Karın Romantizmi ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri: Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği!
Olgar ATASEVEN
Evde otururken, sıcak kaloriferleriniz yanarken dışarda kar yağmasının güzelliğini seyretmekten daha güzel bir şey yok herhalde. Kar, doğanın bize sunduğu en büyüleyici manzaralardan biri. Beyaz örtünün tüm doğayı ve şehirleri kapladığı anlar, her zaman bize bir masal dünyası gibi yansır. Türkiye’de ve İstanbul’da bu hafta yaşanan kar yağışı da kentlerin ve doğanın silüetini değiştirerek, herkesi hem heyecanlandırdı hem de büyüledi. Ancak bu romantik manzaranın ardında, özellikle iş dünyası ve tedarik zinciri yönetimi açısından ciddi zorluklar yatıyor. Kar yağışı ve soğuk hava, lojistik operasyonları aksatırken, stok yönetimini zorlaştırıyor ve tedarikçiler ile müşteriler arasındaki dengeleri alt üst ediyor. Peki, bu zorlu hava koşullarında tedarik zincirini nasıl ayakta tutabiliriz? Bu makalede gelin bu sorunun cevabına biraz olsun ışık tutalım.
Tedarik Zincirinde Hava Koşullarının Etkisi: Neden Bu Kadar Kritik?
Hava olayları, tedarik zincirinin en büyük düşmanlarından biri. Özellikle kar yağışı ve buzlanma, lojistik operasyonlarını doğrudan etkileyerek, malzeme ve ürünlerin zamanında ulaşmasını engelleyen en büyük faktörlerin başında geliyor. Türkiye’de ama özellikle de İstanbul’da yaşanan kar yağışı, Türkiye’nin en büyük lojistik merkezlerinden birini yeri geldiğinde adeta felç edebiliyor. Karayolu taşımacılığında yaşanan aksaklıklar, tırların yollarda mahsur kalmasına, havaalanı operasyonlarının yavaşlamasına ve hatta limanlardaki yükleme-boşaltma işlemlerinin gecikmesine neden olabiliyor. Bu durum, sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’deki tedarik zincirini olumsuz etkiliyor. Burada dağıtım altyapısında ne kadar hazırlıklı olursak olalım yollara çıkıldığında diğer araçların ve şoförlerin tedbirsiz olması sebebi ile zaten olumsuz etkilenmemek mümkün değil.
Tedarik zincirine, birbirine bağlı halkalardan oluşan bir sistem diye baktığımızda bir halkada yaşanan aksaklık, tüm sistemi etkiler dememiz herhalde anormal gelmiyordur sizlere. Örneklersem: Bir tedarikçiden gelen malzeme geciktiğinde, üretim durma veya ciddi aksama noktasına gelebilir. Bu da, müşteriye olan teslimatların aksamasına ve nihayetinde gelir kaybına yol açar. İşte bu nedenle, hava koşullarına karşı proaktif bir yaklaşım benimsemek, tedarik zincirinin sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir. Diğer taraftan hava koşulları çalışanların üretim ve dağıtım yerlerine de gelmesini zorlaştırmaktadır. İşletme olarak tedbir alsanız dahi çalışanlarınız zamanında ve sağlıklı bir şekilde lokasyonlarınıza ulaşmadığında yine aksamalar yaşarsınız. Bu tabi planlama konusu ama başka bir yazıda bu detaya gireriz.
Tedarik Zincirinde Yaşanan Sorunlar: Nelerle Karşı Karşıyayız?
Lojistik ve Dağıtım Ağındaki Aksaklıklar
Kar yağışı, özellikle karayolu taşımacılığını ciddi şekilde etkiler. Yolların kapanması, tırların yollarda mahsur kalması ve sürücülerin güvenliği nedeniyle yavaş ilerleme, lojistik operasyonlarını sekteye uğratır. Hepimiz en azından senede bir kez yaşıyoruz; İstanbul’da yaşanan bir kar yağışı sırasında, Kuzey Marmara ve TEM otoyolunda kilometrelerce araç kuyruğu oluşuyor. Bu durum, sadece İstanbul’a değil, Anadolu’ya yapılacak sevkiyatları da geciktiriyor. Ya da Anadolu’dan bu tarafa yapılan tüm sevkiyatlar gecikiyor. Havaalanı operasyonları da benzer şekilde etkileniyor. Uçuşların iptal edilmesi veya gecikmesi, acil kargo teslimatlarını aksatıyor. Özellikle e-ticaret sektöründe, müşterilerin siparişlerinin zamanında ulaşmaması, memnuniyetsizliğe ve marka itibarının zedelenmesine neden oluyor. Nden mi? Çünkü zamanımızın “sabırsız ve tahammülsüz” müşterileri, ne olursa olsun e-ticaret sitesinden aldığı ürünlerin zamanında teslim edilmesini istiyor. Koşulların ne olduğunu önemsemiyor.
Stok Yönetimi ve Tedarik Süreçlerindeki Zorluklar
Hava koşullarının belirsizliği, stok yönetimini de zorlaştırıyor. Tedarikçilerden malzeme teminindeki gecikmeler, üretim süreçlerini aksatırken, depolarda yeterli stok bulunmaması, müşteri taleplerini karşılamayı oldukça zorlu hale getirebiliyor. Burada özellikle B2B ve endüstriler arası ara mal, hammadde üretenlerde satanlarda ciddi sıkıntıların çıkması olası oluyor.
Talepteki Dalgalanmalar
Biraz önce zamanın tüketici kalıplarından birini yazdım ama hava koşullarında değişme ve Kar yağışı, tüketici davranışlarını da değiştirebiliyor. Çok rastlanmasa da bazen panik alımları ne olur ki ondan bol ne var dediğimiz ürünlerde bile neredeyse rafların bomboş hale gelmesine sebep olabiliyor.
Hava Koşullarına Karşı Tedarik Zincirinin Dayanıklılığını Artırma Stratejileri
Risk Yönetimi ve Planlama
Bu konu özellikle çok önemli. Hava koşullarına karşı proaktif bir yaklaşım benimsemek, tedarik zincirinin dayanıklılığını artırır. Bu noktada, risk analizi ve senaryo planlaması büyük önem taşır. Örneğin, kar yağışı öncesinde tedarikçilerle iletişime geçerek, stok seviyelerini artırmak veya alternatif lojistik çözümlerini devreye almak, olası aksaklıkları önleyebilir. Burada kullanılabilecek belirli optimizasyon yazılımları mevcut isteyenlere paylaşabilirim ama her şeyden öte en basit hali ile hava tahminleri ile çok sıkı fıkı olmak gerekiyor.
Lojistik ve Dağıtımda Alternatif Çözümler
Çok modlu taşımacılık, hava koşullarına karşı en etkili çözümlerden biri olarak elimizdeki kullanacağımız en etkili ve kolay yöntemlerden biri. Karayolu taşımacılığı aksadığında, demiryolu veya deniz yolu gibi alternatif taşıma yöntemlerine başvurmak, teslimat süreçlerini hızlandırabilir. Ayrıca, yerel tedarikçilerle iş birliği yapmak, lojistik süreçlerini kısaltarak, tedarik zincirinin daha esnek hale gelmesini sağlayabilir. Burada hizmet ettiğiniz, iş yaptığınız coğrafyaların doğasına, altyapısına uygun senaryoları hazırlamak sizin en önemli işiniz.
Teknoloji ve Veri Kullanımı
Gerçek zamanlı izleme sistemleri ve optimizasyon yazılımları ile birlikte kullanılacak IoT çözümleri, tedarik zincirinin daha etkin yönetilmesine olanak tanıyan araçları arasında yer alıyor. Örneğin, artık hayatımızın olmaz ise olmaz araç takip sistemleri sayesinde, tırların konumu ve yol durumu anlık olarak izleniyor. Bu da, olası gecikmelere karşı önlem alınmasını kolaylaştırıyor. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi ile talep tahmini yapmak stok yönetimini optimize ederken, rota planlaması konusundaki optimizasyon en çok bu zamanlarda işe yarıyor. Çünkü siz ne yaparsanız yapın bir şeyler her zaman aksi gidebiliyor.
İş Birlikleri ve Paydaş Yönetimi
Tedarik zincirinin dayanıklılığını artırmak için, tedarikçiler, lojistik firmaları ve perakendeciler arasında güçlü bir koordinasyon sağlanması konusu çok önceden yapılacak bir hazırlığın parçası olarak gündeme alınmalı. Bu işbirliği konusu son dakika yapılacak ve planlanacak bir konu değil. Ayrıca, kamu-özel sektör iş birlikleri, acil durum müdahale planlarının daha etkin bir şekilde uygulanmasına yardımcı olabilir. Siz biraz önce dediğim gibi kendi planlamanıza en uygun çözüme bakmakla yükümlüsünüz.
Örnek Bir Olay
Türkiye’de ve dünyada benzer hava koşullarında yaşanan tedarik zinciri krizleri, bize önemli dersler veriyor. Örneğin, 2021 yılında ABD’de yaşanan kar fırtınası, Walmart gibi büyük ve belki de olabilecek her tedbiri almış bir perakendecinin bile tedarik zincirini ciddi şekilde etkiledi. Ancak, Walmart’ın gelişmiş lojistik altyapısı ve stok yönetimi sayesinde, bu kriz en az zararla atlatıldı. Bu örnek, tedarik zincirinin dayanıklılığının ve hazırlıklarının ne kadar farklı olduğunun bize ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Kar yağışı ve zorlu hava koşulları, tedarik zinciri yönetimi açısından her zaman en büyük sınavların en başında geliyor. Ancak, doğru stratejiler ve proaktif bir yaklaşım ile bu sınavları başarıyla atlatmak mümkün. Çünkü bu her sene tekrarlanıyor. Ayrıca her coğrafyanın kendine özgü hava koşulları sadece soğuk ile her zaman işletmeleri sınamıyor. Dolayısı ile işletmelerin “Felaket Senaryolarını” çok farklı alternatifler ile baştan yazması, planlaması ve bunlar için pratiklerini önceden yapması gerekiyor.
Sektör paydaşlarına en baştaki önerim, risk yönetimi, teknoloji kullanımı ve iş birliklerine odaklanmayı ihmal etmemeleri ama bunları yumurta kapıya dayanmadan yapmak gerekiyor. Özellikle her şey yolunda giderken üst yönetimlerin masraf olmasın, zaman harcanmasın diye durdurduğu işler, kriz anlarında yaşanabilecek kayıplarla karşılaştırıldığında devede kulak misali önemsizleşiyor. Özellikle değerli patronlara sesleniyorum! Unutmayın, tedarik zincirinin dayanıklılığı, iş sürekliliğinin temelidir ve hava koşulları ya da daha geniş perspektiften dünya koşulları belirsizdir. Bu belirsizliğe ise en iyi çare hazırlık ve planlamadır.
Olgar ATASEVEN
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı









Sağlık kuruluşlarında kullanılan tıbbi ürünlerin ve malzemelerin etkili bir şekilde izlenmesi, depolanması, dağıtılması ve kontrol edilmesi süreçleri çok kritik öneme sahiptir. Bu süreç, hasta bakımının kalitesini doğrudan etkileyen, aynı zamanda hastane bütçesini optimize etmeye yardımcı olan kritik bir alandır. Medikal envanter yönetimi, gereksiz stok birikimlerinin önlenmesi, ihtiyaç duyulan malzemelerin zamanında temin edilmesi ve atıkların azaltılması gibi hedeflere yönelik stratejik bir yönetim gerektirir.
Hepimiz hayatımızın bir noktasında bir fikri, projeyi ya da bilgiyi bir başkasına aktarmaya çalışmışızdır. Ancak bazen ne kadar iyi bildiğimiz bir konuyu anlatmaya çalışsak da karşımızdakinin yüzündeki boş bakışlar ya da belirsiz tepkiler, mesajımızın tam olarak iletilmediğini gösterir. İşte burada devreye etkili açıklama becerisi girer. Açıklamak sadece bir şeyleri anlatmak değildir; etkili bir açıklama, karşımızdakinin zihninde netlik yaratmak ve onları harekete geçirebilmek anlamına gelir.
İş sözleşmesinin devri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre, “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır (m.429).
2025 yılı tüm dünyada ekonomik ve siyasi etkileri ile büyük bir dönüşümü simgeliyor.
FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

Satış dünyası her geçen gün daha rekabetçi bir hal alıyor ve bu alanda öne çıkmak isteyen şirketlerin yeni teknolojilere hızlıca adapte olması artık bir tercih olmaktan çok bir zorunluluk. Peki, sürekli gelişen bu rekabet ortamında müşteri iletişimini nasıl güçlendirebilir, satış ekiplerinin verimliliğini nasıl artırabilir ve aynı anda maliyetleri nasıl optimize edebiliriz? Cevap, günümüzün en popüler teknolojilerinden biri olan yapay zekâ (YZ) olabilir.
Satış ekibinin dinamiklerini değiştiren, müşterilere eşsiz bir deneyim katan ve işletmenizi rakiplerinizin önüne geçirebilecek bu teknolojiye bir şans vererek, yapay zekâ temelli satış dönüşümüne ilk adımı atabilirsiniz. Unutmayın, geleceğin yarışında yerinizi almak için bugünden başlayarak doğru stratejileri uygulamak çok değerli. Her ne kadar YZ bir teknoloji gibi görünse de, insan dokunuşu ve empatiyle birleştiğinde, gerçek farkı yaratacak bir güç haline gelir.
Teknolojideki dönüşüm, küreselleşme sonrası dinamikler ve değişen kâr beklentileri, düşen faiz oranları ve düzenleyici engellerle birlikte önümüzdeki yıl birleşme ve satın alma faaliyetlerini yönlendirecek.
Bain & Company Ortağı Volkan Kara, yükselen küresel birleşme ve satın alma beklentilerini yorumladı: “Birleşme ve satın alma faaliyetleri doğası gereği döngüseldir ve piyasanın bir toparlanma sürecine girdiğine inanıyoruz. Geçtiğimiz yıl sınırlı bir iyileşme görmüş olsak da, son üç yıldır karşılaşılan zorluklar nedeniyle işlem hacmi, küresel GSYİH’ye oranla tarihsel olarak düşük seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Ancak bu durgunluk döneminde en iyi şirketler kararlılıkla ilerlemeyi sürdürdü, elverişsiz piyasa koşullarında nasıl yol alacaklarını öğrendi ve inorganik büyüme sağladı. Şimdi, bu zorlukların etkisi azalırken, daha fazla şirket uyum sağlamayı öğrenenlerin arasına katılacak.”
Bain & Company Ortağı Armando Guastella, “Üretken yapay zekanın etkisi iki yönlü olacak: Üretken yapay zeka bir yandan, iş yapış biçimlerini dönüştürerek, erken benimseyen şirketlerin daha hızlı ve daha derin içgörülere ulaşarak rekabet avantajı elde etmesini sağlıyor. Öte yandan, iş modellerini ve süreçleri yeniden şekillendirerek, şirketlerin görece değerini arttırma potansiyeline sahip ve gelir yaratımı ile maliyet yapıları arasındaki dengede net bir dönüşüm yaratıyor”.
Otomotiv ve Mobilite: Küresel zorluklara rağmen, şirketler 2024 yılında büyük ölçüde birleşme ve satın alma işlemlerinden kaçındı. 2024’ün ilk üç çeyreğinde işlem değeri yaklaşık %80, hacmi ise yaklaşık %60 düştü. Ancak, şirketler artık tek başlarına devam edemeyeceklerini kabul ettikçe faaliyetlerin artması muhtemel gözüküyor.

Akreditifle iş yapmak istemeyen her tacire neden akreditifi kullanmıyorsunuz diye sorulduğunda, büyük çoğunluğu rezerv konusunda çekinceleri olduklarını ifade edeceklerdir. Bankalar rezerv koyuyormuş diye düşünceleri vardır tacirlerin. Bankaların rezerv koyup koymadığı hususlarını bir kenara bırakalım da asıl sıkıntı akreditifteki rezervden bahsedelim. Bir rezervin akreditife ilişkin tüm yükümlülükler ile teyid klozunu ortadan kaldıracağını düşündüğümüzde rahatlıkla bir rezervin akreditifteki zayıf yönü olarak saymamızda sizce de sakınca yoktur sanırım.

Sıradan bir tekstil malzemesi olan denimin yeniden üretilmesiyle ziyaretçilere yeni bir bakış açısı kazandıracağını düşündüğüm bu sergi, doğal kaynaklar odağında ileri dönüşüm ve çağdaş sanatın eteğinde sürdürülebilirliği ve modayı birleştiriyor.



Yapay zekadaki gelişmeler, adına yapay zeka çağı verdiğimiz bir dönem için gerçekten ilginç ve ilham verici.