Türkiye’nin Lojistikteki Yol Haritası Ne Olmalı?

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin Lojistikteki Yol Haritası Ne Olmalı?

Satınalma Eğitimi Türkiye’nin Lojistikteki Yol Haritası Ne Olmalı?Lojistik sektörü, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında kilit bir rol oynuyor. Sektörün gelişimini sürdürmek ve güçlendirmek için lojistikteki yol haritasının çizilmesi gerektiğini ifade eden Globelink Ünimar İcra Kurulu Başkanı Fatih Baş, Türkiye’nin lojistikteki yol haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye coğrafi konumu itibariyle bölgesel ve küresel lojistik ağlarda önemli bir lojistik üs olarak konumlanıyor. Ancak uluslararası rekabetin ve verimliliğin sürdürülebilirliği açısından Türkiye’nin lojistikteki yol haritasının belirlenmesi gerekiyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Globelink Ünimar İcra Kurulu Başkanı Fatih Baş; dijitalleşme, altyapı güçlendirmeleri ve sürdürülebilirlik konularının ön plana çıkacağını belirtti.

“Sektörde özellikle son yıllarda dijitalleşmenin de etkisiyle büyük bir dönüşüm söz konusu. Her alanda olduğu gibi lojistik sektörü de gerek depolamada gerekse gümrüklerde dijitalleşmede önemli ölçüde yararlanan sektörlerden birisi. Türkiye’nin lojistikteki yol haritasında da teknoloji ve dijitalleşme, dönüşümün anahtarı olarak görülüyor. Tedarik zincirindeki süreçlerin şeffaflaştırılması, müşteri memnuniyetinin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi noktasında akıllı lojistik teknolojilerine yönelik yatırım planlamalarının yol haritasında bulunması gerekiyor.

Altyapı İyileştirmeleri Ön Plana Çıkıyor

Kısa ve uzun vadeli yol haritasına bakıldığında lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve modernize edilmesi için yatırım planlamaları öne çıkıyor. Türkiye, Doğu ve Batı arasında köprü görevinde olduğundan dolayı coğrafi açıdan avantajlı bir ülke. Öte yandan, dünyada yaşanan birtakım gelişmeler de yol haritasının belirlenmesinde önemli rol oynuyor. Örneğin; Kızıldeniz’de yaşanan gelişmeler bize uluslararası ticarette her zaman alternatif taşımacılık modlarının bulunması gerektiğini gösterdi. Bunun yanı sıra ülkemizin entegre taşıma modlarına sahip olması bölgenin lojistik üssü olma hedefine de oldukça yaklaştığını gösteriyor. Bu doğrultuda yol haritasında karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu gibi taşıma modlarında altyapı iyileştirmelerine öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sürdürülebilirlik Noktasında Sorumluluk Büyük

Türkiye’de lojistik sektörü, sadece ekonomik büyüme ve ticaretin bir aracı olmanın ötesinde, sürdürülebilirlik ve çevre koruma açısından da büyük bir sorumluluk taşıyor. Sürdürülebilirliğin lojistik sektöründe giderek daha fazla önem taşıdığı günümüzde; karbon ayak izini azaltma, atık yönetimi, enerji verimliliği gibi konular sektörün temel önceliklerinden biri haline geldi. Bu noktada hem lojistik sektöründeki oyunculara hem de devlet yetkililerine büyük sorumluluk düşüyor. 2023 yılının sonlarında da devlet yetkilileri tarafından konuyla ilgili adımların atıldığını gördük. Türkiye’nin ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’ yaklaşımı doğrultusunda yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılmasıyla beraber; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık ile yeşil denizciliğin hedeflendiğini kamuoyu ve sektör temsilcileriyle paylaşıldı. Lojistik sektöründeki yol haritasının bu değerler doğrultusunda belirlenmesi, ülkemizi lojistikte üs yapma yolunda önemli bir adımı oluşturacak. Hem devlete hem de lojistik sektöründeki şirketlere düşen sorumlulukta, devletin faaliyetlerini göz önünde bulundurarak attığımız adımlarla birlikte Türkiye’nin sektördeki konumunu güçlendirmeye devam edeceğiz.”

Türkiye Genelinde Ortalama Konut Fiyatı 3 Milyon 264 Bin 430 TL Oldu, Satışlar Yüzde 12 Arttı

Satınalma Eğitimi Türkiye Genelinde Ortalama Konut Fiyatı 3 Milyon 264 Bin 430 Tl Oldu, Satışlar Yüzde 12 Arttı 1

Satınalma Eğitimi Türkiye Genelinde Ortalama Konut Fiyatı 3 Milyon 264 Bin 430 Tl Oldu, Satışlar Yüzde 12 Arttı 1Yapay zekâ ile gayrimenkul değer hesabı sunan ve bu sayede kullanıcıların güvenle gayrimenkul satışı yapmalarına imkân sağlayan Endeksa verilerine göre, Türkiye genelinde Mart ayı itibarıyla konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 57 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye genelinde ortalama konut metrekare satış fiyatı 25 bin 111 TL, ortalama konut fiyatı 3 milyon 264 bin 430 TL ve konut yatırımının geri dönüş süresi ise 15 yıl oldu.

Kredili Konut Satışlarında Belirgin Artış

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 46 artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49 azalarak 12 bin 880 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 12 olarak gerçekleşti.

Konut Satışlarında Artış Trendi 

Türkiye genelinde konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 12 artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 azalarak 105 bin 394 oldu.

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5 artarak 34 bin 399 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 33 oldu.  2024 Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artışla 88 bin 256 olarak gerçekleşti.

İkinci el konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 9 artıp, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2 azalarak 70 bin 995 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 67 oldu. İkinci el konut satışları 2024 Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 azalarak 191 bin 348 olarak gerçekleşti.

Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, konutlara olan talebi değerlendirdi: ‘’Endeksa verilerine göre Türkiye genelinde ortalama konut fiyatı 3 milyon 264 bin 430 TL’yi bulurken, bu rakam Muğla’da 7 milyon, İstanbul’da 4 milyon TL’yi aşmış durumda. Mart ayı sonu itibarı ile Türkiye genelinde konutların değer artışı yıllık yüzde 57, aylık ise  yüzde 2 oldu. Değer artışının yavaşladığını çok net görüyoruz. 2021 yılı sonlarından 2022 yılı ortalarına kadar aylık yüzde 10’lar ve üzerinde artışlar görmüştük. Değer artışının yavaşlamasının temel sebebinin krediye erişimin zorlaşması olduğunu söyleyebiliriz. Ocak – Mart döneminde ipotekli konut satışları geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 53 düşüş göstermiş durumda.’’

Yabancılar Konut Yatırımından Uzaklaşıyor

Yabancılara yapılan konut satışları Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 4, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48 azalarak bin 778 oldu. Mart ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı 652 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla 618 konut satışı ile Antalya, 151 konut satışı ile Mersin izledi.

İstanbul’da Konut Satış Fiyatlarında Yıllık Değer Artışı Yüzde 56

Mart ayında konut satışlarında İstanbul 19 bin 40 konut satışı ve yüzde18 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 9 bin 523 konut satışı ve yüzde 9 pay ile Ankara, 6 bin 413 konut satışı ve yüzde 6 pay ile İzmir izledi. Endeksa verilerine göre Mart ayı sonu itibarı ile İstanbul’da konut satış fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 56, ortalama konut metrekare satış fiyatı 38 bin 622 TL, ortalama konut fiyatı 4 milyon 402 bin 908 TL. Ankara’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 70 artış gösterdi, ortalama konut metrekare satış fiyatı 20 bin 927 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 720 bin 510 TL. İzmir’de ise yıllık değer artışı yüzde 56, ortalama konut metrekare satış fiyatı 32 bin 526 TL, ortalama konut fiyatı 4 milyon 33 bin 224 TL oldu.

Hatay’da Konut Fiyatları Son Bir Yılda Yüzde 84 Arttı

Endeksa verilerine göre, Mart ayında en çok konut satışının olduğu ilk 30 il değerlendirildiğinde yıllık değer artışı en yüksek olan iller ise sırasıyla Hatay, Ordu ve Muğla olarak göze çarpıyor.

Hatay’da konut fiyatları son bir yılda yüzde 84 arttı, ortalama konut metrekare satış fiyatı 19 bin 48 TL, ortalama konut satış fiyatı 2 milyon 933 bin 392 TL Ordu’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 79, ortalama konut metrekare satış fiyatı 21 bin 624 TL, ortalama konut fiyatı 2 milyon 811 bin 120 TL ve Muğla’da konut satış fiyatlarında değer artışı yüzde 78, ortalama konut metrekare satış fiyatı 57 bin 126 TL, ortalama konut fiyatı ise 7 milyon 483 bin 506 TL oldu.

 2024 Mart Konut Satış Adedi Toplam Satış İçindeki Payı (yüzde)  Ortalama Metrekare Satış Fiyatı (₺/m2)  Ortalama Satış Fiyatı (₺) Yıllık Değer Değişimi (yüzde) Geri Dönüş Süresi (yıl)
İstanbul  19.040 18yüzde  38.622  4.402.908 56yüzde 17
Ankara  9.523 9yüzde  20.927  2.720.510 70yüzde 13
İzmir  6.413 6yüzde  32.526  4.033.224 56yüzde 16
Antalya  5.693 5yüzde  33.866  3.860.724 46yüzde 19
Bursa  4.100 4yüzde  21.890  2.933.260 50yüzde 15
Mersin  3.567 3yüzde  22.595  3.163.300 52yüzde 16
Gaziantep  3.047 3yüzde  17.564  2.792.676 57yüzde 14
Kocaeli  2.624 2yüzde  23.301  3.029.130 60yüzde 15
Adana  2.611 2yüzde  18.331  2.676.326 36yüzde 16
Tekirdağ  2.609 2yüzde  19.557  2.522.853 68yüzde 14
Kayseri  2.416 2yüzde  13.272  2.189.880 56yüzde 17
Balıkesir  2.341 2yüzde  28.725  3.533.175 67yüzde 18
Konya  2.336 2yüzde  17.821  2.833.539 68yüzde 16
Aydın  2.198 2yüzde  35.130  4.918.200 69yüzde 21
Şanlıurfa  2.003 2yüzde  13.925  2.353.325 57yüzde 14
Manisa  1.885 2yüzde  19.619  2.511.232 61yüzde 14
Samsun  1.789 2yüzde  20.673  2.666.817 58yüzde 16
Eskişehir  1.656 2yüzde  21.221  2.716.288 75yüzde 15
Sakarya  1.626 2yüzde  22.259  2.871.411 70yüzde 17
Diyarbakır  1.601 2yüzde  15.725  2.500.275 50yüzde
Muğla  1.579 1yüzde  57.126  7.483.506 78yüzde 25
Denizli  1.382 1yüzde  21.098  2.869.328 52yüzde 15
Yalova  985 1yüzde  23.183  2.828.326 59yüzde 16
Çanakkale  974 1yüzde  28.468  3.159.948 54yüzde 15
Hatay  971 1yüzde  19.048  2.933.392 84yüzde 16
Ordu  819 1yüzde  21.624  2.811.120 79yüzde 18
Kahramanmaraş  773 1yüzde  16.006  2.640.990 59yüzde 16
Elazığ  742 1yüzde  12.747  2.103.255 75yüzde 17
Mardin  694 1yüzde  13.612  2.314.040 66yüzde 17
Trabzon  687 1yüzde  20.118  3.098.172 68yüzde 19

 

Alım Talebi: Medikal Jel (Ultrason Jeli)

Alım Talebi Medikal Jel (ultrason Jeli)

Bir firmamız için 1 litrelik ya da 0.5 litrelik kullanıma hazır kutulu olacak şekilde medikal jel (ultrason jeli) alımı yapılacaktır. Toplamda 10.000 (on bin) litrelik ürün alımı yapılacaktır. Teslim yeri İstanbul Sultanbeyli olup. ödeme şekli peşindir (nakit).

İlgili olan üretici, ithalatçı ya da satıcıların, üründe sahip olunması gereken belge, sertifika, s.k.t. vb. ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Medikal Jel (ultrason Jeli)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Güneydoğu’nun 3 Aylık Hububat İhracatı 836,5 Milyon Dolar

Satınalma Eğitimi Güneydoğu’nun 3 Aylık Hububat İhracatı 836,5 Milyon Dolar

Satınalma Eğitimi Güneydoğu’nun 3 Aylık Hububat İhracatı 836,5 Milyon DolarGüneydoğu Anadolu bölgesinde ilk çeyrekte ihracat lideri olan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, Ocak-Mart arası dönemde ihracatını yüzde 10 artırarak 836,5 milyon dolara taşıdı. Bölgenin temel gıda ürünleri arasında makarna ihracatı ilk sırada gelirken, onu sırasıyla buğday unu, ayçiçek tohumu yağı ve tatlı bisküvi-gofretler takip etti. İhracat artışı tatlı bisküvi ve gofretlerde yüzde 35’e, kakaolu mamullerde yüzde 45’e yaklaşırken; kakaosuz şeker ve şeker mamulleri ihracatındaki artış oranı yaklaşık yüzde 120 oldu. Afrika’ya mal satışlarının yüzde 9,4 gerilediği bu dönemde, en fazla ihracat yapılan Orta Doğu’da yüzde 15,4 yükseliş sağlandı.

“Hammadde maliyetinin gerilediği şekerleme ihracatımız yüzde 120 arttı”

Bayram şekerine olan yüksek talebin de etkisiyle ilk çeyrekte şeker ve şeker mamulleri ihracatının katlandığına dikkat çeken Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu şunları söyledi:

“2023 yılında küresel şeker fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle şekerleme imalat maliyetlerinde önemli artışlar yaşanmıştı. Bu yıl Hindistan ve Tayland gibi ülkelerdeki verimliliğin etkisiyle küresel şeker fiyatlarında geçen yıla göre bir gerileme yaşanması, şekerleme üreticisi firmalarımızın maliyetlerine olumlu yansıdı. Bununla birlikte şekerleme ihracatımızda miktar bazında yaklaşık yüzde 125 seviyesindeki artış, değer bazında yüzde 120’lik bir yükselişi de beraberinde getirdi. Şeker ve şeker mamulleri ihracatımızda Irak, ABD, Suriye ve Almanya gibi farklı coğrafyalar ve farklı alım gücüne sahip müşteri grupları öne çıkıyor. Bölgemizin ihracatında dökme şeker gibi uygun fiyatlı ürünlerin yanı sıra, yüksek standartları şart koşan alıcılara hitap eden marka ürünler de yer alıyor.”

“Cumhurbaşkanımızın Irak ziyareti, ticaretimize katkı sağlayacak”

Hububat sektörü ihracatında önemli bir yere sahip olan Irak’ın gıda ürünleri ithalatına getirdiği kısıtlamaların sektörel ihracata etkilerini değerlendiren Kadooğlu şunları söyledi:

“Bölgemiz için önemli bir gelir kaynağı olan Irak’a, Güneydoğu Anadolu’daki firmalarımız ayda ortalama 100 milyon dolar tutarında temel gıda ürünü satıyor. Bu veriler, sektörün Irak’a toplam ihracatının yarıdan fazlasının bölgemizden yapıldığı anlamına geliyor.  Türkiye’nin ilk çeyrekteki toplam 3,1 milyar dolarlık hububat ihracatı içinde Irak’ın payı 583 milyon dolar olarak gerçekleşti. Fakat iki ülke arasındaki bağlar göz önüne alındığında burada daha fazla potansiyelin olduğu açık. İlave vergi gibi son zamanlarda artan kısıtlayıcı uygulamalar bu potansiyelin hayata geçmesine mâni oluyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan ayında Irak’a gerçekleştirmesi planlanan ziyaretinin, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişimine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.”

ESBAŞ Çevreci Yatırımlarıyla Avrupa Yeşil Mutabakata Uyumu Arttırıyor

Satınalma Eğitimi Esbaş Çevreci Yatırımlarıyla Avrupa Yeşil Mutabakata Uyumu Arttırıyor

Satınalma Eğitimi Esbaş Çevreci Yatırımlarıyla Avrupa Yeşil Mutabakata Uyumu ArttırıyorYenilenebilir enerji, sıfır atık ve su tasarrufuna yönelik çevreci yatırımları 2023 yılında da arttırarak devam ettiren ESBAŞ, Ege Serbest Bölgesini AB Yeşil Mutabakat şartlarına uyum konusunda örnek bir endüstri merkezi haline getirdi.

Ege Serbest Bölgesinde sürdürülebilirlik yönetimi kapsamında çevreci uygulamaları hayata geçiren ESBAŞ, suyun tasarrufundan, yenilenebilir enerji üretimine ve atıkların geri dönüşümüne kadar 2023 yılında da çok önemli yatırımlar gerçekleştirdi.

Ülkemizin enerji ithalatçısı konumunda olması sebebi ile kurulduğu günden bu yana optimum enerji tüketim hassasiyeti ile faaliyetlerini sürdüren ESBAŞ, 2020 yılında başlattığı GES tesis yatırımlarına 2023 yılında da davam etti. ESBAŞ geçtiğimiz yıl, güneş enerjisinden elektrik üretmek amacıyla, genişleme alanında yeni inşa ettiği Gıda Üretim Tesisi ile G1 ve G4 fabrika binalarının çatılarında GES kurulumlarını tamamlayarak 2.6 MW ilave yenilenebilir elektrik üretim kapasitesine ulaştı. G2 tesisinde de 700 Kw gücündeki GES kapasitesini devreye almaya hazırlanan şirket, 2024 yılında ise 3.8 MW’lik GES kurmayı planlıyor.

Peyzaj alanlarında su tasarrufuna ağırlık veren ESBAŞ, genişleme alanı peyzaj uygulama çalışmalarında mevcut alanlara ilave olarak mazot tankının etrafı ile G7 ve G8 binalarının çevresinde 3 bin 300 m² peyzaj uygulaması yaparak, 2023 yıl sonu itibariyle toplam 200 bin 799 m² peyzaj alanına ulaşmış oldu. Bölgede kurakçıl peyzaj uygulamalarını yaygınlaştırmaya çalışan şirket, mevcut alana 380 m² ilave kurakçıl alan kazandırdı.

Yine sürdürülebilirlik yönetimi kapsamında günde 25 bin kişiye yemek üreten ESBAŞ Gıda Üretim Tesisinin (EGÜT) faaliyetlerinden kaynaklanan, proses atık suyunun sulama suyu olarak kullanılması için proje çalışmasına başlandı ve 2023 yılı sonu itibariyle proje dosyası tamamlandı. 2024 yılında uygulamaya alınacak olan proje kapsamında günde 60 m3 su geri kazanılacak ve bölgedeki yeşil alanların sulama ihtiyacının yüzde 40’ı buradan sağlanacak.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

2023 yılında da organik atıkları barınak ve çiftliklere göndermeye devam eden ESBAŞ, böylece geçtiğimiz yıl doğayı 360 ton organik atık yükünden kurtarmış ve aynı zamanda hayvanların besin ihtiyacını karşılayacak şekilde ekonomik değere kavuşturmuş oldu.

Geri Dönüşümle Atmosferi Karbondioksit ve Sera Gazından Kurtarıyor

Sıfır Atık Belgesi sahibi olan ESBAŞ, Ege Serbest Bölgesindeki atıkların geri dönüşüme kazandırılması çalışmaları kapsamında 2023 yılı içinde; 387 ton kâğıt karton, 131 ton plastik, 41 ton ahşap ve 50 ton metal atığı geri dönüşüme kazandırdı.

Kâğıt-karton atıklarının geri dönüştürülmesi ile birlikte doğayı yıllık 147 bin 918 kg CO2 karbon salımından kurtarmış oldu. Plastiklerin geri dönüşüme kazandırılması ile de atmosferi yıllık 5 bin 381 kg sera gazından kurtarmış oldu.

Atık su yönetimi kapsamında 2023 yılında Ege Serbest Bölgesindeki 721 firmada denetim gerçekleştiren ESBAŞ, atık su uygunluğu sağlamaları için firmaların yöntem, uygulama ve projelerine katkıda bulundu.

Ege Serbest Bölgesinde doğalgaz tüketiminden kaynaklanan sera gazı ölçümlerini yenileyerek, uygunlukları sağlayan şirket, 25 farklı atık komisyonuna dahil olarak, yıl içinde 150 farklı firmanın atık alanlarının denetimlerini yaptı.

Dr. Faruk Güler: “Yeşil mutabakata tam uyumda kararlıyız”

Ege Serbest Bölgesinde savunma ve havacılık teknolojisinden, elektrikli otomobil teknolojisine, yazılım ve bilişimden makine ve elektronik sektörüne kadar son derece gelişmiş ürünleri üreterek küresel pazarlara ulaştıran firmaların faaliyet gösterdiğini vurgulayan ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, iklim krizi ile birlikte AB merkezli firmalar başta olmak üzere, uluslararası yatırımcıların, yeşil mutabakat gibi politika çerçevelerine uyumlu yönetilen bölgelerde yatırım yapmayı tercih etmeye başladığını belirtti.

Dr. Faruk Güler,Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırımların çoğunluğunu AB’li firmaların getirdiğini ve ülkemizin ihracatının yarısından fazlasının bu ülkelere yapıldığını hatırlatarak, “Bu durum dikkate alındığında, Türkiye’nin de çevreyle uyumlu yatırım politikaları geliştirmesi bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır. Biz su tüketimini azaltmaktan, yenilenebilir enerji kullanmaya, sıfır atık uygulamasından, doğayı kirletici faaliyetlere bölgede izin vermemeye kadar, çevre konusunda son yıllarda gerçekleştirdiğimiz birçok yatırımla Ege Serbest Bölgesini, Avrupa Yeşil Mutabakat kriterlerine uygunluk konusunda örnek bir endüstri bölgesi haline getirmeyi başardık. Bu yatırımlarımızı sürdürerek bölgeyi Yeşil Mutabakata tam uyumlu hale getirmeye kararlıyız” diye konuştu.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Beşi Bir Arada: Çok Duyulu Pazarlama

7 Gündem Satınalma Dergisi Beşi Bir Arada çok Duyulu Pazarlama

7 Gündem Satınalma Dergisi Beşi Bir Arada çok Duyulu PazarlamaBeşi Bir Arada: Çok Duyulu Pazarlama

Kahvenin kokusu mu yoksa tadı mı sizi cezbeder? Belki de kahve paketinin tasarımına tutulduğunuz ya da kahvesini içtiğiniz bir zincir markanın şubelerinin dekorasyonunu, fincanlarını, temizliğini, ışıklandırmasını ya da fon müziğini beğendiğiniz için o markayı tercih etmektesiniz. Kim bilir ?

Müşterilerin rakip ürünleri değil de özellikle bir ürünü neden tercih ettiklerini anlamak önemlidir. Bu tercih her zaman fiyat ya da ulaşım kolaylığı gibi nedenlerden kaynaklanmayabilir. Görünen ve ölçülebilen nedenlerin yanı sıra görünmeyen ve ölçülemeyen nedenler de bir ürünün tercih edilmesinde etkili olabilir.

Son yıllarda pazarlama alanında görme, dokunma, tat alma, koklama ve işitme duyularının ayrı ayrı ele alınmaması gerektiğine ilişkin bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşıma göre her bir duyunun yanı sıra bunların çeşitli derecelerdeki bileşimleri de müşterinin ruh haline etkide bulunmakta ve bu da müşterinin satın alma kararını yönlendirebilmektedir. Örneğin bir kahve zinciri açısından şubelerinde sunduğu hizmette kahvelerinin kokusu ve tadı dışında şube dekorasyonu da müşteri açısından bir satın alma tercihi nedeni olabilmektedir (1).

Duyuların satın alma kararlarında etkili olduğu uzun bir süredir bilinmektedir. Ne var ki, bu konuda sistemli araştırmaların bulunduğunu söylemek güçtür (2). Her bir duyu, duruma göre farklı derecede etkide bulunduğundan, pazarlamacılar doğru bileşimi bulup uygulamak durumundadır (3).

Yapılan bazı araştırmalar görme duyusunun en fazla etkide bulunan duyu olduğunu ve yine görme duyusunun diğer duyuları da etkileyebildiğini göstermektedir (2, 4). Örneğin markanın amblemi tanınırlık aracılığıyla tat alma duyusunu etkileyebilmektedir. Gerçekten de birbirinin aynısı yiyeceklerin markalı ve markasız ambalajlarda çocuklara sunulduğu bir deneyde, belirli ve tanınan bir markanın amblemini taşıyan paketlerdeki yiyeceklerin çocuklar tarafından markasız paketlerde sunulanlara göre daha lezzetli olarak algılandığı tespit edilmiştir (2).

Ancak bu deneyden, görme duyusunun tek başına yeterli olduğu sonucunu çıkarmamak gerekir. Çünkü yapılan bazı araştırmalar işitme duyusunun da başta jingle gibi imza sesler olmak üzere marka tanınırlığı açısından etkisinin bulunduğunu ve fonda kullanılan müzik tercihi, temposu ve şiddeti ile müşterilerin mağazada kaldıkları süre arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir (2, 5).

Çok duyulu pazarlamanın gelip geçici bir moda olmadığı, bu konuda çalışmalar yapmak için çeşitli merkezlerin kurulmakta olmasından da anlaşılabilir (6).

Çok duyulu pazarlama yalnızca fiziksel ürün pazarlaması ile sınırlı değildir. Bu konuda Mastercard tarafından “Paha biçilemez” (Priceless) kampanyası ile başlatılan ve beş duyuyu da hedef alan bir pazarlama stratejisi geliştirmesi dikkat çekici bir örnek olarak verilebilir (7).

Açık bir biçimde duyuların bir araya gelmesi pazarlama açısından sinerji temelli yeni bir fırsatlar kümesi ortaya çıkarmaktadır. Elbette bir ürünle belirli bir duyu arasında öncelikli bir ilişki vardır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Beşi Bir Arada çok Duyulu PazarlamaAncak diğer duyular bu ilişkinin daha da güçlenmesini sağlamakta, duyuların toplamından daha büyük bir etki ortaya çıkararak müşteri tercihlerini ve deneyimlerini şirket açısından rekabetçi avantaj sağlayacak şekilde etkilemektedir. Bu nedenle şirketlerin pazarlama stratejilerini çok duyulu pazarlamayı da dikkate alacak biçimde geliştirip uygulamaları gerekmektedir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Kotler, P., Kartajaya, H. and Setiawan, I. (2024), Marketing 6.0: The Future is Immersive, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, pp. 163-165.

(2) Yale Center for Customer Insights (2022), “Five Insights from Multi-Sensory Marketing”, Çevrim içi: https://som.yale.edu/story/2022/five-insights-multi-sensory-marketing, (17.04.2024).

(3) Kotler, Kartajaya and Setiawan, ibid., 165.

(4) Hultén, B. (2011), “Sensory marketing: the multi-sensory brand-experience concept”, European Business Review, 23 (3), p. 265.

(5) ibid., pp. 265-267.

(6) Örnek olarak bkz. Centre for Multisensory Marketing (CMM), Çevrim içi: https://www.bi.edu/research/centres-groups-and-other-initiatives/cmm/, (17.04.2024).

(7) Pham, M. (2021), “Mastercard’s Raja Rajamannar on the value of having a multisensory strategy”, Çevrim içi: https://www.marketingweek.com/mastercard-multisensory-strategy/, (17.04.2024).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Bayram Günü Çalıştırılan İşçilerle İlgili Önemli 10 Temel Kural Nedir ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili önemli 10 Temel Kural Nedir

7 Gündem Satınalma Dergisi Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili önemli 10 Temel Kural NedirUlusal bayram ve genel tatiller, 2429 sayılı Ulusal Bay­ram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunla düzenlenmiştir. Genel tatil günü olan Ramazan Bayramı da Arife günü saat 13.00’ten başlar ve 3,5 gündür. Genel tatil günü olarak kabul edilen Ramazan Bayramında işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir (İşK. m.44). Peki, bayram günü çalı­şan iş­çiye, ücret yerine izin verilebilir mi? Yasal olarak genel tatil kabul edilen bayram günlerinde çalışan işçinin ücreti %100 zamlı olarak ödenir(İşK. m.47). Örneğin günlük ücreti 700 TL olan işçi bayram günü çalışırsa, 700+700=1400 TL ödenir. Ayrıca, işçi bayram tatil günlerinde 1 saat çalışsa dahi ücreti tam ödenmelidir. Bununla birlikte uygulamada bu günler için ücret yerine izin verildiği de görülmektedir. Bu durum usul ve yasaya ay­kı­rıdır.

Diğer taraftan uygulamada bazı işverenlerin iş sözleşmelerine bayram çalışması yapan işçilerin bayram ücretlerinin aylık ücrete dahil edildiğine dair hükümler koydukları görülmektedir. Fazla çalışma ücretlerinin aylık ücrete dahil edilmesi mümkün olmakla birlikte genel tatil (bayram) ücretlerinin aylık ücrete dahil edilerek bordrolaştırılması kural olarak mümkün değildir. Nitekim Yargıtay, ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin aylık ücret içine giydirilemeyeceğini kabul etmekte ve iş sözleşmelerine konulan bu tür hükümleri geçersiz saymaktadır[1].

Bayram tatil ücretinin ödendiğinin ispat yükü işverene aittir. Bordronun imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması halinde dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında bayram günü çalışma yaptığını yazılı delille ispat etmesi mümkündür.

Bayram günlerinde çalışan üst düzey yöneticilerin de tatil ücretine hak kazanabilmesi mümkündür. Uygulamada üst düzey yönetici konumunda olan kişiler görev ve sorumlulukları gereği çalışma gün ve saatlerini kendileri belirledik­leri için günlük çalışma süresi üzerinde fazla çalışma yapsalar dahi fazla ça­lışma ücretine hak kazanamamaktadırlar. Bunun gerekçesi ise, kendilerine iş­verenlerce görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretin ödeniyor olması, kendisine ve çalışma gün ve saatlerini kendilerinin belirliyor olmasıdır. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, ça­lışma gün ve saatlerini kendileri belirliyorsa fazla çalışma ücretine hak kaza­namayacaklardır.

Ancak, işyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yönetici­lere işveren tarafından genel tatil günlerinde çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, üst düzey yönetici kendi insiyatifi ile bu günlerde çalışma yapmışsa, genel tatil ücretine hak kazanabileceklerdir. Çünkü üst düzey yöneticilerin fazla çalışma ücretine hak kazanamayacağı kuralı genel tatil ücreti alacaklarını kapsamamaktadır. Elbette ki üst düzey yöneti­cilerin genel tatil kabul edilen bayram günlerinde çalıştıklarını is­pat etmeleri gerekir. Üst düzey yöneticilerin bayram tatillerinde çalıştı­ğının ispatı konusunda işyeri kayıtları ile özellikle işyerine giriş çıkışı göste­ren kamera kayıtları delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmaların bu tür delillerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları esas alınmaktadır.

Genel tatil günlerine rastlayan mazeret izinleri nasıl kullandırılacağı hususu da uygulamada tartışma konusudur. Bilindiği üzere, işçilere verilen mazeret izinleri daha önce ücretsiz iken, 4 Nisan 2015 tarihli ve 6645 sayılı yasada yapılan değişiklik sonucunda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun Ek-2’nci maddesi ile ücretli hale getirilmiştir. Buna göre, işçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli mazeret izni, verilir. Ayrıca, işçilerin en az yüzde yetmiş oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun tedavisinde, hastalık raporuna dayalı olarak ve çalışan ebeveynden sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar ücretli izin verilir.

4857 sayılı Kanunda ücretli hale getirilen mazeret izinleri iş günü olarak değil,  gün olarak düzenlendiğinden hafta ve genel tatil günleri ile çakışması halinde, tatil günleri mazeret izin günlerinden düşülmez. Örneğin, cuma günü eşi vefat eden işçiye verilen üç günlük mazeret izninin bir gününün tatil gününe (pazar) rastlaması durumunda, hafta tatili günü mazeret izin gününü uzatmaz. Mazeret izin süresi pazartesi günü sona erer.

Nitekim Yargıtay, “Mazeret izinleri kural olarak doğduğu anda kullanılması gerekir. Kullanılmadığı taktirde yıllık ücretli izin gibi ücrete dönüşmez. Kaldı ki dosyada davacının açıkça bu izni kullanmayacağına dair beyanı mevcut olup nikah izin ücreti talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır” demek suretiyle ücretli mazeret izinlerinin kullanılmadıkları taktirde yıllık ücretli izne dönüşmeyeceğine hükmetmiştir[2].

7 Gündem Satınalma Dergisi Bayram Günü çalıştırılan İşçilerle İlgili önemli 10 Temel Kural Nedirİşçi bayram ücreti alacağından feragat edebilir. Ala­cak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Çünkü, işçinin alacak haklarından feragat etmesi davayı sona er­diren bir irade beyanı olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından aynı za­manda “hakkı sona erdiren” bir işlem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle işçinin işverenden alacağı olan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, ihbar ve kı­dem tazminatı, yıllık ücretli izin ücreti, hafta ve genel tatil ücreti gibi alacak­larından feragat etmişse,  feragat ettiği bu alacakları daha sonra tekrar dava yoluyla talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca kayıtsız şartsız olmalıdır. Ala­cak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Ancak işçi, irade bo­zukluğu hallerinde feragatin iptalini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah se­bebiyle geçersiz olduğu durumda bu konu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.07/10/2020 T.,E.2016/25513, K.2020/10829 Legalbank.

[2] Y9HD.9.3.2016 T., E.2014/30441, K.2016/5377 Legalbank.

AB, Kritik Hammaddeler Stratejisini Onayladı

7 Gündem Satınalma Dergisi Ab, Kritik Hammaddeler Stratejisini Onayladı

7 Gündem Satınalma Dergisi Ab, Kritik Hammaddeler Stratejisini OnayladıCovid-19 salgını, ekonomileri beklenmedik bir şekilde etkilemiş ve özellikle tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşanmıştır. Bu beklenmedik zorluklarla karşılaşırken, ekonomiler aynı zamanda tedarik zincirlerini güçlendirmek ve daha dayanıklı hale getirmek için yeni stratejiler geliştirme fırsatını bulmuşlardır. Avrupa Konseyi 16 Aralık 2023 tarihinde yayınlanan Kritik Hammaddeler Yasası’nı (CRMA) 18 Mart 2024 tarihinde onaylamıştır. Bu yasa, günümüzde giderek artan küresel rekabet ve tedarik zincirlerindeki belirsizlikler karşısında önemli bir stratejik adımdır.

Yeşil Mutabakat’ın bir parçası olan yasa, 2030 ‘Yeşil ve Dijital’ dönüşüm hedeflerini desteklemekte olup, özellikle dijital, yenilenebilir enerji, uzay ve savunma gibi stratejik sektörler için kritik hammaddelere erişimi sağlanması nedeniyle AB büyüme stratejisinin kilit unsuru haline gelmiştir.

Öte yandan Avrupa, küreseldeki hammadde tüketiminin yaklaşık %25’ini gerçekleştirirken, üretimin sadece %3’ünü karşılıyor olması, dışa bağımlılıktan kaçınılmaz bir şekilde sürdürülebilir tedarik arayışını gündeme getiriyor. Dolayısıyla yasa aynı zamanda, AB’nin ekonomik ve endüstriyel bağımsızlığını sağlamak amacıyla yerli üretimi teşvik ederek ve alternatif kaynaklara yönelerek AB’nin dayanıklılık ve rekabet gücünü artırmak için kapsamlı bir stratejinin sonucu olarak kritik hammadde tedariğini güvence altına almaya yönelik önlemleri içermektedir.

Ayrıca, AB, güvenilir ortaklarla yatırım, üretim ve ticareti geliştirmek ve çeşitlendirmek için küresel katılımını güçlendirmeyi amaçlayarak üçüncü ülkelerle işbirliğini artırmayı da hedeflemektedir. Bu bağlamda, Türkiye gibi stratejik bir konuma sahip olan ülkeler için, AB’nin kritik hammaddeler stratejisinin ekonomik ve endüstriyel politikaları etkileyebileceği açıktır.

Türkiye’nin bu yasayı dikkatle ele alarak riskleri ve fırsatları değerlendirmesi, yeşil dönüşümünde gerekli olan diğer kritik hammaddelere erişimini ve kendi rezervlerini en iyi şekilde değerlendirmek için stratejiler geliştirmesi önemlidir.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Dünya bor rezervlerinin önemli bir kısmına sahip olan ülkemiz için, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi ve ileri teknolojilerin yaygınlaştırılması, ekonomik büyüme ve rekabet gücünün artırılması açısından kritik öneme sahiptir. Bu adımlar, Türkiye’nin ekonomik direncini artırarak uluslararası alanda daha rekabetçi bir konuma gelmesine katkı sağlayacaktır.

Arka Plan

Avrupa Birliği, kritik hammaddelere olan dışa bağımlılığını ele almak için 2022’de Kritik Hammaddeler Yasası’nı duyurdu. Bu duyuru, Avrupa Konseyi’nin 2022 Versay Bildirisine yanıt olarak yapılmıştır ve AB’nin stratejik bağımsızlığını ve Avrupa egemenliğini korumak için kritik hammaddelerin önemini vurgulamaktadır.

Kritik Hammaddeler Yasası, Yeşil Anlaşma Endüstriyel Planının bir parçası olarak tasarlandı ve AB’nin temiz enerji tedarik zincirlerini güvence altına alarak iklim ve enerji hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu yasa aynı zamanda karbon nötr veya “net-sıfır” teknolojilerin üretimini artırarak AB’nin temiz enerji hedeflerine ulaşmasını desteklemektedir. Komisyon, 2011’den bu yana hammaddeleri kritiklik açısından değerlendirmektedir. O zamandan beri, AB ‘Kritik Hammaddeler Listesi’ her üç yılda bir güncellenmektedir. 2023’te, AB ekonomisi için tedarik riski ve önemi açısından 87 malzeme analiz edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçları ve hammaddelerle ilgili güncellenmiş öngörü raporu, bir rapor ile detaylı şekilde yayınlanmaktadır.

AB Hammadde Girişimleri (RMI) Arka Planı:

AB’nin ilk kritik hammaddelerle ilgili çalışması, 2008 yılında Hammaddeler İnsiyatifi (RMI) olarak başlatılmıştır. Bu AB politikası, AB endüstriyel değer zincirleri ve toplumsal refah için enerji dışı hammaddelere erişimi çeşitlendirmeyi ve güvence altına almayı hedefleyen bir strateji olarak başlatılmıştır. 2008 yılında kurulan Hammadde Girişimi (RMI), enerji dışı ve tarım dışı hammaddelere erişimle ilgili zorlukların üstesinden gelmek ve bunların sürdürülebilir tedariğini teşvik etmek için stratejik bir çerçeve oluşturmayı amaçlamaktadır. Avrupa Komisyonu bu hedefi üç boyutlu bir yaklaşımla takip etmektedir:

  1. Küresel piyasalardan adil ve sürdürülebilir hammaddeye erişimin sağlanması.
  2. Avrupa kaynaklarından sürdürülebilir tedarikin desteklenmesi
  3. Kaynak verimliliğinin artırılması ve geri dönüşümün desteklenmesi

Bu sayede AB, sürdürülebilirlik ve ekonomik bağımsızlık hedeflerine ulaşmayı amaçlanmıştır. Hammaddeler Girişimi’nin  öncelikli eylemlerinden biri, AB düzeyinde kritik hammaddeler listesi oluşturmaktır ve İlk liste olarak 2011’de yayımlanmıştır ve her 3 yılda bir  AB için hammaddelerin kritikliğini düzenli olarak değerlendirilerek güncellenmektedir. Bu çalışma, Kritik Hammaddeler Yasası’nın geliştirilmesine ve uygulanmasına yönelik bir temel sağlamıştır.

Jeopolitik Arka Plan ve AB’nin Kritik Hammaddelere Bağımlılığı

Kritik hammadde tedariki çeşitli endüstriler için hayati önem taşırken, bu hammaddelerin çoğu AB dışından tedarik edilmektedir. Tamamen kendine yeterli olmak belki mümkün olmasa da, AB tek bir tedarikçiye olan bağımlılığını azaltmayı ve kaynaklarını çeşitlendirmeyi hedeflemektedir.

Şu anda, AB belirli Kritik Hammaddeler için belirli ülkelere büyük oranda bağımlıdır:

  • Çin, AB’nin ağır nadir toprak elementlerinin %100’ünü tedarik etmektedir.
  • Türkiye, AB’nin bor tedariğinin %98’ini karşılamaktadır.
  • Güney Afrika, AB’nin platin ihtiyacının %71’ini karşılamaktadır.

Bu duruma yanıt olarak, AB, 2030’a kadar dış kaynaklara olan bağımlılığını azaltmak için hırslı hedefler belirlemiştir ve bunlar aksiyon planında listelenmiştir. Türkiye’yi de ilgilendiren konu, AB’nin tek bir ülkeden hammadde tedariğini 65% ile sınırlamış olması nedeniyle yeni stratejiler geliştirmesi gerekecektir.

Yasa Kapsamında Planlanan Aksiyonlar

Yasa kapsamında planlanan aksiyonlar arasında, AB’nin stratejik hammaddelerin tedarik zincirlerini daha güvenli ve esnek hale getirmeyi hedefleyen önemli adımlar bulunmaktadır. Bu adımlar, yerli kapasite hedeflerinin belirlenmesi, tedarik zinciri risklerinin azaltılması, sürdürülebilirlik ve dönüşümün artırılması üzerine odaklanmaktadır. AB, stratejik hammaddelerin temini için tek bir üçüncü ülkeye fazla bağımlı olmamak için önlemler alarak, tedarik zincirlerini çeşitlendirmeyi ve güvenilirliği artırmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, atık işleme ve geri dönüşüm faaliyetlerinde belirlenen hedefler doğrultusunda AB’nin yerli kapasitesini artırması ve kritik hammaddelerin sürdürülebilir kullanımını teşvik etmesi beklenmektedir.

Ayrıca, stratejik hammadde değer zinciri boyunca ve AB tedariklerinin çeşitlendirilmesi için bazı ölçütleri belirlemiştir. Bu ölçütler, AB’nin stratejik hammaddeler değer zinciri boyunca yerli kapasiteyi artırma ve tedarik çeşitliliğini sağlama amacını belirtmektedir. Yasa kapsamında planlanan aksiyonlara geçmeden önce, AB’nin stratejik hammaddelere yönelik planlarını ve hedeflerini daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim.

  1. AB’nin yıllık hammaddeler tüketiminin en az %10’unun AB içinde çıkarılması,
  2. AB’nin yıllık hammaddeler tüketiminin en az %40’ının AB içinde işlenmesi,
  3. AB’nin yıllık hammaddeler tüketiminin en az %25’inin geri dönüştürülmesi (Bu madde 13 Kasım 2023 tarihli geçici anlaşmaya istinaden 15%’den 25%’ye çıkarılmıştır)
  4. AB’nin yıllık hammaddeler tüketiminin, tek bir üçüncü ülkeden sağlanması ise %65 ile sınırlıdır.

Bununla birlikte, yasa kapsamında planlanan aksiyonlar, AB’nin stratejik hammaddelerin tedarik zincirlerini daha güvenli ve esnek hale getirmeyi hedefleyen önemli adımları içermektedir. Uluslararası ticaret, küresel üretimi destekleme ve tedarikin çeşitlendirilmesinde anahtar bir rol oynamaktadır. AB’nin alacağı önlemler arasında şunlar bulunmaktadır:

  1. Tüm ilgili ülkelerin katılımıyla, küresel tedarik zincirlerini güçlendirmek amacıyla kritik hammaddeler için bir “kulüp” oluşturulması
  2. Kritik hammaddelerin ticaretini güvence altına almak ve çeşitlendirmek için ticaret anlaşmalarından yararlanılması
  3. AB’nin stratejik ortaklıklar ağının genişletilmesi ve sürdürülebilirlik boyutunun vurgulanmasıyla değer zinciri yaklaşımının benimsenmesi
  4. Hammaddelerin değer zinciri boyunca projelerin dağıtılması ve bağlantının desteklenmesi için ‘Küresel Geçit’in (Global Gateway) kullanılması
  5. AB’nin ihracat kredisi tesisinin kurulması ve yurtdışında yatırım riskini azaltmak için AB ülkeleriyle birlikte çalışılması.
  6. Hammaddelerle ilgili haksız ticaret uygulamalarıyla mücadele edilmesi ve yaptırımların artırılması

Bu kriterler doğrultusunda AB, stratejik hammadde tedariğini daha dengeli ve güvenli hale getirmeyi amaçlamaktadır. Bu, AB’nin dışa bağımlılığını azaltırken, tedarik zincirlerini daha güvenilir ve esnek hale getirerek krizlere karşı dayanıklılığını artırmasını sağlar. Ayrıca, tek bir üçüncü ülkeden alınan hammaddelerin yüzdesinin sınırlandırılması, AB’nin daha geniş bir coğrafi alanda tedarikçilerle işbirliği yapmasını ve böylelikle jeopolitik riskleri azaltmayı teşvik eder. Bununla birlikte, AB, maden sektöründeki bürokratik süreçleri basitleştirerek ham madde çıkarma izinlerini en fazla 27 ay, geri dönüşüm ve işleme izinlerini ise en fazla 15 ay içinde verme hedefindedir. Ancak, karmaşık durumlarda etkilenen yerel topluluklarla diyalog sağlamak ve uygun çevresel etki analizlerini yapmak için bazı istisnalar öngörülmüştür.

Yasa ile Üye Devletlere Yeni Yükümlülükler

Yasa, AB üye devletlerine atık içeren kritik hammaddelerin toplanması, işlenmesi ve yeniden kullanılmasını artırmak için genel yükümlülükler belirlemiştir. Üye devletlerin halk alımları yoluyla ikincil kritik hammadde kullanımını teşvik etmeleri ve geri dönüşüm teknolojileri için araştırma ve yenilik programları geliştirmeleri gerekmektedir. Yasa ayrıca madencilik atıklarından kritik hammadde geri kazanımını teşvik ediyor. AB’nin birçok eski maden sahası ve atık alanı bulunmasına rağmen, bu potansiyel daha önce analiz edilmediğinden, yasa kapsamında operatörlerin bu potansiyeli değerlendirmelerini ve atıkların içeriğine dair bilgi toplamaları isteniyor.

Ayrıca, AB’nin nadir toprak elementlerine bağımlılığına karşı mıknatısların geri dönüşümünü teşvik eden hükümler de bulunmaktadır. Son olarak, yasa kritik hammadde içeren atıkların geri dönüşümünü artırmak için belirli eylemler içermekte olup, ürünlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla ekodizayn gereksinimlerini geliştirme taahhüdünde bulunmaktadır. Yani, atık akışlarındaki geri dönüşümü artırmak ve ürünlerin daha çevre dostu olmasını sağlamak için belirli adımlar atılacak ve ürün tasarımında çevresel etkilerin azaltılması sağlanacaktır. Ayrıca, AB’nin tamamında hammaddelerin geri kazanımını ve geri dönüşümünü önemli ölçüde artırmak amacıyla yeni bir Döngüsellik Merkezi kurmak için 200 milyon Euro’luk bir fon oluşturulması planlanmıştır.

Bu adımların yeşil dönüşüm süreçlerinde sıfır atık ve döngüsellik ilkeleriyle bütünleştiğini görmekteyiz. Bu durum, AB’nin sürdürülebilirlik hedeflerine daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşmasını ve çevre dostu ürün tasarımının teşvik edilmesini sağlayacaktır.

Kritik Hammaddelerin Etik Kaynak Kullanımı: Küresel Geçit

Avrupa Birliği (AB), kritik hammaddelerin etik kaynak kullanımını sağlamak amacıyla “AB Küresel Geçit” (EU Global Gateway) stratejisini benimsemektedir. Bu strateji, dünyanın en zengin kritik hammadde kaynaklarına sahip olan gelişmekte olan pazarlar ve kalkınmakta olan ekonomilere destek sağlamayı hedeflemektedir. AB, ‘Avrupa Takımı’ yaklaşımıyla, Üye Devletler ve diğer ilgili paydaşlar (Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası gibi) arasında işbirliği yaparak bu kuruluşlarla, özel sektör arasında sinerji oluşturmayı hedeflemektedir. Avrupa özel sektörü, AB Küresel Geçit (EU Global Gateway) stratejisi çerçevesinde belirlenen kritik hammaddelerle ilgili projelerde, hedeflenen ortak ülkeler için kapsamlı ve yüksek kaliteli bir AB teklifi sunmayı amaçlamaktadır. Bu projeler, ortakların çıkarlarını AB’nin çıkarlarıyla uyumlu hale getirmeyi hedefler ve sürdürülebilir iş yaratımını ve düzgün çalışmayı destekler. Özetle, tedarik zincirindeki sorumluluğu belirleyen Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CS3D), bu stratejinin temelini oluşturur ve etik kaynak kullanımının önemini vurgular.

Kritik Hammaddelerin Geleceğin İnşasındaki Kritik Rolü: Hammadde Akademisi

AB’nin “Hammadde Akademisi” stratejisi, kritik hammaddelerin geleceğin inşasındaki kritik rolünü vurgulayarak bu alandaki önemi öne çıkarıyor. Bu strateji, Avrupa Birliği’nin kritik hammaddelerle ilgili araştırma, inovasyon ve beceri gelişimine verdiği önemi gösteriyor. Hammadde Akademisi, AB’nin yeşil mutabakat hedefleri doğrultusunda kritik hammaddelerin sürdürülebilir kullanımını teşvik ederek, bilgi birikimini ve uzmanlığı artırmayı, aynı zamanda bu alanda uluslararası teknik standartların oluşturulmasına katkı sağlayarak çevresel ve sosyal koşulların iyileştirilmesini amaçlıyor.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Banner

Bu hedef, Hammaddeler Akademisi ve kritik hammaddeler için beceriler alanında büyük ölçekli bir ortaklıkla gerçekleştirilecek. Komisyon, Horizon Europe çalışma programı kapsamında kritik hammaddeler projelerine 500 milyon avro tahsis etmiştir. Bu nedenle, Komisyon, mevcut araştırma ve yenilik başarılarının benimsenmesini artırmak için Avrupa İnovasyon Konseyi ve Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü aracılığıyla yeni girişimler başlatmak istemektedir.

Yeşil Geçişte Kritik Hammaddelerin Stratejik Rolü: Erişimde Adalet

Günümüzde, temiz enerji teknolojilerinin benimsenmesi ve yeşil geçiş sürecinin hızlanması, fosil yakıtlardan kaynaklanan çevresel ve iklimsel sorunları azaltma amacıyla dünya genelinde büyük bir öncelik haline gelmiştir. Ancak, bu temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve kullanımı, kritik hammaddelere olan ihtiyacı artırmaktadır. Bu hammaddeler, özellikle yenilenebilir enerji teknolojileri, elektrikli araçlar, enerji depolama sistemleri ve hidrojen üretimi gibi yeşil geçişin temel taşlarını oluşturan birçok yenilikçi teknolojide kritik bir rol oynamaktadır.

Ancak, bu kritik hammaddelerin sınırlı kaynaklara dayandığı ve bazı bölgelerde yoğunlaştığı düşünüldüğünde, bu kaynaklara erişemeyen veya yeterince gelişmemiş olan ülkelerin geride kalabileceği bir gerçektir. Bu durum, yeşil geçişin evrensel ve adil bir şekilde gerçekleştirilmesi için önemli bir zorluk oluşturmaktadır. Bu nedenle, kritik hammaddelere olan erişimde adil bir paylaşımın sağlanması kritik bir öneme sahiptir. Bu, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin yeşil geçiş sürecine eşit ve adil bir şekilde katılmasını sağlamak için gereklidir. Ayrıca, bu hammaddelerin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması ve tedarik zincirlerinin güvenliği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu girişimin amacı, kritik hammaddelerin yeşil geçişteki stratejik rolünü ve bu hammaddelere olan küresel talebi anlamak ve değerlendirmektir. Ancak aynı zamanda, bu hammaddelere olan erişimin adil bir şekilde sağlanması ve paylaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda, kritik hammaddelerin dünya üzerindeki önemi ve adil erişimi de önemli bir konudur.

Kritik Hammaddeler

34 kritik hammadde içeren bir liste oluşturulmuştur, bunlar arasında 17 stratejik hammadde (SRM) bulunmaktadır. Alüminyum, Avrupa’nın sürdürülebilir bir geleceğe geçişinde kritik bir rol oynamaya hazırlanmıştır; neredeyse tüm net sıfır sanayi yasasında öncelik verilen temiz enerji teknolojilerinde ana bileşen olarak yer alır — bunlar arasında güneş PV sistemleri, rüzgar türbinleri, şebeke teknolojileri ve piller bulunmaktadır. Alüminyum talebinin 2020’den 2050’ye kadar %543 artması beklenmektedir.

Kritik Hammaddeler Görsel

Kritik / Stratejik Hammadde Nedir ?

Stratejik hammadde, bir ülkenin ekonomik ve savunma güvenliği açısından kritik öneme sahip malzemelerdir. Bunlar, ithal edilmesi gereken ve tedarikinde yaşanabilecek risklerin ciddi sonuçlar doğurabileceği hammaddelerdir. Kritik hammadde kavramı, ülkenin ekonomik kalkınması ve hedeflediği gelişim için hayati önem taşıyan malzemeleri ifade eder. Tedarik risklerinin göz önünde bulundurulmasıyla bazı hammaddeler, stratejik hammadde olarak değerlendirilir.

Jeopolitik Bağlamda Kritik Hammaddeler

Kritik hammaddelerin tedarik zinciri güvenliği, temiz enerji teknolojilerinin yayılması ve jeo-ekonomik rekabetler için önemlidir. Gelişmiş ülkelerin kritik hammaddelere olan bağımlılığı ve tedarik riskleri, jeopolitik öneme sahip hale gelmiştir. Bu kapsamda, ülkelerin stratejik hammadde yönetimi stratejileri farklılık gösterir. Bazıları kritik hammadde ikamesi ve Ar-Ge’ye yoğunlaşırken, diğerleri zengin hammadde kaynaklarına sahip ülkelerle stratejik ortaklıklar geliştirme ve tedarik diplomasisine odaklanır.

Özetle, Kritik hammaddeler, endüstride (tüm tedarik zinciri aşamalarında), modern teknolojide (örneğin akıllı telefonlar) geniş kullanımıyla temiz teknolojilerin (örneğin güneş panelleri, rüzgar türbinleri, elektrikli araçlar ve enerji tasarruflu aydınlatma) gelişiminde temel öneme sahiptir.

Kritik Hammadde Kullanım Alanları Görsel

Temiz Enerji Teknolojileri İçin Kritik Hammadde İhtiyaçları

Kritik/stratejik hammadde kavramlarını inceledikten sonra, temiz enerji teknolojilerinin öneminin anlaşılması için IEA’nın mineral talebi analizini inceleyebiliriz. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Belirtilen Politikalar Senaryosu (STEPS) ve Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu (SDS) altında çeşitli temiz enerji teknolojilerinin mineral talebini değerlendiriyor. Güneş PV, rüzgar enerjisi, elektrikli araçlar gibi teknolojiler, bu talebin temelini oluşturuyor. Bu senaryolar, temiz enerji sektöründe karşılaşılacak kritik hammadde ihtiyaçlarını anlamak ve planlamak için önemli bir kaynak olarak kabul ediliyor.

Kritik Hammadde Görsel Iki
* Bu raporda, alüminyum talebi yalnızca elektrik ağları için değerlendirilmiştir ve toplam talep projeksiyonlarına dahil edilmemiştir.

Senaryo Bazında 2010-2040 Temiz Enerji Teknolojileri İçin Toplam Mineral Talebi

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’ya göre, temiz enerji teknolojilerinin hızla yaygınlaşması, kritik minerallere olan talebi artırmaktadır. 2040’a kadar, Belirtilen Politikalar Senaryosu (STEPS) ve Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu (SDS) altında temiz enerji teknolojilerinden gelen toplam mineral talebi önemli ölçüde artacaktır. Belirtilen Politikalar Senaryosu’nda (STEPS), temiz enerji teknolojilerinin toplam mineral talebinin ikiye katlanması beklenirken, Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosunda (SDS) ise bu talebin dört kat artması öngörülmektedir. Her iki senaryoda da, elektrikli araçlar ve batarya depolama (EV’ler) mineral talebinin büyük bir kısmını oluşturması beklenmektedir. Bu artış, özellikle batarya malzemelerine olan talebin yükselmesiyle tetiklenmektedir. Elektrikli araçlar ve batarya depolamadan kaynaklanan mineral talebi, Belirtilen Politikalar Senaryosunda (STEPS) on kat artarken, Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosunda (SDS) ise 2040 yılına kadar 30 kat artması öngörülmektedir. Ağırlık bazında, 2040 yılında mineral talebinin grafit, bakır ve nikel tarafından domine edileceği ve lityumun, Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosunda (SDS) en hızlı büyüyen mineral talebi olduğu ve talebinin 40 kat artması öngörülmektedir.

Mineral Talebi Görsel
(Kaynak: iea Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency https://www.iea.org/reports/the-role-of-critical-minerals-in-clean-energy-transitions/mineral-requirements-for-clean-energy-transitions )

Bu analizler, temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte kritik hammadde talebinin artacağını ve özellikle elektrikli araçlar ve batarya depolama gibi alanlarda belirgin bir büyüme öngörüldüğünü göstermektedir.

Borun Yeşil Dönümündeki Kilit Rolü: Türkiye’nin Geleceği Şekillendirmesi

Türkiye, dünya bor rezervlerinin %73’üne sahip olup, tinkal, kolemanit ve üleksit gibi çeşitli bor minerallerine zengin kaynaklara sahiptir. Küresel bor üretim kapasitesi 5,7 milyon ton seviyesindedir ve Türkiye bu alanda öne çıkmaktadır. Türkiye’nin liderliğini ABD, Rusya, Şili, Çin, Peru, Arjantin, Bolivya ve Almanya gibi ülkeler takip etmektedir. Bor ihracatının büyük bir kısmı Asya Pasifik ülkelerine yapılmaktadır. Bor, AB’nin stratejik hammadde listesindedir.

Bor Rezerv Durumu Görsel

Bor Kullanım Alanları Görsel

Türkiye’nin temiz enerji teknolojilerine olan talebi artarken, stratejik planlamalar hayati önem taşıyor. Bor, ulusal savunma ve ileri teknoloji için kritik bir rol oynuyor. Eti Maden’in yatırımları ve Ar-Ge çalışmaları, bu alanda ülkenin rekabet gücünü artırıyor ve yeşil dönüşüm sürecine katkı sağlıyor.

Sonuç

Covid-19 pandemisi sonrası çıkarılan dersler ve artan jeopolitik riskler, ulusal güvenlik endişelerini artırırken, ekonomiler de yeşil ve dijital dönüşümün baskısı altında küresel zorluklarla başa çıkmak için sanayi stratejilerini yeniden yapılandırmak zorunda kalmışlardır. Bu dönemde, AB’nin Yeşil Anlaşma Eylem Planı, küresel ve bölgesel koşullara uyum sağlayarak endüstri stratejilerini güncellemekte ve yeni politika ve stratejiler geliştirmektedir. AB Komisyonu, sürdürülebilir, dijital ve dayanıklı bir yapıyı hedefleyen yeni bir sanayi stratejisi belirlemiştir. Bu strateji, stratejik bağımlılıkların azaltılması ve küresel rekabetçi bir ekonomiye dönüşümü amaçlamaktadır. Kritik Hammaddeler Yasası (CRM), Yeşil Anlaşma Sanayi Planı (GDIP) kapsamında hazırlanmış ve Net Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) ile uyumlu olup AB’nin kritik hammadde tedariğini artırma ve çeşitlendirme, geri dönüşüm dahil olmak üzere döngüselliği güçlendirme, kaynak verimliliği ve ikamelerin geliştirilmesi için araştırma ve yeniliği destekleme hedeflerini içermektedir. Bu yeni kurallar aynı zamanda Avrupa’nın stratejik bağımsızlığını güçlendirmeyi hedeflemektedir.

Kritik Hammaddeler Yasası, sürdürülebilirlik ve dönüşüm için temel bir yapı oluşturarak, kritik hammaddelerin etik kullanımını ve tedariğini sağlayarak yeşil ve dijital dönüşümün önündeki engelleri aşmayı ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçişi hızlandırmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, bu yasa, AB’nin yeşil ve dijital hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayarak, gelecekteki sürdürülebilir bir ekonomi için temel bir taş olarak görülmelidir.

Türkiye’nin, yeşil dönüşümde kilit rol oynayan bu yasanın risk ve fırsatlarını dikkate alarak gerekli stratejileri geliştirmesi önem taşır. Ülkemizin kritik hammadde potansiyeli, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için önemli bir fırsat sunarken, bu stratejik adımların iklim krizi gibi önemli zorluklarla da dengelenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma yolunda oynayacağı kilit rol, ulusal ve uluslararası düzeyde stratejik bir öneme sahiptir. Ayrıca yeşil geçiş sürecinde dünyadaki kritik hammaddelerin adil erişimi için, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin işbirliği net sıfır hedefleri için elzemdir ve Türkiye geleceği şekillendiren kritik minerallerle ilgili işbirliğinin olduğu tüm platformlarda yer almalıdır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Ab, Kritik Hammaddeler Stratejisini OnayladıGül SALDIRANER

EG Partner- SMMM, BD

www.eg-econsulting.com

Referanslar:

[1]  DENTONS –  Critical Raw Materials Act https://www.dentons.com/en/insights/alerts/2023/december/7/eu-critical-raw-materials-act-what-does-it-mean-for-business

[2]  European Commission  – Internal Market, Industry, Entrepreneurship and SMEsCritical Raw Materials Act- https://single-market-economy.ec.europa.eu/sectors/raw-materials/areas-specific-interest/critical-raw-materials/critical-raw-materials-act_en

[3]  European Commission  – Critical Raw Materials: ensuring secure and sustainable supply chains for EU’s green and digital future https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_23_1661

[4] European Commission – Internal Market, Industry, Entrepreneurship and SMEs

https://single-market-economy.ec.europa.eu/sectors/raw-materials/areas-specific-interest/critical-raw-materials_en

[5] Eti Maden- Sektör Raporu-2021 https://www.etimaden.gov.tr/storage/pages/June2022/2021%20YILI%20BOR%20SEKT%C3%96R%20RAPORU.pdf

[6] IEA Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency – Mineral requirements for clean energy transitions-https://www.iea.org/reports/the-role-of-critical-minerals-in-clean-energy-transitions/mineral-requirements-for-clean-energy-transitions

[7]  Pub Affairs Bruxelles  Eu  – Questions and Answers on the European Critical Raw Materials Act https://www.pubaffairsbruxelles.eu/eu-institution-news/questions-and-answers-on-the-european-critical-raw-materials-act/

[8] T.C.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı- BOR – https://enerji.gov.tr/bilgimerkezi-tabiikaynaklar-bor#:~:text=Bor%20oksit%2C%20cam%C4%B1n%20ak%C4%B1%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1%20art%C4%B1r%C4%B1r,kullan%C4%B1l%C4%B1r%20ve%20%C3%A7imento%20%C3%B6zelliklerini%20iyile%C5%9Ftirir.

Ren Su Taşıma Boru Hattı: Türkiye’den Almanya’ya Yeşil Dönüşüm Köprüsü

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Haber Ren Su Taşıma Boru Hattı

Tosyalı Almanya’nın En Önemli Çevresel Dönüşüm Projelerinden Biri Olan “Ren Su Taşıma Boru Hattı” (RWTL) İhalesini Kazandı

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Haber Ren Su Taşıma Boru HattıTürkiye’nin global çelik üreticisi ve Avrupa’nın en büyük boru üreticisi Tosyalı’nın başarılı şirketlerinden Tosçelik Spiral Boru, “Ren Su Boru Hattı” (RWTL) ihalesini alan şirket oldu. Almanya’daki en önemli çevresel dönüşüm projelerinden biri olan bu proje, Ren Nehri’nden su getirerek kullanılmayan açık maden ocaklarını doldurmayı amaçlıyor. Almanya’nın önde gelen enerji şirketlerinden RWE tarafından gerçekleştirilecek bu proje kapsamında Tosçelik Spiral, toplam 130.000 ton ve 105.600 metre 2235mm ebadında büyük çaplı boru tedarik edecek. Geçtiğimiz hafta Tosyalı ve RWE Power, RWE’nin Köln yakınlarındaki kongre merkezi Paffendorf Kalesi’nde bir sözleşme imzaladı.

Anlaşma ile ilgili olarak Tosyalı Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı şunları söyledi: “Avrupa’nın en büyük yeşil çelik boru üreticisi olarak bu projenin bizim için özel bir anlamı var. Tosyalı olarak üretimimizin her noktasında sürdürülebilirlik odaklı yatırımlara öncelik veriyor; yeşil dönüşüm teknolojilerine büyük kaynak ayırıyoruz. Dolayısıyla Ren Su Boru Hattı gibi çevresel duyarlılığı yüksek bir proje duyurulduğunda, düşük karbon ayak izine sahip çelik borularımızla bu projenin bir parçası olmaktan ayrı bir heyecan duyduk.”

Tosyalı Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı imzaRWE Power’ın CTO’su Dr. Lars Kulik şunları söyledi: “Projemiz için Ren Nehri’nden maden göllerine onlarca yıl boyunca su taşıyacak büyük, yüksek kaliteli borulara ihtiyacımız var. İhalemizin bir diğer odak noktası da üreticinin çevreye yönelik tutumuydu. Tosyalı’nın hammaddeden nihai ürüne kadar kurduğu sürdürülebilir dikey entegre üretim yapısı, üretimde kullandığı en yüksek teknolojiler ile yanımızda iş ortağımız olmasından çok memnunuz. Onların desteğiyle, gelecek nesillerin yararı için açık maden ocaklarını sürdürülebilir bir şekilde cazip göllere dönüştüreceğiz.”

Türkiye’nin global çelik üreticisi Tosyalı’nın başarılı şirketlerinden ve Avrupa’nın en büyük spiral boru üreticilerinden Tosçelik Spiral Boru, yaptığı anlaşmalarla yeni projelerde yer alarak büyümeye devam ederken, Avrupa’da birçok ülkede AB Yeşil Mutabakatı kapsamında başlatılan yeşil dönüşüme de katkı sağlamayı sürdürüyor.

Tosyalı, Projenin İhtiyacı Olan 130.000 Ton Spiral Boruyu Tek Başına Karşılayacak

Sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarıyla dünyanın önde gelen karbonsuz, yeşil çelik üreticilerinden biri olma yolunda ilerleyen Tosyalı, bu misyon doğrultusunda yeni projelerin boru tedarikçisi olarak dikkat çekmeye devam ediyor. Bu kapsamda grubun spiral boru şirketi Tosçelik Spiral Boru, son olarak “Ren Su Boru Hattı” (RWTL) ihalesini kazandı.

Türkiye’den Almanya’ya Yeşil Dönüşüm Köprüsü

Almanya’nın enerji üretim şirketi RWE, 2030 yılına kadar kömürle çalışan enerji santrallerini ve açık maden ocaklarını işletmeyi durduracak. Bu proje ile şirket, Garzweiler ve Hambach’taki kullanılmayan açık maden ocaklarını yeniden işleyerek göle dönüştürecek.  Bu amaçla şirket, Düsseldorf ve Köln yakınlarındaki Ren Nehri’nden 45 km uzunluğundaki bir güzergah boyunca yeraltına döşenen basınçlı borularla su pompalayacak. Bu sayede eski açık maden ocakları yeniden doğaya kazandırılmakla kalmayacak, aynı zamanda koruma altındaki sulak alanlara temiz su sağlanacak ve bölgesel yeraltı su tablası stabilize edilecektir.

Ren Su Taşıma Boru Hattı

Projede Yeşil Çelikten Üretilmiş Tosçelik Spiral Boruları Kullanılacak

RWE’nin yeşil dönüşüm çerçevesinde gerçekleştirdiği bu yatırımda tedarikçi olarak anlaştığı Tosyalı, sektördeki en düşük karbon ayak izine sahip çelik üretimini gerçekleştiriyor. Türkiye ve Cezayir’deki tesislerinde sürdürülebilirlik odaklı yatırımlar yapan Tosyalı, güneş ve hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlarla dünyada yeşil çelik üretiminde sektörün öncüleri arasında yer alıyor. Türkiye’de tüm tesislerine aynı anda yaptığı yatırımla hayata geçirdiği GES projesi ile 235 MW kurulu güce ulaşarak dünyanın en büyük çatı üstü GES’ine sahip şirketi oldu. Bu proje ile aynı zamanda yaklaşık 171 milyon kg karbon salınımını engelleyerek dünyanın en çevreci çelik üreticilerinden biri oldu. Tosyalı, yeni nesil teknolojilerle geleceğin enerjisi hidrojene de yatırım yapıyor. Cezayir’de MIDREX teknolojisi ile hayata geçirilen ikinci DRI üretim tesisi %100 hidrojen ile çalışabilecek. Sürdürülebilirlik odaklı bu yatırımlarla Tosyalı, dünyanın en yeşil ve en çevreci çeliğini üretiyor ve dünyadaki en düşük karbon ayak izine sahip.

Sürdürülebilirlik Eğitimleri Haber Ren Su Taşıma Boru HattıRWE’nin yeşil dönüşüm için yaptığı bu anlamlı yatırımda, Tosyalı tarafından üretilen sürdürülebilirlik odaklı, yeşil çelik borular kullanılacak. Yaklaşık 45 km’lik bir güzergahta üç kollu çelik boru hattı yapımını içeren projenin inşaatına 2024 yılı sonunda başlanması ve 2029 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor.

Alım Talebi: Lazer Kesim ve Kazıma Makinesi

Alım Talebi Lazer Kesim Ve Kazıma Makinesi

Bir firmamız için, en az 150 watt ve 1700 x 3200 ölçülerinde, 2 adet Lazer Kesim ve Kazıma Makinesi alımı yapılacaktır. Makinelerin durumuna göre 2.el de alınabilir. Teslim yeri İstanbul Esenler olup, ödeme şekli sıfır ürünler için nakit, 2.el için vadelidir. (yarısı nakit, yarısı makine kullanımdan sonraki ay)

İlgili olan üretici ya da satıcıların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Lazer Kesim Ve Kazıma Makinesi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.