Bu İş, Sizlik mi Yoksa Bizlik mi ?
Haberlerde yine bilindik bir başlık; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ağustos ayı işsizlik verilerini açıkladı.
Ve altında bir sürü oranlar, yüzdelikler, tahminler vs. vs. vs.
Sonuç: GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK YÜZDE 20,4 OLDU
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre değişim göstermeyerek yüzde 20,4 oldu.
Sonuç: HER BEŞ GENÇTEN BİRİ İŞSİZ
Gençler; İş, Sizlik Değil, Bizlik Bir Sorun…
Yani 2022 yılında 15-24 yaşında olan arkadaşlar, 1998-2007 doğumlu olan kardeşlerimiz sizler işsiz olarak nitelenseniz de bu iş sizlik bir konu değil. Lütfen rahat olun ve olayı üzerinize alıp gerilmeyin.
Neden mi?
Çünkü konu sizlere bir iş bulamayan bizlerin, biz büyüklerin konusu olmalı. Kamuda ya da özel sektörde yönetici olan, siyaset yapan ya da ticaret yapan, eğitim veren ya da mal üreten herkesin konusu hatta ciddi bir sorunu olmalı.
Bu kadar genci üretime katamamak,
Bu kadar genci ekonomik özgürlüğüne kavuşturamamak,
Bu kadar genci sosyal hayattan kopartmak.
Ne yaptık da ya da ne yapamadık da bu genç, sağlıklı ve enerjik insanları çalıştıramadık. Ekonomimize dahil edemedik. İşsiz bıraktık.
Gençler; bu iş sizlik değil, bu iş bizlik !
Evet sayın emsalim büyükler, hatta saygı değer büyüklerimiz olan büyükler. Bu haber her yıl birçok kez ekranlarda gözüküp dururken biz ne yapıyoruz.
Ve nasıl oluyor da Gelişmiş Devletler işçi açığını kapatamazken, bizim nüfusumuzun 5’te 1’i iş bulamıyor.
Beylik cevaplara bakalım mı biraz:
- Çalışmak istemiyorlarmış! / Biz neden istetemiyoruz?
- İş beğenmiyorlarmış! / Biz neden beğendiremiyoruz?
- Hiç istek yokmuş bunlarda! / Biz neden motive edemiyoruz?
- Tecrübeleri de yokmuş! / Biz neden yetiştiremiyoruz?
Bakın bu benim favorim işte;
- Efendim bütün gün ellerinde telefon, sosyal medya maymunu olmuşlarmış! / Hah, işte orada durun bakalım…
Bizler vermedik mi onların eline telefonu, tableti.
- “Aman dursun yemeğini yesin, dur kafamı dinleyeyim biraz, of uslu dursun, sağı solu kurcalamasın.” Dedik verdik telefonu o minik parmaklarının arasına. Bir de marifet gibi anlattık, ne kadar zeki hemen öğrendi diye.
Sevgili dostlar hiç kızmayalım ama bu çocukları biz ekrana yapıştırdık.
Sayın Büyükler,
Beyler,
Hanımlar,
Abiler,
Ablalar!
İğneyi gençlere batırmadan önce çuvaldızı şöyle kemiğimize kadar kendimize bir batıralım bakalım, acı var mı acı?
Size bir cümle vereceğim şimdi bunu lütfen bir yere yazın, çünkü ben öyle yaptım.
“GENÇLERİNİ İHMAL EDENLER, GELECEKLERİNİ İMHA EDERLER!”
Yusuf Kaplan[1]
Gerisi size kalmış,
Saygılarımla.
Zafer URFALIOĞLU
[1] Sözün sahibi olarak ben bu kaynağı buldum: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yusuf_Kaplan
Çimento Sektörü, Küresel Enerji Kriziyle Ar-Ge ve İnovasyonun Gücüyle Mücadele Edecek
TÜRKÇİMENTO tarafından düzenlenen Anadolu Buluşmaları’nın İzmir durağında bir araya gelen çimento üreticileri, küresel enerji krizinin tetikleyici gücüyle artan enerji maliyetlerinin önümüzdeki aylarda çimento üretimini zora sokabileceğine dikkat çekti.
Konuya ilişkin açıklamada bulunan Batıçim Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Üyesi Gülant Candaş, “Çimentoda her zamankinden daha çok Ar-Ge ve inovasyona ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. BATIÇİM olarak döner fırınlarımızda yakılarak bertaraf edilen alternatif yakıtlar sayesinde karbondioksit tasarrufu sağlıyor, üretim sırasında oluşan atık ısıdan enerji üretiyoruz. Daha fazla alternatif yakıt kullanabilmek için yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.
TÜRKÇİMENTO tarafından gerçekleştirilen Anadolu Buluşmaları’nın 6. durağı olan İzmir’de düzenlenen panelde konuşan Batıçim Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Üyesi Gülant Candaş, küresel enerji kriziyle mücadelede Ar-Ge ve inovasyonu adres gösterdi. Gülant Candaş, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Ege Bölgesi’nin en köklü kuruluşlarından biri olan Batıçim olarak başta çimento olmak üzre faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde Ar-Ge ve inovasyona yönelik önemli adımlar atıyoruz. Çimento üzerinde gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarıyla Türkiye’ye ilkleri kazandırıyoruz. Çimentoda düşük karbon salınımına odaklanarak TS EN 197-5 standardı kapsamında Türkiye’nin ilk akredite sertifikalı CEM II/C çimentosu üretimini gerçekleştirdik ve çok düşük karbon salınımlı bu çimentoyu yapısal beton üretimlerinde kullanılmasını sağladık. Döner fırınlarımızda yakılarak bertaraf edilen alternatif yakıtlar sayesinde karbondioksit tasarrufu sağlıyor ve daha fazla alternatif yakıt kullanabilmek için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Ayrıca 2012 yılından bu yana üretim esnasında oluşan atık ısıdan enerji üretilmekte ve üretilen enerji ile elektrik tüketiminin İzmir fabrikamızda %30’u, Söke fabrikamızda %17,5’i geri kazanımla karşılanmakta böylece yaklaşık toplam 300.000 ton karbondioksit emisyonu engellenmektedir.”
“Sürdürülebilirlik ilkesinin izinden gidiyoruz”
Sürdürülebilirlik ilkesinin izinden giderek sektörde öncü adımlar attıklarını kaydeden Gülant Candaş, “Attığımız her yeni adımda, İzmir, Ege Bölgesi ve asıl olarak da Türkiye ekonomisine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Doğal kaynakları bilinçli bir şekilde kullanmaya maksimum düzeyde özen gösteriyor, çevreyle dost üretim modeli ile karbon salınımının azaltılması için önemli adımlar atıyoruz. Oluşan atıkları kaynağında azaltıyor ve mümkün olan her durumda bu atıkları ülke ekonomisine tekrar kazandırıyoruz. Ege Bölgesi’nde üretilen klinkerin üretiminin %45’ine Batıçim imzası atıyoruz. Türkiye ekonomisine sağladığımız katma değer arttıkça, sorumluluklarımızın da arttığının bilincindeyiz. Bu bilinçle hem faaliyet alanlarımızda hem de sosyal sorumluluk projelerimizde, toplumun yaşam kalitesini yükselten, eğitim, kültür, sanat gibi birçok alanda değer yaratan çalışmalar gerçekleştiriyoruz” dedi.
“Bin kişiyi aşan istihdam sağlıyoruz”
Konuşmasında üretim faaliyetlerine de değinen Candaş, “1966 yılında, %100 Türk sermayesi ile kurulan grubumuz, çimento alanında İzmir’de Batıçim ve Aydın’ın Söke ilçesinde Batısöke olmak üzere iki entegre klinker-çimento üretim tesisinde toplam 4 milyon ton/yıl klinker ve 6 milyon ton/yıl çimento kapasitesine ulaştı. Burdur’daki çimento öğütme tesisimizle bölgenin çimento ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyoruz. Hazır beton alanındaki kuruluşumuz Batıbeton da 17 farklı lokasyondaki hazır beton tesisi ile bölgede en yüksek hazır beton kapasitesi ile faaliyetlerini sürdürüyor. Batıliman ile İzmir Aliağa’da 6 milyon ton elleçleme liman, Batıenerji ile hidroelektrik santrallerimizde elektrik enerjisi üretimi ve satışı hizmeti veriyoruz. Çimento üretimi, enerji ve liman işletmeciliği alanlarındaki faaliyetlerimizle hem Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyor hem de yarattığımız bin kişiyi aşan istihdam ile iş gücünü destekliyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Türkiye’de 1 litre su 1 kilo çimentodan daha pahalı”
Anadolu Buluşmalarında düzenlenen panelde çimento sektörünün zor bir yıl geçirdiğine işaret eden TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, “Endüstrimizin en önemli maliyet kalemi olan enerjide, yıllardır görmediğimiz bir kriz döneminden geçiyoruz. Döviz kurlarındaki ve enerji birim maliyetlerindeki bu yükseliş, enerji maliyetlerinin değişken maliyetler içindeki payının hala yaklaşık %85’ler düzeyinde seyretmesine neden olmaktadır. Enerji krizine rağmen, Türkiye piyasasına neredeyse dünyanın en ucuz çimentosunu sunuyoruz. Bugün 1 litre su, binlerce derecede işlenen ve sayısız işlemden geçerek üretilen 1 kilo çimentodan daha pahalıdır. Çimento sektörü önündeki dönemde önemli teknolojik değişikliklere gitmek zorundadır. Yani tüm bu zorluklara rağmen yatırım yapmak zorundayız” dedi.
Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi, https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.
Tersine Lojistik
- LOJİSTİK KAVRAMI
Lojistiğin en genel tanımı şu şekilde yapılabilir: Lojistik; doğru ürünün, doğru miktarda, doğru şekilde, doğru yerde, doğru zamanda, doğru fiyatla, doğru müşteriye ulaştırılması sürecidir. Lojistik maliyetler ise, işletmelerin lojistik faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla katlandıkları maliyetlerin bütününü ifade etmektedir. Bir başka deyişle işletmelerin lojistik faaliyetler için katlandıkları özverilerin parasal tutarıdır.
- TERSİNE LOJİSTİK KAVRAMI
Tersine lojistik, hammaddenin, yarı mamullerin, bitmiş ürünlerin ya da ilgili bilginin; tüketim noktasından başlangıç noktasına, değerin geri kazanılması veya uygun şartlarda bertaraf edilmesi amacıyla verimli ve uygun maliyetle akışının planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi sürecidir. Tersine lojistik süreç, ürün, hizmet ya da bilginin, kullanıcıdan üretim noktasına toplanması, depolanması ya da planlaması faaliyetlerini içermektedir. Diğer bir ifadeyle, bir ürünün ömrünü tamamlayıp bertaraf edilmesi de bir tersine lojistik faaliyetidir. Bir ürünün kullanıcı tarafından elden çıkarılıp yeniden kullanılması ya da yeniden üretimi için geri dönüşüm kutularına atılması da tersine lojistik faaliyeti olarak değerlendirilir. Aynı zamanda müşterilerin satın alarak ihtiyacını giderdikleri ürünler ile ilgili olumlu veya olumsuz geri dönüşleri de tersine lojistik kavramı içindedir. Tersine lojistik faaliyetlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi sonucu; kaynak tasarrufu sağlanır, çevre korunur, çöplerin miktarı azalır ve müşteri memnuniyeti artırılabilir.
Üretim sektöründe tersine lojistik, son müşteriden satıcıya veya hizmet sunucuya geri gelen malların hareketi, depolanması ve elleçlenmesi faaliyetlerini kapsar. Genelde ihmal edilen ve dikkate alınmayan tersine lojistik faaliyetleri defolu ürünler, arızalanan ve eskiyen malzemeler, çeşitli gerekçelerle yapılan iadeler, boş kaplar veya kutular ile tekrar kullanılabilecek paketleme malzemeleri gibi ürünlerin ters yöndeki hareketleri kapsar.
- TERSİNE LOJİSTİK FAALİYETLERİ
Tersine lojistik faaliyetleri, değerinin geri kazanılması veya uygun şekilde yok edilebilmesi için ürünün ve bilginin tüketim noktasından orijin noktasına doğru akışının etkinleştirilmesi için yapılan planlama, uygulama ve kontrol faaliyetlerini ifade etmektedir. Tersine lojistik faaliyetleri tamir, ürün yerleştirme, yakma ve gömme (imha etme), yeniden üretim, ürün yamyamlaştırma (ürünün kısmi kullanımı), geri dönüşüm, yeniden kullanım/yeniden satış şeklinde sıralanabilir.
3.1. Tamir
Tamir yapmanın amacı, geri dönmüş ve kullanılmış ürünü yeniden çalışır veya kullanılabilir hale getirmektir. Tamir edilmiş ürünün kalitesi genellikle yeni ürünün kalitesine göre biraz daha düşük olmaktadır. Ürünün tamir işlemi, kırılmış veya bozulmuş olan parçalarının tamir edilmesini veya değiştirilmesini içerir. Tamir genellikle oldukça sınırlı düzeyde parçaların sökülmesini ve yeniden montaj edilmesini gerektirir.
3.2. Ürün Yenileştirme
Ürün yenileştirmenin amacı, kullanılmış ürünü, belirlenmiş kalite düzeyine getirebilmektir. Ürün yenileştirme faaliyeti sonucunda ürünün kalitesi artırılmış ve ömrü uzatılmış olur. Kullanılmış ürün, sökme işlemi ile modüllerine ayrıldıktan sonra kritik modüller kontrol edilir ve gerekiyorsa değiştirilir. Uygun modüller yenilenmiş ürüne monte edilir. Bazen ürün yenileme sürecinde eski modüller, teknik olarak daha iyi olan modül ve parçalarla değiştirilerek, ürün iyileştirilmesi (upgrade) gerçekleştirilir.
3.3. Yeniden Üretim
Tersine lojistikte yeniden üretimin amacı, kullanılmış ürünü yeni ürüne uygulanan kalite standartlarına uygun hale getirmektir. Kullanılmış ürün tamamıyla demonte edilir, tüm modüller ve parçalar kontrolden geçirilir. Aşınmış, eskimiş veya teknolojik olarak modası geçmiş parça ve modüller yenisi ile değiştirilir. Tamir edilebilir parça ve modüller onarılır ve testlerden geçirilir. Uygun parçalar, alt montajlar ve modüller monte edilir. Yeniden üretim esnasında da üründe geliştirme sağlanabilir.
3.4. Yakma ve Gömme (İmha Etme)
Tersine lojistikte yakma, tersine lojistik sürecine girmiş ürün veya atıkların yakılarak yok edilmesidir. Gömme ise tersine lojistik uygulanan ürün veya atıkların toprağa gömülerek yok edilmesi işlemidir.
3.5. Ürün Yamyamlaştırma (Ürünün Kısmi Kullanımı)
Tamir, ürün yenileştirme ve yeniden üretim faaliyetlerinde kullanılmış ürünün büyük bir kısmı yeniden kullanılmaktadır. Yamyamlaştırmada ise ürünün sadece ufak bir kısmı yeniden kullanılır. Amaç, kullanılmış ürün ya da bileşenden, kullanılabilir sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır. Bu parçalar başka ürün veya bileşenlerin tamir, yenilenme veya yeniden üretiminde yeniden kullanılır.
3.6. Geri Dönüşüm
Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün ve bileşenlerin materyallerinin yeniden kullanılabilmesidir. Geri dönüşümde, ürün ve bileşenlerin orijinal özellik ve fonksiyonları kaybolmaktadır.
3.7. Yeniden Kullanım/Yeniden Satış
Atıkların toplama ve temizleme dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü doluncaya kadar defalarca kullanılmasıdır. Cam şişelerin yıkanarak evlerde kullanılması tekrar kullanıma bir örnektir.
- TERS LOJİSTİK FAALİYETLERİNİN UYGULANMA SEBEPLERİ
4.1. Ekonomik Sebepler
İşletmelerin ne kadar ürünün geri döneceğini, ya da ürünlerin hangi şartlar altında kendilerine iade edileceğini tam olarak bilmeleri genellikle mümkün olmaz. Geri dönen ürünler içerisinde kullanılabilecek durumda olan ürünleri yeni ürün üretim sürecinde değerlendirmek, hammadde kullanımını azaltarak doğrudan tasarruf sağlar. Üretim maliyetlerinin azaltılmasına paralel olarak, ürün fiyatlarının da olumlu yönde etkilenmesi mümkün olabilir.
4.2. Yasal Zorunluluklar
Geri dönüşüm faaliyetleri bazı sektörler için kârlılık yaratan bir işlem olmayabilir. Bu durumdaki işletmeler geri dönüşüm faaliyetlerinin maliyetinden kaçınmak isterler. Bu durumda işletmeye geri gelen ürünleri genellikle arazi dolgusu olarak bertaraf etmeyi tercih ederler. Ancak arazi dolgusunun sınırlı olması ve çevre üzerinde meydana getireceği olumsuz etkileri nedeniyle bazı ülkeler bu konuda yasal düzenlemeler yapmıştır. Yasal düzenlemelerin olması durumunda işletmeler zorunlu olarak tersine lojistik faaliyetlerini uygulamak zorunda kalırlar.
4.3. Sosyal Sorumluluk
Günümüzde “yeşil imaj” önemli bir pazarlama unsuru haline gelmektedir. Bu gelişme, bazı işletmelerin geri dönüşüm ve ürünlerinin geri kazanılma seçeneklerini keşfetmesine yol açmıştır. Bu da çevresel açıdan motive edici bir unsur haline gelmiştir. İşletmeler pazarlarda bu imaja sahip olmak için bir sorumluluk olarak tersine lojistik faaliyetlerine yönelebilmektedirler.
- TERSİNE LOJİSTİK PRENSİPLERİ
Ürün, bileşen, ekipman ve materyaller, aşağıda belirtilen sebeplerle tedarik zinciri sürecinde tersine lojistiğe konu olabilir.
- Üretim Dönüşleri: Yeterli olmayan kalite, üretim sonucu artan ürünler gibi sebeplerle geri dönüşler olabilir.
- Ürün Geri Çağırma: Bazen hatalı ürünler ancak, ürün tedarik zincirine girdikten sonra fark edilebilir ve zincirden geri çağırılır.
- Ticari Dönüşler: Bazı ticari anlaşmalara dayalı geri gönderimler veya zamanlama ve ürün kalitesi açısından talep ve tedariğin eşleşmemesi durumunda oluşan dönüşler.
- Garanti ve Servis Dönüşleri: Garanti kapsamında ürünler tamir veya eşdeğeri ile değiştirilmek üzere geri dönebilir.
- Kullanım Sonu ve Ömür Sonu Dönüşleri: Ürünün kullanım veya ömrü sonunda yeniden üretim, geri dönüşüm veya uygun şekilde yok etme amacı ile oluşan dönüşlerdir.
- TERS LOJİSTİK SÜRECİ
Tersine lojistik süreci toplama, muayene ve ayıklama, ürün geri kazanımı, yeniden dağıtım ve imha aşamalarından oluşan bir süreçtir.
6.1. Toplama
Tersine lojistikte toplama süreci, ürünlerin müşteriden alınıp yeniden değerlendirileceği noktaya ulaştırılması anlamına gelmektedir.
6.2. Muayene ve Ayıklama
Geri dönüşüm amacı ile toplanan malzemelerin bu amaca hizmet edebilmeleri için, seçilen değerlendirme yönteminin gerektirdiği şekil ve titizlikte ayrılmaları şarttır. Ayrıca, toplanan malzemenin içine karışmış durumda olan istenmeyen maddeler de bu aşamada elimine edilmektedir. Geri dönen ürünlerin toplama noktasında lokal eleme yapılmaktadır. İlk olarak tedarik zincirine girmemesi gerekli olan ürünler ayıklanmaktadır. Bu işlem ilk önce yapılmazsa, değer sağlanamayacak ürünler, gereksiz sevk, idare ve yükleme-boşaltma giderlerine neden olmaktadır. İmalatçının ürünle alakalı bilgileri detaylı tanımlamasına göre ürünler toplama noktasında elenmektedir.
6.3. Ürün Geri Kazanımı
Ürün geri kazanımı daha önce kullanılmış bir ürünü yeniden kullanılabilir biçime getirme aşamasıdır. Bu aşama tamir, temizlik gibi işlemlerle gerçekleştirilmektedir.
6.4. Yeniden Dağıtım
Yeniden dağıtım aşaması; satış, nakliye, depolama ve kiralama işlemlerinden meydana gelen aşamadır. Piyasadan toplanabilecek atık miktarları yeniden dağıtım stratejilerinin meydana getirilmesinde dikkat edilmesi gereken önemli bir öğedir.
6.5. İmha
Teknik ve ekonomik sebeplerle tekrar kullanılamayacak durumda olan ürünler imha edilir. Önemli ölçüde tamir gerektiren, ayırma safhasında reddedilen ve pazar ihtiyaçlarını karşılayamayan ürünlere imha işlemi uygulanır.
- TERSİNE LOJİSTİK MALİYETLERİ
Tersine lojistik maliyetleri tersine lojistik faaliyetleri nedeniyle katlanılan maliyetleri ifade etmektedir. Tersine lojistik maliyetlerinin tersine lojistik tanımından hareketle açıklanması olanaklıdır. Bu anlamda tersine lojistik maliyetleri; ürünlerin (hammadde, yarı mamul veya mamul mallar) ilk çıktığı nokta ile son kullanım veya tüketim noktası arasında herhangi bir yerde, herhangi bir nedenle geri dönmesi durumunda ürünlerin, servis hizmetlerinin ve bilgi akışı faaliyetlerine ilişkin maliyetlerin etkin ve verimli bir şekilde geriye doğru olmak üzere planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi sırasında ortaya çıkan taşıma, ayrıştırma, yenileme, tamir etme, depolama veya elden çıkarma faaliyetleri sonucu katlanılan fedakârlıkların parasal tutarların karşılığı olarak tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi tersine lojistik faaliyetler işletmelere az veya çok ek bir maliyet getirmektedir. Ancak bu durum, tersine lojistik faaliyetlerinin sadece bir yönünü ortaya koymaktadır. Tersine lojistik faaliyetler, bu faaliyetlere katlanma nedeniyle işletmeye ek bir yük getirmekle birlikte, kaynak (maliyet) tasarrufu, müşteri memnuniyeti ve ekonomik katma değer sağlamaktadır. İşletmeler tersine lojistik yaparak rekabet avantajı elde etmekte, sürdürülebilir büyüme sağlayabilmektedirler.
Tersine lojistikteki en önemli maliyetlerden biri nakliye maliyetleridir. Nakliye miktarının az olması, paketlemenin düzgün olmaması nakliye maliyetlerinin artmasına sebep olur. Stok bulundurma maliyeti ise değişkendir, daha düşük miktarlarda olduğundan stok maliyetinin daha düşük olması beklenebilir. Ancak, paketlemenin düzgün olmaması, bozulmalar ve mevsimsel dalgalanmaların olması ürünün ikinci el pazarlarındaki değerini düşürebilir.
Vefa TOROSLU
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
vefa.toroslu@gmail.com
Kaynakça
Ayşen COŞKUN, Üreticilerin Tersine Lojistik Faaliyetlerini Etkileyen Faktörler: Beyaz Eşya Sektöründe Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Nevşehir, 2011
Deniz YILDIZ, “Türkiye’de Tersine Lojistiğin Rolü”, Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 1, 2021
Dilşad GÜZEL-Sena ASAR, “Tersine Lojistik Faaliyetleri: Erzincan ve Erzurum İllerinde Bir Uygulama”, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1, 2017
Elif GİLANLI-Nevin ALTUĞ-Adil OĞUZHAN, “İşletmelerde İleri ve Ters Lojistik Karşılaştırması”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 1, Haziran 2012
Erol BULUT-Ali DERAN, “Ters Lojistik ve Şirketlerin Maliyet Yönetimi Üzerine Etkileri”, Ekonomik Yaklaşım, Cilt: 19, Özel Sayı, 2008
Gülsün KARAÇAY, “Tersine Lojistik: Kavram ve İşleyiş”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 1, 2005
Gülsün NAKIBOĞLU, “Tersine Lojistik: Önemi Ve Dünyadaki Uygulamaları”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, 2007
Kader TÜRKOĞLU, “Lojistik ve Ters Lojistik Maliyetleri”, Uluslararası Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 82, 2022
- Hakan KESKİN, Lojistik Tedarik Zinciri Yönetimi, 6. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara, 2014
Özlem FEDAİ DENİŞ, Tersine Lojistik ve Denizli İlinde Ömrünü Tamamlamış Lastik Geri Kazanımı İçin Tersine Lojistik Ağ Modelinin Tamsayılı Programlamayla Tasarımı, Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli, 2012
Semih Hüseyin TOKAY-Ergün KAYA (editörler), Lojistik Maliyetleri ve Raporlama-II, Anadolu Üniversitesi AÖF Yayını, Eskişehir, 2013
Ümran ŞENGÜL, “Atıkların Geri Dönüşümü ve Tersine Lojistik”, Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 1, Ocak 2010
İnşaatta Dalgalanma Yüksek, Yön Belirsiz
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2022 Ağustos Ayı Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, faaliyette ağustosta yukarı yönlü bir hareket olmasına rağmen yılın başından bu yana inşaatın hâlen yönünü tayin edemediği görülmektedir. 2 ay üst üste faaliyette yükselişin görülmemesi sektörün ne yönde hareket edeceğinin belli olmadığının net bir göstergesidir.
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.

THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2022 Ağustos Ayı Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, Faaliyette ağustosta yukarı yönlü bir hareket olmasına rağmen yılın başından bu yana inşaatın hâlen yönünü tayin edemediği görülmektedir. Ağustos ayında Beklenti ve Güven Endeksleri eşik değerin altında kalmıştır. Güven temmuz ayına paralel hareket ederken Beklenti Endeksi yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Birleşik Beton Endeksi, 2 endeksteki azalmaya rağmen faaliyetteki yükseliş nedeniyle yukarı yönlü hareket etmiş ancak eşik değerin altında kalmaya devam etmiştir.
Her 4 endeks de geçen yılın aynı dönemine kıyasla gerilemiş görünmektedir. Özellikle beklentideki gerileme daha yüksek durumdadır.
Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Beklenti ve güvenin geçen yıla kıyasla düşük kalması, hem mevcut durumda hem de önümüzdeki dönemde inşaat sektöründe beklenen canlanmadan hâlen uzak olduğumuz anlamına gelmektedir.” dedi.
Faaliyet Endeksi’nin yükselmesine rağmen geçen yıla kıyasla gerilemiş olmasını da değerlendiren Yavuz Işık, “Bu durum hükûmetin inşaata yönelik almış olduğu tedbirlere rağmen sektörün daralmaya devam ettiğini bize göstermektedir. Yılın geride bıraktığımız ikinci çeyreğinde %7,6 büyüyen Türkiye ekonomisinde en çok küçülen sektör %10,9 ile inşaattır. Tarım sektörü ile birlikte negatif büyüyen 2 sektörden biri olan inşaat sektöründeki geriye gidiş devam etmektedir.” diye konuştu.
İhale Günü Yasaklama Kararı Alınan İstekli ile İlgili Danıştay Görüşü
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından yapılan 2021/532873 ihale kayıt numaralı “İş Makinesi Kiralama Hizmet Alımı İşi” ihalesine ilişkin olarak Celal Kubat Taşımacılık Turizm İnşaat Gıda Tarım Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuş ve Kamu İhale Kurulunca alınan 29.12.2021 tarihli ve 2021/UH.I-2374 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verilmiştir.
Davacı Celal Kubat Taşımacılık Turizm İnşaat Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret Limited tarafından anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, Ankara 8. İdare Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve E:2022/558, K:2022/798 sayılı kararıyla dava konusu işlem iptal edilmiş olup söz konusu Mahkeme kararı doğrultusunda Kurul tarafından alınan 18.05.2022 tarihli ve 2022/MK-173 sayılı kararında “1- Kamu İhale Kurulunun 29.12.2021 tarihli ve 2021/UH.I-2374 sayılı kararının iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine,” karar verilmiştir.
Yapılan temyiz başvurusu sonucunda konunun Danıştay Onüçüncü Dairesi tarafından incelendiği ve 28.06.2022 tarihli ve E:2022/2574, K:2022/2881 sayılı kararında “…1-Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının davacının geçici teminatının gelir kaydedilmesine ilişkin kısmının iptali yönünden;
Dosyanın incelenmesinden, davacının Alanya Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen 2020/574008 ihale kayıt numaralı “Belediye Şantiyelerinde Kullüz Beko-Loader, Paletli Ekskavatör ve Silindir Kiralanması” ihalesi nedeniyle ihalelere katılmaktan yasaklandığı, bu kararın 08/10/2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandığı ve davacı şirketin 08/10/2021 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle ihalelere katılmaktan yasaklı hâle geldiği, bu yasaklama kararının bir Mahkeme kararıyla iptal edilmediği, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı bulunduğu hâlde 08/10/2021 tarihinde gerçekleştirilen dava konusu ihaleye davacı şirketçe iştirak edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket hakkındaki ihalelerden yasaklama kararının 08/10/2021 tarih ve 31622 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı, dava konusu değerlendirme dışı bırakılma ile geçici teminatın irat kaydedilmesi kararına konu 2021/532873 ihale kayıt numaralı ihalenin ise yasaklama kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı gün olan 08/10/2021 tarihinde saat 10:30’da gerçekleştirildiğinin 22/10/2021 tarihli İhale Komisyonu kararı ile sabit olduğu,
davacının elektronik teklifini davaya konu ihale günü olan 08/10/2021 tarihinde saat 09.17’de EKAP üzerinden sunduğu, idarece hakkında yasaklılık bilgisinin tekliften sonra saat 11.20’de EKAP’a işlendiği hususu dikkate alındığında,
davacının ilk yasaklama kararından haberdar olmaksızın uyuşmazlık konusu ihaleye katıldığının kabulü gerektiği, davacının ihaleye teklif vermeden önce yasaklı olduğunu bilemeyeceği anlaşıldığından, geçici teminatının gelir kaydedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu Kamu İhale Kurul kararının, ihaleyi yapan idarece davacının geçici teminatının gelir kaydedilmesine ilişkin kısmına yönelik yapılan itirazen şikâyet başvurusu ile ilgili “geçici teminatın yalnızca %3’lük kısmının gelir kaydedilmesi, kalan kısmının başvuru sahibine iade edilmesi gerektiği” yönündeki kısmında hukuka uygunluk, bu kısım açısından dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Mahkeme kararında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Mehmet ATASEVER
Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen
Depo Raf Sistemi İhtiyaçlarınız için E-Mağazadan Teklif Alın
Depo raf sistemi yaptırırken raf sistemi resmi projelerinizin ruhsat alımı, temel kazısından, temel betonu işleri, raf sisteminin imalatı, sifonik yağmur drenaj sistemi, endüstriyel kapılar, sandviç panel kaplaması kısaca belediye ruhsat alımından iskan alımına kadar olan inşaat uygulamalı süreci TEK YÜKLENİCİYE yaptırmak isterseniz 25 yıllık saha tecrübemizle ve profesyonel ekibimizle BİZ TALİBİZ.
BATNA Nedir ? Nasıl Kullanılır ?
Müzakere yapılan anlaşma için en iyi diğer alternatif (Best Alternative To a Negotiated Agreement) olarak adlandırılan BATNA, 1981 senesinde müzakere literatürüne girmiş bir kavramdır. BATNA, müzakereci tarafların anlaşmaya varamadığı durumlarda, başvuracakları bir B planına sahip olmalarını sağlar. Sahip olunan bu B planı; anlaşma yapılacak farklı bir kurumun yanı sıra, mahkeme yoluna gitme, arabulucu kullanma hatta koalisyon kurarak müzakere yapılan karşı tarafı güçsüzleştirmeye kadar herhangi bir diğer alternatif olabilir. Bu alternatiflerin iyi bir BATNA olabilmesi için her türlü alternatif değil masadaki anlaşmanın ne olduğuna bağlı olarak, objektif olarak değerlendirilmiş en iyi herhangi bir alternatif olması gerekir.
BATNA’nın müzakere masasındaki gücü üzerine 1996 senesinde Temple Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, müzakere sürecinde güçlü BATNA’ya sahip olan tarafın, müzakere masasından daha kazançlı çıktığını göstermektedir. Müzakere masasında BATNA’sı zayıf olanın, karşı taraftan BATNA’sını saklaması bu sebeple doğru bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca Dr. Schaerer önderliğindeki bir araştırma grubunun yaptığı çalışmanın sonuçları, BATNA’nın var olmamasının zayıf olmasından daha iyi olduğunu belirtmektedir. Alternatifsizliğin neden zayıfta olsa bir alternatiften daha iyi olduğu konusunda ise araştırmacılar, taraflardan birisi zayıf BATNA’ya sahip olduğunda, müzakere yapılan karşı tarafın masaya getirilen anlaşmaya karşı algıladığı değeri düşürdüğünü yani değersizlik konusunda çapa değeri oluşturduğu için BATNA’sı zayıf olan tarafı masada güçsüz gösterdiğini belirtmiştir. Bu bulgular, tarafların müzakeredeki gücünü, müzakere masasına getirdikleri değerin yanında müzakere yapılan anlaşmaya alternatif olacak durum yani ellerinde bulunan BATNA’nın belirlediğini göstermektedir.
Güçlü BATNA’ya sahip olan taraf, müzakerelerde daha avantajlı pozisyonda olsa da BATNA’nın kesin olarak var olması gerekmez. Hayalet BATNA (Phantom BATNA) olarak adlandırılan bu durum, ünlü müzakere uzmanı Robin L. Pinkley ve meslektaşları tarafından müzakere literatürüne kazandırılmış bir kavramdır ve belirsiz yani gerçekleme ihtimali %100 olmayan alternatifleri belirtir. Pinkley’nin literatüre kazandırdığı bu kavram test edilirken BATNA’lı ve BATNA’sız iki durumun yanında deneklere gerçekleşme ihtimali kesin olmayan diğer bir alternatif yani hayalet BATNA (Phantom BATNA) bilgisi verilmiş ve bir iş görüşmesine katılan bu deneklerin, hayalet BATNA’ya (Phantom BATNA) sahip olduklarında anlaştıkları başlangıç maaşlarının nasıl değiştiği araştırılmıştır. Deneyin sonuçları, hayalet BATNA’nın (Phantom BATNA) adayların sahip oldukları güç algılarını etkilediğini ve müzakere yaptıkları iş verenle daha yüksek başlangıç maaşı için anlaştıklarını göstermiştir.
BATNA’ya başvurulurken masaya getirilen değer iyi analiz edilmeli ve objektif davranılmalıdır çünkü taraflar müzakere masasına oturduklarında, ellerindeki argümanların karşı tarafınkinden daha güçlü olduğuna inanmakta ve aşırı güven duygusu olarak adlandırılan durumu yaşamaktadır. Bu konu üzerine Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, tarafların mevcuttaki bir anlaşmazlığın kendi lehlerine çözüleceğine daha fazla inandıklarını göstermektedir. Bu önyargı sebebiyle BATNA’ya başvurulursa, üzerinde anlaşmaya varılabilecek bir konudan vazgeçilmiş olunur. Ayrıca BATNA’ya başvurmak sektörlerin ve firmaların birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı ve uzun dönemli ilişkilerin önemli olduğu günümüz pazarlarında, ilişkilere zarar verebilir. Bu bakımdan kısa ve uzun dönemli kayıpların iki taraf içinde iyi analiz edilmesi önem taşımaktadır.
BATNA müzakere yapan taraflardan birinin karşı taraf ile anlaşıp anlaşmama konusunda kayıtsız kaldığı ‘’Reservasyon’’ noktasının yani en kötü senaryonun bir sonraki basamağıdır. Bunun bir sonucu olarak, müzakere masasında alternatifin direk ileri sürülmesi muhtemel anlaşmazlıklara yol açacağı için, taraflar son ana kadar BATNA’sını saklama eğilimdedir. Bu eğilim müzakere yapılan anlaşmanın yanında müzakere yapılan kişiye göre de farklılık göstermelidir çünkü sektörel bilgisi yüksek olan ve otorite olarak kabul edilen müzakere profesyonelleri, çapa değeri oluşturmak için ilk teklifi yapma ve karşı tarafın BATNA’sı hakkında bilgi talep etme konusunda daha fazla özgüvene sahiptir. Dolayısıyla müzakerenin nasıl sonuçlanacağının en başından tahmin edilebildiği, müzakere yapılan taraflardan birisinin otorite gücünü kullanabileceği ve ilişkilere zarar verebilecek olumsuz durumların ortaya çıkmasının muhtemel olduğu durumlarda, BATNA’nın müzakerenin en başında masada olması yanlış olmayacaktır.
BATNA, müzakereci tarafların masadan kalma zamanını ve masadan kalkınca nereye gitmesi gerektiğini bilmesi açısından bir yol haritası sağladığı için iyi bir müzakere sürecinin olmazsa olmaz parçasıdır ve müzakere masasından elde edilecek kazanımları etkilemektedir. Bu sebeple taraflar mevcut BATNA’sını iyi değerlendirmeli, doğru zamanda kullanmalı ve sebep olacağı sonuçları iyi analiz etmelidir.
Oğuzhan ÖZYİĞİT
Alım Talebi: Güneş Panelleri (İhracat)
Ücretsiz Satınalma Hizmeti ile Seçeneklerinizi Genişletin
Teklif Toplama ve Tedarikçi Araştırma Formları (kolay ve detaylı) ile Satınalma Destek Hizmetinden ( Ücretsiz) yararlanın.
E-Posta ile ulaşın: ticaret@SatinalmaDergisi.com
Form yolu ile ulaşın: https://satinalmadergisi.com/teklif-topla/
İhracat (AB) Talebi:
Avrupa normlarına uygun, gerekli sertifikalara sahip Günes Panelleri aranmaktadır.
Avusturya Villach şehrine teslimat ve gümrük islemleri dahil Watt fiyatı teklif verilmelidir.
Ulasim yollari:
1) Karayolu ile Kapikule – Villach 1350km
2) Gemi ile Istanbul – Koper (Slovenya) yada Trieste (İtalya) Limanları
Miktar ve birim fiyat için iletişime geçiniz.
Alım Talebi ve Tedarikçi Araştırması için https://satinalmadergisi.com/talep-formu tıklayınız.
Teklif vermek için ticaret@SatinalmaDergisi.com
#B2B #kurumsalPazar #ticaret #satınalma #tedarik #temin #alım #alımtalebi #teklif #tekliftoplama
Kraliçe Arıların Taht Kavgası
20.yüzyılın ikinci yarısı ile 21. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan yaklaşık 70 yıllık bir dönemde etkili ve popüler bir figür olan Kraliçe II. Elizabeth’in geçen hafta (08 Eylül 2022) ölmesi nedeniyle düzenlenen törenler dünya kamuoyu tarafından ilgi ile takip edilmektedir. Bu yazı yazıldığı sırada da törenler devam etmekteydi.
Bu süreçte gerçekleştirilen ilginç bir ritüel ise Kraliçenin ölümünün Kraliyet Arılarına bildirilmesi amacıyla gerçekleştirilendir. İngiltere’nin günlük gazetelerinde yer alan habere göre kraliyet arıcısı, yüzlerce yıllık geçmişe dayanan bir geleneğe uygun olarak Kraliyet Kovanlarındaki arılara Kraliçenin öldüğünü, ancak bu nedenle gitmelerine de gerek bulunmadığını çünkü yeni patronları olan Kral III. Charles’ın onlardan hizmet etmelerini beklediğini bildirmiştir (1, 2).
Kraliyet arılarının, özellikle de her bir kovanın başında bulunan Kraliçe Arıların bu habere nasıl tepki verdikleri ve kendi aralarında taht kavgasına başlayıp başlamadıkları haberde yer almıyor. Ancak ister istemez bu haber iş yaşamındaki Kraliçe Arıları ve Kraliçe Arı Sendromunu akla getirmektedir. Bu nedenle bu yazının konusunu kadınların iş yaşamında karşılaştıkları ayrımcılık sorununa ilişkin özel bir duruma gönderme yapan ve konu ile ilgili literatürde yaklaşık 50 yıldan beri tartışılmakta olan Kraliçe Arı Sendromu (The Queen Bee Syndrome) oluşturmaktadır.
Kraliçe Arı Sendromu kavramı ilk kez 1973 yılında Staines, Travis ve Jayaratne tarafından yazılan bir makalede, işyerlerinde üst pozisyonlarda bulunan, kısacası gücü elinde bulunduran kadınların diğer kadınlara, özellikle de alt pozisyonlarda bulunan kadınlara olumsuz davranışlarda bulunmalarını ve yine alt pozisyonlardaki kadınların kariyer basamaklarını yükselmelerinde engel çıkarmalarını ifade etmek üzere kullanılmıştır. 1975 yılında Abramson “Kraliçe Arı” kavramını iş hayatında başarılı olan kadınların, kadınlara yönelik ayrımcılığı reddetme eğilimlerini vurgulamak için kullanmıştır (3).
Tipik bir arı kovanında Kraliçe Arı, İşçi Arılar ve Erkek Arılar olmak üzere 3 tip arı bulunur ve işçi arılar aslında Kraliçe Arı tarafından kısırlaştırılmış dişilerdir. Üstelik kovanla ilgili bütün işleri bu dişiler yapmaktadır. Dolayısıyla soruna ilişkin olarak Kraliçe Arı mecazının kullanılmasının ve bu nedenle sorunun Kraliçe Arı Sendromu olarak kavramlaştırılmasının oldukça anlamlı olduğu söylenebilir.
Yapılan araştırmalar Kraliçe Arı Sendromu yaşamakta olan ya da bu sendromla ilişkilendirilen kadınların 3 farklı belirti sergilediklerini göstermektedir: Bu kadınlar 1) Erkeklere özgü davranış kalıpları sergilemekte, 2) Diğer kadınlarla aralarına fiziksel ve psikolojik mesafe koymakta ve 3) Toplumsal cinsiyete dayalı hiyerarşiyi onaylamanın yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı hiyerarşiyi meşrulaştırmaktadırlar (4).
Bu belirtilerin toplumsal cinsiyet çerçevesinde biçimlenmiş olan rol kalıplarından kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Buna göre liderlik ve yöneticilik rol kalıpları kadınlara değil erkeklere uygun olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla kadın liderlere ve kadın yöneticilere ait rol kalıpları bulunmamaktadır. Bunun sonucunda da üst pozisyonlarda bulunan ya da üst pozisyonları hedefleyen kadınlar kendi davranışlarını erkeklerin rol kalıplarına uygun olarak değiştirmekte, kısacası erkek tanımına uygun liderlik ve yöneticilik davranışları sergilemek durumunda kalmaktadırlar. İkinci belirti toplumsal cinsiyete yönelik önyargılardan kaynaklanmaktadır. Üst pozisyona yükselen ya da yükselmeyi hedefleyen kadınlar kendilerinin diğer kadınlardan farklı olduklarını göstermeye çalışmaktadırlar. Üçüncü belirti ise Kraliçe Arıların kendi başarılarını referans olarak almalarından ve yaşadıkları süreçleri doğal kabul etmeye başlamalarından kaynaklanmaktadır. Öyle ki, üst pozisyonlardaki kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesine ve genç kadınların kariyerlerinde yükselebilmeleri için belirli kotaların belirlenmesi gibi tedbirlere erkeklerden daha fazla karşı çıktıkları görülmektedir (5). Kısacası sorunun esas olarak kadınların örgütlerdeki erkek egemen kültürle mücadelesi sırasında bu kültürü içselleştirmesinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir (6).
Bazı yazarlar sorunun kaynağının aslında kadınların birbirlerinin doğal müttefikleri olduğu varsayımına dayandığını, buna uygun davranılmamasının Kraliçe Arı olarak etiketlenmeye yol açtığını, kısacası aslında sorun olmayan bir durum nedeniyle üst pozisyonlardaki kadınların haksız yere yaftalandıklarını ileri sürmektedir. Öyle ki, üst pozisyonlardaki kadınların sırf diğer kadınları desteklemedikleri için “kötü üvey anne” gibi sıfatlarla anıldıkları da görülmektedir (7).
Sonuçta tıpkı Kraliçe Arı Sendromunun “cinsiyetçi” bir kavramlaştırma olması (8) gibi, durumu anlatmak için kullanılan örnekler ve yakıştırmalar da yine “cinsiyetçi” bir yaklaşım çerçevesinde ortaya çıkmış olmaktadır.
Bu durum ise “sorun şu kadından kaynaklanıyor” ve “kadını suçlayın!” gibi başlı başına toplumsal cinsiyet eşitliğini ihlal eden ve eşitsizliği doğallaştıran tutumlarla ve kalıplaşmış önyargılarla ilişkilendirilebilmektedir (9). Diğer bir ifade ile sorunun aslında erkek egemen kültürden kaynaklandığı görmezden gelinmekte ve sorunun nedeni kadınlarla ve kadın kimliği ile ilişkilendirmiş olmaktadır.
Son dönemde Kraliçe Arı Sendromunun bir neden değil aksine bir sonuç olduğu yönünde görüşler ortaya çıkmaya başlamıştır. Ayrıca kavramın ilk kullanıldığı makalenin yazarlarından olan Travis’in kavramın amacı olan “dikkat çekici” olmanın ötesine geçtiğine, yanlış yorumlandığına ve bundan dolayı hem rahatsızlık hem de pişmanlık duyduğuna yönelik açıklamaları da dikkat çekicidir (10).
Sorunun çözümü için ileri sürülen dikkat çekici bir öneri, örgütlerde toplumsal cinsiyete bağlı rol kalıplarından kaynaklanan önyargıların giderilmesinin, diğer bir ifade ile “kadınları düzeltmek yerine örgütleri düzeltmenin gerektiği” yönündedir (11).
Kısaca belirtmek gerekirse iş yaşamındaki kadınların sorunları çok çeşitli biçimlerde devam etmektedir. Bu makalede de dikkat çekmeye çalıştığım gibi örgütlerdeki sorunların en azından bir bölümünün erkek egemenliğinde ortaya çıkmış ve zaman içerisinde kurumsallaşmış rol kalıplarından ve bu çerçevede ortaya çıkmış örgüt kültüründen kaynaklandığı görülmektedir. Bu nedenle örgüt kültürünün içine sinmiş bulunan “kadın” ve “erkek” ayrımına dayanan anlayış terk edilmedikçe ve örgüt kültürü kadın ve erkek farklılıklarına dayanan bir anlayış yerine “insanı esas alan” bir yapı ve anlayış kazanmadıkça bu ve benzeri sorunların yaşanmaya devam edeceği söylenebilir. Dolayısıyla başta Kraliçe Arı Sendromu olmak üzere, kadınların iş yaşamında karşılaştıkları birçok sorunun eşitlikçi bir örgüt kültürü oluşturulmadan ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını kabul etmek gerekmektedir.
Prof. Dr. Umut OMAY
Kaynakça
(1) https://www.independent.co.uk/life-style/royal-family/royal-beekeeper-bees-queen-death-b2164345.html, 12.09.2022.
(2) https://www.dailymail.co.uk/news/article-11199259/Royal-beekeeper-informed-Queens-bees-HM-died-King-Charles-new-boss.html, 13.09.2022.
(3) Mavin, S. (2008), “Queen Bees, Wannabees and Afraid to Bees: No More ‘Best Enemies’ for Women in Management?”, British Journal of Management, 19, p. S75.
(4) Derks, B., Van Laar, C. and Ellemers, N. (2016), “The queen bee phenomenon: Why women leaders distance themselves from junior women”, The Leadership Quarterly, 27, p. 457.
(5) a.g.e., pp. 457-458.
(6) Faniko, K., Ellemers, N. and Derks, B. (2021), “The Queen Bee phenomenon in Academia 15 years after: Does it still exist, and if so, why?”, British Journal of Social Psychology, 60, p. 384.
(7) Roberto Arvate, P., Walczak Galiela, G. and Todescat, I. (2018), “The queen bee: A myth? The effect of top-level female leadership on subordinate females”, The Leadership Quarterly, 29, pp. 534-535.
(8) Derks, Van Laar, and Ellemers, a.g.e., p. 458.
(9) Mavin, S. (2006), “Venus envy: problematizing solidarity behaviour and queen bees”, Women in Management Review, 21 (4), p. 264.
(10) Elsesser, K. (2020), “Queen Bees Still Exist, But It’s Not The Women We Need To Fix”, Çevrim içi: https://www.forbes.com/sites/kimelsesser/2020/08/31/queen-bees-still-exist-but-its-not-the-women-we-need-to-fix/?sh=3faeff8c6ffd, 12.09.2022.
(11) a.g.e.
PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ
GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME
- Girişimciliğin Yeni Boyutu: Uluslararası Girişimcilik
- Nakit Öldü, Yaşasın Nakit Akışı!
- Fiyatı Kim Belirler?
- Tatlı Kâr Tuzağı
- Her Yeni Güne Borçla Başladığınızı Biliyor musunuz ?
- Ya Bir Gün Asgari Sermaye Tutarı Artırılırsa ?
- İşletmelerin Patlamaya Hazır Bombaları
- İş Yaşamındaki Filler ve Pireler
- Yöneticinin Zihnindeki Çalışan Tipleri
- B Planı Rehaveti
- İyi Bir Yöneticinin Gizli Silahı: Eleştiren Dostlar
- Önemsiz Aciliyetler
- Kızıl ve Mavi Okyanus Stratejileri
- Ölçerken Yanılmak
- Başarılı Bir Sunum İçin 10/20/30 Kuralı
- Örgütsel Ölümün ve Yenilenmenin Beş Aşaması
- Şirketinizin Kuğularının Hangi Renk Olduğunu Biliyor musunuz ?
- İşletmeniz Kanlı Canlı Bir Makine Olabilir mi ?
- Akıllı Hedeflerle Yönetme Sanatı !
- Çalışanlarınıza Bir de Johari Penceresinden Bakmaya Ne Dersiniz ?
- Bir Sayfa Fotokopi Çekmek İçin Kaç Kişi Gerekir ?
- Beş Yıl Tecrübeli Yeni Mezun
- Müşterilerinize İşgörenlerinize Davrandığınız Gibi Davranmayı Düşünür müydünüz ?
- Neden Bir Çift El Kiraladığımda Aynı Zamanda Bir İnsan da Almış Oluyorum ?
- Sermayemin Tamamını Bilançomda Gösterebilir misin Abidin ?
PAZARLAMA
- Kalite Senfonisi
- Beşi Bir Arada: Çok Duyulu Pazarlama
- Fijital Yerlilerle Tanışmaya Hazır mıyız ?
- Pazarlamanın Ötesine Geçmek: Metapazarlama ve Pazarlama 6.0
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
- İşveren Markası Yönetimine Bir Eleştiri: Çalışanlar Homojen Değildir!
- İşverenin Markalaşması
- Çalışan Devir Oranı Bize Neler Anlatabilir?
- Çalışan Bağlılığı: Platonik Bir Aşk Hikayesi mi?
İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ
- Nerede O Eski Beceriler!
- Henüz Demenin Sihri
- Yetenek Yanılgısı
- Başarısız Olacağını Biliyordum !
- Favori Çalışanımın Başarılı Olacağını Zaten Biliyordum
- Kontrol Odağı ve Başarı
- Bu Taşla Acaba Kaç Kurbağa Ürkütebilirim?
- Piyangodan Para Çıktı ! Hemen İstifa Ediyorum !
- Kraliçe Arıların Taht Kavgası
- Çok Yoğun, Hep Meşgul !
- Daha Nice Terfileriniz Olsun !
- İşinizin Vitamin Değerlerini Ölçtürdünüz mü ?
- En İyi Müdür Oskarı
- Tükenmişlik mi Kronik Yorgunluk mu ?
- Başarıyı İçselleştirememek: Impostor Fenomeni
- İş Sağlığı ve Güvenliğinin Yeni Bir Gündem Maddesi Olarak Karoshi
- Makbul İşkolik – Kötü İşkolik
- Uzmanlaşma Konusunda Ustalaşmak
- İş ve Meslek Karmaşası
- Kayıt Dışı İstifa
- Vasıf Yanılgısı
DİĞER KONULAR


















