İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası Açıklandı

Satınalma Eğitimi İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası Açıklandı

Satınalma Eğitimi İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası AçıklandıTürk iklimlendirme sektörünün birleştirici gücü İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB), İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı düzenlediği lansmanla kamuoyuyla paylaştı. Tüm dünyanın geleceğini etkileyen iklim krizine ilişkin konuların masaya yatırılarak oluşturulduğu plan; farkındalık, yönetişim, finansal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik, teknoloji ve inovasyon olmak üzere altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef ortaya koyularak hazırlandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Yerleşkesi Dış Ticaret Kompleksi’nde 10 Temmuz Çarşamba günü gerçekleştirilen lansmanın açış konuşmalarını; İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe gerçekleştirdi. Konuşmasında sürdürülebilirliğin iklimlendirme sektöründe kilit rol üstlendiğine dikkat çeken İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, “Bu planda çizdiğimiz yol haritasının, sektörümüzde faaliyet gösteren tüm firmalarımızın sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm perspektifinde adımlar atmasına katkı sağlamasını hedefliyoruz” dedi.

İSİB, altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef belirleyerek titizlikle hazırladığı İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nın sonuçlarını basın mensupları, sektör temsilcileri ve iş dünyasından önemli isimlerin yer aldığı lansmanda kamuoyuyla paylaştı. Sektörün sürdürülebilirlik ekseninde izlemesi gereken stratejik yol haritasının masaya yatırıldığı lansmanda İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, dünyada hızlanan iklim mücadelesi kapsamında Türk iklimlendirme sektöründeki kabuk değişiminin ivme kazanması gerektiğini vurguladı.

“Hedefimiz iklim değişikliği sürecini yakından takip ederek sektörümüzü dönüştürmek”

İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı lansmanının açış konuşmasını yapan Mehmet Şanal; “Bilindiği üzere dünyanın işleyişine dair mevcut koşullar devam ettiği takdirde, birçok kaynağın tükeneceği ya da bu kaynaklara daha da sınırlı erişimin olacağı bir gelecek bizi bekliyor. İklim değişikliğinin son derece ciddi ekonomik, politik, sosyal ve toplumsal yansımaları olacak. İklimde yaşanan değişikliğin kabulü ve bunun sonucunda iklim değişikliği ile mücadele, 50 yıla yakın bir süredir ağırlığı değişmekle birlikte ülkelerin, toplumların ve bireylerin gündeminde. Ancak süreç, son düzlükte farklı bir boyuta taşındı. 2015 yılında Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve 2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hızlanan iklim mücadelesi hareketi, dünyanın genelinde iktisadi, politik, sosyal konularda tüm başlıkları şekillendirdi. İSİB olarak bugüne kadar bu sürecin inşa edildiği dönemi yakından takip ederek sektörümüzü bilgilendirmeye çalıştık. Ancak yeni sürecin hem sektörümüze hem de ülkemize yükleyeceği sorumlulukları daha iyi analiz edebilmek için kapsamlı bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Sektör olarak bu değişim sürecini sistematik ve gerçekçi bir şekilde hayata geçirebilmek ve ortaya çıkacak yeni olanaklardan faydalanabilmek için süreci takip etmenin ötesinde yeni adımlar atmamız zorunlu hale geldi. İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı tam da bu gerekçe ve değerlendirmelerin bir çıktısı olarak kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.

“Eylem planının tüm sektöre rehberlik etmesini öngörüyoruz”

Farkındalık, yönetişim, finansal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik, teknoloji ve inovasyon olmak üzere altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef ortaya koyduklarını belirten Mehmet Şanal; “Eylem planımızın temel amaçlarını; sektörün sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm perspektifinde adımlar atmasını hızlandırmak, sektör firmalarının yakın gelecek planlamalarını bu perspektifi de esas alarak yapılandırmalarını teşvik etmek ve sektörün uluslararası rekabet gücünü artırmak olarak belirledik. Şu anda sektör olarak AB’nin döngüsel ekonomi stratejisi ile uyumlu ekodizayn kriterlerine ve Avrupa Enerji Verimliliği Standartları’na uygun sürdürülebilir ürünler üretiyoruz. Ancak yakın gelecekte ülke ekonomimizin ve sanayimizin yapısını yeşil, sürdürülebilir ilkeler ve gereklilikler doğrultusunda dönüştürmemiz şart. Bu noktada sektör temsilcilerinin daha fazla farkındalık kazanması ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek sektöre tam entegre edilmesi için çalışmalarımıza artan bir ivmeyle devam edeceğiz. Bunların yanı sıra temiz, akıllı ve yeni teknolojilerin adaptasyonu, sektörde döngüsel ekonomi perspektifinin etkinleştirilmesi gibi konularda çalışmalarımıza hız vereceğiz. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kullanımı ile düşük emisyonlu ham madde seçiminin artırılması, karbon ayak izi, su ayak izi, atık yönetimi gibi kritik konularda kurumsal adımların atılması, yenilenebilir enerji yatırım projelerinin artırılması gibi çalışmalarda sektörün yanında yer almayı ve bu alanlarda dönüştürücü projelere imza atmayı sürdüreceğiz. Bu noktada beklentimiz, eylem planımızın tüm sektörümüz ve ihracatçı üye firmalarımız için rehber bir belge olması ve ihracatçılarımızın sürdürülebilirlik çerçevesindeki değişim ve dönüşümüne katkı sağlaması” diye konuştu.

“İklimlendirme sektörü yoksa iklim mücadelesi de olmaz”

Yeşil mutabakat süreci ile birlikte küresel ticarette oyunun kurallarının yeniden yazıldığını belirten TİM Başkanı Mustafa Gültepe, “TİM olarak dönüşümün merkezinde yer almak adına yeşil üretime odaklandık ve üç yıl önce TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı açıkladık. 27 sektörümüzün tamamının eylem planları bugünle beraber açıklanmış oldu. 6 Haziran’da tanıtımını yaptığımız platformla ise ücretsiz olarak firmalara karbon ayak izini hesaplama ve raporlama imkânı sağlıyoruz. Bu platformdan yaklaşık 150 bin ihracatçı firmamızın yararlanmasını hedefliyoruz. Bu durumda beklenen tasarruf 500 milyon doları bulacak” dedi.

Dünyayı tüketmeden dünya için üretmek mottosu ile özellikle üretimde çevreye en az zararla, geri dönüşümlü ürünleri kullanarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına çalışılması gerektiğine dikkat çeken Gültepe; “Bu kapsamda birliklerimizin ve TİM’in yapacağı çalışma, takip, raporlama ve eylem planları çok değerli. Türkiye’nin rekabetçilik noktasında özellikle sınırda karbon vergisi nedeniyle ihracat hacminin düşmemesi adına bu eylem planlarının uygulamaya geçmesi kilit rol oynuyor. Bu konuda farkındalığı artıramazsak sektörlerimizi geleceğe taşıma şansımız yok. İş birliği içinde, ortak akılla bu çalışmaların devamlılığını sağlayabilmek adına TİM olarak tüm üye birliklerimizin arkasındayız” diye konuştu.

İklimlendirme sektörünün gittikçe büyüyen bir sektör olduğuna dikkat çeken Gültepe; “Bu yılın ikinci yarısında sektör ihracatının artan bir ivmeyle büyümesini bekliyoruz. İklimlendirme sektörü yoksa iklim mücadelesi de olmaz. Sektörün bu kapsamda liderliği kritik önem taşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Mercedes-Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam Diyor !

Satınalma Eğitimi Mercedes Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri Ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam Diyor

Satınalma Eğitimi Mercedes Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri Ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam DiyorMercedes-Benz Türk’ün Aksaray Kamyon Fabrikası’nda kamyonların sigorta montaj ve kalite kontrol işlemlerini optimize eden yeni projesi hayata geçti. Daimler Truck’ın Brezilya ve Almanya’daki fabrikaları ile beraber global olarak eş zamanlı gerçekleştirilen projede, sigorta montaj ve kalite kontrolü ilk defa bir arada yapılıyor.

Aksaray Kamyon Fabrikası’nda ürettiği kamyon ve çekiciler ile müşterilerine üst düzey bir sürüş deneyimi sunan Mercedes-Benz Türk, Daimler Truck’ın Brezilya ve Almanya fabrikaları ile eş zamanlı gerçekleştirdiği projesini başarıyla hayata geçirdi. Şirketin kamyonların sigorta montaj sürecindeki kalite kontrolünü daha verimli hale getirmek ve zaman tasarrufu sağlamak amacıyla hayata geçirdiği yeni projesinde, kalite kontrol süreçleri otomatikleştiriliyor ve veri akışı dijital olarak yönetiliyor.

Proje öncesinde araçların sigorta kutusuna sigortaların montajı operatör tarafından manuel olarak dizilmekteydi. Yeni kurulan Sigorta Dizilim Robotu ile manuel yapılan süreçler, robot sayesinde otomatik yapılarak sigortaların ve rölelerin doğru pozisyonlara yerleştirilmesi sağlanıyor. Kurulan dijital üretim, yönetim ve otomasyon sistemi, aynı zamanda montaj sürecinde direnç kuvvetlerini ölçerek, kalite kontrolünü verimli hale getiriyor ve kamera sistemleri ile renk & yükseklik ölçümleri yapılarak kalite kontrol gerçekleştiriliyor.

Proje ile robotize edilen montaj ve kontrol süreçleri daha ergonomik, dijital ve sürdürülebilir bir hale getiriliyor. Bu sayede hem zaman hem de kaynak tasarrufu sağlanarak operasyonel verimlilik artırılıyor. Sürdürülebilirliğe de katkı sağlayan yeni sistem ile her araç için özel olarak basılan kağıt çıktıları ortadan kaldırılarak, yıllık 25.000 sayfa kağıt tasarrufu elde ediliyor.

Uluslararası Ticarette Dijitalleşme ve Yol Haritasının Bileşenleri

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uluslararası Ticarette Dijitalleşme Ve Yol Haritasının Bileşenleri

Uluslararası Ticarette Dijitalleşme ve Yol Haritasının Bileşenleri

Meral ŞENGÖZ,Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uluslararası Ticarette Dijitalleşme Ve Yol Haritasının Bileşenleri T3i Partner Network, Partner

Yüzyıllara dayanan ve günümüz küresel ekonomisinin bel kemiği olan ulusal ve uluslararası ticaret ile bunların finansmanı, iş dünyasındaki uygulamaları belirlemekle kalmamış zamanla ülkelerin yasalarına da şekil vermişlerdir. Ancak bunlar çok sayıda kâğıda dayalı belge ile yürütülmekte olup belgelerin saklanması ve değişimi hala büyük oranda fiziksel olarak yapılmaktadır. Kağıda dayalı bu sürecin birçok eksikliği ve verimsizliği vardır. Hükümetler, tacirler ve finans kurumları için ekonomik kayıplara, önemli maliyetlere, gecikmelere ve dolandırıcılık risklerine yol açmaktadır. Ayrıca, çevresel bozulmayı hızlandırmakta ve KOBİ’lerin ticaret sürecine dahil edilmesini engellemektedir.

Dijital teknolojideki son gelişmeler sayesinde kağıt yerine ticarete dair verilerin kullanılması halinde muazzam faydalar elde edilebilir. Ancak, ticaret ve finansmanının dijitalleşmesinin önündeki engellerin en başında ülkelerin eski yasaları gelmektedir. Bu bakımdan hükümetlerin, dijitalleşmenin önündeki bu yasal engelleri kaldırarak mevzuatında reform yapmaları kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Dijitalleşmenin zemini, elektronik ticareti destekleyen bir dizi yapı taşının oluşturulması ve özellikle UNCITRAL – MLETR (Model Law on Electronic Transferable Records-  Elektronik Transfer Edilebilir Kayıtlar Model Yasası) ile uyumlu yasaların kabul edilmesi yoluyla başarılabilir. MLETR, G7, G20 ülkeleri ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) dahil olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından güçlü bir şekilde desteklenmektedir.

Bu yazıda, dijitalleşmeye dair yasal reformun gerekçeleri ele alınacak, kısaca MLETR’den ve Ülkemizde konuya ilişkin yapılan araştırmadan bahsedilecek ve bir yol haritası önerisi sunulacaktır.

Dijital Ticaretin Desteklenmesi Için Yasal Reform Görsel

Dijitalleşmenin Ekonomik Faydaları:

Ticaretin dijitalleştirilmesinin ekonomik faydaları ICC, WTO, UN, EBRD gibi dünyanın önde gelen aktörleri tarafından çalışılarak raporlanmaktadır. Aşağıda, uluslararası ticaretin dijitalleşmesinin neden gerekli olduğuna ve kazanımlara dair  bazı çarpıcı araştırma sonuçlarına yer verilmektedir.

“Sadece Birleşik Krallık’ta kağıda dayalı süreçler yerine dijital belgelerin kullanılması halinde KOBİ’lerin verimliliğinin %35 oranında artacağı öngörülüyor. İşlem gün sayısı %75 oranında azalacak ve 224 milyar sterlinlik verimlilik tasarrufu sağlanabilecektir. Ticari belgelerin dijitalleştirilmesi, 1 milyar sterlinlik yeni ticaret finansmanı ile birlikte KOBİ’ler için 25 milyar sterlinlik yeni ekonomik büyüme yaratacaktır.”

“Elektronik konşimentonun benimsenmesi doğrudan maliyetlerde 6,5 milyar $ tasarruf sağlayabilir ve 30 milyar $ ile 40 milyar $ arasında yeni küresel ticaret hacmi yaratabilir.”

“Digital Container Shipping Association’a (DCSA) göre, okyanus taşımacıları tarafından bir yılda 16 milyon konşimento düzenlenmekte ve bu da sektöre yılda 11 milyar $ a mal olmaktadır. Bu konşimentoların %0,3’ünden daha azı elektronik konşimentodur. Elektronik konşimentoların %50 oranında benimsenmesi yılda 4 milyar $ dan fazla tasarruf sağlayacaktır.”

Ülkeler özelinde dijitalleşmenin büyüme ve maliyetlere etkisine dair yapılan araştırma sonuçları ise aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Türkiye Mletr Uyarlanması İş Etki Analizi Raporu Görsel
Kaynak: Dijital Ticaretin Desteklenmesi Için Yasal Reform Projesi: Türkiye MLETR Uyarlanması İş Etki Analizi Raporu

Görüldüğü üzere, uluslararası ticaretin ve finansmanın dijitalleşmesi halinde, İngiltere, G7 ülkeleri ve Ülkemizde en az %16 olmak üzere, %45’e varan iş hacmi büyütme potansiyeli bulunmaktadır. Günümüzde oldukça yüksek maliyetleri olan ticarete ve finansmanına dair süreç ve işlem maliyetlerinde ise %25’i aşan azalmalar sağlanabilir.

Dijitaleşmenin Sürdürülebilirliğe Faydaları

Ticaretin ve Finansmanının dijital dönüşümü “Sürdürülebilir Geçişin” sağlanmasına da katkı verecektir.

Kâğıt tabanlı sistemlerden elektronik kayıtlara geçişin, karbon ayak izinin azaltılması da dâhil olmak üzere, çevre üzerinde bariz olumlu etkileri bulunmaktadır. Kağıtsız bir ticaret sisteminin küresel olarak uygulanması halinde, bu durum emisyonları yaklaşık “36 milyon ton azaltacaktır ki bu da bir milyardan fazla ağaç dikmeye eşdeğerdir. ”

Ticaretin dijitalleşmesi, net sıfır ekonomiye geçiş için çok önemli bir kolaylaştırıcıdır. Dahası, ticaretin dijitalleşmesi, sürdürülebilir geçiş kararlarının alınmasını sağlayacak güvenilir veriyi sağlayacaktır. Örneğin, Montreal COP15 tartışmalarında da kabul edildiği üzere, dijital verilere sahip olmak sürdürülebilirlik verilerinin entegre edilmesine ve etkinin ölçülmesine yardımcı olmaktadır. Ticaretin %80’inin doğal kaynaklara dayandığı düşünüldüğünde, bu tür verilerin dijital olarak elde edilmesi, bu ticaretin daha sürdürülebilir olmasını sağlamaya yardımcı olacaktır. Ticaret aynı zamanda nakliyeyi de içerir ve rotaların takip edilip kaydedilebilmesi, diğer faktörlerin yanı sıra emisyonların da ölçülmesini sağlayacaktır.

Dijitalleşmede Yasal Çerçeve İhtiyacı ve Türkiye

2022’de 23,8 trilyon dolara ulaşan küresel ticaretin devasa büyüklüğü ile yukarıda yer verilen ekonomik ve sürdürülebilirlik etki analizleri, ticaret ekosisteminin dijitalleştirilmesi için açık bir ticari gerekliliği ortaya koyuyor.

Ancak, bunun gerçekleşmesi için öncelikle yasaların dijital ticaret belgelerini tanıması ve teknoloji destekli ticaret işlemlerini ve süreçlerini kolaylaştırması zorunludur.

UNCITRAL’ın Elektronik Transfer Edilebilir Kayıtlar Model Yasası (MLETR) bu yasal reformun temel yapı taşlarından birisidir.

G7 ve G20 ülkelerinin dijitalleşme ve yasal uyum konusunda mutabakatları bulunmakta olup 2023 yılında İngiltere 2024 yılında Fransa MLETR’e uyum ile ticarette dijitalleşmenin yolunu açmak üzere yerel kanunlarında değişiklik yapmışlardır.

Her ülkenin yasal uyum seviyesi farklı düzeyde olup aşağıdaki tabloda G20 ülkelerinin uyum düzeyleri yer almaktadır. Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD yasaları MLETR ile uyumlu hale getirilmiş olup Çin, İtalya, Kanada, Avustralya Güney Afrika ve Kore’nin uluslararası anlaşmalarda kağıtsız ticarete dair uyum taahhüdü bulunmaktadır. Ülkemizin de arasında yer aldığı Rusya, Japonya, Suudi Arabistan ise yasama öncesi ön hazırlıklar yapılmaktadır.

Dijitalleşmede Yasal çerçeve İhtiyacı Ve Türkiye Görsel
Kaynak: https://www.dsi.iccwbo.org/_files/ugd/0b6be5_f29f5f4a9c1743ba8ba97f166f233e20.pdf , son ulaşma tarihi 7 Temmuz 2024

Dijitalleşmede Yasal Çerçeve İhtiyacı ve Türkiye

Dünyadaki ana ticaret ortaklarımızın yaptığı yasal reform çalışmaları paralelinde Ülkemizde de Ticaret Bakanlığımızı desteklemek üzere EBRD ile iş birliğinde “T3i Partner Network” tarafından MLETR’e uyum sağlanması halinde sağlanacak faydalara dair bir “Ekonomik Etki Analizi Çalışması” yapılarak Proje 7 Mart 2024 tarihinde Ticaret Bakanlığınca düzenlenen ilgili tüm paydaşlara açık elektronik ortamda düzenlenen bir toplantıda sunularak tamamlanmıştır.

Projede, MLETR ile yasal uyumun ekonomik faydalarını belirlemek için kullanılabilecek ilgili verileri elde etmek için yerel ve uluslararası paydaşlarla kapsamlı masaüstü araştırma, mülakatlar ve anketler yapılarak tüm bilgi ve veriler harmanlanarak özetle aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı.

  • Türk firmaların %76’sının görüşü, ülkemizde ticaretin finansmanının manuel olduğu yönündedir.
  • Finansmana ulaşmada yavaşlık nedeniyle firmaların %43’ü ticarette zor duruma düştüğünü ve dezavantajlı olduğunu ifade etmiştir.
  • Özellikle Bankalar dijitalleşmenin büyük fayda sağlayacağının farkındadır. Ancak bu yöndeki gelişmeleri yavaş buluyorlar. Bankaların %90’u dijitalleşmenin önündeki yasal engellerin önemli bir bariyer olduğunu düşünüyor.
  • Eğer yasal reform sağlanırsa ve bu nakit akışlarını hızlandırıp finansmana ulaşımı kolaylaştırırsa; Firmalar iş hacminde %25 ila 40 arasında büyüme sağlayabileceklerini düşünüyorlar. Bankalarda beklenti çok daha yüksek olup %50’ye varan iş hacmi artışı söz konusudur.
  • Dijitalleşmenin firmaların maliyetlerine etkisi ise %7 oranında net tasarruf sağlanabileceği yönündedir. Bu oran, Bankalar için %24 net tasarruf seviyesinde olabilecektir.
  • Firmaların verimlilik artış beklentisi %21 seviyesinde olup Bankalarda özellikle KOBİ’lere verilecek hizmetlerde çok daha yüksek verimlilik beklenmektedir.
  • Son olarak ihracata etkisi incelendiğinde; ihracatımızın mevcut trendle 2030 yılına kadar yıllık %5,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Dijitalleşme sağlanırsa bu büyümeye yıllık %3 daha eklenmesi söz konusu olup 2030 yılına kadar ekstra 57 milyar dolar ihracat yapılması sağlanabilecektir.

Aşağıdaki tabloda Türkiye analizi görselleştirilmiş olup uluslararası ticarette dijitalleşmenin ve bunun yasal zeminin ne denli önemli ekonomik etkileri olduğu açıkça görülmektedir.

Uluslararası Ticarette Dijitalleşme Türkiye Analizi Görsel
Kaynak: Dijital Ticaretin Desteklenmesi Için Yasal Reform Projesi: Türkiye MLETR Uyarlanması İş Etki Analizi Raporu

MLTER – Model Law on Electronic Transferable Records 2017 (Devredilebilir Elektronik Kayıtlara İlişkin Model Kanun)

MLETR- “Devredilebilir Elektronik Kayıtlar Hakkında Model Kanun” 2017 yılında UNCITRAL (BM Uluslararası Ticaret Hukuku Komisyonu) tarafından hazırlanmıştır.

Model Kanun (MLETR), elektronik devredilebilir kayıtların uluslararası ticarette kullanımına yönelik yasal bir çerçeve sağlar. MLETR, doğrudan yasal etkiye sahip olan bir sözleşme değildir; daha ziyade ulusal yasama organlarının yerel mevzuatı kabul etmesi için hukuki bir çerçevedir.

MLETR’in amacı, kâğıt üzerinde cisimleşen, sahibine ifayı talep yetkisi veren ve evrakın devredilmesiyle hakkın da devredildiği belgelerin (örn. Kambiyo senetleri konşimento) “devredilebilir elektronik kayıt” lar yoluyla yapılabilmesini sağlamaktır.

Böylece, kağıtlar üzerindeki para ve değerli eşyaya ilişkin hakların temsili, elektronik kayıtlar üzerinden de gerçekleştirilebilecektir.

Her ülkenin kanununda devredilebilir belge kavramı farklı olduğundan, MLETR’de söz konusu belgeler tek tek sayılmamıştır. Bununla beraber MLETR’i oluşturan madde açıklamaları incelendiğinde; Poliçe, bono, konşimento, sigorta sertifikaları, depo makbuzları ve havayolu taşıma senedi gibi kıymetli evraklar devredilebilir belge örnekleri olarak gösterilmiştir.

Aşağıdaki görselde MLETR’in amacı ve kapsamı özetlenmektedir.

Mletr’in Amacı Ve Kapsamı Görsel
Kaynak: Dijital Ticaretin Desteklenmesi Için Yasal Reform Projesi: Türkiye MLETR Uyarlanması İş Etki Analizi Raporu

MLETR’a göre “Devredilebilir Elektronik Kayıt” Nedir?

MLETR’a göre “devredilebilir elektronik kayıt” kavramının gerçekleşmesinin şartları bulunmaktadır (Madde 10). Bunlar;
a) Elektronik kayıt, devredilebilir bir belgede veya araçta bulunması gereken bilgileri içermelidir.
Diğer bir ifade ile, örneğin bir senet ya da konşimento üzerinde kanunen hangi bilgiler, şekil şartları bulunmalı ise “Elektronik Devredilebilir Kayıt” üzerinde de bu bilgiler olmalıdır.
b) Aşağıdaki unsurları içeren güvenilir bir yöntem kullanılmalıdır:
i. Elektronik kaydın, elektronik transfer kaydı olarak belirlendiği,
ii. Elektronik kaydın düzenlenmesinden geçerliliğinin sona ermesine kadar kontrol edilebilme yeteneğinin bulunduğu ve
iii. Elektronik kaydın bütünlüğünün korunduğu.
Bütünlüğün korunması, elektronik olarak devredilebilir kayıtta yer alan bilgilerin eksiksiz ve değişmeden kalmasıdır.
Aşağıdaki şekilde Güvenilir yöntemin bileşenleri özetlenmiştir.

Güvenilir Yöntemin Bileşenleri Görsel

Okuyucuların MLETR konusunda daha detaylı bilgi elde etmek istemesi halinde Meral Şengöz’ün Linkedin “Ticaretin Dijitalleşmesinin Yasası: MLETR- Devredilebilir Elektronik Kayıtlar Model Kanunu “ adlı makalesini incelemesi mümkündür.

https://www.linkedin.com/pulse/ticaretin-dijitalle%25C5%259Fmesinin-yasas%25C4%25B1-mletr-elektronik-kay%25C4%25B1tlar-%25C5%259Feng%25C3%25B6z-vcpcf/?trackingId=XtQ99dlDTYamHTMhoDf6ag%3D%3D

Dijitalleşmenin Yol Haritası

Uluslararası ticarette yasal reform önemli bir köşe taşı olmakla birlikte, dijitalleşmenin diğer bileşenler üzerine de çalışmalar yapılmalıdır. Aksi halde yasalar uygulama alanı bulamayabilir.

Aşağıdaki görselde yer verildiği üzere;

  • Dijital Ticaretin Kurallarına ve Standartlara uyum teknolojinin verimli ve birlikte işler şekilde hayata geçirilmesinde elzemdir. Bu konuda ICC DSI (Digital Standarts Initiative) tarafında önemli çalışmalar sürdürülmektedir.
  • Birleşmiş Milletler ve AB’nin ilgili mevzuatına çapalanarak ilerlenmesi gerekmektedir.
  • Uluslararası anlaşmalarımızda dijitalleşmeye dair maddelere yer verilmelidir. Burada hassas ticari verilerin korunması çok önemli bir alandır.
  • Yeni teknolojilere yer açmalıyız ancak bu her ne pahasına olmamalı; halihazırda yatırımı yapılmış iyi çalışan mevcut teknolojiyi dijital varlıkların saklanmasında kullanabiliriz.
  • Sektörde İşbirliği yapılmalı ama sadece bankalar ile değil; fintechler, lojistik sağlayıcıları, firmalar, özel yatırımcılar ile işbirliği gözetilmelidir.
  • Ticaret ve finansmanına dair süreçleri tekrar gözden geçirip sadeleştirmeliyiz.
  • Dijital Kimlikler gibi doğrulanabilir kimlik çözümlerine dair çalışmalar yapılmalı ve tartışılmalı.
Digital Trade Road Map Görsel
Kaynak: Dijital Ticaretin Desteklenmesi Için Yasal Reform Projesi: Türkiye MLETR Uyarlanması İş Etki Analizi Raporu

Sonuç olarak, aşağıdaki görselde yer aldığı üzere önümüzdeki 5 yıl içinde uluslararası ticaret ve finansmanı alanında dijitalleşme yönünde önemli değişikliklerin arifesinde olduğumuzu söyleyebiliriz.

Resim8

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Uluslararası Ticarette Dijitalleşme Ve Yol Haritasının BileşenleriMeral ŞENGÖZ,

T3i Partner Network, Partner

Kaynaklar:

https://www.dsi.iccwbo.org

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi 2024 Çalıştay Raporu’nu Yayınlandı

Satınalma Eğitimi Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi 2024 Çalıştay Raporu’nu Yayınlandı

Satınalma Eğitimi Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi 2024 Çalıştay Raporu’nu YayınlandıTürkiye’de yapay zeka farkındalığını artırma ve ekosistemini geliştirme hedefiyle çalışmalarını sürdüren Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi 2017 yılından beri gerçekleştirdiği yıllık çalıştayının raporunu yayınladı. Mayıs ayında düzenlenen çalıştayda, Türkiye’nin yapay zeka stratejisini gerçekleştirebilmesi için ortaya koyması gereken “Yapay Zeka Seferberliği”nin önemli adımları ve geleceğe yönelik hedefleri belirlendi.

Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI) düzenlediği çalıştayda, özel sektör temsilcileri, teknoloji şirketleri yetkilileri, girişimciler, akademisyenler, basın mensupları, kamu ve STK temsilcileri gibi Türkiye’deki yapay zeka ekosistemine yön veren birçok farklı paydaşı bir araya getirdi.

TRAI 2024 Çalıştayı kapsamında yapay zeka gündemi, ekosistem iş birlikleri, Türkiye’nin yapay zeka stratejisi ve global ölçekte Türkiye’ye rekabet avantajı sağlayacak çalışmalar konuşuldu. Çalıştay kapsamında ortaya çıkan “Yapay Zeka Seferberliği” için atılması gereken somut adımlar belirlendi.

Yapay Zeka Seferberliği: Ortak Vizyon ve İş Birliği

TRAI Çalıştay raporunda ,“Yapay Zeka Seferberliği” için ülkemizin yapay zeka teknolojisine yönelik kaynaklarını ve kabiliyetlerini kullanması, bu kapsamda gerçekleşecek ekosistem iş birliklerinin önemi ve kamu, özel sektör, akademi, girişimler ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışarak bir vizyon geliştirmesinin gerekliliği vurgulandı.

Dijitalleşme Altyapısı ve Stratejik Konum: Türkiye’nin Güçlü Yönleri

Çalıştay raporunda yer verilen SWOT analizine göre, Türkiye’nin dijitalleşme altyapısı, stratejik coğrafi konumu ve genç nüfus gibi güçlü yönleri ön plana çıkıyor. Bu avantajlar, Türkiye’nin yapay zeka teknolojilerini benimsemesi ve geliştirmesi için büyük bir potansiyel sunuyor. Raporda; sağlık, otomotiv, tarım, savunma sanayi gibi kritik sektörlerde yapay zeka uygulamalarının hayata geçirilmesinin önemi aktarılıyor.

Veri Kültürü ve Yetkinlik Geliştirme: Başarının Anahtarı

Yapay zeka seferberliğinin başarılı olabilmesi için veri kültürü ve yetkinlik geliştirme konuları büyük önem taşıyor. Veri okuryazarlığının artırılması, veri güvenliği ve etik kullanımın sağlanması için gerekli adımların atılması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, toplumun her kesiminde yapay zeka yetkinliklerinin artırılması ve bu alanda eğitim programlarının yaygınlaştırılması gerektiği belirtiliyor.

“Türkiye’nin yapay zeka konusunda gidecek yolu var”

Türkiye’nin yapay zeka konusunda gidecek yolunun olduğunun altını çizen TRAI Direktörü Can Sinemli şunları söyledi: “Ekosistemin büyümesi ve gelişmesi teşvik edilmeli, yapay zeka projeleri ve araştırma-geliştirme faaliyetleri artırılmalı. Ayrıca, yetkinlik konusu da önemli. Ülkemizin değerli beyinlerinin yapay zekaya yönlendirilmesi ve bu alanda gelişmeleri sağlanması gerekli. Etik ve güvenilir yapay zeka alanında çalışmaların artmasına dair endişeler göz önünde bulundurulup bu konudaki araştırma ve çözümler için kaynak ayrılmalı. Bu kapsamda, teknoloji şirketleri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve akademiler ile iş birliği halinde olmak da büyük önem taşıyor.”

“Etik, hukuk ve politika boyutlarının dikkatle ele alınması gerekiyor”

Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesinin, beraberinde pek çok fırsat ve avantaj getirdiğini belirten Sinemli, “Bu teknolojilerin etik, hukuk ve politika boyutlarının dikkatle ele alınması gerekli. Yapay zeka uygulamalarının güvenli, adil ve sorumlu bir şekilde geliştirilmesi ve kullanılması, toplumsal kabulü ve sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip. Etik ilkelere uyum, bireylerin haklarının korunması ve veri güvenliği gibi konular, yapay zekanın toplum üzerindeki etkilerini olumlu yönde şekillendirmede temel taşlar olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda yapay zekaya ilişkin mevzuat ve politikaların güncellenmesi, teknolojinin potansiyel zararlarından korunmayı ve toplumun geniş kesimlerinin bu yeniliklerden faydalanmasını sağlar. Bu bağlamda, Türkiye’nin yapay zeka ekosisteminin etik, hukuki ve politik boyutlarını ele almak, ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet gücümüzü artıracak ve teknolojinin toplumla uyumlu bir şekilde entegrasyonunu sağlamaya yardımcı olur” açıklamasında bulundu.

Raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://turkiye.ai/wp-content/uploads/2024/07/TRAI-2024-Calistay-Raporu.pdf

Yöneticinin Zihnindeki Çalışan Tipleri

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yöneticinin Zihnindeki çalışan Tipleri

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yöneticinin Zihnindeki çalışan TipleriYöneticinin Zihnindeki Çalışan Tipleri
Prof. Dr. Umut OMAY

Bunca yılda edindiğim tecrübe ve gözlemlerim bana yöneticilerin bir iş yerindeki çalışanları 3 farklı şekilde kategorileştirdiğini gösterdi. Çalışma hayatındaki sorunların önemli bir kısmının yöneticilerin zihinlerindeki bu kategorileştirmeden kaynaklandığını söyleyebilirim.

Buna göre yöneticiler yapılması gereken bir iş olduğunda çalışanları şu şekilde kategorileştirirler:

1) O işi yapabilecekler,

2) O işi yapamayacaklar,

3) Diğerleri.

Yönetici “o işi yapabilecekler ve yapamayacaklar” kategorisindekileri ismen bilir ve bir şekilde, doğru ya da yanlış olarak niteliklerine ilişkin bir değerlendirme yapmıştır. “Diğerleri” olarak tanımlananlar ise yöneticinin isimlerini ve niteliklerini bile bilmediği, onun gözünde yeri geldiğinde ufak tefek işleri ve rolleri üstlenebilecek çalışanları, kısaca o iş yerindeki figürasyonu oluşturmaktadır.

Bu üçlü ayırım çoğunlukla yöneticinin sübjektif değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kimin birinci, kimin ikinci ve kimin üçüncü grupta yer alacağı, etiketleme ve damgalama gibi süreçler sonunda yöneticinin zihninde sosyal kategorileştirme söz konusu olmaktadır.

Yöneticinin çalışanlarını sosyal kategorileştirme çerçevesinde ele almasının, her bir çalışan ve durum için ayrı ayrı değerlendirme yapmaktan kaçınmasının, böylelikle de bilişsel tasarruf sağlamak istemesinin bir sonucu olduğu söylenebilir (1).

Bir çalışanın etiketlenmesi (iyi, kötü, çalışkan, tembel, vb) ya da damgalanması (mezun olduğu okul, memleketi, giyim tarzı, vb) sonucunda sosyal kategorileştirmeye uğraması ister istemez yöneticinin o çalışanla ilgili beklentilerini ve böylece o çalışana yönelik tutum ve davranışlarını etkileyecektir. Böyle bir durumda “golem etkisi” gibi durumların ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Çalışanın “olumsuz ya da önemsiz” gibi bir sıfat çerçevesinde kategorileştirilmesi bu çalışanın yeteneklerini ve becerilerini kullanma ve gösterme fırsatını engelleyecektir. Çalışanın “olumlu” kategorisinde tanımlanması ise “pygmalion etkisi” gibi etkilere neden olabilmektedir. Kısacası yöneticinin sübjektif değerlendirmesi sonucunda beklenen sonuçlara çoğunlukla ulaşılmış olmaktadır (2, 3).

Burada yöneticinin sübjektif değerlendirmesi bazı durumlarda doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlayabileceği gibi bazı durumlarda olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin “o işi yapabilecekler” kategorisindeki bir çalışanın iş yükü ister istemez artacaktır. Ya da yöneticinin aslında o işle ilgili yeteneği ya da becerisi olmayan bir çalışanı görevlendirmesi o işin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olabilecektir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yöneticinin Zihnindeki çalışan TipleriBu nedenle çalışanların objektif kriterle değerlendirilmesi ve bunun bilimsel temellere dayanan bir sistematikle yapılması son derece önemlidir. Ne var ki, belki farklı bir bakış açısıyla konuya yaklaşıp, yöneticinin iş ve görev verme performansını da ölçmemiz, elde edilen sonuçlara bakarak doğru işi doğru çalışanlara verme yeteneğine ve becerisine sahip olup olmadığını da değerlendirmemiz gerekir. Ne dersiniz?

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Sürgevil, O. (2008), “Farklılık Kavramına ve Farklılıkların Yönetimine Temel Oluşturan Sosyo-Psikolojik Kuramlar ve Yaklaşımlar”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11 (20), s. 116.

(2) Omay, U. (2023), “Başarısız Olacağını Biliyordum!”, Çevrim içi: https://satinalmadergisi.com/basarisiz-olacagini-biliyordum/, (13.07.2024).

(3) Omay, U. (2023), “Favori Çalışanımın Başarılı Olacağını Zaten Biliyordum”, Çevrim içi: https://satinalmadergisi.com/favori-calisanimin-basarili-olacagini-zaten-biliyordum/, (06.07.2023).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Türkiye, Küresel Bir Lojistik Üssü Olmaya Aday !

Lojistik Sektörü

Lojistik SektörüCushman & Wakefield |TR International’ın Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi iş birliğiyle uluslararası yatırımcılara özel olarak hazırladığı ‘Lojistik Pazar Görünümü Türkiye 2024’ raporu, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini kapsamlı bir şekilde ortaya koyarak Avrupa, Asya ve Ortadoğu’daki yatırımcıları cezbetmeyi hedefliyor. Rapora göre; Türkiye, jeopolitik riskler ile bozulan tedarik zinciri, yükselen navlun maliyetleri sonrası daha ekonomik ve güvenli pazarlar arayan yatırımcılar ve yükselen ‘yakın kıyı’ trendiyle birlikte, küresel bir lojistik üs olmaya aday.  Avrupalı şirketler için en popüler yeniden tedarik bölgelerinde 3’üncü olan ülkemize başta Çin olmak üzere pek çok ülkeden firmalar, art arda üretim hatlarını taşıyor.

Dünyanın önde gelen ticari gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield |TR International, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi iş birliğiyle gayrimenkul özelinde ‘Lojistik Pazar Görünümü Türkiye 2024’ raporunu yayınladı. Türkiye’nin lojistik alanındaki yüksek yatırım potansiyelinin 2024 yılının ilk çeyrek verileri ile kapsamlı bir şekilde ortaya konduğu, uluslararası yatırımcılara özel olarak hazırlanan rapor Avrupa, Asya ve Ortadoğu ülkelerinden gelebilecek lojistik yatırımcılar için önemli veriler içeriyor.

Raporda Türkiye’nin ekonomik ve stratejik konum olarak öne çıkan özellikleri, lojistik sektör verileri, altyapı projeleri, yatırım bölgeleri, talep ve pazar koşulları, ortak piyasa uygulamaları, ticaret rotaları, teşvikler ve küresel trendler detaylı olarak ele alınıyor.

Uluslararası Yatırımcılar için Ekonomik, Güvenli ve Stratejik Bir Pazar Fırsatı 

Dünyada ticaret yollarının Kızıldeniz çevresindeki çatışmalar ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile doğan tedarik zinciri krizleri nedeniyle değişim sürecini analiz eden rapor, bu nedenle uluslararası ticarette yeni pazar arayışına giren yatırımcılar için ‘yakın kıyı’ kavramının önem kazandığını ortaya koyuyor. Rapora göre, 2023 yılında jeopolitik riskler sonucunda yaşanan döviz kuru dalgalanmaları ve uzayan ticaret rotaları ile operasyonel maliyetleri artan, navlun fiyatları 1.480 dolardan 3.400 dolara yükselen ve daha ekonomik, güvenli ve çevreci tedarik zincirleri aramaya yönelen uluslararası yatırımcıların üretimlerini daha yakın bölgelere taşımasını ifade eden ‘yakın kıyı’ kavramı küresel tedarik zincirinde yaşanan krizlere karşı oluşturulan en güçlü argümanlardan biri olmaya devam ediyor. Kavramın merkezindeki ülkelerden biri de Türkiye.

Bugün çok uluslu şirketlerin üretim, ihracat ve yönetim merkezi olarak konumlandığı ülkemizin Avrupalı şirketler için en popüler kaynak bulma ve yeniden tedarik bölgelerinde 3’üncü sırada olduğunun belirtildiği raporda, “Türkiye’nin sunduğu stratejik avantajlardan Orta Koridor’un Kuzey Koridoru’na göre daha ekonomik ve hızlı olduğu belirtiliyor. Teknolojik ilerleme ve altyapı yatırımları sayesinde maliyet ve verimlilik avantajları daha ulaşılabilir olan Türkiye, savaş gündemi nedeniyle enerji sıkıntısı çeken Avrupa’nın aksine, ‘güvenli enerji arzı’ ile uluslararası yatırımcılar için tedarik zinciri sorunlarının üstesinden gelmek adına bir şans olarak görülüyor” ifadeleri yer alıyor.  

Türkiye, Gelişmekte Olan Piyasalar Lojistik Endeksi’nde 11’inci

Agility Gelişmekte Olan Piyasalar Lojistik Endeksine göre 2023 yılında Türkiye, ‘yurtiçi ve yurtdışı fırsatları, işletme temelleri ve dijital hazırlık’ kriterlerinde aldığı skorlarla 11’inci sırada.

Raporda 100 milyar dolarlık lojistik pazarı ile küresel lojistik ihracatının yüzde 2,5’ini alan Türkiye’nin stratejik konumu, lojistik kapasitesinin son 5 yılda istikrarlı bir şekilde artması, yükselen altyapı yatırımları, ekonomik büyümesi, ihracat odaklı sanayi tabanı, nüfusu ve geniş iş gücü havuzu nedeniyle taşımacılık ve lojistik için küresel bir merkez olma potansiyeli olduğu vurgulanıyor. Rapora göre, Türkiye’nin bu alanda potansiyelini yükselten diğer önemli etkenler ise güçlü perakende pazarı ve hızla büyüyen e-ticaret kapasitesi. Bu kapsamda, Türkiye’nin bu yıl 89,42 milyar dolar olan dijital ticaret işlem değerinin 2027 yılında 136,89 milyar dolara yükselmesinin beklendiği belirtiliyor.

Uluslararası Devler Yatırım İçin Sırada 

E-ticaretin hızlı büyümesinin transfer merkezleri ve bölgesel depolara yapılan yatırımları hızla artırdığı belirtilen raporda, yeni lojistik koridorları ve altyapı yatırımları sayesinde bugün birçok uluslararası firmanın üretim hatlarını Türkiye’ye taşıma niyetinde olmasına dikkat çekiliyor. Raporda  Çinli otomotiv şirketi Skywell’in, Türkiye’ye 1,6 milyar dolarlık yatırım yapacağı duyurusu; SAIC Motor ve DFSK Motor, yakın gelecekte Türkiye’de yeni yatırım planladıklarına ilişkin açıklamalara yer verilirken; Amazon’un, Türkiye’deki ilk lojistik merkezini Tuzla’da açarak yerel ve küresel pazarlara daha verimli hizmet verme imkanı yakaladığı; Fedex Express, İstanbul Havalimanı Kargo Bölgesi’nde üç kıtadaki operasyonları entegre edecek 23 bin metrekarelik büyük bir merkezin kurulumuna başladığı bilgileri yatırımcılarla paylaşıyor. 

Lojistik Depo Kiraları, Artış Eğilimi Gösteriyor

Rapora göre, operasyonel maliyetlerin depo arzını sınırlı kıldığı sektörde güçlü talebin varlığı, 2021 yılından bu yana birincil kiraları yükseltti ve 2024 yılının ilk çeyreğinde birincil kiralar İstanbul’da ABD doları bazında yıllık yüzde 18,75 oranında arttı. Bu rakam Ankara’da ise yüzde 9,09 oldu. Kısa ve orta vadede bakıldığında, birinci sınıf kiraların artmaya devam etmesi, talebin ve lojistik tesis geliştirme faaliyetlerinin artması, arzın hareketlenmesi ve getirilerin sabit kalması bekleniyor.

Raporun sanayi pazarına değindiği bölümde ise bölgelerine göre değişmekle birlikte lojistikte yılın ilk çeyreğinde Kuzey Marmara bölgesinde birincil kiralar 110-285 TL, Doğu Marmara bölgesinde 155-310 TL, Sakarya-Düzce bölgesinde 115- 155 TL, Ankara bölgesinde 110 ile 200 TL ve İzmir-Manisa bölgesinde 100-200 TL aralığında değiştiği belirtiliyor. Çok katlı depoların ağırlıkta olduğu pazarda 10 milyon metrekarenin üzerinde olan toplam lojistik arzının 9 milyon metrekaresi Marmara Bölgesi’nde, kalanı ise İzmir, Ankara, İskenderun ve Trabzon gibi şehirlerde bulunuyor.

İstanbul, EMEA Bölgesi’nde Rekabetçi Kira Seviyeleri İle Öne Çıkıyor

Endüstriyel & lojistik pazarda Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan EMEA Bölgesi’ndeki 44 kentin birincil kira ve getiri karşılaştırmalarını ele alan rapora göre, İstanbul rekabetçi kira seviyeleri ile öne çıkıyor. 2024’ün ilk çeyreğinde İstanbul’daki prime kiraların aylık 8.75 euro seviyelerinde seyrettiğini gösteren rapora göre, bu durum İstanbul’u EMEA bölgesindeki şehirler arasında 12’inci sıraya yerleştiriyor. Listenin başında İsviçre’den Zürih, Birleşik Krallık’tan Londra ve yine İsviçre’den Cenevre bulunuyor. Rapora göre İstanbul’un 2024 yılının ilk çeyreğinde yüzde 8.5 olarak kaydedilen birincil getirisi ise geçen yılın ilk çeyreği ile aynı seviyede seyrediyor. Böylece İstanbul, kira getirilerinin dolar bazında daha önceki senelere oranla oldukça yüksek olması ve stratejik konumuyla hem yerli hem de uluslararası yatırımcılar için cazip bir seçenek olmaya devam ediyor.  

İkiz Dönüşüm Trendiyle Akıllı Depolama Alanlarına İhtiyaç Artıyor

 

Nitelikli ve akıllı depolama alanlarına ihtiyaç duyulan yeni dönemde teknoloji ve otomasyona yapılan yatırımların da önemli ölçüde arttığını vurgulayan rapora göre, yapay zeka ile yönetilen lojistik sistemleri ile robotik otomasyon ve sürdürülebilir enerji çözümleri 2023’ün öne çıkan eğilimler arasında yer alıyor. Hızlı teslimat beklentilerini karşılamak için dronların ve otonom araçların yaygın kullanımını ‘önemli bir gelişme’ olarak nitelendiren rapor, dijital ve yeşil lojistik uygulamalarının bir arada kullanılmasını ifade eden dijital dönüşüm sürecinin dünya çapında şirketlerin uygulamasının beklendiği önemli bir entegrasyon olduğunu vurguladı. Rapor, Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak 12. Kalkınma Planı’nda dijital dönüşümü desteklediğini ve bu nedenle daha çevreci pazarlar arayan uluslararası yatırımcılar açısından da önemli fırsatlar sunduğunu ortaya koyuyor.

“Türkiye’nin küresel tedarik zincirine entegrasyon ve küresel lojistik üssü olmak konusunda ciddi bir potansiyeli var”

Türkiye’nin sunduğu yüksek potansiyeli tüm dünyada anlatırken ayrıcalıklı jeostratejik konumunun üzerinde önemle durduklarını belirten Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, ‘’Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2003 yılından bu yana büyük altyapı yatırımları hayata geçirildi. Bu atılım bizi rekabet coğrafyamızda uluslararası doğrudan yatırımlar için bir cazibe merkezi haline getirdi. 1,3 milyar insanın yaşadığı ve yaklaşık 30 trilyon dolarlık GSYİH hacminden bahsettiğimiz bir coğrafyanın tam ortasındayız. Lojistik alanında altı çizilmesi gereken çok önemli detaylar var. Cushman & Wakefield |TR International iş birliği ile hazırladığımız raporun bu noktada uluslararası yatırımcılara bilgilendirici ve güncel bir kaynak olarak sunuluyor olmasını çok değerli buluyorum. Raporun hazırlanmasında emeği geçen Cushman & Wakefield |TR International ekibine ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinde görev yaptığımız çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” 

“Ülkemiz için potansiyel bir yatırım hamlesine rehberlik etmekten memnuniyet duyuyoruz”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi iş birliğiyle 2 yıl aradan sonra gayrimenkul özelinde hazırladıkları ikinci lojistik raporu ile Türkiye’nin bu alanda taşıdığı önemli potansiyeli tüm yönleriyle yatırımcılara aktarmayı hedeflediklerini aktaran Cushman & Wakefield | TR International Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden, “Uluslararası yatırımcılara daha önce yayınlanmamış güncel veriler sunarak bilinçli kararlar almalarını desteklemeyi amaçladık. Raporun yeni pazar arayışındaki lojistik yatırımcılarının bu alanda Türkiye’deki fırsatları daha sağlıklı değerlendirmelerini sağlayacak bir başucu rehberi olmasını temenni ediyoruz” dedi. Gönden,“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi raporun hazırlanmasında yönlendirme ve sektörel veri sağlama konularında destek sağlamanın yanında raporun küresel yatırımcılara ulaşmasında önemli bir rol oynadı. Biz de Cushman & Wakefield I TR International olarak ülkemize ihracat geliri kazandıracak önemli bir yatırım hamlesine rehber görevi üstlenen bu raporu hazırlamaktan memnuniyet duyuyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Sürdürülebilirlik Sınav Soruları

Sustainability Exams

YEŞİL SATINALMA ve SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ

EĞİTİM YAZI DİZİSİ

Sürdürülebilirlik Eğitimi

Sürdürülebilirlik Sınav Soruları Test – 1

Hazırlayan: Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi ABD Başkanı

KAMU GÖZETİM KURUMU – KGK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DENETÇİLİĞİ SINAVLARINA HAZIRLANAN ADAYLAR İÇİN TESTLER YARDIMCI OLACAKTIR.

Şirket Sürdürülebilirlik Komite Üyelerinizle Paylaşınız.

Satınalma dergisi olarak eğitimlere daima önem verdik. Bu kapsamda sektörün gelişimine yönelik konferanslar, webinarler ve eğitimler düzenliyoruz. Raporlar, e-kitaplar hazırlıyoruz.
E-mağaza ve talep havuzu uygulamalarımız ile alıcıları ve satıcıları bir platform üzerinde buluşturuyoruz.

Tüm şirketlerimizin eğitim ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirdik.
Kapsamlı eğitim programları oluşturduk.

Çalışma pratikleri açısından zengin içeriğe sahibiz.

Sustainability Exams

Sektörde verdiğimiz eğitimler ve Yönetici Yetiştirme Programları (MT) kapsamında edindiğimiz tecrübeleri Satınalma Dergisi okuyucuları ile paylaşıyoruz. Amacımız sektörle birlikte ilerlemek, mesleki trendleri öğrenme perspektifi ile dikkatinize sunmaktır.

Çalışan başına eğitim süresi önemli bir performans göstergesi (KPI)dir. Fakat eğitimlerin kalıcı bilgiye ve uygulamada yarayışlı bir hale dönüşmesi çok daha önemlidir. Bu nedenle
yüz yüze ve online eğitimlerin pekişmesi ve kazanımların ileri seviye gelmesi için ilave çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Satınalma Dergisi Eğitim Çözümleri

Satınalma Dergisi Eğitim Çözümleri’ni başka bir seviyede ele aldık.

Şirketinizde verilen eğitimleri destekleyici/tamamlayıcı test soruları, örnek olaylar (Case Study),  müzakere – pazarlık senaryolarını adım adım dikkatinize sunacağız. Eğitim notları ile ilgili düşüncelerinizi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.

Eğitim Kataloğumuzu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirmenizi ve İnsan Kaynakları departmanınızla paylaşmanızı istiyoruz. 

Ekiplerimizin gelişimi, öncelikle birimin ve şirketin, sonrasında ise sektörün ve ülkemizin rekabet gücünü yükseltecektir.

Geçmiş dönemlerde müzakare – pazarlık test sorularını bol miktarda yayınlamıştık. Arşivimizden ve internet sitemizden inceleyebilirsiniz. Şimdi sürdürülebilirlik konusuyla devam ediyoruz.

Sürdürülebilirlik Eğitimi ile Şirketinizin Rekabet Gücünü Yükseltin

Kahvenizi/çayınızı alın ve sürdürülebilirlik konularına ne ölçüde hakim olduğunuzu test edin.

Çevre, Sosyal, Yönetişim ve Mevzuat ile ilgili bilinmesi gereken tüm konuları aşama aşama inceleyeceğiz.  Test, vaka çalışması, rol canlandırma çalışmaları ve açık uçlu sorularımızla gelişiminize destek oluyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SINAV SORULARI (1-10) Test – 1
Hazırlayan: Prof. Dr. Murat ERDAL

1 ) Sera gazları, dünyanın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından yayılan kızılötesi radyasyon spektrumu dahilinde belirli dalga boylarındaki radyasyonu emen ve yayan, atmosferin hem doğal hem de antropojenik gaz hâlindeki bileşenleridir. Aşağıdakilerden hangisi sera gazlarından biri değildir?

a) Karbondioksit
b) Metan
c) Nitröz oksit
d) Oksijen
e) Hidroflorokarbonlar

Tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. Üyelik satın alarak hesabınızı oluşturabilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

Yeni bir meydan okuma için hazır mısınız?
Sürdürülebilirlik Test – 2 Sizlerle…


ÖĞRENME MERKEZİ TEST ARŞİVİ

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİMİ 

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 1

Sürdürülebilirlik Eğitimi – Test 2 

MÜZAKERE EĞİTİMİ  

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – I 

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – II

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – III

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test IV

Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri Eğitimi Test – V 

SATINALMA EĞİTİMİ

Satınalma Eğitimi Test – 1

Satınalma Eğitimi Test – 2

Satınalma Eğitimi Test – 3

Başarılar dilerim.

EĞİTİM KOORDİNATÖRÜ:
Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi
egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

“Atık Endüstrisinin Güçlendirilmesi Yönünde Adımlarımızı Sıklaştırmalıyız”

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber “atık Endüstrisinin Güçlendirilmesi Yönünde Adımlarımızı Sıklaştırmalıyız”

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber “atık Endüstrisinin Güçlendirilmesi Yönünde Adımlarımızı Sıklaştırmalıyız”14. TÜRKTAY Platformu Yürütme Kurulu Başkanı ve TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, “Türkiye’de atık endüstrisinin güçlendirilmesi yönünde adımlarımızı sıklaştırmamız gerekiyor. Ekim ayındaki programımızda tüm delegeleri heyecanlandıracak konu başlıklarımız ve sergilerimiz olacak” dedi.

14. TÜRKTAY, Ekolojik ve Ekonomik Çözüm; Atık Endüstrisi” Ana Temasıyla 16-17 Ekim 2024 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilecek. TÜRKTAY Platformu, geri dönüşüm sektörünün gelişimine yön veren, makro politikaların oluşturulmasında köprü görevi gören özel sektörle kamuyu bir araya getiriyor.

14. TÜRKTAY Platformu Yürütme Kurulu İkinci Toplantısı’nda konuşan 14. TÜRKTAY Platformu Yürütme Kurulu Başkanı ve Altın Sponsor TÜRKÇİMENTO’nun CEO’su Volkan Bozay, atık yönetiminin tüm boyutlarıyla ele alınacağı, kamu ve özel sektörün yanı sıra bireysel katılımın da yoğun olacağı Ekim ayındaki programda, sağlık, ekonomi, lojistik, enerji, eğitim, sanayi, kalkınma ve daha pek çok başlık konuşulacak.

Toplantıda yaptığı değerlendirmede, yeşil ekonomi gündemine vurgu yapan Volkan Bozay, “Türkiye’de atık endüstrisinin güçlendirilmesi yönünde adımlarımızı sıklaştırmamız gerekiyor. Bu yıl programımızda tüm delegeleri heyecanlandıracak konu başlıklarımız ve sergilerimiz olacak. TÜRKTAY’ın ana teması hepinizin bildiği gibi, ekolojik ve ekonomik çözüm güçlü bir atık endüstrisi oluşturmaktan geçiyor. Bu sene ülkemizde yeşil dönüşüme dayalı kalkınma modelinin temelinde atık endüstrisinin sağlıklı gelişiminin oynadığı hayati rolün altını bir kez daha çizmek önceliğimiz olacak” dedi.

Bozay’dan Gençlere Çağrı

Volkan BozayT.C. Sanayi Bakanlığı’nın, atık endüstrisinin tesis edilmesinde önemli bir rolü olduğunu belirten Volkan Bozayşunları söyledi:

“Atık, eğitimden ekonomiye, sağlıktan sanayiye hayatımızın her yönünü etkiliyor ve ilgilendiriyor. Bu alanda atacağımız adımlarda özellikle gençlere büyük görev düşüyor. Gençlerin geleceği inşa ederken rol üstlenmelerinin gerek ekonomi gerek ekoloji gerekse iklim değişikliğiyle mücadelede katkılarına ihtiyacımız var. 14. TÜRKTAY’da özellikle fırsatları görmeleri ve yakalamaları için gençleri aramızda görmeyi umuyoruz. Ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarının da bu yönde önemli katkıları olacağı kanaatindeyim. Bu nedenle STK’ların katılımı da sektör açısından önem arz ediyor.”

14.TÜRKTAY’a TÜRKÇİMENTO Altın Sponsor olarak katkı sunacak.

– – – – – – –  – – – – – – — – – – – — – – – — – – – – — – – – – — – – – – — – –

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti

Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.

Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.

Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporu

  • AB Direktifleri & Mevzuat
  • Uçtan Uca ESG Kriterleri
  • Strateji ve Eylem Planları
  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
  • Green Sourcing
  • Üretim ve Emisyon Hedefleri
  • Uluslararası Standartlar
  • Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
  • Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
  • ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
  • Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000 
  • Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
  • Sürdürülebilir Stratejiler

Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.

Alım Talebi: Plywood (Kontrplak)

Alım Talebi Plywood (kontrplak)

Bir firmamız için, 18mm kalınlıkta 125cm. X 2.50m. ebatlarında 100 adet plywood alımı yapılacaktır. Teslim yeri Tekirdağ olup, ödeme şekli peşindir (nakit).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Plywood (kontrplak)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan Ödeme Yapılmasının Kamu ve Özel Sektör İşverenleri Bakımından Sonuçları Nelerdir?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılmasının Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Sonuçları Nelerdir

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılmasının Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Sonuçları NelerdirHer yıl ocak ve temmuz aylarında iki kez artırılan kıdem tazminatı tavanı memur maaş katsayısının artmasıyla birlikte yeniden belirlenmektedir. Bu kapsamda, Hazine ve Maiye Bakanlığı 05.07.2024 tarih ve 3249709 sayılı 5’nolu Genelgesinde 1 Temmuz 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar geçerli olacak kıdem tazminatı tavanını 41.828,42 TL olarak belirlemiştir.

Peki, kıdem tazminatı tavanı hangi ölçütler esas alınarak belirlenmektedir?

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesinde, “Toplu sözleşme ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Yargıtay kıdem tazminatı tavanı ile ilgili olarak verdiği bir kararında, “Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı (eskiden başbakanlık müsteşarı) olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır[1].

Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSSK m.80). Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesi ile 1475 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir”.

Yargıtay’a göre, kıdem tazminatı tavanını düzenleyen kural mutlak emredici nitelikte olup tavanı artıran iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir. Bununla birlikte, özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödeyebilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSK m.80). Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 sayılı Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında TCK hükümleri uygulanabilir.

Sonuç olarak, kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanının emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemez. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan miktar vergilendirme açısından kıdem tazminatı sayılmaz, ücret olarak değerlendirilir. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesi ile Mülga 1475 sayılı Kanun’un yürürlükte bulunan 14 üncü maddesine göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılmasının Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Sonuçları NelerdirLütfi İNCİROĞLU

[1] Y22HD.13.10.2014 T., E.2014/19755, K.2014/27299 Legalbank.

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.