Sosyal Derecelendirme Türkiye’de Tüketicilerin %11’ini Etkiliyor

Sosyal Derecelendirme Türkiye’de Tüketicilerin %11’ini Etkiliyor

Kaspersky’nin “Sosyal kredi ve güvenlik: Derecelendirme dünyasını kucaklamak”başlıklı son raporuna göre, Türkiye’den ankete katılanların %11’i derecelendirme sistemlerinin sosyal medyadaki bilgiler üzerinde yaptığı değerlendirme nedeniyle finans hizmetlerine erişmekte zorlandı. Sosyal derecelendirme sistemleri giderek daha fazla ülkede ve sektörde kullanılmaya başlanırken, yaşanabilecek olumsuz durumlar nedeniyle bu sistemlerin daha özenli bir şekilde geliştirilmesi gerekiyor.

Sosyal ağlardan banka hesaplarına kadar günlük hayatımızın her alanında kullandığımız tüm çevrim içi hizmetler hayatımızı kolaylaştırmak için verilerden yararlanıyor. Sosyal medyadaki hareketlerin de dahil olduğu kişisel bilgiler sayesinde kurumlar mevcut ve potansiyel müşterilerine özel hizmetler ve benzersiz deneyimler sunabiliyor. Ancak, otomatik algoritmalarla çalışan bu tür davranış değerlendirme sistemleri kişisel hayatımızı etkileyebilen sosyal kredi derecelendirmeleri de yapabiliyor. Tüketiciler bu konuyla ilgili yaşadıkları deneyimleri Kaspersky’nin “Sosyal kredi ve güvenlik: Derecelendirme dünyasını kucaklamak” başlıklı yeni raporunda paylaştı.

Elde edilen bulgulara göre, Türkiye’de tüketicilerin %11’i kendileri hakkında sosyal medyadan toplanan bilgiler nedeniyle kredi almakta zorlandı. Sosyal medya ve benzeri hizmetleri en çok kullanan 25-34 yaş arası grup bu durumdan en çok etkilenen (%13) kesimlerden biri oldu. Finansal davranışlara göre kredi derecelendirme için bilinen mevcut düzenlemeler bulunurken, çevrim içi profillerden kişisel bilgi toplayan sistemler için herkes tarafından bilinen belirli bir kurallar çerçevesi bulunmuyor.

Kaspersky’nin hazırladığı raporda, insanların daha uygun fiyatlar, indirimler ve özel hizmetler için hassas özel verilerini paylaşabileceği sonucuna ulaşıldı. Aynı zamanda, tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun sosyal medyayı dikkatli bir şekilde kullandığı ve bir grup kullanıcının kurumlara kişisel bilgilerine göz atma izni vermeyi düşünmediği de ortaya çıktı. Örneğin, araştırmaya Türkiye’den katılanların %33’ü kredi kartı başvurusu için yapılan kontrolleri hızla geçebilmek için profillerini paylaşmaya sıcak bakmadıklarını söyledi. Çocuğunu iyi bir okula yazdırmak (%12) veya kirada indirim (%11) için profilini paylaşmaya razı olmayanların oranı ise biraz daha düşük oldu.

Kaspersky Global Araştırma ve Analiz Ekibi Avrupa Direktörü Marco Preuss, “Günümüzün dijital dünyasında sosyal derecelendirme sistemleri daha da yaygınlaşarak yalnızca bir tercih olmaktan çıkıp birçok hizmetin önemli bir parçası haline gelecek. Ancak, Kaspersky’nin dünya çapında yaptığı anket daha iyi teklifler için kişisel bilgilerini paylaşmaya sıcak bakmayan geniş bir kitlenin olduğunu gösterdi. Bu kişilerin görüşleri göz ardı edilemez. Geliştiriciler sosyal derecelendirme sistemlerine yapay zeka algoritmaları eklerken herkesin menfaati gözetilmeli, güven ve şeffaflık konusunda kafalarda soru işareti bırakılmamalı.” dedi.

Şirketler teknolojiden ve tüketici verilerinden yararlanmanın yeni yollarını ararken, tüketiciler de hangi kurumlara güvenebileceklerini değerlendiriyor. Siber tehdit alanının sürekli genişlediği bir ortamda kişisel verilerin korunması çok zorlu bir süreç haline geliyor. Yapılan araştırmada Kaspersky, dünya genelinde tüketicilerin verilerini devletlerden çok tıp kurumlarına, bankalara veya sigorta şirketlerine emanet edebileceğini ortaya çıkardı. Ancak Türkiye’deki katılımcıların %27’si kişisel verilerini saklaması için bu şirketlere veya hizmetlere güvenmediğini belirtirken, %26’sı devlete güvenmediğini söyledi.

INSEAD Strateji Bölümünden Prof. Chengyi Lin konu hakkında şu açıklamayı yaptı: “Sosyal derecelendirme sistemlerinin temel amacı hem dijital hem de fiziksel dünyada güveni ölçmek ve artırmaktır. Sistemin çalışması için insanların buna güven duyması gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel bağlama göre genel güven, çeşitli kurumlara güven ve dijital dünyaya güven ülkeye göre değişir. Bu nedenle, kısa vadede bir sosyal derecelendirme sistemi uygulama kararını her ülke için ayrı almak gerekir. Veri gizliliği ve güvenliği konusundaki soru işaretlerinin ötesinde, bu kararı alırken toplumun ne istediğini, bu sistemin tasarımı ve işletilmesi için kime güvenebileceğini ve sistemin nasıl uygulanacağını da dikkatli bir şekilde değerlendirmek şarttır.”

İhracatın Finansmanı – IV

İHRACATIN FİNANSMANI İÇİN KULLANILAN KREDİLERDE İHRACAT TAAHHÜT BORCUNA SAYILAMAYACAK İHRACATLAR

Belgesiz Kredilerde:

Taahhüde sayılmayan ihracat :

     I.       İhraç sayılan satış ve teslimler ile hizmet ihracından sağlanan bedeller taahhüde sayılmaz.
    II.       Transit ticaretten, sınır ticaretinden sağlanan döviz gelirleri, mal ihracının finansmanı için kullandırılan kredilerin taahhütlerinin kapatılmasında kullanılamaz.
   III.       Fındık ihracatının finansmanı için kredi kullanabilecek nitelikteki firmaya kullandırılan ve kredi sözleşmesinde fındık ihracı için olduğu belirtilen kredinin ihracat taahhüdüne fındık dışındaki ihracat sayılmaz. Aynı şekilde fındık ihracatı için kullanılmayan kredinin ihracat taahhüdü fındık ihracatıyla kapatılamaz.
   IV.       İhraç edildikten sonra yurda geri getirilen mal taahhüde sayılamaz.
   V.        Denetim elemanlarınca gerçeğe aykırı olduğu tespit edilen ihracat taahhüde sayılamaz.
  VI.        Serbest Bölgelere TL olarak yapılan ihracat kredi taahhüdüne sayılamaz.
 VII.        Bedelsiz olarak yapılan ihracatlar kredi taahhüdüne sayılamaz.

 

İHRACATIN FİNANSMANI İÇİN KULLANILAN KREDİ SONRASI, İHRACAT TAAHHÜTLERİNİ YERİNE GETİREMEYENLER

İhracatın finansmanı için kullanılan kredi sonrası Taahhüt edilen mal ve hizmet ihracının / satışının ilgili mevzuatta belirtilen süreler içerisinde ve diğer şartlar çerçevesinde, kısmen veya tamamen yerine getirilmediğinin tespit edilmesi halinde; Kredi taahhüdünün gerçekleşmeyen kısmına tekabül eden oran üzerinden, varsa kredi için daha önce istisna edilen vergi, kkdf, masraf, komisyon v.b. tutarları ilgili mevzuata göre cezalı olarak tahsil edilir.

Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu’na ilişkin yükümlülükler (varsa) ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde krediyi kullandıran aracı bankalarca yerine getirilir.

İHRACATIN FİNANSMANI İÇİN KULLANILAM KREDİ SONRASI TÜRKİYE’DEN SERBEST BÖLGELERE YAPILAN İHRACATLARLARLA İLGİLİ BELGELER KULLANILAN KREDİNİN İHRACAT TAAHHÜDÜNE SAYILABİLİR Mİ?

Türkiye’den serbest bölgelere yapılan ihracatlara ilişkin belgeler kullanılan kredinin ihracat taahhüdüne sayılamaz. Ancak Türkiye’den serbest bölgelere, serbest bölgelerden Türkiye haricindeki üçüncü ülkelere yapılan mal ve hizmet satışına ilişkin Serbest Bölge ve Gümrük Müdürlükleri onaylı “SBİF – Serbest Bölge İşlem Formu”nun (Çıkış) kullanıcı nüshası ve alıcı adına düzenlenen fatura ibrazı ile kapatılacaktır.

Malın başka ülkeye sevkiyatı SBİF üzerine Serbest Bölge Gümrük Muhafaza Müdürlüğünün kaşesi ile son bulur. Fiili ihraç tarihi olarak; SBİF’nin 14. hanesindeki tarih esas alınır

Kredinin satış taahhüdü ile ilişkilendirilmiş ve kapanışı gerçekleşmiş SBİF’nin kullanıcı nüshası üzerine; ihracatın finansmanı için kullandırılan döviz cinsi üzerinden, döviz kredilerinde kredinin anapara, faiz, masraf toplamı, TL kredilerde ise kredinin FOB satış taahhüt tutarı kadar şerh düşülür. TL kredilerde FOB satış taahhüt tutarı, kredi anapara tutarının kredi kullandırım tarihindeki TCMB döviz alış kuru üzerinden ABD Dolarına çevrilmesi suretiyle belirlenir.

Gelecek hafta transit ticaretin finansmanı için kullandırılacak kedilerden bahsedelim. Transit ticaretin finansmanını ihracatın finansmanı olarak düşünebiliriz değil mi?

TOYOTA Otomotiv Sanayi Türkiye Avrupa Ve Afrika Bölgesindeki En İyi Fabrika Seçildi!

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Amerikalı bağımsız araştırma şirketi JD Power tarafından Avrupa ve Afrika bölgesindeki en iyi fabrika seçilerek “Golden Plant” ödülüne layık görüldü.

Amerikalı bağımsız araştırma şirketi JD Power tarafından yapılan ve Amerikan otomotiv pazarında satılan araçları değerlendiren Initial Quality Study (IQS) araştırmasında, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, C-HR modeli ile Avrupa ve Afrika bölgesinin en iyi fabrikası oldu. C-HR kullanan müşterilerle yapılan IQS araştırmasında kullanıcıların ilk üç aylık deneyimlerinin ardından görüşlerini değerlendiren JD Power, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’yi “Golden Plant” ödülüne layık gördü.

Bu yılki IQS değerlendirmesine göre, Avrupa ve Afrika bölgesinde üretilmiş tüm araçlar arasında kalite açısından en iyi araç Toyota C-HR olarak belirlendi.Örnekleme ile seçilen müşterilerin görüşleri sonucunda kalite performansı en iyi olan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, birinci sırada yer aldı.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Toshihiko Kudo,“Hem Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye hem de ülkemiz adına önemli bir başarı elde ettik. Bu başarı, Türkiye’deki otomotiv sektörünün geldiği noktayı göstermesi bakımından önemli bir anlam taşıyor.Bütün çalışanlarımıza ve tedarikçilerimize değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.Bundan sonraki süreçteki hedefimiz sadece Avrupa ve Afrika bölgesinde değil, tüm dünyadaki en iyi üretim tesisi olup bu pozisyonu istikrarlı ve güçlü bir şekilde korumak olacaktır” dedi.

Türkiye’nin en büyük 2. ihracatçısı olan ve üretiminin % 90’ını dünyanın 148 ülkesine ihraç eden Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, halen 5500 kişilik istihdamı ve 2.1 milyar $ değerinde toplam yatırımı ile Sakarya ve Türkiye’ye katkı sağlamaya devam ediyor.

İşletmeler Neden İçerik Stratejisi Oluşturmalı?

İşletmeler Neden İçerik Stratejisi Oluşturmalı?

Doğru hazırlanan bir içerik stratejisi, marka kimliğini güçlendirmek, müşterilerde güven yaratmak, uzmanlığı ortaya koymak gibi konuların yanında pazarlama ve satış çalışmalarında da önemli rol oynuyor. Medialogy, işletmelerin daha hedefli hareket edebilmeleri için ideal içerik stratejisi hazırlama konusunda bilinmesi gerekenleri paylaştı.

Kurumların dijital dünyaya geçişi hızlandıkça, çalışma yöntemleri de buna paralel biçimde değişiyor. Tıpkı geleneksel alanda olduğu gibi internet üzerinde de görünürlük her şeyden önemli. Bu görünürlüğü sağlamak için reklam ve pazarlama çalışmaları gerçekleştirilse de bunların etkileri çalışmaların yapıldığı periyotlarla sınırlı kalıyor. Oysa, içerik çalışmaları, kalıcı bir görünürlüğün temelini oluşturuyor.

Doğru hazırlanmış bir içerik stratejisi, bir işletmenin kendisi, ürün ve hizmetleri hakkında bilgi sağlamanın yanında, yapılan işin geleceğine de şekil verme gücüne sahip. Örneğin ürünler hakkında hazırlanan “kendin yap” videoları, kullanımla ilgili ipucu makaleleri, sık sorulan soruları yanıtlayan içerikler, potansiyel müşterileri satın almaya yönlendirebileceği gibi, tüketicinin etkileşimi sonucunda var olan ürünleri geliştirme ya da yeni ürün ortaya çıkarma konusunda da içgörüler ortaya koyabiliyor.

Şirketlerin %56’sı içerik yatırımlarını artırmak istiyor

Güncel araştırmalar da içerik stratejilerinin ve içerik pazarlaması çalışmalarının önemini ortaya koyuyor. İçerik pazarlamasındaki en büyük zorluğun veri ve strateji eksikliği olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 28’i bulurken, işletmelerin yüzde 56’sı bu eksiğin farkında ve içerik üretim yatırımlarını artırmak istiyor. Tüketicilerin yüzde 91’i ise markalardan orijinal olmalarını bekliyor.

Konu hakkında konuşan Medialogy CEO’su Emrah Pamuk, “İyi bir içerik stratejisi belirlemek için hedefi baştan belirlemek gerekiyor. Bu çalışmayı yapacak kurumların tıpkı bir birey gibi özelliklerinin, güçlü yönlerinin ve belirlenen hedeflere yönelik fırsatların tespit edilmesi ile sadece orta ve uzun vadede değil, kısa vadede de içerik çalışmalarından sonuç almak mümkün. Tüm bunları yaparken teknolojinin de önemli bir faydası oluyor. Profesyonel araçlar kullanarak bir işletmenin dijital dünyadaki görünürlüğü ve etkisini ölçmek, doğru yatırımları yapmayı kolaylaştırıyor” dedi.

Analiz, planlama ve kreatif içeriklerle internet üzerindeki etkiyi artırmak mümkün

Kurumların internet üzerinde güçlü ve etkin bir şekilde var olmaları için hizmet veren Medialogy, stratejik yaklaşımlar hazırlamanın yanında, hedef kitlelerin ilgisini çekecek hikayeler yaratıyor. E-ticaret, e-ihracat, KOBİ ve ajanslara yönelik hizmetlerde uzmanlaşan şirket, dijital görünürlük analizi sonrasında web sitesi içerikleri, blog, mobil, sosyal medya, video gibi alanlarda kreatif içeriklerle işletmelerin internet üzerindeki etkisini artırıyor.

Emrah Pamuk, “İçerik stratejisinde herkes için geçerli tek bir doğru yok. Her şirket için, o şirketin güncel durumuna, ihtiyaçlarına, hedeflerine ve mesajlarına yönelik çalışmalar yapıyoruz. İçerik çalışmalarını doğru platformlarla birleştirerek, belirlediğimiz KPI’lara (Temel Performans Göstergeleri) ulaşmaları için müşterilerimize yardımcı oluyoruz” şeklinde konuştu.

Patentleri Sanayi İle Buluşturan Program Başladı!

İTÜNOVA TTO ve TOSB İnovasyon Merkezi PATİCA-Patent Ticarileştirme Programı’nı hayata geçirdi. Bu program sayesinde üniversite içerisinde geliştirilen patentlerin sanayi kuruluşları ile buluşması ve yüzde 75e kadar mali destek sağlayan TÜBİTAK Patent Lisans Çağrısı için iş birliği oluşturulması amaçlanıyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin teknoloji transfer ara yüzü olarak hizmet vermek amacıyla kurulan İTÜNOVA TTO, TOSB (Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi) İnovasyon Merkezi iş birliği ile PATİCA-Patent Ticarileştirme Programı’nı hayata geçirdi. PATİCA programı ile üniversite bünyesinde geliştirilen buluşların sanayi ile buluşturularak, yeni iş birliklerinin yolunun açılması hedefleniyor. Hayata geçirilen iş birliği hakkında konuşan TOSB İnovasyondan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu, “İçinde bulunduğumuz bu dönemde ulusal ve uluslararası pazarda rekabet edebilmek için sektörün yenilikçi ürünlerle güçlenmesi kaçınılmaz bir unsur haline geldi. Özellikle değerli akademisyenlerimizin patentlerini tanıtmaları ve sektöre yönelik fayda sağlamaları bizler için çok önemli. Bu yolda İTÜNOVA TTO iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz PATİCA programının üniversite-sanayi iş birliğine büyük katkı sunacağına inanıyoruz” dedi.

TÜBİTAK’tan yüzde 75’e kadar mali destek

Konuyla ilgili konuşan İTÜ Ar-Ge’den Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Ünal, “Üniversitemizin hedeflerine göre önceliklerimiz; araştırma, inovasyon, nitelikli insan kaynakları, sanayi iş birliği ve yüksek teknoloji üretiminin artmasıdır. Bu kapsamda üniversitemizde geliştirilen buluşların sanayiye tanıtılması ve özel sektör iş birliklerinin çoğalması için başlatılan PATİCA programının oldukça verimli olacağına inanıyorum” dedi. İTÜNOVA TTO Genel Müdürü Ekrem Özcan ise şunları söyledi; “23 Haziran’da başlattığımız PATİCA programı ile akademisyenlerimiz patentlerini tanıtmaya başladı. PATİCA programı ile patentleri sanayi kuruluşları ile buluşturmayı ve yüzde 75’e kadar mali destek sağlayan TÜBİTAK Patent Lisans Çağrısı için iş birliği oluşturmayı hedefliyoruz. Farklı sektörlere yönelik buluşların anlatılacağı program ile patente dayalı iş birliklerin de yolunu açacağız. Ayrıca Anadolu’daki üniversitelerden patenti olan akademisyenleri de programa dahil ederek onların da sanayi ile buluşmalarına destek vereceğiz.”

PATİCA programı ile 100 patentin akademisyenler tarafından sanayi firmalarına sunum yaparak tanıtımlarının sağlanması hedefleniyor. Buna ek olarak üniversitelerde, araştırma kurumlarında ve teknoloji geliştirme bölgelerinde geliştirilen patentli teknolojilerin sanayiye aktarılmasını sağlamak için işbirlikleri oluşturularak TÜBİTAK’ın Patent Lisans Çağrısına başvurmaları amaçlanıyor. Bu çağrı kapsamında farklı kriterlere göre patent sahibine yapılan lisans/devir bedellerinde yüzde 75’e varan geri ödeme sağlanıyor.

Türk Girişimler Tek İşlemle Milyarlar Liginde

Türk Girişimler Tek İşlemle Milyarlar Liginde

Küresel girişim ekosistemi yılın ilk çeyreğinde 61 milyar doları gördü

Türk girişimler tek işlemle milyarlar liginde

KPMG’nin hazırladığı ‘Venture Pulse 2020’ raporuna göre Covid-19’a yakalanmadan geçen bu yılın ilk üç ayında küresel girişim yatırımlarına 61 milyar dolar geldi. Salgın etkisindeki ikinci çeyrekte gerileme beklenirken ABD’li Zynga’nın haziran ayında Peak Games’i 1,8 milyar dolara satın almasıyla Türk şirketlere 2020 yılının ilk yarısında yapılan yatırım miktarı 1,9 milyar doların üzerine çıktı. Covid-19’un da etkisiyle sağlık alanında biyoteknoloji, dijital sağlık, ilaç ve yaşam bilimleri, hastalıkların tahmini için yapay zeka modellemesi ve medtech alanlarında faaliyet gösteren girişimlerin önümüzdeki günlerde yıldızının daha da parlaması bekleniyor.

KPMG’nin dünyadaki girişim ekosisteminin nabzını tuttuğu ‘Venture Pulse 2020’ raporunun ilki yayımlandı. 2020’nin ilk üç ayında girişim ekosisteminin gelişimini değerlendiren rapor, Covid-19 etkisinin henüz hissedilmediği dönemde girişim yatırımlarındaki büyümeyi inceliyor. Covid-19 sonrası döneme ilişkin beklentilere yer veriyor.

‘Venture Pulse 2020’ raporuna göre bu yılın ilk üç ayında küresel girişim ekosistemi 4 bin 260 adet işlemle 61 milyar dolar yatırım almayı başardı. Rapora göre, pandemi öncesi yıla sağlam başlayan girişim yatırımlarından önemli başlıklar şöyle:

  • Brexit süreci ve devam eden ABD-Çin ticaret savaşı dahil olmak üzere küresel siyasi ve ekonomik belirsizliklere rağmen, 2020’nin başında çoğunlukla olumlu bir görünüm vardı.
  • ABD ve Avrupa’daki girişimler oldukça güçlü yatırımlar aldı.
  • ABD’de sürücüsüz otomobil çağırma uygulaması Waymo 2,25 milyar dolar, sürdürülebilir altyapı çözümleri sunan Generate Capital şirketi 1 milyar dolar topladı. Avrupa’da, İngiltere merkezli finans teknolojisi şirketi Revolut 500 milyon dolarlık bir yatırım çekerken, mobilite hizmeti veren Lilium 240 milyon dolar yatırım aldı.
  • Fintech’ler ilk çeyrek boyunca küresel anlamda popülerliğini korudu. Dijital bankacılık hizmetleri veren ABD merkezli Chime 500 milyon dolar, İngiltere merkezli Revolut 500 milyon dolar, İsveç merkezli Klarna 200 milyon dolar, Avustralya merkezli Xinja 160 milyon dolar yatırım aldı.

Tek işlemle 1,9 milyar dolar

  • Startups.watch verilerine göre Türkiye’de ise girişim ekosistemi 2020’nin ilk çeyreğinde 32 işlemle 42,3 milyon dolar yatırım aldı. İkinci çeyrekte gerçekleşen 21 yatırımla birlikte toplam yatırım tutarı 1 milyar 881 milyon doları aştı.
  • İkinci çeyrekteki en büyük işlem ABD’li Zynga’nın haziran ayında Türk oyun şirketi Peak Games’i 1,8 milyar dolara satın alması oldu. Peak Games böylece 1 milyar doları aşan değerleme ile Türkiye’nin ilk ‘Unicorn’ şirketi oldu.
  • Türk girişim ekosisteminde 2020’nin en büyük ikinci satın alması ise yine Haziran ayında gerçekleşti. Yerli ödeme platformu Payguru, Ortadoğu ve Afrika’daki büyük yatırımlarıyla dikkat çeken mobil ödeme şirketi TPAY Mobile tarafından 40 milyon dolara satın alındı.
  • Dünyada çeşitli ülkelerde 20 ofisi bulunan pazarlama teknolojileri girişimi Insider da yatırım turunu Haziran ayında tamamladığı 32 milyon dolarlık yatırım turu ile Riverwood Capital, Endeavor Catalyst ve Sequoia Capital’den yatırım aldı. Insider kuruluşundan bugüne kadar aldığı toplam 46,1 milyon dolar yatırım ile 2020 yılının öne çıkan şirketlerinden oldu.
  • Türk site/apartman yönetimi yazılımı girişimi Apsiyon ise 5 milyon dolar yatırım çekerek, yatırımdan elde edilen nakdin uluslararası pazarlara açılmak için kullanılacağını belirtti.

Raporu değerlendiren KPMG Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Şirket Ortağı Gökhan Kaçmaz, ülkemizde 2020’nin ilk yarısında gerçekleşen çok sayıda yatırım işlemi nedeniyle Covid-19’un etkisinin tam anlamıyla hissedilmediğini vurguladı. Kaçmaz, “Yılın ilk yarısındaki pozitif manzarayı maalesef ikinci yarıda görmekte zorlanacağız. Ancak Türk şirketlere yatırım iştahı devam ediyor. KPMG Türkiye olarak 2019 yılının sonunda açıkladığımız raporda öngördüğümüz gibi oyun, ödeme sistemleri, siber güvenlik, biyoteknoloji ve hizmet olarak yazılım (SaaS) şirketlerine yatırımlar önümüzdeki dönemde de devam edecek” dedi.

Covid-19 sonrası seyahat kısıtlamaları nedeniyle sınır ötesi girişim yatırım faaliyetlerinin ikinci çeyrekte zorlandığını belirten Kaçmaz, durum tespit çalışmaları ve yüz yüze toplantıların yapılamaması nedeniyle sınır ötesi faaliyetlerin önemli miktarda aksadığını kaydetti.

Gökhan Kaçmaz, insanlığa yardım amaçlı küresel yatırımlardaki artışa dikkat çekerek, “Yatırımcılar, aşı arayan veya Covid-19 ile başa çıkmada yenilikçi yolları olan şirketleri desteklemeye çalışıyor. Mesela Bill ve Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard ile çalışarak 125 milyon dolar destek topladı. Birçok ülkede hükümetler Covid-19’un etkilerini ele almaya odaklanan önemli yatırımlar yapıyor. Mart ayında Almanya merkezli CureVac, potansiyel Covid-19 aşısının üretimini ölçeklendirebilmesi için Avrupa Komisyonu’ndan 89 milyon dolar aldı. Şu anda küresel şirketler Covid-19’un sonuçlarıyla baş etmek için uğraşıyor. Dijitalleşme ve birlikte çalışabilirliği önceliklendiren şirketler, temel operasyonlarını sürdürmeye odaklandıklarından, kurumsal girişim yatırımları kısa vadede minimum düzeyde kalacak” dedi.

Dijital hizmetlerin değeri artacak

Raporda dikkat çeken dijital devrim ve küresel trendler ise şöyle yer alıyor:

  • Çok sayıda şirket pandemide tespit ettiği eksikleri üzerinde çalışıyor ve dijital çözümlere yöneliyor.
  • Krizin sonunda şirketler dijitalin değerini benzeri görülmemiş bir ölçekte fark edecek. Tüketiciler için ise e-ticaret, reklam teknolojileri (adtech), dijital eğlence ve oyun, dijital öğrenme ve tüm dijital hizmetlerin değeri artacak. Bu değişim perakende ve birçok sektörü sonsuza dek dönüştürecek.

İşte yükselen trendler

  • Geleneksel girişim yatırımının önümüzdeki çeyrekte önemli ölçüde yavaşlaması bekleniyor. Yatırımcılara cazip gelebilecek girişim segmentleri, sağlık ve biyoteknoloji, dijital sağlık, ilaç ve yaşam bilimleri, hastalıkların yayılmasını tahmin etmek için yapay zeka modellemesi, medtech şeklinde sıralanıyor.
  • Çevrimiçi hizmetlerdeki artış göz önüne alındığında verimlilik çözümleri, lojistik ve teslimat, reklam teknolojileri ve çevrimiçi eğlenceye odaklanan şirketler, siber güvenlik ve veri koruma şirketleri de ilgi görecek.

Sigorta Sektöründe İlk Mobil Uygulama İhracına İnovasyon Ödülü

Sigorta Sektöründe İlk Mobil Uygulama İhracına İnovasyon Ödülü

Howden Sigorta, Türkiye’de geliştirdiği ve grup sağlık sigortalarında direkt bireysel kullanıcı ile iletişim kurarak sigorta poliçesinin maliyetinin etkin kullanımını sağlayan Smartie’yi yurtdışına ihraç ediyor. Dubai Dünya Sigorta Kongresi’nden (DWIC 2020) ödülle dönen Smartie, sektörde yurtdışına ihraç edilen ilk mobil uygulama olma özelliği taşıyor.

İngiliz Hyperion Sigorta Grubu’na bağlı Howden Sigorta, sigorta sektöründe Türkiye’de geliştirilip yurt dışına ihraç edilen ilk mobil uygulama olan Smartie’nin lansmanını Dubai’de gerçekleştirdi. Howden Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge CEO’su Atınç Yılmaz, teknolojiyi ürün satmaktan ziyade ürün geliştirmek için kullandıklarını söyledi. Smartie’nin Howden Türkiye ekibinin çok önemli bir başarısı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bu ürünle bizim için çok önemli olan Ortadoğu pazarında önemli bir farklılık yaratacağımızı düşünüyoruz. Sigorta alanında Türkiye’den çıkan ilk mobil uygulama ihracını yapmaktan dolayı da ayrıca gururluyuz.” dedi.

Dubai’den ödülle döndü

Smartie, bünyesinde barındırdığı ileri teknolojik alt yapı ve kullanıcı dostu özelliklerini sigorta alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biriyle taçlandırdı. Dubai Dünya Sigorta Kongresi’nde (DWIC 2020) düzenlenen DWIC Honours’ta ‘Dijital Sigorta İnovasyon’ kategorisinde birincilik elde eden Smartie, yarışmaya katılan 200 firmayı geride bıraktı ve böylelikle sektörde yurt dışına ihraç edilen ödüllü ilk mobil uygulama unvanını elde etti.

Hem sigortalılar hem de işverenleri düşünerek geliştirildi

Smartie’nin senelerdir yüksek medikal enflasyon ve yüksek tazminat prim oranları nedeniyle cebinden her yıl daha fazla para ödeyen sigortalıları ve yine her yıl bütçelenmesi çok zor artışlarla yenilenen grup sağlık poliçelerini finanse eden işverenleri düşünerek geliştirilmiş bir uygulama olduğunu ifade eden Howden TMEA Bölge İnovatif Ürünler Geliştirme Lideri Cem Pekkutlucan ise şunları söyledi:

“Benzer sorunlar yaşayan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki sigortalı ve kurumlar için de yeni versiyonda İngilizce’yi destekleyerek bu imkanı sunacağız. Smartie, sağlık sigortaları konusunda Türkiye’nin yurtdışına ihraç ettiği ilk mobil uygulama olması nedeniyle de çok büyük önem arz ediyor. Howden’ın zaten güçlü olduğu BAE’de çalışan faydası konusunda diğer aracılara nazaran fark yaratarak gücüne güç katmasını bekliyoruz.”

Harcamalar kontrol altına alınabiliyor

Smartie İş Geliştirme ve Proje Direktörü Ersegün Odabaşı da “Bu uygulama sayesinde kullanıcı limitini ve cebinden yaptığı harcamalarını kontrol altına alabiliyor. Smartie, sigortalının hangi hastaneye giderse ne kadar katkı payı ödeyeceğini, sağlık kuruluşu hakkındaki bilgiyi ve diğer çalışanların değerlendirmelerini sunuyor. Bu sayede çalışanına sigorta sunan firmanın da ödeyeceği prim azalıyor.” şeklinde konuştu.

Akıllı İşletmelerin Geleceğinde Analitik ve Yapay Zeka Yatıyor

Akıllı İşletmelerin Geleceğinde Analitik ve Yapay Zeka Yatıyor

IDC tarafından düzenlenen Future of Connectedness etkinliğine katılan Micro Focus, kurumların dönüşümünde analitik ve yapay zekanın sahip oynadığı rolün arttığını vurgularken, her sektörde görebileceğimiz uygulamaları detaylandırdı.

Kurumlar için kriz yönetiminin ve dijitalleşmenin önemi, son dönemde yaşanan pandemi ile bir kez daha göz önüne serildi. Bir organizasyondaki tüm yapıların BT kabiliyetlerinin sınandığı kriz dönemleri, aslında teknolojinin kullanımı açısından da fırsatlar sunuyor.

Önceki 10 yılda finans ve telekom gibi geniş kullanıcı tabanına sahip sektörlerde kullanıldığını gördüğümüz yapay zeka ve analitik çözümleri, artık küçük ve orta büyüklükte işletmelerin bile radarına girmiş durumda. Bu teknolojilerin kullanımı, kurumlar için rekabetin de değişmesini sağlıyor. Artık kurumlar, ürün ve hizmetlerini pazara sunmak için eskisinden hızlı davranmak zorundalar.

Büyük veri ve analitik, yapay zeka platformlarını destekliyor

IDC, Future of Connectedness adlı etkinliğinde tüm bu değişimi mercek altına alırken, Micro Focus da “Future of Intelligence: Hype or Reality? Advanced Analytics & AI” adlı oturumda yapay zeka ve ileri analitik konusundaki gelişmeleri değerlendirdi.

Etkinlikte konuşan Micro Focus Satış Direktörü Zafer Akın, “Dijital etkileşimin artması ve şirketlerin veriden değer yaratmanın faydasını daha çok kavramaları ile bu teknolojiler, birçok sektörde ve iş kolunda kullanılır hale geldi. Teknoloji, büyük veri ve ileri analitik platformları ile şirketlerin kendi özel iş ihtiyaçlarına göre kendi geliştirdikleri model ve metotlarla yapay zekadan faydalandıkları projelerde önemli bir katkı sağlıyor. Bir diğer katkı sağladığı alan ise zaten kullanmakta oldukları çözümlerin içine gömülü olan ve sistem ve süreçleri hızlandıran, yapay zeka destekli veya ileri analitiklerin gömülü olduğu teknolojiler” dedi.

Micro Focus’tan ihtiyaca özel Vertica ve IDOL platformları

Micro Focus, şirketlerin özel iş ihtiyaçlarına göre geliştirdiği yapay zeka projelerine Vertica ve IDOL platformlarıyla katkı sağlıyor. Yapısal ve yapısal olmayan verilerden değer yaratmaya yarayan bu iki çözümün kullanıldığı alanları örnekleyen Akın, Uber’in Micro Focus çözümleriyle anlık fiyatlama ve rota hesaplaması yaptığını belirtti.

Benzer şekilde, e-ticaret sitelerinin kampanya algoritmalarında, şirketlerin dolandırıcılık (fraud) takiplerinde, imalat alanında makine yoğun şirketlerde doğru zamanda bakım yapılarak tasarruf sağlayan kestirimci bakım senaryolarında ve belediyelerin açık veri platformlarında Vertica’nın tercih edildiğini belirten Akın, görüntü işleme ve yüz tanıma teknolojileri ile toplumsal alanlardaki risk analizi ve benzeri projeler için de IDOL’ün tercih edildiğini ekledi.

Micro Focus’un sunduğu çözümler, işletmelerin hız ihtiyacını da karşılıyor. Eskiden BT ekiplerinin sunulan servisleri izleyebilmek için belirlimetrikleri ya da olay kayıtlarını takip ettiğini belirten Akın, artık AIOps yaklaşımıyla metrik, olay kaydı ve log’lar arasında bir insan gözünün yakalayamayacağı örüntülerin tespit edebildiğini ve bu sayede servislerin kesintisiz çalışmasında çok önemli bir rol oynadığını belirtti.

Hız ve özellikler kadar, esneklik de sunuyor

Akın, sözlerine şöyle devam etti: “Micro Focus olarak sunduğumuz entegre yapay zeka kullanan UFT çözümüyle test otomasyonu senaryolarını kolaylaştırıyoruz. Önceden bu senaryoları uygulamak, servislerde ya da ekranlardaki değişimlerde otomasyonu da ayarlamak gerektiğinden zordu. Ancak UFT içinde çalışan yapay zeka, bu değişiklikleri bir insan gibi algılayarak, senaryonun sürekli ve bozulmadan kullanılmasını sağlayabiliyor. Benzer biçimde, bir telefon kamerasıyla çekilen bir ekran görüntüsünden sorunu tanımlamak, sorunla ilgili arıza kaydını oluşturmak ve sorunun otomatik destek sürecini başlatmak mümkün oluyor. Tüm bunları değerlendirdiğimizde, şirketlerin ürün ve hizmetlerini pazara erken sunabilmeleri açısından yapay zeka ve analitik çözümleriyle mümkün oluyor. Micro Focus, bu noktada hız ve özellikler kadar, ihtiyaca özel çözümler sunabilme esnekliği de sağlıyor.”

Home Office Kalıcı Oldu, Evlere Bir Oda Daha İsteniyor

İnsanların çoğunun koronavirüsle tecrübe ettiği evden çalışma şekli normalleşme adımlarına rağmen birçok şirkette uygulanmaya devam ediyor. Bazı şirketler ise sağladığı kolaylıklar nedeniyle home office çalışma şeklini kalıcı hale getirdiklerini duyurdu.

Bu nedenle yeni ev arayışına girenler, artık çalışma odası olarak kullanmak üzere bir oda daha istiyor.

Emlak Alışkanlıkları Değişti

Koronavirüsün gayrimenkul sektöründe birçok değişime neden olduğunu belirten Lüks Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, “Salgın başladığından beri müşterilerimizden farklı talepler aldık. Yürüyüş yapacak alanlarının olmamasından ve komşulardan gelen gürültülü seslerden şikâyetçi olanlar apartmanlardan müstakil evlere geçmek istedi. Virüs endişesiyle tatile çıkmak istemeyenler ev ve tatili bir arada yaşamak için havuzlu evler istedi. Müstakil ya da havuzlu villalar için bütçesi olmayanlar balkonlu ya da teraslı ev arıyor” dedi.

‘Evde Tartışmalar Yaşandı’

Lüks Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran’ın verdiği bilgilere göre bir diğer talep ise çalışma odası olarak kullanmak üzere yeni bir oda.

Birçok şirketin koronavirüsle ilk defa evden çalışmaya başladığını belirten Başaran, “Bu alışık olmadığımız bir durumdu. O nedenle birçok insan bu konuda zorlandı. Özellikle iki çalışanın, eğitim alan öğrencilerin bulunduğu evler çok sorun yaşadı. Bir kişi online toplantı yaparken diğerinin odaklanması gereken bir iş oldu, çocukların ders çalışması gerekti. Böyle olunca hem herkesin verimi düştü hem de ev içinde tartışmalar yaşandı” dedi.

Uzmanlar da Öneriyor

Bu zorluğu yaşayanların yeni ev arayışına girdiğini aktaran Başaran “Birçok şirket evden çalışma dönemi bu yıl sonuna kadar uzattığını açıkladı. Öte yandan sağladığı avantajlar nedeniyle evden çalışmayı kalıcı hale getiren şirketler de var. Evden çalışma şeklinin devam edeceğini gören müşterilerimiz artık bir oda daha istiyor. Uzmanlar da ev-iş dengesini sağlamak oturma odası, yatak odası gibi yerlerdense farklı ortamda çalışılması gerektiği önerisinde bulunuyor” diye konuştu

B2B Sektör Buluşmaları #17: Gümrük İşlemlerinde Karşılaşılan Riskler ve Avantajlar

Webinar: Gümrük İşlemlerinde Karşılaşılan Riskler ve Avantajlar
Tarih: 30 Haziran 2020 Salı
Saat: 14.00
Yayın linki: webinar.buyernetwork.net

B2B Sektör Buluşmaları kaldığı yerden devam ediyor.⠀

30 Haziran’da Ünsped Gümrük Müşavirliği’nin değerli yöneticileriyle “Gümrük İşlemlerinde Karşılaşılan Riskler ve Avantajlar” konusunu ele alacağız.⠀

Riskleri ve avantajları ayrı birer başlıkta değerlendireceğimiz bu faydalı ve bilgi dolu webinarımızı kaçırmayın.


Riskler:

-Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
-Gümrük Kanunu ve İlgili Kanunlarda Konulan Cezalar
-Eşyaya El Koyma ve Eşyanın Tasfiyesi

Hüseyin Cahit SOYSAL
UGM Yönetim Kurulu Üyesi
(Eski Gümrükler Genel Müdürü)

Avantajlar:

-Gümrük Kanunu,
-Kabahatler Kanunu,
-İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında; cezada indirim, peşin ödeme indirimi, uzlaşma, kendini ihbar, etkin pişmanlık.

Remzi AKÇİN
UGM Yönetim Kurulu Başkanı
(Eski Gümrükler Genel Müdürü ve Eski Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı)

Soru Cevap


Firmanızın kurumsal pazarda B2B satış geliştirme faaliyetlerinde yeni bir kanal açın.
Profesyonel destek alın. https://buyernetwork.net/business/

Kurumsal satış operasyonlarında “dış kaynak kullanımı” ekonomiktir.
Sektörel satış uzmanlığından yararlanırsınız.
Firma personel dağılımınızı faaliyetlerinize en uygun şekilde yapılandırırsınız. Size zaman ve maliyet tasarrufu sağlar.

Join 8.900+ B2B Professionals