Yaklaşan Seçimler
Yaklaşan seçimler dolayısıyla çeşitli kaynaklar ve yurt dışındaki bankaların tahminleri okumaya değer doğrusu. Bu yazıyı kaleme aldığım gün ABD’li finans kuruluşu Wells Fargo Bank’ın seçim tahminlerini okuduğumda biraz gerçeklerden uzak olduğunu fark ettim. Hangi verilere dayanarak bu sonuca vardıkları kocaman bir soru işareti olsa da, ilerleyen zaman sürecinde bu tahminlerin nereye vardığını hep birlikte göreceğiz.
Önce Wells Fargo Bank’ın tahminlerine ilişkin yazısına göz atalım, sonrasında Türkiye’nin finansal gerçeklerinin de masanın üzerinde olduğu görüşlerimi paylaşacağım.
KAYNAK: https://sigortagundem.com/wells-fargodan-secim-senaryolari/
Wells Fargo’dan Seçim Senaryoları
Güncelleme: 9 Mart 2023 08:39
Wells Fargo yaklaşan genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olası senaryoların yer aldığı bir rapor yayımladı. Buna göre yüzde 55-60 ihtimal verilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kazandığı senaryoda doların 2023 sonunda 19.5 TL, 2024 ortasında ise 20 TL’ye çıkması bekleniyor. Muhalefetin kazanması durumunda TCMB’nin daha sıkı bir para politikası uygulayacağı tahmin edilirken, bu durumda doların 2023 sonunda 15 TL, 2024 ortasında ise 14 TL’ye gerileyeceği öngörüldü.
ABD’li finans devi Wells Fargo Türkiye’de yaklaşan seçimlere yönelik 2 farklı senaryonun yer aldığı bir değerlendirme raporu yayınladı.
Gelişmekte olan ülkelerde yerel politik gelişmelerin ekonomi ve finansal piyasaların yönünde son derece etkili olabildiği belirtilen raporda “Belki de Türkiye siyasetin ekonomik refah ve finansal piyasaları nasıl etkilediğine dair en iyi örneklerden birisidir. Yıllarca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkisiyle ortaya çıkan merkez bankası bağımsızlığının eksikliği, GSYH büyümesine odaklı ekonomik politikalar ve geleneksel olmayan para politikası TL’de sürekli ve büyük ölçekli değer kaybına yol açtı. Ayrıca ulusal finansman maliyetini yükseltti. Bunun sonucu yüksek enflasyon, hane halkı alım gücünde düşüş ve düşük büyüme yaşandı. Türkiye siyasetin aşağı çektiği tek ülke değil ancak yaklaşan genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’nin ekonomik görünümünde dramatik değişikliklere yol açabilir” değerlendirmesi yer aldı.
Raporda ‘temel senaryonun’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesi üzerine kurulduğunu belirten Wells Fargo analistleri “Ekonomideki sıkıntılar ve deprem sebebiyle yaşanan yeni sorunlara rağmen Erdoğan’ın mali desteklerle yeterli desteği elde edebileceğini düşünüyoruz. Mali destekler ekonomik durumda düzelme ve seçmende uzun vadeye ilişkin iyimserlik sağlayabilir. Buna rağmen bu senaryonun gerçekleşme olasılığında da düşüş olduğunu ve rejim değişikliği ihtimalinin arttığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazanırsa Beklentiler
Raporda bu değerlendirmelerin ardından iki farklı senaryoda piyasalarda yaşanabileceklere dair öngörüler paylaşıldı. Wells Fargo analistlerine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazandığı senaryonun gerçekleşme ihtimali yüzde 55-60 aralığında. Bu senaryoda 2. çeyrek sonuna kadar döviz piyasasındaki müdahalelerle doların 19 lira civarındaki sabit seyrinin devam edeceği öngörüldü. Ancak daha uzun vadede döviz rezervlerindeki düşüşün ve para politikasında değişim olmamasının etkisiyle TL’nin 2023’ün ikinci yarısı ve 2024’te değer kaybetmesi bekleniyor. Söz konusu senaryoda Wells Fargo dolar/TL’nin yılın son çeyreğinde 19.5’e, 2024 ortasında ise 20’ye yükselmesini bekliyor.
Millet İttifakı Kazanırsa Beklentiler
Millet İttifakı’nın seçimi kazandığı ‘rejim değişikliği’ senaryosunda ise farklı tahminler yer alıyor. Banka analistleri bu durumda 2023’ün 2. çeyreğinin sonunda kadar daha güvenilir ve geleneksel bir politika uygulanacağı beklentisiyle TL’nin yüzde 20 değer kazanacağını öngörüyor. Daha uzun vadede ise bağımsız hareket edecek TCMB’nin sıkı para politikası uygulaması ve muhtemelen reel olarak pozitif faiz oranına geçilmesiyle TL’deki değer kazancının devam etmesi bekleniliyor. TL varlıklarına sermaye akışının artacağının tahmin edildiği bu senaryoda doların 2023’ü 15 liradan tamamlaması 2024 ortasında ise 14 liraya düşmesi bekleniyor.
KAYNAK: https://sigortagundem.com/wells-fargodan-secim-senaryolari/
Yorum
Wells Fargo Bank’ın görüşleri bu yönde olmakla birlikte farklı araştırmalar ve yurt dışı bankaların tahminleri daha da farklıdır. Dolar / TRL tahmini konusunda ilk defa Wells Fargo Bank’ın tahminlerini iyimser olarak gördüm. Yakın geçmişte okuduğum yurt dışı bankalarının tahminlerinin Dolar TRL kurunda agresif bir artış olacağı yönünde.
Seçim sonrası hangi ittifak iktidara gelirse gelsin, ülkemizdeki kısıtlı kaynaklar, aşırı borç yükü, eksi döviz rezervleri, negatif getirisi olan TRL mevduatı, sürekli artan ithalat ile sürekli ivme kaybeden ihracat, ücretlilerin sürekli azalan alım gücü, önlenemeyen enflasyon, düşen üretim, artan işsizlik rakamları ile karşı karşıya geleceği bir gerçektir.
Bilhassa 2023 yılı için seçim sonrası dövizde oynaklık olacağı kuvvetle muhtemeldir. Hiç kimsenin elinde sihirli bir sopa olmadığına göre, 2023 yılı sonuna kadar bilhassa döviz piyasalarında dövizin düşmesini beklemek ve döviz rezervlerinin uzun vadede pozitife dönmesini beklemek pek olası görülmemektedir.
Kısa vadede enflasyonun kontrol altına alınamayacağı, faizlerin reel pozisyona getirilmesi durumunda, İhracat rakamlarımızın şiddetle artmasına ülke olarak ihtiyacımız olduğu bu günlerde döviz fiyatının 2023 yılını 15 Liradan tamamlaması olasılığı halinde ihracatçılarımızın çoğunun kepenk kapatacağını düşünmek hiç de sürpriz olmaz.
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı üyesi








Dolunay Filo Kiralama bünyesinde istihdam edilmek üzere satış sonrası



Toplum temelli uyum, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması sürecinde yerel toplulukların dayanıklılığını artırmayı amaçlayan bir yaklaşımdır. İklim değişikliğine etkilerine en fazla maruz kalan topluluklar genellikle emek yoğun çalışan, tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçimini sağlayan küçük köy veya kasabalar olmaktadır. Bu bölgeler, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuzluklarla mücadele etme anlamında en savunmasız ve uyum kapasitesi en düşük olan toplumsal kesimlerdir. Toplum temelli uyum (Community-Based Adaptation) yaklaşımı, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yürütülen çalışmalara yerel katılım oranını artırmakta; bölgesel bilgi ve tecrübeden olabildiğince faydalanmayı hedeflemektedir. Bu sayede etkiler en aza indirilirken sosyal, çevresel ve ekonomik kalkınma konusunda daha somut adımlar atılabilmektedir.
Uzun yıllardır devam eden liman uygulamaları neticesinde firmaların haksız ardiye maliyetleriyle karşılaştığını dile getiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, “Bu uygulamalar, ardiye işletmesine ödenecek haksız ilave ücretlerin yanı sıra ürünlerin kullanılamaması sebebiyle ortaya çıkan ek maliyetlere de sebep olmaktadır. Bir an önce sanayici üzerinde yük oluşturan konteyner bekleme ve gecikme uygulamalarının kötüye kullanımının engellenmesi yolunda adımlar atılmasını talep ediyoruz” dedi.
Hammadde ithalatında liman işlemlerinin uzatılması sebebiyle sanayi kuruluşlarının mağdur olduğunu belirten Gülsün, “Ülkemizin ithalat kompozisyonunu yakından incelediğimizde 2022 yılı itibariyle toplam ithalatımızın %13,8’inin yatırım mallarının, %75,8’inin ise hammadde mallarının oluşturduğunu görüyoruz. Yani üretim için gerekli malların ithalatı toplam ithalatımızın yaklaşık %90’ını oluşturuyor. Üstelik bu durum 2022 yılına özgü de değil 2021 yılında %90’ı da aşan bir oran söz konusuydu. Esasen bu tablo çok önemli bir verinin de ispatı niteliğinde; ülkemizde sanayi üretiminin gerçekleşmesi ithal girdiye bağlı. Bu kapsamda liman işletmelerinin karlarını arttırmak adına konteyner bekleme ve gecikme uygulamalarını kötüye kullanarak ardiye sürelerini uzatması işletmelerimizin üretiminde durmalara ve aksamalara sebep olmaktadır. Oysa ki takip sistemi ile ambar verilerinin eşgüdümlenmesi ve benzeri hızlandırıcı uygulamaların hayata geçirilmesi halinde söz konusu bekleme sürelerinin kısalması ve sanayi üretiminde meydana gelen nakdi kayıpların ve zaman kayıplarının asgari düzeye çekilmesi mümkün olacaktır” dedi.
Fabrikalarda başarının anahtarı, hedef belirlemedir. Hedefsiz bir şekilde hiçbir yere varamayız. İşyerimizi açtığımız ilk andan itibaren belirlenen hedeflere doğru sağlam ve emin adımlarla ilerleyebilmemiz için aşağıdaki listede bulunan kriterlere uygun hareket etmeli, kontrollü bir şekilde hedeflerimize ulaşmalıyız. Zaman zaman meydana gelen aksamalar, takılıp düşmeler bizi yıldırmamalı ve biz daima hedeflerimize odaklanmalıyız.
Üretim Hedefi
Göz-Gez-Arpacık
Daha önce kıdem tazminatı ödemeleri dolayısıyla destek talepleri olduğunu ve bu alanda KGF desteği verileceğinin deklare edildiği için mutlu olduklarını dile getiren Karadeniz, “Öte yandan geldiğimiz noktada çok sayıda çalışan EYT başvurusunda bulunmuş durumdayken desteğin maiyetinin ve şartlarının hala belirsiz olması sanayicileri tedirgin ediyor. Malumunuz son dönemde girdi maliyetlerinde çok sert artışlar yaşanıyor, hatta öyle ki Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) son 7 aydır %100’ün üzerinde seyrediyor. Enerji maliyetlerinde artış ise plastik sektörü gibi enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmaların işletme sermayesi ihtiyaçlarında daha büyük bir baskı oluşmasına sebep oluyor. İşletme sermayesinin yetersizliği sebebiyle üretim kayıplarının yaşanmasının dahi gündemde olduğu bir süreçte işletmeleri bir de yüklü tazminat ödemeleri ile baş başa bırakmamak gerekiyor. Bu kapsamda daha önce dile getirilen kredi desteğinin bir an önce netleştirilerek kullanıma açılmasının iş dünyasındaki tedirginlikleri azaltmak konusunda önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Türkiye’de finansmana erişim maliyetinin çok yüksek olduğunun altını çizen Karadeniz, “Son dönemde finansmana erişim kanalları hızla daraldı ve finansman maliyeti hızla yükseldi. Bu şartlar altında işletmeler yeni yatırım konusundaki kararlarını tehir etme ihtiyacı duyuyorlar. Özellikle ikiz dönüşüm sebebiyle yeni yatırım ihtiyacının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Ülke olarak tüm dünyada hızlanan bu dönüşüm sürecini yakalayamazsak ihracat pazarlarımızda kalıcı kayıplar yaşayabiliriz. Bu kapsamda yatırım kredileri imkanlarının genişletilmesi ve maliyetinin düşürülmesi için adımlar atılması ve ekonomi politikalarının üretimi önceleyen bir yapıya kavuşturulması elzem” dedi.
Aslına bakarsanız bu sefer Rolde Farkındalık ve Taahhüt Gerçekliği üzerine çalışmaya ve yazmaya başlamıştım. Fakat birdenbire şu meşhur “Kaliteci” tarafım ağır bastı ve kök nedene inmek istedim.
Bilindiği üzere sağlık sektöründe Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) fiyatları belli olan, teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarındaki; görüntüleme hizmet alımları, tıbbi laboratuvar hizmet alımları, kemoterapi hizmet alımları gibi, ihalelerde fiyat farkı uygulamaları ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır.
Avrupa Birliği (AB), AB’ye giren malların yol açabileceği güvenlik ve emniyet tehditlerine karşı koruma sağlamak amacıyla yeni gelişmiş kargo bilgileri ve risk yönetim platformu olan İthalat Denetim Sistemi 2’nin (ICS2) ikinci aşamasını yürürlüğe koydu.
ICS2 programı; Avrupa Komisyonu, Üye Devletlerin gümrük idareleri ve işletmeler arasında yakın iş birliği içinde geliştirilmiştir. Bu program, malların bir üçüncü ülkede taşınmasından ve AB dış sınırlarına varmasından önce söz konusu mallara ilişkin daha gelişmiş bir gümrük gözetimine olanak tanıyor. Daha yüksek veri kalitesi ve daha gelişmiş gümrük risk yönetiminin yanı sıra gümrük riskini azaltma önlemlerine ve dış sınır denetimlerine yönelik daha iyi bir risk temelli yaklaşım sağlıyor. Bu da AB gümrüklerinin tehditleri daha erken tespit etmesine ve tehditlere tedarik zincirinin en uygun noktasında müdahale etmesine olanak veriyor. ICS2 programı ve yeni araçlar ayrıca küçük e-ticaret paketlerine konularak gönderilen güvenli olmayan malların daha iyi bir şekilde hedeflenmesine yardımcı oluyor.
ICS2 Aşama 2’nin yürürlüğe girdiği 1 Mart 2023’ten itibaren, tüm genel hava yolu gönderileri için de PLACI bilgilerinin sunulması ve gönderilerin varışından önce Giriş Özet Beyanı (ENS) verilerinin beyan edilmesi zorunlu tutuldu. Verileri sunan ve malların Avrupa gümrük bölgesine getirilmesine ilişkin sorumluluğu üstlenen tarafın gerekli tüm verilere sahip olması durumunda, gerekli bilgiler tek bir ENS sunularak sağlanabilir. Alternatif olarak, tedarik zincirindeki farklı aktörler tarafından birden fazla kısmi ENS sunulması yoluyla bilgiler birden fazla kez sunulabilir. Bilgilerin birden fazla kez sunulduğu durumlarda, bilgileri sunan her bir taraf, bilgileri zamanında, doğru ve eksiksiz şekilde sunduğundan emin olmaktan sorumlu tutuluyor. Bununla birlikte tüm ICS2 ENS sunma gerekliliklerinin karşılanması amacıyla, hava yolu taşımacıları, sözleşmeli taraflarıyla yakın iş birliği içinde çalışmaktan, sözleşmeli taraflar ise tedarik zincirindeki kendi müşterileriyle yakın iş birliği içinde çalışmaktan sorumlu oluyor. İlgili noktaya varış öncesi veri sunma gereklilikleri için bu