Alım Talebi: Titanyum Talaşı (Cips)

Titanyum Talaşı Alım Talebi

Bir firmamız için, 1 ton titanyum talaşı (cips) alımı yapılacaktır. Teslim yeri Tekirdağ – Çerkezköy olup, ödeme şekli peşindir (nakit).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürünün alaşım oranı, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Titanyum Talaşı Alım Talebi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlik Çalışmalarında Son Gelişmeler

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son Gelişmeler

İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlik Çalışmalarında Son Gelişmeler

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son GelişmelerÇEVKO Vakfı tarafından Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle düzenlenen “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlıklı çevrimiçi söyleşi 30 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşti. Unilever Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim, Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Civelekoğlu, Bilkent Üniversitesi İklim Elçisi Eda Yabancı ve ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in katıldığı söyleşinin moderatörlüğünü Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak yaptı.

Eylül ayının ÇEVKO Vakfı Söyleşisi, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in konuşmasıyla açıldı. İmer sözlerine bu yıl içerisinde yaptırdıkları Yeşil Nokta Algı araştırmasının sonuçlarının değerlendirmesi ile başladı. Yeşil Nokta’yı dünyada 140 ülkede 150 binden fazla şirketin ambalajlarında kullandığını belirten İmer, bu işareti ambalajlarında kullanan şirketlerin ambalaj geri dönüşümüne mali katkı sağladığını ifade etti.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: Tüketiciler Yeşil Nokta Gördüğü Ürünlere Daha Çok Güveniyor

ÇEVKO Vakfı’nın Türkiye’de 2003 yılından beri temsil ettiği tescilli Yeşil Nokta markasının bilinirliğini arttırmak için çalışmalarını sürdürdüğünü sözlerine ekleyen İmer, Türkiye’de bin dört yüzden fazla şirketin bu işareti kullandığını ve bu şirketlerle birlikte geri dönüşüm sisteminin gelişmesi için birlikte çalıştıklarını söyledi. Yaptırdıkları algı araştırmasına göre zaman içinde tüketicilerin Yeşil Nokta gördükleri ürünlere daha çok güvendiklerini belirten Mete İmer, tüketicilerin Yeşil Noktalı ürünleri kullanarak geri dönüşüme katkı sağladıkları için kendilerini iyi hissettiklerini, bu ürünleri kullanmaya devam edeceklerini ve başkalarına da bu ürünleri önereceklerini ifade ettiklerini söyledi. Yeşil Nokta’nın yaygınlaşması için ÇEVKO Vakfı’nın iki yılda bir Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri verdiğini de hatırlatan İmer, şirketlerin ambalaj eko tasarımı, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanlarında yasal yükümlülüklerinin ötesinde yaptıkları örnek çalışmaları ödüllendirdiklerini belirtti.

çevko Söyleşi

Önde gelen sanayi şirketlerinin ambalaj eko tasarımı alanında geri dönüştürülebilirlik, ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanma, vb. konularda kendilerine yüksek hedefler belirlediğini söyleyen İmer, ÇEVKO Vakfı üyesi Unilever ile üç yıldır genişletilmiş üretici sorumluluğu modelini uygulamak suretiyle tüketim sonrası ambalaj atıklarının kaynağında toplanarak plastiklerin geri dönüştürülmesini içeren pilot ölçekte, gönüllü çalışma yürüttüklerini belirtti. Bu çalışmada belediyeler ve lisanslı toplama, ayırma ve geri dönüşüm firmalarıyla iş birliği yapıldığını, toplanan ve geri dönüşüme sevk edilen atıkların dijital yöntemlerle izlenerek raporlandığını sözlerine ekledi.

Unilever Yönetim Kurulu Üyesi Ve Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim: Elektromobilite Dönüşümünü Gerçekleştirmek İçin Filomuza Elektrikli Tırlar Kattık

Söyleşide söz alan ikinci konuşmacı Unilever Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim, kurumunun sürdürülebilirlik alanında yaptığı çalışmalardan söz etti ve birlikte yürüttükleri çalışmalar nedeniyle ÇEVKO Vakfı’na teşekkür ederek sözlerine başladı. Bu süreci şirketlerin birbirinden çok şey öğrenebilecekleri ve rekabetin söz konusu olmadığı bir alan olarak gördüklerini belirten Ebru Şenel Erim, 2010 yılında sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarına başladıklarını ve 2020 yılına kadar sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmayı bir iş hedefi olarak belirlediklerini ve bu süreç sonunda stratejik planlama yaptıklarını söyledi.

Yaşanan Covid 19 pandemisi, Ukrayna Savaşı ve teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda 2024 yılında bu hedefleri revize ettiklerini belirten Erim, bu gelişmelerin tedarik zincirine önemli derecede yön verdiğini söyledi. Paris Anlaşmasının belirlediği sıfır karbon hedefinin 2050 yılında olmasına rağmen bunu 11 yıl önceye çekerek 2039 yılında sıfır karbon hedefine ulaşmayı hedeflediklerini belirten Erim, daha sistematik çalışmayı taahhüt ettiklerini, daha odaklı ve daha sistematik çalışacaklarını söyledi. Erim, sadece ana operasyonlarında değil, tüm değer zincirinde sıfır karbon hedefine gitme çabasında olduklarını belirtti.

Unilever’in bugün Türkiye’deki uygulamalarında sera gazı tüketimini yüzde 78 oranında azaltmış olduğunu açıklayan Erim, bunun nedeninin sürdürülebilirlik alanında ülkemizde gerçekleştirdikleri ilkler olduğunu anlattı. Geçen yıl elektromobilite dönüşümünü gerçekleştirmek adına filolarına kattıkları elektrikli tırların buna güzel bir örnek olduğunun altını çizdi.

Akdeniz Üniversitesi – Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Gökhan Civelekoğlu: İhtiyaçlar Doğru Teşhis Edilip Terzi İşi Çözümler Üretilmeli

Sürdürülebilirlik alanında 2016 yılından beri çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Civelekoğlu, sürdürülebilirlik kavramının çok büyük bir çatı olduğunu, bu alanda çalışmaların genişlemesi için finansal desteklere ve fonlara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Gökhan Civelekoğlu bu anlamda ümit verici gelişmelerin olduğunu da belirtti. Sürdürülebilirlikle ilgili çok hızlı gelişmelerin olduğunu ve Avrupa Birliği nezdinde konuyla alakalı direktiflerin yenilendiğini belirten Gökhan Civelekoğlu, bu gelişmelerin çok iyi takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

AR-GE konusunda yapılacak mühendislik işleriyle ilgili “terzi dikişi” benzetmesinde bulunan Gökhan Civelekoğlu, aynı sektörde olan farklı işletmelerde bile çok farklı ihtiyaçların olabildiği ve karşılaşılan bu gereksinimlerle ilgili mevcut durum ve hedef tespitlerine göre alt dallanmalara gidilmesinin önemini vurguladı. Hem sıfır atık hem de ambalaj atıklarının geri dönüşümünü sağlamak konusunun önemini vurgulayan Civelekoğlu, bir diğer çalışma alanlarının da yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı olduğunu sözlerine ekledi. Karbon salımındaki en kritik konulardan birinin fosil enerji kaynaklarından sıyrılıp, alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi gerekliliği olduğunu vurgulayan Civelekoğlu, güneş ve rüzgar enerji santrallerinin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Bilkent Üniversitesi – İklim Elçisi Eda Yabancı: “Ankara’da Yerel Gençlik Konferansı Gerçekleştirildi”

Söyleşinin son konuşmacısı Bilkent Üniversitesi İklim Elçisi Eda Yabancı, sözlerine geçen Haziran ayında mezun olması nedeniyle, İklim Elçisi unvanıyla son kez konuştuğunu söyleyerek başladı. Bu sürece Bilkent Üniversitesi’nde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Topluluğu’nu kurarak dahil olduğunu ve bu topluluğu sürece entegre ederek çalışmalarına başladığını belirten Yabancı, iklim değişikliği, sıfır atık gibi konularda etkinliklerle bu entegrasyonun gelişmeye başladığını anlattı. Tüm bu çalışmaların UNICEF ve Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı gibi kurumlarla birlikte daha büyük etkinliklerle bütünleştiğinin altını çizen Eda Yabancı, 45 farklı şehirden 200’ün üzerinde katılımcıyla 4-5 Eylül 2024 tarihlerinde Ankara’da Yerel Gençlik Konferansı’nı gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu etkinlikte, Azerbaycan’da gerçekleşecek COP 29’a Türkiye adına gerçekleşecek gençlik bildirgesi atölyesini de düzenlediklerini söyledi. Yabancı, bu bildirgenin en önemli başlıklarının gençlik liderliği, sürdürülebilir şehirler enerji geçişi ve yenilebilir enerji kaynakları, yeşil ekonomi, iklim adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk hakları ve göçmenler konuları olduğunun altını çizdi.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son GelişmelerÇEVKO Vakfı’nın Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler “ başlığını taşıyan söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=9ZB5dCHJKYo&t=135s

 

 

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 

Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?

Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir

Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?

Prof. Dr. Murat ERDAL 

Bu yazımda satınalma yönetiminde özellikle belirli ürün kategorilerinde yaşanan;

  • Minimum sipariş miktarı (minimum order quantity) sorunu nedir?
  • Tedarikçiler neden minimum sipariş miktarı talep eder?
  • Alıcı ve satıcı tarafta öne çıkan senaryolar nelerdir?
  • Minimum adetlerdeki siparişler üzerine müzakere edilebilir mi?
  • İhtiyaç fazlası elimizde kalan malzeme (atıl stok) ne olacak?

sorularını inceleyeceğim.

Minimum Sipariş Miktarı Sorunu NedirMinimum Sipariş Miktarı, alıcı-tedarikçi ilişkilerinde sıklıkla gündeme gelen bir konudur. Tedarikçi, alıcıdan gelen malzeme (parça) talebi için bir alt sınır belirtir. Bu alt sınırı işaret eden bir sipariş büyüklüğü (örneğin en az 5.000 adet)  ya da parasal bir tutar (en az 20.000 TL) olabilmektedir.

Minimum Sipariş Miktarı, sektöre, faaliyet alanına, ürüne (malzemeye) ve firmalar arası ilişkinin geçmişine göre değişebilmektedir. İmalat sektörlerinde üretilmesi gereken parçanın niteliği (kalitesi) ve niceliği (miktarı) önem kazanır. Tüm sektöre sunulan standart bir ürün söz konusu olduğunda zaten sipariş hemen cevaplanır. Fakat müşteri talepleri özgün, ürün özellikli (karmaşık) ve üretimi ilave işlemler gerektiriyorsa ek maliyetler oluşur. Tedarikçi bu noktada katlanacağı maliyetleri; iş gücü, makine, genel giderler, zaman, vd. hesaplayıp ona uygun bir teklif sunmaktadır.

Satıcı ilişkilerinde de benzer durum yaşanabilmektedir. Sektörün tamamında bilinen bir ürün grubunda her gelen müşteri talebine göre ürünü bölme, kesme ya da ayrıştırma yapılamamaktadır. Perakende mağazalar haricinde ürün piyasaya sunulduğu şekli ile bir bütün olarak satın alınmak zorundadır. Müzakere edilmesi son derece zordur. Satıcı ayrıştırılmış (paketi açılmış, bölünmüş ya da kesilmiş) artık ürünü hızlı bir şekilde satamayacağını gayet iyi bilir. Rafta bekleyen ürün birer maliyet kalemidir.

Satın Alma Eğitimi Tedarik Satın Alma Eğitimi Tedarik
Eğitim teklifi almak için : egitim@satinalmadergisi.com

Konuya minimum sipariş miktarına etki eden faktörleri inceleyerek başlayalım.

Bu yazının toplam uzunluğu 5 sayfadır. Tam erişim için profesyonel üyelik gerektirmektedir.
Hesap Oluştur

Şirketler için Eğitim Hizmetleri:

Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda ileri seviye eğitimleri incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdfEğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru teklifi almak için egitim@satinalmadergisi.com talebinizi iletebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ
-> Prof. Dr. Murat ERDAL

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

BASBAŞ, Almanya’nın 4 Büyük Kentinde Yatırımcılarla Görüştü

E Satınalma Yazılımı Haber Basbaş Almanya Görüşmeleri

Basbaş, Almanya’nın 4 Büyük Kentinde Yatırımcılarla Görüştü

E Satınalma Yazılımı Haber Basbaş Almanya GörüşmeleriBatı Anadolu Serbest Bölgesini yabancı yatırımcılara tanıtmak için atağa geçen BASBAŞ, Almanya’da yoğun bir tanıtım programına başladı.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin katkıları ile gerçekleşen BASBAŞ’ın Almanya’daki tanıtım programı kapsamında Başkent Berlin, Avrupa’nın en büyük liman kentlerinden Hamburg, Bremen ve Stutugart’da ülkenin önde gelen iş örgütlerinin temsilcileri ile toplantılar gerçekleştirildi.

Özlem Güler Atliman, Ümit Murat Güner ve Ümit Yalçın’dan oluşan BASBAŞ yöneticileri, Berlin’de Alman Sanayi Federasyonu (Federation of German Industries), Berlin Türkiye Büyükelçiliği, Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası, Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Derneği (The German Mittelstand- German Association for Small and Medium Sized Businesses) yöneticileri ile yapılan toplantıların ardından Hamburg’a geçerek burada da Türkiye Başkonsolosu, Hamburg Ticaret Odası Dış İlişkiler Sorumlusu ve Hamburg İş Kulübü (Hamburg Business Clup) yöneticileri ve Türkiye’de yatırımları bulunan, yatırım planları yapan bazı firmaların yöneticileri ile görüştüler. BASBAŞ ekibi Almanya turu kapsamında daha sonra Bremen ve Stutgart kentlerine geçerek, bu bölgelerin önde gelen iş örgütleri ile toplantılar gerçekleştirdi.

BASBAŞ olarak ülkeye yabancı yatırım kazandırmak için Batı Anadolu Serbest Bölgesini yurt dışında tanıtmaya ağırlık verdiklerini söyleyen BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Dr. Faruk Güler, bu çalışmalara bölgeye ilgisi yüksek olan Alman yatırımcıları odağa alarak başladıklarını vurguladı. Almanya’daki toplantılarda genel olarak Türkiye’nin stratejik ve jeopolitik konumunun sağladığı avantajlar ve güçlü üretim altyapısı ile kalifiye insan kaynağı hakkında bilgi verildiğini belirten Dr. Faruk Güler, “Arkadaşlarımız Almanya’nın 4 önemli kentinde gerçekleştirilen toplantılarda, serbest bölgelerin sağladığı teşvik ve avantajları anlattıktan sonra, BASBAŞ özelinde lokasyon avantajları, operasyonel üstünlükler, sunulan hizmetlerin kalitesi, bölgede yatırım süreçlerinin nasıl en kısa sürede tamamlandığı konularını Alman iş insanlarına anlatma fırsatını buldular. Bu tür toplantıların uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki fırsatları daha iyi değerlendirmelerine olanak tanıyacağına inanıyoruz” dedi.

Alman Şirketlerin Türkiye’ye İlgisi Devam Ediyor

Dr. Faruk Güler, AB ile olan ekonomik bağlarının Türkiye’yi birçok açıdan Alman şirketleri için cazip yatırım yeri yaptığını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye Avrupalı şirketler için çok kapsamlı tedarik ve yatırım imkânları sunmaktadır. Türkiye’nin dinamik özel sektörü de ülkemizin cazibesini arttırıyor. Almanya, Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırımlarda hem yatırımların yapıldığı süre hem de yatırım yapan şirketlerin sayısı bakımından lider konumdadır. Yatırımların büyük payını, uzun vadeli yatırımlar oluşturmaktadır. Türkiye’deki faaliyetleri sanayi üretiminden, her türlü ürün ve hizmetlerin pazarlanmasından, perakende ve toptancılığa kadar birçok sektöre uzanan Alman şirketlerinin ülkemizde yatırım yapma isteği hala devam etmektedir. Biz de bu nedenle Batı Anadolu Serbest Bölgesinin yurt dışındaki tanıtımı konusunda bu ülkeye özel önem veriyoruz.”

Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Orta Doğu pazarlarının kesişim noktasında yer alan konumunun Alman yatırımcılara ticaret ve dağıtım açısından büyük avantajlar sunduğunu vurgulayan Dr. Faruk Güler, sağladığı vergi avantajları ve gümrük muafiyetleri ile yatırımcıların maliyetlerini önemli ölçüde düşürerek kâr marjlarını artıran serbest bölgelerin de Alman yatırımcıların yakın markajında olduğunu söyledi. Dr. Faruk Güler, şöyle konuştu: “Serbest bölgelerdeki bürokratik süreçler, genel ticaret ortamına göre daha hızlıdır. Yatırımcılar bu bölgelerde işletmelerini kısa sürede kurarak, bina yatırımı dahi yapmalarına gerek kalmadan pazara daha hızlı girebiliyor. Türkiye’nin Avrupa başta olmak üzere dünyanın en önemli ticaret merkezlerine en hızlı ve kolay ulaşım ağları üzerinde bulunması sayesinde Çin ve Rusya’nın olduğu kadar Alman yatırımcıların da Batı Anadolu Serbest Bölgesine ilgileri yüksek. Biz de bu ilgiyi yatırıma dönüştürmek amacıyla yatırımcının ayağına giderek, bölgemizi en iyi şekilde tanıtıyoruz. Bu çalışmalarımız başka ülkeleri de kapsayacak şekilde yaygınlaşacaktır. “

Basbaş Almanya Görüşmeleri (4)

Basbaş Almanya Görüşmeleri (1)

“Sessiz İşe Alım” (Quiet Hiring)

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)

“Sessiz İşe Alım” (Quiet Hiring)

Sibel ZALOĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)

İş Dünyasında Özellikle Z Kuşağı ile Yeni Gündem Olan Kavramlara Devam…

Son yıllarda Z kuşağının çalışma hayatına girmesi ile, çalışma hayatı ile ilgili yeni kavramlarda ortaya çıkmış oldu. Bu önemli kavramlar arasında “Quiet Quitting, Quiet Firing, Quiet Hiring, kavramları sosyal medyada çok fazla önümüze çıkar oldu.

Tüm bu kavramlar; ABD’de bir Tik Tok kullanıcısının, geçen sayımızda sizlerle paylaştığım makalemdeki “Sessiz İstifa” fikrini bir videoyla paylaşması ile gündeme oturmuştu. Bu gelişmeye istinaden, her gün daha fazla genç çalışan, özellikle Z kuşağı ve Y kuşağının son yıllarda doğan çalışanları bu akıma katılmaya başladı. Hatta tükenmişlik sendromuna girdiklerini ya da işten bıkmış, sıkılmış olmalarından sosyal medyada sürekli bahsetmeleriyle sürekli güncel devam ediyor.

Bu gelişmelerle, paylaşımlarla tabi ki “Sessiz istifa” nın ardından başka bir kavram olan “Sessiz işten çıkarma” da çok konuşulmaya başlandı.

Bu kavram da işverenlerin çalışanları resmi bildirim yapmadan, kendisi ile işten çıkarılacağını paylaşmadan ve kıdem tazminatı ödemek zorunda kalmadan işten çıkarmasının bir yolu olarak geçiyor. Aslında özetle bu terim çalışanların kendilerinin isteği ile ayrılmalarını sağlamak amacıyla, işi çalışanlar için tatsız hale getiren davranışlar bir nevi mobbinge giriyor.

Okuyunca çok haince gelen bu davranışı maalesef birçok küçük firmanın yanında global büyük firmalarda uyguluyor. Bu konuya da detaylı olarak ayrıca diğer dergi sayılarımızda yer vermeyi planlıyorum tabi…

Ancak bugün sizlerle paylaşmak istediğim bu olumsuz kavramların dışında yeni bir kavram daha bulunuyor. Nedir bu kavram dediğinizi duyar gibiyim. “Sessiz İşe Alma” (Quite hiring).

“Sessiz İşe Alma” birçok firma tarafından da uygulanan, çok duyulmayan, ancak benim de çalışma hayatım ve danışmanlığım boyunca birçok firmada desteklediğim, kullandığım son derece etkili olan bir işe alım stratejisi.

Firmalarda oluşan yeni pozisyona, en doğru çalışanı bularak, seçerek işe almak oldukça önemli. Özellikle de çok sayıda olumlu, olumsuz yüzlerce özgeçmiş tarayıp, inceleyerek seçilen cv ler ve yapılan sayısız mülakatlar göz önüne alındığında, her yönü ile ciddi bir zaman kaybı ve riskli bir görev ortaya çıkmaktadır. Riskli diyorum, evet. Ya aday yanlış aday olursa… Bu olasılığı bence birçok meslektaşım ile birlikte düşünmek bile istemeyiz. Bu sonuca varmamak için, sadece gerekli beceri ve deneyime sahip olmakla kalmayıp aynı zamanda şirketin değerlerini ve vizyonunu da benimseyip, sahip çıkacak doğru kişiyi bulmak büyük önem taşımaktadır. İşte bu düşünce ile mükemmel çalışanı sessizlik içinde bulmanın bir yolu da Sessiz İşe Alım…

Evet, doğru duydunuz. “Sessiz işe alım”, işe alım sektöründeki çoğu pozisyon için, yeni ve etkili stratejik hızlı ve güvenilir bir yöntem.

Bu yöntemin anlamı; birçok küçük ve büyük ölçekli firma, kendi çalışanları arasından, dışarıya çıkmadan, şirketindeki açık olan pozisyonlara yetkinlikleri ve kişisel özellikleri uygun olan adayları belirleyerek yerleştirme yapmaları demek. Bu işe alım Stratejisi her yönü ile kazançlı. Hem çalışanlar hem işveren kazanmış oluyor. Şirketler çalışanlarına verdikleri değeri gösterme fırsatı bularak, kariyer planlamalarına destek olmuş oluyor. Çalışanlarda şirketlerinde alanlarında uzmanlaştıkça belli yıllardan sonra alanlarında tıkanıp, daha üst pozisyonlara aynı şirketinde ulaşamayacağı kaygısından kurtularak dışarıda iş aramaya gereksinim duymamış oluyorlar. Kendilerini değerli hissederek, aidiyet duyguları daha da artmış oluyor. Tüm bu artıların yanında şirket açısından da önemli yeni açılan pozisyonlarına en az maliyetle işine sadık, aidiyet duygusu yüksek, alanında profesyonel çalışanlar istihdam edilmiş oluyor. Bu uygulama ile yeni maliyetlerin en düşükte kalması sağlanıyor, oryantasyon programları, verilecek eğitim, gelişim hizmetleri de maddi ve manevi, ayrılacak zaman da dahil harcanacak iş gücünü ve işveren riski de daha aza indirgenmiş oluyor.

Doğru Sessiz İşe Alım Nasıl Yapılır?

Sessiz işe alım, geleneksel işe alım yöntemlerine göre aday deneyimine ve değerlerine öncelik veren bir işe alım sürecidir. Süreç, herkese açık iş ilanı içermeden bunun yerine çalışanların görüş ve mesleki yetkinliklerinin kişisel becerilerinin, işi ne kadar uygun olup, olmadıklarını, görev tanımın ve iş içeriklerini yapıp, yapamayacaklarını içerir. Bu yaklaşım ile amaç geleneksel işe alım uygulamalarının kaosu olmadan mükemmel adayı bulmaktır. Sessiz işe alım sürecinde önce şirket içi adaylar gözden geçirilerek uygun gözüken uzun aday listesi yapılarak işe başlanır. Bu listede özellikle iş ve görev tanımları, yetkinlikler ve kişisel özellikler ayrıntılı olarak gözden geçirilerek, uygun adaylar belirlenip kısa liste oluşturulmalıdır. Bu kısa listedeki tüm adaylar, yeni pozisyonun gerektirdiği tüm kriterlere göre incelenip, (eğitim, kıdem, gelişime açıklık, liderlik veya yöneticilik vasfı, yabancı dil gereksinimi, mesleki alanda bilgi, birikimi, vb.)  Değerlendirilerek uygun aday seçimi yapılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, torpile açıklık olmaması, ikinci önemli konu ise, adayın tüm üst yöneticilerle birlikte seçilmesi, şeffaf tüm çalışanların gelişmelerle ilgili bilgilendirildiği bir ortam yaratarak, ortak karar verilmesidir.

“Sessiz İşe Alım” ın İşleyiş Süreci ve Yararları Nelerdir?

  • İşveren ve yöneticilerin, potansiyel çalışanların tüm özelliklerini inceleyerek, çalışanlarını daha iyi tanımasını sağlar. Bu özellik “Sessiz İşe Alım” ın en önemli başlangıç basamağıdır.
  • Çalışanlar arasında sıkı İletişim Kanalları Oluşturulmasını sağlar. Çalışanlarla şirketin misyonu ve vizyonu doğrultusunda hedeflerin ve güncel kararların, yapılanmanın, değişimin vb. şeffaf bir şekilde iletişim kurulmasını sağlayarak, güven duygusu oluşturarak, aidiyet duygusunu artırır.
  • Çalışanlarla bağlantıda olarak şirket içinde oluşabilecek veya oluşan iş ve gelişim fırsatları paylaşılmış olur. Bu durum değerli ve kaybedilmemesi gereken uzun soluklu çalışanlar için kendi şirketlerinde kariyerlerine basamak olabilecek uygun pozisyon ve fırsatlar çıkabileceğini göstererek, onların dışarıda iş aramalarına, farklı şirketlerdeki kariyer atamalarına özenmelerini engellemiş olur.
  • Çalışanlara özellikle Sessiz İşe Alım pozisyonları ve/veya listedeki adaylara sürekli geri bildirim verilmesi çalışanlardaki olumlu motivasyonu artırır, kendilerini sürekli geliştirmeye çalışmaları konusunda tetikler.
  • Çalışanlar, sessiz işe alım sürecinde verilen görevler aracılığıyla deneyim ve yeteneklerini geliştirme fırsatı bulurlar.
  • Hatta çalışanlardan bazıları, bulunduğu pozisyondan memnun değilse, istediği pozisyona geçebilme fırsatı yakalayarak, mutlu çalışan kazanışmış olur.
  • İşe alım yapacak bölüm çalışanları için mülakat süreci için harcanan zamandan tasarruf edilmesini sağlar.
  • Süreç boyunca daha sağlam bir ekip ruhu oluşturularak, şirket içinde başarı her alanda kaçınılmaz olur, bu durum hedeflere olumlu yansır.

Konuyu toparlamak gerekirse Z kuşağının çalışma hayatına girmesi ile birlikte birçok yeni kavram, trend, vaka adına her ne diyeceksek… çok çeşitli tanımlar duymaya devam edeceğiz. Bu vesile ile çoğumuzun, çocuğu, torunu yeni nesil genç arkadaşlarımıza aramıza hoş geldiniz diyerek, onlarla başarı dolu yolculuklara birlikte devam edeceğimiz için şahsım adına mutlu olduğumu belirtmek isterim.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)Sessiz İşe Alım için ise her yönüyle desteklediğim, işveren ve çalışan açısından oldukça verimli bir uyguladığım bir işe alım süreci olduğunu vurgulamak istiyorum.

Sağlık ve sevgiyle kalın.

Sibel ZALOĞLU

Afet Yönetiminin Yol Haritası NADMEX’te Çizildi

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet Fuarivezirvesi

Afet Yönetiminin Yol Haritası NADMEX’te Çizildi

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet FuarivezirvesiTG Expo kuruluşlarından Sektörel Fuarcılık ve İstanbul Teknik Üniversitesi organizatörlüğünde afetlere karşı mücadele stratejilerinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nde dünyadan ve Türkiye’den alanında uzman isimlerin katılımıyla afet yönetiminin yol haritası oluşturuldu. İstanbul Fuar Merkezi’nde üç gün boyunca 12 oturumda 45’ten fazla ve 20 Expert Talks programında 20’yi aşkın konuşmacıyı ağırlayan NADMEX’in ilk yılında 80’in üzerinde katılımcı firma ve 7 bin 456  ziyaretçi yer aldı. Fuardaki oturum ve tatbikatlar, son günde de ilgiyle takip edilirken TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel, NADMEX’in 2025 yılında büyüyen bir program ve daha fazla uluslararası konuşmacının katılımıyla gerçekleştirileceğini ifade etti.  

Sektörel Fuarcılık ve İstanbul Teknik Üniversitesi organizatörlüğünde akademi, kamu, özel sektör ve STK’lardan afet yönetimi konusunda uzman uluslararası duayen isimleri tek çatı altında buluşturan NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nin ilk yılı tamamlandı. 2-4 Ekim tarihleri arasında “Hayat Değerlidir” sloganıyla gerçekleştirilen NADMEX’te afet yönetimindeki en yenilikçi ürünler ve çözümler ziyaretçilerle buluşurken afet yönetimi alanında en önemli konuların, gelişmelerin ve stratejilerin ele alındığı oturumlar, Expert Talks programı ve Tatbikat Alanı etkinlikleri katılımcılarla buluştu. Fuar ilk yılında 80’in üzerinde katılımcı firma ve 7 bin 456 ziyaretçiyi ağırladı.

Nadmex Afetfuarivezirvesi 4

2025’te Yeniliklerle Gelecek

Afet farkındalığını artırmak sloganıyla çıktıkları yolculukta NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nin toplumun her kesiminden yoğun ilgiyle karşılandığını ifade eden TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel, “Son yıllarda yaşadığımız acı sonuçlarla karşılaştığımız afetlerin ardından akademi, kamu, özel sektör ve STK’lar ile birlikte yol haritası çizmeyi önemli bir sorumluluk olarak gördük. Bu noktada birçok sektörü kapsayan afet yönetimi üzerine yoğunlaşarak oluşturduğumuz NADMEX’in ilk yılında birçok arama kurtarma ekibi ve STK’yı ağırladık. Aynı zamanda fuar afet sonrası süreçlerde ve afet yönetiminde kullanılan teknik ekipmanları, erken uyarı sistemleri gibi teknolojik çözümleri üç gün boyunca sergiledi. Önümüzdeki yıl gerçekleştireceğimiz fuarda daha fazla konuşmacı ve firmaya ev sahipliği yapmak için çalışmalarımıza şimdiden başladık. Tabii bunu yaparken nitelikten hiçbir zaman ödün vermeden fuarın sürdürülebilir başarısını da dikkate alacağız. Bunun için önümüzdeki yıl  ürün gruplarımızı genişletiyor ve yurt dışından yeni iş birlikleri ile daha da büyüyor olacağız.

Sosyal Yapılanma Süreci Ele Alındı

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet FuarivezirvesiFuarın son gününde “Afet Sonrası Uzun Dönem İyileşme Süreci” başlıklı keynote oturumunda konuşan Doshisha Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Shigeo Tatsuki, bir afetin ardından bölgedeki insanların iyileşme sürecini, afetten etkilenen bireylerin hangi koşullarda ve nasıl normal hayatlarına dönebileceğini ve buna paralel olarak gerçekleşen sosyal yeniden yapılanma sürecini ele aldı. Günün alanında uzman konuşmacılarını buluşturan oturumları arasında ise “Afetlerde Geçici Barınma, Lojistik ve Afet Yönetimi”“Altyapı Sistemlerinin Afetlere Hazırlığı” ve “Afet Yönetiminde Finansman Stratejileri” yer aldı.

“Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır”

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır

“Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır”

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri SaldırısıdırLübnan’da yaşanan pager ve telsiz saldırılarının siber saldırı değil, tedarik zinciri ve elektronik saldırı olduğunu söyleyen Fatih Zeyveli, tek çözümün milli yazılım ve yerli ürün üretimi olduğunu açıkladı. Tedarik zinciri saldırılarının teknolojiyle entegre olduğunda ne kadar tehlikeli boyuta ulaştığını gösterdiğini söyledi.

Lübnan saldırısının bir tedarik zinciri saldırısı olduğunu söyleyen Zeyveli, yapılan saldırıların teknoloji kullanılarak yapıldığında ne kadar tehlikeli olacağını dünyaya gösterdiğini söyledi.

Türkiye’nin yerli ve milli üretimde hiç olmadığı kadar iddialı olduğu ve ihracat rekorları kırdığı bir dönemde siber güvenlik uzmanları Türkiye’deki şirketlere hayati bir uyarı yaptı: Dijital güvenlik risklerinizi bilin ve önlemini almazsanız üretiminiz durabilir. Emekleriniz zarar görebilir.

Devletler, endüstri liderleri, sektör temsilcileri, büyük işletmeler, KOBİ’ler, yeni kurulan girişimler daralan ekonomide kendi alanını oluşturmak ya da genişletmek için adeta savaş veriyor.

Saldırıların, savaşların ve hatta sömürünün önemli kısmı artık gerçek dünyada yapılmıyor. Sanal dünyada yapılan devletler arası savaşların yanında, kurumlar ve şirketler arasında yapılan endüstri savaşları, pazar edinme mücadeleleri ve kritik yenilikleri ele geçirme saldırıları hiç olmadığı kadar yükseliyor.

2024 Kimlik Avı Durum Raporu’na göre her yıl her 100 işletmenin 69’una fidye yazılımı bulaştığını ortaya koyduğunu açıklayan Türkiye’nin dönüşüm liderlerinden BeyazNet CEO’su Fatih Zeyveli, Türkiye’nin yerli ve milli ürünlerinde ve ihracatında hızla büyürken saldırılara karşı önlem almazsa bu hakimiyetini siber güvenliğe kaybedebileceği konusunda uyardı.

Envanterinizi Bilin, Riskinizi Fark Edin ve Yönetin

Daha karmaşık saldırılar, sıfır gün denilen bilinmeyen güvenlik açıklarının keşfedilmesi, fidye yazılımının yayılması, devletler arası tehditler ve internete bağlı nesnelerin açıklarıyla mücadele giderek zorlaşıyor. Bu duruma dikkat çeken Zeyveli, kurumlara önerilerini şöyle sıraladı:

“Kurumların envanterinin ve olası güvenlik açığı profilinin iyi çıkartılması gerekiyor. Birçok kurum firewall ve antivirüs ile tehditleri tamamen bertaraf ettiğini düşünüyor. Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi kapıyı koruyarak güvenliğimizi sağlayacağımızı düşünüyoruz. Yaşanan zaafiyetlerin %44’ü mevcut sistemlerin yanlış konfigüre edilmesinden kaynaklanıyor. Risklerimizi bilmeden önlemlerimizi alamayız. Tüm kurumların regülasyon bakışı ile teknik kontroller yapıp olası risklerini belirlemesi gerekiyor. BeyazNet veya benzeri uçtan uca siber güvenlik olgunluk analizinin yapılması yaşanabilecek kayıpları büyük oranda engelliyor. En azından Deepinfo benzeri bir ASM ürünü dışarıya açık servislerin, teknolojilerin ve risklerin kolayca tespit edilmesi mümkün.”

Kötü Amaçlı Yazılımda En Büyük Hedef Yeni Türkiye

Kurumların güvenlik açığı profilinin iyi çıkartılması gerekiyor. Risk değerlendirmesi, saldırı yüzeyi analizi, etkili azaltma stratejileri ve kaynakların önceliklendirilmesiyle güvenlik açıklarının azaltılması büyük önem kazanıyor. İyi bir analiz ve sağlıklı yaşayan bir sistemin kurulması ile siber güvenlik mümkün.

Kötü amaçlı yazılımların birçoğu özellikle Ash Trojan dünya çapında en çok Türkiye’deki kullanıcıları hedefledi. Fidye yazılımları dünyada en çok Türkiye’yi vurdu.

Çalışanlarınızı Acilen Eğitin

Bilişim uzmanlarına göre, yaşanan olayların %80’i kurum- çalışanlarından kaynaklanıyor, ancak çoğu çalışan güvenlik risklerinden haberdar bile değil. Her dört kurumdan üçü iş e-postaları ihlaline maruz kalırken bunların sadece 1’i kullanıcılarını eğitti.

Açık Kaynak Yazılıma Geçin

Lisanslı yazılımlar saldırıların kolay hedefi olduğu için T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kamu kurumlarına geçiş için talimat verdi. Milli şirketlerde daha az hedef olmak için açık kaynak kodlu yazılımlara geçmesi öneriliyor. Topluluğu güçlü açık kaynak uygulamaları çok hızlı güncelleniyor, bu da uygulamaların daha güvenli olmasını sağlıyor.

Fidye Ödeyerek Verilerinizi Geri Almak Yetmiyor!

Türkiye’de fidye yazılım mağduru şirket sayısının giderek arttığı görülüyor. Ancak fidye ödeyip bilgilerini alan kurumların çoğu birkaç ay sonra benzer saldırıyı bir daha yaşıyor. Bu da fidye yerine siber güvenlik sistemlerinize yatırım yapmanın önemini ortaya koyuyor.

Türkiye’de Risk Tahmin Edilenden Daha Fazla

Siber güvenlikte dünyada en hızlı kendini geliştiren finans sektörü olurken, durumu kötüleşen ise tarım ve inşaat sektörleri oldu. Havacılık ve finansal hizmetler sektörü en dirençli sektörler arasındayken eğitim, eğlence ve yeme-içme sektörü en kötü durumda görünüyor. Türkiye’de ise, 10 kurumdan sadece 1-2’sinin siber güvenlik önlemleri aldığını söyleyen Zeyveli, yerlileşen ve millileşen Türkiye’nin tahmin edilenden daha büyük bir risk altında olduğunu söyledi.

Her Üç Saldırıdan Biri Güvenlik Açığından

Son kullanıcının 2023 yılında raporladığı yaklaşık 2 milyon benzersiz tehdidin yarısı kimlik bilgisi avı türünde saldırıları içeriyor. Kötü amaçlı yazılım, bankacılık, bot, uzaktan erişim, dosya indirme, hırsızlık, spam, anahtar, arka kapı, fidye, telefon, ödeme dolandırıcılığı olarak sıralanıyor. Diğer yandan, her 100 saldırının 66’sı güvenlik açığından, 24’ü hedefli saldırıdan, 9’u kötü amaçlı yazılımdan, 12’si nesnelerin interneti saldırılarından kaynaklanıyor.

Baskı ve Reklam Dünyasının Liderleri FESPA Eurasia’da Sektöre Yön Verdi!

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Baskı Ve Reklam Dünyasının Liderleri Fespa Eurasia’da Sektöre Yön Verdi!

Baskı ve Reklam Dünyasının Liderleri FESPA Eurasia’da Sektöre Yön Verdi!

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Baskı Ve Reklam Dünyasının Liderleri Fespa Eurasia’da Sektöre Yön Verdi!Sektörün heyecanla beklediği Avrasya Bölgesi’nin lider geniş format baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia 2024, bu yıl da sektör liderlerini ağırladı. Sektörden gelen yoğun talep üzerine 11-14 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen bu büyük buluşma, 8 binden fazla sektör profesyonelini ve binden fazla uluslararası ziyaretçiyi ağırlayarak 4 günde tüm yıl için 1 milyar euroluk iş hacmine ev sahipliği yaptı…

Endüstriyel reklam ve dijital baskı dünyasının buluşma noktası FESPA Eurasia, bu yıl da İstanbul Fuar Merkezi’nde büyük bir katılım ile sektörü bir araya getirdi. Tüm yıl heyecanla beklenen FESPA Eurasia 2024, İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) 11-14 Eylül tarihleri arasında 400’den fazla marka ve 8 bini aşkın ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. 64 ülkeden ziyaretçi çeken FESPA Eurasia ile yerli üreticiler yeni pazarlara açılma fırsatı buldu. FESPA Eurasia, 4 günde tüm yıl için 1 milyar euroluk iş hacmi yarattı. FESPA Eurasia, bu yıl da endüstriyel reklamcılıktan geniş geniş format dijital baskıya, promosyon baskı ürünlerinden LED’lere, 3D ürünlerden araç kaplamaya kadar en son teknolojilere ev sahipliği yaptı.

Dünyaya Açılan Kapı

Bu yıl 11. kez düzenlenen FESPA Eurasia, Avrasya Bölgesi’nin baskı ve endüstriyel reklam sektörü için en önemli buluşma noktası olmaya devam etti. Fuarın başarısını değerlendiren FESPA Eurasia Yönetim Kurulu Üyesi Levent Olcayto, şöyle konuştu: “FESPA Eurasia 2024’te 8 binden fazla tekil ziyaretçiye ulaştık. Bu ziyaretçilerin %14’ünü Türkiye dışından gelen sektör profesyonelleri oluşturdu. En fazla katılım, Çin, Hollanda, Kosova, Bulgaristan, İran, Sırbistan, Yunanistan, Tunus, Makedonya ve Irak gibi ülkelerden sağlandı. Türk firmalar, bu etkinlikte yeni pazarlar keşfederek önemli ihracat bağlantıları kurma fırsatı yakaladı. Endüstriyel reklam, dijital baskı, geniş format baskı, tekstil ve serigrafi baskı gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren sektör temsilcileri, en yeni ürün ve teknolojilerini tanıttı. Gelecek yıl da 12. kez sektörü desteklemeye devam edeceğiz.”

Sektör Profesyonellerine Özel Atölyeler

FESPA Eurasia 2024’te bu yıl içeriği zenginleştirilen “Endüstriyel Reklam Uygulama Atölyesi” etkinlikleri bu yıl da büyük ilgi gördü. Ziyaretçiler, sektörde tanınmış isimler Hasan Gürşan, İsmail Erzurumluoğlu, Sedat Zeytin, Asım Doğan ve Orafol firması tarafından sunulan, araç kaplama, tabela yazımı, minyatür araç maketleri uygulaması, dekota rölyef tablo uygulamaları ve neon uygulama gibi çeşitli konularda uzmanlar tarafından yönetilen atölyelere katılarak bilgi ve deneyimlerine yeni bakış açısı ekleme fırsatı yakaladılar.

Sektörün Duayenine Saygı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Baskı Ve Reklam Dünyasının Liderleri Fespa Eurasia’da Sektöre Yön Verdi!Fuar kapsamında gerçekleştirilen özel etkinliklerden biri de sektörde 48 yılı geride bırakan Şaban Beyler’e yapılan onurlandırma töreniydi. 12 Eylül 2024 Perşembe günü İstanbul Reklam Standı’nda düzenlenen bu etkinlik, katılımcılara sektörün önde gelen isimleriyle buluşma ve keyifli bir akşam geçirme fırsatı sundu.

Otellerde Mimari Görünümdeki Gizem: Temalı Oteller İle Gelen Kalite Yarışı

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerde Mimari Görünümdeki Gizem Temalı Oteller İle Gelen Kalite Yarışı

Otellerde Mimari Görünümdeki Gizem: Temalı Oteller İle Gelen Kalite Yarışı

Ali Rıza DÖLKELEŞSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerde Mimari Görünümdeki Gizem Temalı Oteller İle Gelen Kalite Yarışı

Mutfak Yöneticisi / Food EDİTÖR

Son yıllara baktığımızda otel mimarilerinde büyük değişimler olmakta. Bu büyük değişim kalite ve hizmetin artmasında büyük bir unsur oluşturmakta.1995 yılları öncesindeki HB sistemindeki o özlenen hizmet anlayışı nihayet kısmen de olsa tekrar hizmet ve kalite olarak yerini tekrar almaya başlamıştır. Bunun en büyük göreceli değeri konsept Otellerinde ve yeni açılan tesislerimizde görmekteyiz.

Türkiye Turizmine artık beş yıldız ve üzeri tesislerde yer almakta. Benim anlam veremediğim bu tesislere çoğu Turizmciler ve çalışanlar karşı olarak eleştiri yapmakta. Belki personel alt yapısı olarak daha hazır olmayabiliriz ve son yıllarda yaşadığımız Covid 19 hastalığından ötürü de birçok profesyonel personelde Turizmi terk ettiler, ama hiç kimsede göz ardı etmesin ki bu Akdeniz bandında olsun Kıbrıs’ta olsun  o kadar güzel kaliteli tesislerimiz var ki çoğu Avrupa standartlarının üstünde.

Bu tesislerimizde tamamen misafir memnuniyeti için komisinden, Genel Müdürüne işini severek canla, başla çalışan günün on altı saatini tesise adayan Turizm çalışanlarına haksızlık ediliyor. Türkiye Turizmi özellikle Akdeniz Bölgesinde temalı ve yedi yıldızlı tesisler geç bile kaldı diye düşünüyorum. Bize ne düşüyor bu oluşumu ve kaliteyi destek verip besleyerek o özlenen beklenen kaliteyi tekrar bugün ve yarınlarda hayata geçirmek olacaktır.

Anlamsızca eleştirmek Turizmimizi bir yere götürmeyecektir. Hemen klasikleşmiş bahane oda fiyatları ‘’arkadaş bu tesisler yapılıyor ama nasıl kaç € fiyatına satacaksın, hangi personel ile hizmet vereceksin ‘’vb. sözler kısır döngü den öteye götürmez. Bana göre önce ürünü yaratmak gerekir.

Kaliteden ve paradan kaçmadan ürünü çıkarttığımızda ki Ceo ve Genel Müdürlerimiz çıkartıyor. Bununla birlikte satış pazarlama ekiplerimizde daha iyi bir şekilde bu konsepti ve ürünü pazarlayacaktır. Ürüne güvenerek daha çok misafir ( turist ) getirmeyi sağlayacaklardır. O zaman da kademeli olarak fiyatlarımız artacaktır.

Aynı AVM alışveriş merkezi içerisin deki A mağazasın da 600 TL gömlek var. Aynı alış veriş merkezinde diğer B mağazasında da 150 TL ‘da gömlek var ve her iki gömleğin de alıcısı var. Tesislerimize biraz da bu göz ile bakmak gerekir.

O zaman kalitenin hizmetin fiyatlarımızın artmasının yan tesiste X €  iken diğer tesiste XX € olmaması için hiçbir sebep olmayacağını göreceğiz. Yeter ki ürünü ortaya çıkaralım. Biz Mutfak Şefleri de En iyi lezzet ve sunumlarımız ile bunu birleştirelim. Bunu da son yıllarda çok belirgin olarak tesislerde görmekteyiz.

Sevdiğim Sözler

Yaşlı kızıl dereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş ,az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı.

Köpeklerden biri beyaz biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesinin önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin gözü önünde tuttuğu yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar.

Çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık merakla ,sordu dedesine.

Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

‘’Onlar’’ dedi. ‘’benim için iki simgedir evlat’’

—Neyin simgesi’ ’diye sordu çocuk.

İyilik ile Kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur.

Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm.

Onun için yanımda tutarım onları. Çocuk, sözün burasında; ’mücadele varsa, kazananı da olmalı’ ’diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

—Peki’’ dedi.’’ Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?’’

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa,

—Hangisi mi evlat?

Ben, hangisini daha iyi beslersem o kazanır!’’

Sevgi ve Saygılarım ile ..

İyi Pazarlar. İyilikle kalın.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Otellerde Mimari Görünümdeki Gizem Temalı Oteller İle Gelen Kalite YarışıAli Rıza DÖLKELEŞ

Limak Cyprus Deluxe Hotel

Mutfak Yöneticisi / Food EDİTÖR

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Eylül Ayı Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Eylül Ayı Değerlendirmesi

FKB Ekonomik Görünüm Endeksi Eylül Ayı Değerlendirmesi

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Fkb Ekonomik Görünüm Endeksi Eylül Ayı DeğerlendirmesiFinansal Kurumlar Birliği’nin (FKB) İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirdiği “FKB Ekonomik Görünüm Endeksi”nin (FKB-EGE) Eylül ayı bülteni yayımlandı. FKB-EGE kapsamında gerçekleştirilen ankete göre, enflasyondaki düşüş beklentisi Eylül ayında da sürdü. Eylül ayı enflasyon beklentisi yüzde 2,54’e geriledi.

Banka dışı finans sektörü temsilcileri ile ülke ekonomimizin kalkınması için faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği (FKB); Ekonomik Görünüm Endeksi’nin (FKB-EGE) Eylül ayı bültenini yayımladı. Finansal sistemin sağlıklı işleyebilmesi ve gelişebilmesi için çatısı altındaki 5 sektörde faaliyet gösteren 124 şirketle finansmana erişimi kolaylaştırarak, ekonomik gelişmeye katkı sağlayan FKB’nin, İstanbul Üniversitesi iş birliği ile oluşturduğu FKB-EGE’nin Eylül 2024 tarihli endeks ve anket verilerinde, sıkılaştırma politikalarının etkilerini sürdürdüğü gözlendi.

Fkb LogoFKB Ekonomik Görünüm Beklenti Anketi verilerine göre; enflasyon beklentisi, bir önceki aya göre düşüş trendini Eylül ayında da devam ettirerek, yüzde 2,54 olarak gerçekleşti. Ağustos ayı için yüzde 2,94 olan ay sonu enflasyon beklentisine göre yaşanan azalış, ekonomiye ilişkin olumlu sinyallerin devam ettiği şeklinde yorumlandı.

FKB-EGE’nin değişimine bakıldığında ise; Temmuz ayında 0,86 puan artarak 99,32 değerine yükselen endeksin, Ağustos ayında 0,44 puan azalarak 98,88’e gerilediği görüldü. Endeksin alt bileşenlerinde de düşüş izlendi. Faktoring Sektörü Endeksi Ağustos 2024’te 0,33 puan azalarak 99,75 değerine, Finansal Kiralama Sektörü Endeksi 0,57 puan azalarak 101,18 değerine ve Finansman Sektörü Endeksi de 0,45 puan azalarak 95,69 değerine geriledi.

FKB Ekonomik Görünüm Anketi Eylül ayı sonuçlarına göre katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi 2024 yıl sonu için yüzde 3,32 ve 2025 yıl sonu için yüzde 3,51 oldu. Aynı yıllar için OVP’nin sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4; IMF’nin ise sırasıyla yüzde 3,6 ve yüzde 2,7 olan öngörüleriyle karşılaştırıldığında; katılımcıların GSYH büyüme oranı beklentisi, 2024 yıl sonu için OVP ve IMF öngörülerinin altında, 2025 yıl sonu için de OVP öngörülerinin altında, IMF’nin öngörülerinin üzerinde oldu.

Araştırma ekibinden İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Şeker, sektörün enflasyonist ortama ilişkin beklentilerinin pozitif yönde evrilmesinin, dolayısıyla düşüş trendinin devam etmesinin hedeflenen enflasyona paralellik seyrettiğini belirtti. Bu trendin devam etmesini ekonomi yönetiminin politikalarına güven duyulduğu şeklinde okunabileceğini söyleyen Prof. Dr. Şeker, FKB-EGE’nin tüm alt bileşenlerinde azalışın önümüzdeki aylardaki trendine göre yorumlanmasının daha doğru olacağını ifade etti.

FKB-EGE Eylül ayı bültenine aşağıdaki linkten veya ekten ulaşabilirsiniz.

https://www.fkb.org.tr/Sites/1/upload/files/FKB_Eylu%CC%88l_Bu%CC%88lteni-3951.pdf

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.