B Planı Rehaveti

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem B Planı Rehaveti

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem B Planı Rehavetiİş yaşamında ve günlük yaşamımızda sıklıkla dile getirilen önerilerden biri mutlaka bir B planımızın, diğer bir ifade ile bir yedek planımızın olması gerektiğine ilişkindir. Hatta bazıları B planını yeterli görmeyerek, C, D, E diye giden bir dizi alternatif plan yapılmasını da önermektedir. Sonuçta bu önerinin dayandığı mantık basittir: Biri olmazsa diğeri, o da olmazsa bir diğeri mutlaka iş görecektir (1).

Bir B planının olması basitçe “gelecekteki sorunlara hazırlıklı olmanın bir yolu” olarak açıklanmaktadır (2). Yine kişinin bir B Planının bulunması beklenmeyen durumlara daha kolay uyum göstermesine yardımcı olması nedeniyle stres ve endişeyi azaltmanın bir yolu olarak da görülmektedir (3).

Ne var ki bazı çalışmalar, B Planının her zaman yararlı olmayabileceğini, aksine zararlı sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir. Örneğin Shin ve Milkman yaptıkları bir dizi deney ile kişinin B Planının olmasının asıl planını gerçekleştirmek için gerekli çabayı göstermesine yönelik performansını ve motivasyonunu azalttığı, yine kişinin dikkatinin dağılmasına neden olduğu ve amaç ile hedef arasında bir karmaşa yaşanabildiği sonucuna ulaşmışlardır (4, 5). Kısacası B Planının varlığı başarıya ulaşma konusunda bir engel haline gelebilmektedir (6). Örneğin, tarihte bazı komutanların ordularını ilerlemekten başka şansları olmadığına ikna etmek için geriye dönmelerini sağlayacak köprüleri yıktırması ya da gemileri yaktırması, bu durumla ilişkilendirilebilir (7).

O zaman B Planı yapmaktan kaçınmak mı gerekir? Yukarıda söz edilen deneyler bireyler üzerinde kısa süreli karar alma tercihlerinin çeşitli biçimlerde manipüle edilmesiyle gerçekleştirilmiştir (4). Dolayısıyla bu deneyler sonucunda elde edilen bulguların ve bu bulgulara ilişkin yorumların iş dünyası gibi uzun soluklu planlama yapmayı gerektiren bir alana ne kadar uygun oldukları tartışmaya açıktır. Ne var ki, söz konusu deneylere ilişkin yayınların yapıldığı dönemde, iş dünyasında başarılı olmak için B Planı yapmaktan kaçınmak gerektiğini ileri süren birçok köşe yazısının kaleme alındığı ve bir süreliğine konunun tartışıldığı görülmektedir.

Mullins ve Komisar her girişimcinin işe bir A Planı ile başladığını ancak hızlıca değişen koşullar nedeniyle başlangıçta gerçek koşullar altında test edilmeden kurgulanan bu A Planının, gerçeklerle yüzleşmeye başladığında kaçınılmaz olarak değişmek zorunda olduğuna işaret etmektedir. Örneğin, Google gibi firmalar A Planına sadık kalarak değil, B Planına geçiş yaparak büyüyüp varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Dolayısıyla iş dünyası aslında A Planından B Planına doğru yaşanan bir yolculuktur (8). Bu nedenle sürekli değişen koşullar nedeniyle sürekli B Planı yapmak bir zorunluluktur.

İş hayatında dirençli olmak önemli bir meziyettir ve yapılan işe odaklanmak gerekir. Böylelikle nelerin yanlış planlandığının doğru bir biçimde anlaşılması söz konusu olabilecek ve buna uygun değişiklikler yapılıp düzeltici önlemler alınabilecektir. Ancak Test edilmemiş bir A Planının yanına test edilmemiş bir B Planı koymak, bu B Planının en ufak zorluk ve sıkıntıda hızlıca kullanılabilecek bir kaçış yolu olarak algılanıp rehavete yol açma ihtimali nedeniyle tehlikeli olabilir. Ayrıca aynı anda birden fazla plan üzerinde çalışmanın ne kadar verimli olabileceği de ayrı bir tartışma konusudur.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem B Planı RehavetiBu nedenle ilk başta en ince detayına kadar bir B Planı hazırlanmış olsa bile, A Planının uygulanmaya başlamasıyla birlikte ortaya çıkacak sorunlar açısından B Planının da gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması, kısacası, A Planının uygulanmasında karşılaşılabilecek en ufak sorunda hazırdaki B Planının derhal uygulamaya konulmaması gerekir.

Prof. Dr. Umut OMAY

 

Kaynaklar

(1) Jackson, D. (2017), “How Your Plan B Is Holding You Back From Business Success”, Çevrim içi: https://www.huffpost.com/entry/how-your-plan-b-is-holdin_b_9428480, (15.05.2024).

(2) Pratt, L. (2023), “Preparing for Problems: Five Reasons Why You Need a Plan B”, Çevrim içi: https://future-business.org/preparing-for-problems-five-reasons-why-you-need-a-plan-b/, (15.05.2024).

(3) Gayon, P. (2023), “Always Prepared: The Importance of Having a Plan B”, Çevrim içi: https://medium.com/@pujithgayon/always-prepared-the-importance-of-having-a-plan-b-00fe284a778b, (15.05.2024).

(4) Shin, J. and Milkman, K. L. (2016), “How backup plans can harm goal pursuit: The unexpected downside of being prepared for failure”, Organizational Behavior and Human Decision Processes 135, pp. 1–9.

(5) Phingbodhipakkiya, A. (2017), “Why having a Plan B can sometimes backfire”, Çevrim içi: https://ideas.ted.com/why-having-a-plan-b-can-sometimes-backfire/, (15.05.2024).

(6) Milkman, K. L. and Shin, J. (2016), “Having a “Plan B” Can Hurt Your Chances of Success”, Çevrim içi: https://www.scientificamerican.com/article/having-a-plan-b-can-hurt-your-chances-of-success/, (15.05.2024).

(7) Dooley, R. (2016), “Forget Plan B — Science Says You Should Be All In”, Çevrim içi: https://www.forbes.com/sites/rogerdooley/2016/07/22/forget-plan-b/?sh=39af9620275e, (15.05.2024).

(8) Mullins, J. and Komisar, R. (2009), Getting to Plan B: Breaking Through to a Better Business Model, Harvard Business Press, Boston.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

2024’ün İlk Çeyreğinde Türkiye’ye 1,5 Milyar Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) Girişi Gerçekleşti

E Satınalma Yazılımı Haber 2024’ün İlk çeyreğinde Türkiye’ye 1,5 Milyar Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım (udy) Girişi Gerçekleşti

E Satınalma Yazılımı Haber 2024’ün İlk çeyreğinde Türkiye’ye 1,5 Milyar Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım (udy) Girişi GerçekleştiUluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ödemeler Dengesi İstatistiklerinin açıklanmasının ardından YASED Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenini yayımladı. TCMB’nin 13 Mayıs 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistikleri temel alınarak hazırlanan, “YASED Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine” göre, 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’ye 1,5 milyar dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti.

13 Mayıs 2024’te paylaşılan güncel resmi verilere göre, 2024 yılının Mart ayında, Türkiye’ye, 336 milyon dolar değerinde UDY girişi gerçekleşti. 2024 yılının ilk üç ayı toplamı değerlendirildiğinde, ilk çeyrekteki UDY girişi 1,5 milyar dolar oldu.

Yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen toplam UDY girişi içerisinde, yatırım sermayesi girişleriyle 1 milyar 218 milyon dolar ve yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla 796 milyon dolar değerinde UDY girişi kaydedildi. Borçlanma araçlarının 112 milyon dolar ve yatırım tasfiyelerinin 424 milyon dolar değerindeki negatif etkileriyle, ilk çeyrekteki toplam UDY girişi, 1,5 milyar dolar oldu.

2024’ün İlk Çeyreğinde, Finansal Faaliyetler, En Fazla Uluslararası Yatırım Alan Sektör Oldu

Yased Logo2024’ün ilk çeyreğinde yatırım sermayesi girişlerinin toplam hacmi bir önceki çeyreğe ve geçmiş dönemlerin çeyreklik ortalamasına göre hacmen daha sınırlı olsa da hizmet sektörü, sektörel kompozisyonda öne çıktı.

2024’ün ilk çeyreğinde, finans ve sigorta faaliyetleri, toptan ve perakende ticaret ve madencilik ve taş ocakçılığı yatırım sermayesi girişlerinin çoğunluğuna ev sahipliği yaptı. Finans sektörü özelinde, bankacılık ve sigortacılık faaliyetleri haricinde kalan ‘’diğer finansal hizmet faaliyetlerinin’’ ilk çeyrekte sektörde kaydedilen 257 milyon dolarlık yatırım girişinin 249 milyon dolarını çektiği görüldü.

Yılın ilk Çeyreğinde En Fazla Uluslararası Yatırım Hollanda, ABD ve Almanya’dan Geldi

2024’ün ilk çeyreğinde, Avrupa Birliği (AB-27) ülkeleri, yüzde 58’lik payları ile Türkiye’ye gelen yatırım sermayesi girişlerinin en büyük kaynağı olmaya devam etti.

Türkiye’ye gelen yatırım sermayesi girişlerinin kaynakları arasında Hollanda yüzde 25’lik bir pay alırken, Hollanda’yı yüzde 21 ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 12 ile Almanya izledi.

Genel Tatil Gününün Hafta Tatiline Rastlaması Halinde Hangi Ücret Ödenir?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Genel Tatil Gününün Hafta Tatiline Rastlaması Halinde Hangi ücret ödenir

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Genel Tatil Gününün Hafta Tatiline Rastlaması Halinde Hangi ücret ödenirSatinalmadergisi.com’un değerli okurları; bu haftaki yazımıza geçmeden önce, önümüzdeki günlerde idrak edeceğimiz, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlarım.

Uygulamada gerek cezaların yetersiz kalması gerekse iş­çi ve işverenlerin ihtiyaçları nedeniyle Kanuna aykırı da olsa hafta tatili çalışmaları­nın ülkemizde yaygın bir uygulama alanı bulduğu bilinen bir gerçektir. Oysa haftanın 6 iş günü çalışan işçinin 7 nci gün dinlendirilmesi esastır. Bu durum iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Kanuna aykırı olmasına rağmen işçinin normal haftalık 45 saatlik iş süresini tamamladıktan sonra hafta tatili gününde de çalıştırması halinde, işçiye hafta tatili ücreti dışında %50 ar­tırımlı ücret ödenmelidir.

Başka bir deyişle, işçinin kendisine bir iş karşılığı olmaksızın ödenen bir gündelik hafta tatili ücretine ek olarak öden­mesi gere­ken %50 artırımlı bir buçuk gündelikle birlikte, toplam iki buçuk gündelik tutarında ücret ödenmesi gerekir. Çünkü, Kanun haftalık iş süresini aşan bu çalışmaları “fazla çalışma” kabul ettiğinden, ücretinin de %50 artı­rımlı ödenmesi gerekmektedir. Örneğin, günlük ücreti 300 TL olan işçi hafta tatili günü çalıştırılmışsa, 300+300+150= 750 TL ücrete hak kazanacaktır. Aynı işçi, hafta tatili günü 7,5 saatten fazla çalıştırılmışsa, aşan kısım için ayrıca fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Örneğin haftanın yedi günü günde 9 saat çalışan işçi hafta tatili günü 7,5 saatten fazla çalıştırıldığı için 750 TL zamlı ücretin dışında ayrıca, 1,5 saat fazla çalışma ücretine de hak kazanabilecektir.

Öte yandan hafta tatilinde çalıştığının ispat külfeti işçiye [1] ; hafta içinde bir gün izin verildiğinin veya ücretinin ödendiğinin ispat külfeti işve­rene aittir [2].

Ulusal bayram ve genel tatil günlerinden birinin hafta tatili gününe rastlaması halinde, işçiye, bir günlük ücretin mi yoksa hem hafta tatili ücretinin hem de genel tatil günü ücretinin mi ödenmesi gerekeceği konusunda İş Kanunu’nda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.

Yargıtay, ulusal bayram ve genel tatil günlerinden birinin “hafta tatiline” (örneğin Pazar gününe) “rastlaması” (geçişmesi, tedahül etmesi) ha­linde “sadece bir tatil günü ücretinin” verilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Yargıtay’ın konuyla ilgili kararında, “Hafta tatili ve genel tatil günlerinin çakıştığı günlerde hafta tatili hesabı yapılmalıdır. Bilirkişi raporu bu açıdan­ denetime elverişli değildir. Örneğin, 19 Mayıs 2013 bayram tatili Pazar günü ile çakışmaktadır. Mahkemece bu konuda da denetime elverişli bilirkişi ra­poru alınarak sonuca gidilmelidir”[3]. Aynı şekilde, ulusal bayram ve tatil günlerinden birinin çalışılmayan cumar­tesi gününe rastlaması halinde de “bunun tamamen bir takvim rastlan­tısı ol­duğu” kabul edilmiş; ayrıca bir ücret ödenmesine gerek görülmemiştir. An­cak, ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlayan hafta tatili veya çalışıl­ma­yan Cumartesi günü işyerine giderek “çalışan işçiye”, haftalık 45 saatlik nor­mal iş süresinin üstünde yapılan bu çalışması “fazla çalışma” sayılarak ücreti %50 artırımlı ödenmesi gerekir. Bir başka deyişle, hafta tatili (Pazar) çalış­malarında olduğu gibi, işçi rastlantılı (geçişmeli) bu günlerde çalışması kar­şılığı bir günlük tatil ücretine ek olarak bir buçuk günlük “hafta tatilinde ça­lışma ücreti” ile birlikte toplam iki buçuk günlük ücrete hak kazanır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Genel Tatil Gününün Hafta Tatiline Rastlaması Halinde Hangi ücret ödenirSonuç olarak, ulusal bayram ve genel tatil günlerinden birinin “hafta tatiline” (örneğin Pazar gününe) “rastlaması” ha­linde, “sadece bir tatil günü ücretinin” verilmesi gerekir. Bir başka deyişle, hafta tatili (Pazar) çalış­malarında olduğu gibi, işçi rastlantılı (geçişmeli) bu günlerde çalışması kar­şılığı bir günlük tatil ücretine ek olarak bir buçuk günlük “hafta tatilinde çalışma ücreti” ile birlikte toplam iki buçuk günlük ücrete hak kazanır. Örneğin günlük ücreti 300 TL olan işçi, pazar gününe rastlayan 19 Mayıs genel tatil gününde çalıştırılmışsa, 300+300+150= 750 TL ücrete hak kazanacaktır.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.29.6.2015 T., E.2014/10479, K.2015/23366; GÜNAY, İlhan, İş Kanunu 2, m.41, s.1708; Y9HD.08.06.2020, E.2017/15673, K.2020/4921 Legalbank.

[2] Y9HD.25.5.2015 T., E.2015/1187, K.2015/18710; GÜNAY, İlhan,  İş Kanunu 2, m 41, s.1710; Y9HD.08.06.2020, E.2017/15673, K.2020/4921 Legalbank.

[3] Y9HD.16.06.2020 T., E.2017/15912, K.2020/5760 Legalbank.

Satınalma Dergisi Mayıs 2024, Yıl:12 Sayı:137 Yayında

Kapak Mayıs 2024

Değerli yöneticiler,

Mayıs ayı ülkemiz açısından enflasyonla mücadelede yeni bir dönüm noktası olarak belirlendi. Bu yılın sonuna doğru enflasyondaki artışın dizginlenmesi ve kontrol altına alınması hedefleniyor. Özel sektörde ise satın alma tarafında maliyet ve gider analizi çalışmalarının daha dikkatle gerçekleştirildiği, tedarikçi tarafında ise tekliflerin tekrar tekrar çalışıldığı bir dönemdeyiz. Bu sayımızda tedarik zinciri performans ölçüm yöntemlerinden SCOR modeline yer veriyoruz. Literatürde genel kabul görmüş ve uygulama alanı bulunan performans ölçüm yöntemlerine sıklıkla yer vermeye devam edeceğiz. Bu sayımızda kamu ihalelerinden dış ticarete, sürdürülebilirlikten işletme yönetimine kadar geniş bir çerçevede birbirinden değerli makalelerle birlikteyiz. Katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz.

Tedarik Zincirinde Dijitalleşme, Riskler ve Fırsatlar Semineri 22 Mayıs’ta İTO Meclis Salonu’nda Gerçekleşecek

Satınalma Dergisi yazarlarının konuşmacı olarak katılacağı bu önemli seminere ücretsiz olarak katılabilirsiniz. Tedarik zinciri yönetimindeki en yeni gelişmelere ve yönetim metodolojilerine ulaşmak açısından faydalı bir etkinlik olacak.

Ücretsiz kayıt ve program detayları için https://www.ito.org.tr/tr/etkinlikler/detay/tedarik-zincirinde-dijitallesme-riskler-ve-firsatlar adresini ziyaret edebilirsiniz.

Tedarik Zincirlerinde Dijitalleşme Ve Ticarette Riskler & Fırsatlar Semineri Afiş

Eğitimleriniz İçin Doğru Teklifi Alın. 

Tedarikçi performans değerlendirme eğitiminden harcama yönetimi/gider analizine kadar uygun fiyatla satınalma ve tedarik zinciri yönetimi eğitim hizmetleri sunuyoruz. Kurumsal referanslarımıza güveniyoruz.

Eğitim kataloğumuzu satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirerek şirket ihtiyacınız için en doğru eğitimi alabilirsiniz.  Eğitim alan firmalara 3.000 TL değerinde 10 kişi için 1 yıllık dergi üyelik avantajı hediyoruz. 

Ekibinizi Geliştirin

E-Dergi Aboneliği ile Ekibinizin Yetkinliklerini Yükseltin

Ekibinizin mesleki ve yönetsel becerilerinin gelişimi için bir adım atın.
Departman olarak dergi arşivine (137 sayı) ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Mayıs 2024 sayımıza katkı veren yazarlarımıza tekrar teşekkür ederim.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere,

Keyifli okumalar,
Prof. Dr. Murat ERDAL

Kapak Mayıs 2024

 

TEDARİK ZİNCİRLERİNDE DİJİTALLEŞME ve TİCARETTE RİSKLER & FIRSATLAR SEMİNERİ

Tedarik Zincirlerinde Dijitalleşme Ve Ticarette Riskler & Fırsatlar Semineri Afiş

22 Mayıs 2024, Çarşamba 4. Kat Meclis Salonu (13.00 – 17.00)

https://ito.org.tr/tr/etkinlikler/detay/tedarik-zincirinde-dijitallesme-riskler-ve-firsatlar 

Tüm arkadaşlarımızı bekliyoruz. Prof. Dr. Murat ERDAL. Ücretsiz etkinliktir.

Tedarik Zincirlerinde Dijitalleşme Ve Ticarette Riskler & Fırsatlar Semineri Afiş

#tedarik #tedarikzinciri #ticaret #dışticaret #gümrük #iklim #sürdürülebilirlik #dijitalleşme #esatınalma #satınalma #risk #supplychain #procurement

anahtar sözcükler: 

Satınalma, tedarik, Tedarik zinciri yönetimi, tedarik zinciri stratejileri, hukuk, sözleşme, maliyet, taşımacılık, lojistik,  izlenebilirlik, Sürdürülebilirlik, satın alma, tedarik zinciri, risk, analitik, rekabet, strateji, B2B, Müzakere

Tedarik Zincirlerinde Dijitalleşme Ve Ticarette Riskler & Fırsatlar Semineri Afiş

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Sürdürülebilirlik Eğitim Programları

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti

Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.

Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.

Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporu

  • AB Direktifleri & Mevzuat
  • Uçtan Uca ESG Kriterleri
  • Strateji ve Eylem Planları
  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
  • Green Sourcing
  • Üretim ve Emisyon Hedefleri
  • Uluslararası Standartlar
  • Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
  • Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
  • ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
  • Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000 
  • Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
  • Sürdürülebilir Stratejiler

Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.

Enflasyon ve Stokçuluk

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Ve Stokçuluk

Enflasyon

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Ve StokçulukFarklı ve edebi cümlelerle tanımlansa da enflasyonu iki kelime ile izah edecek olursam; “yaşamın pahalılığı”. Enflasyonun nedenlerini nedense üvey evlat gibi, hiç kimse sahiplenmek istemez. Nedeni belli… Mal ve hizmetlere peş peşe yapılan zamlar ancak yapılan zamlardan bordro mahkumu çalışan kesim pek nasibini almıyor. Hal böyle olunca mal ve hizmetlerin fiyattı hızla artarken, ücret ve gelirleri aynı oranda artmayan ve enflasyon karşısında günden güne alım gücü zayıflayan çalışan kesim her geçen gün fakirleşiyor.

Her şey bir tarafa da, enflasyonun çalışanlarının alım gücünü her geçen gün zayıflattığı gerçeği bir tarafta dururken otoritelerinin;

“Biz çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz”

Şeklindeki beyanları adamın fazlasıyla zoruna gidiyor maalesef. Hani al bir taş, nerene dayarsan daya.

Bu sözü duyanların sinir sisteminin ne kadar bozulduğunu da tahmin edebilir misiniz?

Dahası;

Mal ve hizmet fiyatlarının artışları bir yıl öncesi ile kıyaslandığında pek çok ürünün fiyatı iki kat, 3 kat artmasına rağmen TUİK değerlendirmesinde enflasyonun hala cülük gibi minicik kaldığı iddia edilmektedir.

Daha da beteri; bu yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonda keskin bir düşüş bekleniyormuş. Çarşı Pazar enflasyonunda mı yoksa kağıt üzerinde mi keskin düşüş olacak Kağıt üzerinde keskin düşüş gösteren enflasyon karşısında çalışan ve emeklilerin alacağı enflasyon farkı da azalacak. Emekli yine aynı emekli; ağlamaya devam edecek.

Enflasyon ve Stokçuluk

Stokçuluk CezaFahiş fiyatla mal satışı yapan fırsatçılara verilen her türlü cezayı tasdik ediyorum. Haksız kazançtır, fırsatçılıktır fahiş fiyatlarla mal satışı yapmak.

Ancak enflasyonun asli sebebinin stokçuluk olduğunu söylemek ve geçmiş zamanlar örneklerini yaşadığımız gibi patates, soğan, elma, peynir, limon ve bakliyat depolarına baskın yapıp onları stokçulukla itham edip, acımasızca cezalara muhatap kalmaları çok da haklı gerekçelere dayanmamaktadır.

Limon GörselLimon soğuk hava depolarında muhafaza edilmez ise bugünkü piyasa koşullarında biz limonun kilosunu TRL.100.- ‘den yemeye başlarız.

Soğan Depo GörselSoğan ve patates ürünlerinde de hasat ile birlikte piyasayı düzenlemek amacıyla malların bir kısmı soğuk hava depolarında muhafaza edilir.

Ancak üzülerek söylemek gerekirse stokçuluğun amacı piyasayı düzenlemek için olsa da, spekülatif hareketlerin de sıklıkla görüldüğünü söylemekten üzüntü duyuyorum.

Patates Depo GörselHangi tarihte patatesin TRL.35.- ‘den satıldığını gördünüz? Stokçuluğun amacı dışında kullanılması fiyatları adeta zıplatmıştır.

Burada tek, tek sayamayacağım pek çok ürünün stoklanarak sağlandığı bir değişmez gerçektir. Aksi halde millet olarak bizler belli bir zaman sonra adeta aç kalırız. Stok yaparak malların koruma ve kontrol altına alınması son derece doğaldır.

Ancak patates, soğan depolarını basıp, ürün sahiplerini stokçulukla suçlayıp ceza kesmek kazanılmış bir zafer değildir. Tüm ürünleri hiç stoklanmadan hasat ile birlikte piyasaya sürdüğünüzde, piyasadaki mallar bittiğinde, yeni ürün hasadı yapılasıya kadar ülkemiz ithalata bağımlı olur. Geçmiş tarihlerde yaşadık; patates, soğan, limon depolarına zabıtai tedbirlerle baskınlar yapıldı ve mallar piyasaya verildi, fiyatlar serbest düşüne geçti. Stoklardaki mallar bittiğinde ise oldukça yüksek fiyatlardan ithalata başvuruldu. Stokçuluğun amacı piyasayı ürün ve fiyat yönünden düzenlemektir.

Stokçuluk dedim de aklıma geldi: nice büyük veya küçük zincir marketlerin stok depoları yok mudur? Elbette vardır. Buradaki stokçuluğun yegane amacı piyasanın talepleri karşısında düzenli bir şekilde mal tedariki yapmak ve piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda aksiyon almaktır.

Ancak; Stok yaparak piyasayı darboğaza sokan, fiyatları suni bir şekilde yukarı ivmelendiren, insanları sıkıntıya sokan hangi kurum var ise hak ettiğinden çok daha fazla cezanın verilmesine taraftarım.  İşte bu tanıma giren kurumlar piyasayı düzenlemek değil, insanları mağdur ederek haksız kazanç sağlayan kurumlardır.

Amacı Dışına Çıkmış Art Niyetli Stokçuluk

İşte enflasyonu azdıran stokçuluk şekli: art niyetle yapılan stokçuluk.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Enflasyon Ve StokçulukReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Yaş Meyve Sebze ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !

Satınalma Eğitimi Yaş Meyve Sebze Ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !

Satınalma Eğitimi Yaş Meyve Sebze Ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !Türkiye’nin 7 coğrafyasında yetişen meyve sebzeler dünyanın ağzını tatlandırıp, şifa dağıtıyor ve sofralardaki menüleri zenginleştiriyor.Dünya’nın dört bir tarafında 170 ülkeye taze meyve sebze ve meyve sebze mamullerini ihraç eden Türk ihracatçıları, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde ihracatlarını yüzde 10’luk artışla 1 milyar 891 milyon dolardan 2 milyar 82 milyon dolara yükselttiler.

2024 yılının ilk dört aylık döneminde Türkiye’nin; yaş meyve sebze ihracatı 1 milyar 174 milyon dolar olurken, meyve sebze mamulleri ihracatı yüzde 27’lik artışla 717 milyon dolardan 908 milyon dolara ilerledi.Türkiye’nin 58 milyon ton taze meyve sebze ürettiğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, bu üretimin yüzde 11-12’sinin taze meyve sebze olarak ihraç edildiğini, mamul ihracatının da eklenmesiyle bu oranın yüzde 25’e ulaştığını kaydetti.

“Dünya’nın meyve sebze ve meyve sebze mamulleri tedarikçisi olduğumuzu gösterdik” diyen Uçak, “Kiraz, ayva, incir, kayısı, kavun, karpuz, kestane, vişne, hıyar, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde dünyada en büyük üreticiler listesinin zirvesindeyiz. Mamullerde turşu ihracatında dünya birincisiyiz. Salça, kuru domates, meyve suları, konserve, dondurulmuş meyvelerde de güçlü üreticiyiz. 2023 yılı sonunda taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatımız 5 milyar 908 milyon dolara ulaşmıştı. Yakın coğrafyalarımızda savaşlara, küresel ekonomideki resesyona rağmen 2024 yılı sonunda 6,5 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmak için çaba gösteriyoruz” şeklinde konuştu.

Mandalina’nın 2023 yılını 577 milyon dolarlık ihracat tutarıyla taze meyve sebze sektörünün lideri olarak geride bıraktığı bilgisini veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “Mandalina 2024 yılına da parlak bir giriş yaptı ve 4 aylık dönemde 233,5 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korudu. Türkiye, domates ihracatından 219 milyon dolar döviz elde ederken, limon ihracatını yüzde 14 artırarak 118 milyon dolardan 134 milyon dolara taşıdı. Biber ihracatı 129 milyon dolar şeklinde kayıtlara geçerken, elma ihracatından elde edilen döviz tutarı 77 milyon dolar oldu. Portakal ihracatı yüzde 123’lük artışla 31 milyon dolardan 69 milyon dolara çıkarken, portakal taze meyve sebze ihracat artış rekortmeni olmayı başardı. Nar ihracatı yüzde 27’lik artışla 53 milyon dolardan 68 milyon dolara ilerlerken, kabak ihracatı 41 milyon dolar, greyfurt ihracatı 37,5 milyon dolar ve hıyar ihracatı 25 milyon dolar oldu ve taze meyve sebze ihracatında ilk 10 bu şekilde oluştu.”

Meyve sebze mamullerinde ihracat liderinin elma suyu ve konsantrelerinin 97,5 milyon dolarla olduğunu aktaran Başkan Uçak, “Domates salçası ihracatımız yüzde 70’lik artışla 47 milyon dolardan 80,6 milyon dolara yükseldi. Mineral sular ve gazozlar ihracatından 78 milyon dolar döviz elde ettik. Biber turşuları ihracatımız yüzde 30’luk yükselişle 50 milyon dolardan 65 milyon dolara, kurutulmuş domates ihracatımız yüzde 19’luk gelişimle 43 milyon dolardan 51 milyon dolara çıktı. Kornişon turşuları ihracatımız 50 milyon dolar, közlenmiş sebzeler 40 milyon dolar, su ihracatı 24 milyon dolar, turunçgil konserveleri 19,5 milyon dolar ve dondurulmuş domates ihracatı 18 milyon dolar meyve sebze mamulleri ihracatına katkı sağladılar” diye özetledi.

Yaş meyve sebze sektöründe en çok ihracat yaptığımız ülke 262 milyon dolarla Rusya Federasyonu olurken, zirve ortağı Romanya’ya 130 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Irak, 2023 yılının ilk dört ayında Türkiye’den 32,8 milyon dolarlık yaş meyve sebze talebinde bulunmuşken, 2024 yılının aynı döneminde talebini yüzde 291’lik rekor artışla 128 milyon dolara tırmandı. Irak, hem zirvenin üçüncü sırasına yerleşti hem de ihracat artış rekortmeni ülke oldu.

Ukrayna’ya yapılan taze meyve sebze ihracatı yüzde 17’lik artışla 89 milyon dolardan 104,5 milyon dolara çıkarken, Almanya’ya 67,8 milyon dolarlık taze meyve sebze ihraç etme başarısı gösterdik.Yaş meyve sebze sektörü, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde 124 ülkeye Türk lezzetlerini ulaştırdı.

Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında zirvedeki ülke 144,6 milyon dolarlık taleple Amerika Birleşik Devletleri oldu. ABD’nin Türkiye’den mamul talebi 2024 yılının 4 aylık diliminde yüzde 22 arttı.ABD’nin Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebi artışında, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi itici güç oldu. TURQUALITY Projesi’nin start aldığı 2018 yılında Türkiye’den 180 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri talebiyle listede 3. sırada yer alan ABD, TURQUALITY Projesi’nin başarısı sonrasında 6 yıllık süreçte Irak ve Almanya’yı geçerek zirveye kuruldu.

Almanya, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebini yüzde 27 artırarak 100,3 milyon dolardan 128 milyon dolara çıkardı ve ABD’nin ensesinde soluğunu hissettirdi. Almanya, ABD’ye kaptırdığı liderliği geri almak için Türk meyve sebze ürünleri talebinde vites artırdı.

Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında üçüncü basamağın sahibi Hollanda oldu. Hollanda’nın Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebi yüzde 53 artış gösterdi. Hollanda’yı 56,7 milyon dolarlık taleple İngiltere, 55,4 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ithalatıyla Irak izledi. İtalya, Rusya Federasyonu, Fransa, KKTC ve Japonya, Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında ilk 10 ülke olarak sıralandılar. Türkiye, meyve sebze mamulleri ihraç ettiği ilk 10 pazarın tamamında ihracat artışı başarısı gösterdi.

Meyve sebze mamulleri ihracatında ilk 10 ülkeye 2023 yılının ilk dört ayında yaptığımız ihracat 444 milyon dolar iken, 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde yüzde 31’lik artışla 582 milyon dolara tırmandı. Türkiye toplamda 167 ülke ve gümrüklü bölgeye meyve sebze mamulleri ihracatı gerçekleştirdi.

Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının güçlü aktörlerinden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2024 yılının 4 aylık döneminde ihracatını yüzde 2’lik artışla 411 milyon dolardan 420 milyon dolara çıkardı.Ege Bölgesi’nden yapılan taze meyve sebze ihracatında domates 29 milyon dolarlık tutarla en çok ihraç edilen ürün olurken, domatesi 9,5 milyon dolarlık tutarla mandalina ve 5,4 milyon dolarlık tutarla ihraç sezonu yeni başlayan taze çilek takip etti.Mamul ihracatında biber turşusu 50,4 milyon dolarla zirvede yer alırken, kurutulmuş domates ihracatından 46,5 milyon dolar kornişon turşusu ihracatından 35,5 milyon dolar dövizi Egeli ihracatçılar Türkiye’ye kazandırdılar.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyeleri Rusya’da 15 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihraç ederken, ikinci sırada 7 milyon dolarla Polonya, üçüncü sırada 6,7 milyon dolarla Ukrayna sıralandı.Türkiye’nin mamul ihracat lideri Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyeleri ABD’ye 64 milyon dolarlık, Almanya’ya 63 milyon dolarlık, İngiltere’ye 31 milyon dolarlık mamul ihraç etme başarısı gösterdiler.

19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !

Satınalma Eğitimi 19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !

Satınalma Eğitimi 19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !İklim değişikliğinin etkileri günlük ve endüstriyel yaşamda her yerde bizimle. Bu gidişata dur demek için sebep olduğumuz sera gazı emisyonlarını azaltma, karbonu en iyi yönetip risk ve fırsatları iyi bilerek karbon ticareti avantajıyla ilerleme gerek. İş dünyası liderleri konusunun ilki ve teki 9. İstanbul Karbon Zirvesi’nde düşük karbon ekonomisi yollarındaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesini ortaya koyacak.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), 9. İstanbul Karbon Zirvesi’ni  “İklim Değişikliği Kaynaklı Riskler, Fırsatlar ve Karbon Ticareti” teması ile 6-7 Mayıs 2024 tarihinde “Karbon Nötr” gerçekleştirecek. Yeşil Dönüşüm İçin Finansal Fırsatlar; Karbon Yönetimi ve Endüstri; Karbon Yönetimi ve Enerji; İş Dünyasında Karbon Yönetimi ve Ticareti adlı oturumlarda iş dünyası liderleri yeşil, dijital, döngüsel dönüşümleri için başarı ve planlamalarını, güçlü seslerini paydaşlara sunarken düşük karbon ekonomisi yollarındaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesini konuşacak.

Konusunun ilki ve teki, karbon nötr gerçekleştirilecek zirvede yeşil akçe cazibesi İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof.Dr.Filiz Karaosmanoğlu konusunun ilki ve teki etkinliğimiz bu yıl ülkemizin yeşil, dijital, döngüsel değişmek için dönüşüm yolunda başta ihracatçılarımız olmak üzere endüstrimiz için ayrı mühim. ST Climate desteğinde “Karbon Nötr” gerçekleştireceğimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof.Dr. Halil Hasar’ın delegelere hitap edeceği zirvemizde iş dünyası lider kuruluşlarının üst yöneticileri konuşurken düşük karbon ekonomisi yolundaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesi irdelenecek dedi.

Yeşil dönüşüm için finansal fırsatlar nedir? Prof. Karaosmanoğlu “Yeşil dönüşümde iklim değişikliği ile mücadele, mevcut yatırımların iklim dirençli olması, yeni yatırımlar için finansmana erişim ve sürdürülebilir bankacılık önemli. Bu başlığı Yeşil Dönüşüm İçin Finansal Fırsatlar oturumumuzda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası; Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve Uluslararası Sermaye Piyasası Birliği(ICMA) konuşmacılarıyla masaya yatırarak iklim finansmanı son gelişmelerini, fırsatları öğreneceğiz“  vurgusu yaptı.

Dr. Karaosmanoğlu “Karbon Yönetimi ve Endüstri ile Karbon Yönetimi ve Enerji oturumlarında endüstrinin güçlü sesini dinleyeceğiz. En güncel odak konumuz olan “Üretim, İhracat ve Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması: Türkiye Hazır mı? konusunu İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçılar Birliği(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister değerlendirecek. İş Dünyasında Karbon Yönetimi ve Ticareti oturumunda ise mevzuat, standartlar, ulusal ve uluslararası gelişmeler ışığında karbon piyasası ve karbon ticareti masada olacak hususuna dikkat çekti.

Karbonunu En İyi Yönetenlerin Ödülleri

Dr. Karaosmanoğlu  zirvede SÜT-D 2024 Küçük Karbon Kahramanı gösterisi ile SÜT-D 2024 Düşük Karbon Kahramanı ödül töreni yapılarak karbonunu en iyi yönetenlerin ödüllendirileceğini belirterek QS Dünya Üniversite Sıralamaları: Sürdürülebilirlik 2024 genel sıralaması çevresel etki kategorisinde Türkiye’de 1. olan İTÜ’ye, zirveye paydaşları davet etti.

YOİKK Toplantısı Sonrası YASED Başkanından Açıklama

Satınalma Eğitimi Yoi̇kk Toplantısı Sonrası Yased Başkanından Açıklama

Satınalma Eğitimi Yoi̇kk Toplantısı Sonrası Yased Başkanından AçıklamaUluslararası Yatırımcılar Derneği, YASED Başkanı Engin Aksoy,  

En son 2016 yılında toplanan ve YOİKK’in özellikle uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir mekanizması olan Yatırım Danışma Konseyi’nin tekrar toplanmasının uzun süredir bekledikleri bir gelişme olduğuna vurgu yaparak, “YASED olarak üye şirketlerimizin küresel CEO’ları ile bir an önce iletişime geçerek bu değerli organizasyona katılımlarını temin edeceğiz” dedi.

Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının gündeminin YASED gündemi ile birebir örtüştüğünü belirten Aksoy, “Mevcut Eylem Planımız da YASED görüşlerini büyük ölçüde dikkate alan bir belge olduğu için bu toplantıya kadar gerçekleştirilecek her türlü ilerlemenin Yatırım Danışma Konseyi toplantısı için de olumlu bir zemin oluşturacağını düşünüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Başkanlığında gerçekleştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısında konuşan Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy, Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinde yaşanan olumlu gelişmelerin Orta Vadeli Program çerçevesinde uygulanan ekonomi programına olan güveni artırdığını belirterek, “YOİKK Eylem Planı’nda gerçekleşecek ilerlemelerin bu sürece önemli bir destek sağlayacağı muhakkak” dedi. Engin Aksoy, “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu – YOİKK çalışmalarında kaydettiğimiz her ilerleme, ülkemize yönelik yatırım kararlarının alınmasını kolaylaştırma, ülkemizin yatırım çekme rekabetçiliğini artırma potansiyeline sahip. Bizler YOİKK gündemindeki olumlu gelişmelerin uluslararası düzeyde görünürlüğünü sağlamak için gerek üyelerimizin genel merkezleri gerek uluslararası basın nezdinde sürekli bilgilendirmede bulunuyoruz” diye konuştu.

Engin Aksoy, en son 2016 yılında toplanmış olan ve YOİKK’in özellikle uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir mekanizması olan Yatırım Danışma Konseyi’nin tekrar toplanmasının uzun süredir bekledikleri bir gelişme olduğunu vurgu yaparak, “YASED olarak üye şirketlerimizin küresel CEO’ları ile bir an önce iletişime geçerek bu değerli organizasyona katılımlarını temin edeceğiz. Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının gündem maddeleri ve takip belgeleri YASED Gündemi ile birebir örtüşmekteydi. Uluslararası yatırımcıların görüş ve önerilerinin dikkate alınacağı bu üst düzey platforma işlerlik kazandırılmasının ülkemizin yatırım ortamının tanıtımı açısından önemli katkısı olacağını düşünüyoruz. Mevcut Eylem Planımız, YASED görüşlerini büyük ölçüde dikkate alan bir belge olduğu için bu toplantıya kadar gerçekleştirilecek her türlü ilerlemenin Yatırım Danışma Konseyi toplantısı için de olumlu bir zemin oluşturacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

YASED’in Eylem Planı için önermiş oldukları maddeler ve bu maddelerdeki ilerleme hakkında da açıklamalarda bulunan Engin Aksoy, şunları söyledi:

“Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasına yönelik mevzuatta sağlanan ilerlemeyi memnuniyet verici buluyor, ikincil mevzuatın da AB ile uyum esas alınarak ve özel sektör ile yakın istişare içinde hazırlanıyor olmasını da olumlu bir adım olarak görüyoruz. Bunun yanında bankacılık ve finans gibi regüle edilen sektörlerde düzenleme yetkisi olan kurumların mevzuatının da uyumlaştırılmasının önem taşıdığına inanıyoruz. Kanunun getirdiği liberal yaklaşımın BDDK düzenlemeleri gibi düzenlemelerde de dikkate alınması hususunu bankacılık ve finans sektörü açısından elzem olarak görüyoruz. Bu alandaki AB düzenlemelerinin çalışılması ve Türkiye için bir yol haritasının hazırlanması konulu eyleme de destek veriyoruz.”

Engin Aksoy, esnek çalışma mevzuatında ihtiyaç duyulan düzenlemelere ilişkin olumlu sonuçlar beklediklerini, Üçlü İstişare Mekanizması ile çalışma hayatına ilişkin daha kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Aksoy, “Dijital ve yeşil dönüşümü küresel düzeyde deneyimleyen firmalar olarak çalışma hayatına yansımaları açısından bu sürece önemli katkı verebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.

YASED Başkanı Engin Aksoy değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Ülkemizde AB ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi kurulmasını esas alan İklim Kanunu’nun Meclise sunulmasını bekliyoruz. Ayrıca AB Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bir karbon fiyatlandırması altyapısının teknik bir çalışma kapsamında ele alınmasını olumlu değerlendiriyoruz. Mevcut vergilerin dönüştürülmesinde yeşil dönüşümü destekleyecek ve ilave maliyetler oluşturmayacak yaklaşımın belirlenmesini önemli görüyoruz. Ayrıca yatırım teşvik sisteminin mevcut sanayinin yeşil dönüşümünü kolaylaştıracak ve çevreye duyarlı uluslararası yatırımları cezbedecek şekilde yapılandırılmasını arzu ediyoruz. Bunun için de finansman ve teşvik mekanizmalarının hazırlanmakta olan taksonomiyle uyumlu olması gerektiğini düşünüyoruz.

Veri merkezlerine yönelik destekler konusunda da Dijital Dönüşüm Ofisimizin çalışmalarını neticelendirmesini bekliyoruz. Uluslararası yatırımcılar açısından yatırım kararını etkileyen en önemli kriterlerden biri yatırıma konu ülkenin dijital dönüşüm seviyesi. Bunun da en önemli göstergesi dijital altyapılar yani 5G ve fiber internet. Fiber altyapıların yaygınlaştırılması ile ilgili yatırımların önünün açılması için tesis paylaşımı düzenlemelerinin iyileştirilmesine ihtiyaç var. 12. Kalkınma Planımızda da yer aldığı üzere geniş bant altyapının yaygınlaştırılması için altyapının ortak kullanımı, tesis paylaşımı ve geçiş hakkı süreçlerinin iyileştirilmesi planlanmaktadır. Bununla birlikte kaliteli geniş bant altyapıların yaygınlaşması için, sektörde rekabetin sağlanmasına ilişkin maddeler 12. Kalkınma Planı’nda da yer almaktadır. YOİKK platformunda bu konulara özel önem atfedilmesi plan hedeflerinin de gecikmeden gerçekleşmesini sağlayacaktır.”dedi.

“Dijitalleşme Ligi’nde ilerlemek için 5G yetkilendirmesi tamamlanmalı, 6G AR-GE’si başlamalı”

YASED olarak, Türkiye’nin 5G altyapısının geliştirilmesine yönelik çalışmaları desteklediklerini hatırlatan Engin Aksoy, “Ülkemizin dijital endekslerdeki yeri gerilemeye başladı. Ortalama mobil internet hızı ile dünyada 72. sırada yer alıyoruz. Arayı kapatmak için 5G’nin artık hayata geçmesine ülke olarak ihtiyacımız var. Bu konu 12. Kalkınma Planımızda da yer alıyor, 5G yetkilendirmesinin tamamlanması ve 6G için Ar-Ge  çalışmaların yapılması yer alıyor. Dijitalleşme liginde geri kalmadan bu teknolojilerin ülkemizde hayata geçirilmesinin kritik önemde olduğunu değerlendiriyoruz” dedi.

“YASED üyeleri geleceğin mesleklerinin tanımlanmasında ve çalışanların sahip olması gereken yetkinliklerin tanımlanmasında YOİKK kapsamında ele alınan çalışmalara önemli katkı sağlayacaktır.

YOİKK’in mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi amacıyla başlattığı çalışmalara ve özel sektör istişaresini güçlendirmek için oluşturulan çalışma grubunu da olumlu karşıladıklarını ifade eden Arsoy, “Başta yapay zekanın ve diğer teknolojik gelişmelerin iş yapış şeklimize olan etkisini en yakından gözlemleyen ve çalışanlarının yetkinliklerinin geliştirilmesi için küresel düzeyde öncü çalışmalar gerçekleştiren YASED üyelerinin bu önemli YOİKK çalışmasına da her türlü katkıyı sağlayacağını ve ülkemizin insan kaynaklarına olan yatırımlarını artırmaya devam edeceğini ifade etmek isterim. Rekabetçiliğimizin en önemli unsuru olan insan kaynaklarımız eğitimin her aşaması dikkate alınarak kendini sürekli yenileyen, çağa ayak uyduran bir yaklaşımla ele alınmalı.” dedi

Engin Aksoy YOİKK Eylem Planı’nda yer alan Dijital Piyasalar Yasası ile ilgili yaptığı değerlendirmede de şunları söyledi:

“YOİKK eylem planında 2024 yılı için ‘Dijital pazarlarda rekabet ortamının iyileştirilmesine yönelik mevzuat çalışması yapılması’ maddesi yer alıyor. Ancak özellikle ilgili düzenlemenin dayanağı olan AB’deki Dijital Piyasalar Yasası’nın birçok hükmünün 2 Mayıs 2023’te yürürlüğe girdiğini ve AB bakımından uyum sürecinin devam ettiğini belirtmek isterim. Bu nedenle öncelikle alandaki gelişmeleri bekleyip görmek gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca düzenlemeye ilişkin olarak bir kez daha sektör görüşüne başvurulmasının yararlı olacağı kanaatindeyiz. Özelikle dijital pazarlara ilişkin bu başlık bakımından etki analizi yapılmasında ve bilhassa düzenlemenin tüketiciye yansımasının nasıl olacağının değerlendirilmesinde yarar görüyoruz.”

Yapay Zekâ ve Dijitalleşme ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları Önlenecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zekâ Ve Dijitalleşme Ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği Ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları Önlenecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zekâ Ve Dijitalleşme Ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği Ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları ÖnlenecekAnadolu topraklarında bin yıldır Türk çiftçisi üretiyor, ihracatçılarımız dünyanın dört bir tarafına Anadolu’nun lezzetlerini ulaştırıyor. Türkiye yapay zekâ ve dijitalleşmenin sunduğu olanaklarla verimliliğini artıracak, dünyanın gıda ambarı konumunu güçlü bir şekilde sürdürecek.Dünya nüfusu hızla artarken, tarım yapılabilir araziler sürekli azalıyor. Bu açmazdan kurtulmak için verimliliğini artırmak, hastalık ve zararlılarla daha etkin mücadele etmek, tarımsal kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için yapay zekanın ve dijitalleşmenin tarım sektöründe çok hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi zorunluluk halini almış durumda.Cumhuriyetimizin 100. Yılında 35 milyar dolar tarım ürünleri ihraç eden Türkiye, beş yıllık vadede 50 milyar dolar tarım ürünleri ihraç etmeyi hedefliyor.Türkiye’nin tarım ürünleri üretiminde ve ihracatında lider konumda olan Ege Bölgesi bu konumunu cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da güçlenerek sürdürmek istiyor.

Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatından aldığı yüzde 22’lik payı yüzde 30’lara çekmek için sürdürülebilirlik ve pazarlama eksenli onlarca projeyi hayata geçiren Ege İhracatçı Birlikleri, TURQUALITY, UR-GE Projeleri, Fuarlar, Sektörel Ticaret Heyetleri, Alım Heyetleriyle yoğun bir pazarlama faaliyeti sürdürüyor.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi tarım ürünleri ihracatımızın artması için çalışıyor. EİB bünyesindeki 7 tarım ihracatçı birliği başkanlarının 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile mesajları yapay zekâ ve dijitalleşme, sürdürülebilirlik temelli projeler, gençlerin tarıma kazandırılması ve Ticaret Bakanlığı destekli TURQUALITY, UR-GE Projeleri ve Fuarlara yoğunlaşılması eksenli oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak; “Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatı 8 milyar dolara koşuyor”

Türkiye, Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde tarım ürünleri ihracatını yüzde 3’lük artışla 34 milyar 212 milyon dolardan 35 milyar 164 milyondolara taşıdı. Tarım ürünlerinde Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekorunu kırdık. 2023 yılında Ege Bölgesi ihracatçıları olarak ihracatımızı yüzde 9’luk artışla 6 milyar 723 milyon dolardan 7 milyar 315 milyon dolara çıkardık. Ege İhracatçı Birlikeri’nin tarım ürünleri ihracatını 2024 yılı sonunda 8 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Yapay zekâ ve dijitalleşmenin hayatımıza daha fazla girmesiyle 2028 yılında Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında 50 milyar dolar seviyesini göreceğine inanıyoruz. Egeli tarım ürünleri ihracatçıları olarak 2028 yılında 11-12 milyar dolar aralığına gelmeyi hedefliyoruz.

Tarım sektörüne gençleri kazandırmak için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Programı”nı 2024 yılında ikinci kez hayata geçirdik. Gençler yapay zekâ ve dijitalleşme noktalarında daha etkin. Gıda mühendisliği ve ziraat mühendisliği mezunu ya da halen öğrencisi olan 82 gencimize uzman isimler deneyimlerini aktardı. Programımız işletme ve bahçe ziyaretlerini de kapsıyordu. Gençler işletme ve bahçe tozunu yuttular. Kendilerinden gıda kayıplarını önleyecek, toplam kalite ve verimilliği artıracak projeler bekliyoruz. Tarım sektörünün AR-GE tarafına çok güç katacaklarına inanıyoruz”

Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 23’lük bölümünü tek başına gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Turkish Fresh and Processed Fruits and Vegetables Cluster isimli UR-GE Projesiyle taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörlerinde 41 firmanın kümelenerek ihracat yetkinliklerini artırmak için yola çıktı. Meyve Sebze Mamulleri sektöründe Türkiye lideri olan EYMSİB, The Symphony of The Taste from Anatolia isimli TURQUALITY Projesi’yle; Türk meyve sebze mamullerinin İngiltere ve Çin pazarlarında bilinirliğini ve tercih edilmesini artırmak için çaba sarf edecek.

Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürün Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık; “Yapay zekâ ve dijitalleşme organik sektörüne güç katacak”

“Türkiye son 35 yılda organik sektöründe büyük bir gelişim gösterdi. Avrupa Birliği, ABD, Japonya gibi tüketici tercihlerinin çok üst seviyede olduğu ülkelerde Türk organik ürünleri baş tacı. Organik ürün ihracatımız 1 milyar doları aştı. Ülkemizin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini Ege Bölgesi’nden gerçekleştiriyoruz. Yapay zekâ ve dijitalleşme organik sektöründe üretim süreçlerimizi kolaylaştıracak olanaklar sunuyor. Organik sektöründe yeni ihracat hedefimiz ilk etapta 1,5 milyar dolar, daha sonra da 2 milyar dolara ulaşmak. Kuru meyvelerden zeytinyağına, hububattan pamuğa 268 farklı ürünü 311 bin hektar arazide 1,6 milyon ton organik üretim gerçekleştiriyoruz. Türkiye yaklaşık 53 bin organik ürün çiftçisiyle Avrupa’da 4’üncü sırada yer alıyor.”

“Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incir ihracatımızın domine ettiği kuru meyve sektöründe yıllık 450-500 bin ton ürün ihraç ederek 2024 yılında 1 milyar 610 milyon dolar ihracata imza attık. Üreticilerimizle güçlü bağlar kuruyoruz. Aflatoksinli Kuru İncirlerin İmhası, Kuru Üzümde Kalite Ve Gıda Güvenliğinin Artırılması Projesi, Kuru Kayısıda Kalite Ve Gıda Güvenliğinin Arttırılması Projesi, Malatya ve Çevresinde Kayısı Çekirdek Çıkarma Makinasının Geliştirilmesi Ve Yaygınlaştırılması Projesi, Kuru Meyve İşletmelerinde Su Kullanımının Azaltılmasına Dönük Tedbirlerin Araştırılması Projesi, kuru meyve sektöründe toptan kaliteyi artırmak için yoğunlaştığımız projeler. Turkish Dried Fruits Ur-Ge Projesi’nde kuru meyve sektörünün en güçlü oyuncularının 16 tanesinin katıldığı kümelenerek ihracat pazarlaması yaptığımız gözbebeğimiz bir projemiz. Turkish Dried Fruits Turquality Projesi’nde ise; sektörümüz için büyük potansiyel arz eden Çin, Hindistan ve Rusya pazarlarındaki bilinirliğimizi ve çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir ve Antep fıstığı başta olmak üzere ürünlerimize yönelik talebi ve bu ülkelere ihracatımızı arttırmak amacıyla sektördeki 3 ihracatçı birliği güçbirliğine gittik.”

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit; “Dünya’nın protein açığını karşılıyoruz”

“Su ürünleri, kanatlı eti, yumurta, süt ürünleri ve bal alt sektörlerimizle dünyanın üç öğün protein açığını kapatmak için üretim yapıyoruz. Her alt sektörümüzde dünyanın en modern tesislerine sahibiz, üretimimizi ve ihracatımızı her geçen yıl artırıyoruz. Son bir yıllık dönemde ihracatımız 4 milyar doları aşmış durumda. İhracatta kısıtlamalar yaşamadığımız takdirde 2028 yılında 6 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandıracak güce sahibiz. Aegean Fishery and Animal Products Ur-Ge Projesi’nde sektörümüzün tüm alt sektörlerinin temsiline olanak sağlayan 23 firmamızla bir araya geldik ve Afrika pazarı ağırlıklı yeni pazarlar kazanmak için çalışıyoruz. Su ürünleri sektöründe 3 ihracatçı birliği ortaklığında Turkish Seafood Turquality Projesi’nin hazırlıklarını sürdürüyoruz. Ağustos ayında hedef pazarımız Çin’de bir resepsiyonla yolculuğumuz başlayacak. Turkish Seafood Turquality Projesi’yle; Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 6 gıda birliği iş birliğinde ABD’de düzenlediğimiz Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesindeki başarımızı tekrarlamak hatta daha ileri taşımak amacındayız.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk; “Gıda üretimine yoğunlaşmalıyız, dünyada talep var”

“Pandemi sonrasında gıda ürünlerini üretebiliyor olmanın çok büyük bir güç olduğu ortaya çıktı. Gıda üretimine yoğunlaşmalıyız, üreticimizin alın terinin karşılığını alabileceği bir iklimi oluşturmalıyız. Türkiye, iklim özellikleri gereği hububat, bakliyat, yağlı tohumlar başta olmak üzere çok geniş ürün gamında üretim yapabilecek bir coğrafyaya sahip. Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü olarak 2023 yılında 12,4 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin gıda ihracatının yüzde 48’ini tek başımıza gerçekleştirdik. Ege Bölgesi’nin hububat bakliyat ve yağlı tohumlar ihracatını da son 10 yılda 3 kat artırarak 1 milyar 66 milyon dolara çıkardık. Yapay zekâ ve dijitalleşmenin sunduğu olanaklarla üretimde verimliliği artırarak, beğeni skalası her gün yükselen tüketicilerin beklentilerine uygun üretim yapıp, onları katma değerli bir şekilde ihraç edip 2028 yılında sektörümüzün Türkiye genelinde ihracatını 18 milyar dolara, Ege Bölgesi’nde de 1,5 milyar dolara çıkarmak için çalışacağız. 2024 yılında ihracat hedeflerimize ulaşmak için ABD’den Hong Kong’a, Japonya’dan Fransa’ya, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Rusya’ya 9 gıda fuarına katılarak ihraç ürünlerimizi tanıtım, tadım etkinlikleri yapıyoruz. Şeker mamullerin ABD, Kanada ve Meksika pazarlarında kapsamlı olarak tanıtımı için Sektör Kurulu Birliklerince ortak Turquality Projesi planlıyoruz.”

Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur; “Üreticimizi destekleyen Çiftçi Avantaj Kartı (ÇAK)’nı hayata geçirdik”

“Türkiye oriyantal tütün üretiminde dünya lideri. Türkiye’de üretilen sigaralarda yerli harman oranının artırılma kararı virginya ve burley tütütünün üretimini de cazip hale getirdi. 2023 yılında 50 milyon kilo Türk tipi oryantal tütün, 20 milyon kilo Virginia tipi, 1 milyon kilo burley tipi tütün üretim rakamına ulaştık. Türk tütün sektörü olarak, 2024 yılında üretimimizi 80 milyon kiloya çıkarmak istiyoruz. Bunun için üreticilerimizi destekliyoruz. Birliğimiz bünyesinde tütün ihracatının artışını desteklemek maksadıyla Tohumu Islah Projesi, tütün tarımında sürdürülebilirlik çerçevesinde ise oluşturulan çalışma grupları ile üretim, çevre, altyapı, işgücü, tütün tarımında su kullanımı gibi alanlarda çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Bununla birlikte üreticilerimizi tarımsal girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla Çiftçi Avantaj Kartı (ÇAK) faaliyete geçirdik. Tütün üreticilerimize özel indirimler sunan firmalar ÇAK’a tanımlanarak üyelik sistemi oluşturulduk. Ayrıca, kişisel koruyucu ekipmanlarının standardizasyonu ve geliştirilmesi, üretimde kullanılan bitki koruma ürünlerinin boş ambalajlarının toplanma merkezlerinde toplanması, imhası ve geri dönüşümü ile ilgili projelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Son yıllarda hayata geçirdiğimiz projeler ve tütün üreticisinin emeğinin karşılığını alır hale gelmesi tütün üretimine ilgiyi artırdı. 2023 yılında 922 milyon dolar olan ihracatımızı 2024 yılında 1 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. 2024 yılının ocak-nisan döneminde ihracatımız yüzde 4’lük artışla 280 milyon dolardan 291 milyon dolara çıktı. En belirgin yükseliş yüzde 42’lik sıçramayla yaprak tütün ihracatında oldu. Yaprak tütün ihracatımız 60 milyon dolardan 86 milyon dolara çıktı.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Emre Uygun; “Güzel bir rekolte geliyor. İhracatın önünün açılmasını istiyoruz”

“Türkiye zeytincilik sektörüne yaptığı büyük yatırımlarla zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 200 milyon düzeyine çıkardı. Bu artışın meyvelerini almaya başladık ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, önümüzdeki yıllarda ülkemizin potansiyel olarak 650 bin ton zeytinyağı ve 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin üretecek. Bu potansiyelin farkında olarak, geleceğe yönelik bir planın şimdiden oluşturulması gerekliliğine inanıyoruz. Bu planlamaların, sektörün sürdürülebilirliği ve ülke ekonomisinin kalkınması açısından kritik bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Son üç yılda zeytinyağına getirilen dört kısıtlamanın, beklenenin aksine fiyat artışlarını kontrol altına almak yerine tüm sektörü olumsuz etkilediğini hep beraber gözlemledik. Üreticileri ve tedarikçileri belirsizlik içine soktu ve yeterli mal arzının olmaması nedeniyle piyasa daha da zor duruma düştü. Bu kısıtlamalar döneminde zeytinyağı fiyatları daha da yükseldi ve ihracat yapılamayan ürünler depolarda bozulmaya başladı, yaklaşık 400 milyon dolarlık bir döviz kaybına neden oldu. Bugünlerde dünya zeytinyağı fiyatları hızla geri gelmekte, ayrıca önümüzdeki sezon ülkemizde iklim koşulları bu şekilde devam ederse çok güçlü bir zeytin ve zeytinyağı rekoltesi bizi beklemekte. Bu ortamda ihracatçımızın dünya piyasalarında rekabetçi olabilmesi ve güçlü bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki kısıtlamaların kaldırılması gerekmekte.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı M. Kadri Gündeş; “Ambalajlı ürün ihracatına destek istiyoruz”

“Ambalajlı ihracatı artırma hedefimize ulaşmak için, dökme ihracata getirilen kısıtlamalar yerine ambalajlı ürün ihracatını teşvik etmek ve kaldırılan destekleri Dünya Ticaret Örgütü kriterlerine uyumlu hale getirip tekrar sektöre kazandırmalıyız. Üreticilerimize verilen desteklemelerde 10 yıldır enflasyonist ortama rağmen artırılmıyor. Üreticilerimize verilen desteklerde günümüz koşullarına uyumlu hale getirilmeli. Türkiye’nin artan zeytin ve zeytinyağı rekoltesinin katma değere dönüşmesi için birlik olarak ambalajlı zeytin ve zeytinyağı ihracatını artırmak için birçok ülkede tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Özellikle Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 6 gıda ihracatçı birliğimizin Amerika Birleşik Devletleri’nde Türk gıda ürünlerinin tanıtımını gerçekleştirdiği TURQUALİTY Projesi’nde Türk zeytin ve zeytinyağının büyük ilgi gördüğünü memnuniyetle görüyoruz. Bu projenin de katkısıyla ABD’ye yapılan zeytinyağı ihracatının arttığını görmek bizi mutlu ediyor. Bu ve benzeri projelerle sektörün gelişimi için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. 2022-23 sezonunda zeytin ve zeytinyağı ihracatımız kısıtlamalara rağmen 947 milyon dolara ulaştı. 2024-25 sezonunda da güzel bir rekoltenin ayak sesleri geliyor. İhracatın önündeki engeller kaldırıldığı ve ambalajlı ürün ihracatı destekleri artırıldığı takdirde Türk zeytincilik sektörü olarak 1,5 milyar dolar ihracat hedefine ulaşabiliriz.”

Ege Mobilya Kağıt ve Ormar Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle; “Odundışı ürünleri ihracatının yüzde 68’ini yapıyoruz”

 “Odun dışı orman ürünleri olarak adlandırdığımız defne, kekik, ıhlamur, adaçayı, biberiye, tıbbi bitkiler, meşe palamudu gibi ürünleri kapsayan ihracatımız 2023 yılında 103 milyon dolar bandında seyretti ve bu ürünlerin Türkiye geneli ihracatının yüzde 68’lik kısmına imza attık. İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsası iş birliğinde, tıbbi ve aromatik bitkiler sektörünün ve sektörde faaliyet gösteren firmaların rekabet gücünü artırmaya yönelik olarak yürüttüğümüz “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sektöründe Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Ur-Ge Projesi”nin ihtiyaç analizi sürecini tamamladık. Proje faydalanıcısı 19 firmanın taleplerini dikkate alarak faaliyetlere başlayacağız. Hedef ülke olarak seçtiğimiz ABD ve Almanya gibi pazarlarda Türk markasının en iyi şekilde tanıtımını yapmak amacıyla; Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ortaklığında tıbbi aromatik bitkiler sektörüne yönelik 4 sene boyunca Turkish Herbal Tea Turquality Projesini yürüteceğiz.Dünya 1. si olduğumuz kekik defne biberiye vb. gibi odun dışı orman ürünlerinin bu sefer farklı bir yönünü, “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler” gücünü, “Türk Bitki Çayı” markası konseptiyle dünyaya göstereceğiz. 4 yılın sonunda UR-GE ve TURQUALITY Projelerimizin itici gücüyle, Kınık’ta tıbbi aromatik bitkiler sektörüne yönelik kurulacak Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin de sağlayacağı sinerjiyle sektörümüzün ihracatınız ikiye katlanarak 350 – 400 milyon dolar aralığına ulaşmasını hedefliyoruz. Kekikte Pirolizidin Alkaloid (PA) sorununun çözümü için üreticilerimizi bilinçlendirmek için 2023 yılında Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ortaklığında, Denizli’de en çok kekik üretimi yapılan dört bölgede kekik üretici toplantıları gerçekleştirdik., 2024 yılında aynı toplantıları tekrar edeceğiz.”

Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatının lideri Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye’nin gıda ürünlerinin dünya genelinde tanıtımı için yaklaşık 30 yıldır uluslararası arenada gıda fuarlarına milli katılım organizasyonları düzenliyor.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki “Fancy Food Fuarı”, Japonya’daki “Foodex Japan Fuarı”, Almanya’da; organik sektörünün dünyadaki en büyük buluşması olan “Biofach Organik Ürünler Fuarı”, Çin’deki “Çin Uluslararası İthalat Fuarı” ve ABD’de Californiya’da düzenlenen, “Expo West Fuarı” Türk gıda ürünlerinin dünya pazarlarındaki vitrini oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri, gıda sektörlerinin kümelenerek ihracat yetkinliklerini artırdıkların Ticaret Bakanlığı’nın yüzde 75 oranında desteklediği UR-GE Projelerini 7 farklı sektörde devam ettirirken, EİB patronajında yürüyen ya da paydaşı olduğu gıda sektörü eksenli TURQUALITY Projelerinin sayısı 2024 yılında 6’ya ulaştı.

Türkiye genelinde 2023 yılında toplam bitkisel üretimimiz 137 milyon ton ve tarım alanımız ise 24 milyon ha’dır (TUİK).

Türkiye üretiminde dünyada birinci olduğu fındık, kiraz, incir ve kayısının yanı sıra ayva, haşhaş tohumu, kavun ve karpuzda ikinci; mercimek, antepfıstığı, kestane, vişne ve hıyarda üçüncü; ceviz, zeytin, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde ise dördüncü sırada bulunuyor.

Tarım sektörünün ülke ekonomisi içerisindeki yeri, tarımın genel ekonomi içerisinde yaratmış olduğu katma değer ile ölçülmektedir. Sektördeki faaliyetler, bir taraftan ülkenin gıda ihtiyacını karşılarken, diğer taraftan nüfusun önemli bir kısmına istihdam alanı oluşturarak ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Ekonomik anlamda sadece tarımsal üretim bakımından ülkemizde GSYİH’nın %6’sını oluşturması ve işgücünün %15’ini istihdam etmesi sebebiyle tarım sektörü ülke ekonomisinin en önemli sektörlerinden birisidir. Türkiye, toplam ihracatın %10’undan fazlasını oluşturan net bir tarım ürünleri ihracatçısıdır ve dünya pazarlarına erişimi sektör için çok önemli bir konudur.

Küçük ölçekli ve geçimlik çiftliklerin baskın olması, çok küçük parçalı arazi yapısı vb. çeşitli yapısal darboğazlara rağmen, Türkiye fındık, kuru meyveler ve bazı taze meyve-sebzelerin önemli tarımsal ihracatçıları arasında yer alırken; başlıca ihracat noktaları arasında Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu, ABD ve Irak gibi ülkeler yer almaktadır (TİM, 2023).

Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FIBL) ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tarafından hazırlanan organik tarım istatistiklerine göre, dünyada organik tarıma en çok toprak ayıran ülke Avusturalya. Türkiye bu listede Avusturalya, Hindistan, Arjantin ve Çin’in ardından 26. sırada yer alıyor.  2022 yılı Organik bitkisel üretim toplamda 1 milyon 153 bin ton ve üretim alanımız ise 311 bin ha’dır. Organik ürünlerin 35 bin tonu İzmir’de, 168 bin tonu ise Manisa’da, 141 bin tonu ise Aydın’da üretilmektedir (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024).

Tarım sektörü, gıda maddeleri tüketim mallarının en önemli bölümünü oluşturduğundan ve sanayi malları için hammadde özelliği taşıdığından kalkınmada ayrı bir öneme sahiptir. Türkiye’nin coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği gibi konular bakımından tarıma elverişli bir ülke olması ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde tarım sektöründen azami ölçüde faydalanmasını gerekli kılmaktadır.

Hızlı nüfus artışı karşısında gıda kaynaklarının azalması, tarımın önemini kuşkusuz daha da artırmaktadır. Sürdürülebilirlik ve Gıda Güvenliği ilkesi çerçevesinde, bireylerin dengeli ve yeterli beslenmeleri konusu ülkelerin temel önceliğini oluşturmasının yanında tarımın geliştirilmesi konusunu da ön plana çıkarmaktadır.

Her geçen gün artan tüketici bilinciyle birlikte, hem Türkiye’de hem de dünyada özellikle korona virüsün etkisi tarımsal üretim ve gıdanın önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. Kendine yeterlilik, yerel üretim ve tüketim, çiftçiliğin ve tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi öncelik haline gelmiştir.

Kendi başına üreten, refah ve huzurlu bir toplum için sabır, samimiyet ve emeği harmanlayan insanoğlunun en kadim mesleği olan çiftçiliğin ve çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutlarız.