Demir Çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Demir çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Demir Çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Hazırlanıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Demir çelik Sektörü Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na HazırlanıyorAvrupa Birliği’nin karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik en önemli uygulama araçlarından olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)’na uyum sağlamak amacıyla ENSİA koordinatörlüğü, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği ve İtalyan CO.SVI.G. Scrl (Consortium for the Development of Geothermal Areas) birlikteliğiyle başlatılan “INTER-CLUSTER COLLABORATION FOR CARBON MANAGEMENT (Karbon Yönetimi için Kümelerarası İş birliği)” başlıklı AB projesinin ilk çalışma ziyareti 2-7 Eylül 2024 tarihleri arasında İtalya’nın Floransa kentine düzenlendi.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, başta gelen ticaret ortaklarından olan Avrupa Birliğince hayata geçirilen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına hazırlık amacıyla yürütülen AB projesi kapsamında Floransa’da gerçekleştirilen çalışma ziyaretinde İtalya’nın karbon yönetimi ve azaltımı konularında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi alındı.

Toplamda 18 firma ve kurum temsilcisinin yer aldığı çalışma ziyaretine projenin İtalyan ortağı CO.SVI.G. ev sahipliği yaptı.

Ziyaret hakkında bilgi veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, ziyaretin ilk gününde İtalya’nın enerji politikaları ile İtalya ve Avrupa düzeyinde karbonsuzlaşma ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi sürecinde hedefler, sonuçlar ve karşılaşılabilecek zorluklara yönelik kapsamlı bilgilerin verildiğini söyledi.

Toscana Bölgesinin başlıca jeotermal enerji alanı Larderello bölgesine ziyaret

Ziyaretin ilerleyen günlerinde, CO.SVI.G.’in merkezinin yer aldığı ve İtalya’nın Toscana Bölgesinin başlıca yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal enerji alanı olan Larderello bölgesine ziyaret gerçekleştirildiğini ifade eden Başkan Ertan, bölgede jeotermal enerjinin tarihsel süreçte gelişimi, son teknolojik gelişmelerin yanı sıra CO.SVI.G. ve paydaşlarından jeotermal enerjinin bölgede tüketilen elektriğin üretimindeki payı ve önemine dair bilgiler edinildiğini belirtti.

Programda ayrıca, İtalya’nın Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na yönelik bir seminer düzenlendiğini belirten Ertan, seminerin sonunda düzenlenen soru-cevap oturumu ile SKDM’ye yönelik somut uygulamalar hakkında katılımcılara bilgi verildiğini söyledi.

Bir Sonraki Çalışma Ziyareti Kasım Ayında Almanya’ya

Başkan Ertan “Programın son gününde CO.SVI.G. Genel Direktörü Loredana Torsello moderatörlüğünde bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantı ile katılımcılar karbonsuzlaşma, yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi ve enerji verimliliği konularında bilgi alışverişinde bulunma ve uygulama örneklerini paylaşma fırsatı buldu. Proje kapsamında bir sonraki çalışma ziyaretinin Kasım ayında Almanya’nın Hamburg kentine düzenlenmesi planlanıyor. Sektörümüz için büyük önem arz eden temiz enerji ve karbonsuzlaşma konularında çalışmalarımız devam edecek.” dedi.

Demir Çelik Sektörü Metal Expo Fuarında

Bu yıl 11-14 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen demir ve çelik sektörünü ulusal ve uluslararası ölçekte bir araya getiren Metal Expo Fuarı’na da katılım gösterdikleri bilgisini de paylaşan Başkan Ertan, fuara başta demir çelik sektöründen olmak üzere, kalıp, makine ve imalat sanayisini temsilen çok sayıda firmanın yer aldığını söyledi.

Fuar hakkında bilgi veren Başkan Yalçın Ertan, fuarın demir çelik sektörünün önemli buluşma noktalarından biri olduğunu belirterek dört gün süren fuarda ayrıca çeşitli panel ve konferansların düzenlendiğini belirtti.

Ertan, fuar süresince üye firmalarımızla çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini, firmalarımızın beklentileri hakkında bilgi edinildiğini ve sektöre yönelik Birlik çalışmaları hakkında bilgi verildiğini ifade etti.

Demir çelik Sektörü Metal Expo Fuarında 2

Demir çelik Sektörü Metal Expo Fuarında 3

Hidrojen Teknolojisinde Karsan ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Hidrojen Teknolojisinde Karsan ve Toyota Motor Europe İş Birliği

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş Birliği“Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde” olma vizyonuyla dünyada toplu ulaşımın elektrikli ve otonom araçlara dönüşümünde öncü rol oynayan Karsan, 2022 yılından bu yana üretimini yaptığı hidrojen teknolojisinde önemli bir adım daha attı. Toyota ile yakıt hücresi teknolojisi alanında önemli bir iş birliğine imza atan Karsan, Toyota hidrojen yakıt hücreli ilk araçlarını 2025’de yollara çıkarmayı hedefliyor. Karsan’ın müşterilerine en iyi hizmeti sunmak için durmadan çalıştığını söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Karsan olarak ileri teknolojiler konusundaki atılımımız hız kesmeden devam ediyor. Mobilite alanında öncü konumda bulunmakla yetinmeden, daha iyisini başarma arzusuyla geleceği şekillendiren yenilikleri hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Bu iş birliğiyle, hidrojen teknolojisi alanında kendini kanıtlamış bir dünya devi olan Toyota’yı iş ortaklarımız arasına katmaktan gurur duyuyoruz. Japon otomotiv endüstrisinin önemli ismi Toyota, kara taşımacılık endüstrisinde 30 yılı aşkın hidrojen teknolojisi deneyimine sahip. Hidrojen, çevreci ve yenilikçi bir teknoloji. 2022 sonunda lansmanını yaptığımız e-ATA Hydrogen ile yenilikçi teknolojilerdeki vizyonumuzu bir kez daha hayata geçirmiştik.  Bu yeni iş birliğimizle de, üstün Japon teknolojisiyle gücümüze güç katarak hidrojen alanındaki iddiamızı sürdüreceğiz” dedi.

Toyota Motor Avrupa Hidrojen Fabrikası Başkan Yardımcısı Thiebault Paquet: “Hidrojenin, gelecekte toplu taşımanın karbon ayak izini azaltmada kritik bir rol oynayacağına inancımız tam. Bu nedenle, Karsan’a Yakıt Hücre Modüllerimizi tedarik ederek iş birliğimizi genişletmekten ve birlikte hidrojen toplumuna giden yolda ilerlemekten büyük memnuniyet duyuyoruz” açıklamasında bulundu.

Dünyada toplu ulaşımı yeni nesil teknolojilerle yenileyen Karsan, kendi Ar-Ge gücüyle gerçekleştirdiği çalışmalarını, sektörün önde gelen oyuncularıyla yaptığı iş birlikleriyle güçlendirmeye devam ediyor. “Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde” olma vizyonuyla başta Avrupa olmak üzere dünyada 23 ülkeye yayılmış 1100 adedin üzerinde elektrikli aracıyla hizmet veren Karsan, sektörde yeni nesil teknolojiyi temsil eden hidrojen yakıt hücreli (Fuel Cell) modellere yatırımını da hızlandırıyor.

Geleceği Şekillendiren Yenilikleri Hayata Geçirmeyi Sürdürüyoruz!

Eylül 2022’de Almanya’da gerçekleştirilen IAA Transportation Fuarı’nda e-ATA Hydrogen modelini dünyaya tanıtan Karsan, hidrojen teknolojisindeki iddiasını güçlendirmek ve bu alanda daha da ilerlemek için çok önemli bir adım daha attı. Bu kapsamda şirket, dünyanın önde gelen otomotiv ve teknolojileri üreticilerinden Toyota ile iş birliği anlaşması imzaladı. İş birliği kapsamında Karsan, hidrojenli araçlarında alternatif olarak Toyota Fuel Cell Module’ü de kullanarak, teknolojik çözümlerini çeşitlendirmeye devam edecek. Karsan’ın müşterilerine en iyi hizmeti sunmak için durmadan çalıştığını söyleyen Karsan CEO’su Okan Baş, “Karsan olarak ileri teknolojiler konusundaki atılımlarımız hız kesmeden devam ediyor. Mobilite alanında öncü konumda olmaktan öte, daha iyisini başarma arzusuyla geleceği şekillendiren yeniliklerle her zaman daha iyisini hedefliyoruz. Bu doğrultuda, ‘Mobilitenin Geleceğinde Bir Adım Önde’ olma vizyonumuzla müşterilerimize en güvenilir, en iyi performansa sahip mobilite çözümlerini sunan bir marka olma motivasyonumuzu koruyoruz” dedi. Toyota gibi güçlü bir marka ile iş birliği yapmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını vurgulayan Okan Baş, “Bu iş birliğiyle, hidrojen teknolojisi alanında dünya çapında kendini kanıtlamış bir marka olan Toyota’yı iş ortaklarımız arasına katmaktan büyük gurur duyuyoruz. Japonya’nın dev endüstri gücü Toyota, otomotivden deniz taşımacılığına, trenlerden yük taşımacılığına kadar geniş bir yelpazede 30 yılı aşkın hidrojen teknolojisi deneyimiyle tanınıyor. Hidrojen, Karsan olarak çevreye duyarlı ve yenilikçi teknolojilerde öncelikli gördüğümüz bir alan. 2022 sonunda tanıttığımız e-ATA Hydrogen ile bu vizyonumuzu ortaya koymuştuk. Şimdi, bu güçlü iş birliğiyle yüksek Japon teknolojisini de yanımıza alarak, hidrojen alanındaki iddiamızı daha da ileriye taşıyoruz ” diye konuştu. Toyota Motor Avrupa Hidrojen Fabrikası Başkan Yardımcısı Thiebault Paquet: “Hidrojenin, gelecekte toplu taşımanın karbon ayak izini azaltmada kritik bir rol oynayacağına inancımız tam. Bu nedenle, Karsan’a Yakıt Hücre Modüllerimizi tedarik ederek iş birliğimizi genişletmekten ve birlikte hidrojen toplumuna giden yolda ilerlemekten büyük memnuniyet duyuyoruz” açıklamasında bulundu.

Son Teknoloji (85 kW) Yakıt Hücresi Modülleri Kullanılacak!

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Hidrojen Teknolojisinde Karsan Ve Toyota Motor Europe İş BirliğiToyota’nın yakıt hücreli araçları, toplamda 20 milyon kilometreden fazla yol kat ederek güvenilirliğini, dayanıklığını ve verimliliğini kanıtlamış durumda. İş birliği kapsamında, Karsan’ın Toyota Fuel Cell Modülleri ile donatılmış hidrojenli otobüslerinin 2025 yılında pazara sunulması planlanıyor. Toyota yakıt hücresi sistemlerini Belçika, Zaventem’deki tesislerinde üretiyor.

Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun mudur?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun Mudur

Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırıl­ması Hukuka Uygun Mudur?

Lütfi İNCİROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun Mudur

İşçilerin dinlenme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış yine Anayasa’nın 50. maddesinde dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu belirtildikten sonra yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili hakları ayrıca vurgulanmıştır. Gerçekten de işçinin hiç dinlenmeden sürekli biçimde çalışması gerek beden ve ruh sağlığı gerekse sosyal, kültürel ve toplumsal birliktelik açısından olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Bu yüzdendir ki, çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, çalışanların bedensel ve ruhsal olarak dinlenmelerini, toplumsal yaşamda var olmalarını sağlamak, iş yaşamında verimin ve kalitenin yükseltilmesi gibi birçok sebeple çalışanın yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmeleri oldukça önemlidir.

Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Hafta tatilinin 24 saatin altında bir süre verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Nitekim Yargıtay’a göre de; “2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.

Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.

Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.

Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir. Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.

Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin sürekli olarak aynı şekilde çalışması mümkün olmadığından, hastalık mazeret izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılmalıdır (Yargıtay HGK, 06.12.2017 tarih 2015/9-2698 E.-2017/1557 K.). Hafta tatili çalışmalarının tanık anlatımları yerine doğrudan yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Hafta tatili ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.

Somut uyuşmazlıkta, davacı işçiye davalı işveren tarafından 15 defada toplam 130 gün hafta tatili izni kullandırıldığı görülmekte olup 130 gün hafta tatili izni davacının hak ettiği hafta tatili iznini karşıladığı gerekçesi ile davacının hafta tatili talebi reddedilmiş ise de bu kabul yerinde değildir. Hafta tatili, 7 günlük çalışma periyodu içerisinde kesintisiz 24 saat olarak kullandırılmak zorundadır ve toplu kullandırılması borcu ortadan kaldırmaz. Ancak davacı 15 kez hafta tatiline çıkmış olup kullandığı hafta tatili süresi her defasında bir günden fazla ise de bu toplu hafta tatili kullanımlarında her defasında 1 gün yasal hafta tatili izni kullandığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[1].

Uygulamada genellikle yerleşim yerlerinin uzağındaki şantiye işyerlerindeki çalışan işçilerin hafta tatillerinin ay içinde toplu olarak kullandırıldığı görülmektedir. Ancak Yüksek Mahkeme hafta tatili izinlerinin toplu olarak kullandırılmasını bu borcu ortadan kaldırmayacağına hükmetmekte ve bu tür bir uygulamalara işçinin rızası göstermiş olmasının hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılmasının haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturacağını ve işçinin rıza göstermiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinin altını çizmektedir.

Yargıtay’ın konuyla ilgili bir kararında, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre için haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olması sebebiyle, hafta tatili izninin yasal düzenlemenin amacına aykırı şekilde toplu olarak kullandırılamayacağına ilişkin kabul ile hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişer günlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü isabetlidir. Ancak, işçinin toplu olarak izin kullandığı dönemde çalışması karşılığı olmayan 1 yevmiye tutarındaki ücretin de davacıya ödendiği dikkate alındığında davacıya sadece 0,5 yevmiyesi kadar ödeme yapılmalıdır. Buna göre de, mahkemece davacının toplu olarak kullandığı izinlerin hafta tatilinden sayılmayan ve fiilen çalışılmayan her bir günü için, 0,5 yevmiye üzerinden hesaplama yapılmalı ve bu suretle davacının hafta tatili alacağı belirlenmelidir. Anılan hususun gözetilmemesi hatalı olup bozma sebebidir”2].

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Hafta Tatilinin Ay İçinde Toplu Olarak Kullandırılması Hukuka Uygun MudurSonuç olarak, yerleşim yerlerinin uzağındaki işyerlerinde çalışan işçilerin genellikle hafta tatilleri ay içinde toplu olarak kullandırılmaktadır. Bu tür bir uygulamaya işçi rızası göstermiş dahi olsa hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığından bahsedilemez. Çünkü hafta tatilinin toplu olarak kullandırılması haftalık dinlenme hakkının özüne aykırılık oluşturur. İşçinin rıza göstermiş olması bu sonucu değiştirmez. Hafta tatilinin ay içinde toplu olarak kullandırılması halinde, sadece bir hafta tatilinin usulüne uygun olarak kullandırıldığı kabul edilir. Örneğin yerleşim yeri uzağındaki bir işyerinde çalışan işçiye hafta tatili ayda dört gün toplu olarak kullandırıldığında ilk izin günü, çalışılan son haftanın dinlenme hakkı yerine geçer. Diğer üç gün hafta tatili kullanma anlamında değerlendirilmez [3].

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y.9.HD., 20.03.2019 T., 2015/34272 E., 2019/6327 K. Legalbank.

[2] Y.9.HD., 21.01.2021 T., 2020/9026 E., 2021/1796 K. Legalbank.

[3] SÜMER, Haluk Hadi, KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 3. Baskı, Ankara 2022, s.912.

Makineler Bizi Anlayacak mı?

Makineler Bizi Anlayacak Mı Satınalma Dergisi

ChatGPT ve LLM’ler (büyük dil modelleri) gibi gelişmiş araçların geliştirilmesi, insanların dijital eserlerle daha sezgisel ve doğal yollarla etkileşime gireceği bir geleceğin yolunu açıyor. Bir yapay zekayı bir Excel tablosundaki önemli rakamlar hakkında sorguladığınızı veya sesli komutlarla karmaşık makineleri kontrol ettiğinizi hayal edin. Araçlarda, makinelerde, ayırma sistemlerinde, üretim hattı ortamlarında veya diğer karmaşık lojistik sistemlerde olsun, gelecekte bunların tümünü sesle kontrol etmek muhtemelen mümkün olacaktır.

Makineler Bizi Anlayacak Mı Satınalma DergisiYapay zeka tabanlı yazılım sistemleri fiziksel dünyayla giderek daha fazla bağlantılı hale geldikçe, hem resmi hem de gayri resmi yapıları anlama yetenekleri onları işletmeler için vazgeçilmez hale getirecektir. Yapay zeka, üretim hatlarından lojistik operasyonlara kadar süreçleri kolaylaştırmada ve verimliliği artırmada çok önemli bir rol oynayacak.

 

 

Alım Talebi: Hidrolik Pres Makinesi (4 Kolonlu)

Hidrolik Pres Makinesi

Alım Talebi: Hidrolik Pres Makinesi (4 Kolonlu)

Bir firmamız için, en az 2.000 ton kapasite/güce sahip, 4 kolonlu ve çift tesirli hidrolik pres makinesi alımı yapılacaktır. Makinenin kondisyon durumuna göre, Çin üretimi olmaması koşuluyla, 2.el alım da yapılabilir. Teslim yeri İstanbul – Ümraniye olup, ödeme şekli 3 ay vadelidir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Hidrolik Pres Makinesi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

 

Yapay zeka ve küreselleşme, yazılım geliştiricilerin dünyasını sarsıyor

Ai Ve Küreselleşme

Yazılım geliştirme dünyasında iki büyük değişim yaşanıyor. ChatGPT’nin 2022’de piyasaya sürülmesinden bu yana, şirket sahipleri ve yöneticiler üretken yapay zekayı (GenAI) verimli bir şekilde kullanmanın yollarını bulmaya çalışıyorlar. Bu yöndeki çabalar şimdiye kadar çok az sonuç verdi, ancak bir istisna yazılım programlama gibi görünüyor. Anketler, dünyanın dört bir yanındaki geliştiricilerin üretken yapay zekayı çok kullanışlı bulduğunu ve şimdiden yaklaşık beşte ikisinin onu kullandığını gösteriyor.

Ai Ve KüreselleşmeMeslek de başka bir şekilde değişiyor. Dünyadaki mühendislerin giderek artan bir kısmı gelişmekte olan pazarlardan geliyor. Bir geliştiricinin standart bir tanımı yoktur, ancak 2020 yılı ve sonrasında, kod depolamak ve paylaşmak için popüler bir platform olan Github’ın daha fakir ülkelerde yaşayan kullanıcı sayısı, zengin dünyadakileri aştı. Aynı şekilde, önümüzdeki birkaç yıl içinde Hindistan’ın Amerika’yı geçerek dünyanın en büyük programlama yeteneği havuzu haline gelmesi bekleniyor.

Bu değişimler önemli, çünkü yazılım yeteneği değerli ve maaşları yüksektir. Amerika’daki bir geliştiricinin ortalama maaşı, tüm mesleklerin ilk %5’inde yer alıyor, bu da yazılımcıların nükleer mühendislerden daha fazla kazandığı anlamına geliyor. Teknoloji devlerinin platformlarını daha çekici hale getirmek için onlara ihtiyacı var; Teknoloji dışı şirket patronları, üretkenliği artıracağını ve tüketicilere hitap edeceğini umdukları dijitalleşme çabalarına yardımcı olmak için her zamankinden daha fazla yazılımcı istiyor. Gelecek, daha fazla ve daha üretken ve daha  ucuz yazılımlara sahip olacak gibi görünüyor.

🔒

Bu içeriği görmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Henüz üye değilseniz
Üyelik Seçenekleri için: TIKLAYINIZ.
Hesap Oluştur

Uzaktan Çalışma Sisteminde İş Kazası

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş Kazası
Uzaktan Çalışma Sisteminde İş Kazası
Şerafettin YILDIZSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş Kazası
Sosyal Güvenlik Denetmeni
İşveren tarafından mal ve hizmet üretmek amacıyla maddî olan veya olmayan unsurlar ile işçi çalıştırılan yerlere işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal ve hizmet yönünden bağlılığı bulunan yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, bakım, muayene, eğitim, avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. Özellikle hem küresel olarak yaşanan salgın hastalıklar dönemi hem de teknolojik gelişmeler, çalışma hayatında değişik yöntemler belirlenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Çalışma hayatındaki en büyük değişiklik ise işyeri sınırlarına bağlı kalmayarak, “Uzaktan/Evden Çalışma” sisteminin yaygınlaşmasıdır. Mevcut çalışma hayatı mevzuatında uzaktan çalışma ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış ise de uzaktan çalışma esnasında meydana gelecek iş kazaları konusunda boşluklar bulunmaktadır. Bu nedenle yazımızda uzaktan çalışma halinde iken meydana gelebilecek kazaları, iş kazası yönünden ele alarak değerlendirmeler yapacağız.
Uzaktan çalışma; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 14/4. Maddesi ile “Uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.” denilmek suretiyle tanımlanmıştır. Buna göre, uzaktan çalışma işveren tarafından oluşturulmuş bir iş organizasyonu kapsamında işçinin iş görme edimini evinden ya da iş yeri dışında başka bir yerden yerine getirmesidir.
Uzaktan çalışma hakkında düzenlenen Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinin 5. Maddesi ile “Uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı şekilde yapılır. Sözleşmede; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan iş araçları, ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.” denilmiş olup bu düzenlemeyle, kısmen veya tamamen uzaktan çalışacak kişilerle maddede belirtilen hükümleri içeren yazılı bir anlaşma yapılma zorunluluğu getirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 13. Maddesi ile iş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır….” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, işçinin işyerinde bulunduğu sırada veya (işyeri dışında da olsa) işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelen ve işçiyi bedenen veya ruhen özre uğratan her durum iş kazası sayılacaktır.
Uzaktan yani evden çalışmada kamuoyunda en çok sorulan sorulardan bir tanesi, işin görüldüğü evin işyeri sayılıp sayılmayacağıdır.
Uzaktan çalışmada işçinin evi her ne kadar işveren tarafından verilen işin yapıldığı yer olsa da, buranın tamamen işverenin kontrolünde bir yer olmaması ve aynı zamanda iş dışında özel amaçla da kullanıyor olması dikkate alındığında, yukarıda belirttiğimiz tanım kapsamında işyeri sayılamayacağı değerlendirilmektedir.
Konuya ilişkin kamuoyunda merak edilen diğer bir soru ise, uzaktan çalışma durumunda meydana gelen kazaların iş kazası sayılıp sayılmayacağıdır.
Uzaktan çalışılan ev tam olarak işyeri kapsamında olamayacağından burada meydana gelen her kaza da iş kazası olarak değerlendirilemeyecektir. Ancak uzaktan çalışma halinde işverenin verdiği işi yapmakta iken veya işveren tarafından uzaktan çalışma için temin edilen iş ekipmanlarından kayaklı bir kazanın oluşması halinde bu durum iş kazası olarak değerlendirilecektir. Bu konuyu örneklendirmemiz gerekirse; evinden çalışmakta olan işçinin işverence temin edilen bilgisayar başında çalışırken bilgisayarda meydana gelen elektrik kaçağı nedeniyle kazaya uğraması halinde bu durum iş kazası sayılacaktır. Söz konusu işçinin evde temizlik yaparken düşüp ayağını kırması şeklinde meydana gelen kaza ise iş kazası olarak sayılmayacaktır.
Uzaktan çalışmada dikkat edilmesi gereken önemli husus ise, işveren uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri konusunda çalışanını bilgilendirmekle, gerekli iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlü olduğudur. Bu kapsamda işveren işçinin çalışacağı yeri iş öncesinde görüp, alınacak tedbirleri belirlemeli, gerekli kontrol, bilgilendirme ve eğitimi de sağlamalıdır.
Sonuç olarak; uzaktan çalışma halinde işçi ve işveren arasında düzenlenecek uzaktan çalışma iş sözleşmesinin yazılı ve uzaktan çalışma yönetmeliğinde belirtilen hususları içerecek şekilde ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca sözleşmede çalışılacak yerin net olarak sınırlarının çizmesi, çalışma saatlerinin ve ara dinlenmelerinin de net bir şekilde belirlenmesi işçi ve işveren uyuşmazlıklarının önüne geçecektir. İş sağlığı ve güvenliği hususunda gerekli önlemleri almak, çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimleri vermek ve sağlanan ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almak işverenin yükümlülükleri arasında olduğundan, işveren bu hususlarda gerekli iş ve işlemeleri yapmak zorundadır. Uzaktan çalışma halinde meydana gelen her kaza, iş kazası olarak sayılmayacak ancak kazanın yapılan iş veya iş ekipmanından kaynaklanması halinde bu durumun iş kazası olarak sayılacaktır.
Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uzaktan çalışma Sisteminde İş KazasıŞerafettin YILDIZ
Sosyal Güvenlik Denetmeni

YASED Çin Menşeli Yatırımlar Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar Değerlendirmesi

Son Dönemde Ülkemizde Yükselişe Geçen Çin Menşeli Yatırımlar YASED Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar DeğerlendirmesiBirleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1990-2023 yılları arasında ABD’den sonra dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan en fazla pay alan ülke olduğunu görüyoruz. Çin’in bahsi geçen dönemde aldığı Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY)’nin yaklaşık üçte ikisi 2010-2023 yılları arasında gerçekleşti. Çin, 2010-2023 döneminde dünya genelinde gerçekleşen UDY akımlarının %9,25’ini çekti. Çin’in uluslararası yatırım çekme performansı sırasıyla 1997’de ve 1999’da Çin’e özel idari bölge statüsünde katılan Hong Kong ve Macao da dahil edildiğinde daha da yüksek bir seviyeye ulaşabilecektir.

Öte yandan Çin’in yatırım çekme performansının yanı sıra hızlı bir biçimde yurt dışına yaptığı yatırımlarla da öne çıkan bir ülke haline geldiği gözlemlenmekte. Çin, 1990 yılında yurt dışına UDY akışlarında dünya genelinde 22. sırada yer alırken 2010 yılında 5. sıraya yükseldi. 2022 yılında UDY kaynağı ülkeler arasında dünya genelinde 2. ve 2023 yılında ise 3. sırada yer aldı. Bununla birlikte, 2010-2023 döneminde küresel UDY akımları içerisinde Çin anakarası menşeli olanların payı, yaklaşık %10 düzeyinde gerçekleşti. Çin’den yurt dışına UDY akışlarının küresel ülke dışı UDY akışları içindeki payı ise1990 yılında sadece %0,34 iken 2000 yılında %0,8’e, 2010 yılında %4,95 ve 2020 yılında %19,72’ye ulaştı.

Yased Logo (2)Küreselleşme sürecinden en fazla faydalanan ülkelerin başında gelen Çin, Avrupa Birliği’ni (AB) tek bir ülke olarak saymazsak, 2009 yılından bu yana dünyanın en büyük ihracatçısı durumunda. 2001 yılında 6. sırada yer alan ve dünya toplam ihracatının %4,34’ünü üreten bir ülke olarak 2010 yılında payını %10,45’e yükseltti ve 2023 itibarıyla küresel ihracattaki payı, %14,55’e ulaştı. Günümüzde Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı %90’ının üzerinde; bu oran 1992 yılında %80’inin altındaydı. OECD verilerine göre Çin’in 2010-2022 yılları arasında gerçekleştirdiği imalat sanayi ihracatının ortalama %30’unu yüksek teknoloji grubuna giren ürünler oluşturdu. 2013 yılında Çin hükümeti, Çin’in dünya ticaretindeki giderek önemi artan rolünü güçlendirmek ve ticaret yaptığı ülkeler ile lojistik ağlarını geliştirmek amacıyla “Kuşak ve Yol İnisiyatifi”ni ilan etti. Çin’in ihraç pazarlarına erişim ve konumunu koruma stratejileri çerçevesinde üretim kapasitesini ve kabiliyetlerini üçüncü ülkelere de kaydırdığı gözlemlendi.

Türkiye ise, AB ile Gümrük Birliği ve AB ülkelerinin toplam nüfusunun %19’una denk gelen 85 milyonu aşkın nüfusunun oluşturduğu iç piyasası sayesinde uluslararası yatırımlar açısından önemli bir destinasyon. Bu nitelikler, başta imalat sanayi firmaları olmak üzere Çinli yatırımcılar için de cazip fırsatlar sunuyor.

Çin firmalarının 2000’li yılların ortasında yükselişe geçen yatırım yoluyla yurt dışına açılım rüzgârı, parçası olduğu tedarik zincirleri ve lojistik avantajları ile imalat sanayindeki uzmanlığı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de dikkatini çekti. Öte yandan, Çin menşeli firmalarca Türkiye’ye yapılan yatırımlara ait finansal akımların Hollanda gibi Avrupa ülkelerindeki bölgesel merkezler üzerinden geliyor olması nedeniyle bu etki, UDY istatistiklerine yansımış değil.

Bilindiği üzere mevcut yatırımcıların ülkemize olan güvenleri ve ülkemizdeki yatırımları sonucu elde ettikleri olumlu deneyimler, aynı ülkeden ve bölgeden diğer firmaların da ilgi göstermesine vesile olmakta. Bu vesileyle, en iyi uluslararası yatırım promosyonu stratejilerinden biri mevcut yatırımcıların memnuniyetinin yüksek düzeyde tutulmasıdır. Tabii ki; bunun için makroekonomik parametreler ve düzenleyici çerçevenin öngörülebilirliği büyük bir önem taşıyor.

Ülkemizin Çin ve dünyanın diğer bölgelerinden alacağı yatırımlarda Gümrük Birliği ve Avrupa’yla olan lojistik entegrasyonunun belirleyici olmaya devam edeceği öngörülmektedir. 2020 yılında patlak veren COVID-19 Pandemi Krizinin küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkardığı kırılganlıklar ve yükselen nearshoring / friendshoring trendlerinin Türkiye gibi pazara daha yakın yerlerdeki üretim üslerini birer yatırım destinasyonu olarak öne çıkarması muhtemeldir.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Yased çin Menşeli Yatırımlar DeğerlendirmesiBu gelişmeler, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik çalışmaları, AB ülkeleri ile lojistik entegrasyonu sağlayacak yatırımları ve özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde hayata geçirilen regülasyonlara adaptasyonu daha da önemli bir hale getirmektedir.

Markalar Elektrikli Araç Çalışmalarına Neden Ara Verdi?

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Markalar Elektrikli Araç çalışmalarına Neden Ara Verdi

Markalar Elektrikli Araç Çalışmalarına Neden Ara Verdi: Sektörü Ayakta Tutan Madenin Ana Tedarikçisinden Flaş Açıklamalar!

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Markalar Elektrikli Araç çalışmalarına Neden Ara VerdiTürkiye’de elektrikli araç piyasası hızla büyüyor. Öyle ki Türkiye, bu konuda dünyanın birçok ülkesinden çok daha hızlı ilerliyor. Ancak elektrikli araçları enerji sektöründen altyapı üretimine, şarj istasyonlarına kadar birçok başlıktan bağımsız düşünmek mümkün değil. Konuyla ilgili ciddi bir açıklama, işin uzmanından geldi. Elektrikli araçların şarj sistemlerinde dev kabloların temel içeriği olan bakırın Türkiye’deki en büyük tedarikçilerinden Bakırsan’ın içinde bulunduğu Toptaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toptaş, elektrikli araç piyasasında yaşanacak önemli kırılmalara dikkat çekti. Elektrikli araç şarj istasyonlarının ikinci nesle geçişe hazırlandığını hatırlatan Toptaş, fakat çağrı cihazlarının patlaması, ertesi gün de telsiz cihazlarının infilak etmesinin ardından durumun değiştiğini, “uzaktan kontrol edilebilirlik” durumunun gerçek bir tehdit olduğunu ve elektrikli araç piyasasının açığının da bu olduğunu belirtti.

Kendilerinin enerji sektörünün ihtiyacı kabloların üretiminde ana aktörlerinden olduğuna dikkat çeken Uğur Toptaş, “Yani enerjinin kablosu hammadde olarak bizden geçiyor diyebiliriz. Elektrikli araçlar trend oldu şu anda bu elektrikli araçlarımızın bir de şarj istasyonları var. Bir süredir yeni nesil şarj istasyonu arayışları için ar-ge çalışmaları var. Biz firmalara zenginleştirilmiş özel tipte bir bakır tedariği yapıyoruz” dedi. Önceki günlerde Lübnan’da Hizbullah’ın iletişim kurmak için kullandığı çağrı cihazlarının patlaması sonucu en az 12 kişi ölmüş, 3 bine yakın kişi de yaralanmıştı. Ardından da Hizbullah’ın kullandığı telsizler uzaktan erişim yöntemiyle patlatıldı ve 14 kişinin ölmesine, 500’den fazla kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Benzer bir durumun elektrikli araç piyasası için de geçerli olduğunu hatırlatan Toptaş, “Elektrikli araçlarda bazı markalar karar alıp çalışmalarına ara verdiler” dedi.

Elektrikli Araç Çalışmalarına Neden Ara Verildi?

Elektrikli Araclar Son 2Çalışmalara ara verilmesinin nedenini de anlatan Uğur Toptaş, “Yaydığı manyetik alan yüzünden kullanıcılarına baş ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurma yoğunluğu yaşatmasından dolayı, bu araştırmalarını ve geliştirmelerini durdurma kararı aldı birçok firma. Elektrikli araçlar bundan 2 ay öncesine kadar çok yüksek bir trend olduğundan dolayı şarj istasyonları yeni nesil yani ikinci nesle geçmeye çalışıyordu. Fakat çağrı cihazı olayından sonra olay nereye gidecek, açıkçası belirsiz” ifadelerini kullandı.

‘Şarj İstasyonu Çalışmalarının da Durdurulacağına İnanıyorum’

Enerjinin lojistik kısmının bakırla çözüldüğünü, başka hiçbir metalin alternatif olamadığını belirten Toptaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toptaş, “Daha doğrusu optimal maliyet ve optimal enerji tasarrufu bakırda sağlanabiliyor. Ayrıca optimal iletkenlik de bakırda bulunduğu için bakır kullanılıyor” dedi. Şimdilerde elektrikli araç üreticilerinin temel tartışma ve araştırma konusunun yeni nesil şarj istasyonları olduğunu belirten Toptaş, “İki gün önce konuşuyor olsaydık eğer ben bununla ilgili daha pozitif düşüncelere sahip olurdum. Şu anda elektrikli araçlarla ve bu şarj istasyonlarının ar-ge’leriyle alakalı çalışmaların durdurulacağına inanıyorum. İki tane sebebi var. Ana sebep, kullanıcılarda ortaya çıkardığı baş ağrısı ve diğer sağlık problemleri. Sağlık da her şeyden önce geliyor burada. Ne aracın ekonomikliği ne aracın başka bir özelliğinden daha önemsiz değil. Öte yandan bir de elektrikli araçların başka bir şekilde kontrol edilebilme tehdidi söz konusu. Bundan dolayı ben ilginin ve tercihin azalacağına inanıyorum elektrikli araçlarda” değerlendirmesini yaptı.

Toptaş: ABD Manuel Vitesli Araçları Topluyor

2024 itibarıyla teknoloji savaşlarının bambaşka bir evreye taşındığına da dikkat çeken Uğur Toptaş, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dünyadan manuel vitesli araç topladığını ve bunun teknoloji savaşlarının ne kadar yakıcı hale geleceğinin bir fragmanı olduğunu söyledi. Toptaş, “ABD’nin bu uygulaması özellikle de 2024 yılının Mart ayında yaşanan güneş patlamasının ardından hareketlendi. Hala da uygulama devam ediyor. Bunu okumak ve gelecekte yaşanacakları bu paralelde değerlendirmek önemli” diye konuştu.

Türkiye’de Teknoloji Devrimi: Karanlık Fabrikalar Geliyor!

Türkiye’nin bakır üretiminde de önemli gelişmeler yaşandığını belirten Uğur Toptaş, “Bakır üretim tesisleri yeni nesle evriliyor artık. Karanlık fabrikalar oluşturulmaya başlıyor. Hatta bir tane tesis var tahminen 6 ay sonra faaliyete girecek. Türkiye için teknolojik bir devrim diyebilirim. Endişe ediyoruz onlarda da ne kadar başarıya gidebilecekler, Türkiye’de bir ilk olacak çünkü. Bizim sektörün de, sanayinin de teknolojiyle entegre olup bir an önce karanlık fabrika meselesini çözmesi gerekiyor” dedi. Uğur Toptaş, karanlık fabrikaların çalışma mantığını şöyle anlattı:

“Normalde içerde bulunan işçinin, personelin yapmış olduğu işleri yapan robotik ekipmanlar var. Yani örnek veriyorum, malzeme geldi bunu alıp işleyip bir noktaya getireceğiz, bunun geçeceği etaplar için malzemenin bir yerden alınıp bir yere indirilmesi otomatik ekipmanlarla yapılacak. Diğer tarafta, işlenirken çıkan ürünün kalıplarından ayrılması, atılması, diğer tarafa aktarılması… Eskiden 60-70 kişinin götürdüğü işi sadece operatör olarak 4-5 kişinin götüreceği bir durum bu. Elbette istihdam olarak bakıldığında bir dezavantaj ama birçok sektör var, birçok meslek var. Bu kalıcı bir problem olmaz. Maliyetlerin aşağıya düşmesi, perakendede halkı rahatlatacak bir operasyon olduğu için destekliyoruz.”

‘Konut Fiyatlarını Bile Düşürür’

Sanayideki bu gelişmelerin konut fiyatlarına bile etkisinin olacağını savunan Toptaş “Teknolojik olarak gelişmek her zaman, bence insanoğlu adına faydalı bir şeydir. Maliyet olarak da faydalıdır. Bu şekilde devam edilmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin Dev Tüketim Maddesi: Bakır

Türkiye’nin bakır tüketim hacminin yıllık 500 bin ton olduğunu vurgulayan Bakırsan Bakır Sanayi kurucusu Uğur Toptaş, “Cevherden elde ediyoruz biz bu bakırın bir kısmını ama küçük bir kısmını… Geri kalanını dünyadan ithal ediyoruz. Bu tekniklere yatırımlar bu senelere kadar çok zayıftı. Yapılmaya başlandı ama devletin teşviklerinin arttırılması gerekiyor. Ciddi bir potansiyelimiz var. Bununla alakalı yer altı madenlerimiz çok zengin. Sadece yatırım maliyetleri çok yüksek. Fakat üretim olarak dünyada şu anda iyi bir aktörüz” ifadelerini kullandı.

‘Rusya-Ukrayna Savaşı Türkiye’nin Önemini Artırdı’

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Markalar Elektrikli Araç çalışmalarına Neden Ara VerdiDünyadaki bakırın yüzde 30’unu Rusya’nın ürettiğini ve buradan dünyaya dağıldığını belirten Toptaş, “Malumunuz Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan dolayı da Rusya’nın zaten bir partneri olduk. Onların bakırları genellikle Türkiye tarafında kullanılıyor. Burada işleniyor, buradan ihracat yapılıyor. Bundan dolayı Türkiye’nin önemi 3 ise 6’ya, 7’ye, 10’a yükselmiş diyebiliriz bu noktada. Tabii savaş üzücü bir olay. Tabii ki bu savaşın bir an önce bitmesini, bu problemlerin ortadan kalkmasını istiyoruz. Çünkü bu savaş orada bölgesel olarak gözükse de bu biraz da kontrollü bir bölgesel savaş olmaktan çıkıyor. Dünyadaki aktörler ortada, diğer ülkeler ortada konuya müdahil olan. Bunların çözülmesi ve dünyanın bir an önce barışa gitmesini temenni ediyoruz. Ancak bu savaş Türkiye’nin sanayi üretimindeki değerini de bize göstermiş oldu” dedi.

Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!
Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!
Zafer URFALIOĞLU
Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!Demişti ünlü, şapkalı ve rahmetli bir siyasetçimiz yıllar yıllar evvel. Seveni de vardı, sevmeyeni de. Eleştiren de oldu, itaat eden de. Ama bir şekilde senelerce Türkiye’de siyaset yaptı. Parti Başkanlığı, Başbakanlık ve hatta Cumhurbaşkanlığı yaptı. Peki nedir bu “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz!” cümlesinin alametifarikası.
 
Albert Einstein Bey de der ki; “Problemi ortaya çıkaran zihniyetle o problemi çözemezsiniz!” yani zihniyet değişmeden problemleri çözmek imkansızdır.
Süper tamam işte bence de böyledir diyeceğim ama bir yanda Sayın Demirel diğer yanda Sayın Einstein varken sen sus derler diye demiyorum. 
 
Ama siz anladınız beni…
 
Konumuza gelecek olursak: Cümle içinde kullanılan Mesele, Sorun yani diğer bir adla Güç İş, nasıl Mesele olmaktan çıkartılır. Bu mesele ettiğimiz meselelerin yarattığı “Stres Hali” nedendir ve nasıl yönetilebilir?
 
Güç İş!
 
Ama sıkıntı yok, yazının sonuna varmadan Güç İş Kolaylaşacak.
 
Önce “Stres Hali” ne demek bir güzel tanımlayalım:
Stres Hali; kişide mutluluk, üzüntü, şaşkınlık, korku, öfke ve/veya iğrenme hissi oluşturan olaya çözüm arama veya bulunan çözüme varma anına kadar geçen sürece denir. (yani bence böyle)
 
Stres haline giren kişinin çözümsüz kaldığı zaman aralığı uzadıkça (ki bu süre herkese göre farklıdır) stres hali panik haline dönüşür. Stres yapan hissiyatı ona yaşatan Olaydan, Durumdan, Mekandan veya Canlıdan ya Kaçar ya Kayıtsız kalır ya da onunla direkt Savaşmaya başlar. Bu üç karardan birini seçmek durumunda kalan kişi (ki başka bir seçenek de yok zaten) bir yandan da farkında olmadan stres durumunu devamlı kontrol ederek tekrar tekrar kararlar alır. Ta ki tamam mesele kalmadı sinyali gelene kadar.
E, kardeşim sen de en baştan hangi meseleyi mesele edip hangisini mesele etmeyeceğini belirlesene. Değer mi Bu kadar S T R E S EEEEE
Değer, çünkü stres iyidir eğer “Pozitif Strese” denk gelirsen.
 
İşte tam da burada hislerin algı yönetimini yapan Beyin Kodlaması devreye girer.
 
Kodlama derken;
Örneğin; “Güzel bir Salyangoz yer miyiz?” sorusuna, “- Ne? Sümüklü böcek yemek mi? Öğğrrk.” cevabı ya da “Bungee Jumping yapıp rüzgarı yüzünde hissederek, kafa üstü serbest düşmenin tadına varalım mı?” sorusuna. “Daha masrafsız kalp krizi geçirmeyi tercih ederim.” cevabı almak iğrençliğin ve korkunun farkı kodlarla algılandığına/kodlandığına örnektir.
 
Beyin kodlanarak hislerin algısı da yönetilebilir. Örneklerdeki gibi kodlamayla; Salyangozu (yani şu bizim bildiğimiz Sümüklü Böcek ya hu!) yemek iğrençlikten damak tadına, Bungee Jumping (yani ayağında elastik bir halatla yere çakılacak şekilde kafa üstü düşmek) atlayışı ölüm korkusundan neşeli bir eğlenceye dönüşebilmektedir. İşte tam da burada stres halinin pozitif veya negatif olması bu kodlama ile şekillenip yönetilmektedir.
Stres halinin yönetimi, hayata bakış açımızı belirleyen altı temel hissin algılanmasındaki kodlarda yatar. İnsanlar bu kodlara göre ya Pozitif Strese yaşayarak başarıdan başarıya koşarlar ya da Negatif Stresle daha da zor durumlara düşerler.
Bu altı hissin (kimi yerde 7-8 diyenler de var ama bu yazı için o kadar da önemli değil) her biri tek başına stresi oluşturmaz. Hislerin oransal dağılımlarına göre baskın olan his size o yönde bir stres haline sokar ki bir çözüm bulun. Yani halletmen gereken meseleyi sana seçtirir.
Sen şimdi bu Olayda, Durumda, Mekanda veya Canlıda her ne ise neyi kendine mesele ettin der;
  • Seni Mutsuz etmesi mi?
  • Seni Üzmesi mi?
  • Seni Şaşırtması mı?
  • Seni Korkutması mı?
  • Seni Öfkelendirmesi mi?
  • Seni İğrendirmesi mi?
Bunların bir yada birkaçı beyninizdeki koda göre ön plana çıkar ve al sana bir mesele. Evet Salyangoz çayırda çimende gezerken insanı iğrendirebilir ama zaten kimse o haliyle al ye demiyor. Yıkanıp, haşlanıp pişiriliyor ve soslanıyor daha ne olsun. Olaya çıkış noktasından bakarsak Salyangoz bir Tavuk Yumurtasından yada Dananın dilinden çok da iğrenç gelmez gözümüze.
Tabi bu beyindeki kodlama, Mekana, Zamana, Maddi İmkana, falana, filana göre de değişiklik gösterecektir. Ama ana fikir algıladığımız hislere göre duygu durumumuzun değişiyor olmasıdır. Dolayısıyla stres hali ve stres tipi olaylara karşı takındığınız tavırda saklı.

Hislerimizin farkında olmak, stres kaynağını tanımlamak ve stresin tipini (negatif/pozitif) belirlemek bireyin yaşam kalitesini etkilemekte ve toplum refahına katkı sağlamaktadır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Meseleleri Mesele Etmezseniz Ortada Mesele Kalmaz!Farkındalık zorlar ama kazandırır.
Fark etmekten korkmadan, olayları açıklıkla görerek yol almak.
Hayatın tadını çıkartmak sizin elinizde.
Sağlıcakla Kalın.
Zafer URFALIOĞLU

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.