Yaş Meyve Sebze ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !

Satınalma Eğitimi Yaş Meyve Sebze Ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !

Satınalma Eğitimi Yaş Meyve Sebze Ve Mamul İhracatı 4 Ayda 2 Milyar Doları Aştı !Türkiye’nin 7 coğrafyasında yetişen meyve sebzeler dünyanın ağzını tatlandırıp, şifa dağıtıyor ve sofralardaki menüleri zenginleştiriyor.Dünya’nın dört bir tarafında 170 ülkeye taze meyve sebze ve meyve sebze mamullerini ihraç eden Türk ihracatçıları, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde ihracatlarını yüzde 10’luk artışla 1 milyar 891 milyon dolardan 2 milyar 82 milyon dolara yükselttiler.

2024 yılının ilk dört aylık döneminde Türkiye’nin; yaş meyve sebze ihracatı 1 milyar 174 milyon dolar olurken, meyve sebze mamulleri ihracatı yüzde 27’lik artışla 717 milyon dolardan 908 milyon dolara ilerledi.Türkiye’nin 58 milyon ton taze meyve sebze ürettiğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, bu üretimin yüzde 11-12’sinin taze meyve sebze olarak ihraç edildiğini, mamul ihracatının da eklenmesiyle bu oranın yüzde 25’e ulaştığını kaydetti.

“Dünya’nın meyve sebze ve meyve sebze mamulleri tedarikçisi olduğumuzu gösterdik” diyen Uçak, “Kiraz, ayva, incir, kayısı, kavun, karpuz, kestane, vişne, hıyar, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde dünyada en büyük üreticiler listesinin zirvesindeyiz. Mamullerde turşu ihracatında dünya birincisiyiz. Salça, kuru domates, meyve suları, konserve, dondurulmuş meyvelerde de güçlü üreticiyiz. 2023 yılı sonunda taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatımız 5 milyar 908 milyon dolara ulaşmıştı. Yakın coğrafyalarımızda savaşlara, küresel ekonomideki resesyona rağmen 2024 yılı sonunda 6,5 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmak için çaba gösteriyoruz” şeklinde konuştu.

Mandalina’nın 2023 yılını 577 milyon dolarlık ihracat tutarıyla taze meyve sebze sektörünün lideri olarak geride bıraktığı bilgisini veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “Mandalina 2024 yılına da parlak bir giriş yaptı ve 4 aylık dönemde 233,5 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korudu. Türkiye, domates ihracatından 219 milyon dolar döviz elde ederken, limon ihracatını yüzde 14 artırarak 118 milyon dolardan 134 milyon dolara taşıdı. Biber ihracatı 129 milyon dolar şeklinde kayıtlara geçerken, elma ihracatından elde edilen döviz tutarı 77 milyon dolar oldu. Portakal ihracatı yüzde 123’lük artışla 31 milyon dolardan 69 milyon dolara çıkarken, portakal taze meyve sebze ihracat artış rekortmeni olmayı başardı. Nar ihracatı yüzde 27’lik artışla 53 milyon dolardan 68 milyon dolara ilerlerken, kabak ihracatı 41 milyon dolar, greyfurt ihracatı 37,5 milyon dolar ve hıyar ihracatı 25 milyon dolar oldu ve taze meyve sebze ihracatında ilk 10 bu şekilde oluştu.”

Meyve sebze mamullerinde ihracat liderinin elma suyu ve konsantrelerinin 97,5 milyon dolarla olduğunu aktaran Başkan Uçak, “Domates salçası ihracatımız yüzde 70’lik artışla 47 milyon dolardan 80,6 milyon dolara yükseldi. Mineral sular ve gazozlar ihracatından 78 milyon dolar döviz elde ettik. Biber turşuları ihracatımız yüzde 30’luk yükselişle 50 milyon dolardan 65 milyon dolara, kurutulmuş domates ihracatımız yüzde 19’luk gelişimle 43 milyon dolardan 51 milyon dolara çıktı. Kornişon turşuları ihracatımız 50 milyon dolar, közlenmiş sebzeler 40 milyon dolar, su ihracatı 24 milyon dolar, turunçgil konserveleri 19,5 milyon dolar ve dondurulmuş domates ihracatı 18 milyon dolar meyve sebze mamulleri ihracatına katkı sağladılar” diye özetledi.

Yaş meyve sebze sektöründe en çok ihracat yaptığımız ülke 262 milyon dolarla Rusya Federasyonu olurken, zirve ortağı Romanya’ya 130 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Irak, 2023 yılının ilk dört ayında Türkiye’den 32,8 milyon dolarlık yaş meyve sebze talebinde bulunmuşken, 2024 yılının aynı döneminde talebini yüzde 291’lik rekor artışla 128 milyon dolara tırmandı. Irak, hem zirvenin üçüncü sırasına yerleşti hem de ihracat artış rekortmeni ülke oldu.

Ukrayna’ya yapılan taze meyve sebze ihracatı yüzde 17’lik artışla 89 milyon dolardan 104,5 milyon dolara çıkarken, Almanya’ya 67,8 milyon dolarlık taze meyve sebze ihraç etme başarısı gösterdik.Yaş meyve sebze sektörü, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde 124 ülkeye Türk lezzetlerini ulaştırdı.

Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında zirvedeki ülke 144,6 milyon dolarlık taleple Amerika Birleşik Devletleri oldu. ABD’nin Türkiye’den mamul talebi 2024 yılının 4 aylık diliminde yüzde 22 arttı.ABD’nin Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebi artışında, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi itici güç oldu. TURQUALITY Projesi’nin start aldığı 2018 yılında Türkiye’den 180 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri talebiyle listede 3. sırada yer alan ABD, TURQUALITY Projesi’nin başarısı sonrasında 6 yıllık süreçte Irak ve Almanya’yı geçerek zirveye kuruldu.

Almanya, 2024 yılının Ocak – Nisan döneminde Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebini yüzde 27 artırarak 100,3 milyon dolardan 128 milyon dolara çıkardı ve ABD’nin ensesinde soluğunu hissettirdi. Almanya, ABD’ye kaptırdığı liderliği geri almak için Türk meyve sebze ürünleri talebinde vites artırdı.

Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında üçüncü basamağın sahibi Hollanda oldu. Hollanda’nın Türkiye’den meyve sebze mamulleri talebi yüzde 53 artış gösterdi. Hollanda’yı 56,7 milyon dolarlık taleple İngiltere, 55,4 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ithalatıyla Irak izledi. İtalya, Rusya Federasyonu, Fransa, KKTC ve Japonya, Türkiye’nin meyve sebze mamulleri ihracatında ilk 10 ülke olarak sıralandılar. Türkiye, meyve sebze mamulleri ihraç ettiği ilk 10 pazarın tamamında ihracat artışı başarısı gösterdi.

Meyve sebze mamulleri ihracatında ilk 10 ülkeye 2023 yılının ilk dört ayında yaptığımız ihracat 444 milyon dolar iken, 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde yüzde 31’lik artışla 582 milyon dolara tırmandı. Türkiye toplamda 167 ülke ve gümrüklü bölgeye meyve sebze mamulleri ihracatı gerçekleştirdi.

Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının güçlü aktörlerinden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2024 yılının 4 aylık döneminde ihracatını yüzde 2’lik artışla 411 milyon dolardan 420 milyon dolara çıkardı.Ege Bölgesi’nden yapılan taze meyve sebze ihracatında domates 29 milyon dolarlık tutarla en çok ihraç edilen ürün olurken, domatesi 9,5 milyon dolarlık tutarla mandalina ve 5,4 milyon dolarlık tutarla ihraç sezonu yeni başlayan taze çilek takip etti.Mamul ihracatında biber turşusu 50,4 milyon dolarla zirvede yer alırken, kurutulmuş domates ihracatından 46,5 milyon dolar kornişon turşusu ihracatından 35,5 milyon dolar dövizi Egeli ihracatçılar Türkiye’ye kazandırdılar.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyeleri Rusya’da 15 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihraç ederken, ikinci sırada 7 milyon dolarla Polonya, üçüncü sırada 6,7 milyon dolarla Ukrayna sıralandı.Türkiye’nin mamul ihracat lideri Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyeleri ABD’ye 64 milyon dolarlık, Almanya’ya 63 milyon dolarlık, İngiltere’ye 31 milyon dolarlık mamul ihraç etme başarısı gösterdiler.

19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !

Satınalma Eğitimi 19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !

Satınalma Eğitimi 19. İstanbul Karbon Zirvesi Yapıldı !İklim değişikliğinin etkileri günlük ve endüstriyel yaşamda her yerde bizimle. Bu gidişata dur demek için sebep olduğumuz sera gazı emisyonlarını azaltma, karbonu en iyi yönetip risk ve fırsatları iyi bilerek karbon ticareti avantajıyla ilerleme gerek. İş dünyası liderleri konusunun ilki ve teki 9. İstanbul Karbon Zirvesi’nde düşük karbon ekonomisi yollarındaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesini ortaya koyacak.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), 9. İstanbul Karbon Zirvesi’ni  “İklim Değişikliği Kaynaklı Riskler, Fırsatlar ve Karbon Ticareti” teması ile 6-7 Mayıs 2024 tarihinde “Karbon Nötr” gerçekleştirecek. Yeşil Dönüşüm İçin Finansal Fırsatlar; Karbon Yönetimi ve Endüstri; Karbon Yönetimi ve Enerji; İş Dünyasında Karbon Yönetimi ve Ticareti adlı oturumlarda iş dünyası liderleri yeşil, dijital, döngüsel dönüşümleri için başarı ve planlamalarını, güçlü seslerini paydaşlara sunarken düşük karbon ekonomisi yollarındaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesini konuşacak.

Konusunun ilki ve teki, karbon nötr gerçekleştirilecek zirvede yeşil akçe cazibesi İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof.Dr.Filiz Karaosmanoğlu konusunun ilki ve teki etkinliğimiz bu yıl ülkemizin yeşil, dijital, döngüsel değişmek için dönüşüm yolunda başta ihracatçılarımız olmak üzere endüstrimiz için ayrı mühim. ST Climate desteğinde “Karbon Nötr” gerçekleştireceğimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof.Dr. Halil Hasar’ın delegelere hitap edeceği zirvemizde iş dünyası lider kuruluşlarının üst yöneticileri konuşurken düşük karbon ekonomisi yolundaki karbon ticareti yeşil akçe cazibesi irdelenecek dedi.

Yeşil dönüşüm için finansal fırsatlar nedir? Prof. Karaosmanoğlu “Yeşil dönüşümde iklim değişikliği ile mücadele, mevcut yatırımların iklim dirençli olması, yeni yatırımlar için finansmana erişim ve sürdürülebilir bankacılık önemli. Bu başlığı Yeşil Dönüşüm İçin Finansal Fırsatlar oturumumuzda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası; Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve Uluslararası Sermaye Piyasası Birliği(ICMA) konuşmacılarıyla masaya yatırarak iklim finansmanı son gelişmelerini, fırsatları öğreneceğiz“  vurgusu yaptı.

Dr. Karaosmanoğlu “Karbon Yönetimi ve Endüstri ile Karbon Yönetimi ve Enerji oturumlarında endüstrinin güçlü sesini dinleyeceğiz. En güncel odak konumuz olan “Üretim, İhracat ve Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması: Türkiye Hazır mı? konusunu İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçılar Birliği(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister değerlendirecek. İş Dünyasında Karbon Yönetimi ve Ticareti oturumunda ise mevzuat, standartlar, ulusal ve uluslararası gelişmeler ışığında karbon piyasası ve karbon ticareti masada olacak hususuna dikkat çekti.

Karbonunu En İyi Yönetenlerin Ödülleri

Dr. Karaosmanoğlu  zirvede SÜT-D 2024 Küçük Karbon Kahramanı gösterisi ile SÜT-D 2024 Düşük Karbon Kahramanı ödül töreni yapılarak karbonunu en iyi yönetenlerin ödüllendirileceğini belirterek QS Dünya Üniversite Sıralamaları: Sürdürülebilirlik 2024 genel sıralaması çevresel etki kategorisinde Türkiye’de 1. olan İTÜ’ye, zirveye paydaşları davet etti.

YOİKK Toplantısı Sonrası YASED Başkanından Açıklama

Satınalma Eğitimi Yoi̇kk Toplantısı Sonrası Yased Başkanından Açıklama

Satınalma Eğitimi Yoi̇kk Toplantısı Sonrası Yased Başkanından AçıklamaUluslararası Yatırımcılar Derneği, YASED Başkanı Engin Aksoy,  

En son 2016 yılında toplanan ve YOİKK’in özellikle uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir mekanizması olan Yatırım Danışma Konseyi’nin tekrar toplanmasının uzun süredir bekledikleri bir gelişme olduğuna vurgu yaparak, “YASED olarak üye şirketlerimizin küresel CEO’ları ile bir an önce iletişime geçerek bu değerli organizasyona katılımlarını temin edeceğiz” dedi.

Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının gündeminin YASED gündemi ile birebir örtüştüğünü belirten Aksoy, “Mevcut Eylem Planımız da YASED görüşlerini büyük ölçüde dikkate alan bir belge olduğu için bu toplantıya kadar gerçekleştirilecek her türlü ilerlemenin Yatırım Danışma Konseyi toplantısı için de olumlu bir zemin oluşturacağını düşünüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Başkanlığında gerçekleştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısında konuşan Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy, Türkiye’nin makroekonomik göstergelerinde yaşanan olumlu gelişmelerin Orta Vadeli Program çerçevesinde uygulanan ekonomi programına olan güveni artırdığını belirterek, “YOİKK Eylem Planı’nda gerçekleşecek ilerlemelerin bu sürece önemli bir destek sağlayacağı muhakkak” dedi. Engin Aksoy, “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu – YOİKK çalışmalarında kaydettiğimiz her ilerleme, ülkemize yönelik yatırım kararlarının alınmasını kolaylaştırma, ülkemizin yatırım çekme rekabetçiliğini artırma potansiyeline sahip. Bizler YOİKK gündemindeki olumlu gelişmelerin uluslararası düzeyde görünürlüğünü sağlamak için gerek üyelerimizin genel merkezleri gerek uluslararası basın nezdinde sürekli bilgilendirmede bulunuyoruz” diye konuştu.

Engin Aksoy, en son 2016 yılında toplanmış olan ve YOİKK’in özellikle uluslararası yatırımcılar açısından önemli bir mekanizması olan Yatırım Danışma Konseyi’nin tekrar toplanmasının uzun süredir bekledikleri bir gelişme olduğunu vurgu yaparak, “YASED olarak üye şirketlerimizin küresel CEO’ları ile bir an önce iletişime geçerek bu değerli organizasyona katılımlarını temin edeceğiz. Yatırım Danışma Konseyi toplantılarının gündem maddeleri ve takip belgeleri YASED Gündemi ile birebir örtüşmekteydi. Uluslararası yatırımcıların görüş ve önerilerinin dikkate alınacağı bu üst düzey platforma işlerlik kazandırılmasının ülkemizin yatırım ortamının tanıtımı açısından önemli katkısı olacağını düşünüyoruz. Mevcut Eylem Planımız, YASED görüşlerini büyük ölçüde dikkate alan bir belge olduğu için bu toplantıya kadar gerçekleştirilecek her türlü ilerlemenin Yatırım Danışma Konseyi toplantısı için de olumlu bir zemin oluşturacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

YASED’in Eylem Planı için önermiş oldukları maddeler ve bu maddelerdeki ilerleme hakkında da açıklamalarda bulunan Engin Aksoy, şunları söyledi:

“Kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasına yönelik mevzuatta sağlanan ilerlemeyi memnuniyet verici buluyor, ikincil mevzuatın da AB ile uyum esas alınarak ve özel sektör ile yakın istişare içinde hazırlanıyor olmasını da olumlu bir adım olarak görüyoruz. Bunun yanında bankacılık ve finans gibi regüle edilen sektörlerde düzenleme yetkisi olan kurumların mevzuatının da uyumlaştırılmasının önem taşıdığına inanıyoruz. Kanunun getirdiği liberal yaklaşımın BDDK düzenlemeleri gibi düzenlemelerde de dikkate alınması hususunu bankacılık ve finans sektörü açısından elzem olarak görüyoruz. Bu alandaki AB düzenlemelerinin çalışılması ve Türkiye için bir yol haritasının hazırlanması konulu eyleme de destek veriyoruz.”

Engin Aksoy, esnek çalışma mevzuatında ihtiyaç duyulan düzenlemelere ilişkin olumlu sonuçlar beklediklerini, Üçlü İstişare Mekanizması ile çalışma hayatına ilişkin daha kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti. Aksoy, “Dijital ve yeşil dönüşümü küresel düzeyde deneyimleyen firmalar olarak çalışma hayatına yansımaları açısından bu sürece önemli katkı verebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.

YASED Başkanı Engin Aksoy değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Ülkemizde AB ile uyumlu bir Emisyon Ticaret Sistemi kurulmasını esas alan İklim Kanunu’nun Meclise sunulmasını bekliyoruz. Ayrıca AB Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bir karbon fiyatlandırması altyapısının teknik bir çalışma kapsamında ele alınmasını olumlu değerlendiriyoruz. Mevcut vergilerin dönüştürülmesinde yeşil dönüşümü destekleyecek ve ilave maliyetler oluşturmayacak yaklaşımın belirlenmesini önemli görüyoruz. Ayrıca yatırım teşvik sisteminin mevcut sanayinin yeşil dönüşümünü kolaylaştıracak ve çevreye duyarlı uluslararası yatırımları cezbedecek şekilde yapılandırılmasını arzu ediyoruz. Bunun için de finansman ve teşvik mekanizmalarının hazırlanmakta olan taksonomiyle uyumlu olması gerektiğini düşünüyoruz.

Veri merkezlerine yönelik destekler konusunda da Dijital Dönüşüm Ofisimizin çalışmalarını neticelendirmesini bekliyoruz. Uluslararası yatırımcılar açısından yatırım kararını etkileyen en önemli kriterlerden biri yatırıma konu ülkenin dijital dönüşüm seviyesi. Bunun da en önemli göstergesi dijital altyapılar yani 5G ve fiber internet. Fiber altyapıların yaygınlaştırılması ile ilgili yatırımların önünün açılması için tesis paylaşımı düzenlemelerinin iyileştirilmesine ihtiyaç var. 12. Kalkınma Planımızda da yer aldığı üzere geniş bant altyapının yaygınlaştırılması için altyapının ortak kullanımı, tesis paylaşımı ve geçiş hakkı süreçlerinin iyileştirilmesi planlanmaktadır. Bununla birlikte kaliteli geniş bant altyapıların yaygınlaşması için, sektörde rekabetin sağlanmasına ilişkin maddeler 12. Kalkınma Planı’nda da yer almaktadır. YOİKK platformunda bu konulara özel önem atfedilmesi plan hedeflerinin de gecikmeden gerçekleşmesini sağlayacaktır.”dedi.

“Dijitalleşme Ligi’nde ilerlemek için 5G yetkilendirmesi tamamlanmalı, 6G AR-GE’si başlamalı”

YASED olarak, Türkiye’nin 5G altyapısının geliştirilmesine yönelik çalışmaları desteklediklerini hatırlatan Engin Aksoy, “Ülkemizin dijital endekslerdeki yeri gerilemeye başladı. Ortalama mobil internet hızı ile dünyada 72. sırada yer alıyoruz. Arayı kapatmak için 5G’nin artık hayata geçmesine ülke olarak ihtiyacımız var. Bu konu 12. Kalkınma Planımızda da yer alıyor, 5G yetkilendirmesinin tamamlanması ve 6G için Ar-Ge  çalışmaların yapılması yer alıyor. Dijitalleşme liginde geri kalmadan bu teknolojilerin ülkemizde hayata geçirilmesinin kritik önemde olduğunu değerlendiriyoruz” dedi.

“YASED üyeleri geleceğin mesleklerinin tanımlanmasında ve çalışanların sahip olması gereken yetkinliklerin tanımlanmasında YOİKK kapsamında ele alınan çalışmalara önemli katkı sağlayacaktır.

YOİKK’in mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi amacıyla başlattığı çalışmalara ve özel sektör istişaresini güçlendirmek için oluşturulan çalışma grubunu da olumlu karşıladıklarını ifade eden Arsoy, “Başta yapay zekanın ve diğer teknolojik gelişmelerin iş yapış şeklimize olan etkisini en yakından gözlemleyen ve çalışanlarının yetkinliklerinin geliştirilmesi için küresel düzeyde öncü çalışmalar gerçekleştiren YASED üyelerinin bu önemli YOİKK çalışmasına da her türlü katkıyı sağlayacağını ve ülkemizin insan kaynaklarına olan yatırımlarını artırmaya devam edeceğini ifade etmek isterim. Rekabetçiliğimizin en önemli unsuru olan insan kaynaklarımız eğitimin her aşaması dikkate alınarak kendini sürekli yenileyen, çağa ayak uyduran bir yaklaşımla ele alınmalı.” dedi

Engin Aksoy YOİKK Eylem Planı’nda yer alan Dijital Piyasalar Yasası ile ilgili yaptığı değerlendirmede de şunları söyledi:

“YOİKK eylem planında 2024 yılı için ‘Dijital pazarlarda rekabet ortamının iyileştirilmesine yönelik mevzuat çalışması yapılması’ maddesi yer alıyor. Ancak özellikle ilgili düzenlemenin dayanağı olan AB’deki Dijital Piyasalar Yasası’nın birçok hükmünün 2 Mayıs 2023’te yürürlüğe girdiğini ve AB bakımından uyum sürecinin devam ettiğini belirtmek isterim. Bu nedenle öncelikle alandaki gelişmeleri bekleyip görmek gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca düzenlemeye ilişkin olarak bir kez daha sektör görüşüne başvurulmasının yararlı olacağı kanaatindeyiz. Özelikle dijital pazarlara ilişkin bu başlık bakımından etki analizi yapılmasında ve bilhassa düzenlemenin tüketiciye yansımasının nasıl olacağının değerlendirilmesinde yarar görüyoruz.”

Yapay Zekâ ve Dijitalleşme ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları Önlenecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zekâ Ve Dijitalleşme Ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği Ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları Önlenecek

Satınalma Eğitimi Yapay Zekâ Ve Dijitalleşme Ile Türk Tarımında Verimlilik, Gıda Güvenliği Ve İhracat Artacak, Gıda Kayıpları ÖnlenecekAnadolu topraklarında bin yıldır Türk çiftçisi üretiyor, ihracatçılarımız dünyanın dört bir tarafına Anadolu’nun lezzetlerini ulaştırıyor. Türkiye yapay zekâ ve dijitalleşmenin sunduğu olanaklarla verimliliğini artıracak, dünyanın gıda ambarı konumunu güçlü bir şekilde sürdürecek.Dünya nüfusu hızla artarken, tarım yapılabilir araziler sürekli azalıyor. Bu açmazdan kurtulmak için verimliliğini artırmak, hastalık ve zararlılarla daha etkin mücadele etmek, tarımsal kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için yapay zekanın ve dijitalleşmenin tarım sektöründe çok hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi zorunluluk halini almış durumda.Cumhuriyetimizin 100. Yılında 35 milyar dolar tarım ürünleri ihraç eden Türkiye, beş yıllık vadede 50 milyar dolar tarım ürünleri ihraç etmeyi hedefliyor.Türkiye’nin tarım ürünleri üretiminde ve ihracatında lider konumda olan Ege Bölgesi bu konumunu cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da güçlenerek sürdürmek istiyor.

Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatından aldığı yüzde 22’lik payı yüzde 30’lara çekmek için sürdürülebilirlik ve pazarlama eksenli onlarca projeyi hayata geçiren Ege İhracatçı Birlikleri, TURQUALITY, UR-GE Projeleri, Fuarlar, Sektörel Ticaret Heyetleri, Alım Heyetleriyle yoğun bir pazarlama faaliyeti sürdürüyor.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi tarım ürünleri ihracatımızın artması için çalışıyor. EİB bünyesindeki 7 tarım ihracatçı birliği başkanlarının 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ile mesajları yapay zekâ ve dijitalleşme, sürdürülebilirlik temelli projeler, gençlerin tarıma kazandırılması ve Ticaret Bakanlığı destekli TURQUALITY, UR-GE Projeleri ve Fuarlara yoğunlaşılması eksenli oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak; “Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatı 8 milyar dolara koşuyor”

Türkiye, Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde tarım ürünleri ihracatını yüzde 3’lük artışla 34 milyar 212 milyon dolardan 35 milyar 164 milyondolara taşıdı. Tarım ürünlerinde Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekorunu kırdık. 2023 yılında Ege Bölgesi ihracatçıları olarak ihracatımızı yüzde 9’luk artışla 6 milyar 723 milyon dolardan 7 milyar 315 milyon dolara çıkardık. Ege İhracatçı Birlikeri’nin tarım ürünleri ihracatını 2024 yılı sonunda 8 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Yapay zekâ ve dijitalleşmenin hayatımıza daha fazla girmesiyle 2028 yılında Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında 50 milyar dolar seviyesini göreceğine inanıyoruz. Egeli tarım ürünleri ihracatçıları olarak 2028 yılında 11-12 milyar dolar aralığına gelmeyi hedefliyoruz.

Tarım sektörüne gençleri kazandırmak için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitim Programı”nı 2024 yılında ikinci kez hayata geçirdik. Gençler yapay zekâ ve dijitalleşme noktalarında daha etkin. Gıda mühendisliği ve ziraat mühendisliği mezunu ya da halen öğrencisi olan 82 gencimize uzman isimler deneyimlerini aktardı. Programımız işletme ve bahçe ziyaretlerini de kapsıyordu. Gençler işletme ve bahçe tozunu yuttular. Kendilerinden gıda kayıplarını önleyecek, toplam kalite ve verimilliği artıracak projeler bekliyoruz. Tarım sektörünün AR-GE tarafına çok güç katacaklarına inanıyoruz”

Türkiye’nin yaş meyve sebze ve meyve sebze mamulleri ihracatının yüzde 23’lük bölümünü tek başına gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Turkish Fresh and Processed Fruits and Vegetables Cluster isimli UR-GE Projesiyle taze meyve sebze ve meyve sebze mamulleri sektörlerinde 41 firmanın kümelenerek ihracat yetkinliklerini artırmak için yola çıktı. Meyve Sebze Mamulleri sektöründe Türkiye lideri olan EYMSİB, The Symphony of The Taste from Anatolia isimli TURQUALITY Projesi’yle; Türk meyve sebze mamullerinin İngiltere ve Çin pazarlarında bilinirliğini ve tercih edilmesini artırmak için çaba sarf edecek.

Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürün Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık; “Yapay zekâ ve dijitalleşme organik sektörüne güç katacak”

“Türkiye son 35 yılda organik sektöründe büyük bir gelişim gösterdi. Avrupa Birliği, ABD, Japonya gibi tüketici tercihlerinin çok üst seviyede olduğu ülkelerde Türk organik ürünleri baş tacı. Organik ürün ihracatımız 1 milyar doları aştı. Ülkemizin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini Ege Bölgesi’nden gerçekleştiriyoruz. Yapay zekâ ve dijitalleşme organik sektöründe üretim süreçlerimizi kolaylaştıracak olanaklar sunuyor. Organik sektöründe yeni ihracat hedefimiz ilk etapta 1,5 milyar dolar, daha sonra da 2 milyar dolara ulaşmak. Kuru meyvelerden zeytinyağına, hububattan pamuğa 268 farklı ürünü 311 bin hektar arazide 1,6 milyon ton organik üretim gerçekleştiriyoruz. Türkiye yaklaşık 53 bin organik ürün çiftçisiyle Avrupa’da 4’üncü sırada yer alıyor.”

“Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incir ihracatımızın domine ettiği kuru meyve sektöründe yıllık 450-500 bin ton ürün ihraç ederek 2024 yılında 1 milyar 610 milyon dolar ihracata imza attık. Üreticilerimizle güçlü bağlar kuruyoruz. Aflatoksinli Kuru İncirlerin İmhası, Kuru Üzümde Kalite Ve Gıda Güvenliğinin Artırılması Projesi, Kuru Kayısıda Kalite Ve Gıda Güvenliğinin Arttırılması Projesi, Malatya ve Çevresinde Kayısı Çekirdek Çıkarma Makinasının Geliştirilmesi Ve Yaygınlaştırılması Projesi, Kuru Meyve İşletmelerinde Su Kullanımının Azaltılmasına Dönük Tedbirlerin Araştırılması Projesi, kuru meyve sektöründe toptan kaliteyi artırmak için yoğunlaştığımız projeler. Turkish Dried Fruits Ur-Ge Projesi’nde kuru meyve sektörünün en güçlü oyuncularının 16 tanesinin katıldığı kümelenerek ihracat pazarlaması yaptığımız gözbebeğimiz bir projemiz. Turkish Dried Fruits Turquality Projesi’nde ise; sektörümüz için büyük potansiyel arz eden Çin, Hindistan ve Rusya pazarlarındaki bilinirliğimizi ve çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir ve Antep fıstığı başta olmak üzere ürünlerimize yönelik talebi ve bu ülkelere ihracatımızı arttırmak amacıyla sektördeki 3 ihracatçı birliği güçbirliğine gittik.”

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit; “Dünya’nın protein açığını karşılıyoruz”

“Su ürünleri, kanatlı eti, yumurta, süt ürünleri ve bal alt sektörlerimizle dünyanın üç öğün protein açığını kapatmak için üretim yapıyoruz. Her alt sektörümüzde dünyanın en modern tesislerine sahibiz, üretimimizi ve ihracatımızı her geçen yıl artırıyoruz. Son bir yıllık dönemde ihracatımız 4 milyar doları aşmış durumda. İhracatta kısıtlamalar yaşamadığımız takdirde 2028 yılında 6 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandıracak güce sahibiz. Aegean Fishery and Animal Products Ur-Ge Projesi’nde sektörümüzün tüm alt sektörlerinin temsiline olanak sağlayan 23 firmamızla bir araya geldik ve Afrika pazarı ağırlıklı yeni pazarlar kazanmak için çalışıyoruz. Su ürünleri sektöründe 3 ihracatçı birliği ortaklığında Turkish Seafood Turquality Projesi’nin hazırlıklarını sürdürüyoruz. Ağustos ayında hedef pazarımız Çin’de bir resepsiyonla yolculuğumuz başlayacak. Turkish Seafood Turquality Projesi’yle; Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 6 gıda birliği iş birliğinde ABD’de düzenlediğimiz Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesindeki başarımızı tekrarlamak hatta daha ileri taşımak amacındayız.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk; “Gıda üretimine yoğunlaşmalıyız, dünyada talep var”

“Pandemi sonrasında gıda ürünlerini üretebiliyor olmanın çok büyük bir güç olduğu ortaya çıktı. Gıda üretimine yoğunlaşmalıyız, üreticimizin alın terinin karşılığını alabileceği bir iklimi oluşturmalıyız. Türkiye, iklim özellikleri gereği hububat, bakliyat, yağlı tohumlar başta olmak üzere çok geniş ürün gamında üretim yapabilecek bir coğrafyaya sahip. Hububat bakliyat yağlı tohumlar sektörü olarak 2023 yılında 12,4 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin gıda ihracatının yüzde 48’ini tek başımıza gerçekleştirdik. Ege Bölgesi’nin hububat bakliyat ve yağlı tohumlar ihracatını da son 10 yılda 3 kat artırarak 1 milyar 66 milyon dolara çıkardık. Yapay zekâ ve dijitalleşmenin sunduğu olanaklarla üretimde verimliliği artırarak, beğeni skalası her gün yükselen tüketicilerin beklentilerine uygun üretim yapıp, onları katma değerli bir şekilde ihraç edip 2028 yılında sektörümüzün Türkiye genelinde ihracatını 18 milyar dolara, Ege Bölgesi’nde de 1,5 milyar dolara çıkarmak için çalışacağız. 2024 yılında ihracat hedeflerimize ulaşmak için ABD’den Hong Kong’a, Japonya’dan Fransa’ya, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Rusya’ya 9 gıda fuarına katılarak ihraç ürünlerimizi tanıtım, tadım etkinlikleri yapıyoruz. Şeker mamullerin ABD, Kanada ve Meksika pazarlarında kapsamlı olarak tanıtımı için Sektör Kurulu Birliklerince ortak Turquality Projesi planlıyoruz.”

Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur; “Üreticimizi destekleyen Çiftçi Avantaj Kartı (ÇAK)’nı hayata geçirdik”

“Türkiye oriyantal tütün üretiminde dünya lideri. Türkiye’de üretilen sigaralarda yerli harman oranının artırılma kararı virginya ve burley tütütünün üretimini de cazip hale getirdi. 2023 yılında 50 milyon kilo Türk tipi oryantal tütün, 20 milyon kilo Virginia tipi, 1 milyon kilo burley tipi tütün üretim rakamına ulaştık. Türk tütün sektörü olarak, 2024 yılında üretimimizi 80 milyon kiloya çıkarmak istiyoruz. Bunun için üreticilerimizi destekliyoruz. Birliğimiz bünyesinde tütün ihracatının artışını desteklemek maksadıyla Tohumu Islah Projesi, tütün tarımında sürdürülebilirlik çerçevesinde ise oluşturulan çalışma grupları ile üretim, çevre, altyapı, işgücü, tütün tarımında su kullanımı gibi alanlarda çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Bununla birlikte üreticilerimizi tarımsal girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla Çiftçi Avantaj Kartı (ÇAK) faaliyete geçirdik. Tütün üreticilerimize özel indirimler sunan firmalar ÇAK’a tanımlanarak üyelik sistemi oluşturulduk. Ayrıca, kişisel koruyucu ekipmanlarının standardizasyonu ve geliştirilmesi, üretimde kullanılan bitki koruma ürünlerinin boş ambalajlarının toplanma merkezlerinde toplanması, imhası ve geri dönüşümü ile ilgili projelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Son yıllarda hayata geçirdiğimiz projeler ve tütün üreticisinin emeğinin karşılığını alır hale gelmesi tütün üretimine ilgiyi artırdı. 2023 yılında 922 milyon dolar olan ihracatımızı 2024 yılında 1 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. 2024 yılının ocak-nisan döneminde ihracatımız yüzde 4’lük artışla 280 milyon dolardan 291 milyon dolara çıktı. En belirgin yükseliş yüzde 42’lik sıçramayla yaprak tütün ihracatında oldu. Yaprak tütün ihracatımız 60 milyon dolardan 86 milyon dolara çıktı.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Emre Uygun; “Güzel bir rekolte geliyor. İhracatın önünün açılmasını istiyoruz”

“Türkiye zeytincilik sektörüne yaptığı büyük yatırımlarla zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 200 milyon düzeyine çıkardı. Bu artışın meyvelerini almaya başladık ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, önümüzdeki yıllarda ülkemizin potansiyel olarak 650 bin ton zeytinyağı ve 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin üretecek. Bu potansiyelin farkında olarak, geleceğe yönelik bir planın şimdiden oluşturulması gerekliliğine inanıyoruz. Bu planlamaların, sektörün sürdürülebilirliği ve ülke ekonomisinin kalkınması açısından kritik bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Son üç yılda zeytinyağına getirilen dört kısıtlamanın, beklenenin aksine fiyat artışlarını kontrol altına almak yerine tüm sektörü olumsuz etkilediğini hep beraber gözlemledik. Üreticileri ve tedarikçileri belirsizlik içine soktu ve yeterli mal arzının olmaması nedeniyle piyasa daha da zor duruma düştü. Bu kısıtlamalar döneminde zeytinyağı fiyatları daha da yükseldi ve ihracat yapılamayan ürünler depolarda bozulmaya başladı, yaklaşık 400 milyon dolarlık bir döviz kaybına neden oldu. Bugünlerde dünya zeytinyağı fiyatları hızla geri gelmekte, ayrıca önümüzdeki sezon ülkemizde iklim koşulları bu şekilde devam ederse çok güçlü bir zeytin ve zeytinyağı rekoltesi bizi beklemekte. Bu ortamda ihracatçımızın dünya piyasalarında rekabetçi olabilmesi ve güçlü bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki kısıtlamaların kaldırılması gerekmekte.”

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı M. Kadri Gündeş; “Ambalajlı ürün ihracatına destek istiyoruz”

“Ambalajlı ihracatı artırma hedefimize ulaşmak için, dökme ihracata getirilen kısıtlamalar yerine ambalajlı ürün ihracatını teşvik etmek ve kaldırılan destekleri Dünya Ticaret Örgütü kriterlerine uyumlu hale getirip tekrar sektöre kazandırmalıyız. Üreticilerimize verilen desteklemelerde 10 yıldır enflasyonist ortama rağmen artırılmıyor. Üreticilerimize verilen desteklerde günümüz koşullarına uyumlu hale getirilmeli. Türkiye’nin artan zeytin ve zeytinyağı rekoltesinin katma değere dönüşmesi için birlik olarak ambalajlı zeytin ve zeytinyağı ihracatını artırmak için birçok ülkede tanıtım faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Özellikle Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 6 gıda ihracatçı birliğimizin Amerika Birleşik Devletleri’nde Türk gıda ürünlerinin tanıtımını gerçekleştirdiği TURQUALİTY Projesi’nde Türk zeytin ve zeytinyağının büyük ilgi gördüğünü memnuniyetle görüyoruz. Bu projenin de katkısıyla ABD’ye yapılan zeytinyağı ihracatının arttığını görmek bizi mutlu ediyor. Bu ve benzeri projelerle sektörün gelişimi için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. 2022-23 sezonunda zeytin ve zeytinyağı ihracatımız kısıtlamalara rağmen 947 milyon dolara ulaştı. 2024-25 sezonunda da güzel bir rekoltenin ayak sesleri geliyor. İhracatın önündeki engeller kaldırıldığı ve ambalajlı ürün ihracatı destekleri artırıldığı takdirde Türk zeytincilik sektörü olarak 1,5 milyar dolar ihracat hedefine ulaşabiliriz.”

Ege Mobilya Kağıt ve Ormar Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle; “Odundışı ürünleri ihracatının yüzde 68’ini yapıyoruz”

 “Odun dışı orman ürünleri olarak adlandırdığımız defne, kekik, ıhlamur, adaçayı, biberiye, tıbbi bitkiler, meşe palamudu gibi ürünleri kapsayan ihracatımız 2023 yılında 103 milyon dolar bandında seyretti ve bu ürünlerin Türkiye geneli ihracatının yüzde 68’lik kısmına imza attık. İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsası iş birliğinde, tıbbi ve aromatik bitkiler sektörünün ve sektörde faaliyet gösteren firmaların rekabet gücünü artırmaya yönelik olarak yürüttüğümüz “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sektöründe Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Ur-Ge Projesi”nin ihtiyaç analizi sürecini tamamladık. Proje faydalanıcısı 19 firmanın taleplerini dikkate alarak faaliyetlere başlayacağız. Hedef ülke olarak seçtiğimiz ABD ve Almanya gibi pazarlarda Türk markasının en iyi şekilde tanıtımını yapmak amacıyla; Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ortaklığında tıbbi aromatik bitkiler sektörüne yönelik 4 sene boyunca Turkish Herbal Tea Turquality Projesini yürüteceğiz.Dünya 1. si olduğumuz kekik defne biberiye vb. gibi odun dışı orman ürünlerinin bu sefer farklı bir yönünü, “Tıbbi ve Aromatik Bitkiler” gücünü, “Türk Bitki Çayı” markası konseptiyle dünyaya göstereceğiz. 4 yılın sonunda UR-GE ve TURQUALITY Projelerimizin itici gücüyle, Kınık’ta tıbbi aromatik bitkiler sektörüne yönelik kurulacak Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin de sağlayacağı sinerjiyle sektörümüzün ihracatınız ikiye katlanarak 350 – 400 milyon dolar aralığına ulaşmasını hedefliyoruz. Kekikte Pirolizidin Alkaloid (PA) sorununun çözümü için üreticilerimizi bilinçlendirmek için 2023 yılında Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ortaklığında, Denizli’de en çok kekik üretimi yapılan dört bölgede kekik üretici toplantıları gerçekleştirdik., 2024 yılında aynı toplantıları tekrar edeceğiz.”

Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatının lideri Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye’nin gıda ürünlerinin dünya genelinde tanıtımı için yaklaşık 30 yıldır uluslararası arenada gıda fuarlarına milli katılım organizasyonları düzenliyor.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki “Fancy Food Fuarı”, Japonya’daki “Foodex Japan Fuarı”, Almanya’da; organik sektörünün dünyadaki en büyük buluşması olan “Biofach Organik Ürünler Fuarı”, Çin’deki “Çin Uluslararası İthalat Fuarı” ve ABD’de Californiya’da düzenlenen, “Expo West Fuarı” Türk gıda ürünlerinin dünya pazarlarındaki vitrini oldu.

Ege İhracatçı Birlikleri, gıda sektörlerinin kümelenerek ihracat yetkinliklerini artırdıkların Ticaret Bakanlığı’nın yüzde 75 oranında desteklediği UR-GE Projelerini 7 farklı sektörde devam ettirirken, EİB patronajında yürüyen ya da paydaşı olduğu gıda sektörü eksenli TURQUALITY Projelerinin sayısı 2024 yılında 6’ya ulaştı.

Türkiye genelinde 2023 yılında toplam bitkisel üretimimiz 137 milyon ton ve tarım alanımız ise 24 milyon ha’dır (TUİK).

Türkiye üretiminde dünyada birinci olduğu fındık, kiraz, incir ve kayısının yanı sıra ayva, haşhaş tohumu, kavun ve karpuzda ikinci; mercimek, antepfıstığı, kestane, vişne ve hıyarda üçüncü; ceviz, zeytin, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde ise dördüncü sırada bulunuyor.

Tarım sektörünün ülke ekonomisi içerisindeki yeri, tarımın genel ekonomi içerisinde yaratmış olduğu katma değer ile ölçülmektedir. Sektördeki faaliyetler, bir taraftan ülkenin gıda ihtiyacını karşılarken, diğer taraftan nüfusun önemli bir kısmına istihdam alanı oluşturarak ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Ekonomik anlamda sadece tarımsal üretim bakımından ülkemizde GSYİH’nın %6’sını oluşturması ve işgücünün %15’ini istihdam etmesi sebebiyle tarım sektörü ülke ekonomisinin en önemli sektörlerinden birisidir. Türkiye, toplam ihracatın %10’undan fazlasını oluşturan net bir tarım ürünleri ihracatçısıdır ve dünya pazarlarına erişimi sektör için çok önemli bir konudur.

Küçük ölçekli ve geçimlik çiftliklerin baskın olması, çok küçük parçalı arazi yapısı vb. çeşitli yapısal darboğazlara rağmen, Türkiye fındık, kuru meyveler ve bazı taze meyve-sebzelerin önemli tarımsal ihracatçıları arasında yer alırken; başlıca ihracat noktaları arasında Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu, ABD ve Irak gibi ülkeler yer almaktadır (TİM, 2023).

Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FIBL) ve Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tarafından hazırlanan organik tarım istatistiklerine göre, dünyada organik tarıma en çok toprak ayıran ülke Avusturalya. Türkiye bu listede Avusturalya, Hindistan, Arjantin ve Çin’in ardından 26. sırada yer alıyor.  2022 yılı Organik bitkisel üretim toplamda 1 milyon 153 bin ton ve üretim alanımız ise 311 bin ha’dır. Organik ürünlerin 35 bin tonu İzmir’de, 168 bin tonu ise Manisa’da, 141 bin tonu ise Aydın’da üretilmektedir (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024).

Tarım sektörü, gıda maddeleri tüketim mallarının en önemli bölümünü oluşturduğundan ve sanayi malları için hammadde özelliği taşıdığından kalkınmada ayrı bir öneme sahiptir. Türkiye’nin coğrafi konumu, iklim ve bitki çeşitliliği gibi konular bakımından tarıma elverişli bir ülke olması ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde tarım sektöründen azami ölçüde faydalanmasını gerekli kılmaktadır.

Hızlı nüfus artışı karşısında gıda kaynaklarının azalması, tarımın önemini kuşkusuz daha da artırmaktadır. Sürdürülebilirlik ve Gıda Güvenliği ilkesi çerçevesinde, bireylerin dengeli ve yeterli beslenmeleri konusu ülkelerin temel önceliğini oluşturmasının yanında tarımın geliştirilmesi konusunu da ön plana çıkarmaktadır.

Her geçen gün artan tüketici bilinciyle birlikte, hem Türkiye’de hem de dünyada özellikle korona virüsün etkisi tarımsal üretim ve gıdanın önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. Kendine yeterlilik, yerel üretim ve tüketim, çiftçiliğin ve tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi öncelik haline gelmiştir.

Kendi başına üreten, refah ve huzurlu bir toplum için sabır, samimiyet ve emeği harmanlayan insanoğlunun en kadim mesleği olan çiftçiliğin ve çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü kutlarız.

İnşaatta Yükselen Değer: Yapısal Çelik

Satınalma Eğitimi İnşaatta Yükselen Değer Yapısal Çelik1

Satınalma Eğitimi İnşaatta Yükselen Değer Yapısal Çelik1İnşaat sektörü gerek teknolojinin getirdiği yenilikler gerek sürdürülebilirlik gibi konular nedeniyle değişim geçiriyor. Özellikle çelik yapılar hem güvenilir hem sürdürülebilir ve ekonomik olmaları nedeniyle revaçta. Ancak Türkiye dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi olduğu halde yapısal çelik binalar eksik bilgiler ve alışkanlıklar nedeniyle henüz istenilen düzeyde yaygınlaşamadı. Oysa Türkiye, çelik hammaddesindeki üstünlüğü ve dünyanın en büyük barınma ihtiyaçlarının doğacağı coğrafyada yer alması nedeniyle bu alanda dünya lideri olabilir.

Barınma, insanın var olduğu andan beri en temel gereksinimlerinden biri. İnsanlık tarihi kadar eski olsa da geldiğimiz yüzyılda teknolojinin hızlı gelişmesi, sürdürülebilirliğin hayati bir mesele olmaya başlaması; inşaat ve yapı sektöründe önemli değişimlere neden oluyor. İnşaat sektöründe öne çıkan trendlerin başında ise, yapısal çelik binalar geliyor. Artık sadece bir eylem olmaktan çıkıp, endüstriyel bir ürüne dönüşen inşaatta, yapısal çelik yapılar, depreme karşı dayanıklı olmaları, hızlı inşa edilmeleri, sürdürülebilir olmaları gibi avantajları nedeniyle revaçta.

7-10 Kat Hafif, 2-3 Kat Hızlı İnşa İmkânı

Araştırmalar gösteriyor ki, yapısal çelik yapılar, geleneksel yapılara göre, 7 ile 10 kat daha hafif ve bu oranda deprem kuvvetine daha az maruz kalıyorlar. Çelik taşıyıcılı yapılar, endüstriyel ortamda yüzde 100 denetimle üretildiklerinden insan hatalarına karşı çok daha fazla güvenilirler. Fabrikalarda, iklim koşullarından bağımsız üretildiklerinden 2-3 kat daha hızlı inşa edilebiliyorlar. Böylece yapının tamamlanma süresi geleneksel yapılara göre en az yüzde 50 daha az zaman alıyor. Enerji tasarruflu yapılar inşa etmek çok daha mümkün ve ekonomik. Ayrıca çelik ve geleneksel yapıların maliyetleri kâğıt üstünde aynı olsa da yapısal çelik yapılar, zaman ve kazanılan alanlardan dolayı her zaman daha ekonomik oluyor. Özellikle tekrarlı projelerde bu ekonomiklik çok daha artıyor.

Yapısal çelik binalar, hızlı inşa edilebilmeleri nedeniyle kentsel dönüşüm için de önemli bir alternatif. Sadece konutlarda değil hastane, yurt gibi acil ihtiyaç projelerinin hızlı ve güvenli şekilde hayata geçmesini sağlıyorlar.

En Büyük Engel, Eksik Bilgi ve Alışkanlıklar…

Bütün bu avantajlarına rağmen ne yazık ki çelik yapılar Türkiye’de olması gereken düzeyde değil. Oysa Dünya Çelik Birliği (WSA) verilerine göre, Türkiye 2020 yılında dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi. Endüstriyel yapılarda çelik kullanımının 20 yılda yüzde 1’den 5’lere geldiği görülüyor. Ancak ne yazık ki konutlar için yeterli bir artış yaşanmadı. Çelik yapıların toplam binalara göre oranı konutlarda yaklaşık yüzde 0,5 artış ile yüzde 1,5’a ulaştı.

Gerek eksik bilgi gerek alışkanlık gerekse geleneksel yapıları inşa etmek için fazla yeterliliğin aranmaması nedeniyle yapısal çelik binalar, olması gereken potansiyeli yakalayabilmiş değil. “Çelik yapılar pahalıdır”, “Çelik yapıları inşa edecek yeterli insan kaynağımız ve tesisimiz yok” gibi bilimden ve gerçeklerden uzak birçok önyargı hâlâ varlığını sürdürüyor. Oysa hem kaynaklarının genişliği hem de yakın gelecekte dünyanın en büyük barınma ihtiyaçlarının doğacağı coğrafyada konumlanması nedeniyle Türkiye’nin yapısal çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girmesi mümkün. Bunun için mevcut algının değişmesi gerekiyor.

Türkiye’nin ilk hafif çelik fabrikası Akkon Çelik’i bünyesinde barındıran Consera, yarım asırlık ve 2,5 milyon metrekarelik inşaat deneyimiyle çelik yapıları tüm ülkeye yaymayı hedefliyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, 2000’li yıllarda “Tenekeden inşaat mı olur?” diyenlere kulak asmadan, sektöre hafif çelik yapı sistemini kazandırdıklarını belirtiyor. Türkiye’de ilk hafif çelik lisansüstü programlarının üniversitelerde açılmasına, kamuda ilk projelerin yapılmasına öncülük ettiklerinin altını çizen Şimşek, hafif çelik ve yapısal çelik yapıların gerek hızlı inşası gerek güvenilirliğiyle günümüzün önemli sorunlarından barınmayla ilgili en iyi çözüm üreten sistemler olduğunu vurguluyor. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Consera, çelik yapılar odağında bir yapıya ait mühendislik projesinden son kullanıcı deneyimine kadar tüm süreçleri multidisipliner anlayışla icra edebilen ender şirketlerden. Özellikle anahtar teslim yapı projelerindeki deneyimlerimiz, binlerce kullanıcıdan alınan geri bildirimler, çelik yapılara ait ideal üretim ve yapım yöntemlerini bize öğretti. Son zamanlarda çelik yapılara yönelik ilginin artmasından memnunuz. Consera’nın son üç yıldır yüzde 30 büyümesi de bunun kanıtı. Ancak Türkiye gerek hammaddesi gerek iş gücü potansiyeliyle yapısal çelik yapı ihracatında dünya devleri arasına girebilir. Bizler de inşaatı sadece kâr aracı değil, bir vatandaşlık görevi olarak gördüğümüz için hem ülkemizde güvenli çelik yapıların yaygınlaşması hem de ekonomimize yüksek katma değerin katılabilmesi için bu alandaki savunuculuğumuzu yılmadan sürdüreceğiz.”

Hollanda’dan Dominik’e kadar 32 ülkeye çelik yapılar ihraç eden Consera, piyasada güvenli konut anlayışına örnek teşkil edecek yapılarıyla da dikkat çekiyor. Ankara’da 2013’te hayata geçirilen, 63 bin metrekarelik inşaat alanına sahip, 208 evin yer aldığı Anka Natura ve 2014’te İzmir’de inşa edilen, “Türkiye’nin en iyi az katlı projesi” ödülü alan, 555 konutluk 35. Sokak bunlardan birkaçı. Ayrıca İstanbul Zekeriyaköy’de başlanan “Kuzeybükü” projesi de örnek projeler arasında yer almaya hazırlanıyor. Yaklaşık 9500 metrekare arsa alanı, 12 bin metrekareden fazla inşaat alanı olan, 7 blok 42 müstakil evden oluşan ve Teğet Mimarlık tarafından tasarlanan proje, deprem açısından en güvenli bölgelerden birinde olmasının yanı sıra önemli lokasyonlara yakınlığıyla da ilgi çekiyor. Kuzeybükü, çelik yapıların güvenilirliği ile tasarımın şıklığını bir araya getiriyor. Yeşil alanın büyük bölümünü oluşturduğu proje, şehir koşturmacasında nefes aldıracak.

“Perakende Günleri 2024” Sektörü Dijitalleşme Odağında Buluşturuyor

şirketinizin Tedarik Zinciri Analizi Swot Haber Perakende Günleri 2024 Sektörü Dijitalleşme Odağında Buluşturuyor

şirketinizin Tedarik Zinciri Analizi Swot Haber Perakende Günleri 2024 Sektörü Dijitalleşme Odağında BuluşturuyorPerakende sektörünün dijitalleşmesine, e-ticarete ve e-ihracata odaklanan Perakende Günleri, bu yıl 29-30 Mayıs tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Soysal tarafından düzenlenen Türkiye’deki en büyük iş dünyası organizasyonu, perakende sektörünün ve dijital ticaretin geleceğine yön veren çok sayıda yerli ve yabancı konuşmacıyı 10 bini aşkın üst düzey yönetici ile bir araya getirecek. 

Soysal tarafından bu yıl 23. kez düzenlenecek olan Perakende Günleri,   perakendeciler, AVM’ler, tedarikçiler ile sektöre en yeni çözümlerini sunan teknoloji, e-ticaret ve lojistik firmalarını 29-30 Mayıs 2024 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya getirmeye hazırlanıyor. Türkiye ve dünyanın dört bir yanından sektör lideri konuşmacıların katılacağı konferans ve oturumların yanı sıra, eşsiz bir network olanağı sunan fuar alanı ve B2B görüşmelerin gerçekleştiği özel bölümü ile sektörün ve dijital ticaretin geleceğine yön verecek. Sektörün en prestijli ödülleri olan Perakende Güneşi Ödülleri ise bu yıl E-Ticaret Başarı Ödülleri ve Sektörün Başarılı Liderleri Ödülleri olmak üzere iki kategoride verilecek.

Perakende Günleri 2024 LogoAkinon ve Atış Yapı ana sponsorluğunda düzenlenen Perakende Günleri 2024, Siri’nin Yaratıcısı, Siri ve Viv Labs Kurucu Ortağı Adam Cheyer’i oditoryumda ağırlayacak. İlham verici oturumlarla perakende sektörünün yeni dönemine ışık tutacak olan PG24, Türkiye’nin ilk resmi hacker’ı, Siber Güvenlik Uzmanı Tamer Şahin’in etik hacker’lık deneyimlerini, bilgi güvenliğine dair bireysel ve kurumsal tehditleri ve korunma yöntemlerini anlattığı oturum ile global rekabet ortamında nasıl öne çıkılacağının ipuçlarını aktaracak olan ECCO Amerika Başkanı Deniz Erda’nın da konuşmasına ev sahipliği yapacak.

Akinon Kurucu Ortağı ve CEO’su Tolga Tatari dijital ticaretteki son gelişmeleri ve 2024 trendlerini aktarırken, Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış ise AVM’lerdeki yeni ufukları katılımcılarla paylaşacak. Rusya’ya kolay e-ihracat imkanı sunan Ozon Global’in Türkiye Genel Müdürü Hazal Maraş bu pazara ilişkin deneyim ve fırsatları aktarırken, Winfluencer’ın ortakları Funda Yener ve Dila Tarkan en etkili dijital pazarlama kanallarından biri olarak öne çıkan veriye dayalı influencer pazarlamasının inceliklerini, Getir Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Meltem Ersöz ile birlikte anlatacak. Suat Soysal’ın Gülben Ergen ile oditoryumda gerçekleştireceği söyleşi ile radyo ve medyanın geleceğine bakacak olan Kafa Radyo yöneticileri Nihat Sırdar, Candaş Tolga Işık ve Güçlü Mete söyleşisi PG24’ün farklılaşan oturumları arasında yer alıyor.

Kendisini yaratıcı dönüşüm şirketi olarak tanımlayan dünyanın en büyük iletişim holdingi WPP, işletmelere, altyapı, platform ve yazılım hizmetleri sunarak dijital dönüşümlerini destekleyen Huawei Cloud, üreticiler, perakendeciler ve toptancılar için SaaS üzerinde entegre pazar yeri uygulaması sunan Mirakl, dünyanın lider pazaryeri entegratörü ChannelEngine ile dijital moda ve lifestyle perakendeciliğinde derin içgörülere, gözlemlere ve görüşlere erişim sağlayan Tradebyte gibi alanlarının uzman küresel markalarını da ağırlayan  Perakende Günleri 2024’te katılımcılar, ana sahne dışında, perakende sektörüne yön veren 4 ayrı “Uzmanlık Sahnesi”nde, geniş bir yelpazaye yayılan 40’ı aşkın oturumda sektörün temsilcilerini dinleme şansı yakalayacak.

şirketinizin Tedarik Zinciri Analizi Swot Haber Perakende Günleri 2024 Sektörü Dijitalleşme Odağında BuluşturuyorPerakende Günleri 2024’ün bu yılki kapanışını ise perküsyon sanatçısı Ceren Özdemir’in eşlik edeceği akşam yemeğinin ardından konser verecek olan, Türk müziğinin güçlü seslerinden Ebru Gündeş yapacak.

Avrupa’nın En Kapsamlı “Karbon” Etkinliği İzmir’de Düzenlendi

Satınalma Eğitimi Avrupa’nın En Kapsamlı “karbon” Etkinliği İzmir’de Düzenlendi

Satınalma Eğitimi Avrupa’nın En Kapsamlı “karbon” Etkinliği İzmir’de DüzenlendiKarbon piyasaları alanında Avrupa’nın önde gelen ve en kapsamlı etkinliği olan Carbon Forward Konferansı, Türkiye’de ilk kez 9-10 Mayıs tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi. Kalyon Enerji’nin de sponsor olduğu Konferans’ta, Paris İklim Anlaşması’nın gereklerini sağlayabilmek için zorunlu ve gönüllü karbon ticaret mekanizmaları, devletlerin bu konuda uyguladığı iklim politikaları ile gelecekteki stratejileri ve bu stratejilerin şirketleri nasıl etkileyeceği masaya yatırıldı.

Kalyon Enerji Sürdürülebilirlikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Defne Arısoy,ülkelerin ve şirketlerin net sıfır hedefine ulaşması için karbon yönetim ve ticaret mekanizmalarının ele alındığı bu konferansta, uluslararası paydaşlarla ve politika yapıcılarla bir araya gelerek, sektöre ivme kazandıracak risk ve fırsatların tartışılmasına bir zemin oluşturduklarını belirtti.

Enerjide kendi kendine yeten ve daha sağlıklı bir dünya hedefine ulaşmak için yenilenebilir ve temiz enerji üreten Kalyon Enerji, 9 – 10 Mayıs’ta İzmir’de düzenlenen uluslararası Carbon Forward Konferansı’nın ana sponsorlarından biri oldu. Asya, Kuzey Amerika ve Londra’dan, kamu, finans, enerji, ulaştırma, denizcilik ve havacılık sektörlerindeki karbon emisyonu uzmanlarının katıldığı Konferans’ın gündem konusu, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Paris İklim Anlaşması Madde 6 olarak belirlendi.

Hükümetlerin ve şirketlerin iklim politikaları çerçevesinde aldığı kararlar ve emisyon ticaret mekanizmalarının tüm yönleriyle görüşüldüğü etkinlikte; iklim krizi ile mücadelede risk ve fırsatlar, sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), Türkiye’nin emisyon stratejileri, karbon piyasalarını düzenleyen hükümler ve gönüllü karbon piyasası (VCM) trendleri gibi konular da ele alındı. Londra, Singapur ve Toronto’da alanında önemli uzmanların katılımıyla  düzenlenen konferans bu sene ilk defa Türkiye’de gerçekleşti.

Uluslararası iş birlikleri ile sera gazı azaltım mekanizmaları Konferans hakkında değerlendirmelerde bulunan Kalyon Enerji Sürdürülebilirlikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Defne Arısoy şunları söyledi:

“Küresel ölçekte karbon emisyonlarının azaltılması için yürürlüğe sokulan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), endüstrilerin karbon salınımına üst sınır getirerek çevresel etkilerin azaltılmasını amaçlıyor. AB’nin iklim değişikliğiyle mücadele politikasının temel taşı olan ve sera gazı emisyonlarını maliyet etkin bir şekilde azaltmak için anahtar görevi gören ETS, ülkeler arasında emisyon ticareti yapılmasını mümkün kılıyor.

 Portföyümüzdeki, Karapınar Güneş Enerji Santrali; Türkiye ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise sayılı büyüklükteki tesislerinden biri. Ankara’daki Kalyon Güneş Teknolojileri fabrikasında üretilen ve yüzde 80 yerlilik oranına sahip fotovoltaik paneller ile elektrik üretim verimini artırmak amacıyla doğu/batı eksenli güneş takip teknoloji sistemi kullanılarak kurulan bu tesis, tek ve biricik özellik gösteriyor. Ayrıca kurduğu çevre ve sosyal yönetişim sistemiyle ve yine bir dizi denetim sonucunda Cercarbono tarafından sertifikalandırılarak 2.955.365 karbon kredisi almaya hak kazanmıştır. Gönüllü piyasalar açısından büyük bir fırsat ve sektöre de büyük bir katkısı vardır.”

İzmir’de ev sahipliği yaptıkları konferans ile hem uluslararası iş birliklerine zemin hazırladıklarına  hem küresel net sıfır hedefine ulaşmak için önemli bir adım attıklarına dikkat çeken Arısoy, “Gelecek nesillere sürdürülebilir bir gezegen bırakmak için tüm dünya olarak el ele çalışmamız gerektiği bilinciyle, uluslararası paydaşlarımız ile bir araya gelmeye ve iş birliği yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Tedarik Zincirinde Performans Ölçme: SCOR Modeli

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tedarik Zincirinde Performans ölçme Scor Modeli

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tedarik Zincirinde Performans ölçme Scor ModeliTedarik Zinciri Konseyi (SCC) tarafından 1996 yılında yayımlanan SCOR modeli tedarik zinciri süreçlerinin performansını ölçmekte kullanılan yöntemleri ve metotları tanımlamaktadır. Supply Chain Operation Reference olarak adlandırılan bu model iş uygulamalarındaki değişikliklere uyum sağlamak için düzenli olarak güncellenmektedir.

2014 yılında Tedarik Zinciri Konseyi (SCC) ve 2015 yılında Amerikan Taşımacılık ve Lojistik Derneği ile birleşen Amerikan Üretim ve Stok Kontrol Derneği (APICS) geniş bir üye tabanı, üreticiler, distribütörler ve perakendeciler de dahil olmak üzere sektörlerin geniş bir kesitini temsil etmektedir. APICS uzmanlık alanındaki eğitimlerinin ve sertifikasyon faaliyetlerinin yanı sıra SCOR modelinin geliştirilmesine ve sürdürülmesine katılan teknoloji tedarikçileri ve uygulayıcıları, akademisyenler ve resmi kurumlardan oluşmaktadır.

Modelin 12. Versiyonundaki altı ana süreç yapısı; Şekil-1 ‘de gösterildiği gibi Planlama-Tedarik-Üretim-Sevk-İade-Gerçekleştirme olarak tanımlanmıştır.

Scor Model Ana Süreçleri
Şekil-1: SCOR Model Ana Süreçleri

2022 yılında son güncelleme (Ver.14) sonrasında dijital standart olarak “SCOR DS” formatında yeni süreçler ile zenginleştirilen SCOR modeli yedi ana başlık altında tanımlanmıştır. Bunlar; Orkestrasyon (Düzenleme), Planlama (Plan), Sipariş (Order), Kaynak (Source), Dönüştürme (Transform), Gerçekleştirme (Fullfill) ve İade (Return) süreçleridir. (Şekil-2)

Scor Ds Grafiği
Şekil-2: SCOR-DS grafiği, yatay bir sonsuzluk döngüsünde Arz (Supply) ve Talep (Demand) dengesini ve dikey bir sonsuzluk döngüsünde Senkronize Etme (Synchronize) ve Yenilenme (Regenerate) gösterir.

SCOR, bir kuruluşun işini nasıl yürütmesi gerektiğini veya sistemlerini/bilgi akışını nasıl uyarlaması gerektiğini belirlemeye çalışmaz. Şekild-3’de gösterildiği gibi model, tedarik zinciri analizini birden fazla düzeyde destekleyecek şekilde tasarlanmış olup ilk üç süreç düzeyine odaklanmıştır. SCOR’u kullanarak tedarik zinciri iyileştirmeleri uygulayan her kuruluşun, endüstriye, kuruluşa ve/veya lokasyona özgü süreçleri, sistemleri ve uygulamaları kullanarak modeli en azından Seviye-4’e kadar uygulaması beklenmektedir.

SCOR metrikleri hiyerarşik bir yapıda düzenlenmiştir. SCOR; seviye-1, seviye-2 ve seviye-3 metriklerini açıklar. Şirketler, seviye 4 süreçleri olarak adlandırılan seviye 3 süreçleri içindeki faaliyetlere ilişkin standart süreç tanımları geliştirebilirler. Seviye-4 süreçleri genellikle sektöre, ürüne, konuma ve/veya teknolojiye özgüdür.

Scor Model Süreç Düzeyleri
Şekil-3: SCOR Model Süreç Düzeyleri

SCOR Referans Modeli 4 Ana Bölümden Oluşmaktadır:

  • Performans: Süreç performansını tanımlamak ve stratejik hedefleri tanımlamak için standart ölçümler
  • Süreçler: Yönetim süreçlerinin ve süreç ilişkilerinin standart tanımları
  • Uygulamalar: Önemli ölçüde daha iyi süreç performansı sağlayan yönetim uygulamaları
  • İnsanlar: Tedarik zinciri süreçlerini gerçekleştirmek için gereken bilgi ve becerilere ilişkin standart tanımlar.

Performans, tedarik zinciri sürecinin yürütülmesinin sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesine odaklanır. Tedarik zinciri performansını anlamaya, değerlendirmeye ve teşhis etmeye yönelik kapsamlı bir yaklaşım üç unsurdan oluşur: Performans Nitelikleri, Metrikler ve Süreç / Uygulama Olgunluğu.

  • Performans Nitelikleri (Performance Attributes): Tedarik zinciri performansının önceliklendirilmesi ve iş stratejisiyle uyumlu hale getirilmesi için kullanılan tedarik zinciri performansının stratejik özelliklerini içeren göstergeler (Bkz. Tablo)
  • Metrikler: Süreç hiyerarşi düzeylerinden oluşan performans ölçümleri

Metrik, Süreçlerin performansını ölçmek için kullanılan bir standarttır. Metrikler, kullanıldıkları performans değerlendirmesinin stratejik yönüne, kapsamlarına ve amaçlarına göre kategorize edilir.

  • Süreç/Uygulama Olgunluğu: Tedarik zinciri süreçlerinin ve uygulamalarının, kabul edilen en iyi uygulama süreç modellerini ve önde gelen uygulamaları ne kadar iyi bir şekilde birleştirip yürüttüğünü değerlendirmek için bir referans aracı kullanılan objektif, spesifik açıklamalar.
Performans Nitelikleri Tanım
Güvenilirlik
Reliability

 

Görevleri beklendiği gibi yerine getirme yeteneği. Güvenilirlik, bir sürecin sonucunun öngörülebilirliğine odaklanır. Güvenilirlik özelliğinin tipik ölçümleri şunları içerir: Zamanında, doğru miktar, doğru kalite.
Karşılanabilirlik
Responsiveness

 

Görevlerin gerçekleştirilme hızı. Tedarik zincirinin müşteriye ürün sağlama hızı. Örnekler, döngü süresi metriklerini içerir.
Çeviklik
Agility

 

Dış etkilere yanıt verme yeteneği, rekabet avantajı elde etmek veya sürdürmek için pazardaki değişikliklere yanıt verme yeteneği. SCOR Çeviklik ölçümleri Uyum Sağlayabilirlik ve Genel Riske Maruz Kalma Değeri içerir.
Maliyetler
Costs

 

Tedarik zinciri süreçlerini yürütmenin maliyeti. Buna işçilik maliyetleri, malzeme maliyetleri ve yönetim ve nakliye maliyetleri dahildir. Tipik bir maliyet ölçüsü Satılan Malların Maliyetidir.
Varlık Yönetimi Etkinliği (Varlıklar)
Asset Management Efficiency (Assets)

 

Varlıkları verimli bir şekilde kullanma yeteneği. Tedarik zincirindeki varlık yönetimi stratejileri arasında envanter azaltma ve iç kaynak kullanımı ile dış kaynak kullanımı yer alır. Metrikler şunları içerir: Envanter tedarik günleri ve kapasite kullanımı.

 

SCOR İyileştirme Programı ve SCOR Yarış Pisti

SCOR Yarış Pisti Modeli, SCOR sürecini ve destekleyici metodolojileri kullanarak bir SCOR iyileştirme programının nasıl organize edileceğini açıklar. Bkz. Şekil-4

Scor Racetrack Modell
Şekil-4: SCOR Racetrack Modell

Metodoloji 5 farklı adımda açıklanmıştır:

  • SCOR Öncesi Program Adımları: Kuruluşu görev açısından kritik SCOR iyileştirme programına hazırlayın
  • Kapsamı Belirleyin: Bir SCOR iyileştirme programı için iş ortamını anlayın ve tedarik zincirinin kapsamını tanımlayın
  • Tedarik Zincirini Yapılandırma: SCOR iyileştirme programının performans ölçümlerini ve süreçlerini belirleyin
  • Projeleri Optimize Edin: Süreç kapsamını, önceliğini ve beklenen faydaları içeren proje portföyünü oluşturun.
  • Uygulama: Portföydeki projeleri uygulayın ve faydaların gerçekleştirilmesine başlayın.

SCOR Yarış Pisti modelini detaylı olarak görmek için lütfen bir sonraki sayfadaki Grafik 5’e bakınız.

SCOR modeli, APICS üyelerinin ve tedarik zinciri endüstrisi konu uzmanlarının gönüllü çabalarıyla geliştirilmekte ve sürdürülmektedir. APICS, gerekli model değişikliklerini belirleyerek, bu değişiklikleri araştırıp doğrulayarak ve önerilen değişikliklere ilişkin fikir birliğini geliştirerek tedarik zinciri yönetimini aktif olarak geliştirmektedir. Günümüzde, ASCM, şirketlerin tedarik zincirlerini optimize etmelerini, rekabet avantajlarını korumalarını ve finansal sonuçlarını olumlu yönde etkilemelerini sağlayan yeni ürünler, hizmetler ve ortaklıklar ile sektördeki yenilikçiliğe liderlik etmektedir.

SCOR Modeli’nin başarısı paralelinde 2006 yılı itibariyle tedarik zinciri yönetimiyle ilişkili ve tedarik zincirine entegre olan diğer referans modeller de yayımlanmaya başlanmıştır.

  • Tasarım Zinciri Referans modeli (DCOR: Design Chain Operations Reference Model, 2002)
  • Müşteri Zinciri Referans Modeli (CCOR: Customer Chain Operations Reference Model, 2006)
  • Ürün Hayat Döngüsü Referans Modeli (PLCOR: Product Life Cycle Operations Reference Model, 2006)

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Tedarik Zincirinde Performans ölçme Scor ModeliAyrıca öneri aşamasında, taşımacılık ve depo yönetimi hizmetleri referans modelleri üzerinde çalışmalar sürmektedir.

Bilgi için: https://scor.ascm.org/

Altay ONUR

“Enerji Verimliliğine En Fazla Harcama Yapan İlk 100 Sanayi ve İhracatçı Firma” Araştırması

E Satınalma Yazılımı Haber “enerji Verimliliğine En Fazla Harcama Yapan İlk 100 Sanayi Ve İhracatçı Firma” Araştırması

EN-VERİM 100 Araştırması Son Başvuru 20 Mayıs

E Satınalma Yazılımı Haber “enerji Verimliliğine En Fazla Harcama Yapan İlk 100 Sanayi Ve İhracatçı Firma” AraştırmasıTürk sanayicisi ve üretici ihracatçısının enerji verimliliği performansını ilk kez ölçecek olan araştırma, firmaların enerji verimliliğine ne kadar yatırım yaptığını ve gündemlerindeki ihtiyaçlarını belirleyecek araştırmaya son başvuru tarihi 20 Mayıs

Bu yıl ilk kez yapılacak olan “Enerji Verimliliğine En Fazla Harcama Yapan İlk 100 Sanayi ve İhracatçı Firma” araştırması, Türk sanayisi ve ihracat dünyasının enerji verimliliği performansını belirleyecek. Araştırma, ihracat sıralamasındaki ihracatçı ilk 1000 firmaya ve İstanbul Sanayi Odası İlk 500 ve ikinci 500 firmalarına gönderilen ankete verilen cevaplara göre gerçekleştirilecek.

Araştırma anketinin soruları, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı ile Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği’nin (EYODER) öneri ve katkılarıyla hazırlandı.

Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de enerjinin; güvenilir, zamanında, kesintisiz ve çevre uyumlu temin edilmesi politikası çerçevesinde, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimine yönelmenin yanı sıra, ağırlık verilmesi gereken temel politikalardan birisinin de enerji verimliliğinin artırılması olduğu, iklim değişikliği politikalarının ağırlığı nedeniyle çok önemli durumda.

Bu kapsamda bu araştırma sanayicilerin enerji yönetimi, verimliliği gibi verileri olmadığı sürece ülkemizin enerji verimliliğine, sürdürülebilir enerji politikalarına yönelik akıllı bir strateji yürütebilmesi mümkün değil. Keza veri olmayan yerde, bilimsel analiz yapabilmek ve akılcı politikalar yaratabilmek mümkün değil.

Bir diğer taraftan sanayicilerimiz için enerjiyi verimli kullanma gayretlerinin, kamusal ve kurumsal itibar iletişimlerinin bir parçası, bir başarı referansı olarak da örnek gösterilmesi sizler için olduğu kadar, sürdürülebilir enerji yönetimi ve enerji verimliliği kavramlarının Türkiye’de derinleşmesine katkısı çok değerli olacaktır.

E Satınalma Yazılımı Haber “enerji Verimliliğine En Fazla Harcama Yapan İlk 100 Sanayi Ve İhracatçı Firma” Araştırması

EN-VERİM 100 ARAŞTIRMASI KATILIM LİNKİ

https://turkishtimedergi.com/en-verim100/

Turizm ve Gastronomi Üzerine

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerine

“Ben Şefim, Ne Mutlu Bana”

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerineAkdeniz bandında ve Türkiye genelinde, yıldızlı tesisler peş peşe açıldı ve açılıyor; peki bu yıldızlı tesislerde çalışacak yıldızlı şefler var mı?

Benim görüşüm var ama ne yazık ki bu yıldızlı şefler gözükmüyor. Nedenini soracak olursanız, o kadar çok amaçsız, hedefsiz, kendinden sonra gelecek gençleri düşünmeyen, yerinde sayan şefler var ki bahsettiğimiz aranan şefler gözükmüyor.

Bu yerinde sayan, ‘’ben şefim, geleceğim en son noktaya geldim, bundan sonrası yok‘’ saplantısında olan, şefleredir bu sitemim. Arkadaşlar, Türk Mutfağını ve Türk Mutfak Şeflerini Avrupa normlarına çıkartacak isek, kabuğumuzu kırıp açılan yeni tesislerde gözlemlediğimiz değişimi, biz kendimizde de yapmalıyız.

Eski tabulardan kurtulmalıyız. Mutfağımızda değişim yapmalıyız. “Ben bunu böyle gördüm ustamdan. Mutfakta bu giyilmez, bu konulmaz, bu renk olmaz” saplantılarını bırakmamız gerekir.

Yeni neslin çok iyi geldiğini, okullu geldiğini unutmayalım. Ben yapacağımı yaptım, bizden geçmiş felsefesini bırakalım.

Bu tarz davranışların, Avrupalı Şeflerde olmadığını ve devamlı kendilerini yenilediklerini, çağa ayak uydurduklarını buradan hatırlatmak isterim.

Şunu unutmayalım, hayat dediğimiz en değerli hazinemiz, bizim ona verebildiğimiz kadardır. Aynı yankı gibi ne verir isek onu alırız. Ne olur, şefler olarak yerimizde saymayalım. Devamlı bir hedefimiz, bir amacımız olsun ve bunu da yetiştirdiğimiz çıraklarımıza, öğrencilerimize aşılayalım.

Şu ilkeden vazgeçmemek gerekir “dayanışma, destek, eğitim, çağdaşlık” Bunu yaptığımızda önümüz devamlı açık olacaktır.

‘’Sevdiğim Sözler‘’

Köylerden birinde köylüler köy odasında bir araya gelerek köylerinin geleceği açısından şu kararı almışlar.

Köyün meydanına bir havuz yaptırılacak ve her köylü gece bu havuza bir kova süt dökecek.

İmece olarak bu birikmiş olan bu süt satılarak, parası ile köyün yararına yatırımlar yapılacak.

Bütün köylüler elbirliği ile çar çabuk havuzu yaptılar ve akşamına hadi hayırlısı olsun edaları ile evlerine çekildiler.

İlk günün heyecanı ile ertesi günün sabahında köylüler havuzun başına gelerek havuzun kapağını açtıklarında bir de ne görsünler:

İçi su ile dolu bir havuz!!! “Bir havuz dolusu süt, bir kova suyu götürür, ben süt dökmesem de olur’’ düşüncesi, bütün köylüde olunca karşılarına bu manzara çıkmış.

Evet, dostlar yapılacak işlerde hep birlikte ve canı yürekten inanarak yapmak dileği ile.

İyilikle kalın.

“Yanlış Anlamak

İçin Tetikte Bekleyene,

Doğruyu Anlatamazsın…”

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Turizm Ve Gastronomi üzerineAli Rıza DÖLKELEŞ

Limak Cyprus Deluxe Hotel / Food EDİTÖR

chefard@hotmail.com