Alzheimer İşletmeler

ALZHEİMER İŞLETMELER
Zafer URFALIOĞLU

Alzheimer; insan beyninin bazı bölümlerinin zaman içinde hasarlanması sonucu, başta bellek olmak üzere tüm entelektüel faaliyetler, günlük işlevler ve davranışlarda bozulma ile kendini gösteren bir hastalıktır.[1] Bulaşıcı değildir.

Çok şükür, bu temel tıbbiyeli açıklamayla hastalığı hatırlamış olduk.

Şimdi sıra insanlarda görülen bu hastalığın nasıl olup da işletmelerde üstelik de nerede ise birebir benzerlikle görüldüğünü; bulgularının ne olduğunu ve sonuçta da ne gibi sorunlar doğurduğunu sorgulayacağımız sorulara geldi.

Alzheimer hastalığı üzerine sorulmuş temel soruları benzerlik bağlamında kurumsal hafızası olmayan ya da kaybetmiş işletmelere uyarladım, umarım hoşunuza gider.

Açıkçası bu çalışmaya başlarken ben de bu kadar anlamlı bir benzerlik bulacağımı sanmıyordum.

  1. İşletme Alzheimer’ı nedir?

İşletmelerde Alzheimer; işletmenin beyni sayılan yöneticilik yetisinin yitirilmesine neden olan ilerleyici bir iletişim rahatsızlığıdır. İletişim ve kurumsal hafıza görevi görecek tarafsız ve izlenebilir bir yapı yoktur. Bu nedenle bilgi depolama, analiz etme ve bilgiye dayalı yönetim fonksiyonlarının giderek azalmasına sebep olur ve sonuçları zaman ilerledikçe yavaş yavaş kendini gösterir.

Hasta işletmelerde “Dediğimi yap, yapılanları bana söyle!” cümlesi her yönetim kademesinde sık duyulmaya başlar.

  1. Alzheimer olmuş işletmeler en fazla kaç yıl yaşar?

Genel olarak istatistiksel veriler ışığında, Alzheimer işletmeler 2 ila 8 yıl arasında iflas eder. Ancak danışmanlıklara tepki verip uygun kurumsal eğitim koşullarında faaliyetlerini sürdüren bazı işletmelerin 20 seneye kadar ticari faaliyetlerine devam ettiği görülmüştür.

İflasa kesin etkisi olmasa da iyileşme için henüz bir çözüm bulunamamıştır. Sadece mevcut beyin takımının konfor alanı korunarak hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir.

  1. Alzheimer olmuş işletmelerin son evre iflas belirtileri nelerdir?
  • Departmanlar tek başına hareket etmede zorlanır.
  • Gündem ve sonuç alma açısından toplantıları yönetmek zordur.
  • İş yapmada/yaptırmada güçlükler yaşanır.
  • Çalışanlar Masalak – Masaya bağımlı – olmaya başlar.
  • Çok ciddi kurumsal hafıza kayıpları yaşanır.
  • Artan israf riskleri oluşur ama önlenemez.
  • Hizmet alımlarında zorluklar yaşanır.
  • Satış ve tahsilat akışı sıkıntısı görülür.
  1. Alzheimer, işletmelerde nasıl başlar?

Hastalığın en önemli göstergesi ve tespit edilebilen ilk bulgusu bir raporlama sistematiğinin olmamasıdır. Alzheimer İşletmeler yakın geçmişteki ürün bilgisi, müşteri, şikâyet, kişi ve olayları unutur. Hastalık ilerledikçe işletme daha sık unutmaya başlar ve standartlaşması gereken en temel işletme şartlarını hatırlayamaz. Unutkanlık, hastalığın ilk dönemlerinde basit unutkanlıklar (etiket yapıştırmama, pakete ürün koymama ya da yanlış yükleme) olarak başlar. Sonra tüm işletmeyi etkileyecek boyutlara (yanlış hammadde kullanımı, hatalı fiyat vermeler, şikayetleri unutmak vb.) ulaşır.

Hastalık ilerledikçe, işletme yönetimi önceleri duyduğu rahatsızlıkları daha az duymaya hatta fark etmemeye başlar ve akabinde de iflas gerçekleştiğinde hiçbir rahatsızlık duyulmaz.

  1. Alzheimer olmuş işletmelerde yöneticiler neden bağırır?

Hasta işletmelerin çalışanları genelde işi önemseme, sonuçları düşünme, ortak iş görme kültürlerini kaybettikleri için birbirlerinin işini aksatabilir ve buna bağlı olarak yöneticilerin onlara bağırmalarına sebep olurlar.

Alzheimer hastası işletmelerde çalışanlar, iletişim ortamları sınırlı olması sebebiyle isteklerini, beklenti ve önerilerini yönetime anlatamaz ve anlamalarını sağlamak için de bağırma gibi bir tepki gösterebilirler.

  1. Alzheimer olmuş işletmelerde kişiler kendini nasıl hisseder?

Başlangıç dönemi Alzheimer belirtileri arasında bulunan iş süreçlerindeki ufak tefek unutkanlıklar, zaman içinde ilerleyerek operasyon ve planlama bozukluğuna yol açar. Çalışanların zaman ve mekân algısının da bozulduğu Alzheimer hastalığında unutma eylemi, çalışanların son yaşadığı günlük eylemlerden başlayarak geçmişe doğru ilerler.

Bu nedenle ne kariyer planı ne de eğitim planı yapılamaz duruma gelinir. İşin kötüsü hasta işletmeler oluşan bu ağır hasarlar yüzünden ihtiyaç analizi ya da risk analizi gibi algısal süreçlerin yapılması gerektiğini bile algılayamazlar.

Zamanla; tedarikçiler yeni müşterilere, müşteriler yeni satıcılara, çalışanlar başka işletmelere ve en sonunda da patronlar kendi başlarına yapabilecekleri ya da kira getirisi ile hayatlarını devam ettirecekleri işlere geçerler.

  1. Alzheimer olmuş işletmelere karşı nasıl davranılmalı?
  • İş arkadaşlarınızla empati kurmaya çalışın.
  • Sabırlı olun, hastalıklı yapıyı tam olarak tanımlaya bakın.
  • Anlayışlı olun, tartışmayın ama mutlaka analizler yapın.
  • Toplantıların bütünlüğünü bozmayın.
  • Birim yöneticilerini hoşlanmadığı şeylere zorlamayın.
  • Kariyer ve Eğitim Planlarının işletme içinde yapılmasına izin vermeyin.
  • Patronların yanında iflas ihtimalinden söz etmeyin.

Bence bu kadar yeter.

Bitti, bitirelim, bitirdim.

Hadi şimdi siz sorun; 10 değil, 20 değil neden 7 soru?

Açıkçası ben de benzerlik karşılaştırmasına daha anlamlı olur diye 20 sık sorulan soru seçerek başladım ama yedinci soruda anladım ki;

“Ham Ervâh[2] olanlar, pişkin ve yetişkin Zevâtın[3] hâlinden anlamazlar. O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm[4].”

Saygılarımla

[1] https://www.acibadem.com.tr/acibadem-de/alzheimer-ve-yaslanma/#genel-tanitim

[2] Ruh, Halet-i ruhiye

[3] Kişinin

[4] İşte bu kadar, son söz budur

Yemeğin Serüveni

TURİZM VE GASTRONOMİ ÜZERİNE

 “Yemeğin Serüveni ’’

Ben aşçılık sanatını çok renkli buluyorum. Şöyle düşünün her gün sabah kalktığımızda bir Dünya kuruyoruz ve bu Dünyayı akşam bozuyor yarın tekrar bir Dünya daha kuruyoruz. Bu günün başarısı ve taktiri yarına kefil olmuyor. zira bu başarı ve taktir her gün olmalı ve de artmalı. aksi taktirde başarılı olamazsınız.

Yemeğin önemi insanoğlunda çok büyük yeri vardır. Yemek keyiftir, güzelliktir burada biz şeflere çok büyük iş düşüyor bu keyfi yaşatmak için bütün yeteneklerimizi bilgimizi kullanarak o canım tabaklarımızı oluşturmalıyız. Devamlı gündemi de takip ederek farklı lezzetler farklı sunumlar oluşturmalıyız. Bu sunumlar ile yemek masalarımız çok daha keyifli olacaktır.

Etrafımıza baktığımızda Aşçılık sanatının hiç ölmeyeceğini devamlı çıkışını sürdüreceğini açık beyan görebiliriz. İnsanoğlunun doğasında var beslenme. Ne yapar isek yapalım günde üç öğün yemek yiyoruz. Ama az ama çok, ama kaliteli ama ucuz; ne olursa olsun beslenmek zorundayız.

Hal böyle olunca Aşçılık sanatının önemini görmemek mümkün değil. Tarihimize ve de günümüze baktığımız zaman yemeğin öneminin büyüklüğünü görmekteyiz.

Bütün kararlar ‘’savaş, barış, evlilik, ayrılık, sevinçler v.b.’’ yemek masasında alınmıştır. Bunları göz önünde tutuğumuz zaman, yemeğin ne kadar önemli olduğunu görürüz.

Etrafımıza baktığımız zaman aşçıları sevmeyen yoktur. Her kesin sevdiği memnun olduğu bir aşçısı vardır. Devlet büyüklerinden, memuruna, özel şirketlerden, emniyet teşkilatına, hatta ve hatta şahsen bizim bile vardır devamlı gittiğimiz bir restoran onun haricinde başka bir restorana gitmeyiz yemeğini beğendiğimiz yer orasıdır, mutlu olduğumuz keyif aldığımız yer. Yaşamımız boyunca etrafımıza bu göz ile baktığımız zaman aşçılar nasıl sevilmesin?

Tabii ki burada sevilmekteki en büyük unsur ise bahsettiğimiz gibi en iyi şekilde kafamızdaki ve ruhumuzdaki o güzelliği tabağımıza yansıtmak. Bunu yaptığımız takdirde bizi sevmeyen olmayacaktır.

Haftaya Cumartesi Görüşmek Üzere Sağlıcakla Sevgiyle Kalın….. 

,,..İyi Bir Aşçı

Mutluluğu Dağıtan Bir Büyücü Gibidir…..

‘’ Sevdiğim Sözler ’’

Aslında bunlar başarılı olmanın tanımı değildir. Ralph Waldo Emerson ‘in başarı tanımını çok yapıcı ve bir o kadar da hoş buldum.

Sık sık gülmek ve çok sevmektir;
Akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır;
Sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır;
Güzeli sevmektir; Herkesteki en iyiyi bulmaktır;

Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir; Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak Dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır;

Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü rahat nefes aldığını bilmektir;

‘’ İşte Bu Başarılı Olmaktır ‘’

Sevgi ve Başarı ile kalın..

Ali Rıza Dölkeleş

Mutfak Yöneticisi – Limak Cyprus Deluxe Hotel

Değer Zincirinde Stok Yönetiminin İşletmelerdeki Önemi

Değer Zincirinde Stok Yönetiminin İşletmelerdeki Önemi
Kadir HANÇER – Lojistik Yöneticisi

Değer zinciri analizi metodu ilk kez 1985 yılında Harvard İşletme Fakültesi’nden Michael Porter tarafından, rekabet avantajı elde etme ana fikriyle ileri sürülmüştür.

Sonrasında değer zinciri analizi, yönetim muhasebesi literatüründe ve son zamanlarda daha çok yönetim literatüründe gelişim göstermiştir. Değer zinciri analizi, maliyet ve değer zinciri farklılaşması ile ilgili tüm temel faaliyetlerin etkilerini analiz etme üzerine yapılandırılmış bir metottur (Zokaei, 2010: 1)

Bahsedilen değer zincirinde birincil adımlar olarak nitelendirilen 5 adım şu şekilde sıralanmaktadır:

-Inbound Lojistik,
-Operasyonlar,
-Outbound Lojistik,
-Pazarlama ve Satış,
-Hizmetler

Inbound lojistik, temin etme, depolama ve stok yönetimini içerir.
Operasyonlar, girdileri ürün haline dönüştürmek için değer oluşturma faaliyetleridir.
Outbound Lojistik, müşteriye bitmiş ürünü ulaştırmak için gereken görevleri içerir.
Pazarlama ve Satış aktiviteleri, ürünleri satın almak için alıcı bulma faaliyetleri ile ilişkili bir süreçtir. Hizmetler, satılan ürünlerin değerini arttırmak için satış sonrası gerçekleşen bakım, müşteri desteği gibi faaliyetleri içerir.

Değer Zincirini destekleyen önemli ikincil aktiviteler ise Satın alma, İnsan Kaynakları Yönetimi, Teknoloji Yatırımı ve Altyapıdır.

Değer zinciri halkalarından herhangi birisi zayıflarsa diğerlerinin performansını da etkiletmektedir. Bu bağlamda doğru planlama yapılmaması halinde Inbound lojistik, temin etme, depolama ve stok yönetimindeki aksaklıklar müşteri memnuniyetini doğrudan etkileyecektir. Örneğin, tedarik zinciri içerisinde hastanedeki medikal malzemelerin işletme için stok bulundurma ve devamlılık hayati öneme sahipken, varlıklarının düşük yüzde oranları ile stokları olan işletmeler için stok bulundurma ve yönetme daha az öneme sahip olacaktır. Nitekim sürdürebilirlik ve işletmelerin geleceğe yönelik hamlelerinde en büyük etkenlerden biri de stokların doğru yönetimi, geçmiş verilerin izlenilirliği ve anlaşılabilir indikatörler stokların etkin yönetiminde avantaj sağlamakta büyük öneme sahiptir. Bu önem derecesi işletmelerde stok bulundurmanın temel amacı olan karlılığı ve işletmenin başarısını arttırmak olacaktır.

Değer zincirinin en önemli parçalarından biri olan stokların, bulunurluğunun kendi içeresinde avantajları ve dezavantajları mevcuttur. Amaç karlılık ve işletme başarısı olarak gözükse de doğru yönetilmeyen stoklar asıl amacının dışına çıkarak zincirde kopmalara neden olarak işletmeyi zarar uğratıp, başarısını düşürecektir.

Bu nedenle;

Lojistik merkezlerde ve işletmelerde dönemsel ya da yıllık olarak planlanan envanter sayımlarında eksik sayılan birim maliyeti ucuz dahi olan ürünün olmayışına “nerede“  ,  fazla oluşuna ise ‘’ bu raftan en son kim ürün topladı“  gibi kim ve nerede sorularının cevapları arandığından:

Stoklar = Gizli Özne,  olarak betimleyebiliriz.

İşletmelerde stok bulundurmanın yararları;

  • Oluşabilecek ürün talep dalgalanmalarına karşı önlem alınması,
  • Tedarikçi değerlendirme formlarına istinaden stok devir hızı yüksek olan ürünlerde toplu alım yapılarak birim maliyette ve tedarik maliyetlerinde indirim sağlanması,
  • Şayet işletme üretim yapıyorsa ham madde stoklarının doğru yönetilmesi ile ürün üretimlerinin aralıksız ve düzgün bir şekilde faaliyet göstermesi,
  • Arz ve taleplerin belirli dönemlerde farklılık göstermesine istinaden mevcut durumu korumak,
  • Hesaplanan stok devir hızlarına istinaden hareketsiz ürünlerin tespiti yapılarak zayi riskinin minimuma indirilmesi,
  • Yüksek enflasyon dönemlerinde avantajlı bir yatırım, vb. şeklinde örnekler çoğalabilir.

İşletmelerde stok bulundurmanın dezavantajları;

  • Envantere bağlanmış sermaye ileride oluşabilecek farklı avantajlarda kullanılamaz bir kaynak yaratması,
  • Değişken siparişlerin olmasına istinaden oluşan taleplere istenilen hızda cevap vermenin zorlaşması,
  • Atıl stokların oluşması,
  • Ürünlerin içeriklerine istinaden zayi risklerinin artması,
  • Ön görülen raporlama çalışmalarında geçmiş veriler ile yeni dönem verilerinde meydana gelen sapmalar,
  • İyi planlanmayarak stoklara yapılan yatırım, fırsat maliyetlerinden işletmeyi yoksun bırakması,
  • Hazır bekleyen stokların maliyetleri ileride ürün maliyetlerinde oluşabilecek fiyat değişikliği, vb. şeklinde örnekler çoğalabilir.

Değer zincirinde stok yönetimin ehemmiyetini anlamak adına, depolarda stoklanan ürünlerin yerine birim maliyetleri kadar para konularak mevcut operasyonda yapılan tüm işlerin aynı şekilde yapılmasının gerekliliğini, bu bakış açısı ile tüm tedarik zinciri ve lojistik çalışanlarına işletmelerin aşılaması gerekmektedir. Bu bağlamda değer zinciri halkalarından herhangi birisi zayıflarsa diğerlerinin performansını da etkileneceğinden, güçlü bir değer zinciri oluşturmak için tüm halkaların güçlülüğü ile sağlanır.

İş İlanı: Elektrik Teknikeri Aranıyor

İş İlanı: Elektrik Teknikeri Aranıyor



ELEKTRİK TEKNİKERİ

-Elektriksel ölçümlerde görev yapacak
-Anadolu yakasında ikamet eden
-Araç kullanabilen
-Planlı ve düzenli çalışabilecek
-Personel alımı yapılacaktır

CV Gönderimi için:
TEK OSGB ORTAK SAĞLIK GÜVENLIK BIRIMI A.Ş.
Leyla Türkoğlu – leyla@tekosgb.com 

Son Başvuru Tarihi: 5 ARALIK 2022

İş ilanlarınızı sektörle buluşturuyoruz. Ücretsizdir.

https://satinalmadergisi.com/is-ilani-gonder/

Satınalma Departmanı, Vazgeçilmezlerden Oluşan Bir Ekibe Nasıl Dönüştürülür?

En iyilerin çalışmak isteyeceği bir departman için satınalma yöneticisinin, mevcut durumda tipik satın alma işlevlerinde görev alanlardan çok farklı becerilere sahip yeni işe alımlar yapması gerekecektir.

Operasyonel alıcıların yalnızca yüzde 30’unun (satın alma taleplerini kontrol etme, satın alma siparişlerini işleme alma ve muhasebeye veri aktarma gibi akıllara durgunluk veren idari görevleri yerine getiren masa başında çalışan personel) yeni dönemde oluşturulacak  satınalma işlevinde gerekli olacağını tahmin edilmektedir. Görevleri daha hızlı, daha ucuza ve daha az hatayla tamamlayabilen robotları kullanmak için yeniden eğitilmeleri gerekecek. Operasyonel alıcıların sayısını yüzde 70 oranında azaltarak, satınalma müdürleri, tedarik fonksiyonunun boyutunu küçültebilecek ve tasarrufları bir işe alım ve yeniden eğitim programına yeniden yatırabilecekler.

Yakın dönemde çoğu stratejik satınalma yöneticisine hala ihtiyaç duyulacak, ancak beceri setlerini genişletmeleri gerekecektir. İdeal stratejik satınalmacı;

  • Bir diplomat,
  • Bir stratejik düşünür,
  • Bir uygulama koçu,
  • Bir müzakereci,
  • Bir analist ve
  • Bir veri madencisi-araştırmacıdır.

Bu rollerden üçü insan becerileri gerektirir:

Diplomat olarak stratejik satınalma yöneticisi, hem şirketin diğer iş fonksiyonlarının (örneğin mühendislik, pazarlama, operasyonlar ve hukuk) liderleriyle hem de en önemli A kategorisindeki tedarikçileri ile kişisel düzeyde etkileşimde bulunmalıdır.

Stratejik düşünür olarak satınalma yöneticisi,

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tamamına erişim sağlayabilirsiniz.
Hesap Oluştur

 

 

 

Satınalmacı ve Tedarikçinin Dansı

Günümüzde pazarlar hızla gelişme ve değişme göstermektedir. Bu durum satın almayı şirketlerin önemli ve stratejik bir performans kriteri haline getirmiştir.

Literatürde satın almanın pek çok tanımı olmakla birlikte satın alma en yalın haliyle, gündelik yaşamda belirli bir ürün veya hizmetin temin edilmesidir (Erdal, 2011).

Başka bir tanımda ise, istenen kalite, zaman ve miktarda, uygun fiyatta, uygun bir teslimat ve ödeme planı ile mal ve hizmetlerin mülkiyetinin satıcıdan alıcıya geçmesidir şeklinde ifade edilmektedir (Şahin, 2014).

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile tam metne erişim sağlayabilirsiniz.
Hesap Oluştur

 

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

Makine İhracatı Üçüncü Çeyrekte 18,4 Milyar Dolar

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın 9 ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 18,4 milyar dolar oldu. Ortalama ihracat birim fiyatlarında yüzde 5,5 düzeyinde sağlanan artışın etkilerini değerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Küresel fiyat artışlarının bu yılki toplam makine ihracatımıza katkısı 1,2 milyar doları bulacak. Fakat sektörümüz fiyat artışlarıyla elde ettiğimiz fazla gelirle sene boyunca pariteden kaynaklanacak kaybının ancak yarısını kapatabilecek. Sterlin ve euronun, dolar karşısında değer kayıplarının makine sektörü için külfetinin 9 ayda 1,5 milyar doları bulduğunu hesaplayabiliyoruz” dedi.

Türkiye’nin makine ihracatı yılın üçüncü çeyreği sonunda, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 artarak 18,4 milyar dolar oldu. 9 aylık süreç sonunda Rusya’ya ihracatın yüzde 37,6 arttığı sektörde, en büyük ihracat pazarları sıralamasında Almanya, ABD ve İtalya ilk üçteki yerini korudu. Eylül ayında 263 milyon dolar olarak gerçekleştirilen Almanya’ya ihracat ilk 9 ay sonunda 2,2 milyar dolara yükseldi. Resesyon beklentilerinin arttığı Avrupa ülkeleri bu dönemde Türkiye’den toplam 10,5 milyar dolar tutarında makine satın aldı.

2022’de dünyadaki toplam mal ihracatının geçen yıla göre miktar bazında yüzde 2, değer bazında yüzde 6 oranında artmasının beklendiğine işaret eden dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:

“Benzer bir artış bizim ihracat birim fiyatlarımızda da var. Geçen sene 5,8 dolar olarak gerçekleşen KG başına ortalamamız, bu yıl yüzde 5,5 artış ile 6,1 dolar olarak seyrediyor. Bunun anlamı fiyat artışlarının bu yılki toplam makine ihracatımıza katkısının 1,2 milyar doları bulması demek, ki talebin miktar bazında durağanlaştığı bir ortamda fiyatları yükseldiği seviyede koruyabilmek önemli bir başarı ve destekleyici bir unsur. Fakat biz fiyat artışlarıyla elde ettiğimiz fazla gelirle sene boyunca pariteden kaynaklanan kaybımızın ancak yarısını kapatabileceğiz. Toplam ihracat gelirinin yüzde 70’ten fazlası euro cinsinden gerçekleşen bir sektörüz. Sterlin ve euronun, dolar karşısında değer kayıplarının makine sektörü için külfetinin 9 ayda 1,5 milyar doları bulduğunu hesaplayabiliyor, sene sonunda ise 2 milyar doları aşacağını tahmin ediyoruz.”

“Siparişlerdeki yavaşlama hissedilir hale geldi”

Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının ardından küresel sanayide ihracat siparişlerinin düşmeye başladığını, dünya ekonomisinde üçüncü çeyrekte yavaşlayan büyümenin yerini son çeyrekte durağanlığa bıraktığını belirten Karavelioğlu şunları söyledi:

“İlk iki çeyrekte yüzde 9,6 ve yüzde 6 büyüyen dünya makine teçhizat yatırımlarındaki büyümenin son çeyrekte yüzde 1’e kadar gerilemesi, 2023’ün ilk çeyreğinde ise tamamen durması bekleniyor. Bunda küresel enflasyon ve maliyet artışı yanında, finansmanın çok pahalı hale gelerek yatırımcıların risk iştahını kaçırmasının önemli etkisi var. Gelecek yıl küresel ihracatın miktar olarak aynı kalacağı, fakat tüm sektörlerdeki ortalama ihracat birim fiyatlarının yüzde 5 kadar gerileyeceği öngörüleri karşısında, sene bitmeden alınacak her yeni iç veya dış sipariş işletmelerin ölçek verimliliği ve rekabetçiliği açısından büyük önem taşıyor.”

“İç pazarın tahkimatı için bütün yolları denemeliyiz”

Karavelioğlu, makine teçhizat yatırımlarındaki küresel gerilemenin başta AB olmak üzere büyük makine alıcılarının ithalatlarında düşüşe sebep olacağı öngörülerinin, büyümeye devam edecek ülkeleri çok daha gözde pazarlar haline getirdiğini belirterek şunları ifade etti:

“Türkiye’nin makine teçhizat yatırımlarındaki sıra dışı performansı bu sene de sürüyor. İlk iki çeyrekte yüzde 13,2 ve yüzde 17,8 olan artış hızı korunamayacak olsa da yılı bu alanda yüzde 12 kadar büyüme ile kapatacağız. Dünya ortalamasını ikiye katlayan cazip bir ülke olarak, tüm rakiplerimizin de odağında olacağız. Son 12 ayda 35,9 milyar dolara ulaşmış ithalatın yıpratıcı baskısına rağmen, ilk iki çeyrekte sağlanan yüzde 12,8 ve yüzde 14 üretim artışının gerisinde makine ihracatında elde edilen başarının da büyük payı vardır.”

Küresel ticaretin daraldığı bu gibi dönemlerde iç pazarda zaafa düşmemek için önlemler alınması gerektiğini hatırlatan Karavelioğlu, “Başta devlet destekli Uzak Doğu malları ve kullanılmış makineler olmak üzere her konudaki mevzuat rakip ülkelerde olduğu gibi tahkim edilmelidir. Yatırım Teşvik Mevzuatının bu perspektifte elden geçirilmesini bekliyoruz. Hazır güncellenme dönemine girilmişken, ithalatı desteklenmeyecek makineler listesinin kapsamının genişletilmesini ve ithal ikamesinde ihtiyaç duyduğumuz bütün ürünlerin Uzak Doğu’nun niteliksiz ve dampingli mallarının haksız rekabetinden korunmasını istiyoruz. Özellikle de küresel rekabette ileri gitmiş makine dalları için bu düzenlemenin önceliklendirilmesi gerekir” dedi.

“Avrupa’nın enerji yatırımları bizim için önemli fırsat”

Yeşil Mutabakat tedbirlerinin Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri doğrultusunda öne çıkardığı başlığın en başta enerji sektöründeki dönüşüm olduğunun altını çizen Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Avrupa Birliği enerji sarfiyatından yüzde 10 tasarruf edebilirse gelecek yılı sorunsuz geçireceğini düşünüyor ve depolarındaki gaz miktarının bu kış için hem konutları hem de sanayi işletmelerini idare edecek seviyede olduğu anlaşılıyor. Enerji bedellerinin sübvansiyonu için büyük destekler ilan edilse de fiyat istikrarının sürdürülebilirliği tartışmalı. Bu nedenle yenilenebilir enerji alanındaki arayışları hızlandı. Türkiye’nin makine ihracatındaki payı yüzde 13’ü aşan Almanya küresel rekabet stratejisi içinde, liderlik ettiği alanlar arasına yenilenebilir enerji ihtisasını da ekliyor. Alman sanayiine entegrasyon seviyesi en üst düzeyde olan makine imalat sektörümüz enerji üretim gereçlerinde de güvenilir bir tedarikçi konumunda. Rüzgâr türbinleri, turbo-jetler, elektrik motorları ve jeneratörler gibi güç makinelerinin ihracatında ilk dokuz ayda yakaladığımız yüzde 21,9 ila yüzde 46,5’lik yüksek artışlar, sektörümüzün ileri teknolojili bu alanlarda kat ettiği mesafenin de bir göstergesi. AB’nin Enerji Kullanan Ürünler ve Eko-tasarım Direktiflerine uyum konusunda hızlıyız. Sanayinin her dalındaki dönüşüm, özellikle de enerji üretimine ve sakınımına yapılacak yatırımlar, bizler için önemli fırsatlar yaratacaktır.”

Kamu İhalelerinde Yasaklılık Sorgulaması Kimler İçin Yapılmalıdır ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından 11.08.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğü Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı ve Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi İle Yapılan 10 Ay Süreli Malzemeli Yemek Pişirme, Dağıtım ve Sonrası Hizmet Alımı (Ortak İhale) İhalesi” ihalesine ilişkin olarak Name Kurumsal Yemek Gıda A.Ş.nin 29.08.2022 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 06.09.2022 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 16.09.2022 tarih ve 50263 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 16.09.2022 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile tam metne erişim sağlayabilirsiniz.
Hesap Oluştur

İşletmeniz Kanlı Canlı Bir Makine Olabilir mi ?

Bir örgütün ne olduğu ve nasıl yorumlanması gerektiği konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu konudaki ilginç yaklaşımlardan biri de örgüt kuramcısı Gareth Morgan tarafından örgütlerin çeşitli benzetmeler (metaforlar) aracılığıyla incelenebileceğine ilişkin görüştür.

Morgan’ın yayınlandığı dönemde akademik literatürde önemli ölçüde dikkat çekmiş olan “Images of Organization” (Örgüt İmgeleri) başlıklı kitabında örgütlerin çok çeşitli benzetmelerle ele alınabileceği ileri sürülmektedir (1). Makine ve organizma benzetmeleri birbirleriyle ilişkili olduklarından bunlar arasında en fazla dikkat çekenlerdir (2).

Morgan’a göre bir örgüt yöneticilerinin bakış açısına göre bir makine olarak tasarlanıp faaliyetlerini sürdürebileceği gibi ihtiyaçlar ve çevre koşulları açısından bir organizma gibi de ele alınabilir (3).

Makine benzetmesi ile Morgan belirli bir amaca ulaşmak için oluşturulan örgütlerin birbirleriyle sıkı ilişki içerisindeki birçok parçadan oluşmasına gönderme yapmaktadır. Zaten örgüt (organization) kelimesi de Yunanca alet ya da araç anlamına gelen “organon” kelimesinden türetilmiştir. Bu duruma ilk olarak dikkat çeken ise Max Weber olmuştur. Weber’e göre örgütler bürokratik yapılardır ve tıpkı makinelerin üretime bir rutin kazandırması gibi bürokrasi de örgüt yönetimine rutin bir işleyiş getirmektedir. Zaten Yönetim Teorileri de ağırlıklı olarak bu bakış açısının yansıması ile şekillenmişlerdir. Bu bakış açısının plan yapıp bunlara uymayı sağlamak gibi avantajları olduğu gibi belirsizlik koşullarına uyum sağlayamama gibi dezavantajları da bulunmaktadır (4).

Organizma benzetmesi ise çevre koşullarının zorlayıcı etkileriyle ve farklılaşan ihtiyaçlar nedeniyle birçok farklı örgüt türünün ortaya çıkmasını ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Bu yaklaşıma göre değişime en fazla uyum sağlayabilen örgüt yaşamını devam ettirebilmektedir. Diğer yandan doğadaki canlılardan farklı olarak örgütlerin çevrelerini etkileyebilme güçleri de bulunmaktadır. Kısacası doğadaki canlılar çevrelerini kontrol edemediklerini için bunlara uyum sağlamak zorundayken, örgütlerin çevre koşullarını bir dereceye kadar kontrol edebilmeleri mümkündür. Bunun sonucunda da bir örgüt doğru adımlar atıp diğer örgütlerle rekabet edebilme avantajını sağlayabilmenin yanı sıra varlığını da sürdürebilmektedir (5).

Morgan’ın ileri sürdüğü benzetmeler çok çeşitli biçimlerde yorumlanmakta ve tartışılmaktadır. Üstelik bazı yazarlar Morgan’ın örgütlere ilişkin benzetmelerinin olması gerektiği kadar dikkat çekmediğini ileri sürmektedir. Örneğin 2011 yılında yayınlanan bir makalede bu kadar önemli bir çalışmanın o tarihe kadar 8.000’den fazla atıf almamış olması eleştirilmektedir (6).

Makine ve organizma benzetmesi işletmeler için birçok açıdan önemli sonuçlar verebilir. Öncelikle geçmişte çok çeşitli yararlar sağlamış bulunan ve Morgan’ın analizine göre makine mantığında çalışan yönetim tarzlarının tek başına dikkate alınmasının artık işletmeler açısından çok çeşitli sorunlara neden olabileceğini kabul etmek gerekmektedir.

Müşteri talepleri, hammadde ve diğer rakipler bir işletmenin çevre koşullarının bir bölümünü oluşturmaktadır ve bu çevre koşulları sürekli olarak değişmektedir. Örneğin müşterilerin beğenileri ve ihtiyaçları gibi hammadde arzı ve rakiplerinin sayısı ve gücü de sabit değildir. Böyle bir ortamda bunların sabit kalacağı varsayımıyla yapılacak uzun vadeli bir planlama büyük bir hata olacaktır. Benzer biçimde çalışan adaylarının iş ve meslek tercihleri de sürekli olarak değişmektedir. Bu nedenle üretim artışına yönelik bir planlama yapılırken ihtiyaç duyulacak nitelikte ve sayıda çalışanlara ulaşılıp ulaşılamayacağı da aslında belirsizdir.

Gerçekten de Türkiye’de gençlerin genel olarak artık sanayi sektöründe çalışmayı tercih etmiyor olmaları (7) sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletmeler açısından büyük bir sorun haline gelmek ve uzun vadeli plan yapmalarını güçleştirmektedir.

Böyle bir durumda sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin makine benzetmesi çerçevesinde bu soruna ilişkin çözüm üretemeyecekleri açıktır. Oysa organizma benzetmesi açısından işletmelerin hem bugün için hem de gelecekte ihtiyaç duyacakları nitelikli çalışan teminine yönelik olmak üzere, sanayi sektöründe çalışmayı cazip kılacak çeşitli yöntemler geliştirerek bu sorunu bir dereceye kadar kontrol altına alabilmeleri mümkündür.

Yukarıda da belirtildiği gibi makine benzetmesi ortamın değişmediği durumlarda plan yapıp bu planlara uymayı sağlaması açısından yararlıdır. Ancak bu yararların kısa vadeli olduğunu unutmamak gerekir. Oysa bugünün iş dünyasında hemen hemen bütün işletmelerin değişen koşullarla karşı karşıya bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla uzun vadeli düşünmek ve buna yönelik önlemler almak kaçınılmazlaşmaktadır. Burada önemli olan nokta değişime uyum sağlayabilecek düzeyde esneklik ve aynı zamanda değişen çevre koşullarını bir dereceye kadar kontrol edebilme becerilerine sahip olabilmektir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Morgan, G. (2006), Images of Organization, Updated Ed., Sage Publications, Thousand Oaks.

(2) Oswick, C. and Grant, D. (2016), “Re-Imagining Images of Organization: A Conversation With Gareth Morgan”, Journal of Management Inquiry, 25(3), p. 340.

(3) Morgan, a.g.e., p. 6.

(4) a.g.e., pp. 11-31.

(5) a.g.e., pp. 33-69.

(6) Jermier, J. J. and Forbes, L. C. (2011), “Metaphor as the Foundation of Organizational Studies: Images of Organization and Beyond”, Organization & Environment, 24(4), p. 445.

(7) Özarfat, E. (2022), “Sanayide kalifiye eleman sıkıntısı büyüyor”, Çevrim içi: https://www.dunya.com/sektorler/sanayide-kalifiye-eleman-sikintisi-buyuyor-haberi-669129, (14.10.2022).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Proje Bazlı Devlet Yardımlarında Dört Önemli Değişiklik Yapıldı !

Yatırım teşvik sistemimizin en üst aşamasında yer alan ve “proje bazlı süper teşvikler” olarak bilinen sistemde dört önemli değişiklik yapıldı. Bu teşvikler Cumhurbaşkanı tarafından verilen en üst seviye teşvikler olup en son Toyota firmasına otomobil ve batarya üretimi için düzenlenmiştir.

Vergisel teşvikler birçok şirketin çok yakından takip ettiği bir alan. Satınalma yöneticileri için de bu bağlamda çok önemli. Bu açıdan 1 Ekim 2022 tarihli ve 31970 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan dört önemli değişikliğin ayrıntılarına birlikte bakalım.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile tam metne erişim sağlayabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.