Mısır’da İş Ortamı…

Mısır’da İş Ortamı
Mısır’da İş Ortamı

Mısır’da İş Ortamı…

Utkan ULUÇAY utkan.ulucay@gmail.com

Yaklaşık beş aydır Mısır’da büyük ölçekli bir hazır giyim grubunda çalışıyorum. Akdeniz sahilinde, Süveyş Kanalının girişinde yer alan Port Said şehrinde yaşıyorum. Şehir kanal sayesinde İstanbul’a benzer şekilde Asya (Port Fuad) ve Afrika (Port Said) kıtaları üzerinde konumlanıyor. Denizde gece-gündüz çok sayıda geminin tek sıra halinde kanala ilerlediği veya kanaldan ayrıldığı görülebiliyor. Tecrübelerimi bireysel, firma ve ülke ölçeğinde paylaşmak istedim.

Bireysel açıdan…

Senelerce ihracat yapan büyük firmalarda çalışmama rağmen Türkiye’deyken dünyanın

Mısır’da İş Ortamı
Mısır’da İş Ortamı

küçük olduğunu hissetmemiştim. Burada tuhaf şekilde global hissini alıyorum. Bir toplantıda Mısır şirketinin Türk yöneticisi ve Filipinli müşteri temsilcisi, Amerikalı müşterinin İsrailli acentesi ve acentenin Hong Kong’lu kalite müdürü ve Hint inspektörüyle bir araya geldik. Her akşam otele dönerken arabada bir Mısırlı, bir Türk, bir Filipinli ve bir Hint şeklinde fıkra tadında seyahat ediyoruz.

İngilizce bilen mühendis veya müdür çalışanlar aracılığıyla iletişimdeyim. Lisandan öte kültür farkı nedeniyle sorun çıkıyor. Örneğin kendinize yol açmak için elinizle gayret ettiğinizde önce “dokunma” sorunu, sonra da “elinin tersi” sorunu yaşanıyor. Kadınlara değmeyeceksin kuralı tamam ama aslında erkekler de temastan hoşlanmıyor. Sokakta veya fabrikada tanımadığınız insanlar selam verdiğinde almanızı, ellerini uzattığında tokalaşmanızı bekliyorlar. Hijyen çoğu zaman kafanızı kurcalıyor. Sürekli klimalı ortamlar nedeniyle alerji veya klima kaynaklı bakteri-virüs teması var, Türkiye’de zorunlu olmayan çok sayıda aşıyı tedbiren yaptırmama rağmen sık sık nezle-grip-soğuk algınlığı sorunu yaşıyorum.

Güzel bir apart otelde konaklıyorum, evde kalmaya nazaran çok daha steril ve pratik oluyor. Dışarıda McDonald’s gibi standart yerlerde veya yakın çevremin önerdiği bilinen yerlerde yemek yiyorum. İş yerindeki bir diğer arkadaşım oteldeki odasında yer alan buzdolabı, ocak, mikro dalga, mutfak sayesinde Türk işi yemek yapabiliyor. Şehirde bilinen bir kuru temizlemeciyle kirli çamaşır sorunu çözülüyor. Arzu edenler için bira alınabilecek yerleri şoförler biliyor. Etrafta kahve-nargile mekanları var, sahil boyunca konteynerin alt tarafı mutfak ve üst tarafı teras düzenlemesiyle irili ufaklı plaj büfeleri bulunabiliyor.

Toplu taşıma neredeyse yok, dolmuşlar var, zor şartlarda seyahat ediliyor. Taksiler çok eski, bakımsız ve 25 EGP (Egyptian Pound) gibi neredeyse tek tarifeyle çalışıyor. Dolar kuru kabaca 50 EGP ve sabit seyrediyor, TL kuru 0,70 gibi görünüyor. Döviz bozdurma işi zahmetli, kimlik fotokopisi evrak vb istenebiliyor, dolar almak her zaman kolay değil. Kredi kartları düzgün çalışıyor. Modern ürünler içeren temiz marketler, toplu alışveriş marketleri veya pazar yerleri geniş seçenek sunuyor. Uber ve InDrive adında mobil ulaşım seçenekleri var, yemek sepeti veya hepsiburada tarzında alışveriş siteleri kullanılıyor.

Ülkeye gelirken uçakta göçmen kartı dolduruluyor, girişte 25USD vize ücreti ödeniyor, iki şişe yüksek alkollü içkiye izin veriliyor. İki ayda bir çıkış yaparken yaklaşık 30USD vize aşım ücreti ödüyorum. Son işyerinden alınacak referans yazısı, il ticaret odası ve valilikte apostil edildikten sonra Hidiv Kasrı’ndaki Mısır elçiliğinden oturum izni için başvurulabiliyor. İzin için dört ay kesintisiz Mısır’da kaldığınız pasaport üzerinde belgelemeniz isteniyor. Böylece Türkiye’den çıkarken yurt dışı çıkış harç pulu, giriş vize ücreti ve vize aşım ücreti ödemenize gerek kalmıyor.

Altın takıya pek hoş bakılmıyor. Aksesuar olarak saat çok önemli ama zamanın maalesef hiç değeri yok, işler çok yavaş ilerliyor ve buna alışkınlar. Dahili yayınlarda, arabalarda, kahvelerde sürekli Kur’an yayını var. İş saatlerinde dahi namaz vakitleri geldiğinde birisi yüksek sesle ezan okuyor ve üç kişi birlikteyse biri imam oluyor (cemaat). Kimi zaman arkadaş arabasında veya otelin havuz başında Arapça pop şarkı çalınıyor ve senelerce Arapçayı sadece Kur’an olarak kabullenen benim gibilerde tatlı bir şaşkınlık yaşanıyor.

Şirket açısından…

50.000 adet/gün ile Mısır’ın en büyük kapasitesine sahip olan önemli bir ihracat firmasındayım. QIZ (Qualified Industrial Zone) içinde yer alan 15 ayrı fabrikadan oluşan kumaş depoları, kesim, dikim, lazer, yıkama, ütü-paket tesislerinden oluşan çok ciddi bir yapılanma var. Zaman içinde büyürken bölgenin sınırlı alanı nedeniyle birbirine yakın çok sayıda binadan oluşuyor. Binalar arasındaki malzeme hareketleri için ayrı bir departman var, muhasebe bağlantılı olarak taşıma yapılıyor, hava-yol-ekipman şartları nedeniyle %2-3 mertebesinde ikinci kalite söz konusu oluyor. Çok katlı binalar, binalar arası geçişlerle birleştirilen alanlar var.

QIZ yapısında hammaddenin %30 İsrail menşeili olduğu belgelendiği takdirde ABD’ye girişte %16-30 arasında vergi istisnası var, Amerikalılar bölgede İsrail’e komşu olan Mısır ve Ürdün’de bu bölgeleri kurarak ticaret ortamını hazırlamışlar.

Müşteriler işlerin yavaş olduğu bilinciyle temel ürün gruplarında senelik programlarla sipariş yerleştiriyor, uzun termin veriyor, gecikme halinde ceza uyguluyor. Kalite sorunları olacağı bilinciyle sıkılaştırılmış AQL (Acceptable Quality Level) yöntemini minör hata olmadan, üründe bölge ayrımı yapmadan %1 ila %2,5 majör hata sınırıyla uyguluyorlar. Sosyal ve çevre uygunluk konularında Türkiye’deki gibi ciddi bir denetim ve takip mekanizması yok, haksız rekabete konu olacak ölçüde kolay belgelendirme servisi alınabiliyor. Türkiye’de çevresel uygunluk kapsamında konuşulmayan parça boya siparişleri büyük adetlerle verilebiliyor.

Tek bir model ve iki ayrı yıkamadan 800.000 adetlik siparişler görülebiliyor. Dolayısıyla bant bir sefer rayına oturduğunda sürekli ve düzenli üretim, tekrara dayalı öğrenme sayesinde AQL %1 seviyesinde geçecek kaliteye ulaşılabiliyor. Küçük adetli siparişlere çok temkinli yaklaşıyorlar, dolayısıyla QIZ avantajının da etkisiyle genellikle Amerikan müşterilere servis veriliyor.

Çok fabrikalı yapılarda tuhaf şeklinde “izole adalar” durumu görülüyor. Tüm yöneticiler her şeyi çok iyi bildikleri için kimse yan tesiste benzer işin nasıl yapıldığına bakmıyor, dolayısıyla iyi uygulamaları yaygınlaştırmakta çok gecikiyorlar. Alfabe ve lisan farkı nedeniyle sektördeki gelişmeleri yakından takip konusunda Türkiye kadar hızlı değiller. Tekstil-hazır giyim teknolojisinde kabaca 20 yıl, temel mühendislik-yönetim bilimlerinde kabaca 30 yıl gerideler. Örneğin yıkamaların çok büyük kısmında otomatik dozaj sistemi yok, kesimhanelere otomatik kesici (cutter) yeni giriyor, planlamalar hala excel üzerinde yapılıyor, prim sistemlerinin çoğu zaman bir dayanağı yok, kalite yönetimi – yetenek yönetimi – bant dengesi gibi temel konularda büyük eksikler var.

Doğru bilgi almakta çok sıkıntı çekiliyor, inkar yaygın, dolaylı anlatım biçimi sevildiği için benim gibi doğrudan olanlara hayat zorlaşıyor. Çok fazla konuşuluyor, hatta kimi zaman konuşmaktan iş yapacak zaman kalmayabiliyor. Hiyerarşi fikri neredeyse kast örgütü kadar katı olarak iliklerine işlemiş. Bir yerde işçinin bir işi yanlış yaptığını gördüğünüzde işçiye değil, bulabilirseniz ustasına söyleyeceksiniz; ustası işçiye gitmek yerine müdürüne danışmaya gidecek; sonra değerlendirme yapılacak, nihayet karar verip işçiye gittiğinizde iş çoktan bitmiş olacak…

Kendi gözlemime göre işçide bir sorun yok, çoğunu Türkiye’dekilerden hızlı buluyorum ama usta ve müdürlerde “değişime direnç” özelinde büyük sıkıntı var. Uygun bir sistem kararlılıkla uygulanırsa başarılı olunacağını düşünüyorum. Uygun ve kararlılıkla dediğinizde Türk yönetici (bant ustası seviyesine kadar) ihtiyacı ortaya çıkıyor. Burada dört tip Türk profili ayırt edebildim. Birincisi satın almaya gelenler, ikincisi satmaya gelenler, üçüncüsü üretime gelenler, dördüncüsü çalışmaya gelenler. Çalışmaya gelenleri kendi içinde ikiye ayırıyorum: birincisi araziye uyanlar (zaman dolduralım, ne kadar uzun sürse kardır) ve ikincisi başarmayagelenler…

Ülke açısından…

Küresel anlamda hazır giyim siparişleri Mısır’a akıyor. Mısır’da örme ve denim çok yaygın, kumaş fabrikaları açılmaya başlamış. Trikoyu çok duymuyorum, fırsat olabilir. Mısır’a gelen siparişler büyük ölçekli olduğu için kapasite önem kazanıyor. Dolayısıyla yüksek kapasiteli şirketler neredeyse pazarlama yapmadan ve hatta gelen müşterileri/siparişleri seçerek çalışabiliyorlar. Kurumsal kimlik, müşteriye sunum hatta fabrikaları gezdirme tarzına varıncaya kadar Türkiye’dekine çok daha amatör bir yapı var.

Ülkeye yabancı yatırımcı akını var. Çinliler, Bengaller, Sri Lankalılar ve tabii ki Türkler geliyor. Türk yatırımcı sayısının 1700 olduğu konuşuluyor. Yabancı yatırımcılar, kendi ülkelerindeki fabrikalarını söküp buraya taşıyor veya tamamen yeni ve sürdürülebilir temalı yatırım yapıyorlar, beraberinde disiplin ve eğitim sağlıyorlar. Birkaç sene içinde Mısır’da kapasite paylaşım yapısı önemli ölçüde değişeceğe benziyor. Dolayısıyla Mısır’daki mevcut şirketlerin modernizasyon-sistem-yeni yatırım yapmaları kaçınılmaz görünüyor.

Son artışla birlikte asgari ücret 6000 EGP (130USD), mühendis maaşları 7000 EGP ve Türkçe tercüman maaşları 15000 EGP seviyelerinde. Türk yatırımcılarla birlikte Türkçe tercümanlar, İngilizce bilen inspektörler kıymete bindi, iş değiştirmeler ve tarife artışları yaşanıyor. Aynı zamanda burada çalışan Türk yöneticiler için de iş değiştirme alternatifleri çoğalıyor. Diğer yandan senelerce İngilizce bilen Tekstil Mühendisi kariyeri artık Arapça bilen Endüstri Mühendisine doğru evriliyor, Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin yörelerinden Arapça bilen ustalara ve hatta konfeksiyon görgüsü olan Suriyelilere olan ilgi artıyor.

Yıl sonunda Mısır hükümetinin ihracattaki vergi iadesini %10’dan %3’e düşürmesi sektörde önemli bir çalkalanmaya neden oldu. Bazı firmaların 2024 ikinci yarıya dair ödemelerin azalması nedeniyle batması gündeme geldi. Bu durumda bazı siparişlerin sürpriz şekilde ayakta kalan diğer firmalara devri söz konusu olabilir. Vadeli satışı yapılan yazılım-makine-ekipman gibi yatırım ürünlerinin tahsilatlarında gecikmeler veya aksamalar görülebilir.

Her şeye rağmen önemli ve heyecanlı bir deneyim olduğunu söylemeliyim.
Asla kolay değil ama zoru başarmanın keyfi sahiden paha biçilmez
.

Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması?

Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması?

Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; 2024/1450277 ihale kayıt numaralı 12 aylık sterilizasyon ihalesine teklif verdikleri, 25.11.2024 tarihli kesinleşen ihale komisyonu kararına göre idarece hesaplanan sınır değer tutarının altında olduğu için tekliflerinin açıklama istenilmeksizin reddedildiği, başvuruya konu ihalenin yaklaşık maliyetinin 3.009.880,44TL olarak hesaplandığı, EKAP sınır değer hesaplama modülü kullanılarak yapılan hesaplama neticesinde sınır değerin 1.920.048,37TL olması gerektiği, ancak idare tarafından sınır değerin 2.607.904,00TL (kârsız yaklaşık maliyet) olarak belirlendiği, idarece sınır değerin yanlış hesaplandığı bu nedenle tekliflerinin sınır değer tutarının altında kaldığı, EKAP sınır değer hesaplama modülü kullanılarak sınır değerin yeniden hesaplaması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Konu İle İlgili Yayımlanan Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; ………. Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürlüğü Sterilizasyon Hizmet Alımı Teknik Şartnamesi’nin “Tanım” başlıklı 2’nci maddesinde “İhaleye konu olan hizmet; ………… Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ile Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin sterilizasyon bölümlerinde hizmet alımı yoluyla şartnamelerde tanımlanan hizmetlerin yapılmasıdır. Sterilizasyon Ünitesinin işletilmesi, birimde bulunan cihazların 7/24 çalışır vaziyette hazır tutulması ve gerekli temizliklerinin yapılarak cihazda kullanılacak sarf malzemelerin hazırlanması, birimin genel temizliğinin talimatlara uygun şekilde yapılması, Fakülteye ve Müdürlüğe bağlı tüm birimlerden malzemelerin toplanması veya gelecek olan alet ve malzemelerin kontrol edilerek teslim alınması, yıkanması, kontrol ve bakımı, etiketlenmesi, paketlenmesi, steril edilmesi, depolanması, steril edilecek tüm malzemelerin lazer cihazı ile kodlanması ve yapılan tüm işlemlerin objektif kriterlerle dokümante edilmesi, istenildiğinde ilgili birimlere teslim edilmesi, gerekli malzemenin kullanımı, kullanılan malzemelerin dezenfeksiyonu, sterilizasyon birimindeki üst zemin ve cihazların temizliği, cihazların yetkili servisçe periyodik bakımının sağlanması, kullanılan sarf malzemelerin temini ile ilgili tüm bu hizmetlerin 12 ay (On iki ay) boyunca takip edilip gerçekleştirilmesi.” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Amaç” başlıklı 3’üncü maddesinde “Bu hizmet alımının amacı, Merkezi Sterilizasyon Ünitesi’nde şartnamede belirtilmiş olan; Nitelikli ve eğitimli personel ile birlikte kurumumuzun çalışma biçimine uygun paketleri, sterilizasyon prosesine uygun olarak (kliniklerinde gerçekleştirilen tüm işlemlerde enfeksiyonları önlemek için Uluslararası istenilen düzeyde sterilizasyonunu sağlamak) ve Merkezi Sterilizasyon Ünitesi’nde yapılan tüm işlemleri tamamının objektif kriterlere göre sterilizasyon yönetimi işletim sistemi yazılımı ile kesintisiz ve verimli bir biçimde takip edilmesini sağlamak (dokümante etmek), sterilizasyon süreç testleri ile doğrulamaktır.” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Hizmet Kapsamında Çalıştırılacak Personel” başlıklı 6’ncı maddesinde “6. Sterilizasyon Personeli: Sterilizasyon ünitesinde çalışacaktır. Sterilizasyon konusunda eğitim almış sertifikalı (Biyosidal Ürün Uygulayıcı Sertifikası olmak veya işbaşı yaptıktan sonra yapılacak olan eğitimden başarılı olmak) en az ilköğretim mezunu tercihen Sağlık Meslek Lisesi veya üstü olmalıdır. Personel maaşları, her ayın ilk 15 iş günü içinde personele ödenmelidir.

6.2. Çalışan personel için günlük net olarak 105,00 TL yemek ücreti ve 36,00 TL yol ücreti çalışılan her gün için ödenecektir. Fiyat farkı hesaplaması olarak yemek ücreti SKS tarafından, yol ücreti Uşak Belediyesi rayicini göre hesaplanacaktır…” düzenlemesi,

Aynı Şartname’nin “Yetkili Servisçe Bakım Onarım” başlıklı 11’inci maddesinde “Bakım Onarım İşi; *2 Adet Trans marka Otoklav (TR555CM1212101506 ve TR555CM1215121619 seri nolu) Periyodik Bakım Onarım ve 2 Adet Getinge marka Yıkama Cihazı (WAA062302 ve WAA076503 seri nolu) Periyodik Bakım Onarımını 3 Aylık sürelerle (yılda 4 defa olmak şartı ile) Yetkili kuruluşlara yaptıracaktır…” düzenlemesi yer almaktadır

Başvuruya konu ihalenin ……… Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Başhekimliği tarafından gerçekleştirilen “2024/1450277 İhale Kayıt Numaralı 12 Aylık Sterilizasyon” işi olduğu, bahse konu ihalenin 22.11.2024 tarihinde açık ihale usulü ile elektronik ihale olarak gerçekleştirildiği, ihalede 4 adet ihale dokümanının EKAP üzerinden indirildiği, ihalede yaklaşık maliyetin 3.009.880,44TL olarak hesaplandığı, 25.11.2024 tarihli ihale komisyonu kararına göre ihaleye 2 isteklinin teklif verdiği ve sınır değerin 2.607.904,00TL olarak belirlendiği, sınır değerin altında teklif sunan başvuru sahibi …………. Grup Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin teklifinin açıklama istenilmeksizin reddedildiği, ihalenin sınır değerin üstünde teklif sunan …………. İç ve Dış Ticaret Pazarlama Temizlik Limited Şirketi üzerinde bırakıldığı görülmüştür.

İdarece gönderilen ihale işlem dosyasında yer alan yaklaşık maliyetin belirlenmesine yönelik belgeler çerçevesinde yapılan incelemede; idarenin yaklaşık maliyetinin iki iş kaleminden oluştuğu, bu iş kalemlerinden birinin “işçilik”, diğerinin ise “2 adet yıkama ve 2 adet otoklav cihazı bakım onarım” olduğu, yaklaşık maliyetin piyasa fiyat araştırması ve aynı idarenin önceki yılda yaptığı benzer nitelikteki ihaleye ait fiyatların güncellenmesi esas alınarak işçilik için 1.311.702,60TL, yıkama ve otoklav cihazı bakım onarım işi için 1.698.177,84TL olmak üzere toplam 3.009.880,44 TL olarak belirlendiği görülmüştür.

25.11.2024 tarihli ihale komisyonu kararı ve şikâyet başvurusu üzerine idarece verilen cevabi yazıya göre; idarenin söz konusu ihaleyi personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalesi olarak belirleyip, kâr hariç yaklaşık maliyet tutarını sınır değer (2.607.904,00TL) olarak belirlediği ve İdari Şartname’nin 33’üncü maddesine göre sınır değerin altında teklif sunan başvuru sahibi isteklinin teklifini açıklama istenilmeksizin reddettiği anlaşılmıştır.

Başvuruya konu ihalenin sterilizasyon işi olduğu, tam zamanlı olarak ihalede çalıştırılacak personel sayısının (3) ihale dokümanında belirlendiği, asgari işçilik giderinin yaklaşık maliyetin %70’ini geçmediği, dolayısıyla söz konusu ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı olmayan bir hizmet alımı olduğu, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarında ise sınır değerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.1.2’nci maddesi doğrultusunda hesaplanması gerektiği, buna göre EKAP Sınır Değer Hesaplama Modülü ile yapılan hesaplama neticesinde sınır değerin 1.920.048,37TL olduğu tespit edilmiştir.

Netice olarak, idarenin başvuruya konu ihaleye ait sınır değeri hatalı hesapladığı ve hatalı hesaplanan tutarı esas alarak başvuru sahibi isteklinin teklifini sınır değerin altında olduğu için reddettiğine yönelik idari işlemin mevzuata uygun olmadığı ve başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sterilizasyon Hizmet Alım İşinde Sınır Değerin Hatalı Hesaplanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir?

İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir
İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir

İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir?

Karen Kalustyan

Modern iş dünyasında, İnsan Kaynakları (IK) profesyonelleri, organizasyonların hem stratejik hem de operasyonel seviyede başarısını şekillendiren temel bir rol oynar. Bu profesyoneller, ışe alım süreçlerinden şirket kültürünün oluşturulmasına, çalışan bağlılığını artıracak politikaları belirlemekten organizasyonel değişimleri yönetmeye kadar geniş bir sorumluluk alanına sahiptir. Ancak, teknolojinin, şirket yapılarının ve çalışma modellerinin hızla değiştiği bir dönemde, bu rollerin etkili bir şekilde yerine getirilmesi için sürekli bir gelişim kaçınılmazdır. Değişen iş dünyası, IK profesyonellerinin kendilerini yenilemesini ve yeni yetkinlikler edinmesini zorunlu kılıyor. Peki, bir IK profesyoneli kendini nasıl geliştirir? Gelin, bu sorunun yanıtını derinlemesine inceleyelim.

Kendine Yatırım Yap: Öğrenmekten Vazgeçme

İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir
İnsan Kaynakları Profesyonelleri Kendini Nasıl Geliştirir

Bir IK profesyoneli olarak bilginin gücüne her zaman inanmalısınız. Profesyonel sertifikasyon programları, kariyerinizde fark yaratacak kapılar açabilir. Örneğin, SHRM (Society for Human Resource Management) veya CIPD (Chartered Institute of Personnel and Development) gibi uluslararası sertifikasyon programları, hem bilgi hem de prestij sağlar. SHRM’in çalışan bağlılığı üzerine yayımladığı raporlar, bu alanda uzmanlaşan profesyonellerin çalışan memnuniyetini % 25 oranında artırdığını ortaya koyuyor.

Ayrıca, çevrimiçi platformların sunduğu esnek öğrenme fırsatlarından yararlanabilirsiniz. Coursera, LinkedIn Learning ve edX gibi platformlar, IK liderliği, şirket kültürü ve iş hukuku gibi konularda özel kurslar sunuyor. Bu platformlar, hem zamanınızı etkili bir şekilde kullanmanıza hem de şirketinize uygulayabileceğiniz pratik bilgiler edinmenize olanak tanır.

Teknolojiyi Kucakla

Dijital dönüşüm çağındayız ve bu durum IK alanını da derinden etkiliyor. İnsan Kaynakları Bilgi Sistemleri (HRIS), veri analitiği ve yapay zeka destekli ışe alım gibi teknolojiler, IK profesyonellerinin çalışma biçimlerini yeniden tanımlıyor. Gartner’ın 2023 raporuna göre, yapay zeka destekli ışe alım aracı kullanan şirketler, %45 daha hızlı uygun adaylar buluyor.

Teknolojiyi benimsemek, sadece işinizi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonunuzun stratejik karar alma süreçlerini de destekler. Veri analitiği becerilerinizi geliştirmek için Udemy veya DataCamp gibi platformlardan kurslar alabilirsiniz. Bu, sadece veri okuryazarlığınızı artırmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonel sorunlara yenilikçi çözümler üretmenizi sağlar.

Çevrenizi Genişletin: Networking Yapın

“Yanındaki beş kişinin ortalaması kadarsın” diye bir söz vardır. Bu, IK profesyonelleri için de geçerlidir. Farklı sektörlerden profesyonellerle bağlantı kurarak yeni bakış açıları kazanabilir ve güçlü bir destek ağı oluşturabilirsiniz. LinkedIn, profesyonel bağlantılar kurmak ve sektörel gelişmeleri takip etmek için ideal bir platformdur. Ayrıca, SHRM konferansları gibi etkinliklere katılarak sektörün en yeni trendlerini öğrenebilir ve bilgi dağarcığınızı genişletebilirsiniz.

Çeşitliliği ve Dahil Etmeyi Sahiplenin

Dünyamız giderek daha kapsayıcı hale geliyor ve bu harika bir gelişme. McKinsey’in “Diversity Wins” raporuna göre, çeşitliliği benimseyen ekipler, %35 daha iyi performans gösteriyor. Çeşitlilik ve dahil etme konularında uzmanlaşmak, organizasyonunuzun yenilikçi ve güçlü bir yapıya sahip olmasını sağlar.

Bu alanda kendinizi geliştirmek için atölye çalışmalarına katılabilir veya “dahil edici liderlik” üzerine eğitimler alabilirsiniz. Dahil edici bir IK politikasi, hem çalışanların memnuniyetini artırır hem de organizasyonel hedeflere ulaşma konusunda daha yaratıcı çözümler sunar.

Liderlik Yolculuğunuzu Güçlendirin

IK profesyonelleri, organizasyonların sessiz liderleridir. İnsanları motive etmek, çatışmaları çözmek ve iş birliğini artırmak sizin elinizdedir. Empati odaklı liderlik, özellikle çalışanların bağlılığını artırmak için etkili bir yöntemdir. Harvard Business Review’da yayımlanan bir makaleye göre, empati odaklı liderlerin ekip performansı %20 daha yüksek oluyor.

Liderlik becerilerinizi geliştirmek için empati, kriz yönetimi ve etkili iletişim odaklı eğitimler alabilirsiniz. Bu beceriler, kriz anlarında sakin kalmanızı ve sorunlara hızlı, etkili çözümler bulmanızı sağlar.

Trendleri ve Hukuki Düzenlemeleri Takip Edin

İş dünyasında değişim kaçınılmazdır ve IK profesyonelleri bu değişimlerin merkezindedir. OECD’nin esnek çalışma modelleri üzerine yaptığı bir araştırmaya göre, bu modelleri benimseyen şirketlerde çalışan memnuniyeti %30 oranında artış gösteriyor.

Ayrıca, düzenli olarak iş hukuku seminerlerine katılarak güncel düzenlemeler konusunda bilgi sahibi olabilir ve organizasyonunuzun bu kurallara uyumunu sağlayabilirsiniz. Hukuki bilgilere hakim olmanız, hem şirketinizi korur hem de olası sorunları önceden önlemenizi sağlar.

Son Söz

Bir IK profesyoneli olarak her yeni gün, kendinizi geliştirmek için bir fırsattır. Bu gelişim süreci, sadece bireysel bir ilerleme değil, aynı zamanda çalıştığınız organizasyonun ve etkileşimde bulunduğunuz tüm bireylerin başarıya ulaşmasına katkıda bulunur. Kendinize yaptığınız her yatırım, ekiplerinizin motivasyonunu artırır, şirketinizin vizyonuna yön verir ve sizi sektörünüzde öncü bir konuma taşır. Unutmayın, sürekli öğrenmek ve değişime ayak uydurmak sadece bir tercih değil, bir gerekliliktir. Geleceğin IK liderleri, bugünün öğrenenleri ve yenilikçileridir. Harekete geçin ve fark yaratın!

Lojistik Sektöründe Yeni Düzenleme: Yeşil Lojistik Belgesi Başvuru Gereklilikleri Yayınlandı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Lojistik Sektöründe Yeni Düzenleme Yeşil Lojistik Belgesi Başvuru Gereklilikleri Yayınlandı

Lojistik Sektöründe Yeni Düzenleme: Yeşil Lojistik Belgesi Başvuru Gereklilikleri Yayınlandı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Lojistik Sektöründe Yeni Düzenleme Yeşil Lojistik Belgesi Başvuru Gereklilikleri YayınlandıYeşil Lojistik Belgesi, taşımacılık faaliyetlerini ve sürdürülebilir lojistik faaliyetleri yürüten gerçek veya tüzel kişilere Bakanlık tarafından verilecek belgeyi ifade etmektedir.

21 Ocak 2025 tarihli ve 32789 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliği ile bazı hususlar değiştirilmiş ve ayrıca işletmelerin Yeşil Lojistik Belgesi başvurularında kullanacakları evraklar ve rapor formatı yayınlanmıştır. İlgili yönetmelik değişikliğine ulaşmak için tıklayınız:

“MADDE 7- (1) Bu Yönetmelik kapsamında belirlenen yeşil lojistik faaliyetler aşağıdaki şekildedir:
a) Başvurunun yapıldığı yılın bir önceki takvim yılında en az 200 adet kombine yük taşımacılığı veya 200 adet demiryolu ile intermodal taşımacılık seferi gerçekleştirmek.
b) İşletmenin enerji tüketiminin, 14/11/2020 tarihli ve 31304 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi Yönetmeliğine uygun şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrikten karşılandığını gösteren Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesine (YEK-G) veya Uluslararası Yeşil Enerji Sertifikasına (I-REC) sahip olmak.
c) İşletmenin merkez ofisi, şubeleri ve/veya depo, antrepo ve benzeri tesislerinde kullandığı iklimlendirme süreçlerinde 15/10/2024 tarihli ve 32693 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Florlu Sera Gazlarına İlişkin Yönetmelik kapsamında Düşük Küresel Isınma Potansiyeli (KIP) değerine sahip gazlar içeren iklimlendirme sistemleri kullanmak.
ç) Yıllık asgari %5 oranında yeşil paketleme faaliyeti yürütmek.
d) Orman Genel Müdürlüğüne veya Orman Genel Müdürlüğü ile protokolü bulunan kurum veya derneklere Türkiye genelinde uygun bulunan ağaçlandırma sahaları için veya kamu kurumları ile STK’ların hatıra ormanlarına yılda en az 500 adet fidan bağışı yapmak.
e) İşletmenin kullandığı merkez ofis, şube ve/veya depo, antrepo ve benzeri tesislerin en az birinin içerisinde oluşan atıkların yönetimine yönelik 12/7/2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sıfır Atık Yönetmeliği kapsamında sıfır atık yönetim sistemine sahip olmak.
f) Ulusal/uluslararası akreditasyon kuruluşunca akredite olmuş kuruluşlardan alınan ve başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en çok iki takvim yılı öncesine ait ISO 14046 Su Ayak İzi doğrulama beyanına sahip olmak.
g) Ulusal/uluslararası akreditasyon kuruluşunca akredite olmuş kuruluşlardan alınan ve başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en az bir takvim yılı geçerliliği bulunan ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi belgesine sahip olmak.
ğ) Ulusal/uluslararası akreditasyon kuruluşunca akredite olmuş kuruluşlardan alınan ve başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en az bir takvim yılı geçerliliği bulunan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesine sahip olmak.
h) Ulusal/uluslararası akreditasyon kuruluşunca akredite olmuş kuruluşlardan alınan ve başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en çok iki takvim yılı öncesine ait ISO 14064 Karbon Ayak İzi doğrulama beyanına sahip olmak.
(2) Yeşil Lojistik Belgesi için başvuru yapacaklar başvurularında kombine yük taşımacılığı veya demiryolu ile intermodal taşımacılık seferlerinden herhangi birini sunarlar.”

Yönetmelikte Yeşil Lojistik Belgesi için firmaların haiz olması gereken özellikler ve başvuru koşulları detaylı biçimde açıklanmıştır. Madde 16, Geçici Madde 2’de;

(2) Bu maddenin yayımı tarihinde geçerli Yeşil Lojistik Belgesi sahibi olan işletmelerin Bakanlığa sunmuş oldukları ISO 14046 Su Ayak İzi Yönetim Sistemi, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, ISO 14064 Sera Gazı Yönetim Sistemi belgeleri geçerlilik süreleri boyunca uygun kabul edilir. Geçerlilik süresi dolan ISO belgesi sahibi işletmelerin 7 nci maddenin birinci fıkrasının (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri kapsamında yeni belgelerini edinmeleri ve düzenlenen güncel belgeleri Bakanlığa göndermeleri gerekir.

Bu sebeple başvurularda yukarıda sunulan belgelerin güncel tarihli versiyonlarının bakanlığa gönderilmesi gerekmektedir.

Bu yönetmelik ekinde yer alan Yeşil Lojistik Belgesi için hazırlanacak raporun formatı aşağıda sunulmuştur:

EK-2

Yeşil Lojistik Belgesi Rapor Formatı

  1. Genel Durum

1.1. İşletmeye Ait Genel Bilgiler

1.2. İşletmeye Ait Tesis Bilgileri

1.3. İşletmeye Ait İş Birimleri

1.4. İş Modeli ve Organizasyonu

1.5. İnsan Kaynakları

1.6. Ana Ticari Faaliyetler

1.7. Ekonomik Görünüm

1.8. Müşteri İlişkileri ve Portföyü

1.9. Tedarikçi Yönetimi

1.10. Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri

  1. Sorumluluklar ve Kaynaklar

2.1. İşletme Çevresel Sorumluluk Dağılımı

2.2. Çevre ve Sosyal Kaynak Maliyetleri

  1. Çevre Yönetimi

3.1. Çevresel Boyutları ve Yasal Gereklilikler

3.2. Çevre Yasal Düzenlemeleri ve Takibi

3.3. Çevresel Risk Analizleri

3.4. Çevresel Performans Göstergeleri

3.5. Muafiyet, izin ve Lisanslar

  1. Çevre Raporu

4.1. Enerji, Doğal Kaynakların Korunması ve Kullanımı

4.1.1. Doğal Kaynak Kullanımı ve Analizleri

4.1.2. Enerji Tasarruf Programları ve Sonuçları

4.1.3. Su Tasarruf Programlan ve Yeniden Kullanım

4.2. Sera Gazları Yönetimi

4.2.1. Sera Gazı Envanteri

4.2.2. Sera Gazı Emisyon Azaltımı veya Uzaklaştırılmasına Yönelik Çalışmalar ve Faaliyetler

4.3. Kirliliğin Önlenmesi

4.3.1. Su Kirliliği Kontrolü

4.3.2. Yüzey Yağmur Sularının Kontrolü ve Etkileri

4.3.3. Hava Kirliliği Kontrolü

4.3.4. Çevre Kazaları ve Takipleri

4.4. Atık Yönetimi

4.4.1. İşletme Atıklarının Azaltılması Eylem Planı

4.4.2. Belirlenen Atik Hedefleri Kapsamında Son Üç Yıllık Analiz

4.5. Enerji Yönetimi (Yenilenebilir Enerji Üretimi /Tüketimi)

4.5.1. Yenilenebilir Enerji Üretimi/Tüketimine Yönelik Çalışmalar

4.5.2. Enerji Tüketim Analizi

4.6. Çalışan Eğitimi

  1. En İyi Uygulamalar
  2. Sosyal Sorumluluk Projeleri
  3. Sürdürülebilirlik Planı

Kurumsal Satış Eğitimi

 

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

GELİŞİM İÇİN EKİBİNİZE DÜZENLİ EĞİTİMLER VERİN

Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli?

Satınalma Eğitimleri Haber Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli

Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli?

Satınalma Eğitimleri Haber Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale EdilmeliYangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlatan İSG Uzmanı Dr. Rüştü Uçan, 4 katlı veya daha yüksek binalarda yangın tüplerinin, her 25 metrede bir yerleştirilmesi, bu tüplerin yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunması gerektiğini kaydetti.

Yangın söndürme tüplerinden kaçış yollarına kadar birçok kritik detaya dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli.” diye konuştu.

4 katlı ve üzeri binalarda yangın önlemlerin zorunlu olduğunu ifade eden Dr. Uçan, “Yangın anında tüm bu sistemlerin eksiksiz çalışması şart.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlattı.

Koridor Uzunluğu 25 Metreyi Geçiyorsa, 2 veya 3 Tüp Yerleştirilebilir

Rüştü uçanBir binada yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Öncelikle, 4 katlı veya daha yüksek binalarda alınması gereken yangın önlemlerine bir örnek üzerinden bakalım. İlk olarak, binalarda yangın tüplerinin bulunması gerekiyor. Yangın tüpleri, her 25 metrede bir yerleştirilmelidir. Bu tüpler, yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunmalıdır ve düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Eğer koridor uzunluğu 25 metreyi geçiyorsa, 2 veya 3 tüp yerleştirilebilir. Bu durum, binanın büyüklüğüne ve yapısına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” dedi.

Her Binada En Az İki Yangın Merdiveni Bulunması Gerekli

Yangın merdivenlerinin önemine dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Binanın büyüklüğüne bağlı olarak bu sayı artabilir; örneğin, bazı binalarda üç yangın merdiveni bulunabilir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli. Bir binaya, otele ya da hastaneye gittiğimizde bu tür bilgilendirmeleri mutlaka incelemeliyiz. Bu bilgiler, yangın anında nasıl hareket edeceğimizi bilmemiz açısından oldukça önemlidir.” diye konuştu.

Acil Yardım Butonu ve Yangın Dolabı Bulunmalı!

Acil durum butonuna da dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şöyle devam etti:

“Bu buton kırılarak yangın başladığına dair uyarı verilmeli. Bu uyarı, yüksek sesle duyulabilir ve böylece hızlı bir şekilde harekete geçilmiş olur. Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri de olay anında, özellikle karanlıkta, bu tür talimatları okumanın mümkün olmaması. Acil çıkış ışığı olmalı ve elektrikler kesildiği anda akü, jeneratör, batarya…gibi sistemlerle beslenerek çıkış yönünü göstermeli. Binalarda yangın dolabı bulunmalı. Yangın dolabının içinde genellikle 25 metre uzunluğunda bir alana erişim sağlayan hortum olmalı.”

Yangın Merdivenlerinin Bulunduğu Alanlara Eşya Konulmamalı

Yangın merdivenlerinin kapısının kilitli olmamasının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın merdivenleri binanın dışında çelikten yapılmış olabilir ya da içeride konumlandırılmış olabilir. Bu merdivenler, acil durumlarda insanların tahliye edilmesi için çok önemlidir. Ancak ne yazık ki apartmanlarda yangın merdivenlerinin bulunduğu alanlara eşya koyuluyor. Bu kesinlikle yapılmamalıdır. Yangın planının uygulandığı bu alanlar tamamen boş bırakılmalıdır, çünkü kaçış anında bu eşyalar ciddi engeller oluşturabilir. Ayrıca her katta, o katın kaçıncı kat olduğunu belirten bir işaret bulunmalıdır.” dedi.

Fıskiye Sistemleri ve Duman Dedektörleri Erken Müdahale İçin Kritik!

Normal apartmanlarda sprink (fıskiye) sistemlerinin gerekmeyebileceğini ancak birçok kişinin bulunduğu binalarda sprinklerin de olması gerektiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın anında alarm devreye girdiğinde ya da duman algılandığında bu sistemler otomatik olarak çalışır. İçlerindeki cam bir güvenlik mekanizmasıyla kırılır ve su püskürterek yangını bastırır. Bu sayede yangının yayılması önlenmiş olur. Bu sistemler, yangın güvenliği açısından oldukça önemlidir. Duman dedektörü de olmalıdır. Bu dedektörler, dumanı algıladığı anda alarm veriyor ve sistem devreye giriyor. Bu da yangın anında erken müdahale için kritik bir role sahip.” şeklinde konuştu.

Düzenli Kontrol ve Bakım Şart!

Yangın pompasının aylık olarak test edilmesi ve yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmesi, yangın algılama sisitemlerinde duman ve ısı sensörlerinin 6 ayda bir kontrol edilmesi ve gerektiğinde kalibrasyon yapılması, yangın alarm panosunun da aylık olarak kontrol edilerek sistemin çalışır durumda olduğunun raporlanması gerektiğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, sprink sistemlerinin yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilerek test edilmesi gerektiğini ve kaçış yolları ile merdivenlerin de haftalık olarak denetlenmesi, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmasının önemini vurguladı.

Jeneratör Devreye Girerek Yangın Pompaları Hemen Çalışmalı!

Yangına müdahalede yangın pompalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Uçan, “Yangın söndürme ve elektrik kesintisi durumunda hızlıca jeneratör devreye giriyor. Pompa fıskiyelerden yangın alanına su püskürtüyor. Elektriğin kesilmesiyle sistemin çalışmaması söz konusu olmamalı. Elektrikli jeneratörü yedekleyen dizel yakıtlı sistemler olmalı. Zaten yangın anında güvenlik protokolleri gereği elektrikler otomatik olarak kesiliyor. Elektrik kesildiği anda jeneratör devreye giriyor ve yangın pompaları hemen çalışmaya başlıyor. Büyük binalarda çok büyük su depoları bulunuyor. Bu depolarda yangın durumunda kullanılmak üzere özel bir alan var. Depolardaki su tamamen bitse bile, yangına özel ayrılan su miktarı bu durumu telafi ediyor. Bu sistemler, suyun kesintisiz bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Sprink sistemi çalışmaya başladığında, yangını bastırmak için su püskürtüyor. Ayrıca itfaiye ekipleri geldiğinde bu sistemler, itfaiyeye de destek sağlıyor.” dedi.

Tatbikatlar Önemli!

Dr. Uçan belirli periyotlarda tatbikatların da çok önemli olduğunu söyledi ve sistem denetim periyotlarını şu şekilde ifade etti:

Sprink Sistemleri:

Sprink sistemleri yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilmeli ve test edilmelidir.

Yangın Pompa Grubu:

Yangın pompaları aylık olarak test edilmeli, yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmeli.

Yangın Algılama Sistemi:

Duman ve ısı sensörleri 6 ayda 1 kontrol edilmeli ve gerektiğinde kalibrasyon yapılmalı. Yangın alarm panosu, aylık olarak kontrol edilmeli, sistemin çalışır durumda olduğu raporlanmalı.

Kaçış Yolları ve Merdivenleri:

Haftalık olarak denetlenmeli, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmalıdır.

Kurumsal Satış Eğitimi

 

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

GELİŞİM İÇİN EKİBİNİZE DÜZENLİ EĞİTİMLER VERİN

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTürkiye ve öncelikle Marmara Bölgesi lojistik depolar konusunda merkez durumunda. Doğru yatırımlarla müteşebbisler için halen cazibesini koruyor. Diğer taraftan bu özel hizmet yatırımların yanısıra şirketlerin, fabrikaların da elinde bulunan önemli bir metrajda stoklama alanı bulunuyor. Dolayısı ile bu yazının konusu depolar ve içlerindeki envanterin doğru yönetimi. Hepimiz farkında olmasak da depolar, bir işletmenin operasyonel başarısında merkezi bir rol oynar. Etkili bir şekilde yönetilen bir depo, yalnızca düzen sağlamakla kalmaz; aynı zamanda maliyetleri düşürür, verimliliği artırır ve müşteri memnuniyetine doğrudan katkıda bulunur.

Ancak depo yönetimi, basit bir stoklama sürecinden çok daha fazlasını ifade eder. Doğru stratejilerle hem mevcut kaynaklarınızı en verimli şekilde kullanabilir hem de rekabet avantajı elde edebilirsiniz. İyi bir depo yönetimi sayesinde tedarik zincirinizin bütünlüğünü koruyabilir ve işletmenizin genel performansını güçlendirebilirsiniz. İşte depo envanter yönetiminizi bir üst seviyeye taşıyacak 10 temel ipucu ve bir bonus öneri!

1. Depo Alanınızı Akıllıca Planlayın

Değer ve para ile ölçebileceğiniz en önemli unsur metrekareleriniz. Deponuzun her santimetresi değerlidir. Alanın verimli bir şekilde planlanması, sadece fiziksel düzen değil, aynı zamanda iş gücü hareketlerini optimize etmeyi de içerir. Gereksiz adımların önüne geçmek için raf yerleşimlerini ve ürün erişimini dikkatlice düzenleyin. Ayrıca bu düzenleme, hem çalışanlarınızın işlerini daha hızlı tamamlamasını sağlar hem de ekipman kullanımında enerji tasarrufu yaratır.

Özellikle son yıllarda robot palet taşıyıcılar gibi son derece efektif uygulamalar ile raflar arasındaki mesafenin bile en optimumum için çalışılıyor. Hassas mühendisliklerle rafların sayısının nasıl arttırılabileceğine bakılıyor. Tüm bunlar anlayacağız en pahalı maliyet unsurunu doğru kullanmak üzerine yapılıyor.

2. Depoyu Uygun Şekilde Düzenleyin

Stok devir hızı hesaplaması işletmenin hangi ürününün hızlı hangisinin yavaş hareket ettiğini gösteriyor. Buradan yola çıkarak, hızlı hareket eden ürünlerin erişimi kolay, sık kullanılmayan ürünlerin ise daha az değerli alanlarda saklanmasını sağlayın. Bu, hem operasyonel süreleri kısaltır hem de iş gücünün daha verimli kullanılmasını mümkün kılar. Böyle bir düzenleme, ayrıca depo içinde daha az karışıklık yaratır ve ürünlerin yanlış raflara yerleştirilme riskini de azaltır.

3. Sezonluk Talepleri Önceden Planlayın

Talep değişikliklerini tahmin ederek, envanter seviyelerinizi uyumlu hale getirin. Geçmiş verilere dayalı olarak yapacağınız analizler, dönemsel yoğunluklara hazırlıklı olmanızı sağlar ve stok dışı kalma riskini azaltır. Mevsimsel talep dalgalanmalarına uygun bir strateji, müşteri memnuniyetini artırırken aşırı stok riskini de önler. Bunu yapabilmek için satış departmanı ile yakın çalışmak gerekiyor. Ama şirketin pazar dinamiklerini doğru okuması da gerekiyor.

4. Sürekli Değerlendirme ve Uyum Sağlayın

İşletme ihtiyaçları sürekli evrim geçirir. Deponuzun düzenini, stok yönetim süreçlerinizi ve teknolojik araçlarınızı düzenli olarak gözden geçirin. Daha verimli yöntemlere açık olun. Periyodik denetimler, depo operasyonlarınızdaki aksaklıkları hızlıca tespit etmenizi ve çözüm üretmenizi sağlar. Yani unutmayın değişmeyen tek şey var; o da değişim! Sürekli kendinizi ve sisteminizi gözden geçirin.

5. Raf ve Bölüm Konumlarını Netleştirin

Raf konumlarının belirgin ve sistematik olması, ürün erişimini hızlandırır. Özellikle büyük depolarda coğrafi bir harita oluşturmak, çalışanların ve teknolojik araçların (ör. WMS) süreçlerini kolaylaştırır. Bu sistem, yeni çalışanların hızlı adaptasyonuna da olanak tanır.

6. Barkod ve Etiketleme Sistemi Kullanın

Bunu burada yazmaya utanıyorum ama günümüzde hala çok basit yöntemlerle bu basit detaylara dahi dikkat etmeyen işletmeler var. Yapmayanlar için yazalım: Her bir ürünün doğru bir şekilde etiketlenmesi, hata oranlarını ciddi şekilde düşürür. Gelişmiş barkod ve RFID teknolojilerini kullanarak hem doğruluğu artırabilir hem de iş gücü maliyetlerini azaltabilirsiniz. Etiketleme sistemleri ayrıca envanter sayım süreçlerini de büyük ölçüde hızlandırır.

7. Çapraz Yükleme Uygulamalarını Keşfedin

Çapraz yükleme (cross-docking), stok çevrim süresini en aza indirir. Gelen malların doğrudan giden sevkiyatlara yönlendirilmesi, hem zamandan hem de depolama maliyetlerinden tasarruf sağlar. Bu yöntem, özellikle hızlı tüketim ürünleri gibi çabuk dönen stoklar için idealdir.  Kritik hammaddeler hariç, zaten enflasyonist olmayan ekonomilerde çok stok tutmanın faydalı olduğunu da söylemek mümkün değil. En iyisi deponuzu çevik kılacak kadar stok ile hareket etmek.

8. Personel Eğitimini Önceliklendirin

Depo yönetim sistemlerini anlayan ve güvenli çalışma prensiplerine hakim personel, operasyonel hataları minimuma indirir. Eğitimlere yatırım yaparak ekiplerinizi güçlü birer operasyonel ortak haline getirin. Eğitim programları, çalışanların motivasyonunu da artırarak iş tatmini sağlar. Burada depo mavi yakalı çalışanları için eğitimi sağlamadan önce çalışanların tutundurulmasın da önemli bir başlık olmalı diye konuyu notumuza alalım.

9. Güvenlik Standartlarını Yüksek Tutun

Güvenli bir depo aynı zamanda düzenli ve verimli bir depodur. Çalışanlarınızı düzenli güvenlik eğitimlerine yönlendirerek, hem iş kazalarını önleyin hem de iş akışlarının aksamadan devam etmesini sağlayın. Güvenlik prosedürleri ayrıca ekipman ömrünü de uzatır. Ama malum cümleyi tekrarlayalım: önce insan!

10. Veri Tabanlı Kararlar Alın

Depo yönetim sistemlerini (WMS) entegre ederek stok hareketlerini gerçek zamanlı olarak takip edin. Bu, veriye dayalı karar almayı kolaylaştırır ve envanter optimizasyonunu mümkün kılar. Doğru veri, tedarik zinciri genelinde daha etkili kararlar almanızı sağlar. Bence bu da aslında yetmez. Hatta optimizasyon algoritmaları kullanmak çok önemli. Bu konuda ne yapabileceğinizi merak eden olursa doğrudan bana yazabilir.

ve, Bonus: Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilirliği Entegre Edin

Depolar, atık üretimi konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Ambalajları yeniden değerlendirme, enerji tasarruflu ekipman kullanma ve sürdürülebilir depo süreçlerini benimseyerek çevresel etkiyi azaltabilirsiniz. Sürdürülebilirlik hem işletmenizin itibarını artırır hem de maliyet avantajları sağlar. Ayrıca, çevre dostu bir depo stratejisi, gelecekteki regülasyonlara uyum sağlamak için önemli bir adımdır.

Yukarıdaki ipuçları, depo operasyonlarınızı optimize etmeniz için güçlü bir temel sunar. Unutmayın, etkin bir depo yönetimi yalnızca bugünkü operasyonlarınızı değil, gelecekteki büyümenizi de destekler. Söylemiş olalım.

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Suriye ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Suriye Ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli
Suriye Ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Suriye ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Hüseyin Cahit SOYSAL
ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi

2010’lu yıllarda, neredeyse Arap dünyasının tümünde, sonraları “Arap Baharı” diye adlandırılan bir dizi hükümet karşıtı protestolar ve ayaklanmalar başlamıştı. Aşırı derecede yoksullaşmış bu ülkelerde devlet yapılarındaki bozulmalar sonucu yolsuzlukları da artırmış; bu durum halk ayaklanmalarını tetiklemişti. Bu ayaklanmalar, 2012’nin ortalarından itibaren hükümet yanlısı milisler, karşı göstericiler ve ordular tarafından şiddetle bastırıldı.

Suriye İle Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli
Suriye İle Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Ancak, Suriye’de farklı bir süreç yaşandı. 1970’ten beri Baas Partisi ve onun başındaki Hafız Esad ve Beşşar Esad yönetiminde bir dini mezhebin boyunduruğu altında ve nepotizim batağında yaşayan ülke vatandaşları yatıştırılamadı ve muhalifler onlarca gerilla grubuna dağılarak iktidarı devirmeye çalıştı. Ülke, 2024 yılının Aralık ayında “Heyetül Tahriri Şam” ve müttefiklerinin kontrolüne geçti. Şimdi geçici bir hükümetin kontrolündeki ülkede bir kurucu meclis oluşturulmasına ve bu meclisin bir anayasa hazırlamasına çalışılıyor.

13 yıl süren iç savaş sırasında Suriye ekonomisi tam olarak batmış görünüyor. Elektrik santralleri bombalanmış; su temin edilen barajlar eski işlevlerini kaybetmiş durumda. Laskiye gibi en önemli kentlerine bile günde bir saat elektrik verilebiliyor. Zaten küresel düzeyde önem arz etmeyen boyutlarda petrol üretimi dışında bir sanayi tesisine sahip olmayan Suriye, bir “tarım ülkesi” konumunda iken, iç savaşın yarattığı güvensizlik ortamı ve iç-dış göçler mevcut tarım alanlarının da atıl kalmasına yol açmıştı.

Yeni hükümetin ilk icraatlarından birisi gümrük vergilerini yükseltmek oldu. Böylece ilk aşamada, tarım ülkesiyken bile hububat ithalatçısı konumuna düşen ülkede tarımın yeniden canlandırılması hedefleniyor. Ancak, neredeyse sıfır kasa ile ülke yönetimini ele geçiren hükümetin ciddi bir kaynak sıkıntısı yaşadığı da bir gerçek.

Bu nedenle, ülkenin dış ticaretinin irdelenmesinde de yarar var:

1 Suriye Dış Ticareti

Tablonun incelenmesinden de görüleceği gibi, on yıldan beri ülkenin yıllık ithalatı 4 -5 milyar dolar düzeyinde seyrederken, ihracatı 1 milyar doları bile yakalayamıyor. Yoğunlukla makina, demir-çelik ürünleri, plastikler, elektrikli cihazlar, kumanya malzemesi ithal etmekle birlikte, hububat, hayvan yemi gibi tarım ürünleri de Suriye’nin önemli ithal kalemleri içinde yer alıyor. Ülkenin düşük düzeydeki ihracatının başlıca kalemlerini ise hayvansal ve bitkisel yağlar, yaş meyve ve sebze, pamuk ve pamuk ipliği, yağlı tohumlar, örülmemiş giyim eşyası ve bakırdan mamul eşya oluşturuyor.

Ülkenin Türkiye olan ticaretine bakıldığında şöyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz:

2 Türkiye Suriye Dış TicaretiGörüldüğü gibi, Suriye’nin Türkiye’den yaptığı toplam ithalat neredeyse ülkenin toplam ithalatının üçte birini oluşturuyor. İhracatının yarısı da sadece Türkiye’ye gerçekleştiriliyor. 2024 yılında Suriye’ye ihracatımız 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı yıl bu ülkeden de 100 milyon dolarlık ithalat yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki dış ticaretin kalemleri de neredeyse ülkenin genel dış ticaretindeki kalemlerle bire bir örtüşüyor.

Tablo böyle olunca, “Bu ülkenin kısa vadede büyük bir dış ticaret partneri olması beklenmemeli” diye düşünenler olacaktır. Ancak, sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için diğer etmenlerin de irdelenmesinde yarar var.

Şöyle ki;

  1. İç savaş döneminde ülkenin yetişmiş insan gücünün neredeyse % 70’i ülke dışına göç etti. Bunların en azından yarısının tekrar ülkelerine dönmeleri ve üretime yönetici kadrosu olarak katkı sunmaya başlamaları beklenmektedir.
  2. Yapılan araştırmalara göre iç savaş yıllarında 13 -14 milyon Suriye vatandaşı evini terk etti. Bunların yarısına yakını diğer ülkelere sığındı. Bu rakamlar son on yıllarda yaşanan en büyük göç hareketi olarak değerlendiriliyor. Yeni hükümet vatandaşlarını geri çağırırken, ülke içindeki köy ve kasabalarına geri dönmeleri halinde bu vatandaşlarının ellerinden alınan toprakların ve atölyelerin tekrar kendilerine verileceği sözünü verdi. Bu çağrı yankı bulursa, en az 6-7 milyon Suriye vatandaşının ülkelerine dönmesi olasılıdır. Bu durum, ülkede hem üretimde istihdam artışı gerçekleştirecek hem de önemli bir tüketici kaynağı yaratmış olacaktır.
  3. Hem Türkiye’de hem de Batı Avrupa ülkelerinde “Suriyeli Sığınmacı Sorunu” en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturuyor. Avrupa Birliği bu akımın durması ve sığınmacıların Türkiye’de oluşturulacak insan barajına takılması için ciddi çaba sarf ediyor. Bu amaçla, Avrupa Birliği Türkiye’ye 4- 5 milyar AVRO kaynak sağlamış durumda. Suriyeli sığınmacılardan bu kadar korkan Avrupa Birliği’nin, ülkelerindeki sığınmacıların tekrar Suriye’ye dönmesi ve bu akımın son bulması karşılığında Suriye hükümetine cömert yardımlar yapması olasılığı ortada duruyor.
  4. İç savaş nedeniyle Suriye’deki evler, iş yerleri, okul ve hastaneler, kamu binaları yıkıma uğradı. Su, kanalizasyon, telekomünikasyon, elektrik üretim ve dağıtımı gibi alanlarda da ciddi yatırımlar yapılması zorunlu görünüyor. Yapılan analizlere göre, Suriye’nin yeniden yapılanma ve inşa maliyetinin yaklaşık 400 milyar doları bulacağı; bunun yüzde 65’inin konut sektörü yatırımlarından oluşacağı tahmin ediliyor. Bu meblağ bir anda sağlanamazsa bile, Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası gibi finans kuruluşlarının kademeli olarak bu alanda Suriye’ye ciddi krediler açması beklenmektedir. Demir-çelik, bakır ve bakır kablo, fiberoptik kablo, çimento, inşaat malzemeleri, seramik mamulleri, yer döşemeleri gibi alanlarda karşılaştırmalı üstünlüğü bulunan Türkiye’nin hemen yanı başındaki komşu ülkeye çok daha ehven fiyatlardan ve düşük navlun bedelleri ile bu ürünleri ulaştırması mümkün olabilecektir. Öte yandan, uluslararası yüzlerce ihale kazanmış Türk müteahhitlik şirketleri de rahatlıkla bu pazardan ciddi boyutlarda ihale alabilecektir.
  5. Kısaca belirtmek gerekirse, dünya kamuoyunun beklentileri doğrultusunda, Suriye’nin yatırım bankalarından temin edeceği kaynaklarla 2025 yılından başlamak üzere yıllık ithalat tutarının 10 milyar dolarlara ulaşabileceği; inşaatlar nedeniyle hizmet ithalatı tutarının da yıllık 2 milyar dolardan az olmayabileceği söylenebilir.

            Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye – Suriye dış ticaret hacminin kısa süre içinde 8 – 10 milyar düzeyine erişmesi olasılığı masada durmaktadır. Önemli olan, zaman kaybetmeksizin, Suriye ile ticaret politikasının yeniden gözden geçirilmesi ve bu alanda yeni bir Suriye stratejisinin belirlenmesidir.

Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma Ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı
Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

M. Efsun Yüksel Tunç – efsun@indus.com.tr

Satınalma Ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı
Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma süreçleri, sadece fiyat ve ürün odaklı bir süreçten çok daha fazlasıdır; etkili iletişim ve stratejik pazarlık yeteneği gerektiren bir sanatı içerir. Bu süreçte, söylediklerimiz kadar söylemediklerimiz, hatta beden dilimiz de çok önemlidir. Beden dili, iletişimimizin %60’tan fazlasını oluşturur ve karşımızdaki kişi üzerinde güçlü bir ilk izlenim bırakmamıza yardımcı olur. Doğru bir şekilde kullanılan beden dili, müzakerelerde hem avantaj sağlar hem de uzun vadeli iş ilişkileri kurmanın anahtarını sunar.

Satınalma ve pazarlık süreçlerinde beden dilinin ana öğeleri üzerinden neler yapabileceğimiz bir bakalım.

  • Gülümsemek, iletişimin en evrensel şeklidir. Samimi bir gülümseme hem samimiyet hem de güven mesajı verir. Ancak bu gülümsemenin zoraki olmadığından emin olun; aksi halde yapay algılanabilir. Mimiklerinizi de kontrollü bir şekilde kullanarak mesajınızı destekleyebilirsiniz.
  • Göz teması, güvenin ve dikkatin bir göstergesidir. Gözlerinin içine bakmak yerine alın bölgesine, iki kaşın ortasına, göz bölgesine, özetle burundan yukarı tarafta yüze bakmak doğru olacaktır. Gözlerin içine sürekli bakmak agresif, hiç göz teması kurmamak da güvensiz olarak algılanabilir.
  • Dik ve kendinden emin bir duruş, masada kontrolü elinizde tuttuğunuzu gösterir. Sandalyede 90 derecelik dik açıyla oturup çok fazla hareketten kaçının. Karşı tarafa ne kadar rahatlık ve kararlılık yansıtırsanız, masada o kadar ön planda olursunuz.
  • Müzakere süreci boyunca oturuş pozisyonunuz çok önemlidir. Masaya çok fazla yaklaşmak ya da geriye çekilmek, kontrolü kaybettiğiniz hissi yaratabilir. Dengeli ve rahat bir oturuş, karşı tarafın algısını olumlu yönde etkiler. Etkilemek ve ikna etmek istediğiniz kişinin sağında durmak süreci lehimizde kolaylaştıracaktır.
  • Eller, iletişimde samimiyet ve çeviklik mesajı taşır. Tokalaşma, ilk temas anında kritik bir rol oynar. Güven veren bir tokalaşma için ne çok zayıf ne de çok sert olun. Konuşma sırasında ise ellerinizi aşırı kullanmaktan kaçının; sade ve etkili hareketlerle mesajınızı destekleyin.
  • Kollarınızı çaprazlamak, savunmacı bir tutum olarak algılanabilir ya da karşımızdaki kişiyle mesafe yaratabilir. Kollarınızı açık tutarak kendinizi daha samimi ve iletişime açık bir pozisyona getirebilirsiniz.
  • Çoğu zaman fark edilmeyen ayaklar, aslında çok şey söyler. Ayaklarınızı sabit tutarak ve dikkat dağıtıcı hareketlerden kaçınarak odaklandığınızı gösterebilirsiniz.
  • Kişisel alanı korumak çok önemlidir. Karşı tarafa çok yaklaşmak rahatsızlık yaratabilirken, çok uzak olmak da mesafeli algılanmanıza neden olabilir. Dengeyi koruyarak profesyonel bir izlenim yaratabilirsiniz.
  • Masadaki nesneleri ve alanı kullanım biçiminiz, sizinle ilgili mesajlar verir. Dağınıklıktan kaçının ve kontrolü elinizde tuttuğunuzu gösterecek bir alan yaratın.
  • Giyiminizde kullandığınız renkler de birer beden dili mesajı taşır. Mavi güven verirken, siyah otoriteyi, beyaz ise samimiyeti yansıtabilir. Kendi markanızı ve mesaja uygun bir renk paleti seçmek akıllıca olacaktır.

Beden dili, sadece bizim sergilediğimiz mesajlarla sınırlı değildir; aynı zamanda karşı tarafın verdiği sinyalleri anlamak da kritik bir beceridir. Karşı tarafın beden dilini anlamak için şu stratejileri uygulayabilirsiniz:

  • Normalini Bilmek

Karşı tarafın doğal davranışını anlamadan, hareketlerindeki sapmaları fark edemezsiniz. Bu nedenle, müzakere başlamadan önce karşı tarafın doğal beden dilini analiz edin.

  • Sapmayı Yakalamak

Göz kontağının kaybolması, el hareketlerinin artması ya da vücut duruşunda değişiklikler, karşı tarafın duygusal ya da zihinsel bir tepki verdiğini gösterebilir.

  • Bütünü Görebilmek

Sadece bir hareket ya da mimik üzerine odaklanmayın. Karşı tarafın genel duruşunu, sözlerini ve beden dilini bir bütün olarak değerlendirin.

  • Detaylara İnebilmek

İnce hareketler büyük ipuçları taşır. Parmakların masaya vurulması, nefes alıp verme hızı gibi detaylara dikkat edin.

  • Hareketleri Bağlamak

Karşı tarafın jest ve mimiklerini birbirine bağlayarak duygusal durumunu anlamaya çalışın.

  • Doğru Sorular Sormak

Karşı tarafın söz ve beden dilinde bir uyumsuzluk fark ettiğinizde, bunu doğrulamak için sorular sorun. “Bu konuda daha fazla detay verebilir misiniz?” gibi sorular, doğru sinyaller almanıza yardımcı olur.

  • Gizli Mesajları Algılamak

Çapraz kollardan oturuşa, mimiklerden ses tonuna kadar her mesaj bir ipucu taşır. Çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirerek karşı tarafın hislerini anlamaya çalışın.

Satınalma ve pazarlık süreçlerinde beden dili, çoğu zaman fark edilmeyen ama kritik bir rol oynayan bir iletişim aracıdır. Kendi beden dilinizi bilinçli bir şekilde kullanıp karşı tarafın verdiği sinyalleri okuyarak hem masada hem de uzun vadeli ilişkilerde avantaj sağlayabilirsiniz. Beden dilimiz sessiz ve etkili bir araçtır; onu bilinçli ve stratejik bir şekilde kullanalım.

Bir sonraki toplantınızda bu yazıdan aldığınız ipuçlarıyla fark yaratmaya ve pazarlık masasında beden dilinizi stratejik bir avantaj haline getirmeye hazır mısınız?

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden Önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var mıdır?

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş Sözleşmesi Devrinde Devredenin Devirden Önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var mıdır?

Lütfi İNCİROĞLUİş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş sözleşmesinin devri konusu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 429 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.

İş sözleşmesinin devri ile birlikte işçinin iş ilişkisindeki muhatabı olan işveren değişmekte olup, üç taraflı bir hukuki işlem niteliğindeki devir işleminin ardından işlemin özünü oluşturan iş sözleşmesi iki taraflı olarak varlığını sürdürmektedir[1].

İş sözleşmesinin devri ile birlikte sözleşmeyi devreden işverenin ile işçi arasındaki sözleşme ilişkisi sona ermektedir. Ancak iş sözleşmesini devralan işverenle sözleşme varlığını devam ettirmektedir. Başka bir anlatımla, sözleşmenin işveren tarafı değişmektedir.

İşçinin iş sözleş­mesinin devrine ilişkin üç taraflı sözleşmeye katılmaması veya işverenler ara­sındaki sözleşmeye onay vermemesi nedeniyle işverence iş sözleşmesinin sona erdirilmesi haksız fesih sayılır ve buna ilişkin yaptırımlar uygulanır[2].

İşyeri devri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6 nci maddesinde düzenlenmiş olmasına rağmen iş sözleşmesinin devri bu Kanunda düzenlenmemiştir. İş sözleşmesinin devrine 6098 sayılı Kanunda yer verilmiştir. İşyeri devrinde, devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken işçilik alacaklarında devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumlulukları bulunmasına rağmen iş sözleşmesinin devrinde devir öncesi işçilik alacaklarında birlikte sorumluluk düzenlenmemiştir. Nitekim 6098 sayılı Kanunun 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, “Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır” denilmek suretiyle birlikte sorumluluktan bahsedilmemiştir. Doktrinde, 4857 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesindeki işyeri devrinde devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumluluğuna kıyasen iş sözleşmesinin devrinde de uygulanması gerektiğini savunan yazarlar olmakla birlikte, ağırlıklı görüş Kanun koyucunun bilinçli olarak iş sözleşmesinin devrinde birlikte sorumluluğu düzenlemediği yönündedir[3].

Başka bir deyişle, iş sözleşmesinin devralan işveren, sözleşmeyi tüm hak ve borçları ile devraldığından, devirden önce doğmuş hakların sahibi ve borçlusu olacaktır. Bu kapsamda yeni işveren işçinin kıdemine bağlı tüm haklardan da sorumlu olacaktır. İhbar ve kıdem tazminatından, işçinin kullanmadığı yıllık izin ücretlerinden sorumlu olacaktır. Hatta, hizmet süresine bağlı olmayan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, hafta ve genel tatil günü ücretleri gibi alacaklar bakımından da devralan işverenin sorumlu olacağı kabul edilmektedir. İş sözleşmesinin devrinde birlikte sorumluluğun devam edip etmeyeceği ile ne kadar süre devam edeceği konusunun ancak devir sözleşmesinde düzenlenebileceği kabul edilmektedir[4].

Dolayısıyla, iş sözleşmesinin devri taraf değişikliği sonucunu doğran bir işlem olması ve bu işlemle borç ilişkisinin içeriğinde, kapsamında ve hukuki niteliğinde bir değişiklik olmaması nedeniyle, iş sözleşmesini devralan işverenin devir öncesi doğmuş hem hizmet süresine bağlı işçilik alacaklarından hem de hizmet süresine bağlı olmayan işçilik alacaklarının tamamından tek başına sorumlu olacaktır. Bununla birlikte, Yargıtay Genel Kurulunun önceki yıllarda vermiş olduğu kararlarında işyeri devrine ilişkin Kanun hükmünün iş sözleşmesinin devrine kıyasen uygulanması gerektiği kabul edilmiştir[5].

Ancak Yargıtay 9 Hukuk Dairesi 08.11.2022 tarihli kararında, “işçinin rızası ile gerçekleşen iş sözleşmesinin devrinde, devreden işverenin devir tarihinden önce veya devir sırasında doğmuş borçlardan dolayı devralan işveren ile birlikte sorumluluğunun söz konusu olmadığına karar vermiştir[6].

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 429 uncu maddesinde, iş sözleşmesi devrinde, devredenin birlikte sorumluluğu esası benimsenmemiştir. Devir sözleşmesinin tarafları aksini kararlaştırmadıkları sürece, devredenin devir tarihinde doğmuş veya devir tarihinden sonra doğacak borçlar bakımından devralan ile birlikte sorumluluğu söz konusu değildir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] URHANOĞLU CENGİZ, İştar, İş Sözleşmesinin İradi Devri, Ankara 2014, s.29

[2] ARASLAN ERTÜRK, Arzu, s.241.

[3] URHANOĞLU CENGİZ, İştar/KAYNAR, Damla, İş sözleşmesinin devrinde devreden işveren devirden önce doğmuş bulunan alacaklardan sorumlu tutulabilir mi? Karar İncelemesi SİCİL, YIL:2024 s.51, s.168 vd.

[4] URHANOĞLU CENGİZ/KAYNAR, SİCİL, YIL:2024 s.51, s.186 vd.

[5] YGHK, 2005/9-203; E,.2005/252, K.; YGHK, 2017/3176 E., 2018/1470 K., 18.10.2018 T. Legalbank.

[6] Y9HD. 18.11.2022 T, E.2022/4947, K.2022/14521.

Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası: Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor?

Yapay Zeka Ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler Ve Beceriler Nasıl Değişiyor
Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor

Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası: Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor?
Levent ÇUHADAR – SİRİUS AI TECH levent@siriusgrup.com

İş dünyası, yapay zekanın (AI) hızla yükselişiyle birlikte köklü bir dönüşüm geçiriyor. Günümüz iş gücünde yer alan herkesin artık farkında olduğu bir gerçek var: Yapay zeka sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda iş süreçlerimizi, beceri gereksinimlerimizi ve hatta iş yapış biçimimizi tamamen yeniden şekillendiriyor. Peki, bu dönüşüme nasıl ayak uyduracağız ve yapay zekadan en iyi şekilde nasıl faydalanacağız?

Yapay Zekanın İş Dünyasında Yarattığı Değişimler

Yapay Zeka Ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler Ve Beceriler Nasıl Değişiyor
Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor

Yapay zeka, iş dünyasında hem operasyonel hem de stratejik birçok alanda büyük değişimlere yol açıyor. Eskiden insan gücüyle saatler alan işler artık saniyeler içinde tamamlanabiliyor. Şirketlerin daha verimli çalışmasını sağlarken, yeni iş fırsatlarının da önünü açıyor.

  • Verimlilik Artışı: AI, işletmelerin daha az kaynakla daha fazla iş yapmasını sağlıyor. Örneğin, üretim hatlarında AI destekli otomasyon sistemleri, hata oranlarını azaltarak üretkenliği %30’a kadar artırabiliyor.
  • Daha Akıllı Kararlar: Büyük veri analizinde AI’nin sağladığı hız ve doğruluk, şirketlerin daha bilinçli ve hızlı kararlar almasını sağlıyor.
  • İş Gücü Dönüşümü: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri devralırken çalışanların daha yaratıcı ve stratejik görevlere odaklanmasına imkan tanıyor.

Değişen Meslekler ve Yeni Beceriler

Eskiden saatlerimizi harcadığımız birçok rutin iş artık yapay zekanın ellerinde daha hızlı ve hatasız bir şekilde tamamlanıyor. Veri analizi, müşteri hizmetleri, içerik üretimi gibi alanlarda AI, iş yükünü azaltıyor ve daha stratejik işlere odaklanmamızı sağlıyor. Ancak bu, insan emeğinin artık gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, AI ile birlikte insan becerileri daha da değer kazanıyor.

AI ile Ön Plana Çıkan Beceriler

Artık iş dünyasında fark yaratabilmek için teknik becerilerin yanı sıra şunlar daha fazla önem kazanıyor:

  • Yaratıcılık ve Eleştirel Düşünme: Yapay zeka veriyi işleyebilir, ancak yaratıcı çözümler sunmak ve stratejik kararlar almak insanın en güçlü yönleri olarak kalacak.
  • Duygusal Zekâ: Müşteri hizmetleri gibi insana dokunan alanlarda empati ve iletişim becerileri her zamankinden daha kritik.
  • Analitik Düşünme: AI’nin sağladığı verileri anlamlandırmak ve stratejik kararlar almak giderek daha kritik hale geliyor.

AI İş Süreçlerine Nasıl Entegre Ediliyor?

İşletmelerin büyüme ve verimlilik hedeflerine ulaşması için yapay zekanın doğru entegre edilmesi kritik bir adım. Örneğin, müşteri iletişimini optimize etmek için Calling AI gibi çözümler kullanarak, her müşteriye özel ve hızlı yanıtlar verilebilir. AI destekli çağrı merkezi çözümleri, müşteri memnuniyetini artırırken, işletmelere operasyonel verimlilik sağlar.

Öte yandan, içerik üretimi ve dijital pazarlama süreçlerinde AI’nin sağladığı fırsatlar göz ardı edilemez. Lobster gibi AI destekli içerik oluşturma araçları, anahtar kelime analizi ve SEO uyumlu içerik üretimiyle markaların hedef kitlesine en doğru mesajları iletmesine yardımcı oluyor.

Yapay Zeka Entegrasyonu İçin Adımlar

  1. İhtiyaçların Belirlenmesi: İş süreçlerinizde AI’nin nasıl bir fark yaratabileceğini belirlemek için mevcut darboğazları analiz edin.
  2. Doğru Araçların Seçilmesi: İşletmenize en uygun AI çözümlerini araştırın ve ölçeklenebilir teknolojilere odaklanın.
  3. Küçükten Başlamak: AI uygulamalarını kademeli olarak devreye alarak ekibin sürece alışmasını sağlayın.

Şirket Kültürüne Yapay Zekanın Entegrasyonu

Yapay zekanın iş dünyasında başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için şirket kültürüyle entegre edilmesi şart. Çalışanların AI teknolojilerini benimsemesi, değişime açık olması ve bu teknolojiyi günlük iş süreçlerine entegre edebilmesi gerekiyor.

Şirketlerde AI Uygulamalarını Benimsetmenin Yolları:

  • Eğitim Programları: Çalışanlara AI’nin iş süreçlerine etkisini anlatan eğitimler düzenleyin.
  • Pilot Projeler: Küçük ölçekli AI projeleriyle başlayarak ekibinizin yeni teknolojilere alışmasını sağlayın.
  • İç İletişim: AI’nin çalışanlara nasıl fayda sağlayacağına dair açık ve net iletişim stratejileri belirleyin.

Geleceğe Hazır Mıyız?

Yapay zeka iş dünyasını sadece otomatikleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda geleceğe dair yepyeni fırsatlar sunuyor. Doğru entegre edildiğinde işletmelere rekabet avantajı sağlıyor, büyüme fırsatları yaratıyor ve çalışanların daha üretken olmasına yardımcı oluyor.

AI ile İş Dünyasında Öne Çıkmak İçin 3 Altın Kural

  1. Uyum Sağlayın: Teknolojiyi kucaklamak ve hızla adapte olmak işletmenizi bir adım öne çıkarır.
  2. Sürekli Öğrenin: AI teknolojileri sürekli gelişiyor; güncel kalmak için eğitimlere ve yeniliklere açık olun.
  3. İşbirliğine Odaklanın: İnsan ve AI işbirliğini en verimli şekilde kullanmayı hedefleyin.

Sirius AI olarak, işletmelerin bu dönüşüme ayak uydurmasını kolaylaştıran çözümler sunuyoruz. AI teknolojilerini iş süreçlerinize hızlı ve etkili bir şekilde entegre ederek, büyümenize ve geleceğe hazır olmanıza yardımcı oluyoruz.

Siz de AI’nin sunduğu fırsatları keşfetmek için bizimle iletişime geçin ve dijital dönüşüm yolculuğunuzda ilk adımı atın. Keşfetmek için: siriusaitech.com

Yapay Zeka Eğitimi Dr Adil ünal
Yapay Zeka Eğitimi ve Tedarik Zinciri Yönetimi Uygulamaları – Dr. Adil Ünal. Eğitim içeriği için tıklayınız.

-> Şirket Eğitimleriniz için Doğru Teklif Alın -> egitim@satinalmadergisi.com

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Kurumsal Satış Eğitimi

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Yapay Zeka ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi (1 gün)

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Çalışan başına verilen eğitim sürenizi (KPI) yükseltin.
Büyüme için ekibinizi eğitin.