Ne oldu ? Çok şaşkın gördüm seni. Ne sanıyordun ? ilk iş gününde davul zurna ile mi karşılayacaklarını bekliyordun ? Sana sürpriz yapıp bir çanta dolusu hediye vermediler mi ? Odan bile biraz karanlık ve loş değil mi ? Verdikleri bilgisayar da eski çıktı sanırım. Dur bakalım dala neler neler göreceksin? Öyle hemen eline cep telefonu, cebine kartvizit koymayacaklar. Biraz beklemen gerekecek. Kartvizitte eleman yazdığını görünce şok geçirme diye söylüyorum bunları. Öyle müdür yazmalarını çook beklersin. Sabah serviste kendine en arkada yer buldun değil mi ? Üzülme zamanla işten çıkanların yeri boşaldıkça önlere doğru gelirsin. Burası benim yerim diye kaldırmadıklarına şükret.
Peki maaşı beğendin mi ? Biliyorum bu işten önce işsizdin, o yüzden ne verirlerse kabul ettin. İşte burada sıkıntı büyük. Her yıl diğer çalışanlarla aynı oranda zam alacağını varsayarsak, beş yıl sonra çoğunun altında kalacak gelir seviyen. Eski kiracı konumuna düşeceksin. Arada seyyanen zam almadıkça veya işveren senin gayretini değerlendirip herkesten daha yüksek oranda zam yapmadıkça hep geriye gideceksin.
Yanına yardımcı eleman da mı istiyorsun ? O iş öyle kolay değil. “Henüz iki kişinin yaptığı işi yapıyorsun. Şöyle üç kişinin yaptığı işe ulaştığında onu değerlendirip yanına yardımcı eleman alırız.” dediler değil mi sana ? Görevin dışında da işler yapıyorsundur ama onları devretmek için de henüz erken. En az beş yıl böyle idare et, sonra bakarlar.
Unutma bazen doğum gününü hatırlamayacaklar, düğününe üç-beş iş arkadaşın gelecek, yöneticilerden veya işveren tarafından kimse gelmeyecek belki. Üzülme sen yoluna devam et. Sen her zaman hakkını vererek çalış. Sakın onların ağzına laf verme. Dürüstlüğünden, çalışkanlığından saygından asla eksiltme. Bir gün elbet değerini anlayacaklardır.
Sakın boş duruyor zannetmesinler. Tamam biliyorum işinde çok iyisin. Herkesin üç saatte yaptığı işi bir saatte yapıyorsun. Onu ya yaparım, bundan da anlarım dedin en baştan. Biraz da sesin çıksın. Bazı işleri hallettiğini çaktırmalısın. Unutma her yaptığın işi bağıra bağıra yapmazsan seni hiç çalışmıyor zannedebilirler.
Yaptığın fazla mesaileri görmezden geliyorlarsa sakın göz yumma buna. Hele de izinli gününde seni rahatsız ediyorlarsa sürekli, mutlaka hatırlatmanı yap günün birinde. Yaptığı her işi not al, izinde falan çalışmak zorunda kalırsan bir yere yaptıklarını yaz.
Bugün ilk azarını işittin değil mi ? Çok kırıcı oldu sanırım ama ne yapalım bu işin doğasında var de geç. Varsa ailen ve çocukların gelsin gözünün önüne. Unutma onlar için çalışıyorsun. Bu işe çok ihtiyacın var. Çok üzerinde durma ama sürekli hale gelirse sen de sesinin tonunu yükseltmeye başlasan iyi olur. Evet bazen hata yapıyorsun ama olsun kim yapmıyor ki ? Önemli olan hatalardan ders çıkarmak olmalı. Hatayı sadece senin üzerine yıkmalarına izin verme. İşverenlerin başarıyı takıma, hataları şahıslara maletmeye çalıştıklarını unutma.
Yemek ve çay saatlerinde çalışmaya çalışma. Hele eve hiç iş götürme. Çünkü kimse fark etmez ve takdirle karşılamaz. İnan çalıştığınla kalırsın.
Prim, ikramiye ve ödül işine hiç girmedim dikkat edersen. Verirlerse öp başına koy, vermezlerse de yapacak bir şey yok. Prim, ikramiye ve ödül veren işyeri zaten çok fazla değildir diye kendini teselli edebilirsin.
Bugün ilk kez toplantıya seni de dahil edip fikirlerini sordular. Ne mutluluk verici, ne motive edici bir şey değil mi ? Zam almış kadar sevinmedin mi? Bu önemli bir gelişmedir, unutma. Bir şeyler yoluna girmeye başlamış demektir.
Yok Pazartesi, yok efendim tükenmişlik sendromu. Bunların senin lügatinde yeri yoktur umarım. Daha doğrusu olamaz, olmamalı.
Terfi mi bekliyordun ? Yok artık. Nereye terfi edeceksin ? Senin üzerinde terfi edecek yer mi var ? Bildiğim kadarıyla soyadında patronla aynı değil. Zaten tek tabanca çalışıyorsun.. Altında çalışan yardımcıların yok ki üste çıkasın. Terfi olayı çok büyük ve kurumsal firmalarda olur. Neyse sık dişini birkaç yıl sonra seni oralarda görüyorum…
Ben terfi yok diyorum bu firmada, sen bir de altıma şirket arabası verseler iyi olur diyorsun. Satış departmanına geç istersen demekten başka diyeceğim yok buna.
Sabırlı olmalısın. İş hayatı biraz zordur, basamakları çıkmak, saygınlık ve dostluklar kazanmak zaman alır. Sen yine de her şeye rağmen her sabah bir umutla işine başla, gördüğünün elini sık, günaydın de. Tebessümü yüzünden eksik etmemeye çalış.
Geçtiğimiz günlerde e-ihracat yapan yararlanıcı firmalara yeni destek paketleri açıklayan Ticaret Bakanlığı, şimdi de Türkiye’nin e-ihracattaki rotasını çizdi. Türk ürünlerinin yer bulabileceği potansiyel pazarların e-ticaret ekosistemlerinin genel durumunu yansıtan rapor aynı zamanda önemli fırsatları da vurguluyor. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasına yönelik hedefin 26 milyar dolara denk geldiğini söyleyen Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği Başkanı Emre Ekmekçi, “Bu, önümüzdeki dönemlerde 50 milyar dolarlık bir hacme tekabül ediyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz” dedi.
E-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasını öncelikli hedef olarak belirleyen Ticaret Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde e-ihracat yapan yararlanıcı firmalara yeni destek paketleri açıklamıştı. E-ihracat pazarında Türkiye’deki ihracatçıların etkin ve aktif bir şekilde rol almasına ve öncülük etmesine yardımcı olmayı hedefleyen Ticaret Bakanlığı şimdi de yayınladığı e-ihracat raporuyla Türkiye’nin hedef ülkelerini belirledi. Türk ürünlerinin yer bulabileceği potansiyel pazarlar hakkında detaylı e-ticaret analizlerini içeren rapor, ihracat alanında yeni fırsatların yaratılması, ihracatçıların küresel pazarlarda rekabet edebilirliğinin artırılması, yüksek katma değerli ürünlerin e-ihracat yoluyla ihracatının artırılması ve Türkiye’nin e-ihracat sektöründeki rolünün güçlendirilmesi adına önemli adımların önünü açma rolünü üstleniyor.
Stratejik Bir Yol Haritası Sunuyor
Ticaret Bakanlığı’nın “Uzak Ülkeler Stratejisi”ni merkeze alarak e-ihracat özelinde belirlenen potansiyel ülkelere yönelik hazırladığı çalışma; ihracatçıların potansiyel pazarlara yönelik strateji ile yol haritalarını oluştururken ihtiyaç duyabilecekleri her bilgiye tek bir kaynaktan ulaşabilmelerini sağlamayı amaçlıyor. Çalışma, aynı zamanda ülkemizin genel ihracatı içinde halihazırda yüzde 1 olan e-ihracatın payının yüzde 10’a çıkarılması hedefine de hizmet ediyor.
Aralarında ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Birleşik Krallık, Çin, Endonezya, Filipinler, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İspanya, Japonya, Kanada, Malezya, Meksika, Mısır, Nijerya, Pakistan, Rusya, Şili, Suudi Arabistan, Tayland, Vietnam’ın da bulunduğu farklı ülkelerin potansiyellerini ve eğilimlerini inceleyerek, ihracatı küresel ölçekte daha da güçlendirmeye yönelik stratejik bir yol haritası sunan rapor, bu özellikleriyle Türkiye’nin e-ihracat sektörünün yükselişini desteklemek adına önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
Destekleri Doğru Kullanıp İhracatı Arttıracağız
Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Emre Ekmekçi, Ticaret Bakanlığı’nın e-ihracatı artıracak iş modellerini ve çalışmalarını desteklemeye dernek olarak devam edeceklerini söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın e-ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalarını çok değerli buluyoruz. Bundan sonra bizim yapmamız gereken yapılan destekleri ve atılan adımları doğru değerlendirerek ihracatı artırmaya yönelik çalışmalar yapmak” dedi. Ticaret Bakanlığı tarafından e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 10’a çıkarılmasına yönelik hedefin 26 milyar dolara denk geldiğini kaydeden Ekmekçi, sözlerine şöyle devam etti: “Bu, önümüzdeki dönemlerde 50 milyar dolarlık bir hacme tekabül ediyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Gündemimize sektör olarak yabancı müşterilere nasıl ürün satabileceğimiz ve pazar çeşitlendirmesi gibi konuları alıyor ve bunlar üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Bakanlığımızın hazırladığı raporun da bu yolda ilerlemek isteyen ihracatçılarımıza çok yardımcı olacağını düşünüyoruz” dedi.
Anket sonrasında puanlarını toplayın.
Toplam puan dağılımlarını (a,b,c,d şıkları) egitim@satinalmadergisi.com a gönderin.
Pazalık stilinize ilişkin değerlendirme yazınızı paylaşalım.
Hedef Kitle
Müzakere teknikleri eğitimi, tüm çalışanların pazarlık yetkinliklerinin artırılmasına yöneliktir. Özellikle birimler arası koordinasyonda kilit rol oynayan kişiler, müşteri ve tedarikçi başta olmak üzere paydaşlarla sürekli etkileşim halinde olan satış / satınalma çalışanlarının müzakere becerilerini yükseltmeyi hedefler.
Eğitimde Gülmek Eğlenmek Herkesin Hakkı
Pazarlık yetkinlik değerlendirmesi kapsamlı bir çalışmadır.
İki gün süren müzakere teknikleri eğitimlerimizde tüm katılımcılar farklı rol ve senaryolarda doğrudan yer almaktadır. Katılımcılık ve etkileşim teşvik edilmektedir. Eğitimde farklı müzakere ortamlarında rol canlandırmalarla eğlenceli vakit geçirilmektedir.
İş hayatında yer alan profesyonellerin oyunlarda sergiledikleri genel tutum ve anlayışları, konuya hakimiyet, pazarlık stili ve iletişim dili 360 derece değerlendirilmektedir. Geri bildirimlerin olumlu ve yapıcı olmasına özen gösterilmektedir. Amaç mesleki ve kişisel gelişime katkı sağlamaktır.
Vaka çalışmaları ve rol canlandırmaları ile birlikte, tamamlayıcı bir rol olarak gördüğümüz pazarlık ölçümleme anketimiz yer almaktadır.
Eğitime katılan profesyoneller sakin bir atmosferde kahvelerini içerken uygun seçeneklere puan vermektedir.
Pazarlık yetkinlik ölçümleme anketimizde çeşitli müzakere ortamlarına ilişkin çeşitli ifadeler yer almaktadır. İfadelerin hemen altında ilişkili dört farklı tespit, tutum ya da hareket tarzı bulunmaktadır.Sağlıklı bir sonuç elde etmek istiyorsanız ideal cevap vermeyin.
Müzakere ifadelerinde nasıl tepki vermek istediğinizden çok
“gerçekte nasıl yaptığınıza göre cevap verin.”
Doğru veya yanlış cevaplandırma yok. Her sorunun şıklarına verdiğiniz puanların toplamı 10 olsun. Örneğin;
a şıkkı 2 puan,
b şıkkı 5 puan,
c şıkkı 3 puan,
d şıkkı 0 puan gibi.
Unutmayın toplamı 10 olacak.
Müzakerede karşı taraf beni rahatsız eden
bir şey yaptığında:
Ona durmasını sert bir şekilde doğrudan söylerim.
Durması için onu ikna etmeye çalışırım.
Duygularımı dinler ona uygun hareket ederim.
Hiçbir şey yapmam ve söylemem.
2
5
3
0
Cevabınızın toplamının 10 olduğundan emin
Kahvenizi Alın Anketi Doldurun…
Her gün mesleki gelişiminize 15 dakika zaman ayırın.
MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ
MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık), 4. Baskı.
Satış oyunları, rol canlandırma ve vaka çalışmalarına dayalı eğitimin amacı, kurumsal satış konularını uygulama ağırlıklı işleyişle ele almaktır.
Eğitim içerisinde etkileşim ve satış oyunlarına katılım teşvik edilmektedir.
Kurumsal pazarda firmalar, artan rekabet ve fiyatlandırma baskıları ile karşı karşıyadır. Satınalma yöneticileri alım sürecinde kapsamlı araştırma ve verilerle donatılmıştır. Alıcıların satış görüşmelerinden ve olası anlaşmalardan beklentileri her geçen gün artmaktadır. Yeni dönem, satıcıları teknik iş birliği, kalite, operasyonel destek ve birlikte değer yaratma konularında çözüm esaslı anlayış geliştirmeleri konusunda zorlamaktadır.
Satış mühendislerinin teknik konulardaki uzmanlıkları, tek başına yeni müşteri edinme ve yüksek satış rakamları için yeterli değildir. Satışçılar yeni uzman alıcı profillerine uygun yaklaşım biçimlerini ve müşterilerine sağladıkları değeri yeniden düşünmelidir. Yeni fikirlere liderlik eden satışçılar bir adım önde olacaktır.
Tüm şirketler, doğru alıcıları bulma, stratejik müşteri (key account) portföylerini genişletme, tekrarlı ve yüksek hacimli satışlar konusunda azami çaba içerisindedir. Unutulmamalıdır ki, kurumsal pazarda satış başarısı, topyekun birlikte çalışma ile elde edilmektedir. “Satış takım sporudur”.
Eğitim Süresi: Eğitim süresi 2 -4 gündür. Rol canlandırma ve satış oyunlarında sınıf içi motivasyonun korunması için önerilen katılımcı sayısı 15’tir.
Eğitmen:Prof. Dr. Murat ERDAL
Eğitim Yöntemi: Eğitim senaryo bazlı rol canlandırma ve etkileşim tabanlıdır.
Hedef Kitle: Satış Ekipleri, Satış Mühendisleri, Müşteri İlişkileri, Sipariş Yönetimi, Toptan Kanal, Ticari Pazarlama Birimi, Ürün ve Marka Yönetimi, İhracat, Hammadde Satışçılar, Distribütör Satışçılar, Proje Satışçılar
Bir ithalat gerçekleştirirken, ticarete konu taraf ülkeler arasında serbest ticaret alanı sağlayan bir anlaşma olup olmadığı, eşyanın ithali sırasında vergi unsurlarının oluşumu açısından çok önemlidir. Eğer taraflar arasında bir serbest ticari alanı oluşturulmuşsa diğer bir deyişle bir ticaret anlaşması mevcutsa bu durumda ithalatta alınması gereken gümrük vergisi ve eş etkili vergiler, anlaşma kuralları dahilinde indirimli ya da sıfır vergi olarak uygulanmaktadır. Buraya kadar gümrük birliği ile benzer bir yapı olarak görülse de serbest ticaret anlaşmalarının (STA) en önemli farkı imzalanan ülkeler arasında ticareti etkileyen tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılması ile taraflar arasında bir serbest ticaret alanı oluştururken taraf ülkelerin üçüncü ülkeler ile ticaretlerinde mevcut ulusal düzenlemelerini sürdürmesine izin vermesidir. Dolayısıyla STA’ları gümrük birliklerinden ayıran en önemli fark, üçüncü ülkelere ortak bir gümrük tarifesinin uygulanmamasıdır. Diğer bir önemli fark ise STA’ların menşe esasına, gümrük birliklerinin ise serbest dolaşım ilkesine dayanmasıdır.
Günümüzde ülkemizin bazı ülkelerle gerek ikili gerekse bölgesel düzeyde serbest ticaret alanı oluşturan birçok anlaşması mevcuttur.
Aşağıda, Ticaret Bakanlığı sayfasından alınmış ve sonrasında güncelleştirilmiş ve ülkemizin ikili ticaret anlaşmalarını gösteren tablo yer almaktadır;
Yukarıdaki tabloda yer alan ikili anlaşmaların yanısıra bir de Türkiye’nin de taraf olduğu bölgesel ticaret anlaşmaları vardır. Bunlar arasında Avrupa düzeyinde olanlar; Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi (BBMK), Pan Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi (PAMK), Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemidir (PAAMK)
Peki şimdi başlıktaki sorumuza gelelim: Nedir Bu BBMK, PAMK, PAAMK ve PAAMK kapsamında BÖLGESEL KONVANSİYON ?
Birbirleri arasında ikili anlaşma bulunan bazı ülkeler, ikili anlaşmaların sağladığı ticari kazanımları bölgesel düzeye taşımak ve bir sistem etrafında birleşip sisteme taraf ülkeler menşeli malların diğer taraf ülkelerce serbestçe kullanılmasına ve taraf ülkeler menşeli girdilerle üretilen eşyanın, üzerinde anlaşmaya varılan tercihli rejiminden yararlanabilmesine ve bu şekilde mevcut üretim kaynaklarının birleştirilmesine imkan tanıyan bir serbest ticaret alanı oluşturmak amacı ile Pan Avrupa Menşe Kümülasyon Sistemi (PAMK; Türkiye, AB ve EFTA ülkelerinin dahil olduğu çapraz menşe kümülasyonu esasına dayalı serbest ticaret alanı sistemi) ve Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi (BBMK; Türkiye, AB ve Batı Balkan Ülkeleri (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan) ‘nin dahil olduğu çapraz menşe kümülasyonu esasına dayalı serbest ticaret alanı sistemi) ni hayata geçirmişlerdir. Bu iki sistemde de sisteme dahil ülkeler arasında serbest ticaret anlaşmaları mevcuttur. PAMK Sistemi daha sonra içerisine Akdeniz ülkelerini de alarak Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi (PAAMK; Türkiye, Avrupa Birliği, EFTA ülkeleri, Cezayir, Fas, Filistin, İsrail, Lübnan, Mısır, Tunus, Ürdün ve Faroe Adaları’nın oluşturduğu serbest ticaret alanı sistemi) ne dönüşmüştür. Ancak Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi’nde sisteme dahil her ülkenin birbiri ile serbest ticaret anlaşması yoktur. Bu nedenle “Değişken Geometri” (Variable Geometry) adı verilen sistemde tercihli ticarete konu eşyanın üretiminde kullanılan girdilerin menşeli olduğu ülkelerin birbirleri arasında STA mevcut olup olmadığının kontrol edilmesi tercihli menşe uygulamaları açısından önem arz etmektedir.
PAMK, PAAMK’ ın altında ayrı bir sistem olarak halen varlığını devam ettirmektedir.
Konvansiyon Sistemi ise hem PAAMK hem de BBMK sistemlerini, tek bir çapraz kümülasyon sistemi sürecine entegre etmeyi hedeflemektedir. Böylece öncelikle her iki sistemde, sisteme taraf ülkelerden STA sürecini tamamlamış olanların her biri ile yapılan Menşe Protokollerini yani Tercihli Menşe Kurallarını ayrı ayrı değil de tek bir ortak metne dönüştürmek suretiyle farklı metinlerin oluşturduğu karmaşayı ve bürokrasiyi ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Bu maksatla hazırlanan ‘Bölgesel Konvansiyon’ metni; 08-09 Aralık 2009 tarihlerinde Brüksel’de yapılan 8. Avrupa-Akdeniz Ticaret Bakanları Konferansı’nda kabul edilmiştir. Bu çerçevede “Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon”, 15 Haziran 2011 tarihinde Avrupa Komisyonunca imzaya açılmıştır. 4 Kasım 2011’de imzalanan Konvansiyon,
1 Şubat 2014 tarihinde ülkemizde yürürlüğe girmiştir.
Konvansiyonun hedeflendiği şekilde bölgesel bir menşe kümülasyon sistemine dönüşebilmesi, Pan Avrupa Akdeniz ülkeleri arasında aynı menşe kurallarına dayalı tercihli ticaret anlaşmalarının varlığı koşuluna bağlıdır. Bu amaçla, sisteme taraf olan ülkeler arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmalarında yer alan menşe kurallarına ilişkin protokoller aynı hükümleri içerecek şekilde değiştirilmektedir. İlaveten sistemde yapılan herhangi bir değişikliğin tüm anlaşmalara ikili bazda yansıtılmasını; yeni ülkelerin menşe kümülasyon sistemine dahil edilmek istenmesi halinde ise tüm anlaşmaların buna göre revize edilmesini gerektirmektedir.
Konvansiyona taraf olan ülke ile söz konusu değişikliğin yapılmasından ve bu değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra, ilgili ülke mevcut Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti hakkında Yönetmelik veya Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti hakkında Yönetmelik kapsamından çıkarılarak Bölgesel Konvansiyonun uygulanması için oluşturulan Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik kapsamına alınacaktır.
Semra KARTAL
Gümrük Müşaviri
Kaynakça
Batı Balkan Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 19.07.2009 Tarihli ve 27293 sayılı Resmi Gazete
Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon Sistemi Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 26.11.2009 tarihli, 27418 sayılı Resmi Gazete
Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik 20.10.2017 tarihli, 30216 sayılı Resmi Gazete
Ticaret Bakanlığı web sayfası, “Türkiye’nin STA ve TTA’ları” tablosu linki 07.09.2023 tarihli erişim
Türkiye otobüs pazarının lideri Otokar, Avrupa’daki büyüme hedefi doğrultusunda İtalya bayisi Mauri Bus System’ı satın aldı. Otokar, yeni iştirak şirketi ile İtalya pazarındaki iddiasını arttıracak.
Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar, ticari araçlarda hedef pazarı olan Avrupa’da başarılı çıkışını sürdürürken aynı zamanda büyüme için stratejik adımlar atmaya devam ediyor. Avrupa başta olmak 60’tan fazla ülke yollarında on binlerce otobüsüyle milyonlarca yolcu taşıyan Otokar, 2010 yılından beri İtalya’daki bayisi olan Mauri Bus System’ı satın aldı. Otokar bundan böyle İtalya’daki müşterilerine daha yakın olarak beklenti ve ihtiyaçlarını yakından takip edecek, ülkedeki etkinliğini daha da arttıracak.
Otokar’ın İtalya otobüs pazarındaki başarısına önemli katkılar sağlayan Mauri Bus System, bugüne kadar 700’den fazla Otokar markalı otobüs teslimatına imza attı. Geçtiğimiz sene 101. kuruluş yılını kutlayan şirket, ülkedeki Otokar marka araçların satışının yanı sıra satış sonrası hizmetlerini de sunuyordu.
101 yıllık tarihi ile geçmişte İtalya otobüs pazarında pek çok ilke imza atmış, İtalya’nın en köklü şirketlerinden biri olan Mauri Bus System’ın Otokar’ın iştirak şirketleri arasına katılmasından büyük mutluluk ve heyecan duyduklarını belirten Otokar Genel Müdür Yardımcısı Kerem Erman “Yaklaşık 13 yıldır başarıyla devam eden iş birliğimizi bu satın alma ile yepyeni bir noktaya taşıdık. Otokar’ın başarısının ardında yatan en büyük etken her zaman müşteri odaklı yaklaşımı olmuştur. Artık İtalya’daki müşterilerimize her zamankinden daha yakın olacağız, ihtiyaç ve beklentilerini en iyi şekilde anlayacağız. Yeni oluşumun hayırlı olmasını diliyorum.”
Otokar’ın otobüs alanında Avrupa’da büyüme hedeflerinde önemli bir adım attığının altını çizen Erman; “İtalya, Avrupa’daki hedef ülkelerimiz arasında en önemli pazarlarımızdan bir tanesi. 2010 yılından bu yana Otokar otobüsleri İtalya yollarında yolcu taşımacılığında hizmet veriyor. İtalya, Avrupa’daki ikinci en büyük pazarımız olma özelliğine sahip. Otokar’ın ülkede halihazırdaki başarısının bundan sonra katlanarak artacağına inanıyoruz.” dedi.
Cirosunun yüzde 70’inden fazlasını yurt dışı satışlarından elde eden Otokar’ın dünyada dört iştirak şirketi bulunuyor. Otokar, bu satın almayla birlikte Avrupa’da faaliyet gösteren Fransa ve Romanya şirketlerine İtalya’yı ekliyor.
Avrupa’da otobüs alanında özellikle Fransa, İtalya ve İspanya’da öncelikli tercihlerden olan Otokar, son dönemdeki başarılı satışları ile de dikkat çekiyor. Otokar geçtiğimiz yıllarda İtalya pazarında önemli çerçeve anlaşmaları imzaladı. Sözleşmeler kapsamında, 2022 yılında Doruk ve Kent otobüsleri için siparişler alındı. Alternatifli yakıtlı otobüsleri de kapsayan bu siparişlerden Toskana ve Puglia bölgelerinde hizmet verecek olan Otokar otobüslerinin büyük kısmı doğalgazlı olacak. Otokar ayrıca son dönemde İtalya’nın farklı şehirlerinde hizmet vermek üzere elektrikli otobüs siparişleri de aldı.
Mauri Bus System SRL
1921 yılında karoseri onarım atölyesi olarak kurulan Mauri Bus System SrL, 100 yılı aşkın tarihi boyunca otobüs alanında pek çok ilke imza attı. İtalya’nın ilk aluminyum gövdeli körüklü otobüsünü, Avrupa’nın ilk acil durum dizel motorlu troleybüsünü, İtalya pazarının ilk 12 metre tam alçak tabanlı otobüsünü geliştirip üreten şirket olma özelliğine sahip Mauri, aynı zamanda İtalya’nın en bilinen otobüs markalarından biri. Geniş ve yetkin servis ağının yanı sıra İtalya’da kendi yedek parça organizasyonuna da sahip şirket, 2010 yılından bu yana Otokar’ın İtalya’daki otobüs bayisi olarak faaliyet gösteriyordu. Mauri Bus System, Otokar’ın İtalya’daki başarısında büyük bir rol oynadı.
İşçinin, işyerine olan katkıları sebebiyle işverenin memnuniyetini ifade etmek üzere bir defada veya dönemsel olarak belli zaman dilimlerinde ya da işçiyi ilgilendiren doğum, ölüm, evlenme gibi nedenlere bağlı olarak yapılan ücretin eki niteliğindeki ödemeler ikramiye olarak adlandırılmaktadır. İşçinin başarısına bağlı olarak ödenen primden farklı olarak ikramiye genel bir nitelik taşır ve uygulamadan işyerinde çalışan tüm işçiler yararlanır. Başka bir anlatımla, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece ikramiye yönünden eşit davranma borcuna uygun davranılmalıdır.
İşçinin ikramiyeye hak kazanması için işyerinde ikramiye ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması da gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin ikramiye talep hakkı vardır.
İkramiye bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” olduğu kabul edilmektedir[1].
Diğer taraftan, bir uygulamanın kaç defa tekrar etmiş olması halinde bir işyeri uygulaması haline geleceği konusunda somut olayın özelliğine bakmak gerekir. Burada önemli olan, işçide bu uygulamanın tekrar edileceği yönünde bir beklentinin oluşmasıdır[2]. Yargıtay’a göre, “Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 22.1.2009 gün 2007/34717 E, 2009/638 K.). Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen primler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
İşveren tarafından başlangıçta yasal veya akdi bir zorunluluk olmaksızın bir menfaatin tek taraflı olarak devamlı şekilde ve aynı koşullarda sağlanması halinde, işçilerin de zımni kabulleriyle iş akdi hükmü (iş şartı) haline gelen bir işyeri uygulaması oluşur. İşyeri uygulaması iş akdinin içeriği durumuna geldiğinden bağlayıcılık kazanır. Uygulama belirli bir süre tekrarlandığı takdirde bağlayıcı bir işyeri uygulamasının doğduğu kabul edilmelidir.
İşverenin yaptığı prim ödemesi, başarı veya herhangi bir kriter gözetilmeden arka arkaya 3 yıl sürmüş, 3 yıl aradan sonra tekrar etmiş olmakla bağlayıcı olmuş ve işyeri uygulaması hâline gelmiştir. O hâlde işverenin bu uygulamadan tek taraflı kararı ile dönmesi mümkün değildir. Davalı, davacının prim uygulamasından vazgeçilmesine muvafakat ettiğine dair belge sunmamıştır. Davacının 2008-2009-2010-2011 yıllarına ait priminin ödenmesi ve 2011 yılı priminin giydirilmiş brüt ücrete eklenerek bundan doğan fark ihbar tazminatının ödenmesi gerekmektedir. Davacı 2011 yılının tamamında çalışmadığından, bu yıla ait prim alacağının kıstelyevm olarak hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece, prim alacağı ve bundan doğan fark ihbar tazminatı talebinin kabulü yerine reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir[3].
Yargıtay başka bir kararında ise, ikramiyenin bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabileceğini ve iş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” haline geleceğini kabul etmektedir. Yüksek mahkeme ayrıca, her durumda ikramiyelerin tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılmasının da mümkün olmayacağını böylesi bir durumun işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik anlamına geleceğini ve bu gibi durumlarda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesinin işletilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Nitekim Yüksek mahkeme işverence verilen ikramiyelerin işyeri uygulaması olarak kabul edilebilmesi için ikramiyenin düzenli ödeneceğine dair alınmış yönetim kurulu kararı, iş sözleşmesi ya da süregelen bir uygulama olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtmektedir[4].
Ayrıca, işverenin prim ya da ikramiye uygulamasını tek taraflı olarak kaldırarak bu değişikliği işçiye e-mail yoluyla bildirmesinin işçiyi bağlamayacağı ve benzer şekilde, işçinin çalışma koşullarının genel bir duyuru ile değiştirilmesinin de mümkün olmayacağı kabul edilmektedir. Yüksek mahkeme, ayrıca işçinin sessiz kalarak çalışmaya devam etmesinin de değişikliği kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini vurgulamaktadır[5].
Sonuç olarak, işverenlerce yasal bir zorunluluk bulunmamasına ve iş sözleşmelerinde de düzenlenmemesine rağmen işçilere zaman zaman pirim veya ikramiye ödemesi yapılmaktadır. Ancak, prim ve ikramiye ödemelerinin işyeri uygulamasına dönüşebilmesi için işyerinde belirli bir süre tekrarlanması da gerekmektedir. Doktrinde, işverenin uygulamayı yaparken bunu ileride tekrarlayıp tekrarlamayacağını düşünmesinin önemli olmadığı, işçilerin dürüstlük kuralları çerçevesinde bu uygulamanın ileride de yapılacağı kanısına varmalarının yeterli olacağı kabul edilmektedir. Yargıtay, üç yıldan beri işçilere yapılan bir ödemenin işyeri uygulaması haline geleceğini, işçilerin bundan sonra da bu hakkın aynı koşullar altında ödenmesini talep edebileceklerini ifade etmektedir. Nihayetinde, prim ve ikramiye gibi ödemelerin işyeri uygulaması haline gelebilmesi için ardı ardına üç kez tekrarlanması yeterli olacaktır.
Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, ülkemizi Avrupa Yeşil Mutabakatı uyum sürecinde desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerine devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda İstanbul ve Gaziantep’te düzenlenen buluşmaların üçüncü durağı İzmir oldu. Garanti BBVA, bu etkinliklerde KOBİ’ler başta olmak üzere AB’ye ihracatta söz konusu süreçlerden etkilenecek sektör ve kurumlara, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi ile beraber konuyu somut önerilerle anlatmayı, akıllardaki sorulara cevap vermeyi ve sunacağı danışmanlıkla katkı sağlamayı amaçlıyor. Ülke ekonomisine sunduğu katkılar açısından değerlendirildiğinde İzmir’de faaliyet gösteren firmalar Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (SKDM) uyum süreçlerinden etkilenecek kurumlar arasında yer alıyor.
İhracatta Sürdürülebilir Gelecek İzmir buluşmasında; gazeteci, yazar Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde gerçekleşen “Avrupa Yeşil Mutabakatına Hazırlanırken Türkiye Neler Yapmalı?” konulu panele, Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan İklim Değişikliği Uzmanı Okan Uğurlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, Arkas Denizcilik Grubu Sürdürülebilirlik Direktörü Serra Tükel ile Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz katıldı. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında kurum ve şirketlerin yakın geleceklerini planlarken göz önünde bulundurmaları gerekenler hakkında önemli bilgiler paylaştılar.
Garanti BBVA danışmanlıkla beraber sürdürülebilirlik temalı destek paketiyle de ihracatçıların yanında…
Garanti BBVA bu buluşmaların yanı sıra sürdürülebilirlik temalı destek paketiyle de sera gazı emisyonlarını azaltmak isteyen müşterilerini destekliyor. Bu paket kapsamında Banka müşterileri, tecrübe ve iletişim ağından yararlanırken faiz avantajlı kredi paketinden de faydalanabiliyor. Müşterilerine kapasite gelişimi konusunda katkı sağlayan Bankanın, Türk Standartları Enstitüsü’yle yaptığı iş birliği doğrultusunda müşteriler, sera gazı yönetimi konusunda bilgilenirken karbon emisyonlarını azaltacak adımlar da atıyor.
‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ buluşmalarının İzmir durağıyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek ismiyle başlattığımız bilinçlendirme toplantılarını gelecekte oluşabilecek maddi ve manevi hasarlardan korunmak, ülkemizin ve müşterilerimizin bu süreçten başarıyla çıkmasına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdik. Bu buluşmaların ilk ikisini İstanbul ve Gaziantep’te gerçekleştirdik. Müşterilerimizin sürdürülebilir dönüşümüne pozitif katkılar yapan etkinliğimizin üçüncüsünü ise İzmir’de gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlikle ilgili yol planını Yeşil Mutabakat olarak adlandırıyoruz. Yeşil Mutabakat kapsamında hedeflenen dönüşüm 8 alt başlık altında kurgulandı. Bu alt başlıkların tamamı iş yapış şekillerimizi dolayısıyla hayatımızı etkileyecek. Ama bize göre acil aksiyon alınması gereken konuların başında Sınırda Karbon Düzenlemesi geliyor. Bu mekanizmayı resmi olarak kuran tüzük 16 Mayıs’ta Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayımlandı. Bu yüzden üretim tekniklerimizi hızla sürdürülebilirliğe uygun şekilde dönüştürmemiz büyük önem arz ediyor. İzmir, ülkemizin önemli ihracat kapılarından biri. İzmir’den ve Ege Bölgesi’nden ihracat yapan firmalarımızın SKDM’den etkilenip ihracat engelleriyle karşılaşmamaları çok önemli. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantının Ege Bölge’sine fayda sağlamasını umuyorum. Yeşil dönüşüm sürecinde Banka olarak tüm imkânlarımızı seferber ederek değerli paydaşlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.” dedi.
Emekli aylıklarına 2023 yılı ilk altı ay için yapılan zamın yeterli olmadığı konusunda genel istatistikler ve otoriteler aynı fikirde. Yapılan zammın yetersiz olduğu konusunda tüm taraflar hem fikir. Ancak emekliler ellerindeki son derece düşük emekli aylıklarıyla ne yapacaklarını düşünürlerken, otoritelerden emekli aylıklarının arttırılmasına ilişkin çeşitli formüller üzerinde durulduğu gibi bu konuda çeşitli beyanlar da verilmektedir.
Ancak emekli aylıklarının iyileştirilmesine dair otoritelerin verdikleri beyanlar her 24 saatte bir değişkenlik göstermekte ve bir gün ak dediklerine ertesi gün tam tersi bir açıklama yaparak kara demeye başladılar. Emeklinin de kafası karıştı desem yeridir. Emekli aylıklarına iyileşme niteliğinde zam yapılacak mı, yoksa yapılmayacak mı ? Gerçi zam yapılsa da, yapılan bu zam emekliye ne kadar çare olacak ? Tartışılır.
Ekim Ayında Emekli Zammı Yok
Ekim ayında ara zam beklentisinde olan milyonlarca emekli, müjdeli haber beklerken, AK Parti kanadından hayal kırıklığına sebep olan açıklama geldi.
AK Parti kaynakları, depremin yarattığı ekstra yük ve bütçe kısıtlamalarına işaret ederek, şu an için yılbaşından önce bir zamın pek mümkün olmadığını belirtiyorlar. 2023 bütçesinin yetersiz olduğunu ve bu nedenle ek bütçe gerektiğini dile getiriyorlar. Ek bütçenin büyük bir kısmının AFAD’a ayrıldığını ve borçlanma sınırlarının artırıldığını vurguluyorlar. AK Parti ekonomi uzmanları, “Bütçe gerçekleşmelerini göz önünde bulundurarak Ocak ayı için bir düzenleme yapılabilir. Ancak Ekim ayında bu konuda bir adım atmamız zor görünüyor, kaynaklar şu an için yetersiz” şeklinde değerlendirmede bulunarak zam yapılmayacağının sinyallerini verdiler.
Emeklilerin aylıklarının düşük oluşunu beyanla ek zam yapılacağı konusunda sürekli değişik beyanlar verilmesi emeklileri fazlası ile üzmektedir. Emeklilere verilecek zamın beklentisi içinde olan emekliler yeteri kadar üzülmektedir. Bu üzüntülerine bir de sürekli değişken beyanların gelmesi emeklileri büsbütün sıkıntıya sokmaktadır.
Emekliler Enflasyonun Altında Ezildiler mi ?
Her ne kadar otoriteler emeklilerin aldıkları maaşın enflasyon altında ezilmediklerini söylese de, üzülerek söylemem gerekirse maaş artışı konusunda enflasyon altında en fazla ezilen kesimin emekliler olduğunu belirtmek isterim.
Bugünkü Emekliler
Günümüzde “emekli” denildiğinde gerçek anlamda yaşam standartının altında emekli aylığı olan, mahrumiyetlerle savaş veren, son derece kısıtlı para harcayan ve sürekli borç ile yaşayan kişiler olduğunu düşünmek istemesem de, gerçek olan maalesef bu tanıma bire bir uymaktadır.
Hayat Pahalılığı Ekonomik Değil Psikolojik Nedenmiş
Bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda TV haberlerinde manşetten verilen bir beyanatta aynen şu ifadeler vardı;
“Hayat pahalılığı ekonomik değil psikolojiktir.” denilmektedir.
Bu ifade ve teşhis karşısında söyleyecek söz bulamadım. Ne anlamalıyız bu ifadeden? Ücretlinin aldığı maaş ve zam yeterli olup da hayat pahalılığının sadece psikolojik nedenlere dayandırıldığı ifadesini nasıl açıklayabilirim? Doğrusu hayat pahalılığı psikolojik ise, hepimizin psikolojisi bozuluyor sanırım.
Gerek Emekliler Gerekse Çalışanlar Kışlık Erzaklarını Almada Zorlanıyor
Kışlık konserve, turşu, kuru gıdaları ve reçellerini yapmanın tam zamanı. Çarşı ve pazarda, çeşitli sohbetlere kulak kabarttığımda:
Bir yıl önce konservelik ve salçalık domates 4 Lira iken bugün 15 Lira
Bir yıl önce patatesin kilosu 3-5 Lira iken bugün 20 ila 25 Lira
Bir yıl önce turşuluk malzemelerin kilosu 10 Lira iken bugün 40 Lira
Bir yıl önce dana etinin kilosu 150 Lira iken bugün 380 ila 600 Lira
Bir yıl önce lahananın kilosu 5 Lira iken bugün 25-30 Lira
Meyve fiyatlarından hiç bahsetmesem yerinde olur. Sinir bozucu
Ama sevindirici bir notum var;
Bir yıl önce turşuluk kavanoz kapağının tanesi 150 kuruş iken bu sene de aynı. Kavanoz kapağına “Zam” gelmemiş koca bir yıl geçmesine rağmen.
Nasıl zam gelsin ki ? Turşu ve konserve yapamayan insanların kavanoz ve kapağına talebi çok azaldı. Malum; arz-talep az olunca fiyat da artmadı. Anlayacağınız kavanoz kapağı üretim maliyetinin altında fiyattan satılıyor. Hep olumsuz donelerden bahsetmeden bu haftaki yazımı tamamlamak istiyorum.
Emekliye Ek Zam Olacak mı ?
Emekli umutlanmasın. Bence zam olmaz. Emekliler ellerindekilerle yetinsin. Hatta şükretsinler.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2023 yılının ilk 8 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 13 artarak 943 bin 609 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın ilk 8 aylık dönemine göre yüzde 21 artış sağlayan otomobil üretimi ise 599 bin 915 adede ulaştı. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 981 bin 897 adede yükseldi. Ticari araç grubunda, yılın ilk 8 ayında üretim yüzde 2, ağır ticari araç grubunda yüzde 27 artış yaşanırken hafif ticari araç grubunda geçen yıla paralel seyretti. 2022 yılının ilk 8 aylık dönemine göre ticari araç pazarı 60, ağır ticari araç pazarı yüzde 32, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 66 artış sağladı.
Yılın ilk 8 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 11 oranında artarken, otomobil ihracatındaki artış yüzde 26 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, toplam ihracat 656 bin 750 adet, otomobil ihracatı ise 425 bin 934 adet düzeyinde gerçekleşti. 2023’ün 8 aylık döneminde toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63 artarak 788 bin 197 adetten kapandı. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 64’lük artış sağladı ve 582 bin 419 adede ulaştı.
Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2023 yılının ocak-ağustos dönemine ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, yılın ilk 8 aylık döneminde toplam otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 943 bin 609 adede ulaştı. Otomobil üretimi ise ise yüzde 21 artarak 599 bin 915 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 981 bin 897 adedi buldu. Yılın ilk sekiz aylık döneminde ticari araç üretimi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 oranında artış gösterdi. Bu dönemde, ağır ticari araç grubunda üretim yüzde 27 artarken hafif ticari araç grubunda üretim geçen yılla paralel seyretti. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 72 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 71, kamyon grubunda yüzde 89, otobüs-midibüs grubunda yüzde 50 ve traktörde yüzde 75 seviyesinde gerçekleşti.
İhracat Yüzde 17 Artarak 23,3 Milyar Dolara Ulaştı !
Yılın ilk sekiz aylık döneminde otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 11 artarak 656 bin 750 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artarken, ticari araç ihracatı ise yüzde 8 oranında geriledi. Traktör ihracatı ise 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 13 bin 88 adet olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2023’ün ilk sekiz aylık döneminde yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında zirvedeki yerini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ilk sekiz aylık dönemde toplam otomotiv ihracatı, 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 17 artarak 23,3 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 16 artarak 21,5 milyar euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 21 oranında, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 12 oranında arttı.
Pazar Sekiz Ayda 800 Bin Adede Yaklaştı!
2023’ün ilk sekiz ayında toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 63 artarak 788 bin 197 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 64 oranında artış sağladı ve 582 bin 419 adet oldu. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk sekiz ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarında yüzde 60, ağır ticari araç pazarında yüzde 32, hafif ticari araç pazarında ise yüzde 66 büyüme sağlandı. 2023 yılı ocak-ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 31, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı ise yüzde 50 olarak gerçekleşti.
Özet Değerlendirme – 2023/2022
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam üretim yüzde 13, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21 arttı. Bu dönemde, toplam üretim 943 bin 609 adet, otomobil üretimi ise 599 bin 915 adet düzeyinde gerçekleşti.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63 artarak 788 bin 197 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 64 oranında arttı ve 582 bin 419 adet olarak gerçekleşti.
Ticari araç grubunda, 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde üretim yüzde 2, ağır ticari araç grubunda yüzde 27 artarken, hafif ticari araç grubunda geçen yıla paralel gerçekleşti. 2022 yılı Ocak-Ağustos dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 60, ağır ticari araç pazarı yüzde 32 ve hafif ticari araç pazarı yüzde 64 arttı.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 11 oranında, otomobil ihracatı ise yüzde 26 oranında arttı. Bu dönemde, toplam ihracat 656 bin 750 adet, otomobil ihracatı ise 425 bin 934 adet düzeyinde gerçekleşti.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 17, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 23,3 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 27 artarak 7,2 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 26 artarak 6,6 Milyar € seviyesinde gerçekleşti.
Otomotiv Sanayii 2023 Yılı Ağustos Sonuçları
Üretim
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artarak toplam 943 bin 609 adet taşıt aracı üretildi.
2013-2023 Toplam ve Otomobil Üretim Gelişimi (Ocak-Ağustos) (x1000)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde traktör üretimi ile birlikte toplam üretim 981 bin 897 adet olarak gerçekleşti.
2022 yılına göre, yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar üretimi, 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde yüzde 2 seviyesinde artarken, ürün grubu bazında üretim:
Otobüste yüzde 38
Midibüste yüzde 59
Kamyonda yüzde 24
Minibüste yüzde 14 oranlarında artarken,
Kamyonette yüzde 3 seviyesinde azaldı.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde otomobil üretimi, 2022 yılına göre yüzde 21 artarak 599 bin 915 adet düzeyinde gerçekleşti.
2013-2023 Otomobil Üretim ve İhracat Gelişimi (Ocak-Ağustos) (x1000)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde traktör üretimi yüzde 27 oranında artarak 38 bin 288 adet oldu.
2013-2023 Traktör Üretim Gelişimi (Ocak-Ağustos) (x1000)
Ocak-Ağustos döneminde kapasite kullanım oranları, hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araçlar) yüzde 71, kamyon grubunda yüzde 89, otobüs-midibüs grubunda yüzde 50 ve traktörde yüzde 75 olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde Otomotiv Sanayiinin toplam kapasite kullanım oranı yüzde 72 oldu.
Pazar
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam satışlar 2022 yılı aynı dönemine yüzde 63 oranında artarak 788 bin 197 adet seviyesinde gerçekleşti.
10 Yıllık Ortalama ve 2023/2022 Toplam Satışlar (Ocak-Ağustos) (x1000)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde otomobil satışları, 2022 yılı aynı dönemine göre yüzde 64 oranında arttı ve 582 bin 419 adet oldu.
10 Yıllık Ortalama ve 2023/2022 Otomobil Satışları (Ocak-Ağustos) (x1000)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde otomobil pazarında ithalatın payı yüzde 69 olarak gerçekleşti.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam otomobil satışları yüzde 64, ithal otomobil satışları yüzde 64 ve yerli otomobil satışları yüzde 57 oranlarında arttı.
Otomobil Pazarında İthalatın Pazar Payı (%)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde hafif ticari araç (minibüs + kamyonet) pazarında ithalatın payı yüzde 50 olarak gerçekleşti.
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam hafif ticari araç satışları yüzde 66, yerli hafif ticari araç yüzde 42 ve ithal hafif ticari araç satışları yüzde 101 oranında arttı.
Hafif Ticari Araç Pazarında İthalatın Pazar Payı (%)
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde; bir önceki yılın aynı dönemine göre ağır ticari araç pazarıyüzde 32 artarak 32 bin 915 adet, kamyon pazarıyüzde 33 artarak 29 bin 891 adet, otobüs pazarıyüzde 20 oranında artarak bin 312 adet düzeyinde ve midibüs pazarıyüzde 28 oranında artarak bin 712 adet düzeyinde gerçekleşti.
Son 10 yıllık ortalamalara göre 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam pazar yüzde 61, otomobil pazarı yüzde 60, hafif ticari araç pazarı yüzde 63 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 62 seviyesinde arttı.
Pazar
10 Yıllık Ortalama
(x1000)
2023
(x1000)
Değişim
%
Toplam
489,5
788,2
61,0
Otomobil
363,4
582,4
60,3
HTA
105,8
172,9
63,4
ATA
20,3
32,9
61,8
Not: Yapılan kapsamlı veri analizi çerçevesinde, veri tabanımızdaki son 10 yıllık Ağır Ticari Araç Pazarı verileri Ağustos2018 itibariyle revize edilmiştir.
İhracat
2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde 425 bin 934 adedi otomobil olmak üzere, toplam üretimin yüzde 70’ini oluşturan 656 bin 750 adet taşıt ihraç edildi. 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2022 yılı aynı dönemine göre yüzde 11 arttı.
Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26 artarken, ticari araç ihracatı ise yüzde 8 oranında azaldı. Traktör ihracatı ise 2022 yılına göre yüzde 13 artarak 13 bin 88 adet olarak gerçekleşti.
Taşıt Araçları İhracatı (Adet)
Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam otomotiv ihracatı, 2022 yılına göre yüzde 17 oranında artarak 23,3 milyar $ oldu. Euro bazında ise yüzde 16 artarak 21,5 milyar € olarak gerçekleşti.
Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 21 oranında, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 12 oranında arttı.
Otomotiv Ana ve Tedarik Sanayi İhracatı (ABD $) Kaynak: Uludağ İhracatçı Birlikleri. UİB tarafından OSD için özel olarak analiz edilen Otomotiv İhracatı kapsamında; UİB Türkiye Geneli Otomotiv Endüstrisi sınıflandırmasına kıyasla “Römork ve Yarı Römork” , “Tarım Traktörü” verileri dahil edilmekte; “Kullanılmış Araçlar” ,”İki Tekerlekli Taşıtlar”, “Demiryolu Taşıtları” hariç tutulmaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde yüzde 16 pay ile sektörel ihracat sıralamasında birinci sırada yer aldı.
Kaynak: TİM – Sektörel ihracat sıralaması ilk 10 sektör
Satış hayatımızın her alanındadır. Gelişen ve değişen Dünya’da klasik satış teknikleriyle satış faaliyetlerimize yön vermek bizi rakiplerimizden gerilerde bırakacaktır. İleri düzey satış teknikleri ise rekabet ortamından farklılaşmamızı ve satışlarımızı daha farklı boyutlara taşımamızı sağlayacaktır. Birçok ileri düzey satış tekniği bulunmakla birlikte, bunlardan biri de SPIN ve NAIDAS teknikleridir. Yazımızda bu teknikler üzerinde durarak, örneklerle bu tekniklerin nasıl kullanılabileceğine değineceğiz.
SPIN yöntemi satışta çok yeni modeldir. 1988 yılında Neil RACKHAM tarafından ortaya konmuştur. SPIN modelinin temeli klasik satış yöntemleri ile ikna karıştırılarak elde edilmiş ve ileri satış tekniği olarak yeniden şekil verilmiştir.
Dört soru tekniğini kullanarak müşterimizin ihtiyacınız anlamamızı ve müşterimizin de bu ihtiyacı kendisinin görmesini sağlamaktayız.
SPIN Satış Tekniği: Bu model, satış sürecinde Durum (Situation), Sorunlar (Problems), Etki (Implications) ve İhtiyaçları (Needs) çözmeye odaklanır.
İyi bir satışçı, bu dört alanı hedefleyerek müşterinin gerçek ihtiyaçlarını anlayarak, uygun çözümler sunmalıdır. İlk amaç ihtiyacı tespit edip müşterimize yardımcı olmaktır. Ana başlıkların altındaki sorular standart olmayıp müşteri ihtiyacına göre satış çalışanı tarafından şekillendirilebilir. Güçlü soruları keşfetmek ve bunları müşteri ihtiyaçlarına göre şekillendirmek profesyonel satışçıların en önemli özelliğidir.
Örnek: Satış çalışanı, müşteriyle konuşurken SPIN modelini kullanarak şu soruları sorabilir:
Durum (Situation): “Mevcut kullandığınız ürünle ilgili ne tür alışkanlıklarına sahipsiniz?”
Sorunlar (Problems): “Kullandığınız ürünlerde hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?”
Etki (Implications): “Bu sorunlar, zaman ve maliyet açısından işinize nasıl etki ediyor?”
İhtiyaçları (Needs): “Yeni tedarik edeceğiniz üründe hangi özelliklerin olmasını istersiniz ve bu özellikler sizin için ne derece önemli?”
Bu modelde satıcı müşteriyi sorgulamaktadır. Sorgulayarak gizli kalmış problemler ya da müşterinin kafasında olan soru işaretleri de ortaya çıkmaktadır. Bazen de problemin ne olduğunu müşteri bile bilmemektedir. Doğru sorularla müşterinin bile tam olarak açıklayamadığı sorunlar tespit edilmektedir. Müşterilere sorulacak sorular, tamamen problemin çözümüne yönelik olmalı ve fazla soruyla müşteri boğulmamalıdır. Bu teknikte sorduğunuz sorularla müşteri kendi ihtiyacını kendi tespit etmiş olacak ve ikna süreci kolaylaşacaktır. Problem soruları, potansiyel müşterinin problemi çözülmesi gereken ve daha önce fark etmemiş olabilecek bir problemi olduğunu anlamasına yardımcı olur. Satış çalışanı bu problemi çözmek için ona bir çözüm sunmaya ve yardımcı olmaya hazır olmalıdır. SPIN yöntemi kullanımı basit, sonuçları verimli bir yöntemdir.
Bu dört aşamalı soru tekniğiyle ne yapmaya çalıştık ?
Öncelikli olarak müşterinin durumunu tespit ettik. Sorunlara ilişkin sorular sorarak, kullandığını üründen memnuniyetsizliği varsa bunu anlamaya çalıştık. Eğer memnun değilse, sorunu yakalayıp satış tekniğimizi bunun üzerine kurmanın avantajını sağlamış olduk. Sorunu tespit ettikten sonra, her müşteri için hayati önemli olan zaman ve maliyet kavramlarına müşterimizin dikkatini çekmeye çalıştık. Müşterinin ihtiyacını tespit etmek için güçlü bir soru daha sorarak, onun isteklerine göre ürüne sahip olup olmadığımız öğrendik. Bu soru geliştireceğimiz pazarlama ve satış tekniklerinin de yol haritasını oluşturmuş oldu.
Bir de konuya ters açıdan bakalım, soruları sorduk ve müşterinin kullandığı üründen hiçbir şikâyeti olmadığını tespit ettik. O zaman bu tekniği bize ileride fayda sağlayacak şekilde kullanıma dönüştüreceğiz. Unutmayın fanatik müşteriler ve bağlı müşteriler dışında hiçbir müşteri tek bir ürüne bağlı kalmak istemez. Hem maliyet hem de tedarik açısından iki veya üç alternatif tedarikçi ile çalışmak ister. İşte tam bu noktada bu tekniği ileriki pazarlama ve satış yöntemlerimizin ana hammaddesi olarak kullanacağız.
Müşteri mevcut kullandığı ürünü neden tercih ediyor ?
Bu ürünün bizim ürünümüzden avantajları neler ?
Bu ürüne fanatik olarak bağlı mı ?
Bu ürün tedarik ve maliyet açısından müşteriye neden kolaylık sağlıyor ?
Müşteri ileride tedarikçi değiştirilecek olursa bizi tercih etmesini nasıl sağlamalıyız ? Bu soruları düşünmeye başlamalıyız.
NAIDAS Satış Tekniği: AIDA modelinin zenginleştirilmiş halidir. NAIDAS, aşağıda sıralanan unsurları ifade etmektedir. Bu strateji, ihtiyaç konusunda ikna etmeyi, dikkat çekmeyi, ilgi ve arzu yaratarak eyleme geçmeyi ve müşteri tatmini sağlamayı temel alan bir yaklaşımdır.
NAIDAS tekniğine geçmeden önce AIDA satış tekniği nedir? buna kısaca değinelim.
AIDA Satış Tekniği: Pazarlama ve reklamcılıkta kullanılan etkili bir modeldir. Attention / Interest / Desire / Action kelimelerinin ilk harfleri ile şekillendirilen bu kısaltma, Türkçe olarak Farkına Varmak / İlgi Göstermek / İstemek / Harekete Geçmek eylemlerini kapsar. Satın alma davranışlarını olumlu yönde dış etkileyiciler ile yönlendirme sistemidir. Stratejik olarak satışı gerçekleştirmek üzerine oluşturulmuş bir yapıdır. AIDA Modeli sadece satış alanında değil, iletişim ve pazarlama alanlarında da kullanılabilecek etkili bir yöntemdir.
N: Need – İhtiyaç
A: Attention – Dikkat
I: Interest – İlgi
D: Desire – Arzu
A: Action – Eylem
S: Satisfaction – Tatmin
Örnek: Bir ürün markası, NAIDAS modelini kullanarak şu pazarlama stratejilerini uygular;
Need (İhtiyaç): Ürünlerin, dizaynı, ergonomik olmasını ve maliyet avantajının önemini vurgulayarak ihtiyacı ortaya koyar.
Attention (Dikkat): Ürünleri marka logolu kolilere koyar ve ambalajlar, fuarlarda etkili bir stant kullanır, sektöre özgü promosyon çalışmaları yapar, koliler için marka logolu koli bantları kullanır ve etkileyici sosyal medya reklamlarıyla potansiyel müşterilerin dikkatini çeker.
Interest (İlgi): Ürünün hayatı nasıl kolaylaştırdığını ve ürünün kendisini değil faydalarını tanıtarak, müşteriye sağlayacağı olumlu geri dönüşümü anlatarak hedef kitlede ilgi ve merak uyandırır.
Desire (Arzu): Reklamlarla ve tanıtım çalışmaları ile müşterilerin kaliteli, ergonomik ve uygun fiyatlı ürüne sahip olma istediğini arttırır. Kalitenin zaman ve maliyet avantajına nasıl dönüştürülebileceğini anlatır.
Action (Eylem): Özel indirimler veya kampanyalar sunarak müşterilerin satın alma eylemini gerçekleştirmelerini teşvik eder. Her yeni üründe tasarladığı özel broşür ve promosyonlarla müşterinin ürünü satın almak için eyleme geçmesini teşvik eder.
Satisfaction (Memnuniyet): Marka, müşteri memnuniyetini sağlamak ve devamlılığını korumak için kaliteli ürünler üretmeye, kaliteden asla taviz vermemeye, müşterilerine her zaman destek ve yardımcı olmaya devam eder.
NAIDAS Satış Tekniği: Pazarlama ve satış alanında kullanılan bir iletişim modelidir. AIDA modelinin geliştirilmiş bir versiyonu olan NAIDAS, müşterinin satın alma sürecindeki altı aşamayı temsil eder. NAIDAS modeli temel olarak AIDA modelini örnek almasına rağmen onda bulunmayan bazı kavramları ilave ederek modele yeni bir farklılık getirmiştir. NAIDAS modeli, pazarlamacılar ve satış profesyonelleri için, potansiyel müşterileri satın alma sürecine dahil etmek ve onları fanatik ve sadık müşterilere dönüştürmek için etkili bir yol sunar. AIDA dikkat, ilgi, arzu ve hareket kavramlarını bulundururken NAIDAS ise ihtiyaç (need) ve tatmin (satisfaction) ögelerini de barındıran 6 aşamalı modeli ortaya koymaktadır.
NAIDAS Modelinin Bileşenleri:
Need (İhtiyaç): Bu aşamada, potansiyel müşterinin ihtiyaçlarını ve sorunlarını belirlemek ve farkındalık oluşturarak fark etmesini sağlamak önemlidir. İhtiyaçların ortaya konması, müşterinin ilgisi ürünün aramaya doğru odaklanacaktır.
Attention (Dikkat): Markaların ve satış çalışanlarının müşterinin dikkatini çekmek için çaba göstermeleri gerekir. Kısacası, hedefe bir bütün olarak hep birlikte yönelmek gerekmektedir. Bu dikkati daha fazla arttıracak ve firmayı da takım ruhundan dolayı müşteri karşısında farklı bir noktaya getirecektir. Reklamlar, sosyal medya, etkileyici katalog ve broşürler, ürün görselleri, firma takım toplantıları bunlara örnek verilebilir.
Interest (İlgi): Markanın potansiyel müşteriyi bilgilendirmesi ve ilgi çekici içerikler sunarak ürün veya hizmetin değerini göstermesi önemlidir. Bu süreç, müşterinin ürüne veya hizmete yönelik olumlu bir algı oluşturmasına yardımcı olur. Bu aşamada da satış çalışanlarının birtakım olarak markaya destek olması gerekmektedir.
Desire (Arzu): Müşterinin ürün veya hizmete karşı duyduğu isteği ve arzuyu artırmak amaçlanır. Markalar, müşterinin yaşamını kolaylaştırmasına yönelik duygusal ve rasyonel faydalar sunarak bu süreci gerçekleştirir. Satışın duygusal bir eylem olduğu ve daha sonra rasyonel bir temele oturtulduğu da unutulmamalıdır.
Action (Eylem): Müşterinin satın alma kararını vermesi ve harekete geçmesi hedeflenir. Özel indirimler, promosyonlar ve kampanyalar sunarak bu süreci kolaylaştırabilir.
Satisfaction (Memnuniyet): Müşteri memnuniyetini sağlamak ve devamlılığını korumak için kaliteli ürünler sunması ve müşteriye sonraki aşamalarda da destek sağlaması önemlidir. Müşteri memnuniyeti fanatik müşteriler ve onların referansları ile potansiyel müşterileri getirecektir.
Teknikteki dört maddenin örneğini AIDA tekniğinde ele almıştık. Diğer iki maddeye de burada değineceğiz.
Örnek: Bir pazarlama ve satış çalışanı, müşteriyle konuşurken NAIDAS tekniğini nasıl kullanmalı ?
Need (İhtiyaç): Soracağı güçlü sorularla potansiyel müşterinin ihtiyaçlarını ve sorunlarını belirlemek ve farkındalık oluşturarak müşterisinin de bunu fark etmesini sağlamalıdır.
“Neye ihtiyacınız var?”
“Çözmeyi düşündüğünüz problem nedir?”
“Daha önce bu problemi yaşadınız mı?”
“Bu sorun işin gelirini, karlılığını, kültürünü veya ürün döngüsünü nasıl etkiliyor?”
“Hızlı bir şekilde çözüme yardımcı olursak, bizimle çalışır mısınız?” gibi birçok güçlü soruyla ihtiyacı belirleyebilirsiniz?
İhtiyaçların ortaya konması, müşterinin firmanız ve ürünü doğru ilgisinin artmasını ve merak etmesini sağlayacaktır.
Satisfaction (Memnuniyet): Satış hiçbir zaman bitmeyen bir süreçtir. Müşteri kazanmış olsak bile bir satıcısı belirli aralıklarla müşterisini ziyaret etmeli ve hizmet kalitesini aralıksız sürdürmelidir. Firmada kaliteden ödün vermeden ve standart kalitede ürünler üreterek satış çalışanına destek olmalıdır. Takım halinde müşteri memnuniyetine yönelmek satışları etkili bir biçimde arttıracaktır. Müşteri memnuniyeti fanatik müşteriler ve onların referansları ile potansiyel müşterileri getirecektir.
NAIDAS Tekniği ile Neler Yapmaya Çalıştık ?
Müşterinin ihtiyacını belirledik, dikkatini çekmeye çalıştık, dikkati çekilen müşteride ürüne ve firmaya karşı ilgi uyandı, ilgisi uyanan müşterinin ürünü satın alma isteği oluştu. Bu doğrultuda karar vermesi ve eyleme geçmesi için özel uygulamalarla müşteriyi destekledik. Satışı almaya geldiğimizde kazandık. Satışı aldık ancak işimiz bitmedi. Müşterimizi fanatik müşteriye dönüştürmek için müşteri memnuniyetimizden ve ürün kalitemizden ödün vermeden işimize devam ettik.
Bu tekniklerin avantajlarını ve dezavantajlarını özet bir tabloda gösterecek olursak;
SPIN AVANTAJLARI
NAIDAS AVANTAJLARI
Müşteri Durum Tespiti
Müşteri Dikkatini Çekme
Müşteri Probleminin Tespiti
Müşteride İstek Uyandırma
Doğru Sorularla Müşteriyi Doğru Cevaplara Yönlendirme
Müşteriyi Harekete Geçirme
Müşteri İhtiyacını Tespit Etme
Müşteriyi Tatmin Etme
Müşteri İtirazlarının Önüne Geçme
Müşteri İhtiyacını Tespit Etme
Müşteri Hakkında Daha Fazla Bilgi Toplama
Satış İletişimini Kolaylaştırır
İkna Sürecinde Kolaylık
Beyne de Hitap Ettiğinden Marka Algısını Kolaylaştırır
Büyük Satışlarda Tercih Edilmelidir
Müşteri İhtiyacına Göre Pazarlama ve Reklam Stratejileri Geliştirme
Müşteri İhtiyacını Kendisi de Farkına Varır
Marka Bilinirliliğini Arttırır
Müşteriyi Keşfe ve Öğrenmeye Odaklar
Firma Bilinirliliğinin Artması
Sürdürülebilir Müşteri Sadakati
Firmanın ve Markanın Sosyal Medyada Tanınmasını Sağlar
Satış Süreçlerinin İzlenebilirliği
Geniş Müşteri Kitlelerine Ulaşma
Sürdürülebilir Müşteri Memnuniyeti
Firmanın Etkili Tanıtım Yöntemleri Geliştirmesini Sağlar
Satışçıyı Başarıya Götürür
Müşterinin Satınalma Faaliyetine Yardımcı Olma
Müşteriyi Meraklandırma
SPIN DEZAVANTAJLARI
NASIDAS DEZAVANTAJI
Müşteri İtirazlarını Karşılayamamak
Rakiplerin Farklı Stratejiler Geliştirmesi
Müşteri İkna Edememek
Müşteri Dikkatini Çekememekten Dolayı Diğer Aşamaların İşlememesi
Müşterinin İletişime Açık Olmama Durumu
Satışı Kapatamama
Müşterinin Soru Yoğunluğundan Sıkılması
Satışı Kapatmama
Bu teknikleri satış hunisi özelinde yorumladığımızda doğru yolda olduğumuzu görmüş olacağız. Eskiden satış hunisi aşağıdaki modelin tam tersi iken günümüzde huni aşağıdaki gibi bir şekil almıştır:
Kaynak: Oğuz Benlioğlu
Satış hunisinin birinci aşaması, güven inşa etmektir. Satış çalışanı her şeyden önce kendine ve ürününe güvenmeli sonrasında müşteriye güven vermelidir. Aksi taktirde müşteri üzerinde güven oluşturamayacaktır. Müşteriye gittiğinizde ürün pazarlamak veya satmak için çaba göstermeden profesyonelliğinizi kanıtlamak için onu dinler ve güçlü sorular sorarsanız, ürün satmak değil doğru ve ekonomik ürünün kullanması için yardımcı olmasını sağlarsanız güven oluşmaya başlayacaktır. Müşteriler ürün satmak için kendilerini ziyaret etmek istediğinizi bilirler. Hiç kimse kolaylıkla satınalma aşamasına geçmeyecektir. Müşteriye ürün satmaya değil ihtiyacı doğrultusunda doğru ürünün satın aldırmaya gitmeliyiz. Bu da satış çalışanına ve markaya olan güveni arttırarak fanatik müşterilerin oluşmasını sağlayacaktır. Unutmayalım ki fanatik müşteriler potansiyel müşterilerin referanslarıdır. Durumu analiz ettik, sorunları belirledik ve satış hunisinin ikinci kısmı olan ihtiyacı belirle aşamasına geçtik. Sorularımızı sorduk, sorunu ve ihtiyaçları tespit ettik. İhtiyaçların tespiti fırsatları yakalamamıza, fırsatlar verimliğe, verimlilik üretkenliğimize, üretkenliğimizde satış ve cirosal anlamada karlılığımıza dönüşecektir.
Şimdi sıra biz de elde ettiğimiz bilgilerle harika ve sıra dışı bir sunuma başlamalıyız. Burada dikkat çekilecek nokta ürünün tanıtmak değil, tespit ettiğimiz noktalardan hareketle etkileyici bir sunumla müşterimizi memnun etmektir. Böylece müşterinize ileri bildirim vererek konuyu da özetlemiş olacaksınız. Satış iletişimi, satışta iletişim kurma becerisi, konuşmak, ikna etmek, öğretmek ve tartışmak gibi bir dizi etkinliği içerir. İyi bir iletişim, iki yanlı bir sürecin işletilmesidir. Dolayısıyla müşterinin dikkatini çekmek, gönderilen mesajları doğru yorumlamak, mesaj ve bilgileri anlamak, iyi bir iletişimin ön koşuludur. Her şey bittikten sonra da bingo satışı kazandık ve kapattık. Satış aslında kapanmaz, sürekli devam eden bir süreçtir. Sadece o anlık o satış işini aldık anlamında kapama ifadesini kullanırız. Kazanmadığımız zaman da olabilir, umutsuzluğa düşmek yok, farklı yöntemlerle yeniden deneyeceğiz. Bir yerde eksik bir şey var ki satışı alamadık, bunun üzerinde düşünüp tekrar deneyeceğiz.
Müşteriyi etkin ve empatik dinlemek, güçlü sorular sormak ve satışın sonlarına yaklaşırken duygusal zekamızı devreye alarak son hamleyi yapmak bu tekniklerin etkili kullanmamızı sağlayacaktır. Tüm tekniklerde ortak olan nokta, müşterilerimizi ya da müşteri adaylarımızı harekete geçirmek ve satın alma hareketinin gerçekleştirmesine yardımcı olmaktır. Müşterilerimize güçlü sorular sorarak ve onları empatik dinleyerek bir nevi satış koçluğu da yapmış olmaktayız. Koç hiçbir zaman akıl vermez ve yol göstermez. Dinler, durumu tespit eder, güçlü sorular sorar ve bu sorularla karşı tarafın ihtiyacı kendisinin bulmasını sağlar. Sonrasında da hareket adımlarını belirlemesi ve harekete geçilmesi için yardımcı olur. Biz de bu tekniklerle koçluğu birleştirerek müşterilerimizin kendi ihtiyaçlarının farkına varmasını ve harekete geçmesini sağlamaktayız. Bu tekniklerle müşterilerimizin karar verme işlevini de hızlandırmayı da kolaylaştırmış oluruz.
Unutulmaması gereken çok önemli bir nokta, satış evet bir ticaret aynı zamanda sosyolojik ve psikolojik bir bilim dalıdır. Bu bilim dallarındaki uygulamaları satışa uyarladığımızda sonuçları ve dönüşüm etkileri çok farklı olmaktadır. Satış bir sanat, bizler sanatçı, ürünümüzde sanat eserimizdir.
Bu teknikler sayesinden fiyat itirazlarını da yönetebiliriz. Nasıl mı? burası da işin büyüsü olarak kalsın…
Satış itirazlarını karşılamak gizli ve güçlü sorularda yatar, bu da kopyamız olsun😊.
Artık teknikleri öğrendiniz, fiyat itirazlarını nasıl yönetebileceğinizi keşfetme yolculuğuna kendinizin başlamasını tavsiye ederim.
Pazarlama ile kendimizi gerçekleştirmeye satış ile labirentin çıkış yollarını keşfetmeye çalışalım.
“İnsanların istediği şey, sevdikleri bir şeyi satın aldıklarında hissettikleri ekstra, duygusal bonustur”.
Seth Godin
Keyifli ve bol satışlı günler dilerim.
Ayten NAYİR
EMES A.Ş. Yurtdışı Pazarlama ve Satış Sorumlusu
Pazarlama ve Satış Profesyoneli
Kaynakça:
Ünker Ümit, İleri Satış Teknikleri: Başarıyı Yakalamak İçin Modern Stratejiler, 2019