılım kurucusu Sn. Ali Öztürk

Ali bey, sizinle geniş bir alanı konuşacağız.
Teknoloji ve iş yaşamına etkileri…

 

  • Fakat röportajımıza geçmeden önce kısaca sizi tanıyalım. Ali Öztürk kimdir?

Profesyonel iş hayatıma, 1997 yılında Türkiye’ nin en köklü yazılım firması Nebim Yazılım’ da başladım.

1997 ‘ son çeyrekten itibaren Nebim Yazılımda devam eden destek uzmanlığı görevi sonrası çözüm ortakları biriminin yeninden yapılandırılması konusunda çözüm ortakları yöneticisi olarak görevlendirildim.

Türkiye çapında oluşturulması planlanan yaygın çözüm ortaklığı programı kapsamında bir çok il de sanayi odaları , dernekler ve özel şirketlerde eğitimler düzenledi ve yeni çözüm ortaklarının ekip oluşturmaları sürecinde satış öncesi pazarlama faaliyetlerinin kurgulanması , satış sonrası uyarlama ve uyarlama sonrası devem edecek destek hizmetlerinin verilmesi konularında çalışmalar yaptım.

2000 Yılının 3. çeyreğinde ; Windows tabanlı uygulamalar ile yenilikçi ürünlerin artacağı, iş ihtiyaçlarının dönüşeceği bir dönemde özellikle çözüm ortakları kanalında edindiğimi değerlendirdiğim tecrübelerim sonrasında Nebim A.Ş. deki görevlerimden istifa ederek ayrıldım.

2000 Yılı 3. çeyreğinde Turkuaz Yazılım ‘ ı kurdum.

Turkuaz ; 2002 Yılından 2007 yılına kadar NEDEM –  Nebim Eğitim Destek Merkezi olarak Nebim Yazılım’ın ve dağıtım kanalı projelerinin, projelendirme eğitim ve destek hizmetlerini vermiştir.

Pazar’ın büyümesine paralel ve gelişen iş hacmi ile birlikte NEDEM – Nebim Eğitim Destek Merkezi ünvanı değişerek Gold İş Ortağı pozisyonunda faaliyetlerine devam etmiştir.

2016 Yılında gelişen ve değişen ticari iş fırsatları kapsamında iş birliği içinde olduğu firmalarına ayrıca e-ticaret hizmetlerini sunmak üzere bağımsız platform geliştirici LivaSoft Yazılım A.Ş. yi kurdum.

Yüksek lisansımı İstanbul Üniversitesi / Perakende Marka Yönetimi programında tamamlayarak özelikle  ‘Marka ve Perakende’ yönü ile uzun yıllardır hizmet ürettiğim perakende ve marka değerleri için akademik yönü ile de gelişmeyi,  uzmanlaşmayı hedefliyorum.

  • Ali bey, Perakende sektöründe fazlasıyla tercih edilen Nebim yazılımın gold çözüm ortağısınız. Nebim ne zaman kuruldu? Faaliyet alanı ve ürün gruplarından bahsedebilir miyiz?

Nebim, Türkiye’nin en köklü geçmişe sahip bağımsız yazılım üreticisidir. Perakende, toptan satış ve üretim sektörleri için optimize edilmiş ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) ve mağazacılık yazılımları geliştirmektedir.

1966’dan beri süregelen deneyimi ile; özellikle hazır giyim, konfeksiyon, ayakkabı, büyük mağazacılık, ev tekstili, halı, mobilya, züccaciye, optik, kozmetik, aksesuar ve diğer perakende sektörlerinde uzmanlaşmış durumdayız. Geliştirdiği yazılımlar , 40’tan fazla ülkede kullanılıyor.

Çözüm Ortakları ile birlikte; bağımsız tek kullanıcılı mağazalardan, çok uluslu operasyonlar yürüten, çok-şirketli firmalara kadar, her büyüklükte binlerce firmaya hizmet veriyor. Geliştirdiğimiz yazılımlar sayesinde hizmet verdiğimiz firmaların kaynaklarını en etkin şekilde kullanmalarını sağlayarak iş süreçlerini verimli yönetmelerine yardımcı oluyoruz.

Türkiye genelinde ve yurt dışında 65+ çözüm ortağı ile birlikte; Nebim V3’ü kullanan ve aynı zamanda 40+ ülkede, 16 dilde, 500+ yurt dışı mağazasında satış ve stok operasyonlarını Nebim V3 ile yöneten 3.000’den ve toplamda 10.000’den fazla firmaya hizmet vererek; hazır giyim, ayakkabı, zincir mağazalar, çok katlı mağazalar ve optik yazılımlarında Türkiye’nin lideri konumunda olmaya devam etmektedir.

  • Kurumsal yazılım pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzde rekabetçi her şirket için dijital dünya ile yakın iletişim kaçınılmazdır. Teknolojik hızlı dönüşüm, şirketlerin kurumsal yazılıma daha da önem vermesini sağlayarak , iş süreçlerini iyileştirmeye ve güçlendirmeye, maliyetlerini düşürmeye, müşteri bağlılığını ve toplam verimliliklerini artırmaya odaklanıyor.

Özellikle organize perakende, organize toptan , üretim şirketlerinin ERP (kurumsal kaynak planlama) MRP ( malzeme ihtiyaç planlama ) yatırımlarının artması, bu pazardaki büyümenin temel nedenlerinden birini oluşturuyor. Dijital dönüşüm çalışmaları da buna ekleniyor.

Beraberinde finansal mevzuatta yaşanan dönüşümler özellikle kurumsal yazılım pazarındaki büyümenin önemli nedenlerindendir. E Dönüşüm ( e-fatura, e-irsaliye, e-defter ) gibi yakında gelecek olan e-stok gibi zorunluluk içeren gelişmelerin önemli ilerleme sağladığını görmekteyiz.

  • Perakende sektörü günden güne genişleyen bir sektör. Bu sektörü teknoloji çözümleri geliştiren bir firma olarak nasıl görüyorsunuz ? Dünyada neredeyiz?

Perakende sektörü, özellikle son dönemde tüm dünyayı etkisi altına alan ve neredeyse temel yaşamsal fonksiyonları en alt seviyeye çektiğimiz COVID-19 pandemi etkisiyle birlikte gerek ekonomik gerekse toplumsal hayattaki değerli en çok anlaşılan sektörlerin başında olmuştur. Sektörün ekonomimize olan katkısının artması, karşıladığı istihdamın büyümesi ve gündelik hayatın devamlılığını sağlaması için perakende sektöründe teknoloji çözümlerinin en iyi seviyede kullanılması ihtiyacı oluşmuştur.

Artık Web 3.0 ‘ ın hayatımıza girdiği bu günlerde tüm sektörlerde olduğundan daha fazla perakende sektöründe teknolojik tüketim ve teknolojik fonksiyon zenginliği sunulması kaçınılmaz olmuştur. Bu çerçevede sağlanan yazılımlar ile Türkiye Perakendesi Dünya sıralamalarında üst seviyelerde yer almaktadır. Gerek tüketici ve gerekse tedarikçi boyutu ile yoğun teknoloji tüketen ve özellikle erken benimseme konusunda hassasiyeti yüksek bir profilimiz bulunmaktadır.

  • Tedarik zincirlerinde teknoloji işin sinir sistemi olarak görülmektedir .
    Bu değerlendirme ile verilmek istenen mesaj tam olarak nedir? Hakikaten bu kadar stratejik mi?

Firmalar küresel pazarda rekabet edebilmek için yapılarını geliştirme zorunluluğundadırlar.

Bu pazar tamamen dijitalleşen, bir sinir sistemi gibi birbirine bağlanmış, dinamik bir pazardır. Bu nedenle firmalar değişen pazar taleplerini karşılayabilmek için daha esnek ve daha hızlı cevap verebilecekleri yeteneklerini geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bunu gerçekleştirmenin yolu bu hassas ve her haberin hızlı yayılacağı teknolojik alt yapının her yönü ile verimli şekilde çalıştırmaktan geçmektedir.

Tedarik zinciri yönetimi (TZY) bu gün artık teknolojik sinir sistemini işin merkezinde konumlandıran ve bunu en etkili yönetenlerin verimli çalıştığı bir yaklaşımına dönüştüğü açıktır. TZY, nihai tüketiciden; asıl tedarikçilere kadar ürünleri, hizmetleri ve bilgiyi sağlayan ve böylece müşteriler ve diğer paydaşlar için değer yaratan önemli işletme proseslerinin entegrasyonu olarak tanımlandığı bir durumda bu işin merkezine teknolojiyi etkili şekilde koymamak artık kabul edilemez.

  • Kurumsal kaynak planlaması tüm şirketlerin vazgeçilmez bir yatırım alanı haline geldi. Şirketlerin bu yazılımdan temel beklentileri nelerdir?

Kurumsal kaynak planlama ( ERP) sistemlerinin günümüzde tüm şirketlerine vazgeçilmez bir yatırım haline dönüşmesi,  şirketlerin global rekabet ortamındaki rekabet gücünü arttırmak adına gerekli unsurların bütünü olarak değerlendirilebilir.

Bu bağlamda ERP sistemleri, şirketlerin etkinliğini ve verimliliğini arttıracak, maliyetlerini azaltacak, iş süreçlerini optimize edecek ve artık günümüzde oldukça önemli bir kavram olan hızlı ve doğru karar vermeyi sağlayacak,  işletme içinde iyi haberin de kötü haberinde hızla yayılmasını sağlayacak entegre bir çözüm olarak görmek en temel ihtiyaçtır. Erp sistemlerini lüks görmek onu önemli bir ihtiyaç olarak değerlendirmemek hayati denebilecek düzeyde stratejik hataların temelini oluşturduğunu başarısız vaka incelemelerinde maalesef görmekteyiz.

Erp ile aynı platform üzerinden sağlanan entegrasyon ile, organizasyonun muhasebeden, finans yönetimine,  ürün yönetiminden , depo yönetimine, malzeme ihtiyaç planlamaya , üretim planlama ve kontrolden, satış, dağıtım, insan kaynakları yönetimine kadar tüm fonksiyonlarının tek bir veri tabanı üzerinden entegre şekilde yönetilmesini kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

  • Dergimizin hedef kitlesi satınalma ve tedarik zinciri yöneticilerinden oluşmakta. Siz de sahadasınız. Onlara rehberlik edebilecek önerileriniz nelerdir?

Kuşkusuz satınalma ve teradarik zinciri organizasyonun hayati fonksiyonlarındandır. Tabi ben kendi alanım yani teknoloji yönü ile konuyu değerlendireceğim.  Şirket için de özellikle satınalma onay süreçlerinin dijital ortama taşınması zorunluluk arz etmektedir. Bu süreçleri dijitalleştirirken aşağıdaki süreçleri dikkate almak önemli olacaktır.

  1. İş yeri, departman veya personel detayında, satın alma talep tipleri için yıl ve ay bazında tutarsal veya miktarsal satın alma talep limitleri girilebilmelidir.
  2. Satın alma talebi olmadan teklif, sipariş veya fatura girişinin önüne geçmek çok önemlidir.
  3. Satın alma taleplerine fotoğraf ve doküman eklenerek tüm kaynağın tek bir noktada toplanması sağlanabilmelidir.
  4. Satınalma talep tipi, talep kodu, iş yeri, departman ve personel bazında tutarsal ve miktarsal olarak girilen taleplerin kimler tarafından hangi sıra ile onaylanacağını belirlenebilmelidir. Talep bazlı teklif girişlerinde, girilen teklifin her satırı için ayrı onay süreçlerinin çalışmasını sağlanabilmelidir. Aynı zamanda onay süreçlerinizi e-mail yolu ile mobil cihazlar üzerinden de gerçekleştirebilmelidir.
  • Yazılım tercihi önemli bir karar aşaması. Firmalar hem sektörüne hem de ölçeğine en uygun yazılım tercih ederken nelere dikkat etmeliler ? Karar- yol haritası nasıl oluşturulmalı?

Hepimiz iyi biliriz ki yazılım tercihi çok stratejik konudur. Aslında bir çok soruda buna özellikle atıfta bulunmayı çok değerli buluyorum. Temel Erp ve Mrp süreçleri için bu tercih yapılırken anahtar kullanıcı değerlendirmesi ve üst yönetimin süreçlere dahil olması önem taşımaktadır. Sadece anahtar kullanıcı talebi yada sadece üst yönetim talebi ile bu dönüşüm sağlıklı bir zemine oturmaz.   Ölçeklendirme konusunda özellikle bizim baz aldığımız ana kriterleri şu şekilde özetleyebilirim;

  1. Kapsamlı ve Entegre Olması : Satın almadan üretime, finans yönetiminden satışa kadar ihtiyaç duyduğunuz tüm iş süreçlerinizi, aynı platform üzerinde, baştan sona entegre bir şekilde yönetebileceğiniz fonksiyonlar içermesine dikkat edilmelidir.
  2. Değişime ve Büyümeye Açık Olması : Erp’ nin sektörel ihtiyaçlarda hazır eklenti ve çözümlerinin olması kritik önem taşımaktadır. Büyük düşünüp küçük adımlarla başlayabileceğiniz, bununla birlikte ihtiyaç duyacağınız zaman üst sürümlerine kolaylıkla terfi edebileceğiniz ve yeni uygulamalarını lisans kapsamınıza kolaylıkla ekleyebileceğiniz modüler yapısı firmanızdaki kullanım kapsamını firmanızın büyümesi ile birlikte kolaylıkla genişletilebilir.
  3. Hızlı Uyarlanabilir Olması : Erp’ nin makul sürelerde uyarlanması yine sektörel hazır eklenti ve çözümlerinin olması kritik önem taşımaktadır.
  • Nebim in diğer ürünlerini de merak ediyorum açıkçası. Kısaca onlardan da biraz bahsedelim.
  • Nebim V3 Bulut Tahsilat Entegrasyonuyla tüm banka hesap hareketlerini tek ekranda görüntüleyebilirsiniz
  • Nakit Akış Bütçesi ile şirketinizin gelir ve giderlerini planlayarak gelecek dönemlerde oluşacak nakit ihtiyacı veya nakit fazlası değerlerini haftalık ya da aylık olarak görebilirsiniz.
  • Operasyonel Verimlilik ile zaman etütlerinizi yaparak model operasyon listelerini oluşturun, verimlilik takibini kişi, bant, fabrika veya operasyon bazında yapıp kalite kontrolü ve izlenebilirliği sağlayabilirsiniz
  • İş Emri ve Süreç Planlama ile istediğiniz detayda süreçler oluşturup yetkilendirin. İş emri ve üretim süreçlerinizdeki revize ve gecikmeleri etkin bir şekilde yönetebilirsiniz.
  • Nebim V3 İş Zekası ile perakendeye özgü hazır Dashboard ve raporların sunulduğu, mağaza, ürün, satın alım, üretim, finans, CRM, İK gibi analizlerinizi, esnek filtreleme ve saniyeler süren yüksek sorgulama hızı ile gerçekleştirebilirsiniz.
  • İşletmeler teknoloji yatırımları nasıl gözden geçirmeli? Doğru yazılım alanlar ve verimlilik sağlayanlar kadar hoşnutsuz olan büyük bir kitle de var. Verim alamayan şirketler ikinci defa yatırım konusunda da isteksiz ve bunu hayli maliyetli buluyorlar. Ne yapmalılar? Hata da ısrar mı? Yoksa yeniden satın almak mı en iyisi?

Günümüzde teknolojik fonksiyonlar , yazılım ve donanım ürünleri  ile çevre birimleri bir işletmenin artık en önemli yaşamsal fonksiyonları niteliğindedir. Bunların bütünleştiği platform olan Erp sistemleri, organizasyonların bünyesinde geçirdikleri süre dikkate alındığında, sistemin kurulumu aşamasında veya kurulumun ardından ortaya çıkan nedenlerden ötürü ya istenilen düzeyde fayda sağlanamamakta ya da sistem tamamı ile başarısız kabul edilerek kullanımından vazgeçilmektedir.

ERP sistemlerinin uyarlama risklerine bağlı başarısızlık nedenleri arasında önemli derecede etki eden veya etmeyen birçok neden gösterilebilmektedir. Bunlardan başlıcaları arasında; sistem ile etkileşim halinde olanların sistemin amaçlarını ve hedeflerini tam olarak anlayamamış olması, üst yönetimin dönüşüm sürecinde yeterli düzeyde rol üstlenmemesi, kaynak belirlemede temel gereksinimleri karşılayacak yapının yeterli olmaması, çalışanların değişime karşı direnç göstermesi, prosedürler ile yazılım arasındaki uyumsuzluklar, yetersiz eğitim, beklentilerin yüksek olması, kurulum firmasından kaynaklanan sıkıntılar olarak gösterilebilir. Hatada ısrar etmek yerine aşağıdaki konu başlıklarını proje nin olmazsa olmazı görmeleri ve bunlara dikkat ederek süreci yönetmeleri önemli başlıklar olarak görmekteyiz.

  • Her yazılım firmasının başarı hikayeleri vardır. Ürünlerini kullanan şirketlerin işlerini nasıl hızlandırdığını ve maliyetlerini nasıl düşürdüğünü açıklarlar. Sizin başarı hikayelerinizden birini örnek verebilir misiniz?.

Türkiye’nin ilk kozmetik zincir mağazası ve kozmetik sektörünün öncülerinden Sevil Parfümeri’nin Kurucusu Yusuf Sevilla, Nebim ile yıllardan beri süregelen çözüm ortaklıklarıyla ilgili görüşlerini paylaştı.

1976 yılında kurulan ve bugün 51 adet mağazası bulunan ve uyarlama projesini Nebim Gold Çözüm Ortağı Birikim Bilgisayar’ın gerçekleştirdiği Sevil Parfümeri, tüm operasyon süreçlerini Nebim V3 ERP ile yönetiyor.

“Nebim V3 ERP daha hızlı ilerlemenizi sağlıyor”

Nebim’in sürekli olarak Sevil Parfümeri’nin yanında olduğunu ve tüm sorularına cevap verdiğini söyleyen Yusuf Sevilla, “Nebim, tüm mağazalarımıza gidip tek tek eğitim verdi. Bu eğitimlerden çok memnunuz. Nebim V3 ERP gibi doğru bir ürün kullanıyorsanız, bu sizin daha çabuk ve hızlı ilerlemenizi sağlıyor.” diye konuştu.

“Bir perakendeci bilgilerinin basit şekilde işlendiğini görmek istiyorsa çözüm; Nebim V3”

Yusuf Sevilla, perakendecilerin neden Nebim V3 kullanması gerektiğini şu sözlerle açıkladı, “Bugün Nebim kullanan perakendeci sayısı zaten çok fazla. Bir AVM’de 150 dükkân varsa yaklaşık 120-130 tanesi Nebim kullanıcısı. Bir perakendeci şirketini ve müşteriyi doğru yönetmek istiyorsa, bilgilerinin basit şekilde işlendiğini görmek istiyorsa çözüm; Nebim V3.”

“Nebim V3 Bulut Tahsilat entegrasyonu ile bütün banka işlemlerinin izlenmesi güvenli oluyor”

Nebim V3 Bulut Tahsilat entegrasyonu ile ilgili görüşlerini de açıklayan Sevil Parfümeri Kurucusu Sevilla, “Bulut Tahsilat’ta banka işlemleri ve diğer bütün işlemlerin izlenmesi daha güvenli oluyor. Bankanın kestiği komisyon, gelmiş olan EFT’ler, havaleler gibi eylemlerin tek ekrandan izlenmesi çok güzel bir şey.” şeklinde konuştu.

“Müşteri ekranlarımız sayesinde, müşterilerimiz mağazadan güvenle çıkıyor”

Müşteri ekranlarının kendileri için öneminden bahseden Yusuf Sevilla, “Mağazalarımızda, müşterilerimizin satın aldığı ürünün kaç para olduğunu, kaç para iskonto aldığını görmesini isterim. Nebim, benim istediğimin daha ötesinde bir şeyi bizlere sundu. Artık kasadaki arkadaşımızın ekranı dışında bir başka ekran müşterilerimize dönük oluyor. Bu ekranda müşterilerimiz; aldığı ürünün kaç para olduğunu, kaç adet ürün aldığını, kazandığı iskontoyu, Como sadakat programından kazandığı paranın nasıl kullanıldığını görebiliyor. Bu sayede müşterilerimiz, mağazalarımızdan güvenle çıkabiliyor. Müşterilerin her şeyi görebilmesi çok iyi bir şey.” açıklamalarında bulundu.

“Nebim V3 ile ComoSense müşteri sadakat uygulamamızı webe taşıma imkanına sahip olduk”

Nebim V3 entegrasyonuyla birlikte daha önce ayrı ayrı takip ettikleri ComoSense sadakat uygulamasını aynı sistem üzerinden takip etmeye başladıklarını söyleyen Yusuf Sevilla,” Nebim V3 ComoSense entegrasyonuyla elinde Sevil Kart bulunan her müşterimiz, toplamış olduğu puanları her mağazamızda harcayabiliyor. Müşteriye anlık olarak ulaşmak, anlık olarak kampanya yapıp aksiyon almak ComoSense ile çok mümkün. Bir perakende mağazasıysanız; normalde %20’sine ulaştığınız müşterilerin, ComoSense sayesinde %100’üne ulaşırsınız. Ayrıca bir kampanya yapmak istiyorsanız, Como yapay zekası ile size bir şeyler önerebiliyor. Como’nun Nebim ile birebir iki ortak gibi çalışması da çok önemli. Nebim ile birlikte Como’yu webe taşıma imkanına sahip olduk, bizim için çok iyi oldu.” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Müşterilerinizle birlikte değer oluşturma konusunda neler yapıyorsunuz? Farklı sektör farklı organizasyonların elbette özgün istek ve talepleri oluyordur. Sahadan gelen her öneri tutarlı bir öneri mi? Buna uygun nasıl hareket ediyorsunuz?

Müşterilerimiz ile birlikte değer oluşturma konusunda bir çok özel etkinlik ve müşterilerimiz ile birebir etkileşim sağlayacak çalışmalar yapmaktayız. Bu iletişimi de en etkili şekilde yönetmek adına bir ürüne dönüştürdük. Ürününü adı ‘NebimExtra’

Kısaca ;

“NebimExtra versiyon güncelleme, bakım ve destek anlaşması” sayesinde, lisansladığınız Nebim V3 yazılımının güncel versiyonlarını sunuyor, isteklerinize ve sorularınıza Internet üzerinden ya da firmanızda birebir destek veriyoruz. Nebim V3 sayesinde elde ettiğiniz verimliliği artırarak rekabette bir adım önde kalmanızı sağlıyoruz.

  • Nebim V3’ün Yeni Versiyonları ve Güncellemeleriyle Verim ve Karlılıkta Süreklilik Kazanabilir,
  • Nebim V3’e Yeni Eklenen ve Zenginleştirilen Standart Raporları Kendi Nebim V3’ünüze Ekleyerek İş Süreçlerinizi Daha İyi Ölçebilir,
  • NebimExtra Web Sitesi ve Çağrı Merkezi Üzerinden İsteklerinize Hızlı Çözüm Alabilir,
  • Nebim Destek Danışmanlarından Firmanızda Birebir Destek Alabilir,
  • Nebim Verimlilik Çalışmaları ile Yazılımınızdan Elde Ettiğiniz Kazanımları Artırabilir,
  • Nebim’in “Uzaktan Eğitim Sitesi” Nebim Akademi’de Yayınladığı Eğitsel Videoları İzleyerek Kullanıcı Verimliliğinizi Arttırabilirsiniz.
  • Yazılım şirketlerinde ar-ge ve satış işin olmazsa olmazları. Bölümler bir birini nasıl geliştirmeli? Ar-ge ve satış işbirliği ve sürtüşmelerini nasıl değerlendirirsiniz?

Sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve uluslararası rekabetin temelinin teknolojik bilgi olduğunu görüyoruz. Ar-ge faaliyetlerinin sonucunda geliştirilen teknolojik fonksiyon, tüm ekonomiye yayılarak ekonomik büyüme de tetiklemektedir. Ar-ge harcamalarının arttırılması, üretim sürecinde yeni teknolojilerin kullanılmasını mümkün kılmakta, bunun sonucunda ise verimlilik artışı, maliyet ve fiyat avantajları sağlanmaktadır.  Ar-ge faaliyetlerinin giderek önem kazanması ile sağlanan bu avantajların, firmaların satış hasılatları ve kar rakamları üzerinde etkili olduğu bilinmektedir.

Satışa bakan yönüne genel bir ifade ile bakarsak  ‘Satış Her Ayıbı Örter’ bir de  ‘Rakip Yokuşta Geçilir’  dolayısı ile satış için skor çok satmak olsa da ar-ge için skor doğru kaynakla proje yönetmek olduğunda bir sürtüşme kaçınılmaz oluyor…

Satış sürecini göz önüne aldığımızda ; Lead süreci , fırsat tespiti, ilk ziyaret, sunum / analiz, teklif , satış bitirme , sipariş süreçlerinin birbirini tamamlaması gerekiyor.

Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.

 Prof. Dr. Murat ERDAL

Röportaj çalışmaları için editor@satinalmadergisi.com