Dövizin Boğazını Sıktık, İhracat Nefessiz Kaldı

Dövizin Boğazını Sıktık

Teeee 22 Ağustos 2022 tarihinden bugüne bir USD TRL grafiği aldım. 22 Ağustos 2022 tarihinde USD TRL C/18.0650 imiş.

Bilhassa Ekim 2022 ayında USD TRL C/18.6500 seviyesine kadar çıkmışken, Ekim 2022 ayından bugüne kadar geçen sürede bırakın USD TRL fiyatının yükselmesini enflasyonun çok yüksek seyretmesine rağmen USD TRL’nin fiyatı geriledi.

Belli ki dövizin boğazını sıkmışız.

Yukarıdaki grafikte de dövizin boğazının sıkıldığı ve nefes almasının zorlaştığı görülmektedir.

Finansal Piyasalarda Deprem De Olsa Bizde Dolar Fiyatı Hep Aynı

Finansal piyasalarda hiçbir zaman dövizin fiyatı tek düze gitmez. Haber ve beklentilere göre dövizin fiyatı iniş ve çıkış gösterir. Ancak ülkemizde durum öyle değil. Döviz ne kadar düşse de, ne kadar yükselse de çok geçmeden bir-iki gün içinde tekrar standart fiyatına geliyor: bu aralar USD TRL C/18.60 civarına demir atmış durumda.

Bir sihirli el, dövizin fiyatını hep aynı fiyatta tutuyor.

Bankacılık hayatımda hiçbir dönem dövizin fiyatını bu şekilde görmedim. Dövizin boğazı sıkılıyor ve nefes alamıyor

Dövizin Boğazını Sıkmanın Kime Yararı Var Sizce ?

Aşağıdaki tablo T.C. Ticaret Bakanlığı’nın resmi sitesinden alınan rakamlar.

Hadi inceleyelim;

İhracat mı İthalat mı Rekor Kırıyor ?

İhracat rekor kırıyor dense de asıl tarihi rekoru ithalatın kırdığı bir gerçektir. Tüm zamanların en yüksek ithalatı Ocak-Ekim 2022 dönemi arasında USD.300.553.000.000.-  İhracatımız % 15.40 artarken ithalatımız ise % 39.50 artmıştır.

Aynı dönemde ihracat rakamı ise USD.209.450.000.000.-

Hani ihracat rekor kırmıştı? Aslında rekor kırdığı doğrudur ama ithalatın açık ara rekor kırdığından söz etmiyoruz.

Boğazı Sıkılan Dövizin Getirdiği Sonuçlar:

  • İhracat yaya kalır, ithalat ise adeta patlar.
  • Enflasyonist bir ülkede ihracatçılar ürettiği malları yurt dışına minimum bir kârla satıp, dövizin yükselişinden bir kâr beklentisi içerisinde iken, dövizin ya aynı fiyatta kalması veya döviz kurunun düşmesi ihracatçıya kâr yerine zarar yazacaktır.
  • Döviz kurunun aynı veya düşün kalması, ithalatçıya adeta sabit kur garantisi niteliğindedir ki ithalatçının kur riskini minimal duruma getiriliyor.
  • Döviz kurunun sabit kalması, faizlerin de enflasyonun bir hayli altında kalmasından dolayı TRL tasarruf olanağını ortadan kaldırıyor ve tasarruf sahiplerini Türk Lirası araçlar dışındaki diğer enstrümanlara; altın, borsa, döviz gibi yatırım araçlarına yöneltmiştir.
  • Ucuz ve boğazı sıkılan döviz hiç dönemde aynı yerde kalmamış, en küçük bir gevşemede döviz acımasızca yükselmeye devam eder.
  • Dövizi yerinde tutabilmek adına hangi enstrüman kullanılıyor? Ekstra faiz mi veriliyor, arka kapıdan döviz mi satılıyor, kredilerle ilgili farklı düzenlemeler mi yapılıyor? Tüm bunların ekonomimize yarar getireceğini düşünmüyorum. Ya hazinemize ya da piyasaya zarar verecektir.
  • Dövizin boğazı sıkılarak ve alınan kararlarla “Liralaşma” politikası ile piyasada bulunan tüm oyuncular ters ve dengesiz pozisyonda yakalanacak dövizin ani yükselmesi halinde ki olasılık dahilindedir, döviz borcu olan piyasa oyuncuları ve dış ticaret tacirlerinin kur farkı zararlarının miktarı oldukça fazla olacaktır.

Boğazı sıkılan döviz ile ilgili kısaca bunları söylemek istiyorum.

Böyle Devam Edersek;

Faizler piyasa gereği olmaksızın aşağı çekildiğinde döviz talebi önündeki engel de kalkar. Piyasa spekülatörleri en basit bir operasyon işlemi ile düşük faizli Türk Lirası kredi çeker ve döviz satın alır.

Enflasyon, faiz ve döviz için söylenecek çok söz var. Ama sadece bir tanesini söylüyorum; ekonomik dengeler bozuldu. Otoritelerin 2023’de enflasyon tek haneye düşer şeklindeki düşüncelerinin bir yorum yapmıyorum. Bir ay sonrasının enflasyon tahminini tutturamayan otoriteler 2023 yılının enflasyonun tek haneye düşeceğini nasıl tahmin edebilirler?

Bekleyip göreceğiz.

 

Reşat BAĞCIOĞLU

Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi, https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.

Metaverse ve Sürdürülebilirlik

Metaverse, içinde bulunduğumuz zaman ve mekan kavramını değiştiren ve çeşitli teknolojik araçlarla insanlara gerçeklik hissini çok yoğun bir şekilde yaşatan sanal bir evreni ifade ediyor. Bilgisayar teknolojileri, sanal ve artırılmış gerçeklik gözlükleri, çeşitli lensler, mobil uygulamalar vs ile insanlar sanal bir evrende çeşitli aktiviteleri gerçeğe çok yakın bir hissiyat ile gerçekleştirebilmektedir. İçinde bulunduğumuz dönem itibariyle insanlığın teknolojik olarak geldiği son nokta diye tanımlayabileceğimiz Metaverse, birçok tartışmayı da beraberinde getirmektedir.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Mobilya Sektöründe Yeni Gündem Karbon Nötr ve Yeşil Mutabakat

Geçen yılın ocak – ekim dönemine göre bu yıl ihracatında yüzde 24’lük bir artış elde ederek, 7 milyar dolarlık bir rakamı yakalayan mobilya sektörü, ihracatının yüzde 50’den fazlasını gerçekleştirdiği Avrupa’dan geri kalmamak için gündemine Karbon Nötr ve Yeşil Mutabakat’ı aldı. TİM Başkan Vekili ve Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, “Firmalarımız ile bu konuda yeni açılımlar geliştiriyoruz. Halihazırda bu konunun kuralları yeni yazılırken, bizim de bu sürece dahil olmamız ve aktif rol almamız oldukça önemli” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Mobilya Kağıt ve Orman ürünleri Sektör Kurulu tarafından Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ve İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği organizasyonu ile düzenlenen Mobilya ve Orman Ürünleri İstişare Toplantısı; Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü İşletme ve Pazarlama Daire Başkanı İsmet Erol, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Maden, Metal ve Orman Ürünleri Daire Başkanı Ali Rıza Oktay, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Mobilya Kağıt ve Orman ürünleri Sektör Kurulu Ahmet Güleç, İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Özkan ve sektör temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi.

İhracatta 7 Milyar Doları Yakaladık

Sektör temsilcilerinin görüşlerini paylaştığı toplantının açılışında konuşan TİM Başkan Vekili ve Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, küresel salgın sorunu her ne kadar hafiflemiş olsa da mobilya ihracatının hız kesmeden devam ettiğini bildirdi. 2022 yılının ocak–ekim dönemine bakıldığında, geçen yılın aynı dönemine göre mobilya ihracatında yüzde 24’lük bir artış yaşandığına dikkat çeken Güleç, “İhracatımızda 7 milyar doları yakalamış durumdayız. Geçen yılın aynı dönemine göre, ekim sonu itibarıyla bir önceki yılı geride bıraktık. Buna katkı sağlayan bakanlıklarımıza, ihracatçı birliğimize ve 217 ülkeye mobilya satışı gerçekleştiren bütün ihracatçılarımıza teşekkür ediyoruz” dedi. Mobilya ihracatında yükselen performansın mimarı olarak azimli ihracatçıları gösteren Güleç, sadece rakamların artmadığını, aynı zamanda pazar portföyüne yeni pazarlar eklendiğini ve mevcut pazarlarda da konumumuzun güçlendiğini söyledi. Ticaret Bakanlığı’nın ihracatta Uzak Ülkeler Stratejisi’ne de değinen Güleç, birliklerin, Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (UR-GE) Projeleri ve yabancı heyet toplantıları ile bu stratejiye destek verdiğinin altını çizdi.

AB Önemsiyorsa, Biz de Önemseyip Tüm Sektörlere Örnek Olmalıyız

Avrupa’nın Karbon Nötr ve Yeşil Mutabakat konularını da önemsediklerini ifade eden Güleç, “Sektör olarak bizim her iki konuya önemli katkılarımız olabilir. Çünkü bizim öncelikli konularımızdan birisi çevredir. Firmalarımız ile bu konuda yeni açılımlar geliştiriyoruz. Biliyoruz ki; ihracatımızın yüzde 50’den fazlasını Avrupa ülkelerine yapıyoruz. AB eğer bu konuları önemsiyorsa, bizim de önemsememiz ve diğer sektörlere örnek olmamız gerekiyor. Halihazırda bu konunun kuralları yeni yazılırken, bizim de bu sürece dahil olmamız ve aktif rol almamız çok önemli” şeklinde konuştu. Mobilya ve Orman Ürünleri İstişare Toplantısı’nın esas amacına ilişkin bilgi de veren Güleç, “Mobilya ihracatını nasıl arttırabiliriz? İşte bu konuda sektörün görüşlerini alıp, bir yol haritası belirleyeceğiz. Şundan eminiz ki; sektörümüzün her kesimini mutlu edecek bir formülü hep birlikte belirleyeceğiz. Burada yakalayacağımız başarı, Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri sektörümüzü Türkiye ihracatında, özellikle katma değer anlamında, dünyaya örnek olabilecek bir noktaya taşıyacaktır” dedi.

Zamanın Efendisi Olmak

Zamanın Efendisi Olmak

Nurten KILIÇPARLAR – Eğitmen, Danışman ve Koç

“Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayın. Çünkü zaman hayatın kendisidir”.                                                                                                                     Benjamin Franklin

Zamanımızın %20’sini verimli kullandığımızı ve bu oranı daha yüksek oranlara çıkarabileceğimizi biliyor muydunuz? Peki siz zamanınızın ne kadarını verimli kullanıyorsunuz?

Zaman göreceli bir kavram. Kimimizin verim aldığı kimimizin ise boşa harcadığı aslında çok önemli bir değer. Paha biçilemez. Alınıp satılamaz ve depolanamaz. Biriktirilemez, ödünç alınamaz. Geçen zaman geri döndürülemez. Hepimiz zamanı 24 saat olarak eşit şekilde yaşıyoruz. Ancak hepimiz onu farklı şekilde tüketiyoruz.  Üstelik zaman bir yandan amansızca akıp gidiyor. Günler, haftalar, aylar nasıl başlıyor, nasıl bitiyor anlamıyoruz ve akan zamanın hızına ayak uyduramıyoruz.

Zaman özetle, olayların geçmişten bugüne gelip, geleceğe doğru aktığı ve birbirini takip eden kesintisiz bir süreç.

Bu akan süreç ise 4 boyutta düşünülebilir.

  • Gerçek Zaman: saatin gösterdiği zamandır.
  • Psikolojik Zaman: hissedilen zamandır. Saat dilimi dikkate alınmaksızın bir durum karşında uzun ya da kısa sürdü diye yorum yapmaktır.
  • Biyolojik Zaman: alışkanlıklara göre kurulan zamandır.
  • Yönetsel Zaman: bir amaca ulaşmak için yapacağımız planlara ayırdığımız zamandır. Bu nedenle zaman yönetiminde dikkat edilmesi gereken asıl zaman türü yönetsel zamandır.

Engin Gençtan Hoca, “İnsan Olmak” adlı kitabında insanla zaman arasındaki ilişkiyi çok güzel ifade etmiştir. “İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz. Yaşamımız boyunca bazı şeyleri yeniden elde edebilir yerine başka şeyler koyabiliriz ama tükettiğimiz zamanı asla”. Zaman konusunda yaşadığımız asıl sorun, zamanımız olduğunu sanarak onu nasıl kullandığımızı ya da kullanacağımızı ve bizi nelerin engellendiğini fark etmememizden kaynaklanmaktadır.

Günümüze baktığımızda pek çoğumuz kendimizi zaman fakiri olarak değerlendirip, çok sayıda zaman tuzağıyla baş edemez halde, “zaman anksiyetesi” yaşar olduk.

Peki zamanın hiçbir şeye yetmediği şu dünyada zamanımızı çalan hangi tuzaklarla karşı karşıyayız ?

Zaman tuzakları, zaman akıp giderken ve biz zamanı kullanırken karşılaştığımız zaman yok edicilerdir. Kişisel ve kültürel özellikler başta olmak üzere pek çok değişik nedenle bu tuzaklarla karşılaşabiliriz.

Bu tuzaklar karşısında farkındalık kazanmamız açısından aşağıdaki soruları kendimize sormamız önemli birer yöntemdir.

  • Vaktimi kiminle, nerede, ne için ve nasıl harcıyorum ? Zamanımı ve enerjimi en çok ne ya da neler tüketiyor ?
  • Boş zamanın ne kadar ?
  • Ölü ve verimli zamanlarım neler ?
  • Kendime ne kadar etkin zaman ayırıyorum ?

Gelelim zaman tuzaklarına. Nedir bu zamanımızı çalan konular ?

Zaman tuzaklarını genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Plansız ziyaretçiler ve telefonlar
  • Gereksiz sosyal medya kullanımı
  • İletişim konusunda yaşanan sorunlar
  • Hayır diyememek
  • Düzensizlik ve öz disiplin eksikliği
  • Atalet
  • Kararsızlık
  • Acelecilik
  • Bilgi eksikliği
  • Stresi yönetememek
  • Hedefleri belirlememek
  • Öncelikleri belirlememek
  • Konfor alanından çıkamamak
  • Mükemmeliyetçilik
  • Öz güven eksikliği
  • Erteleme
  • Etkili dinlememek
  • Yanlış ve gereksiz bilgiler
  • Sorumluluk paylaşmama

Değişik nedenlerden kaynaklanan bu zaman tuzaklarını azaltmak ya da yok etmek için yapılması gereken en önemli şey, ZAMANIN EFENDİSİ OLMAK yani ZAMANI ETKİN YÖNETMEKTİR.

Zaman aslında soyut bir olgudur. Ama gerçektir. İnsanın zaman akışına müdahale etmesi mümkün değildir. Ancak insan yaşamındaki olayları kontrol altına alarak zamana hâkim olabilir. Zamanı etkili bir biçimde kullanabilir. Hayatının kontrolünü eline alabilir ve zamanın efendisi olabilir. Bu nedenle zamanı nasıl planlayıp nasıl tükettiğimiz ve nasıl sonuçlar aldığımız önemlidir. İşte tam bu noktada zaman yönetimi devreye girmektedir.

Peter Drucker’ın çok sevdiğim bir sözü vardır. Zaman en az bulunan kaynaktır ve eğer o doğru yönetilmiyorsa, hiçbir şey doğru yönetilmiyor demektir.

Zaman yönetimi, öncelikleri belirleyip doğru bir planlama yaparak zamanı etkili ve verimli şekilde kullanmak olarak tanımlanabilir. Zaman yönetiminde temel amaç, zaman akışı içerisinde kendimizi en etkili şekilde organize ederek, amaçladığımız sonuçlara optimum verimle ulaşabilmektir.

Yapılan bir araştırmaya göre etkili bir zaman yönetiminin başlangıcı ise zamana ait farkındalığın artmasıyla olur. Bu farkındalık kendimizi iyi tanımak, hayat amacımız bilmek, ritüellerimizi, alışkanlıklarımızı, önceliklerimizi doğru belirlemek ve zamanın önemli bir değer olduğunu içselleştirmekten geçer.

Zamanı nasıl değerlendirdiğimiz hayatta vardığımız noktayı belirler. Bu yönüyle günümüzde zamanı yönetmek kişisel bir beceri olarak görülmekle birlikte, başarı zamanı iyi yönetmekle eşdeğer olarak nitelendirilmektedir. Zaman yönetimi ayrıca bir öz yönetim ve kişisel bir eylem sürecidir.

Zamanı etkili kullanmak imkânsız bir durum değildir. Etkili bir zaman yönetimiyle hayatımızın her alanında etkin sonuçlar alabilir, harcadığımız zamana değer ve anlam katarak verimli geçen saatlerin oranını arttırabiliriz.

Ayrıca etkili bir zaman yönetimiyle,

  • Verimlilik artar, alınan sonuçlar etkili ve tatmin edici olur
  • Belirsizlik ve baskı azaldığı için stres ve dolayısıyla zaman anksiyetesi azalır
  • Hedeflere ulaşmak kolaylaşır
  • Kişisel zaman verimli hale gelir
  • Performans ve motivasyon artar
  • Erteleme azalır ve harekete geçme eylemi çoğalır.

Tüm bunlarla birlikte, etkili zaman yönetimi konusunda önemli olacağını düşündüğüm bazı  yöntemler şunlardır;

  • Zamanı nasıl geçirdiğin ile ilgili detaylı bir doküman hazırla
  • Nerede, nasıl, kiminle ve ne için vakit geçirdiğine dikkat et.
  • Zamanı blokla
  • Odaklan
  • Ertelemenin önüne geç
  • Mentorluk ve Koçluk al
  • Ajanda tut
  • Dosya ve evrak işlerinde minimalist ol
  • Hangi saatlerde verimlisin farkına var
  • Mükemmel olma yapabileceğinin en iyisini yap
  • Kendini ödüllendir
  • Kendine güven ve iç motivasyonunu yüksek tut
  • Hayır demeyi öğren
  • Sorumluluk paylaş
  • Ara vermeyi unutma
  • Fomo konusunda dikkatli ol
  • Sosyal medyayı dikkatli kullan
  • Bütünsel sağlığına dikkat et
  • Boşa geçen süreyi verimli hale getir
  • İletişim kanallarını doğru kullan

Kullanılacak bazı teknikler ve yaklaşımlar da verimli bir zaman yönetimi konusunda büyük ölçüde destek sağlar. Bu teknikleri deneyerek uygun olanı seçmek tamamen kişisel ve yönetsel bir tercihtir.

  • Pomodro Tekniği
  • Eisenhower Tekniği
  • Kanban Tekniği
  • Hızlı Planlama Metodu
  • 168 Saat Yöntemi
  • GTD Tekniği (Getting Things Done)
  • Pareto İlkesi
  • ABC Yaklaşımı
  • Sihirli Araç Yaklaşımı
  • 101 Yaklaşımı
  • Akıntıya Bırakma Yaklaşımı
  • Covey’in Zaman Yönetimi Yaklaşımı
  • İyileştirme Yaklaşımı
  • Hedef Belirleme Yaklaşımı
  • Savaşçı Yaklaşımı
  • Düzen Belirleme Yaklaşımı
  • Zaman Yönetimi Tablosu

“Hiçbir şey için zaman bulamazsın. Zaman istiyorsan,  onu yaratmalısın”. Charles Bıxton

Verimli zamanlarla geçecek sağlıklı, mutlu, başarılı ve nice güzel yıllara…

Sevgilerimle,

Nurten KILIÇPARLAR

Eğitmen, Danışman ve Koç

Colin’s, İleri Satınalma Eğitimi ile Küresel Tedarik Sistemlerini ve Trendleri İnceledi.

Colin’s Kurum İçi Eğitimlerle Rekabet Avantajı Sağlamayı Hedefliyor

Satınalma ekiplerini sektörün dinamikleri ve iş anlayışındaki değişikliklerle ilgili yetkin kılmayı amaçlayan Colin’s,  kurum içi eğitimlerine “Etkin ve Verimli Satınalma Yönetimi Eğitimi”ni de ekledi.

Dünyanın 39 ülkesinde 600’e yakın mağazası ile hizmet veren Türkiye’nin Global moda markası Colin’s, kurum içi eğitimlerine bir yenisini ekledi. İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Başkanı Prof. Dr. Murat Erdal tarafından gerçekleştirilen “Etkin ve Verimli Satınalma Yönetimi Eğitimi” programıyla satınalma ekiplerinin yetkinliklerinin geliştirilmesi, yeni trendlerin gözden geçirilmesi hedeflendi.

Hizmet verdikleri ülkelerde rekabet avantajı sağlayabilmek için satınalma operasyonlarının etkin ve verimli yönetilmesini amaçladıklarını belirten Colin’s Global Satınalma Grup Müdürü Mehmet Ali Havuz sektörün dinamikleri ve iş anlayışındaki değişikler hakkında bilgi vererek “Global dünyada şirketler, kalite ve maliyet unsurlarını içeren rekabet stratejileri geliştirmek zorundalar. Bizim gibi uluslararası operasyonlarda güçlü şirketler için satınalma yönetimi, en önemli konular arasında yer almaktadır. Malzemelerin doğru kalitede, doğru miktarda, doğru zamanda, doğru fiyatta ve doğru kaynaktan temin edilmesi, rekabet avantajı içinde doğrudan rol oynamaktadır. Bu nedenle satınalma ekiplerimizin eğitimine özel bir önem veriyoruz” dedi.

İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Erdal ise eğitimde satın alma iş çevresinde süreçler, metrikler, uygulamalar, yetenekler ve bunlar arasındaki ilişkilerin nasıl tanımlandığını aktardı. Eğitimde, satınalma operasyonlarında teklif karşılaştırmaları, sözleşmeler ve tedarikçi ilişkileri incelendi.

Yurtdışı merkez ofisinden Colin’s  satın alma çalışanları da eğitimlere online olarak katıldılar.

Mesleki Röportaj: Masdaf Satınalma Müdürü Sn. Emre KABA ile birlikteyiz.

Satınalma Dergisi Editörü – Prof. Dr. Murat ERDAL editor@SatinalmaDergisi.com

Satınalma Dergisi Sektör Sohbetlerinde konuğumuz, MASDAF Satınalma Müdürü Sn. Emre KABA. Bugün Emre Bey ile satınalma ve tedarik zinciri iş çevresini değerlendireceğiz.

  • Emre bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Merhaba, ben Emre Kaba. İstanbul doğumluyum. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Kocaeli Üniversitesi Mekatronik ve İstanbul Üniversitesi işletme mezunuyum.

MASDAF Satınalma Yöneticisi Sn. Emre KABA

Eğitim hayatı sonrasında kariyerime; sektöründe öncü olan ve makine imalatı yapan bir şirketin elektrik Ar-Ge departmanında başladım. Ancak kısa bir süre sonra günün şartlarıyla ihtiyaç haline gelen teknik satınalma departmanına geçtim ve 10 yıl kadar  uzman pozisyonunda görev aldım. Yaklaşık 7 yıldır ise pompa sektörünün lider markası Masdaf’ta satın alma yöneticisi olarak çalışıyorum. Toplamda 16 yıllık satınalma tecrübesine sahibim.

  • Masdaf köklü bir şirket. Firmanın gelişim öyküsü ve ürün ailesinden bahsedebilir miyiz?

Masdaf, 1977 yılında suyun ve enerjinin etkin kullanılması ve bu sayede yaşam kaynaklarının korunması ilkesiyle küçük bir atölyede pompa imalatına başladı. Yüzde 100 yerli sermaye ile kurulan Masdaf, kuruluşundan kısa bir süre sonra yani 1980 yılında Taşdelen’de bulunan ilk fabrikasına taşındı.

Masdaf Düzce Tesisi

1991 yılında Türkiye’de ilk “endüstriyel tip hidroforu” üreten Masdaf, 2002 yılında ise yine Türkiye’de ilk kez “kendinden emişli atık su pompası”nı üreten şirket oldu.

2006 yılında kapasite artırımına giden Masdaf, Düzce’de 40 bin metrekare alan üzerine kurulan ve modern üretim teknolojileriyle donatılan Düzce fabrikasına taşındı.

Masdaf olarak pompa sektöründeki 40 yıllık tecrübemizi, tüm paydaşlarımız ile paylaşmak üzere 2017 yılında Mas Academy projesini hayata geçirdik. Bu kapsamda 5 yıldır kurum içi ve kurum dışı eğitimler düzenleyerek, sektörümüzün gelişimine katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Türkiye pompa sektöründe fark yaratan  teknoloji yatırımlarımızla, müşteri ve bayilerimizin yanı sıra sektördeki pompa üreticilerine de hizmet veriyoruz. Bu kapsamda, Düzce fabrikamıza kurulan ve AR-GE çalışmaları iki yıl süren modern ”Pompa Test Standı”yla  2019 yılından buyana müşterilerimize, şeffaf ve ölçülebilir ürünler sunuyoruz. Bu sayede müşterilerimizin satın aldıkları pompa teknolojilerinin yüksek kalite ve performansını henüz fabrikadan çıkmadan görebilmelerini sağlıyoruz. Ayrıca pompa testlerini, ISO 9906 pompa test standardına uygun şekilde yapıyoruz.

Masdaf Tuzla Tesisi

2021 yılında ise 12 bin metrekare alan üzerine kurulu modern ve çevreci bir bina olan Tuzla Genel Merkezbinamıza taşındık.

Bugün, Düzce ve Tuzla fabrikalarımızdaki 250 çalışanımız ile 80’den fazla ülkeye verimli ve çevreci pompa teknolojileri ihraç ediyoruz. Kısacası hedefimiz, Türkiye’nin global markası olmak.

  • Pompanın tarihçesi, çalışma prensibi ve kullanım alanları hakkında bilgi alabilir miyiz?

Archimedes (Arşimet) tarafından M.Ö 3. yüzyılda tasarlanan pompalar, mekanik kuvvetlerin fiziksel kaldırma ve sıkıştırma kuvvetiyle maddeyi itmesi prensibi ile çalışıyor. Pompalar, sıvıların basıncını ve toplam enerjisini arttırıyor. İçine çektiği akışkana kinetik  ya da potansiyel enerji kazandırmaya yarıyor. Genel olarak pompa; akışkanları bir yerden bir yere iletmeye, daha yükseğe çıkarmaya ve gazları sıkıştırıp kapalı kapıların içindeki gazların boşaltılmasına yarıyor. Bu ifade doğrultusunda pompayı, birçok sektöre hitap eden mekanik bir aygıt olarak tanımlıyoruz.

Pompalar; binalarda ve endüstrideki ısıtma, soğutma, havalandırma sistemlerinde, altyapı, su temini ve atık su uygulamalarında kullanılıyor. Ayrıca binalarda ve endüstriyel tesislerdeki sulu yangın söndürme sistemlerinin basınçlandırılmasında kullanılan ve yangınla mücadelede etkili çözümler sunan yangın pompalarımız da su bazlı yangın söndürme sistemlerinin en önemli parçasını oluşturuyor.

  • Sektörde önemli bir tecrübeye sahipsiniz. Geçmişten günümüze satınalma iş çevresinde neler değişti?

16 yıl önce satınalma mesleğine ilk başladığım yıllar, teknolojinin sınırlı olduğu dönemlerdi ve satınalma sadece ihtiyaç durumunda ürün tedariği yapan bir departmandı. Profesyonellik ve uzmanlık tarafında ise gelişim süreçleri henüz tamamlanmamıştı. Teknolojinin artması ile birlikte ürünlerde katma değer sağlayacak yarı mamul ve mamüllere ihtiyaç duyulmaya başlamasından dolayı ürünlerin; verimli, alternatifli, doğru fiyat/zaman politikasıyla temin edilebilmesi ve avantajlı bir şekilde tedariğinin sağlanması önem arz etmeye başladı. En önemli etkisi ise alırken kazanan nihai kullanıcıya kadar katma değer sağlayan satınalma departmanı bugün, TZ (Tedarik Zinciri) içerisinde önemli bir rol oynayan departman haline geldi.

  • Son dönemde tüm dünyada dalgalanan hammadde fiyatları var. Dövizdeki yükselme trendi de işleri yönetmede zorluyor. Bu gelişmeler firmaların satınalma politikalarına nasıl bir etki yapıyor?

Hammadde, üretici birçok şirketin en önemli girdisidir. Sürdürülebilir bir fiyat ile ürün tedariği son zamanların ciddi değerleri arasında yer alıyor. Son dönemde yaşadığımız;  global ölçekli pandemi krizini, Rusya – Ukrayna savaşını dünyada yaşanan bir “Değişim” olarak adlandırmak sanırım en doğru ifade olacak.

Değişime bağlı olarak; hızla artan enerji maliyetleri ve lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılar nedeniyle satınalma sürecini en uygun fiyat ve sürede yürütmek biraz zor oluyor. Tam olarak mass production bir üretim sürecimiz olmadığı için yıllık bazlı anlaşmalı alımlarımızı, minimum seviyelerde yapıyoruz. Bu sebeple hammadde fiyatlarındaki ön görülemeyen artışlardan maalesef direkt ve endirekt olarak etkilenen taraf olabiliyoruz. Bu tür artışların olumsuz etkilerini düşürmek, ürün grubu bazında döviz bazlı fiyat sabitlemeler ile alış fiyatlarımızı olabildiğince sabitleyerek bu zor süreçleri atlatmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda bu süreçte “Değişim Aynı Anda ve Uçtan Uca Yönetildiğinde Başarılı Olur” mottosu ile mevcut kriz süreçlerini başarılı bir şekilde yönetmek adına var gücümüzle çalışıyoruz.   

  • Temel girdilerin temin edilmesi, üretim planlanması ve fabrika operasyonlarının desteklenmesinde nasıl bir yol izliyorsunuz?

Bu tür operasyonel süreçleri, ERP sistemi kapsamında kullandığımız IFS programının sağlamış olduğu MRP (Materials Requirement Planning) yapısı ile planlayarak çözüme kavuşturuyoruz. Yani tüm süreçlerimizi, ERP sistemi ile dijital olarak planlıyoruz. Bu sayede sağlıklı bir ihtiyaç planlaması yaparak; üretim ve operasyonel süreçlerimizi başarılı bir şekilde yönetiyoruz. 

  • Bir üretim tesisi olarak tedarik zinciri konusunda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

TZ süreçlerimizi etkin ve proaktif olarak sürdürebilmek için IFS ERP sistemi kullanıyoruz. ERP günümüzün en değerleri sitem yönetimleri arasında yer alıyor. Masdaf olarak ERP haricinde üretim proses sistemlerimizin de sürdürülebilir ve izlenebilir olması adına üretim alanındaki verilerin toplanması için Mes sistemi olarak adlandırılan trexDCAS programını kullanıyoruz. IFS sistemimiz, tedarikçilerimizin performanslarını değerlendirme noktasında da etkin rol oynuyor. Tedarikçilerimizin KPI süreçlerini belirlediğimiz algoritmik değerlendirme talimatları doğrultusunda aylık periyotlar ile IFS üzerinden yapıyor ve çözüm ortaklarımız ile paylaşıyoruz. Yapılan KPI değerlendirmelerindeki puantaj durumlarına göre tedarikçilerimizin Audit’lerini kalite departmanımız ile birlikte yapıyoruz. Kısacası dijital dönüşüm, süreçlerin ve kaynakların şeffaf bir şekilde yönetilmesinde ve sürdürülebilir kılınmasında anahtar rol oynuyor.

  • MASDAF’ın ihracat yeteneği gurur verici. Uluslararası müşterilerin bizlerden beklentileri neler?

Masdaf, Dünya’da 80’den fazla ülkede tercih edilen ve bilinen bir marka. “Masdaf Dünya’ya iyi gelecek” mottosuyla ihracat süreçlerine ciddi anlamda değer veren ve sürekli geliştiren bir firma. İhracatımız ciromuzun yüzde 50’sini oluşturuyor.

Son zamanlarda yaşanan global kiriz sebebiyle Türkiye birçok ülkenin stratejik tedarikçisi konumunda yer alıyor. Bu tür krizlerin ortaya çıkardığı en kritik konu ise teslim süreleri oluyor. Müşterilerimiz en büyük beklentisi teslim sürelerinin olabildiğince kısa olması yönünde. Ayrıca global bir pazarda yer aldığınız için ürünlerinizin uluslararası standartları sağlıyor olması gerekiyor ki Masdaf’ın ileri teknolojisi, ihracat pazarlarındaki konumumuzu güçlendiriyor. 

  • Sözleşmeler hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tedarikçi sözleşmelerimizi ciddi anlamda önemsiyoruz ve dikkat ediyoruz. Onaylı tüm tedarikçilerimiz ile sözleşme yapıyoruz. Bu süreç hem bizleri hem de çözüm ortaklarımızı hukuki süreçler karışışında koruyor.

  • Tedarikçi ilişkilerine de ayrı bir pencere açalım. Yurt içerisinde firmalar gerekli kalite belgeleri, sertifikalar, standartlar ve kurumsallaşma konusunda hangi seviyedeler?

Masdaf olarak tüm süreçlerimizi, “Entegre Yönetim Sistemi” ile yönetiyoruz. ISO 9001-ISO14001-ISO45001 belgelerine sahip bir firmayız. Her yıl TÜV AUSTRIA tarafından süreçlerimiz denetleniyor. Hem bu belgeler ile hem de “çevre ve tehlikeli madde taşımacılığı” danışmanlarımızla süreçlerimizi kaliteli ve sürdürülebilir hale getiriyoruz. “Tedarikçilerimizin Gücü Kadar Güçlüyüz” mottosuyla çözüm ortaklarımıza, eksiklerinin tamamlanması ve kurumsallaşmaları konularında rehberlik ediyoruz. 

  • Alıcı ve tedarikçiler bir bütün, bir ekosistem. Birlikte gelişim çok önemli. Tedarikçilerle çalışırken güven tesis edilmesi, doğru iletişim, kalite ve üretim alanlarında rehberlik fevkalade önemli. Biraz açalım mı?

Kesinlikle önemli bir noktaya değindiniz. Müşteri-Tedarikçi ilişkilerin beşeri ilişkiler ve güven oldukça önemli. Global kriz dönemlerinde beşeri ilişkilerimizin avantajlarını fazlasıyla hissediyoruz. Ünkü doğru iletişim, ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından oldukça önemli.

  • Artan teknoloji kullanımı meslek alanımızda ne gibi faydalar sağlıyor?

Teknolojinin değişimi ve gelişimi kaçınılmaz bir gerçek. Bir mekatronikçi olarak, teknolojiyi her alanda kullanmanın ve benimsemenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Teknoloji, birçok portal üzerinden alternatif tedarikçi arayışlarımızı da kolaylaştırıyor. Ayrıca teknolojiyle birlikte ERP sistemlerinin aktif halde kullanılması da süreç yönetiminde büyük avantajlar sunuyor. ERP, hem operasyonel süreçlerimizin doğruluğunu ve takibini kolaylaştırıyor hem de raporlanabilir bir süreç sunuyor.

Bu nedenle teknolojiyi yakından takip ederek, ihtiyaçlarımız doğrultusunda efektif bir şekilde kullanıyoruz.  Ürün gruplarına göre Remote I/O modülleri ile izlenilebilir bir yapı sağlıyoruz. Ayrıca belli ürün gruplarında enerji verimliliğini desteklemek adına pompalar üzerinde bulunan motorların çalıştırılmasını “driver” olarak ifade edilen frekans kontrol ürünleri ile sağlıyoruz.

  • Önümüzdeki birkaç yılı nasıl öngörüyorsunuz? Temel belirsizlik ve risk kaynakları nelerdir? Bakış açınızı öğrenmek isterim.

Mevcut global tabloya baktığımızda önümüzde tedirginlik veren birkaç yıl olduğunu söyleyebilirim. 16 yıllık sektörel tecrübem üzerinden de bir örnek verecek olursam, geçmiş 16 yıl gibi gelecek bir 16 yılın bizi beklemediğini söyleyebilirim. Çünkü pandemi ve enerji krizinin olumsuz etkileri nedeniyle yaşanan ekonomik belirsizlik, uzunca bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

Tedarik zinciri yönetiminde ise lean (yalın) üretim, Kaizen çalışmaları ve endüstri 5.0 gibi çalışmalar; temel belirsizlik ve risk kaynaklı süreçler adına ciddi bir tampon görevi görüyor.  Bu nedenle bu tür süreçleri yeterince ele almak gerekiyor. Ayrıca sürdürülebilirliği destekleyen; çevreci ve verimli teknolojiler de bu süreçte başarı sağlanmasında önemli rol oynuyor. Bu nedenle krizi fırsata dönüştürebilmek için; ürünlerimiz ve tüm süreçlerimiz, sürdürülebilir bir gelecek sağlamaya yönelik olmalı.

9. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Fuarı HPKON Başladı

TMMOB Makina Mühendisleri Odası ve Hannover Fairs Turkey tarafından düzenlenen 9. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Fuarı HPKON, 16-19 Kasım tarihleri arasında İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde düzenlenen açılış töreni ile başladı. 4 gün sürecek kongrede, 17 oturumda 52 bildiri sunulacak, 3 yuvarlak masa toplantısı, 3 kurs ve 16 atölye çalışması gerçekleşecek. Kongre ile eş zamanlı gerçekleşecek HPKON Fuarı da 1.030 m2 alanda, Hidrolik-Pnömatik, Kontrol Tekniği, Mekatronik, Otomasyon ve Endüstri 4.0 uygulamalarını sergileyecek 39 firmanın katılımı ile gerçekleşiyor.

Uzun bir aradan sonra İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleşen 9. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Fuarı HPKON’un açılış törenine; T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İZTO İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Belkıs Ertaşkın Ferron, MMO İzmir Şube Başkanı İlkin Boz, HPKON Yürütme Kurulu Başkanı Şemsettin Işıl, AKDER- Akışkan Gücü Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz, DEİK – Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Avustralya İş Konseyi Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Steven Young ve sektör temsilcileri katıldı.

“TÜRKİYE EN BÜYÜK YATIRIM TALEBİ ALAN ÜLKE”

9. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, “Biz 1970’li yıllarda bazı fonksiyonları yaptığımızda çok büyük bir iş yaptığımızı zannediyorduk ama bugün öyle değil. Bugün bir hidrolik press, hidrolik press olmaktan çıktı. Bir elektronik cihaz haline geldi.  Mekatroniğin hidrolikle buluşması çok önem taşıdı. Artık yaptığımız makinelerin fonksiyonları değişti” diyerek değişen ve dönüşen durumu anlattı. Yeni dünyaya göre Türkiye’deki sistemlerin nereye doğru gittiğinin çok önemli hale geldiğini ifade eden Büyükdede, “Eskiden Almanlara, İtalyanlara bıraktığımız birçok konuyu artık bünyemize almaya başladık. Bünyemize alırken de birçok konuda kendileriyle partnerlik yaptığımız firmalarımız oluşmaya başladı. Dolayısıyla şimdi yeni hidrolik pnömatik ve bununla ilgili konular klasik yapılardan çıktı. Artık her biri elektronik cihaz haline geldi. Türkiye değişim ve dönüşüm geçiriyor. Biz artık sanayicimize ve dış yatırımcımıza yer yetiştirmekte zorlanıyoruz. İzmir bölgesinde şu an 50 milyon metrekare yerimiz olsa bu 50 milyon metrekareyi yerleştiririz. Çünkü Türkiye şu anda belki de en çok talep gören ülke. En büyük yatırım talebi alan ülke. Şu anda Türkiye’yi metrekare metrekare büyütmeye gayret ediyoruz” dedi.

“SEKTÖRÜN GELECEĞİNİ, MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ BELİRLEYECEK”

Açılış töreninde konuşan Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Yunus Yener de şunları söyledi: “Türkiye’de hidrolik pnömatik sektörünün geleceğini, ‘tedarikçisi’ olduğu makine imalat sektörünün gelişimi belirleyecektir. Makine imalatçıları nitelikli yerli ürünlere öncelik vererek yerli ürünlere olan güveni artırabilir ve katma değeri yüksek ürünlerin yerli olarak üretilmesinin önünü açabilir. Bu, yerli üreticilerinin rekabet gücünün artırılmasının yanı sıra ulusal ekonominin de yararına olacaktır. Yerli üretimin artması ise nitelikli teknik elemanlar, vasıflı işgücünün artması, ithalatı düşürmek ve dışa bağımlılığı yok etmek ile mümkün olacaktır. Yerli üretimin geliştirilmesi ile birlikte yurt dışından makine ve elemanlarının girişi de azalabilecektir. Nitelikli teknik elemanların varlığı ve istihdamı da ancak ülkede uygun çalışma ortamlarının sağlanması ve bu alana yatırım yapılması ile mümkündür.”

HPKON, SEKTÖRÜN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK

Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Belkıs Ertaşkın Ferron, yaptığı açılış konuşmasında HPKON’un sektörün gelişimine katkı sağlayacağına dikkat çekerek şunları söyledi: “Hidrolik ve Pnömatik teknolojileri sektörümüz bugün Avrupa ve Amerika başta olmak üzere; dünya üzerindeki tüm kıtalara ihracat yapıyor. Değerli sektör temsilcilerimizden aldığımız bilgilere göre; 10 binin üzerinde kişiye istihdam sağlayan sektörün, Türkiye’de 560 milyon Avro pazar büyüklüğüne ulaştığı öngörülüyor. Ama bu rakamların sadece tahmini olduğunu önemle vurgulamak isterim. Çünkü, akışkan gücü teknolojileri, onlarca sektöre yüksek enerji verimliliği sağlayan, çevreci ve maliyeti azaltan teknolojik çözümler sunan bir sektördür. Bu açıdan bakıldığında ulaştığı pazar büyüklüğü aslında hayallerimizin ve hedeflerimizin çok ötesindedir. Her 3 yılda bir ev sahipliği yaptığımız Hidrolik ve Pnömatik Kongre ve Fuarı HPKON’un sektörün gelişmesinde önemli rol oynadığına ve katkı sağladığına inanıyoruz. Aynı şekilde her yıl İstanbul’da düzenlediğimiz WIN EURASIA fuarı ile Hidrolik ve Pnömatik sektörünün gelişimine katkı sağlamaya devam ediyoruz. HPKON, birbirinden değerli katılımcılardan oluşan kongre tarafı ile akademik bilgi ve deneyim aktarımı sağlarken, fuar bölümü ile de en son teknolojileri yerinde görme imkânı sunuyor. Bu açıdan burada yapılan çalışmaların hem bugünü sunmada hem de sektörün geleceğini şekillendirmede öncü olduğunu kabul etmek gerekir” diye konuştu.

HPKON KONGRESİ’NE TOPLAM 11 BİN 166 KİŞİ KATILDI

HPKON Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı Şemsettin Işıl ise kongre hakkında şu bilgileri aktardı: “Kongrelerimize bugüne kadar 5 bin 297’si kayıtlı delege olmak üzere toplam 11 bin 166 kişi katılmıştır. Düzenlenen 9 kongre boyunca, 314 adet bildiri sunulmuş, 9 adet panel, 10 adet yuvarlak masa toplantısı ile 19 adet kurs düzenlenmiştir. Sunulan bildirilerin yer aldığı 8 adet ‘Bildiriler Kitabı’ yayınlanmıştır. Atölye çalışmalarının toplam sayısı ise 84’tür. Bu sayılara şimdiki kongremizin sonuç sayıları ayrıca ilave edilecektir. Kongremiz, başta akışkan gücü olmak üzere kontrol tekniği, mekatronik, otomasyon ve endüstri 4.0 alanlarında çağdaş bilgi ve teknolojilerin etkin bir şekilde tartışıldığı ve paylaşıldığı, kurumlar ve bireyler arasındaki profesyonel ilişki ağlarının kurulup geliştirildiği ve bu alandaki tüm yenilik ve gelişmelerden haberdar olma imkanının tekrar doğacağı bir bilimsel platform olacaktır.”

HPKON’UN ÖNEMİNE VURGU

MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İlkin Boz, Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi’nin, düzenlenmeye başlandığı ilk günden bu yana sektörde önemli bir ihtiyacı karşıladığını belirterek HPKON 2022’nin sektörün en önemli platformlarından biri olma özelliğini kolektif çalışmaya borçlu olduğunu söyledi. Boz, “Emeği geçen tüm kişi ve kurumları bir araya getirdiğimizde HPKON, yüzlerce kişinin emeği ve bilgi birikiminin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Bütün bunları etkinlik katılımcılarıyla birlikte birleştirdiğimizde sektör için HPKON 2022’nin önemi bir kez daha gözler önüne serilmektedir” ifadelerini kullandı.

“ÜLKE EKONOMİSİNE EN FAZLA KATKIYI KOYAN SEKTÖRLERDEN BİRİ”

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Ülke ihracatımızın yaklaşık yüzde 5’ini makine ve aksamları oluşturuyor. Bununla birlikte ülkemizde kg başına ihracat değeri TİM verilerine göre 1,18 dolar iken, makine ve aksamlarında bu rakam 5,6 dolara çıkıyor. Daha da spesifik ürünlere bakıldığında rakam yükseliyor. Yani, ülke ekonomisine en fazla katkıyı koyan sektörlerden birisiniz. Yerlileşme politikası bu nedenle çok önemli” diye konuştu. Sanayinin ana ihtiyaç alanlarından biri olan nitelikli işgücüne ulaşımın, sektörün de öncelikli konusu olduğunu kaydeden Yorgancılar, “Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak çok önemsediğimiz, çözümü için özel gayret sarf ettiğimiz bir konudur bu. İşsizlik değil, mesleksizlik vardır inancındayız. O nedenle de aranan eleman olarak tanımladığımız nitelikte işgücünün artırılmasına yönelik her projeye gönülden destek vermekteyiz. Tüm meslek liselerinin özel sektöre devredilerek; Almanya, Avusturya örneklerinde sağlanan başarıları da dikkate alınarak, küresel ekonomideki koşullar ve kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda yeni bir sistemin kurulmasını uzun bir zamandır talep etmekteyiz. Kararlılıkla talep etmeye devam edeceğiz. Kısmen de olsa bu konuda bir ilerleme kaydettiğimizi söyleyebilirim” sözlerine yer verdi.

“İNSAN KAYNAĞI KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR”

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, hidrolik ve pnömatik teknolojileri alanında başarılı olabilmek için yetişen insan kaynağının ayrıca kritik bir önem taşıdığına dikkat çekti. İzmir Ekonomi Üniversitesi olarak hem istihdama hem de sektörlere gereken katkıyı vermek adına mekatronik mühendisliği bölümünü kurarak makine, elektrik-elektronik ve bilgisayar mühendisliklerinin kesişim noktalarında konumlandıklarını kaydetti. Özgener, şöyle devam etti: “Otomasyon, robotik, makine tasarımı ve imalatı, otomotiv, savunma sanayi ve sağlık başta olmak üzere çeşitli sektörlerde çalışacak, iyi eğitimli, dünyayı iyi okuyabilen mühendisler yetiştirmeye devam ediyoruz. Diğer yandan, mühendislerle birlikte kalifiye tekniker ve teknisyenlerin de yetişmesi sektör açısından öncelikli ihtiyaçlar arasında yer alıyor. Pek çok sektörümüz için benzer şekilde öncelik taşıyan mesleki eğitim konusunda oda olarak projeler üretmeye devam ediyoruz.”

“YENİ DÜNYANIN DÖNÜŞÜMÜNÜ HAZIRLAYAN BİR KONGRE OLACAK”

Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevda Kayhan Yılmaz da “Sektörümüzün gittikçe büyümesi, dünyada aldığı payı artırması hepimize gurur veriyor. Bu kongre başlıklara baktığımızda günümüz sorunlarına yönelik yeni teknikler, çözüm önerileri, çeşitli sistemler göreceksiniz. Yeni dünyanın dönüşümünü hazırlayan bir kongre olacak” dedi.

HPKON KONGRESİ ETKİNLİKLERİ YOĞUN İLGİYLE TAKİP EDİLDİ

İlgiyle takip edilen konferansın ardından DEİK- Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Avustralya İş Konseyi Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Steven Young’ın, “Mega Trends 2050” başlıklı konferansı gerçekleşti.

9. HPKON Kongre ve Fuarı’nın ilk günü, Festo A.Ş.’nin katkılarıyla gerçekleşen kongre açılış kokteyli ile sona erdi. Kongre kapsamında 19 Kasım tarihine kadar bildiri oturumları, paneller, yuvarlak masa toplantıları ve atölye çalışmaları takip edilebilecek. 

İNOVATİF ÜRÜN VE TEKNOLOJİLER HPKON FUARI’NDA TANITILACAK

Kongre ile eş zamanlı olarak MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleşen            9. Ulusal Hidrolik Pnömatik Fuarı’nda, 39 firma yer alıyor. 1.030 m2 alanda gerçekleşen fuarda Hidrolik-Pnömatik, Kontrol Tekniği, Mekatronik, Otomasyon, ve Endüstri 4.0 uygulamalarını sergileyen katılımcı firmalar, hem kongreye katılan sektör temsilcilerinin hem de sektör profesyonellerinin yoğun ilgisi ile karşılaşıyor.

HPKON Kongresi ve Fuarı, 19 Kasım’a kadar MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde ziyarete açık kalacak. Hannover Fairs Turkey organizatörlüğünde gerçekleşen fuarda ziyaretçiler ilk elden inovatif ürün ve teknolojileri keşfetme fırsatı bulacaklar.”.

Aşırı Düşük Sorgulamada Önemli Teklif Bileşeni Olarak Belirlenmeyen Gider Kalemleri ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihale üzerinde bırakılan Firmanın aşırı düşük teklif açıklamalarının mevzuata uygun olmadığı, yakıt tüketim oranlarının araçlara göre yetkili servisten alınması, EPDK fiyat tarifesinin alınması, teklif ettikleri fiyattan karar pulu, damga vergisinin arı ayrı belirtilmesi, işi kendi malı ile yapacak ise amortisman giderinin ayrı ayrı incelenmesi, sunulan belgelerde meslek mensubunun onayı olması, sigorta belgelerinin aranılan şartları taşıması, işin tamamını kapsaması, servis aracı izin belgesinin olması, lastik giderinin ayrı belirtilmesi, Ek-05, Ek-06 ve Ek-07’deki bilgilerin meslek mensubunca onaylanması gerektiği, anılan isteklinin teklif etmiş olduğu tutarla işin maliyetini karşılamasının mümkün olmadığı iddiasına yer verilmiştir.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

İş Dünyası ve İngilizce İletişim

İnsanlık tarihinin en hızlı yayılan dili olarak gösterilen İngilizce’nin bu hızlı yayılımı sonucunda küresel iş dünyasının ortak dili haline gelmesi ile birlikte birçok firmanın dünya genelinde sürdürülen faaliyetlerinde etkinliği arttırmak amacıyla İngilizceyi “şirketin resmi iş dili” olarak kabul ettiği ve kullandığı görülmektedir (Neeley, 2012).  Ne var ki, özellikle iş dünyasında İngilizceye olan yoğun talebin yanı sıra, göz önünde bulundurulması gereken diğer bir nokta da hayatlarını İngilizce öğrenmeye adamış ve bu alanda bir arpa boyu yol gidememiş çalışanların varlığıdır.

Ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği ile bu yazının tam metnini okuyabilirsiniz.
Hesap Oluştur

Microsoft, Tedarik Zincirlerinin Çevikliğini, Otomasyonunu Ve Sürdürülebilirliğini Güçlendiren Microsoft Tedarik Zinciri Platformu’nu Kamuoyuna Duyurdu

Microsoft Tedarik Zinciri Platformu, veri varlığını uyumlu hale getiriyor ve kurumsal tedarik zinciri için “komuta merkezi” sunuyor.

Microsoft, kuruluşların tedarik zinciri veri varlığı yatırımlarını açık bir yaklaşımla en üst düzeye çıkarmasına yardımcı olan ve en iyi Microsoft yapay zeka, iş birliği, düşük kod, güvenlik ve SaaS uygulamalarını birleştirilebilir bir platformda sunan Microsoft Tedarik Zinciri Platformu’nu kamuoyuna tanıttı. Şirket ayrıca, tedarik zinciri görünürlüğü ve dönüşümü için hazır bir komuta merkezi ve Microsoft Supply Chain Platform’un bir parçası olan Microsoft Supply Chain Center’ın önizlemesini de duyurdu. Tedarik Zinciri Merkezi, yerleşik iş birliği, arz ve talep öngörüleri ve sipariş yönetimi ile bir kuruluşun tedarik zinciri verileri ve uygulamalarıyla yerel olarak çalışmak üzere tasarlandı. Microsoft İş Uygulamaları ve Platformu Kurumsal Başkan Yardımcısı Charles Lamanna, “İşletmeler; eski sistemler, ERP, tedarik zinciri yönetimi ve nokta çözümleri arasında yayılan petabaytlarca veriyle uğraşıyor ve bu da tedarik zincirinin parçalı bir görünüme sahip olmasına yol açıyor” dedi.

Futurum Araştırma Kurucu Ortağı ve Baş Analisti Daniel Newman ise, “Tedarik zincirlerinin çevikliği ve direnci organizasyonların verisini tüm ilgili sistemler etrafında ne kadar iyi birleştirebildiği ve yönetebildiğiyle direkt olarak alakalı. Microsoft Tedarik Zinciri Platformu ve Tedarik Zinciri Merkezi, kuruluşların içgörü kazanmak ve hızlı hareket etmek için mevcut yatırımlarından en iyi şekilde yararlanmalarını sağlıyor. Tedarik zinciri çözümleri her zamankinden daha kritik. Microsoft Tedarik Zinciri Platformu ve Tedarik Zinciri Merkezi ile ilgili ilk değerlendirmemiz, şirketin teknolojisini, uygulamalarını ve kaynaklarını müşterilerine çeşitli BT operasyonları çerçevesinde esneklik ve dönüşüm için sürdürülebilir çeviklik sunabilecek şekilde bir araya getirdiği yönünde” dedi.

Microsoft Tedarik Zinciri Platformu: Veri ve tedarik zinciri yönetimi için açık, iş birliğine uygun ve birleştirilebilir bir zemin

Microsoft Tedarik Zinciri Platformu, müşterilerin tedarik zinciri ihtiyaçlarına yönelik yetenekleri geliştirmeleri veya bağımsız olarak benimsemeleri için Azure, Dynamics 365, Microsoft Teams ve Power Platform genelinde yapı taşları sağlıyor.

Dataverse ile müşteriler tedarik zinciri genelinde görünürlük elde etmek, Power Platform’da düşük kodlu çözümlerle özel iş akışları geliştirmek ve Teams’in gücü aracılığıyla dahili ve harici olarak güvenli bir şekilde iş birliği yapmak için binlerce bağlayıcı oluşturabilecek. Platform, olumlu etki yaratan araçlar ve süreçlerle organizasyonların daha derin içgörüler kazanmasına ve organizasyonların & tedarik zincirlerinin karbon etkisini en aza indirmesine katkı sağlayacak.

Microsoft iş ortağı ekosistemi, müşteri tedarik zincirinin esnekliğini ve çevikliğini sağlamada kritik bir rol oynayacak. Bunun yanı sıra, Microsoft Supply Chain Platform ile iş ortakları, Dynamics 365 Supply Chain Management, Microsoft Azure, Microsoft Teams ve Power Platform’dan yararlanan tümleşik çözümler oluşturmak için endüstriyel ve etki alanı uzmanlıklarını bir araya getirebilecek.

Microsoft; Accenture, Avanade, EY, KPMG, PwC ve TCS gibi danışman ve uygulayıcılardan oluşan zengin bir iş ortağı ekosistemi ile müşterilerine destek olmaya devam edecek. Öte yandan, müşterilerin tedarik zinciri ihtiyaçları için en iyi çözümü bulmalarına yardımcı olmak adına Blue Yonder, Cosmo Tech, Experlogix, Flintfox, inVia Robotics, K3, O9 Solutions, SAS, Sonata, To-Increase Software gibi çözüm sağlayıcılarla çalışmayı sürdürecek.

Microsoft Tedarik Zinciri Merkezi ile İş Çevikliği Artıyor

Tedarik Zinciri Platformu’nun merkezinde, uygulayıcılara SAP ve Oracle gibi bağımsız tedarik zinciri sistemlerine eş olarak, Dynamics 365’ten ve diğer ERP sağlayıcılarından alınan veriler gibi, mevcut altyapı tedarik zinciri sistemlerinden gelen verileri uyumlu hale getirmek için bir komuta merkezi deneyimi sağlayan, ön izleme aşamasında sunulan Microsoft Tedarik Zinciri Merkezi yer alıyor.

Supply Chain Center’daki Veri Yöneticisi, tedarik zinciri genelinde görünürlük sağlamak ve eylemi yürütme sistemlerine geri döndürmek için veri alımını ve orkestrasyonu sağlıyor. Önizleme sırasında, Microsoft’un lansman ortakları C.H. Robinson, FedEx, FourKites ve Overhaul, Tedarik Zinciri Merkezi içinde yerel deneyimler sunuyor. Dynamics 365 Tedarik Zinciri Yönetimi müşterileri, Tedarik Zinciri Merkezi’ne otomatik olarak erişim kazanıyor. Tedarik Zinciri Merkezi ayrıca, tedarik ve sipariş karşılama genelinde tedarik zinciri kesintilerini ele almak için önceden oluşturulmuş modüller içeriyor:

  • Arz ve talep öngörüleri modülü, tedarik zekası aracılığıyla yukarı akış tedarik kısıtlamalarını ve eksikliklerini tahmin etmek için gelişmiş Azure AI modellerinden yararlanıyor. Kuruluşlar, stokta kalma, fazla stoklama veya eksik sipariş hatlarını tahmin etmek için tedarik zinciri ağlarından gelen verileri kullanarak simülasyonlar gerçekleştirebiliyor. Tedarik Zinciri Merkezi’nde harici olaylar hakkında ilgili haber uyarıları sağlayan akıllı haber bilgileriyle birleştiğinde, tedarik zinciri uygulayıcıları, ürün talepleri için gerçek dünyadaki olay bilgileri ve geçmiş bilgilerle kararlar alabiliyor ve plan yapabiliyor.
  • Supply Chain Center’daki sipariş yönetimi modülü, yapay zekayı ve makine öğrenimini kullanarak kuruluşların gerçek zamanlı çok kanallı envanter verilerini, kurallara dayalı bir sistemle otomatize etmelerini ve akıllı bir şekilde işlemelerini sağlıyor. Organizasyonlar, sipariş alımı, teslimatı ve üçüncü parti lojistik hizmetleri için türünün en iyisi özel teknoloji ortaklarına önceden oluşturulmuş bağlayıcılarla yeteneklerini genişleterek gelecekteki sipariş hacimlerini karşılayabilmek ve oluşabilecek karışıklıkları engelleyebilmek adına hızla uyum sağlayabiliyor. Mevcut Dynamics 365 Intelligent Order Management müşterileri, lansman sırasında Tedarik Zinciri Merkezi’ne ve sipariş yönetimi modülüne otomatik olarak erişebiliyor.
  • Müşteriler güvenli ve yerleşik Teams entegrasyonu sayesinde, yeni tedarik kaynaklarını güvenceye almak, ulaşım sorunlarını gidermek ve değişikliklere dayalı olarak yukarı ve aşağı yöndeki etkileri iletmek için dış tedarikçilerle gerçek zamanlı olarak iş birliği yaparak tedarik kısıtlamalarını minimize edebiliyor.
  • Müşteriler bu deneyim sayesinde, Tedarik Zinciri Merkezi’ne yerleştirilen ortak modülleriyle yük görünürlüğü gibi belirli çözümlerin kilidini doğrudan açabiliyor. Her şey bir Dataverse ortamında çalıştığı için, hangi modül kullanılıyor olursa olsun veriler tutarlı oluyor. Bu, bilgileri önden arkaya yapıştırmayı ve hangi raporların en güncel bilgileri içerdiğini netleştirme sorununu ortadan kaldırıyor.

Bu girişimle birlikte Microsoft, müşteriler için tedarik zincirinin yeniden tasarlanması, verimliliğin ve çevikliğin artırılması gibi konulardaki kararlığını bir adım daha ileriye taşıyor. Konuyla ilgili daha detaylı bilgi edinmek için resmi Microsoft blog’unu ziyaret edebilirsiniz. Gezegenimizdeki tüm bireylere ve organizasyonlara daha fazlasını başarabilmeleri için güç katma misyonuyla hareket eden Microsoft (Nasdaq “MSFT” @microsoft), akıllı bulut ve akıllı edge çağı için dijital dönüşümü mümkün kılıyor.

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.