9 Milyar $’lık Açıkhava ve Endüstriyel Reklam Sektörü Devlet Desteği Bekliyor

Tüm dünya ile birlikte Türkiye’yi de etkisi altına alan koronavirüs toplum sağlığının yanında çeşitli sektörleri de olumsuz etkiliyor. Yıllık 9 milyar dolarlık iş hacmine sahip olan açıkhava ve endüstriyel reklam sektörü devlet desteği bekliyor. Sektörde uzaktan çalışma imkanı olmadığını belirten ARED Başkanı Ahmet Özdemirel, “Önlem alınmazsa 125 bin kişiye istihdam sağlayan sektörde çok zor günler yaşayacağız” diyor

Türkiye’yi etkisi altına alan koronavirüs salgını halk sağlığı ile birlikte ekonomik anlamda da birçok sektörü olumsuz etkiliyor. Yıllık 9 milyar dolarlık iş hacmine sahip olan açıkhava ve endüstriyel reklam sektörü devlet desteği bekliyor. Sektörde uzaktan çalışma imkanı olmadığı için yaklaşık 125 bin kişiyi istihdam eden kurumları zor günler bekliyor.

Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği (ARED), endüstriyel reklam üreticileri ve benzeri grupların uzaktan çalışma imkânlarının olmaması ve doğrudan kapatılan ya da faaliyetleri kısıtlanan işletmelere münhasır ürün ve hizmetler sunmaları nedeniyle bu tür işletmeler için daha farklı önlemlerin alınması gerektiğini açıkladı. ARED, mevcut ekonomik ortamda tüm paydaşlarının yanında olma bilinciyle çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

1 – İşyerlerinin su, elektrik, doğalgaz gibi giderlerine ait ödemelerinin süreç bitene kadar ertelenmesi,

2 – Vergi, SGK gibi devlete yapılacak ödemelerde indirime gidilmesi, süreç bitene kadar ertelenmesi, zorunlu izinlerde SGK ödemelerinin alınmaması,

3 – İşletmenin maddi olarak sıkıntıya girmesi sonucu faaliyetlerine ara vermek zorunda kalması durumunda ilgili işletmeye Avrupa ve ABD uygulandığı gibi geri ödemesiz maddi destek sağlanması,

4 – İşçi ücretlerinin kısa çalışma ödeneğinden ödenmesi, bu durumdan sektördeki herkesin yararlanması için de gün ve prim şartlarının bir defaya mahsus olmak üzere kaldırılması,

5 – Küçük ve orta ölçekli firmaların kredi ödemelerinin temerrüde düşmeden yapılandırılması, KGF ve KOSGEB Kredilerine ulaşımın kolaylaştırılması beklenmektedir.

ARED Başkanı Ahmet Özdemirel, koronavirüsün yayılmasına önlem olarak düşünülen uzaktan çalışma yönteminin bu sektör için mümkün olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Bu koşullarda belirtilen iş aşamalarının sekteye uğraması ve üretim yapılamaması durumunda, işverenin çalışanlarına ücretlerini ödeyememesi, ileri aşamada da işyerlerinin faaliyetlerini durdurma mecburiyetinde kalması riski söz konusudur. Önerilerimizin, içinde bulunulan bu zor dönemde hem işçiyi hem de işvereni rahatlatacak çözümler sunabileceği kanaatindeyiz. Kısa zamanda önlem alınamazsa içinde bulunduğumuz durumda 125 bin kişiye istihdam sağlayan sektörü zor günler bekliyor.”

Açıkta Satılan Gıdalar Virüs Taşıyıcısı Olabilir

İnsan vücudunun hastalıklarla savaşması için aktif bir bağışıklık sisteminin temel şartlarından biri de güvenli gıda tüketimi. Kaynağı belirsiz gıdalardan uzak duran ve kişisel hijyenini en üst seviye çıkaran kişiler, kendini ve çevresini virüslerden koruyabilir. Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. U. Tansel Şireli, virüslerin bulaşmasını önlemek için temel hijyen kurallarına uyulması gerektiğini söylüyor ve periyodik olarak denetime tabi olmayan ambalajsız gıdaların taşıyıcı olabileceği konusunda uyarıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yiyeceklerin hazırlanması sırasında dikkat edilmesi gereken hijyen uygulamalarını paylaşarak konunun önemine dikkat çekerken, uzmanlar, virüsün yayılımından korunmak için gıda güvenliği ile ilgili uyarılarda bulunuyor.

Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği EnstitüsüGenel Müdür YardımcısıProf. Dr. U. Tansel Şireli, hasta bireylerin temasıyla gelen güvenilir olmayan gıdaların taşıyıcı olabileceği konusunda uyarıyor. Şireli sözlerine şöyle devam ediyor: “Dünya Sağlık Örgütü’nün gıdalar için sunduğu önerilere mutlaka uyulması gerekiyor. Açıkta satılan peynir, süt, yoğurt, çiğ et, sebze ve meyveler ile diğer gıdalar için bulaşmayı önleyici temel hijyen tedbirleri uygulanmalıdır. Açıkta satılan ve sağım ve saklama koşulları belli olmayan sokak sütlerinden muhakkak uzak durulmalıdır. Sütler için özellikle ısıl işlem uygulanmış pastörize veya UHT sütler tercih edilmesi gerekiyor.”

İş Bankası’ndan Ekonomiye Destek Paketi

İş Bankası’ndan Ekonomiye Destek Paketi

Türkiye İş Bankası, ülkemizde de yayılım gösteren ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen koronavirüs salgını nedeniyle devreye aldığı ekonomiye destek paketini açıkladı. İş Bankası; salgında hayatını kaybeden vatandaşların ailelerine başsağlığı ve sabır, tedavi görenlere de acil şifalar diledi.

Bankanın açıkladığı destek paketinin ayrıntıları şöyle;

  • Müşterilerin 30 Nisan’a kadar ihtiyaç duyması halinde;anapara/faiz/taksit ödemelerinin ilave bir koşul aranmaksızın 30 Haziran’a kadar ötelenmesine imkan verilecek.
  • Salgın sebebiyle mali bünyesi olumsuz etkilenen başta turizm, lojistik, AVM, perakende sektörleri olmak üzere sektör ayrımı olmaksızın her bir ihtiyaç, vaka bazında değerlendirilerek ödemesiz dönem dahil gerekli tüm destek verilecek.
  • KOBİ’lerimizin ve mikro işletmelerin, tabana yaygın yararlanmasını teminen, salgın öncesi girdiği ticari yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesi amacıyla mevcut limitlerle desteklenmesi ve gerekirse ilave limit için de azami çaba gösterilecektir.
  • Maaş anlaşmalı olsun olmasın Banka müşterilerinin önümüzdeki 3 aya ait maaş ödemelerini herhangi bir istihdam azaltımı yapmamaları kaydıyla gerekirse ilave limit tahsisi suretiyle ödenmesine katkı sağlanacak.
  • Dijital kanallar üzerinden yapılacak EFT/havale işlemlerinden 30 Nisan’a kadar (karttan karta havale dahil) hiçbir Banka müşterisinden ücret alınmayacaktır.
  • Sağlık ve gıda başta olmak üzere, müşterilerimizin alışveriş anında ihtiyaç duyması halinde kredi kartı limitlerinde artırıma gidilecek.
  • POS ve ÖKC ücretleri 3 ay boyunca ötelenecek.
  • Bireysel müşterilere; tüketici kredisi, kredi kartı ve ek hesap ödemelerini 3 ay boyunca öteleme imkanı getirilecek.

İş Bankası; bu tedbirler manzumesi ile sınırlı olmamak ve başta işini kaybeden vatandaşlara sağlanacak kolaylıklar olmak üzere, “Türkiye’nin Bankası” olarak ülkenin içine girdiği zorlukları aşmak için yapıcı ve çözümcü anlayışını bugüne kadar olduğu gibi sürdürerek her türlü ilave tedbiri alacaktır.

Evden Çalışmada “Zaman Yönetimi ve İş Disiplini” Verimi Artırıyor

Evden Çalışmada “Zaman Yönetimi ve İş Disiplini” Verimi Artırıyor

Koronavirüs salgını ile birlikte dünyada ve ülkemizde gerek günlük yaşamda gerekse iş yaşamında köklü ve radikal değişiklikler yaşıyoruz. Bu süreçte aslında 21. Yüzyılda sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken ortaya çıkan esnek çalışma (Flexible working) modellerinden biri olan uzaktan/evden çalışma (teleworking/telecommuting) dünyanın dört bir yanındaki şirketler tarafından zorunlu bir çalışma modeli olarak geniş uygulama alanı buluyor. Uzmanlar, bu süreçte çalışanların zaman yönetimi, iş disiplini ve iletişim becerileri ile bu süreci yönetebileceğine, başarılı iş yerlerinin ise uzaktan çalışma koşullarında çalışanları ile iletişim halinde olarak belirli zamanlarda birlikte sosyalleşebilecekleri keyifli olanaklar ve fırsatları sunabileceğine dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dinçer Atlı, Koronavirüs salgınıyla gündeme gelen ve pek çok sektörde uygulanan evden çalışma yöntemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Uzaktan çalışma modeli, salgın devam ederse yaygınlaşacak

Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Uzaktan çalışma genel olarak Türk çalışma kültürünün çok aşina olduğu bir uygulama değil. Daha çok teknoloji yoğun ve çok uluslu şirketlerde gördüğümüz bir tarz. Özellikle yazılımcılar, finans sektörü çalışanları, eğitimciler, web tasarımcılar gibi mesleklerde çalışanlar için daha olası olan uzaktan çalışma, önümüzdeki süreçte virüs salgını devam ederse çok daha yaygınlaşacak. Virüs salgını öncesinde sektörü ve pozisyonu uzaktan çalışmaya uygun olan kişilerin esnek ve uzaktan çalışma uygulamaları ile iş tatminlerinin ve performanslarının olumlu etkilendiğini biliyoruz” dedi.

Doğru strateji ile yönetilebilirse pozitif etki sağlanabilir

Evden çalışma modelinin işverenler ve çalışanlar doğru bir strateji ile yönetilebilirse kişisel tatmin ve hayat kalitesi üzerinde pozitif etkileri bulunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Çalışanlar için trafikte kaybedilmemiş zaman, buna bağlı olarak daha az stres söz konusu olabiliyor. Daha fazla uyku için zaman bulabilme, daha fazla fiziksel egzersiz için fırsat, fast-food yiyeceklerden uzak kalarak daha sağlıklı beslenme olanağı, uygulanacak birtakım yöntemler ile birlikte daha verimli çalışma gibi faydalar sağlanabiliyor. İşverenler açısından ise süreç doğru yönetilebilirse verimlilik artışı ve kaynak tasarrufu sağlanabiliyor” dedi.

Zorluklarına dikkat!

Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Bununla birlikte içinde bulunduğumuz konjonktür göz önüne alındığında zorunlu uzaktan çalışma birtakım zorlukları da beraberinde getirebiliyor” dedi.

Uzaktan çalışma bazı çalışanlar için tercih sebebi ve verim artıran bir yöntem olabilirken bazı çalışanların çalışma tarzlarına uygun olmayabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Bu nedenle çalışan farklılıklarını göz önüne almak şirketler için her zamankinden daha önemli. Bu süreçte işverenlerin çalışanlarının yaşadıkları bu zorunlu çalışma modeli değişiminde çalışanları ile mümkün olduğunca iletişim içinde kalarak ve yeni çalışma koşulları ile ilgili bilgilendirmeler yaparak yaşanan değişimin yükünü hafifletmeleri gerekiyor. Uzaktan çalışma konusunda verimin artması ve güven ortamının sağlanması için ise yönetimin çalışanına yeterince güvenmesi ve etkili bir performans sisteminin kurulması hayati önem taşıyor. Bu süreçte olanak varsa çalışan ile yöneticinin güne başlarken ya da günü bitirirken bir telefon görüşmesi yapması da motive edici olabiliyor” tavsiyesinde bulundu.

Kurum kültürünün uzaktan yaşatılması önemli

Çalışanların kurumsal değerleri benimsemelerinin, şirket vizyonunu ve misyonunu yaşamalarının kurum kültürü ile ilgili olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Dinçer Atlı, şunları söyledi:

“Şirketler kurum kültürlerini sadece ofis ortamında değil, uzaktan çalışma ortamında da yaşatabilirler. Bu nedenle uzaktan çalışma durumunda kurum kültürünü yansıtan faaliyetlerin planlanması, önemli günlerin kutlanması, ödüllendirmeler, olumsuz durumlar için ilgili çalışanın yanında olduğunu gösteren uygulamalar bu süreçte de önemini koruyacaktır. İlginç bir uygulama olarak verimlilik ve dostluğu güçlendirmek için yenilikçi ve ilginç bir yol olarak şirket sponsorluğunda video konferans yoluyla ekipçe haftalık öğle yemeği yemek özellikle yurtdışındaki uzaktan çalışma kültürüne sahip şirketlerde görülen ilginç bir uygulamadır. Virüs yayılımını göz önüne alarak sanal öğle yemeği dışarıdan yemek sipariş ederek değil en uygun hijyenik koşullarda hazırlanarak planlanabilir.”

Uzaktan çalışmanın zorlukları da var

Uzaktan çalışma modelinde çalışanlar açısından birtakım olumsuzlukların da olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Uzaktan çalışırken içsel motivasyonlarını sağlama konusunda zorluklar, zaman yönetimi becerileri ile ilgili sorunlar, sosyal izolasyondan kaynaklı yalnızlık duygusu, diğer çalışanlar ile ilgili iletişim sorunları ve salgın konusundaki endişe, korku ve çaresizlikten kaynaklanan travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlar oluşabiliyor. Tüm bu zorluklar ile baş etmek önemli hale gelirken çalışanın iş arkadaşları, yöneticileri ve iletişimde olduğu paydaşları iletişimini devam ettirmesi önemli hale geliyor” diye konuştu.

Dijital ortamda sosyal etkileşim yalnızlık duygusunu azaltıyor

Bu dönemde uygulanan uzaktan çalışma modelinde yalnızlık duygusunun azaltılmasının dijital ortamda sosyal etkileşimle mümkün olabileceğini kaydeden Doç. Dr. Dinçer Atlı, tavsiyelerini şöyle sıraladı:

“Bu süreçte çalışanların; dijital olanaklar ile de olsa sosyal etkileşim içinde olmak iş birliği hissiyatı yaratarak yalnızlık duygusunu azaltır. Bu nedenle evden çalışan kişi için mesai aralarında ya da mesai sonrasında yalnızlık duygusunu azaltabilecek bir iş arkadaşı ya da iş arkadaşları ile sesli ya da görüntülü iletişim içinde olması ya da çalışanın aynı deneyimi yaşayan başka bir şirkette çalışan bir arkadaşı ile iletişim içerisinde olması faydalı olabilir. Olanak varsa çalışanların takım arkadaşları ile yüz yüze ofis deneyimini çoğaltacak video konferans ya da belgeler üzerinde aynı anda düzenleme olanağı sağlayan ekran paylaşımı gibi dijital uygulamalar ile çalışmaları yararlı olabilir.”

Zaman yönetiminde Pomodoro Tekniği

Uzaktan çalışmada zaman yönetimi ve iş disiplininin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Günün başında yapılacak işleri listelemek ve günlük çalışma çizelgesi hazırlamak ve söz konusu çizelgeye bağlı kalarak bir zaman yönetimi verimlilik açısından faydalı olacaktır. Bu arada zamanı iyi değerlendirmek için zaman Pomodoro Tekniği de önerebileceğimiz bir teknik olabilir. Bu teknikte pomodoro bir zaman birimi anlamında geliyor. 1 pomodoro birimi, 30 dakikalık süre anlamına geliyor. Teknik, öncelikle yapmak istediğiniz uzun ve kısa vadeli işleri içeren bir çizelge hazırlamakla başlıyor. Ardından öncelikli yapılacak işler belirleniyor. 25 dakikalığına işinize odaklanıyorsunuz, sonrasında 5 dakikalık bir mola veriyorsunuz. Böylece 1 pomodoro tamamlanmış oluyor. Dört pomodoro yaptığınızda, yarım saatlik bir mola verebiliyorsunuz. Günde 6-12 arası pomodoro yapmak, ideal kabul ediliyor. Bu da 3-6 saat arası bir zaman dilimine denk geliyor.Kişi bu yöntemi kısmen ya da iş yoğunluğuna uygun ise tüm mesaisinde kullanabilir. Bu yöntemde kısa mola dilimlerinde, kahve arası, tatlı atıştırmalıklar, varsa evcil hayvanınızla ilgilenmek, kısa yürüyüş ya da kısa sosyal medyada sörfü gibi kişinin başarısını ödüllendirmesine neden olacak bireysel motivasyonu artırıcı faaliyetler yapılabilir. Gün sonunda yapılan çalışmaları ve sürelerini kaydetmek yine faydalı olabilir” diye konuştu.

Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Bunun yanında olanak varsa diğer aile bireylerinin çalışanı kesintiye uğratamayacağı bir çalışma yeri verimliliği çok artırıyor” dedi.

Zaman yönetimi, iş disiplini ve iletişim becerisi ile bu süreç yönetilebilir

Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Özetle; bu süreçte çalışanlar zaman yönetimi, iş disiplini ve iletişim becerileri ile bu süreci yönetebilir.Başarılı iş yerleri ise uzaktan çalışma koşullarında çalışanları ile iletişim halinde olarak belirli zamanlarda birlikte sosyalleşebilecekleri keyifli olanaklar ve fırsatları sunabilir. İşverenler uzaktan çalışmayı yüksek performans yaracak şekilde kurum kültürünün bir parçası olarak geliştirebilirlerse yeteneğin performansa dönüşebileceği bir ortam yaratılabilir” dedi.

Koronavirüs Endişesi Tek Kullanımlık Plastiklere Talebi Artırdı

Dünyayı sarsan ve en önemli gündem maddesi haline gelen koronavirüs salgını, hijyen noktasında tek kullanımlık ürünlerin önemini ortaya koydu. Salgından kendini korumak isteyenler fabrikalardan evlere tek kullanımlık plastik ürünlere yöneldi. Hijyenik, pratik ve ekonomik özellikleriyle tek kullanımlık plastik ürünler son iki haftada tüketim rekoru kırdı. Plastik sektörü olarak tam kapasite ile üretim yaptıklarını ve rafları boş bırakmayacaklarını söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu; “Türkiye, tek kullanımlık plastik ihracatında Çin ve İtalya’dan sonra dünyanın üçüncü büyük oyuncusu konumunda. Plastik tek kullanımlık ürün üreten fabrikalarımız hem yurt içinden hem yurt dışından artan talebe cevap vermek için tam kapasite çalışıyor” dedi.

Koronavirüs salgını tüm dünya için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Bilim insanları virüs ile savaşacak ilaç ve aşı çalışmalarına devam ederken salgından korunmanın en etkili yolunun hijyenden geçtiğine dikkat çekiliyor. Virüs korkusu ile tek kullanımlık plastik ürünlere olan talep zirve yaptı. Daha çok fast food, kafe, çay bahçesi, hastane ve pikniklerde tercih edilen tek kullanımlık plastik bardak, tabak, çatal, kaşık, bıçak gibi ürünler, salgın hastalık endişesiyle artık evlerde ve fabrikalarda da tüketiliyor.

Karantina alanlarında tek kullanımlık plastikler tercih ediliyor

Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, şunları söyledi: “Artık kimse bir başkasının kullandığı tabak, bardak, çatal, bıçakla yemek-içmek istemiyor. Tam otomatik makinalarda, el değmeden üretilen ve paketlenen ürünler, ilk kez kullanılıyor olması ve daha önce başkası tarafından dokunulmamış olması özellikleriyle son derece hijyenik. Koronavirüsün hastane içinde yayılmasını engellemek için doktorlar, personel ve hastalar tarafından sadece tek kullanımlık plastik ürünler tercih ediliyor. Bu da hastanelerdeki tek kullanımlık ürünlerde talep artışına yol açıyor. Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de toplu karantina alanlarında yalnızca tek kullanımlık plastik ürünler kullanılıyor. Bu hafta umreden dönen yolcuların karantinaya alındığı yurtlarda da tüm içecek ve gıdalar tek kullanımlık plastik ürünlerle servis ediliyor. Dolayısıyla salgın hastalık endişesi yaşanan şu günlerde bu özellik oldukça önemli. Salgının önlenmesinde önemli role sahip ürünlerimizin, tüketicilerimize en kolay ve uygun fiyatla, kesintisiz olarak ulaştırılmasını hedefliyoruz.”

Hijyen isteyen herkes tek kullanımlık ürünlere yöneldi

Hijyen noktasında tek kullanımlık plastik ürünlerin önemine dikkat çeken Yavuz Eroğlu; “Doktorlardan gelen uyarıların ardından korunmak için kendini izole edenlerin sayısında artış yaşanırken hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla artık evlerde de tek kullanımlık plastik ürünlere yönelim görülüyor. Eskiden porselen tabak veya metal tabldot kapları kullanan fabrikalar da koronavirüs salgını ile birlikte toplu yemek tüketiminde tek kullanımlık plastik kaplara geçti” dedi.

İsrail’den yoğun talep var

Özellikle son iki haftadır virüs endişesiyle artan talebin market raflarında ve perakendede ara ara plastik tek kullanımlık ürünlerin tükenmesine yol açtığını vurgulayan Eroğlu, açıklamalarına şu sözlerle devam etti; “Türkiye, bu alandaki ihracatta Çin ve İtalya’dan sonra üçüncü büyük oyuncu konumunda. Plastik tek kullanımlık ürün üreten fabrikalarımız hem yurt içi hem yurt dışından artan talebe cevap vermek için tam kapasite çalışıyor. Özellikle İsrail’den yoğun talep var. İsrail’de kendini evlerinde izole eden insanların tek kullanımlık plastik ürün kullanımı talep patlamasına yol açıyor. İsrail yüzde 25’lik pay ile Türkiye’nin en çok tek kullanımlık plastik ihracatı yaptığı ülke olurken bu ülkeyi Fransa, İngiltere ve ABD takip ediyor. 2019 yılında 2 milyar 105 milyon liralık tek kullanımlık plastik ürün ürettik. Tek kullanımlık plastik ürünlerde 2019’daki yurtiçi tüketim 1 milyar 185 milyon lira olurken aynı dönemde 960 milyon liralık da ihracat gerçekleştirildi. Ülkemiz bu alanda net ihracatçı konumunda. Geçtiğimiz yıl tek kullanımlık plastik ürün ithalatı sadece 38 milyon lira seviyesinde kaldı.”

Plastik sektörü ürettiği ürünlerle sağlık sektörünün hizmetinde

Halk sağlığının korunmasında plastik sektörüne büyük sorumluluk düştüğünü belirten PAGEV Başkanı, “Dünya çapında koronavirüs vakaları artıyor ve hastalık kamu sağlığına giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor. Plastik sektörü tüm tedarik zincirindeki iş ortaklarıyla işbirliği yaparak ihtiyaçların karşılanmasını, hastaların tedavi görmesini, sağlık personelinin korunmasını, tek kullanımlık bardak, tabak, çatal, kaşık, bıçakla salgının bulaşmasını engelleyecek ürünleri sağlıyor. Plastik ürünler, yıllardır sağlık sektörünün ilk tercihidir. Salgın hastalıkların azalmasının en önemli sebeplerinden biri de bu ürünlerdir. Plastik ürünler, daha uzun ve sağlıklı hayatlar sürmemizi sağlar. Dünya plastik endüstrisi, koronavirüs salgınıyla mücadelede resmi makamlara ve kamu sağlığı yetkililerine tüm yardımı yaparak malzemeleri ve ürünleriyle ön saflarda yerini alacaktır” diyerek açıklamalarını bitirdi.

Koronavirüs Günlerinde Online Eğitimi Güvenle Yürütmenin Yolları

Koronavirüs hepimizi evlerde kalmaya itti. 23 Mart tarihi itibarıyla ise Türkiye’de milyonlarca öğrenci oyun değil, online eğitim için evinde ekran önüne geçecek. ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban, bu süreçte ‘zorunlu dijitallik’ yaşayan ebeveynlere ve çocuklara, hem cihazların korunması hem de siber güvenlikle ilgili önerilerde bulundu.

Güvenilir bağlantılara tıklayın. Milli Eğitim Bakanlığı, uzaktan eğitimi televizyonda TRT kanalları ve internette eba.gov.tr sitesi (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden yapacağını duyurdu. İnternette muhtemel giriş ya da bağlantı problemlerinde çözüm önerisiyle karşınıza çıkabilecek sahte site ve yönlendirmelere dikkat edin! Adres çubuğunu sık sık kontrol altında tutun. Kullanıcı adı ve parola taleplerinde temkinli davranın.

Performans canavarlarına müdahale edin. Özellikle online eğitim sırasında bilgisayarın ‘kasılmasına‘ neden olabilecek oyunları ve başka internet bağlantılarını sonlandırın. Ayrıca öncesinde bilgisayarınızdaki geçici dosyalarınızı temizleyin ardından çöp sepetini boşaltın. Aynı işlemi tablet ve telefonlarınıza da uygulayın. Yer kaplayan ve performans kaybına neden olabilecek gereksiz uygulamaları silin.

Cihaz ve verilerinize iyi bakın! Cihazlarınızda sistem ve program yamalarınızı ihmal etmeyin. Özellikle ‘exe‘ uzantılı ekli mesajlar başta olmak üzere internette karşınıza çıkan her bağlantıya tıklamayın. Ödev ve ders notlarının kaybolmaması için verileri mutlaka yedekleyin ve güvenli başka bir ortamda saklayın. Cihazınız bozulduğu veya kaybolduğu zamanda da veriler ulaşılabilir halde olsun.

Güncel antivirüs yazılımı kullanın. Her gün milyonlarca zararlı yazılım, sistemlerimiz üzerinden kişisel verilerimize ulaşmaya çalışıyor. Hatta bugünlerde koronavirüs konulu oltalama (phishing) çabaları hayli yoğun. Güncel ve proaktif bir antivirüs veya internet güvenliği yazılımı, pek çok dertten uzak tutar. İnternette eğitimin keyfini güvenle sürmenize imkan tanır. ESET Internet Security’yi resmi sitesinden indirip, 1 ay boyunca tüm özelliklerini ücretsiz kullanabilirsiniz.

Henüz yapmadıysanız, telefonlarınıza hemen mobil antivirüs yazılımı yükleyin. Bilgisayarlara odaklanan tehditler ve hatta artık daha fazlası telefonları da hedef alıyor. Ama önlem mümkün, ucretli – ücretsiz pek çok güvenlik seçeneği var. Zaman kaybetmeden, Google Play’den ESET Mobile Security yazılımını indirebilir ve ücretsiz olarak kullanabilirsiniz.

Telekom operatörlerinin ücretsiz internet erişimlerine dikkat edin. Operatörler sadece Eba’da kullanmak üzere öğrencilere mobil cihazları için 3 ile 8 GB arasında (operatörüne göre değişiyor) ücretsiz internet erişimi sağlayacaklarını duyurdu. Bağlantı sırasında erişimi kontrol etmekte fayda var. Ücretsiz kullanıyorum derken, ücretli paketinizdeki gigabyte’larınızı boşaltmayın.

Çocuklarınızın teknoloji konusunda sizi eğitmelerine izin verin. Bugünün çocukları teknoloji konusunda yetişkinlerden daha fazla şey biliyor. Çocuklarınızın yeni programlar ve akıllı cihazlar konusunda size bilgi vermesine izin verin. Uzaktan eğitimde ortaya çıkabilecek teknolojik sorunları birlikte çözmeye çalışın. Bu, işinizi kolaylaştıracaktır.

Dikkat, Alışverişinize Corona Virüsü Bulaşmasın

Dikkat, Alışverişinize Corona Virüsü Bulaşmasın

Dünyayı etkisi altına alan coronavirüsün Türkiye’de ortaya çıkması; yaşamın her anını yeniden tanımladı. İşlerini evlerine taşıyan çalışanlar ve vakitlerini evde geçirenler, en temel alışveriş ihtiyaçlarını bile internet aracılığıyla karşılıyor. Bu durum, sıkı güvenlik duvarına rağmen “Alışverişime corona virüsü bulaşır mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Alışveriş ihtiyaçlarının internetten giderilmesinin siber saldırılar için ciddi bir potansiyel barındırdığını vurgulayan Bilgi Güvenliği Uzmanı ve Tetra Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı Geylani Gani, tüketicileri siber saldırı ihtimaline karşı farkındalığa davet etti. Gani, internetten, saldırıya uğramadan güvenle alışveriş yapmanın ipuçlarını verdi.

Coronavirüs nedeniyle tüm Türkiye internet alışverişine yöneldi. Geleneksel alışveriş yöntemleri bir süreliğine de olsa rafa kaldırılırken, başrolü internetten alışveriş almaya başladı. Kullanıcılar, en temel ihtiyaçları olan gıda ürünlerini bile internet üzerinden temin etme yolu izliyor. Acil olmayan ve vakitsizlikten dolayı satın alınamayan büyük çaplı ihtiyaçlar da bu şekilde karşılanmaya çalışılıyor.

Bu dönemde internet alışverişinde gözlenen patlamaya karşısında, tüketicileri olası bir siber saldırıya karşı uyaran Geylani Gani, büyük çaplı saldırıların kaos ortamı yaratarak ciddi itibar ve maddi kayıplar yaşatacağına işaret etti.

 Olası bir siber saldırıya hazırlıklı olun!

Gani, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:

“İnternetten yapacağınız herhangi bir alışveriş karşısında kişisel verileriniz güvenli olmayan kişilerin eline geçebilir. Ciddi itibar ve maddi kayıplarla sonuçlanan siber saldırılara maruz kalabilirsiniz. Şu an yapılması gereken en önemli şey, olası bir siber saldırıya karşı farkındalık oluşturmak! İnternet kullanımı ve bilgi güvenliği konuları coronavirüs ile çok daha önemli hale geldi. Bugünün dijital dünyasında, toplumun her kesimine bu konular etrafında eğitimlerin verilmesi gerekiyor.

Corona virüsü yazan her linke tıklamayın!

Saldırganların bilinen en etkili teknikleri “sosyal mühendislik” diye tanımlanan bir yöntem. Böylece içinde bulunduğumuz durumu suistimal ederek, bireylerin merak ve korku duygularını istismar etme yolunu izliyorlar.“Coronavirüs” içerikli mesaj veya e-postalarla insanları korkutarak, çıkar elde etmeye çalışıyorlar. Örneğin ‘’coronavirüs, covit 19’’ gibi domain isimlerini satın alarak insanları kandırma yöntemlerini kullanmaya başladılar. Sahte coronavirüs istatistikleri yayınlayıp; hatta coronavirüs haritaları çıkarmaya başladılar. Bu yayınladıkları istatistik ve haritalardaki linklerle kullanıcıların bilgisayarlarına ve mobil cihazlarına zararlı kodlar bulaştırıyorlar. Bu tür saldırılara meydan vermemek için kaynağı belli olmayan e- postalarla gönderilen linkleri tıklamayın. Antivirüs programları, tek başına siber güvenlik sağlamaz. Kullanıcıların dikkatli olması gerekiyor.”

 

Siber saldırı tuzağına düşmemek için yol haritası

  • Bilmediğiniz kaynaklardan aldığınız e-postaları açmayın.
  • Bilmediğiniz kaynaktan gelen linklere tıklamayın.
  • Mutlaka bilgisayarınızı, telefonunuzu güncel tutun.
  • Uygulamalarınızı güncelleyin
  • Bilgisayarlarınızda mutlaka antivirüs kurun ve periyodik taramalar yapın.
  • Güvenli olmayan sitelere girmeyin ve alış-veriş yapmayın.
  • Web sitelerin güvenli olduğunu anlamak için alışveriş yaptığınız sitenin mutlaka https olmasına dikkat edin. Bunlar güvenli siteleri ifade eder.
  • Kesinlikle kaçak uygulamalardan uzak durun.
  • Uygulama kurarken izin verdiğiniz şeylerin neler olduğunu kesinlikle bilmelisiniz. Verdiğiniz izinlerin amacıyla bağlantılı olmasına mutlaka dikkat edin.

Alışveriş sırasında sizden konum bilgisi istenir. Bunda bir tehlike yoktur. Ancak rehberinize erişmek isteyen, mikrofon ve hoparlörünüze erişmek isteyen, fotoğraflarınıza erişmek isteyen bir uygulama amacı dışında veri topluyordur. Buna izin vermeyin ve gerektiğinde şikâyet edin.

Koronavirüs Kaynaklı Tedarik Sorunu Yeni JES’lerin İnşasında Gecikmeye Yol Açabilir

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk, tüm dünya ile ülkemizi de etkileyen Koronavirüs’ün (Covid-19) 2020 yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi planlanan yeni santralleri olumsuz etkileyeceğini belirtti. Şentürk; “Yıl sonuna kadar devreye girmesi gereken santraller için yerli ve yabancı tedarikçilerimiz makina ve malzeme temin sürelerini belirsiz bir tarihe erteledi. Yeni JES’lerin YEKDEM mekanizması kapsamında en son Aralık 2020’de devreye girmesi gerektiği belirtiliyor. Tedarik kaynaklı oluşan mücbir sebeplerden dolayı bu tarihin ötelenmesini talep ediyoruz.” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan, ülke ekonomileriyle birlikte pek çok sektörü etkileyen Koronavirüs, jeotermal enerji üreticilerinin ve yatırımcılarını da etkilemeye başladı. 2019 yıl sonu itibariyle 8 bin Gwh üretim gerçekleştiren JESDER üyeleri, 2020 sonuna kadar öngörülen yeni JES’lerle ilgili oluşan mücbir sebepleri, kaygı ve riskleri paylaştı. JESDER Başkanı Ufuk Şentürk; “Kısa süre önce Koronavirüs’ün Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi olarak ilan edilmesiyle, tedarikçilerimiz kanalında alınan önlemler hayata geçirildi. Jeotermal elektrik üreticileri olarak birçok başlık altındaki tedarikimizi Çin ve Avrupa ülkelerinden temin ediyoruz. Hali hazırda küresel ölçekteki tedarik zincirimizde hem kendilerinden kaynaklı hem de ülkelerinde koronavirüs yayılımını engellemek için uygulanan önlemler nedeniyle gecikmeler artarak devam ediyor” dedi.

TARİHİN UZATILMASI MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNE GEÇER

Yıl başında hayata geçirilmesi planlanan ve hali hazırda çalışmaları devam eden projelerin durma noktasına geldiğini, bu sürecin 7 adetlik yeni JES’i etkileyeceğini belirten Şentürk; “Yabancı ve yerli tedarikçilerimiz hem makina hem de malzeme temin sürelerini belirsiz bir tarihe erteledi. Finansmanı YEKDEM’e girecek şekilde çalışmalarına başlanan santrallerin, mekanizmaya göre en son Aralık 2020’de devreye girmesi gerekiyor. Oluşan bu mücbir sebep nedeniyle santrallerin özellikle yatırım finansmanı, fizibilitesi ve devreye alınamaması nedeniyle büyük yatırım mağduriyetlerinin doğacağını düşünüyoruz. Tarihi belirsiz tedarikçi ertelenmeleri nedeni ile YEKDEM mekanizmasına teslim edilemeyecek JES’ler için “Lisans Yönetmeliği”nde yer alan “mücbir sebep” durumunun kabul edilmesini ve belirlenen tarihin ötelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Alınacak “mücbir sebep” kararı, ülkemizin yenilenebilir enerji hedeflerinin tutturulmasına olumlu etki yapacak, sektörümüz ve ülke ekonomimiz açısından önemli bir adım olacaktır” açıklamasını yaptı.

Ericsson Global CEO’su Ekholm: Ericsson’da Koronavirüsü ile Nasıl Mücadele Ediyoruz?

  • Diğer birçok küresel kuruluş gibi, Ericsson da tüm dünyayı etkileyen bu koronavirüsü salgınından etkilendi.
  • Çalışanlarının emniyetini her zaman en önemli öncelik olarak kabul eden Ericsson’ın CEO’su Börje Ekholm, Ericsson’ın mobil şebekelerin dünya genelinde kamu hizmetleri, işletmeler ve aileler için kritik bir temel altyapı olarak kalmasını sağlamak için ne gibi çalışmalar yürüttüklerini paylaştı.

COVID-19’un tüm dünyaya yayılması ve günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkilemesiyle hepimiz benzeri görülmemiş bir zorlukla karşı karşıya kaldık. Bizim için mutlak ve en büyük öncelik çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın emniyeti ve sağlığıdır. Salgının yayılmasının yavaşlatılması ve önlenmesi çabalarına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Kriz dönemlerinde bilgi ve iletişim büyük bir öneme sahiptir. Mobil şebekeler; sağlık çalışanlarının, kamu güvenliği yetkililerinin ve kritik işletmelerin bu küresel kriz sırasında birbirleriyle her zaman bağlantıda kalmalarını sağlayan iletişim omurgasının çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca evden çalışmanın artık tamamen normal bir durum olmaya başlayacağını görüyoruz. Bu nedenle, mobil şebekeler giderek daha da kritik bir altyapı olarak kabul ediliyor.

Mühendislerimiz ve saha personelimiz, kriz sırasında konuşlandırılan kritik ekiplerin önemli bir parçasıdır. Bir ülkede genel faaliyetler dursa dahi, mühendislerimiz ve saha ekiplerimiz şebekeleri çalışır durumda tutmak için çalışmaya devam ederler. Onları selamlıyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Diğer taraftan ihtiyaçlarını anlamak için müşterilerimizle yakın iş birliğimize devam ediyoruz. Şebeke kapasitelerini ve performanslarını en üst düzeye çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapıyoruz.

Bugün itibariyle baktığımızda, Ericsson’ın tüm üretim tesisleri çalışmaya devam ediyor. Bu, koronavirüsün tedarik zincirimiz üzerinde kısa vadeli olarak herhangi bir etkisi olmadığı anlamına geliyor. İleriye baktığımızda, birden fazla bölgede üretim kapasitesi olan esnek bir tedarik zincirine sahip olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, üretimi devam ettirmek için gerekli bileşenlere ve diğer malzemelere de erişimimiz bulunuyor. Ancak, doğal olarak ülkelerin tecrit altına alınması, lojistik zincirlerimizi etkileme riskini de beraberinde getiriyor.

Güçlü bir bilançomuz ve rekabetçi bir ürün portföyümüz bulunuyor. Bu nedenle krizi atlatacağımıza ve daha da önemlisi devam eden yatırımlarımızla bu krizden çok daha güçlü bir şirket olarak çıkacağımıza inanıyoruz. Attığımız her adımda, yaptığımız her şeyde uzun vadeli geleceğe odaklanıyoruz.

Çalışanlarımızı gözetiyoruz

Bu krizde, dünyada iletişimi sağlamaya yardımcı olan çalışanlarımızla her zamankinden çok daha fazla gurur duyuyoruz. Sektörün en iyi çalışanlarına ve kapsayıcı, cömert ve iyi kalpli bir kültüre sahibiz. Ericsson için çalışan veya Ericsson ile iş yapan herkes günün sonunda ailelerine ve evlerine güvenli bir şekilde dönmedikçe kendimizi başarılı olarak göremeyiz.

Dünyanın 180 ülkesinde varlık gösteren ve yaklaşık 100 bin çalışanı bulunan küresel bir şirket olarak faaliyette bulunduğumuz toplumlara karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz.

Virüsün bulaştığı insan sayısının artması Ericsson’u da etkiledi. Şu an itibariyle birkaç arkadaşımızın COVID-19 virüsünü taşıdığı doğrulandı. Bu arkadaşlarımızın hızla ve güvenle iyileşmelerini umuyoruz. Evden çalışabilme olanağı olan tüm çalışanlarımızı kendilerinin ve iş arkadaşlarının güvende olabilmesi için evden çalışmaya teşvik ediyoruz. Ofiste bulunması gereken çalışanlarımızın ise iş arkadaşlarıyla uygun bir sosyal mesafede çalışmalarını zorunlu kılıyoruz.

Tüm çalışma arkadaşlarıma, operasyonlarımızı güçlü ve çalışır durumda tutarak insanüstü bir iş çıkardıkları için teşekkür ediyorum.

Hayat devam ediyor

Bu virüs hakkında çok az bilgiye sahibiz. Bize ve sevdiklerimize ne gibi bir etkisi olacağı hakkında şu an için net bir bilgimiz yok. Birçok insan gelecek hakkında endişe duyuyor. İnsanların bu korkularını ciddiye almamız gerekiyor. Ancak eylemlerimizi korkunun yönetmesine izin vermemeliyiz. Bunun uzun vadeli bir savaş olduğunu düşünmeliyiz, hepimizin birlikte mücadele ettiği bir savaş.

Her şeyden önce, bu gibi belirsizlik durumlarında, yaptığımız her konuşmada, verdiğimiz her kararda ve attığımız her adımda empati ve insanı odakta tutan bir yaklaşım göstermemiz gerektiğine inanıyorum.

GYODER’den Salgına Karşı Tedbir Alınması için Sektöre Çağrı

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER, faaliyetlerin devam ettiği tüm ofis ve şantiyelerde, koronavirüs salgınına karşı gerekli tedbirlerin alınması için üyelerine çağrıda bulundu.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), küresel salgına karşı kamunun aldığı önlemlerin yanı sıra kurumsal ve bireysel önlemlerin de ciddiyetle uygulanması gerektiğini belirtti. GYODER’in üyeleriyle paylaştığı duyuruda, ofis ve şantiyelerde çalışmalarını sürdüren gayrimenkul firmalarının alacağı her tedbirin virüsün yayılmasını engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.

GYODER’in, gayrimenkul sektöründe çalışanların sağlığını korumak, ofis ve şantiyeleri salgından uzak tutmak için paylaştığı önlemler şöyle sıralandı:

  • Ofislerde çalışanların mümkünse bir süre uzaktan (evden) çalışmaları sağlanmalı. Ofiste çalışmak gerekliyse çalışma ve masa mesafelerine dikkat edilmeli.
  • Ortak kullanılan alanlar başta masa olmak üzere, uygun dezenfektanlarla temizlenmeli.
  • Telefon, cep telefonu, bilgisayar, klavye, mause ve kalemler dezenfektan veya alkolle temizlenmeli.
  • Dışarıdan sipariş edilen her türlü malzeme ve paketler dezenfekte edilerek içeri alınmalı.
  • Çalışanlara, kendi sağlıklarının yanında çalışma arkadaşlarının sağlıklarını da korumakla sorumlu oldukları hatırlatılmalı.
  • Çalışanların korku ve paniğe kapılmaması, motivasyonlarının yüksek tutulması adına alınan tedbirlerin büyük önem taşıdığı, kendilerine sık sık açıklanmalı.
  • Hem ofis hem de şantiyelerde, el temizliği için dezenfektan noktaları oluşturulmalı.
  • Lavabolarda tek kullanımlık havlu bulundurulmalı.
  • Şantiye ve ofiste çalışan personelin vücut ısısı sabah-akşam düzenli ölçülerek not edilmeli. Vücut sıcaklığının 38 derecenin üzerine çıkması halinde işyeri hekimine bilgi verilmeli.
  • Şantiyede tek kişilik olmak üzere yeterli sayıda karantina odaları hazırlanmalı.
  • Çalışanlar, semptomları hissettiğinde izolasyona katılması yönünde teşvik edilmeli.
  • Yemek saatleri, çalışanların en seyrek şekilde yemek yemeleri için yeniden düzenlenmeli.
  • Ekmek ve su tek kullanımlık gıda ambalajıyla sunulmalı. Su sürahilerin kullanılması durumunda, sürahilerin ciltle temasını kesmek için kağıt peçeteler kullanılmalı.
  • Salgın süresi boyunca mutfak araç gereçlerinde hijyen kuralları en üst seviyede tutulmalı. Tabldot tabağı, çatal, kaşık, bıçak ve bardak tek kullanımlık hale getirilmeli. Bu sağlanmadığı takdirde temizlik işlemleri vakit kaybedilmeden yüksek ısılı temizlik makineleri ile gerçekleştirilmeli.
  • Tüm koğuş, yemekhane, ofis ve şantiye tesislerinde uzun süreli koruma sağlayan ilaçlama ve temizlik yapılmalı.
  • Şantiye alanında veya ofiste, dışarıdan gelecek kişilerle yapılacak toplantılar iptal edilmeli.
  • Şantiye veya ofise dışarıdan girmesi gereken personel ve kişilerin öncelikle ellerinin dezenfekte edilmesi sağlanmalı, yakın temastan kaçınılmalı.
  • Çalışanlar hijyen gerekliliklerini yerine getirmek adına; başta yemek öncesi olmak üzere ellerini yıkamalı, dezenfekte etmeli. Diğer çalışanlarla el sıkışma gibi fiziksel temasları kesmeli. Her birey, öksürürken ve hapşırırken ağzını tek kullanımlık mendille veya dirseklerinin iç tarafıyla kapatmalı.
  • Şantiyelerde soyunma odaları belirli periyotlarla dezenfekte edilmeli.
  • Şantiyelerde temiz elbiseler ile iş kıyafetlerinin ayrı ayrı tutulacağı kilitli dolaplar bulunmalı.
  • Sıhhi tesisat içeren odalar yeterince havalandırılmalı ve aydınlatılmalı, odalar temiz ve düzenli bir durumda tutulmalı.

Şantiyede konaklayan çalışanlar mümkün olduğunca dışarıdan gelen kişilerle teması kesmeli. Çalışanlar, zorunlu olmadıkça şantiyeden dışarı çıkmamalı.