Almanya, Rusya’ya Bağımlılığını Azaltmak İçin Katar ile Doğalgaz Anlaşması İmzaladı

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani, 20 Mart 2022'de Doha, Katar'da Alman ekonomi bakanı Robert Habeck ile el sıkıştı [Amiri Diwan/Handout Reuters]

DIŞ HABERLER – Almanya, Moskova’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmaya çalıştı. Bir Alman yetkili, Avrupa’nın en büyük ekonomisinin Rus enerji kaynaklarına daha az bağımlı hale gelmek istemesi nedeniyle Almanya ve Katar’ın uzun vadeli bir enerji ortaklığına ulaştığını söyledi.

Rusya Almanya’nın en büyük gaz tedarikçisi ve Alman ekonomi bakanı Robert Habeck, komşusu Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana Almanya’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını hafifletmek için birçok girişim başlattı. 

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani, 20 Mart 2022’de Doha, Katar’da Alman ekonomi bakanı Robert Habeck ile el sıkıştı [Amiri Diwan/Handout Reuters]

Katar kaynakları, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani’nin Pazar günü Habeck ile bir araya geldiği ve ikilinin başta enerji sektöründe olmak üzere ikili ilişkileri ilerletmenin yollarını ele aldıklarını belirtti.

Berlin’deki Alman ekonomi bakanlığı sözcüsü Pazar günü bir anlaşma yapıldığını doğruladı.

Sözcü, “(Habeck) ile Katar’a gelen şirketler artık Katar tarafıyla sözleşme müzakerelerine girecekler.” dedi.

Katar yaptığı açıklamada, yıllardır Almanya’ya tedarik sağlamaya çalıştıklarını, ancak görüşmelerin hiçbir zaman somut anlaşmalara yol açmadığını bildirdi.

Katar, Almanya ile “ilgili ticari taraflarının uzun vadeli LNG tedariki konusunda yeniden etkileşime gireceği ve görüşmeleri ilerleteceği” konusunda anlaştığını vurguladı.

Şubat ayı sonlarında, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bazı eleştirmenlerin Almanya’nın Rus gazına aşırı güvendiğini söylemesine yanıt olarak sıvılaştırılmış doğal gaz için iki yeni terminal inşa edildiğini duyurdu. Terminaller Kuzey Almanya’daki Brunsbuttel ve Wilhelmshaven’de yer alacak.

Almanya nükleer enerji üretimini bu yıl sonuna kadar aşamalı olarak kaldırmayı planlarken, gözlemciler Avrupa’nın en büyük ekonomisinin tüm enerji ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı konusunu sorgulamaya devam ediyorlar.

 

 

Girişim Ekosisteminde Melek Yatırımcıların Rolleri

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Risk almadan iş hayatında başarılı olamazsınız. Bu kadar basit.” Adena Friedman

Yeni kurulan, büyüme potansiyeli olan ve katma değeri yüksek iş fikirlerine, finansal yatırım yapan, bilgi ve tecrübesini girişimciyle paylaşan kişiler, “melek yatırımcı”, “bireysel katılım yatırımcısı” ya da “iş melekleri” olarak ifade edilebilmektedir.

Melek yatırımcılar, yatırım karar alırken finansal unsurlarla birlikte, finansal olmayan unsurları da düşünürler. Melek yatırımcı, her zaman yatırım karlılığını odak noktası yapmaz. Yatırım kararı, sosyal, ekonomik ya da kişisel faktörlerden etkilenir. Wetzel11, finansal olmayan unsurların melek yatırımcı kararında önemli bir faktör olduğunu belirtmektedir. Melek yatırımcının, girişim faaliyeti içinde bulunma isteği motive edici bir unsur olmaktadır.

Etzioini, melek yatırımcıların yalnızca refah artırma amacında olmadığını ayrıca, kendi çıkarlarının yanında başkalarının veya toplumun faydasını da düşündüğünü ifade etmektedir. Onasbrugge ve Robinson’un çalışmalarında da benzer bulgulara rastlanılmıştır.

Buna göre, melek yatırımcıların, yatırım kararını etkileyen üç ama unsur bulunmaktadır. Bunlar; ekonomik unsurlar, girişim süreci içinde bulunma isteği ve sosyal sorumluluk duygusudur.

Melek Yatırımcıların Özellikleri

Melek yatırımcılık emek, deneyim ve bilgili olmayı gerektiren bir süreçtir. Başarılı bir melek yatırımcının özellikleri aşağıdadır:

  • Vizyoner bir bakış açısına sahip olması
  • Finansal durumunun güçlü olması
  • Para kaybını kabullenebilmesi
  • Risk alabilmesi
  • Başarısızlığı kabullenmesi
  • Düşünce ve davranışlarının tutarlı olması
  • Özel yeteneklere sahip olması
  • Disiplinli olması
  • Öğrenme azminin ve isteğinin olması
  • Girişimcilere ve fikirlere saygı duyması.

Melek yatırımcıların diğer özellikleri de aşağıda belirtilmektedir:

  • Melek yatırımcılar bireysel şekilde yatırım yapabilecekleri diğer melek yatırımcılarla da birleşip, yatırım yapabilirler.
  • Melek yatırımcılar, genellikle finans ve yönetim konusunda uzmanlığa sahiptirler.
  • Melek yatırımcılar, kar beklentisinin yanında, manevi sosyal tatmine de önem verirler.
  • Melek yatırımcıların ortalama geliri 640 bin doların üzerindedir.
  • Melek yatırımcılar, yatırım yaptıkları girişimlerin yönetiminde aktif olarak bulunmak isterler.
  • Melek yatırımcılar genellikle, 35-65 yaş arasındadırlar.
  • Melek yatırımcıların eğitim düzeyi yüksektir.
  • Melek yatırımcılar genel olarak erkektir.
  • Melek yatırımcılar; medikal ve sağlık hizmetlerine, e-ticaret, yazılım ve teknoloji alanlarına daha çok yatırım yaparlar.
  • Borsaya girmemiş şirketlere, sermayelerinin %5-15’i kadar yatırım yaparlar.
  • Melek yatırımcıların yaklaşık %60’ının kendi işi vardır ve bunların büyük çoğunluğu kendi işlerinde kurucu olmaktadır.

Melek yatırımcıların, girişimciye sağladığı fon kaynaklarının yanında sosyal sorumluluk rolüyle girişimciler desteklenmektedir. Girişimci ve melek yatırımcının bu iş birliği neticesinde yeni iş fikirleri ortaya çıkmakta ve istihdam artışı sağlanmaktadır.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2021). Girişimci ve Melek Yatırımcı İş Birliği, Ed. Himmet Karadal, Küresel Girişimcilik Güncel Gelişmeler, Beta Basım, Ankara.

İhalelerde Yüksek Fiyat Artışları ve Sözleşme İmzalama Yükümlülüğü

Yüksek Fiyat Artışları Nedeniyle, İhale Konusu İşin Girdi Maliyetlerinin Artışlar, İhale Üzerinde Kalan İsteklinin Sözleşme İmzalama Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırır Mı? 

İtirazen Şikayet Konusu; İhale konusu işin girdi maliyetlerindeki yüksek fiyat artışları, ihale üzerinde kalan isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünü ortadan kaldırır mı?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti;  02.03.2022 tarihli ve  2022/UH.II-304 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihalenin 28.09.2021 tarihinde yapılması planlanmış iken şikayet üzerine zeyilname ile bir defa ertelendiği, ihale sürecinin sözleşme aşamasına gelmesinin 3 aydan fazla sürdüğü, bu süre içerisinde covid-19’un daha fazla hissedilir olduğu, üretimin yavaşlaması, tüketimin artması neticesinde özellikle ihale konusu işin ifası sırasında kullanılacak gıda maddelerinin temin edilmesinin güçleştiği, dövizde yaşanan dalgalanmalar nedeniyle gıda fiyatlarında 3-4 kat artış olduğu, bu nedenle gerek ihale üzerinde bırakılan gerekse ekonomik açıdan avantajlı olarak ilan edilen firmaların sözleşme imzalamaları halinde iflasın eşiğine gelecekleri, ihtiyaçların uygun şartlarda ve zamanında karşılanmasını sağlamak için Kurumun üst idare sıfatıyla şikayete konu ihaleyi iptal etmesi gerektiği ya da yaklaşık maliyetin güncellenmesinin gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

İhale işlem dosyası üzerinden yapılan inceleme neticesinde, ihalenin 28.09.2021 tarihinde herhangi bir zeyilname ile ertelenmeden ilk belirlenen tarihte gerçekleştirildiği ve 18.10.2021 tarihli komisyon kararı ile ihalede en avantajlı 1. teklif sahibi olarak belirlenen isteklinin 10.11.2021 tarihli yazı ile sözleşmeye davet edildiği, söz konusu isteklinin idare tarafından sözleşmeye davet yazısında belirtilen yükümlülükleri verilen sürede yerine getirmediği ve sözleşme imzalamadığı, bunun üzerine idare tarafından ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olan ……………….. Hizmetleri Limited Şirketi’nin 28.01.2022 tarihli yazı ile sözleşmeye davet edildiği, sözleşmeye davet yazısı üzerine başvuru sahibi tarafından yukarıda yer verilen iddia ile ilgili şikayet sürecinin başlatıldığı anlaşılmıştır.

Başvuru sahibi tarafından itirazen şikâyet dilekçesinde yer verilen Covid-19’un etkisini artırarak ihale konusu işin ifası sırasında kullanılacak gıda maddeleri fiyatının 3-4 kat artması nedeniyle ihale üzerinde bırakılan isteklinin iflasına neden olunacağı yönündeki iddialar ile ilgili olarak; Covid-19’un 2020 yılının başlarından itibaren dünya ekonomisi üzerinde olumsuz etkisinin olduğu izaha muhtaç olmayan bir gerçektir. Ancak, başvuruya konu ihalenin covid-19’un etkilerinin yaklaşık ikinci yılında gerçekleştirildiği, isteklilerin tekliflerini hazırlama aşamasında devam eden bir süreç olduğu, fiyat artışlarının tüm dünyada etkisini göstermekte olduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda, basiretli bir tacirden sözleşme sürecinde nasıl bir fiyat artışı ile karşılaşabileceğinin öngörülüp ihale dokümanında belirtilen girdi maliyetlerini belirleyerek, ihale konusu işin ifasının hazırlığını da ihale dokümanına uygun olarak programlaması beklenecektir. Zira ihale dokümanındaki şartları okuyup kabul ederek teklif veren isteklilerin, ihale konusu edimin ifasını zora sokmayacak şekilde hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Diğer taraftan, yaklaşık maliyetin hangi aşamada ve hangi şartlarda güncellenebileceği, ihalelerin hangi durumlarda iptal edilebileceği hususları mevzuatta kurallara bağlanmıştır. Sözleşmeye davet aşamasında yaklaşık maliyetin güncellenmesinin mümkün olmadığı ve gelinen aşamada ihalenin iptalini gerektirecek herhangi bir mevzuata aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ihaleye ilişkin yapılan tespitler, itirazen şikayet dilekçesinde iddia edilen hususlar çerçevesinde değerlendirildiğinde,

ihale konusu işin girdi maliyetlerindeki yüksek fiyat artışları nedeniyle ihale üzerinde bırakılan isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünün ortadan kalkmayacağı ve ihalenin bu sebepten dolayı iptal edilemeyeceği,

ihale sürecine ilişkin herhangi bir hak kaybı ve menfaatinin oluşmayacağı anlaşıldığından iddianın yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

İlgili firmanın yaptığı itirazen şikayet başvurusu başvurusunun reddine,
Oybirliği ile karar verilmiştir.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

Satınalma Yöneticileri STZ22’da Buluşuyor – Satınalmada Gece Görüşü

Yüzlerce satınalma profesyonelinin oluşturduğu, TÜSAYDER tarafından düzenlenen Satınalma Zirvesi, ‘’ Satınalmada Gece Görüşü’’ sloganıyla büyük bir buluşmaya hazırlanıyor.

Türkiye Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği (TÜSAYDER) tarafından yapılan açıklamaya göre çalıştıkları şirketlerde aldıkları kararlar ile 50 milyar dolarlık satınalma gerçekleştiren satınalma yöneticileri, ‘’ Satınalmada Gece Görüşü’’ sloganıyla Satınalma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi’nde (STZ) buluşacak. Türkiye’nin büyük şirketlerinin satınalma yöneticilerinin üye olduğu, TÜSAYDER tarafından düzenlenecek STZ22, bu yıl 19 Mart’ta İstanbul’da yapılacak.

Türkiye’de aynı çatı altında, 6 binden fazla satınalma yöneticisine bilgi veren ve kanaat önderliği yapan TÜSAYDER, Türk Lirası’nın değerlenmesi ile yerli ve milli ürün kullanma, yerli ürünlerin globalleşmesi konularında devletin verdiği çabaya bir sivil toplum kuruluşu olarak destek vererek , bu yıl ki sloganını ‘’Satınalmada Gece Görüşü’’ olarak belirledi.

ETKİNLİK PROGRAMI:

8.00 – 8.30 Kayıt

8.30 – 9.00 Açılış Konuşması

Murat Altun // TÜSAYDER Başkanı

9.00 – 9.40 Yakın Gelecekte Tedarik Zinciri Yönetimi: Beklentiler ve Zorluklar

Dr.İsmail Karakış // PwC Yönetim Danışmanlığı /Tedarik Zinciri Lideri

9.40 – 10.20 Sürdürlebilir Tedarik Zincirlerinin Şirketlerin Marka Değerine Katkısı

Tuğrul Günal // Tedar Yönetim Kurulu Başkanı

10.20 – 10.50 Networking / Coffee Break

10.50 – 11.30 Tedarik Zincirinin Halkaları Koptu mu ?

Dr. Hakan Çınar/  Dış Yönder Başkanı / Mentor Gümrük Müşavirliği CEO

11.30 – 12.15 İkinci Makine Çağında Endüstriyel Trendler

Dr. Lütfi Apilioğulları // Yönetim Danışmanı

12.15 – 13.15 Öğle Yemeği + Networking

13.15 – 14.00 Savunma Sanayii Tedarik ve Yerlileştirme – Millileştirme Süreçlerinde Havelsan Yaklaşımı

Yavuz Ekinci // İş Ekosistem Müdürü

14.00 – 14.40 Belirsizlik İçinde Tedarik Risk Yönetimi

Muhsin Emre Çevlik // Dominos Tedarik Zinciri ve Satınalma Direktörü

14.40 – 15.20 Bit’ler Bayt’lar Atomları Yönetebilir mi?

Şeref Oğuz // Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı

15.20 – 16.00 En İyi Yerlileştirme Proje Ödülü

16.00 – 16.20 Networking / Coffee Break

16.20 – 17.00 Panel // Liderlerin 2022 Ajandaları

Moderatör : Meriç Atalay // Tavuk Dünyası Satınalma ve Dış Ticaret Direktörü // Tüsayder Yön. Kur. Üyesi

Panelist: Tahsin Öztiryaki // Öztiryakiler Yön. Kur. Başk. V. / İstanbul Demir ve Demirdışı İhracatçılar Birliği Yön. Kur. Başk.

Panelist: Özhan Can // Huhtamaki Türkiye Genel Müdürü

Panelist: Ömer Karadeniz // Plasfed Yönetim Kurulu Başkanı

Panelist: Oğuzhan Güngördü // g2mEksper Genel Müdürü

17.10 – 17.50 Tedarik Krizlerinde Etkin Talep Yönetimi

Ergin Uluşahin // Diversey Tedarik Zinciri Direktörü

17.50 – 18.10 Kapanış Konuşması

M. Ediz Kaplan // Tüsayder Yön. Kur. Başk. Yrd. / LC Waikiki Bilgi Teknolojileri Satınalma Müdürü

Ayrıntılı Bilgi İçin:

https://www.satinalmazirvesi.org/

Dış Ticaret Terimleri Ve Kısaltmaları

Geçen sayıda İngilizce’nin 21. Yüzyıldaki “Lingua Franca” olduğundan, bu nedenle İngilizce’nın 21. Yüzyılın ticaret dili olduğundan bahsetmiştik. Bu nedenle şirketlerin yanı sıra artık birçok ülkenin de resmi ticaret dili olarak kabul ettiği İngilizce’nin ticaret hayatına yönelik bazı özelliklerini bilmek ve bunlara hâkim olmak ticaret hayatındaki olmazsa olmaz bir ön koşul haline gelmektedir.

Dil kullanımında çeşitli sosyal grupların “jargon” olarak nitelendirilen özgün dil kullanımlarını tercih ettikleri bilinen bir gerçektir. Ticaret hayatında da ticari işlemlere özgü “jargon” kullanılması bu nedenle şaşırtıcı gelmemelidir. Ticari jargon denildiğinde iletişimi daha da pratik hale getirmek amacıyla yaygın olarak kullanılan kısaltmalar ilk akla gelen örnekler arasındadır. Üstelik bu kısaltmalar ticari işlemlerin gerçekleştirilmesinde bir kural haline gelmektedir. Gerçekten de çoğunlukla, İngilizce kelime öbekleri veya sözcüklerin baş harflerinden oluşan bu kısaltmalar dış ticaret iletişiminde gerekli olduğu kadar Incoterms (International Commercial Terms) kuralları açısından da önemlidir. Incoterms (uluslararası ticari terimler) belli başlı tüm ticaret terimlerinin kesin anlamlarını ve kısaltmalarını içermektedir. 1919 yılında uluslararası ticareti kolaylaştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla kurulan Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ilk defa 1936 yılında ilk ticari kısaltmaları yayınlamaya başlamıştır. Tüm dünyada ticaret açısından uluslararası ticari kısaltmaların kullanımının ticareti evrensel bir düzleme çekebileceği öngörülmüştür.(Incoterms 2020) Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) da dış ticaret terimlerinin kısaltmalarının kullanılmasını tavsiye etmektedir. (UNECE2020)Tavsiye etmesinin nedenleri arasında ise, bu kısaltmaların ticarette ortak bir anlayış çerçevesinde enformasyon akışını kolaylaştırması yatmaktadır. Bu kısaltmaların bir açıdan ticaret dünyasında alfabetik bir kod oluşturması da önemsenmektedir. Diğer yandan Incoterms, dış ticarette bir kurallar bütününe de işaret etmektedir. Bu kurallar, dış ticareti taraflar açısından kolaylaştırmakta, riskleri en aza indirmekte rehberlik etmektedir. Incoterms kurallarında yaygın olarak kullanılan belli başlı kısaltmalar bağlamında yıllara göre terimlerin kapsamı da genişletilmekte, değiştirilmekte veya yeni terimler eklenmektedir. En son,  Incoterms 2020 yayınlanmıştır.

Incoterms 2020 de güncellenen, yenilenen ve kapsamı değişenler olduğu kadar aynı şekilde korunanlar da bulunmaktadır. Incoterms 2020’ye göre ticari işlemlerde standart olarak kullanılması gereken kısaltmalar  şu şekildedir:

EXW-Ex Works (İş Yerinde Teslim)

FCA-Free Carrier (Taşıyıcıya Masrafsız Teslim)

FAS-Free Alongside Ship (Gemi Doğrultusunda Masrafsız Teslim)

FOB– Free on Board (Gemide Masrafsız Teslim)

CPT Carriage Paid to(Taşıma Ücreti Ödenmiş Olarak Teslim)

CIP-Carriage and Insurance Paid to(Taşıma Ücreti ve Sigorta Ödenmiş Teslim)

CFR-Cost and Freight (Masraflar ve Navlun Dahil Teslim)

CIF-Cost Insurance and Freight  (Masraflar, Sigorta ve Navlun Dahil Teslim)

DAP-Delivered at Place(Belirtilen Yerde Teslim)

DPU-Delivered at Place Unloaded(Belirtilen Yerde Eşya Boşaltılmış Teslim)

DDP-Delivery Duty Paid (Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim)

Kaynaklar:

Incoterms 2020: https://iccwbo.org/resources-for-business/incoterms-rules/incoterms-2020/

Recommendation No:5 Abbreviations of Incoterms, November 2020 https://unece.org/trade/publications/recommendation-ndeg5-abbreviations-incoterms-ecetrade458-2020-edition

 

Rusya’ya Uygulanan Yaptırımlar Nedeniyle Yeni Konteyner Krizi Kapıda !

Ukrayna’yı işgal girişimi sebebiyle Avrupa ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar, küresel lojistik sektörünü de olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. ATF Forwarding Genel Müdürü Haldun Kavrar, Çin-Avrupa ticaretinde Rusya’nın çok önemli bir lojistik güzergâhı olduğuna dikkati çekti. 

Çin – Avrupa hattında Rusya üzerinden geçen demir yolu ile yılda 1 – 1,5 milyon TEU konteyner taşındığını vurgulayan Kavrar, “ABD ve Avrupa’nın yaptırımları nedeniyle bu hatta ciddi aksamalar yaşanabilir. Böyle bir durumda bu taşımalar denizyoluna kaydırılacaktır. Ancak hali hazırda devam eden konteyner krizi ve yüksek navlun maliyetleri üzerine böyle bir talep nedeniyle inanılmaz problemli zamanlar yaşanabilir.” dedi.

Pandeminin başladığı 2020 yılında 1,1 milyon TEU, geçen yılın ise ilk altı ayında 701 bin TEU konteynerin taşındığı Çin – Avrupa tren seferlerinin, Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenmesi bekleniyor. ATF Forwarding Genel Müdürü Haldun Kavrar, bu hatta demir yoluyla taşınması planlanan yıllık 1 – 1,5 milyon TEU konteynerin olası bir yaptırım karşısında deniz yoluna kaymasının muhtemel olduğunu, bu durumun deniz yolu taşımacılığında global krizlere yol açabileceğini belirtti.

Halihazırda devam eden konteyner krizi ve yüksek navlun maliyetlerinin üzerine böyle bir talebin deniz yolu ile karşılanmasının mümkün olmadığının altını çizen Kavrar, “Deniz yolunda şu an için ilave 1 – 1,5 milyon TEU konteyneri kaldıracak ne kapasite ne de elleçleyecek liman var.” diye konuştu.

“Hava da pek iç açıcı değil!”

Hava kargo taşımacılığında da benzer bir sorunu işaret eden Kavrar, “Avrupa ülkeleri ile Rusya, hava sahalarını birbirlerine karşılıklı olarak kapattığı için Çin ile Avrupa ülkeleri arasındaki hava yolu taşımacılığı da maliyetleri de yükselişe geçiyor. Çünkü Çin’den Avrupa’ya giden uçaklar yakıt tasarrufu için önce Kuzey’e yani Rusya üzerine doğru hareket edip, daha sonra Avrupa sahasına giriyorlardı. Güncel gelişmeler nedeniyle havadaki rota da maliyetler de değişiyor. İlave olarak dünyanın en büyük kargo uçakları Rusya ve Ukrayna’ya ait. Bu da havadaki diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmaya başlayacak.” dedi.

“İhracat ve lojistikte Türkiye fırsatlar yakalayabilir”

Çin ile Avrupa arasında yaşanması muhtemel tedarik zinciri sorununda, Türkiye için bazı fırsatların olabileceğini belirten Kavrar, bazı Avrupalı şirketlerin mal tedarikini Türkiye’ye kaydırabileceğinin altını çizerek, şunları da kaydetti:

“Bu durum hem üretici/ihracatçı için hem de yerli lojistik şirketleri için yeni fırsatlar doğurabilir. Türkiye, bu krizi doğru yönetebilirse Avrupa’ya ihracatımız, dolayısıyla taşımalarımız da artacaktır. Ayrıca Rusya hava sahası Türk uçaklarına kapanmadığı için Avrupa – Asya Pasifik hattında Türk hava kargo şirketleri daha çok tercih edilecektir.” 

Ara Dinlenme Süresi ve İşe Geç Başlama/Erken Bırakma

LÜTFİ İNCİROĞLU

Ara Dinlenme Süresinin, İşe, Ara Dinlenme Süresi Kadar Geç Başlama veya Aynı Süreyle Erken Bırakma Şeklinde Kullandırılması Mümkün müdür?

İş süresinin düzenlenmesine ilişkin hükümler, öncelikle iş gücünün korunması amacına hizmet etmektedir. Bu amacın gerçekleştirilmesi, sadece günlük çalışma süresinin sınırlandırılmasını değil, aynı zamanda işçilere çalışma süresi içinde işe ara verme imkanının da tanınmasını gerektirmektedir. Aksi taktirde, çalışmaya bağlı gerilimin, dikkatsizlik ve kazalara yol açması ve zaman içinde sağlık sorunlarıyla karşılaşılması kaçınılmazdır. İşte 4857 sayılı Kanunun 68 nci maddesindeki ara dinlenmesine ilişkin düşünce bu tür sonuçları önlemek için düzenlenmiştir [1].

Bu nedenledir ki, ara dinlenmesi, işçinin “çalışma” ya da “çalışmaya hazır olma” yükümlülüğünün bulunmadığı; bu süreyi nerede ve nasıl geçireceğine serbestçe karar verebileceği bir zaman dilimi olarak tanımlanmaktadır. Ara dinlenmeleri işçilere hem dinlenmeleri, hem de yeme içme gibi zorunlu gereksinmelerini karşılayabilmeleri için, günlük çalışma süreleri içinde verilen dinlenme süreleridir. Bu dinlenmeler, “çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin adet ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle” verilir (İşK. m.68/1)[2].

Yargıtay’a göre de, “İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır. Ara dinlenmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az on beş dakika, dört saatten fazla ve yedi buçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedi buçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedi buçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi 11 saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok 11 saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde 11 saate kadar olan çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, on bir saat ve daha fazla çalışmalarda ise en az bir buçuk saat olarak verilmelidir. İşçi, ara dinlenme saatinde tamamen serbesttir. Bu süreyi işyeri içinde ya da dışında geçirebilir. İşyerinde geçirmesi halinde bu süre içinde çalışmaya devam etmesi durumunda ara dinlenmesi verilmemiş sayılır. Ancak işçi işyerinde kalsa bile, ara dinlenmesi süresini serbestçe kullanabilir, bu süre içinde çalışmaya zorlanamaz.

Ara dinlenmesi için ücret ödenmesi gerekmez. Ancak, bu süre işçiye dinlenme zamanı olarak tanınmamışsa, işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Bu sürenin haftalık 45 saati aşan kısmını oluşturması halinde ise, zamlı ücret ödenmelidir. Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun kullandırılması gerekir. İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin 3. maddesinin 2. fıkrasında, ara dinlenmelerinin ilkim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliğine göre yirmi dört saat içinde kesintisiz on iki saat dinlenme süresi dikkate alınarak verileceği hükme bağlanmıştır. Adı geçen yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında da ara dinlenme süresinin çalışma süresinden sayılmayacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davacı … mağazasında müdür vekili olarak çalışmakta olup; Mahkemece, tanık beyanları doğrultusunda, davacının yaz döneminde birinci vardiyada 09.00-13.00 saatleri arasında çalıştığı, 13.00-18.00 arası ara dinlenmesi kullandığı, 18.00-22.00 saatleri arasında tekrar çalıştığı, gün içerisinde ara dinlenmelerin mahsubu ile günde 7 saat çalıştığı; ikinci vardiyada 13.00’de çalışmaya başladığı, 18.00-20.00 saatleri arasında ara dinlenme kullandığı, 20.00-24.00 saatleri arasında tekrar çalıştığı, gün içerisinde ara dinlenmelerin mahsubu ile günde 8 saat çalıştığı kabul edilmiştir. Davacının birinci vardiyada 13.00-18.00 saatleri ile ikinci vardiyada 18.00-20.00 saatleri arasında ara dinlenme süresi kullandığı sabit olup; bu sürelerin dışında günlük çalışma süresinden birer saatlik ara dinlenme mahsubu hatalı olup bozmayı gerektirmiştir[3].

Sonuç olarak, ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dahilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun kullandırılması gerekir.

[1]TULUKÇU, Binnur, İş Hukukunda Dinlenme Hakkı, Ankara 2012, s.5,6; SOYER, Polat, “Yargıtay’ın Ara Dinlenmesine Ait Kararı Üzerine Düşünceler”, Türk Kamu-Sen, Mart 1989, s.8.

[2] İNCİROĞLU, Lütfi Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı İstanbul 2019, s.311-312.

[3] Y22HD.03.04.2019 T.,E.2016/9350, K.2019/7444 Legalbank.

Garantili İhracat Akreditifinin Finansmanda Kullanılması

GARANTİLİ İHRACAT AKREDİTİFİ NEDİR?

Akreditifi ben garantili diye bilirdim ancak makalemin başlığına baktığımda “garantili akreditif” denildiğine göre bu işin bir de garantisiz kısmının da var olduğunu görüyorum.

İşte, teyidli akreditifler bir nevi garantili akreditif gibi görünürler. Bu arada akreditif swiftinde “Karabank” olduğunu gördünüz. Öyle bir banka mı varmış?

AKREDİTİF NEDİR?

Madem garantili akreditiften bahsediyoruz, bu durumda akreditifin ne olduğuna bakalım öncelikle: Bir nevi şartlı havaledir. Belli şartların yerine getirilmesi ile bankaların birbirlerine ödeme taahhüdü vermeleridir. Teyid ilave edilmesiyle adeta ikinci bir güvence haline gelir.

Bir nevi şartlı havaledir. Bir ithalat işleminde ithalatla ilgili koşullar olan;

  • Yükleme vadesi,
  • Ödeme şekli,
  • Malın cinsi,
  • Kalite,
  • Fiyatı,
  • İstenen evraklar,
  • İstenen evrakların ibraz tarihi,

Konuları içeren akreditif mektubunun ithalatçının bankası tarafından yurt dışındaki ihracatçının bankasına gönderilmesi ile mal bedelinin, mal Türkiye’ye gönderilmesinin ardından ödenmesini taahhüt etmektedir.

İSKONTO NEDİR?

İskonto, bir finansal varlığın (vadeli akreditif, poliçe, senet, P/N)  vadesinden önce paraya çevrilmesi  halinde vade sonuna kadar oluşacak zaman için hesaplanacak faizin, peşin olarak tahsili ve bakiyenin lehtara vade sonunu beklemeden ödenmesidir. İskonto etmek de gelecekte elde edilecek bir paranın bugünden elde edilmesi karşılığında yapılan indirimdir.

GARANTİLİ AKREDİTİF İSKONTOSU HANGİ KOŞULLARDA YAPILABİLİR?

İskonto tanımından da anlaşılacağı üzere bir akreditifin iskonto edilebilmesinin şartı vade içermesidir. Akreditif bedelinin ödenmesi belli bir vadeyi içeriyorsa iskontonun yapılması söz konusu olabilir.

Akreditif iskontosunda gerekli koşullar ana başlıklar olarak şöyle özetlenebilir;

  • Akreditif vadeli olmalıdır. “By deferred payment letter of of credit” .
  • Akreditifle ilgili yüklemenin yapılmış,
  • Akreditifte talep edilen vesaikin eksiksiz ve zamanında bankaya teslim edilmiş,
  • Akreditifte talep edilen vesaikin teyid veya ödeme bankası veya amir banka tarafından incelenmesi sonrasında evrakların kabul edildiğinin,
  • Evraklarda rezerv olmaması,
  • Evrakların kabulünü müteakip, amir / teyid / ödeme bankası tarafından ödeme vadesinin şifreli bir swift mesajı ile ihracatçının bankasına teyid edilmiş olması,
  • Akreditif üzerinde ödemeyi kısıtlayan veya bloke altına alan bir temliğin bulunmaması,

gereklidir.

İskontoyu yapacak finansal kuruluşlar; faktoring, forfaiting veya bankalar iskonto edecekleri akreditifin;

  • Vade uzunluğunu, (2 ay, 3 ay, 6 ay, 1 yıl gibi)
  • Akreditif / teyid bankasının kim olduğunu, bu bankanın kredibilitesinin finans piyasasında kabul edilebilir olması,
  • Ülke riskinin neler olabileceğini,
  • Güncel faiz / iskonto oranlarının ne olacağını,
  • Tutarın ve masrafların ne olacağını,

göz önünde bulundururlar.

Riski fazla olan (akreditifin sadece amir bankanın taahhüdünü taşıması)  veya ülke riski var olan akreditifi iskonto etmekten kaçınırlar. İskonto edilebilmesi için bir akreditifin riskinin minimum düzeyde olması gereklidir. Sıfır bir riskin varlığından zaten söz edemeyiz.

İhracatçı akreditifle ilgili malını yüklemesi ve akreditif koşullarına uygun vesaiki bankasına verecek, evrakların kontrolü sonucunda evrak kabulü ve vadenin teyidinin yapılması ile ihracatçının hangi tarihte parasını alabileceği bankaca belirlenmiş olur. İşte bu aşamada ihracatçı akreditifini kırdırır / iskonto ettirir. Akreditif vadesini beklemeden iskonto yolu ile parasını alır.

REŞAT BAĞCIOĞLU

Ödüllü İş Bulmacası No:4

ÖDÜLLÜ İŞ BULMACASI 4. Hafta

Güzel bir mola verin. Zihinsel bir tazeleme için bulmaca çözün.
İş hayatı odaklı bulmaca için 5 dakika zaman ayırın.

İnteraktif şekilde web sitesi veya PDF üzerinde çözebilirsiniz.

Her pazartesi bir bulmaca sizi bekliyor.
Haftanın bulmacasını çözmek için https://satinalmadergisi.com/bulmaca4/ 

Geçmiş ve güncel tüm bulmacaları çözmek için; 

https://satinalmadergisi.com/bulmacalar/
Ödül: 1 Kişiye Satınalma Dergisi Dijital Aboneliği.
Çözümünüzü dergi@satinalmadergisi.com a gönderin.

Business Crossword Puzzle No:4 by www.SatinalmaDergisi.com
Kolaylıklar dileriz. Prof. Dr. Murat ERDAL

10 Çalışana Yönelik Şirket Aboneliği ile Ekonomik Avantaj Elde Edin.

Kurumunuzun yetkinliklerini yükseltin.

Şirket olarak tüm dergi arşivine (111 sayı), araştırma raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya dijital erişim sağlayın. Dijital şirketi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Uluslararası Ticaret Modeli: Nitelikli İşgücü

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Gücün yeni kaynağı çok az insanın elinde olan para değil, çoğu insanın elinde olan bilgidir.” John Naisbitt

Donald B. Keesing, Nitelikli İşgücü Teorisini ortaya koyarken; endüstri alanında gelişmiş ülkelerin birbirleri ile dış ticaret yaparken bu ticaretin büyük kısmının sanayi malları olduğunu varsaymıştır. Keesing, nitelikli iş gücüne sahip ülkelerde nitelikli ürünlerin üretilmesini ve ihraç etmesinin gerektiğini belirtmiştir. Nitelikli iş gücüne sahip olmayan devletler, niteliksiz iş gücünün üretilebileceği ürünlerde uzmanlaşması ve ihraç etmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Nitelikli İşgücü Teorisinde; sermayenin oluşturulması, iş gücünün nitelikli bir şekilde bilgilendirilmesi, tasarruf yapılması belirtilmektedir. Bunun sonunda, emek ve sermayenin yoğun olduğu malların üretildiği açıklanmıştır. Bundan dolayı, iktisatçılar bu iki mal çeşidinin “türetilmiş kaynaklar” kapsamında bir arada tutulmasını savunmuşlardır.

Keesing 1965-1968 yıllarında yaptığı, analitik ve ampirik çalışmalarda insani sermayenin, uluslararası ticareti etkileyip-etkilemediğini araştırmıştır. Keesing’e göre, nitelikli iş gücünün, niteliksiz iş gücüne göre farklı şekilde değerlendirilmesinin iki sebebi bulunmaktadır:

  • İlk neden; teori, endüstrinin kuruluş yerlerini saptamasında etkilidir.
  • Diğer neden; teorinin, ülkelerdeki ekonomik büyüme rakamlarının açıklanmasını sağlamış olmasıdır. Nitelikli İşgücü Teorisi; dış ticaretle büyümeyi bir arada düşünmekte olup, dış ticareti etkileyen bir unsurdur.

Keesing, Heckscher-Ohlin Modelinden farklı olarak sermaye, doğal kaynaklar ve nitelikli iş gücü ile niteliksiz iş gücü gibi unsurların hareketliliğine ilişkin farklılıklar olduğunu belirtmektedir. Bu durumda Keesing’e göre; doğal kaynak dışında, diğer faktörler hareketlidir. Ekonomik faaliyetleri sınıflandırırken, doğal kaynaklara ulaşım bakımından yakın yerlere kurulan kuruluşlar birincil, uzak yerlere kurulan kuruluşlar ise ikincil faaliyet olarak adlandırılmaktadır.

Keesing, nitelikli iş gücünün uluslararası ticarete etkisini araştırmak için meslek gruplarını sınıflandırılmıştır. Bu gruplar:

  • Bilim adamları, mühendisler,
  • Teknisyenler, teknik ressamlar,
  • Diğer ustalık gerektiren meslekler,
  • Yöneticiler,
  • Makinistler, elektrikçiler ve küçük alet üretenler,
  • El becerilerine sahip nitelikli iş görenler,
  • Memurlar, satış ve hizmet çalışanları,
  • Yarı nitelikli ve niteliksiz çalışanlar olmak üzere sekiz gruba ayırmıştır.

Keesing, ithalat ve ihracat verilerinde, nitelikli iş grubuna göre bir ayrım yaparak; net nitelikli iş gücü katsayılarını ortaya koymuştur. Keesing’in elde ettiği bulgularla; bilinenin aksi özelliklerin var olduğu görülmektedir:

  • İlk özellik; ABD, İngiltere, Almanya, Japonya ve Fransa’nın, sekiz meslek grubunun tamamında; net ihracatçı konumunda olmalarıdır. İtalya, İsviçre, Belçika, İsveç ve Hollanda ise bazı meslek grupları dışında net ihracatçı durumundadır.
  • İkinci özellik; ABD, İngiltere ve Almanya’nın, Keesing’in bilim adamı ve mühendis meslek grubunu istihdam eden endüstri dallarında yapılan ihracat, yaklaşık %95,4 gibi önemli bir paya sahiptir. Aynı meslek grubunda ABD’nin payı %48,5 olarak saptanmıştır.

Keesing’in yaptığı bu çalışma, endüstri yoğun ülkelerin ihracatının, nitelikli iş gücü ağırlıklı olduğunu göstermektedir. Keesing’e göre Nitelikli İşgücü Teorisi, uluslararası ticareti açıklamak için bir model olarak kullanılmalıdır.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2019). Uluslararası İşletmecilik Teori, Kavram ve Örnek Olaylar, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara.