E-Ticaret ve Online Alışveriş Trendleri Araştırması

Nielsen’in hızlı tüketim ürünleri perakende ve alışverişçi trendleri konusunda gerçekleştirdiği araştırma, online alışveriş, e-ticaret ve tüketicinin online alışveriş alışkanlıkları hakkında da değerli bilgiler ortaya koydu. Araştırma ayrıca dijital dönüşüme uyum sağlamada ülkemizin potansiyelini de gözler önüne serdi.  

Türk alışverişçisi online ve mobilde dünya ortalamasının üzerinde…

Nielsen Genel Müdürü Didem Şekerel Erdoğan, Türk alışverişçisinin araştırmaya göre global ortalamanın çok üzerinde bir online ve mobil profile sahip göründüğünü söyledi. Didem Şekerel Erdoğan “Global nüfusun internet kullanım oranı %53 iken, Türkiye’de bu oran %67. Yine aktif sosyal medya kullanımı dünya ortalamasında %42 iken, Türkiye’de %63. Aynı şekilde, Türkiye mobilde de dünya ortalamasının üzerinde. Cep telefonu kullanıcısı oranı dünya genelinde %68 iken, Türkiye’de %90. Bunun sonucu olarak da cepten aktif sosyal medya kullanımı oranımız (%54), dünya ortalamasına (%39) göre oldukça farklılaşmakta.  Kullanıcı sayısı olarak bakıldığında, Türkiye’deki sosyal medya penetrasyonun global ortalamadan daha yüksek olduğunu biliyoruz. Nitekim, ana sosyal medya platformlarındaki kullanıcı sayısı sıralamamız, dünya nüfus sıralamasındaki yerimizin çok üzerinde. Dünya nüfus sıralamasında Türkiye 18. Sırada yer alırken, örneğin Facebook kullanıcı sayısı sıralamasında 9. sırada, Instagram kullanıcısı sırasında ise 5. sırada yer almaktayız.  Yalnızca kullanıcı sayısı değil, aynı zamanda sosyal medyada geçirilen ortalama süre de oldukça yüksek. Türk tüketicisi sosyal medyada, ABD ve Çin’le kıyaslandığında yaklaşık yüzde 50 daha fazla zaman geçirmekte. Dolayısıyla Türkiye, dijital dönüşümü çok daha kapsamlı biçimde yaşamaya aday bir ülke.” dedi.

 

Online ile birlikte karşımızda yeni bir alışverişçi profili çıkıyor…

Didem Şekerel Erdoğan “Tüm bu gelişmeler, karşımıza yeni bir alışverişçi profili çıkarıyor. Bu, bilinen geleneksel alışverişçiyle temelde aynı motivasyonlarla hareket eden, ancak daha güçlü bir konumda olan bir alışverişçi modeli…” şeklinde konuştu. Araştırmaya göre bu yeni alışverişçi modeli, fırsat ve yeniliklerden anında haberdar olma, ürün ve hizmetler hakkında başka kullanıcıların yorumlarına ulaşabilme şansına sahip. Anında fiyat karşılaştırması yapabiliyor, mağazaya gitmeden stoklardan haberdar olabiliyor…

Gıda perakendesinin geleceği e-ticaret ve modern kanallarda…

Nielsen Perakende Hizmetleri Lideri Tamer Gülsaç, gelecek projeksiyonlarına bakıldığında, gıda perakendesinde iki kanalın öne çıkmasının beklendiğini ve bunların da e-ticaret ile modern kanal olduğunu söyledi. Gülsaç “Global ölçekte toplam perakendenin %9’unu yapmakta olan e-ticaretin, 2020’de bu ağırlığını %12’ye çıkaracağı öngörülüyor. Hızlı tüketim ürünlerinin de içinde yer aldığı Türkiye perakende pazarında e-ticaret payı global ortalamanın altında. E-ticaret açısından Türkiye, ekonomik olarak da paralellikler gösterdiği Rusya ve Brezilya ile benzer bir yapıya sahip. TÜBİSAD verilerine göre 2017 yılında Türkiye’de online perakendenin toplam perakende içindeki payı %4,1 olarak gerçekleşti. Öte yandan bu alanda Çin, ABD ve İngiltere başı çekiyor.” dedi.

Online alışverişte gıda dışı ürünler tercih ediliyor…

Online alışverişe konu olan hızlı tüketim ürünleri kategorilerine bakıldığında, mevcut durumda daha çok gıda dışı kategorilerin online olarak alışverişe konu olduğu görülüyor. Nielsen Müşteri Hizmetleri Direktörü Yankı Yalçın, bebek bakım ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri ve evcil hayvan ürünlerinin online kanalda ön plana çıkmasını beklediklerini söyledi. Yalçın “Üstelik bu, sadece Türkiye’ye özgü bir durum da değil. Online alışverişin ciddi bir paya ulaştığı Güney Kore’ye bakılacak olursa orada da bebek bakım ürünleri, deterjan gibi kategorilerin öne çıktığı görülüyor. ABD’de de yine bebek ürünleri, evcil hayvan ürünleri, sporcu beslenme takviyeleri gibi kategorilerin ilk sıralarda yer aldığı göze çarpıyor. Hem global alışverişçi hem de Türk alışverişçisi için gıda kategorilerinde ilk seçenek online kanal değil. Özellikle taze gıdada, mağaza içinde yaşanan deneyim, önemini korumaya devam ediyor.” şeklinde konuştu.  

Barkodtürk Federal Etiketleme ve Tkn. Araç. San. Tic. Ltd. Şti.

Barkod Türk sektördeki 15 yıllık tecrübesi ile, Barkod ve Etiket Sistem Çözümleri alanında iş ortaklığı modeline imza atan bir üretim ve pazarlama markasıdır. Faaliyet yelpazesi yapışkanlı etiket üretimi ile başlayıp, barkod yazıcı, barkod okuyucu, el terminali satışı ve barkod takip sistemleri kurulumu şeklinde özetlenebilir.

Barkod Türk; Akınal Ayakkabıcılık, Ataköy ve Şafak Hastaneler Grubu, Colin’s, Can Holding, Derimod, Doğuş Çorap, Hisar Hospital, İGDAŞ, Korozo Ambalaj, Karel Elektronik, LCWaikiki, Memorial Hastaneleri, Mattel Oyuncakçılık, Mega Oyuncak, gibi Türkiye’nin sektöründe lider firmaları ile iş ortaklığı yürütmektedir.

Bu bağlamda firmanızın etiket, yıkama talimatı, ribon, barkod yazıcı, barkod okuyucu, el terminali ve barkod takip sistemleri ile ilgili yapacağı alımlarda bizden de teklif alınmasını ve değerlendirilmesini ister, başarılarınızın devamını dileriz.

Etiketler:etiket, yıkama talimatı, ribon, barkod yazıcı, barkod okuyucu, el terminali, barkod takip sistemleri

Barkodtürk’ten Hızlı Teklif Alın

Yünsa “Yeşil Dünyaya Yolculuk” koleksiyonuyla Dünya Fuarlarında

Moda dünyasına yön veren lider markalardan biri olan Yünsa, 2019-2020 sonbahar ve kış kreasyonlarını New York, Londra ve Münih’teki modanın nabzını tutan fuarlarda sergiledi. Sektörün seçkin fuarlarında “Yeşil Dünyaya Yolculuk” temasıyla sergilediği koleksiyonda Şehrin yoğun temposundan bunalıp kendini doğayla bütünleştirmek isteyenlere zengin renk ve kalite seçenekleri sunuyor . Ayrıca Yünsa’nın sonbahar-kış koleksiyonunda geri dönüşüm malzemeli kumaşlar, nem ve ısı yönetimi sağlayan yeni teknolojiyle geliştirilen kumaşlar ve aşınma dayanımı yüksek yeni nesil yün gruplarından tasarlanan sürdürülebilir kumaşlar da yer alıyor.

Türkiye ve Avrupa’nın en büyük entegre yünlü kumaş üreticisi ve ihracatçısı olan Yünsa, modanın nabzını tutan birçok yenilikçi ürününden oluşan 2019-2020 sonbahar ve kış kreasyonlarını, tekstil ve kumaş sektörünün buluştuğu, dünyanın en büyük fuarlarında vitrine çıkardı.

50’den fazla ülkeye ihracat yapan Yünsa, “Yeşil Dünyaya Yolculuktemasıyla oluşturduğu2019-2020 sonbahar ve kış koleksiyonlarını Münih’te düzenlenen Premium Selection, Premiere Vision New York ve Londra Textile Fair’de sektörün beğenisine sundu.

Doğa ve Modanın Uyumu

Yünsa Pazarlama Direktörü Bora Birgin, “Birçok ülkeye ihracat yapan bir şirket olarak kıtalararası moda trendlerini ve müşteri beklentilerini göz önüne alarak oluşturduğumuz koleksiyonlarımızla modanın nabzını tutuyoruz. Bugün dünyanın önde gelen hazır giyim devlerine ihracat gerçekleştiriyoruz. Koleksiyonlarımızda yer alan kumaşlar bu markaların tasarımlarında kullanılarak dünya vitrinlerinde yer alıyor. Bu anlamda dünya çapında düzenlenen bu tarz büyük fuarlar bizim için ayrıca önem taşıyor. Bu yıl, şimdiye kadar katıldığımız fuarlarda “Yeşil Dünyaya Yolculuk” temasıyla oluşturduğumuz koleksiyon büyük ilgi gördü. Bu koleksiyonumuzda şehrin yoğun temposundan bunalıp kendini doğayla bütünleştirmek isteyenlere zengin renk seçenekleri sunuyoruz. Koleksiyonumuzda ağırlıklı olarak yeşil ve toprak tonlarıyla işlenmiş farklı kumaş ve detaylarla modern bir çizgi yakaladık ve doğayı simgeleyen baskılarla zenginleştirerek moda ve doğanın birleştiği güçlü tasarımlar oluşturduk.” dedi.

Özgün Tasarımlar Sağlıklı Kumaşlarla Birleşiyor

Tüketici beklentilerini ön planda tutan Yünsa, koleksiyonlarını hem kadın hem de erkek modasındaki rahatlık, konfor ve şıklık trendine göre oluşturuyor. Koleksiyonları oluştururken sadece tasarıma değil sağlıklı kumaş üretimine de önem verdiklerini belirten Yünsa Pazarlama Direktörü Bora Birgin şöyle devam etti: “Günümüzde hem tüketicilerin hem de üreticilerin bilincinin artmasıyla birlikte kumaşlar sadece tasarımsal yönüyle değil çevre ve insan sağlığı açısından da değerlendirilmeye başlandı. Biz de bu anlamda sürdürülebilirliği temel iş prensiplerimiz arasında görüyor ve en iyi şekilde uyguluyoruz. Yünün sürdürülebilirliğinin yün talebi açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda uyguladığımız standartlar ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, enerji ve su verimliliği çalışmaları gibi doğal kaynakları en verimli şekilde kullanmaya yönelik projelerimiz ile sürdürülebilirliği destekliyoruz. Üretim süreçlerimizde yasaklanmış olan hiçbir kimyasal maddeyi kullanmıyoruz. Sürdürülebilirlik raporlamaları paydaşların da katkılarıyla hazırlanabildiği için aynı zamanda şirket itibarının güçlendirilmesi ve rekabet avantajı sağlaması açılarından büyük önem taşıyor.”

PTT’den Bankacılıkta Dev Atılım: PTT POS

Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.) bankacılık alanındaki atılımlarına hız kesmeden devam ederek bu sektördeki konumunu her geçen gün daha da güçlendiriyor. Türkiye’de başka hiçbir banka şubesinin bulunmadığı 1280 yerleşim yerinde ve başka hiçbir banka ATM’sinin olmadığı 174 yerleşim yerinde vatandaşların finansal ihtiyaçlarını karşılayan PTTBank, hayatı kolaylaştıran Pttmatik, Pttkart gibi hizmetlerine PTT POS’u da ekliyor. Bu hizmet ile üye işyerlerinde Pttkart, diğer banka kartları ve kredi kartları ile PTT POS cihazları üzerinden alışveriş yapılabilecek.

KARAR RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANDI

PTT A.Ş.’ye “üye işyerleri ile anlaşma yapan kuruluş olarak faaliyette bulunma izni verilmesine” dair Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Kararı, 7 Ağustos 2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı. Bu karar kapsamında PTT POS Üye İşyeri Sistemi devreye alınarak üye işyeri kabulüne başlanacak. Bununla birlikte EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların üye işyerlerine satışı gerçekleştirilecek. Söz konusu cihazlara PTT POS bankacılık uygulamasının yüklenmesinin ardından üye işyerleri bu hizmetten yararlanabilecek. Böylelikle, Pttkart, diğer banka kartları ve kredi kartları ile EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar üzerinden alışveriş yapılabilecek.

ÜYE IŞYERLERINE SAYISIZ AVANTAJ SUNUYOR

PTT POS Üye İşyeri Sistemi’nin sunduğu pek çok avantaj bulunuyor. Üye işyerlerinden hesap işletim ücreti alınmaması, üye işyerlerine oldukça uygun bloke gün sayıları ve komisyon oranları sunulması, PTT ürünlerinde üye işyerlerine yönelik kampanyalar ve indirimler düzenlenmesi, üye işyerlerine EFT-POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların satışı için özel kampanyalar yapılması gibi uygulamalar bu avantajlar arasında yer alıyor.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’den Üretime Bakım Molası

Türk otomotiv sektörünün öncü kuruluşlarından Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, planlı bakım, onarım ve revizyon çalışmaları nedeniyle 9 Ağustos 2018 ile 25 Ağustos 2018 tarihleri arasında üretime ara verdi.

Geçtiğimiz yılı rekor üretim ve ihracat performansıyla kapatıp 2018’e de hızlı bir giriş yapan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, planlı bakım, onarım ve revizyon çalışmaları nedeniyle 9 Ağustos 2018 ile 25 Ağustos 2018 tarihleri arasında tatile girdi. Fabrika çalışanlarının büyük çoğunluğu bu periyotta yıllık ücretli izinlerini kullanırken, fabrikada yalnızca bakım çalışmalarında görevli personel bulunmaya devam edecek.

Toyota Otomotiv Sanayi 2018 Ocak-Haziran döneminde 129 bin 644 adet araç üretirken, 117 bin 469 adet ihracat gerçekleştirdi. Sakarya’da üretim faaliyetlerini gerçekleştiren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, 2018 yılının sonunda bir önceki yıl sergilediği rekor performansı sürdürmeyi hedefliyor.

Petkim’in ikinci çeyrekte net kârı 356 milyon TL oldu

Petkim, 2018 yılının ikinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Nisan – Haziran döneminde 356 milyon TL net kâr elde eden şirketin, faiz, amortisman ve vergi öncesi kârı da (FAVÖK) ilk çeyreğe oranla yüzde 80 artarak 439 milyon liraya ulaştı. Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, STAR Rafineri’nin bu yılın dördüncü çeyreğinde devreye girmesiyle çok önemli bir sinerji yakalayacaklarını ifade ederek, Petkim’de yaşanan dijital dönüşümün de etkisiyle bölgenin en büyük üretim merkezi olma hedefini kısa süre içinde yakalayacaklarını belirtti

SOCAR Türkiye’nin iştiraki; Türkiye’nin ilk ve tek entegre petrokimya şirketi Petkim, 2018 yılının ikinci çeyrek sonuçlarını açıkladı. Dünya piyasalarındaki yansımalar karşısında güçlü duruşunu devam ettiren Petkim, operasyonel verimliliğini korudu. Yılın ikinci çeyreğinde, birinci çeyreğe göre net satışlarını yüzde 25 artırarak 2.3 milyar liraya çıkaran Petkim’in aynı dönemde net kârı da yüzde 183 artarak 126 milyon liradan 356 milyon lira seviyelerine geldi. Petkim’in ikinci çeyrekte faiz, amortisman ve vergi önceki kârı (FAVÖK) ilk çeyreğe göre yüzde 80 artarak 439 milyon lira olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte Petkim’in kapasite kullanım oranı yüzde 96 oldu.

Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, elde ettikleri başarının arkasında başarılı operasyonlar, verimli iş ortaklıkları ve teknolojiye yaptıkları yatırımların olduğunu belirterek, “2018 Petkim için dönüşüm yılı. Verimlilik odaklı yatırımlara odaklandığımız bu yıla, STAR Rafineri ortaklığı ile başladık. STAR Rafineri’nin yılın dördüncü çeyreğinde faaliyete başlamasıyla hammadde ihtiyacımızın yüzde 100’ünü buradan karşılayacağız. Global olarak petrol fiyatlarının artmasına karşı tedbirlerimizi alarak, STAR Rafineri’nin üretime geçmesiyle doğacak fırsatları iyi kullanmaya odaklı bir hareket planımız var. Petkim şu anda Türkiye’nin petrokimya ürünü ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayabiliyor. Bu entegrasyonla Türkiye’nin ihtiyacı olan katma değerli ürünler üretmeye devam ederek, ekonomiye katkımızı da artırmayı hedefliyoruz” dedi.

‘2018, dönüşüm ve dijitalleşme yılı olacak’

Orta vadeli bir proje olan dijitalleşmede de yıl sonunda ilk sonuçları almayı hedeflediklerini belirten Anar Mammadov, şöyle devam etti: “Bu yıl bizim için çok önemli bir yıl; çünkü verimliliğe çok önemli katkısı olacağına inandığımız dijitalleşme için yol haritamızı oluşturarak ilk adımlarımızı attık. Ayrıca ülkemizi ve sektörümüzü global arenada daha ileri taşıyacak stratejik ve yenilikçi Ar-Ge çalışmalarımız için dünyanın önde gelen bir enstitüsüyle bir işbirliğine başlıyoruz. Nihai hedefimiz Petkim’i kendi sektöründe en inovatif ve dijital şirket seviyesine getirmek.” Tüm bu yatırımları yaparken bilançoda da dengeli pozisyonlarını koruduklarını dile getiren Mammadov, daha verimli üretim ve daha kârlı satışlarla önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin en güçlü petrokimya şirketi olarak yola devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

BAŞLICA GÖSTERGELER Q2 2018 Q1 2018 Değişim Fark
Q2 2018 vs Q1 2018 Q2 2018 vs Q1 2018
Net Satışlar (milyon TL) 2.353 1.879 % 25 474
Brüt Kâr (milyon TL) 472 276 % 71 196
Brüt Kâr Marjı % 20,10 % 14,70 5,4 yp
Net Kâr (milyon TL) 356 126 % 183 230
Net Kâr Marjı % 15,10 % 6,70 8,4 yp
FAVÖK (milyon TL) 439 244 % 80 195
FAVÖK Marjı % 18,70 % 13 5,7 yp

Turizmde 3 Milyar Dolarlık Çin Pastası

TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından hazırlanan, ‘TSKB Bakış’ isimli rapor serisi Türkiye turizm sektörüyle devam ediyor. Türkiye’nin milli gelirinde önemli bir etkiye sahip olan turizm sektörünün bugünü ve fırsatlarının değerlendirildiği “Turizm: Yine Yeni Yeniden” başlıklı raporda, turizm çeşitlendirilmesinin önemine dikkat çekilerken, Çin pazarının potansiyeli tüm yönleriyle ele alınıyor.

Türkiye genelinde 2 milyonu aşkın kişiye istihdam kapısı olan turizm sektörü sadece geçen yıl milli gelire doğrudan yüzde 3,8, dolaylı etkilerle yüzde 11,6 oranında katkı verdi. 1980’li yıllardan bu yana ekonomideki konumunu güçlendiren sektör, 90’lı yılların ortasından günümüze kadar olan dönemde ödemeler dengesinin güçlü aktörlerinden biri haline geldi. Sektörün gelişimi ülke ekonomisine olduğu kadar Türkiye’nin marka değerine de önemli katkı sağlıyor.

TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından hazırlanan, “Turizm: Yine Yeni Yeniden” başlıklı rapor, Türkiye turizm sektörünün mevcut durumunu ortaya koyarken, “Nasıl bir turizm?” sorusunun yanıtını arıyor. Raporda, sağlık, gastronomi ve yurtiçi turizminin yanı sıra Çin’le geliştirilecek ilişkilerin, turizmde sürdürülebilir ve sağlıklı bir büyümenin modeli olacağına dikkat çekiliyor. Hazırlanan Çin Eylem Planı’yla Türkiye’ye Çinli turist çekmenin hedeflendiği belirtilen raporda şu ifadelere yer veriliyor: “Kültür, sanat ve gastronomi odaklı, deneyimsel bir turizm içeriğinin hazırlanması durumunda Türkiye’nin Çinli turistlerden elde ettiği kişi başı ortalama gelirin Avrupa ortalamasına yaklaşması mümkün olacak. Sektör oyuncularının telaffuz ettiği, “2023 yılında 1 milyon Çinli turist” hedefinin gerçekleşmesi, yaklaşık 3 milyar dolarlık bir turizm ekonomisinin oluşması anlamına geliyor.”

Büyümenin sürdürülebilirliğine katkı sunuyor

Buket Alkan ve Cem Avcıoğlu tarafından kaleme alınan rapor, turizm sektörüyle arasında birbirini besleyen karşılıklı bir ilişki olduğunu söylerken, bu ilişkide turizmin GSYH’ye yaptığı katkıyı sayısal olarak ortaya koyuyor.

1950 yılında sadece 25 milyon olan küresel turist sayısının geçen yıl 1,3 milyar kişiye ulaştığı kaydedilen raporda 2017 yılında gerçekleşen yüzde 6,7 oranındaki büyümenin son 10 yıldaki en yüksek performans olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda ayrıca, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’ne göre (UNWTO) 2030 yılına kadar küresel turist sayısının 1,8 milyar kişiye ulaşmasının beklendiği, Türkiye’nin ise 2017 yılında toplam 38 milyon ziyaretçi ağırladığı hatırlatılıyor. Bu rakamla Türkiye’nin de dünyada en çok turist çeken 10’uncu ülke olduğu belirtilirken, sektörün ülke ekonomisine verdiği güçlü destek şu rakamlarla aktarılıyor: “Turizm sektörü 2017 yılında milli gelire doğrudan yüzde 3,8, dolaylı ve uyarılmış etkilerle yüzde 11,6 oranında katkı verdi. Sektörün yarattığı toplam ekonomik aktivite 2,1 milyon kişiye istihdam sağlıyor. Bunların yanı sıra, turizm sektörü, dış tasarrufun ülke ekonomisine kanalize edilmesine de aracılık ederek sürdürülebilir büyümeye katkı sunuyor.”

Küresel çapta seyahat eden kişi sayısında artış bekleniyor

Diğer taraftan, Dünya Turizm Örgütünün 2018 yılında küresel çapta seyahat eden kişi sayısında yüzde 4 ila yüzde 5 arasında büyüme beklediğine değinilen raporda, bu oranın, dünyada yaşanan belirsizliklere rağmen gerçekleşmesinin önemli olduğu belirtiliyor.

Raporda, bölgeler arasında turist dağılımı incelendiğinde Avrupa ve ABD’den Asya Pasifik bölgesine doğru bir kayma olduğu hatırlatılarak, “1980’den bu yana toplam seyahat eden turist sayısı incelendiğinde Afrika ve Ortadoğu’nun payı yüzde 3 ile 6 arasında değişiyor. Asya Pasifik ise bu dönemde payını yüzde 8’den yüzde 25’e çıkarmış durumda. Dünya Turizm Örgütünün 2030 yılı öngörüleri bu eğilimin süreceğini ortaya koyuyor” bilgisine yer veriliyor. Sözü edilen bölgeler arasındaki değişimde en önemli etkenin Çin’in uluslararası dış turizm potansiyelinin açığa çıkması olduğu vurgulanan raporda, “2010 yılında 55 milyar dolarlık uluslararası turizm harcamasıyla bu alanda dördüncü sırada yer alan Çin, 2017 yılındaki 258 milyar dolarlık harcamayla ise ilk sıraya ulaşmış durumda” deniliyor.

Dünya turizm harcamasının yüzde 20’sini Çinliler yapıyor

2012 yılından bu yana en fazla turizm harcaması yapan ülke konumunda bulunan Çin’den geçen yıl yurtdışına çıkan ziyaretçi sayısının 135 milyon kişi olduğuna dikkat çekilen raporda, günümüz küresel turizm harcamasının yüzde 20’sinin bu ülke tarafından gerçekleştirildiğinin altı çiziliyor.

Raporda, Çin’den Türkiye’ye gelen turist sayısının son 10 yılda kademeli olarak arttığı belirtilerek şu ifadeye yer veriliyor: “2015 yılında Çin vatandaşları için kapıda vize uygulamasıyla bu sayı 314 bin kişiye ulaştı. Daha da artırılması için bu ülkeye yönelik özel turizm politikalarının uygulanması yararlı olacaktır. Bugün Avustralya, Kanada, Singapur, Güney Kore gibi ülkeler Çinli turistler için 10 yıllık vizeler çıkarıyor. Öte yandan, 67 ülke Çin vatandaşlarına pasaportla giriş ya da sınırda vize imkânı sağlamış durumda.”

Hazırlanan Çin Eylem Planı’yla Türkiye’ye Çinli turist çekmenin hedeflendiği belirtilen raporda şu ifadelere yer veriliyor: “Kültür, sanat ve gastronomi odaklı, deneyimsel bir turizm içeriğinin hazırlanması durumunda Türkiye’nin Çinli turistlerden elde ettiği kişi başı ortalama gelirin Avrupa ortalamasına yaklaşması mümkün olacak. Sektör oyuncularının telaffuz ettiği “2023 yılında 1 milyon Çinli turist” hedefinin gerçekleşmesi, yaklaşık 3 milyar dolarlık bir turizm ekonomisinin oluşması anlamına geliyor.”

“Kadın istihdamını artırma yolunda önemli bir basamak olabilir”

Öte yandan, turizm sektörünün yarattığı istihdam imkânını, Türkiye’de kadın istihdamı konusunda yaşanan darboğazın aşılması konusunda önemli bir fırsat olarak değerlendiren çalışmada “Turizm diğer birçok sektörden farklı olarak hizmetin makineleştirilmesi veya otomasyona dönüştürülmesi olanağı taşımıyor. Sektörün kalıcı biçimde emek-yoğun yapısı, ulaştırma, eğlence ve perakende gibi birçok farklı alanı harekete geçirme kabiliyetine sahip. Sektörün bu alandaki en önemli özelliği, Türkiye kalkınmasında önemli bir engel niteliğinde olan kadının işgücüne katılım oranının artırılması yönünde fırsat sunması olarak öne çıkıyor. Turizm ve ilişkili alanlarda kadın çalışan sayısının toplam çalışan sayısına oranı yüzde 32,1. Bu oran turizm dışı sektörlerden 4,9 puan daha yüksek bir seviyeyi ifade ediyor” bilgisi paylaşılıyor.

TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından hazırlanan “Turizm: Yine Yeni Yeniden” raporunun tamamı aşağıdaki linkte paylaşılıyor:

http://www.tskb.com.tr/i/content/3769_1_TSKB_Bak%C4%B1%C5%9F_Turizm_Yine_Yeni_Yeniden.pdf