Handling (Elleçleme); doğru malzemeyi, doğru miktarda, doğru yere, doğru koşullarda, doğru sıklıkla, doğru yönlendirerek, doğru zamanda doğru yöntem kullanımı ile doğru maliyette sağlayan süreçlerin tamamıdır. Bu nedenle elleçlemeyi yüke verilen hizmet olarak betimleyebiliriz.
İster somut ya da soyut hizmet üretilsin bir işletmenin temel amacı değer yaratarak kâr elde etmedir. Bu nedenle değer zincirinin özünü oluşturan süreçlerden müşteriye bakış acısı yaratan, müşteri ilişkileri yönetimi ve müşteri hizmetleri yönetimlerinin hızlı, kaliteli ve verimli yapılabilmesi için kritik süreçlerin başında gelen ancak gizli kalmış elleçleme süreçlerinin doğru yönetilmesi gelmektedir. Malzeme ve ürünlerin, tedarik noktasından, sevk edildiği ana kadar olan süreçteki fiziksel elleçlenmeleri ile transfer hareketlerin elleçlenmesi süreçlerinde meydana gelen aksaklıklar işletmenin her aşamasını etkileyecektir. Nitekim işletmelerin elleçleme süreçleri ile beraber yarattığı katma değerlerin tedarikçiden müşteriye, lojistiğin ileri yönlü hareketi sonucunda oluşan bu değer kavramı işletmeye, müşterinin ödemeye razı olduğu bedel olarak geri dönüş olacaktır. Bu geri dönüş olumsuz ise malzeme veya hizmetin müşteriden tedarikçiye doğru ters akışı söz konusunun yanında teslimat sonrası müşteri destek süreçleri de dâhil olarak tamamı iade kapsamında yer alacaktır.
Müşteri ihtiyaçlarını karşılayarak kar elde etmek isteyen işletme, malzeme elleçleme süreçleri, ileri ve tersine lojistik hizmetler ile doğru orantılıdır. Doğru şekillerde barkotlanmayan, ambalajlanmayan, raf düzeni olmayan, etiketlenmeyen, transferi sağlanamayan vb. süreçlerin eksiklikleri ile yapılan malzeme akışı beraberinde sık iade talepleri, yoğun ve çözümsüz müşteri hizmetleri ve ilişkileri hatta müşteri kayıpları gibi süreçleri de etkileyerek işletme değerini ve karlılığını olumsuz etkileyecektir. İşletmelerin olumsuzluklardan minimum düzeyde etkilenmesi için malzeme elleçlemesinin üç temel sürecinin doğru analizi yapılarak yönetilmesi gerekmektedir.
Bunlar:
1.Malzemelerin Depolarda Barınma Süreçlerinin Doğru Yönetilmesi.
2.Aktarma İşlemleri Süreçleri.
3.Lojistik Hizmet Süreçleri’dir.
Malzeme Elleçleme Ekipmanları Nelerdir ?
Malzeme elleçleme ekipmanları, üretim ve lojistik merkezlerine bulunan ürünlerin depolanması, taşınması, etiketlenmesi ve benzeri gibi işlemlerin yapılmasını sağlayan özelliklere sahip araçlardır. Malzeme elleçleme ekipmanları oldukça geniş alternatifleri beraberinde getirir. Bugün bir raf da malzeme elleçleme ekipmanı olabilir bir depolama sistemi de. Malzemelerin kusursuz ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan ekipmanların tamamı malzeme elleçleme ekipmanları olabilir. Örneğin depolama sistemleri, mühendislik sistemleri, endüstriyel malzeme taşıma sistemleri ve dökme malzeme taşıma sistemleri başlıca malzeme elleçleme araçlarından birkaçıdır. Depolama ekipmanları genellikle otomatik olmayan işlemleri kapsayan ekipmanlardır. Malzemeleri depolamak ya da korumak için kullanılır. Depolama ekipmanları denince ilk akla gelenler paletler ve raflardır. Yanı sıra istifleme rafları, kutular, çekmeceler de depolama ekipmanlarındandır. Bir diğer malzeme elleçleme ekipmanı ise mühendislik sistemleridir. Bu sistemler depolama ve taşımayı bir arada ve uyumlu bir şekilde yapabilmek üzere tasarlanan sistemlerdir. Endüstriyel malzeme taşıma araçları ise malzeme elleçleme ekipmanları içinde en önemlilerinden biridir. Diğer ekipmanlarla farklı özelliklere sahiptir. El ile çalıştırılan küçük arabalar, palet taşıma araçları, forklift’ler, platformlar gibi iş araçlarını kapsar. Dökme malzeme taşıma araçları ise adı üzerinde dökme malzemeleri depolamak ve taşımak için kullanılan bir terimdir. Büyük çaplı malzemeleri taşımak için tasarlanmıştır.
Malzeme Taşıma Temel İlkeleri Nelerdir ?
Malzeme elleçleme başlı başına bir katma değerli operasyondur. Birbirine bağlı zincirin halkalarını oluşturur. Operasyonda yaşanacak olası bir sıkıntı, zincirin halkalarına zarar verecektir. Bu nedenle malzeme elleçleme işlemi doğru şekilde, doğru yönlendirmeyle, doğru koşullarda ve doğru bir yönetim ile yapılmalıdır. Bu noktada da doğru taşıma prensibi devreye girer. Öncelikle ilk adım planlamadır. Malzeme elleçleme yöntemlerini standartlaştırmak da bir diğer önemli konudur. Bu sayede performans amaçları da belirli bir standartta yürütülmüş olur. Alanların etkin bir şekilde ve verimli olarak kullanılabilmesi bir diğer elleçleme prensibidir. Çalışma alanındaki bir karışıklık ya da düzensiz olan kısımlar operasyonun ilerlemesinde birtakım sorunlar doğurabilir. Malzeme taşıma prensiplerinde doğru planlama yapılması ve standardın aynı disiplin ile korunması, operasyonun doğru bir şekilde ve eksiksiz olarak yapılmasını sağlayan en önemli unsurlardandır.
Elbette maliyet hesabı da doğru bir şekilde yapılmalıdır. Ekonomik analizin doğru yapılması malzeme elleçleme ekipmanlarının temin edilmesi konusunda önemlidir. Bu maliyet hesaplama; planlama, tedarik gibi birçok kalemi kapsar. Malzeme elleçleme prensibi aynı zamanda çevre dostu olmalıdır. Çevre bilinci ile hareket edilmeli ve israf etmeme konusunda da bir o kadar bilinçli hareket etmek gerekir. Kullanılan malzemelerin mümkünse geri dönüşüme elverişli olarak tasarlanmış olması tercih edilmelidir.
Bu işlemler şirketlerin sistem bütünlüğünü koruyarak, işletmeye değer katıp karlılığına etki ederken hem de sürdürebilirliğinde önemini vurgulan etkenler yaratacaktır.
Kadir HANÇER








Siemens Türkiye’nin Starwood Orman Ürünleri Tesisleri’nde gerçekleştirdiği enerji verimliliği projesi ile üretimde yüzde 68’e varan oranda enerji tasarrufu, yıllık 400 bin euro’nun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.
Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız ise projeye yönelik açıklamasında şöyle konuştu: “Starwood olarak Türkiye’nin en büyük sanayi şirketleri arasında yer alıyoruz. Proseslerimizden kaynaklanan enerji tüketimi son derece yüksek olduğu için enerji yönetimi, üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Sürdürülebilir üretim hedeflerimiz doğrultusunda, uzun yıllardır iş birliği yaptığımız ve sektördeki uzmanlığına güvendiğimiz Siemens Türkiye ile çalışmayı tercih ettik. Bu çalışma sonucunda Türkiye’de hatta dünyada ilk olan uygulamaları hayata geçirdik. Gerçekleştirdiğimiz projeler ile sistemlerimizde yüzde 68’e varan enerji tasarrufuna ulaştık ve karbondioksit emisyonlarımızda ciddi bir azalma sağlandı. Ayrıca tesislerimiz, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standardının gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getiriyor.”
Kitle fonlaması başlangıç aşamasındaki girişimciler için önemlidir. Yeni başlayan girişimciler kitle fonlaması vasıtasıyla yatırımcılara erişim sağlar. Kitle fonlaması ile girişimci yatırım desteği alır. Kitle fonlaması girişimciler için kolaylaştırıcıdır çünkü girişimci ile fon sağlayıcı arasında doğrudan bir iletişim kurulmasını kolaylaştırır.
Türkiye’nin 2022 yılı dış ticaret verileri incelendiğinde 354 milyar dolarlık bir ithalat ve 254 milyar dolarlık ihracatı bulunuyor. Oluşan 110 milyar dolarlık dış ticaret açığı ise ithalat ve ihracat arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin soru işaretlerini gündeme getiriyor.
HİT Global Kurucusu İbrahim Çevikoğlu bu kapsamda Türkiye’nin ithalat ve ihracatı arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin altın değerinde bilgiler paylaştı. Türkiye’nin ihracatı ve ithalatı arasındaki bu makasın kapatılması için her firmaya sorumluluk düştüğünü dile getiren Çevikoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale dokümanında Teknik Şartname’nin 4.4’üncü maddesinde “ … Reaktif ve kitler son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde firmaya haber vermek kaydıyla miktarı ne olursa olsun firma tarafından uzun miadlılarla değiştirecektir….” düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu düzenlemenin istekliler açısından öngörülemeyen bir maliyet ortaya çıkaracağı, bu durumun ihale mevzuatına uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.


3 Mayıs 2023 tarihli ve 32179 sayılı Resmi Gazete ile Gümrük Yönetmeliği’nde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bunlardan vergi unsuruna etkisi bakımından en önemlisi Menşe Şahadetnamesi kullanım kriteri ile ilgili düzenlemedir.
Uygulamada işçilerin aynı işyerinde bir dönem tam süreli bir dönem de kısmi süreli olarak çalıştıkları görülmektedir. Böylesi bir durumda çalışan işçilerin kıdem tazminatı hesabında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusu uyuşmazlıklara neden olmaktadır. Her ne kadar kıdem tazminatına esas sürenin ve ücretin hesabında, Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinde; “… işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir” hükmü yer alsa da, işçinin bir dönem kısmi süreli iş sözleşmesi ile bir dönem de tam süreli iş sözleşmesi ile çalışma yapması durumunda her iki dönem birbirinden ayrıştırılarak hesaplama yapılmalıdır.



Nisan Ayı İhracatımıza Bakalım 


Sözcü Gazetesi’nin yazarı Sn. Murat Muratoğlu’nun bir makalesindeki bir cümleye çok güldüm; Türk Lirası Papaz Kaçtı gibi, hiç kimse elinde Papaz bulundurmak istemiyor ve papazı elinden çıkartma yoluna gidiyor. Al papazı ver dövizi veya altını diyorlar. Gerçekten de öyle.
