Neoliberal Söylemlerin ve Serbest Ekonominin Neferi ABD’de Neler Oluyor? – 2. Bölüm

Neoliberal Söylemlerin Ve Serbest Ekonominin Neferi Abd’de Neler Oluyor – 2. Bölüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Neoliberal Söylemlerin ve Serbest Ekonominin Neferi ABD’de Neler Oluyor? – 2. Bölüm

Göktürk ALTINBAŞ

Neoliberal Söylemlerin Ve Serbest Ekonominin Neferi Abd’de Neler Oluyor – 2. Bölüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÖn Not: Bu yazının içeriğini daha iyi anlayabilmeniz adına bir önceki yazımı okumanızı tavsiye ediyorum. Bir önceki köşe yazımız için; tıklayınız.

Bu hafta, bir önceki hafta ele almaya başladığımız konuya devam ediyoruz. Temel konumuz şu; ne oldu da Trump, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların ve hatta gelişmekte olan ülkelerin bazılarında zorunlu tuttuğu serbest ticaret, özelleştirme ve deregülasyon gibi popüler neoliberal politikaları terk etmeye karar verdi?

Aslında bu uygulamalar ABD için yabancı uygulamalar değil. Hatta birçok çalışma gösteriyor ki; ABD, kesin olarak süper güç konumunu garanti altına alana kadar asla korumacı politikalardan vazgeçmemiştir.

Eski Yeni Ekonomi Politikaları

Önceki yazımızda ele aldığımız şekilde, ABD iç savaşını Kuzey Eyaletlerinin kazanmasıyla birlikte başlayan süreçte ABD uzun bir süre yüksek gümrük vergileri uygulamış ve yurtiçindeki Bebek Sanayileri korumuştur.

Aşağıda yer alan iki grafik bize 1789 ve 1999 arası dönem için, ithalat mallarındaki (genel ithalat ve mamul mal ithalatı) gümrük vergi oranlarının ve vergiye tabi malların değişimlerini göstermektedir;

Grafik 1. ABD’de Bütün İthalat Mallarındaki (Serbest ve Gümrüğe Tabi) Gümrük Vergi Oranı ve Gümrüğe Tabi İthalatların Toplam İthalatlar İçindeki Payı % (1821-2000)

Abd Serbest Gümrük Görsel

Grafik 2. ABD’de Mamul Mallardaki Gümrük Vergi Oranları % (1789-1990)

Abd Gümrük Vergileri Görsel

KAYNAK: Shafaeddin (1998:15)[1] Tablo 3.1’den yararlanılarak tarafımızca hazırlanmıştır.

Grafiklerden de görüleceği şekilde, ABD’de 1821-1946 yılları arasında, toplam ithalat malları içinde gümrüğe tabi malların seviyesi yaklaşık olarak %41,34’dür. Bu yüksek oran ancak, 1968-1999 yılları arasında %7’ler seviyelerine inmiştir. Aynı zamanda, gümrük vergisi oranlarının da istikrarlı bir şekilde ancak ve ancak, 1891/94 döneminden itibaren düşürülmeye başlandığı gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, bütün ithalat malları içindeki gümrük vergi oranları seviyesi, 20. yüzyılın ortalarından sonra ancak %10’lu seviyelerin altına indirilmiştir. Yine aynı grafikte de görüldüğü şekilde; 18. yüzyıl sonunda mamul mallardaki gümrük tarife oranlarını arttırmaya başlayan ABD’nin, 18. yüzyıl sonundaki tarife oranları seviyelerine geri dönmek için yaklaşık olarak 150 yıl beklemeyi tercih ettiği görülmektedir.

Ayrıca Grafik 3, bize göstermektedir ki; aynı dönemde ABD günümüzün gelişmiş ülkeleri içinde en uzun süreli olarak en yüksek  oranlı gümrük vergilerini uygulayan ülke olmuştur.

Grafik 3. Seçilmiş Kalkınmış Ülkelerin 1820-1950 Yılları Arasında, Mamul Mallara Uygulamış Oldukları Ortalama Tarife Oranları (Ağırlıklı Ortalama, %)

Gümrük Tarife Oranları Görsel

KAYNAK: Chang (2003:39)[2] Tablo 2.1. kullanılarak elde edilmiştir.

ABD’nin 20. yüzyılın ortalarından itibaren, gümrük duvarlarını indirmesi ise şu şekilde açıklanabilir; İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin, yıkılmış ve bütünüyle zarar görmüş Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında yüksek oranlı bir arz kapasitesi fazlalığına sahip olduğu görülmektedir. ABD bu noktadan sonra, elindeki arz kapasitesini etkin bir şekilde kullanabilmek amacıyla serbest ticaret politikalarını hayata geçirmeye başlamıştır.

ABD kendi çıkarları doğrultusunda, gerektiğinde sadece ticari açıdan serbestleşme karşıtı olmamıştır, aynı zamanda işgücünün serbest dolaşımına karşı faaliyetlerde de bulunmuştur. ABD Göç Komisyonu, 1911 yılında yayınlamış olduğu raporda, yeni niteliksiz işgücü göçünün, hem yerliler, hem de eski göç etmişler açısından Amerikan işçisini negatif etkilediğini, bu durumun da ABD vatandaşlarının yaşam standartlarına etki ettiğini belirtmektedir. ABD’de bu rapordan sonra, niteliksiz işgücü göçünü engelleyici önlemlerin alındığı görülmektedir (Williamson, 1996:9).[3]

Trump da seçim kampanyasında “ülke tarihindeki en büyük sınır dışı etme operasyonunu” gerçekleştireceğini söylemiş ve göreve başladıktan sonraki ilk konuşmasında, ABD-Meksika sınırına ilişkin Ulusal Acil Durum ilan ederek yasa dışı göçleri engelleyeceğini ve bu kişileri sınır dışı edeceğini belirtmişti. 1911 yılında, ABD’nin Niteliksiz işgücü politikası ve söylemleri ile Trump’ın göçmenlerle ilgili yaklaşımları ve söylemleri ne kadar da benziyor değil mi?

Neoliberal Söylemlerin Ve Serbest Ekonominin Neferi Abd’de Neler Oluyor – 2. Bölüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEğer, kafanızda “Trump ne yapmaya çalışıyor?” şeklinde bir soru varsa, umarım bu yazı bu soruya bir nebze yanıt olabilmiştir. Özetle, yeni hiçbir şey yok. Trump, Çin ile rekabette lider ülke konumunu kaybetmeye başladığını görüyor ve ABD için eski taktikleri yeniden devreye sokmaya çalışıyor. Bu dönem, özellikle de Avrupa için çok kolay olmayacak gibi gözüküyor. Çünkü ABD en son bu şekilde bir uygulama yaptığında, Avrupa ülkeleri uzun bir süre sıkıntılı bir süreç yaşamıştı.

Haftaya görüşmek dileğiyle.

Göktürk ALTINBAŞ

Kaynakça:

[1] Shafaeddin, S.M., (1998), “How Did Developed Countries Industrialize? The History Of Trade And Industrial Policy: The Cases Of Great Britain And The Usa”, Unctad Discussion Papers, No. 139.

[2] Chang, H.J., (2003), “Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü”, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003.

[3] Williamson, J.G., (1996), “Globalization, Convergence And History”, Journal Of Economic History (June 1996), Pp. 1-30.

Dünya Türk Kuru İncirini Çok Seviyor: Kuru İncirin İhraç Fiyatı 6 Bin Dolar Bandında

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Dünya Türk Kuru İncirini çok Seviyor Kuru İncirin İhraç Fiyatı 6 Bin Dolar Bandında

Dünya Türk Kuru İncirini Çok Seviyor: Kuru İncirin İhraç Fiyatı 6 Bin Dolar Bandında

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Dünya Türk Kuru İncirini çok Seviyor Kuru İncirin İhraç Fiyatı 6 Bin Dolar BandındaCennet meyvesi olarak nitelendirilen, Türkiye’nin ihracatta prestij ürünlerinden kuru incir 2024/25 sezonunda dolar bazında yüzde 37 değerlendi ve kuru incirin ortalama ihraç fiyatı 6 bin doları aştı.

2023/24 sezonunun ilk 4 aylık döneminde ortalama 4 bin 506 dolara ihraç edilen kuru incir, 2024/25 sezonunun 4 aylık döneminde dolar bazında yüzde 37’lik sıçramayla 6 bin 162 dolarlar alıcı buldu. Türk ihracatçıları 4 aylık döneminde kuru incir ihracatını yüzde 31’lik artışla 148 milyon dolardan 194 milyon dolara çıkardılar.

Küresel iklim değişikliği neticesinde olumsuz hava koşulları nedeniyle kuru incir rekoltesinde 2024/25 sezonunda yüzde 15 düşüşe rağmen kuru incir ihracatında miktar bazındaki düşüş yüzde 4 ile sınırlı kaldı. 25 Eylül 2024 tarihinde başlayan 2024/25 kuru incir sezonunda 25 Ocak 2025 tarihine kadar Türkiye, 31 bin 425 ton kuru incir ihraç etti. Önceki sezon kuru incir ihracatı miktar bazında 32 bin 796 ton olmuştu.

Kuru İncir En Çok Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’ya Gidiyor

Kuru incir ihracatında en büyük payı 12 bin 801 ton karşılığı 87,5 milyon dolarla Avrupa Birliği ülkeleri aldı. Amerika kıtasına 7 bin 467 ton kuru incir ihraç ederken, 40 milyon 170 bin dolarlık kuru incir ihraç edildi.

Uzakdoğu ülkelerine yapılan kuru incir ihracatımız ise; 3 bin 396 ton karşılığı 20 milyon 251 bin dolar olarak gerçekleşti.

Dünya Sağlık Örgütü’nün kuru inciri sağlıklı gıdalar arasında tanımladığı bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, kuru incire dünya genelinde talebin her geçen yıl daha da attığını dile getirdi.

Kuru incirde olumsuz iklim koşullarından dolayı oluşabilen aflatoksin ve okratoksin bulaşıklığının önüne geçmek için Tarım ve Orman Bakanlığı, Araştırma Enstitüleri, Üniversiteler, Üreticiler, İhracatçılar ve Tüccarlar yoğun bir mesai harcadıklarını paylaşan Işık, “Kuru incir, yaklaşık 25.000 üreticimizin ve işletmelerimizde çoğunluğu kadın olan çalışanlarımızla birlikte en az 40.000 ailenin geçim kaynağıdır. Bu açıdan hem Ege Bölgemiz hem de ülkemiz açısından çok önemli sosyal ve ekonomik değere sahip olan kuru incirin üretim ve ihracatının sürdürülebilir bir şekilde devam ettirilmesi hepimizin görevidir” diye konuştu.

Aflatoksinli İncirler 25 Yıldır İmha Ediliyor

Kuru incirdeki aflatoksinin, kuru incire insan eliyle konulan zirai ilaç/pestisit olmadığının altını çizen Başkan Işık şöyle devam etti: “Aflatoksin diğer pek çok tarım ürününde de olabildiği gibi olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak doğada bulunan saprofit mantarlar tarafından üretim aşamasında meydana gelmektedir. İklim koşullarına bağlı olarak aflatoksin oluşumu her yıl farklılık göstermektedir. Üretim dönemindeki olumsuz hava koşullarına bağlı olarak toplam üretimdeki aflatoksin varlığı, %0,5 ila %1,5 arası oranlarda değişmektedir. Kuru meyve sektöründe; Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projelerinden birisine imza atarak, “Aflatoksinli Kuru İncirlerin Bertarafı Projesi”ni 25 yıldır sürdürüyoruz. İşletmelerde lazer ayıklama makinelerinde ve özel karanlık odalarda tekrar tekrar seçilen ve ayıklanan aflatoksinli kuru incirler ayrı alanlarda biriktirilmektedir. Sürdürülebilirliği Türkiye’de başlatan sektörlerden birisi olarak her yıl yaklaşık 700 ton aflatoksinli kuru inciri Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olarak ihracatçılarımızdan topluyoruz, piyasaya sürülmesini engelleyerek biyogaz tesislerinde enerjiye dönüşmesine aracılık ediyoruz. “Aflatoksinli Kuru İncirlerin Bertarafı Projesi” kuru incir ihracatçılarımıza her yıl ortalama 5 milyon dolar civarında maddi bir yük getirse de bu projeyi 25 yıldır sürdürdüğümüz gibi, bundan sonraki süreçte de devam edeceğimizi taahhüt ediyoruz.”

M.ali ışıkKuru incirde aflatoksin ve okratoksin bulaşıklığını önlemek için Tarım ve Orman Bakanlığımız kontrolünde uzun yıllardır üreticilere binlerce kurutma kereveti, ilek filesi, hasat filesi ve tuzaklar yaptırarak, Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda üreticilerimize ücretsiz olarak dağıttıkları bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, çok yoğun kontroller sonucunda ihraç edilen kuru incir partilerimiz çeşitli nedenlerle ülkemize geri geldiklerinde de İhracattan Geri Dönen Ürünler Türk Gıda Kodeksi (TGK) Mevzuatına uygunsa ülkemize girdiğini, ihracattan geri gelen kuru incirlerin ülkemize girişte Türkiye’nin ithalat prosedürüne tabi tutulduğunu, Tarım ve Orman Bakanlığı kontrolünde antrepoya alındığını, numune alınıp analiz edilerek sonucu uygun olan partilerin yurda girişine izin verildiğini, limitlerin üstünde çıkan partilerde memur eşliğinde elleçleme yapıldığını sonrasında uygunsa yurda girişine izin verildiğini, uygun olmayan partilerin imha edildiğini ifade etti.

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Zurich Türkiye’nin, NN Hayat ve Emeklilik’i Satın Alma Süreci Tamamlandı

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Zurich Türkiye’nin, Nn Hayat Ve Emeklilik’i Satın Alma Süreci Tamamlandı

Zurich Türkiye’nin, NN Hayat ve Emeklilik’i satın alma süreci, yasal onayların alınması ve hisse devrinin yapılması ile tamamlandı.

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Zurich Türkiye’nin, Nn Hayat Ve Emeklilik’i Satın Alma Süreci TamamlandıHollanda merkezli NN Grup bünyesinde Türkiye’de bireysel emeklilik, sağlık ve hayat sigortası alanlarında faaliyet gösteren NN Hayat ve Emeklilik A.Ş.’nin Zurich Sigorta Grubu Türkiye’ye satışıyla ilgili süreç, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ve Rekabet Kurulu onaylarının alınması ve hisse devrinin yapılması ile tamamlandı.

“NN Hayat ve Emeklilik satın almasıyla Türkiye’ye olan güvenimizin altını bir kez daha çiziyoruz.”

Yeni satın almanın Türkiye’nin geleceğine ve Türk ekonomisine duydukları güvenin net bir göstergesi olduğunu ifade eden Zurich Sigorta Grubu Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, “Türkiye, bu coğrafyadaki en gelişmiş ekonomi ve büyüme potansiyeli en yüksek ülke konumunda. Zurich Grubu açısından da yatırımlar için öncelikli bir ülke. NN Hayat ve Emeklilik satın almasıyla Türkiye’ye güvenimizin altını bir kez daha çiziyoruz” dedi. Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü: “2008’den bu yana Türkiye’de başarılı ve karlı bir performansımız var. Sürdürülebilir büyümeye ve tüm paydaşlara katma değer yaratmaya dayalı stratejimizle elementer sigortada ürün yelpazemizi genişletirken, önce İspanya merkezli MAPFRE Yaşam, şimdi Hollanda merkezli NN Hayat ve Emeklilik satın almalarıyla birlikte bireysel emeklilik ve hayat sigortacılığı alanlarına hızlı bir giriş yapıyoruz. Zurich Sigorta Grubu’nun uluslararası bilgisi, deneyimi ve müşteri odaklı hizmet anlayışı ile müşterilerimize artık daha geniş kapsamda ürün ve hizmetler sunacağız.”

“Hayat sigortalarının yaygınlaştırılmasını ve tasarruf açığının giderilmesini önceliklendiriyoruz.”

Yılmaz Yıldız Ve Atilla BenliZurich Yaşam ve Emeklilik Genel Müdürü Atilla Benli, NN Hayat ve Emeklilik’in satın alınmasının ardından bireysel emeklilik ve hayat sigortası alanındaki hedeflerini şöyle özetledi: “Bireysel emeklilikte, devlet kurumları ve SEDDK tarafından iyi kurgulanmış bir yapı mevcut. Biz de sigorta sektörünün ihtiyaçlarına odaklanarak, hayat sigortalarının yaygınlaştırılmasını ve tasarruf açığının giderilmesini önceliklendiriyoruz. BES ile bütünleşik hayat sigortası ürünleri ve yatırım fonlu hayat sigortalarını stratejik alanlar olarak görüyoruz. Katılımcı deneyimini iyileştirme, etkin fon yönetimi ve dijital odaklı hizmetlerle daha hızlı, kolay ve erişilebilir çözümler sunmayı hedefliyoruz. NN Hayat ve Emeklilik’in müşteri portföyü, dağıtım kanalları ve deneyimli ekibi, Zurich Türkiye için büyük bir kazanım oldu. Bu birleşim, daha zengin çözümler ve sektörde fark yaratan hizmetler sunmamıza olanak sağlayacak.”

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Kurumsal Satış Eğitimi Endüstriyel Pazarda Pazarlama B2b

İnsan Kaynaklarında Etik: Bir Seçenek Değil, Zorunluluk

İnsan Kaynaklarında Etik Bir Seçenek Değil, Zorunluluk Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İnsan Kaynaklarında Etik: Bir Seçenek Değil, Zorunluluk

Karen KALUSTYAN

İnsan Kaynaklarında Etik Bir Seçenek Değil, Zorunluluk Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir iş görüşmesine girdiğinizi düşünün. CV’niz güçlü, tecrübeniz tam da aranan niteliklere uygun. Mülakat iyi geçiyor, ta ki İK yetkilisi masanın diğer tarafında hafifçe eğilip size sorana kadar: “Evlenmeyi düşünüyor musunuz?” Ya da daha dolaylı bir şekilde, “Ailevi sorumluluklarınız nedeniyle yoğun tempoda çalışmakta zorlanır mısınız?” İşte o an, liyakat odaklı bir değerlendirmeden çıkıp, etik sınırları bulanık bir değerlendirme sürecine dahil olduğunuzu anlarsınız.

İnsan Kaynakları, bir şirketin çalışanlarına dokunan en önemli noktalarından biridir. Ancak ne yazık ki, etik yaklaşımlar bazen şirket politikalarının tozlu raflarında kalıyor. İşe alım süreçlerinden performans değerlendirmelerine, işten çıkarmalardan çalışan verilerinin korunmasına kadar birçok konuda etik ilkelere ne kadar sadık kalındığı, şirketlerin güvenilirliğini ve kurumsal kültürünü belirliyor.

İşe Alımda Gerçekten Eşit miyiz?

Herkese eşit fırsatlar sunulması gerektiğini söylerken, bilinçaltımıza yerleşmiş kalıp yargılar devreye girdiğinde ne kadar objektif kalabiliyoruz? Örneğin, iki aday düşünelim. Biri yeni mezun, enerjik ama deneyimsiz. Diğeri ise uzun yıllar çalışmış, tecrübeli ama yaşı iş ilanında belirtilmemiş “dinamik ekip” tanımına ne kadar uyuyor, tartışılır. Şirketlerin gençlik algısı nedeniyle birçok yetkin adayın sadece yaşı nedeniyle elendiğini biliyoruz. Benzer şekilde, doğum izni kullanabileceği düşüncesiyle kadın adayların tercih edilmediği ya da “askerliğini yapmış olma” şartı üzerinden belirli grupların dışarıda bırakıldığı iş ilanlarıyla sıkça karşılaşıyoruz.

Geçmişte büyük bir kurumsal firmada işe alım sürecinde yaşanan bir örnek hala akıllardadır: Yönetici pozisyonuna alınacak adayın yetkinlikleri tamdı, ancak işe alım sürecinde yöneticinin ofisten çıkar çıkmaz, İK uzmanlarının aralarında “Kadın olduğu için yöneticilikte zorlanır mı acaba?” diye konuştuğu duyuldu. Bu cümle bile, etik dışı yaklaşımların bazen nasıl doğal bir refleks gibi karşımıza çıktığını gösteriyor. Halbuki etik bir İnsan Kaynakları yaklaşımı, cinsiyet, yaş, etnik köken ya da özel hayatla ilgili hiçbir konunun değerlendirme kriteri olmaması gerektiğini savunur.

Performans Yönetimi: Adalet mi, Kayırmacılık mı?

İnsan Kaynakları departmanlarının en büyük sınavlarından biri de performans değerlendirme süreçleridir. Çalışanlar gerçekten yaptıkları işin karşılığını mı alıyor, yoksa terfiler ve ödüller yöneticilerle olan kişisel ilişkilere mi bağlı? Örneğin, bir çalışan yıl boyunca yüksek performans göstermiş, projeleri başarıyla tamamlamış ama sessiz ve işine odaklanan bir karaktere sahip. Başka bir çalışan ise vasat bir performans gösterse de, toplantılarda aktif, yöneticisiyle sıcak bir ilişkisi var ve “görünürlüğü” yüksek. Terfi kararı verilirken kim seçilecek dersiniz?

Kurumsal dünyada sıkça duyulan “Sessizce çalışan kaybeder” algısı, etik bir performans yönetimi anlayışının eksikliğini gösterir. Değerlendirmeler objektif kriterlere dayanmalı, çalışanlar düzenli geri bildirim almalı ve gelişim fırsatları sunulmalıdır. Aksi halde, çalışan bağlılığı düşer ve liyakat yerine ilişkiler ön plana çıkar.

Özel Hayat Nerede Başlar, Şirket Nerede Biter?

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, şirketler artık çalışanları hakkında çok daha fazla bilgiye sahip. Performans verileri, sağlık kayıtları, maaş bilgileri, hatta sosyal medya paylaşımları bile takip edilebiliyor. Ancak bu bilgilere sahip olmak, onları etik bir şekilde kullanmayı gerektirir. Bir çalışanın sağlık raporu, doğrudan yöneticisinin masasına düşmeli mi? Ya da özel hayatında yaptığı bir paylaşım, işyerinde ona karşı bir önyargı oluşturmalı mı?

Örneğin, sosyal medyada hükümet politikalarını eleştiren bir çalışanın, performans toplantısından sonra “uyum sorunu var” bahanesiyle işten çıkarıldığı bir olay, etik ihlalin en açık örneklerinden biridir. İnsan Kaynakları’nın görevi, sadece şirket çıkarlarını gözetmek değil, çalışanların haklarını da koruyacak bir denge oluşturmaktır.

İşten Çıkarmalar: Adil, Şeffaf ve Duyarlı Yönetim

Bir çalışanın işine son verilmesi, bazen kaçınılmaz olabilir. Ancak bunun nasıl yapıldığı, şirketin etik anlayışının en büyük göstergesidir. Hiçbir uyarı yapılmadan, bir çalışanın sabah e-postasına erişemediğini fark edip işten çıkarıldığını öğrenmesi, ne yazık ki hala birçok kurumda yaşanan bir durum.

Bir firmada yaşanan şu olay oldukça çarpıcıdır: Uzun yıllar çalışan bir kişi, cuma günü mesai bitimine doğru odasına çağırılır ve “Şirket küçülmeye gidiyor, maalesef işinize son verildi” cümlesini duyar. Ne bir geçiş süreci ne de başka bir iş bulması için destek sunulur. Oysa etik bir işten çıkarma süreci, çalışana açık ve zamanında bilgi verilmesini, haklarının eksiksiz ödenmesini ve mümkünse yeni bir iş bulabilmesi için destek sağlanmasını gerektirir.

Sonuç: Etik, Bir Şirket Kültürü Meselesidir

İnsan Kaynakları uzmanı olarak, etik yaklaşımların iş dünyasında bir seçenek değil, zorunluluk olduğuna inanıyorum. İK, yalnızca işe alım yapan bir departman değil, çalışanların haklarını koruyan, adaleti sağlayan ve şirket kültürünü inşa eden bir mekanizmadır. Eğer bu mekanizma etik ilkelerden saparsa, liyakat yerine kayırmacılık, şeffaflık yerine belirsizlik, güven yerine korku kültürü oluşur.

İşe alımda önyargılar, performans değerlendirmelerinde adaletsizlik, çalışan haklarının görmezden gelinmesi veya etik dışı işten çıkarmalar sadece bireyleri değil, tüm iş ortamını zehirler. Etik bir İK yönetimi ise tüm süreçlerde adalet, şeffaflık ve saygıyı esas alarak, çalışan bağlılığını ve kurum güvenilirliğini güçlendirir.

İnsan Kaynaklarında Etik Bir Seçenek Değil, Zorunluluk Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGerçek etik, sadece yazılı kurallarla değil, günlük kararlarla ve uygulamalarla şekillenir. Şirketlerin başarısını sürdürülebilir kılan şey, çalışanların kendilerini güvende ve adil bir ortamda hissetmesidir. Unutmayalım ki, etik bir çalışma ortamı yalnızca bireyleri değil, kurumların geleceğini de inşa eder.

Karen KALUSTYAN

Modada Sürdürülebilirlik Hareketi

Modada Sürdürülebilirlik Hareketi
Modada Sürdürülebilirlik Hareketi (Kıyafet Yığınları - Şili Atacama Çölü)

Modada Sürdürülebilirlik Hareketi
Selin ERDAL

Geleceği düşünerek modada değişim yaratmanın zamanı.

Sürdürülebilir moda; stil ve sorumluluğun birleştiği, geleceğimiz için önemli olan bir anlayış. Modanın olumsuz çevresel etkilerini azaltmayı ve toplumsal sorumlulukları yerine getirmeyi amaçlıyor, sizi bu yaklaşıma davet ediyorum.

Modada Sürdürülebilirlik Hareketi
Modada Sürdürülebilirlik Hareketi (Kıyafet Yığınları – Şili Atacama Çölü)

Günümüzdeki hızlı tüketim çılgınlığı, teknolojiyle birlikte ilerlemiş durumda. Sosyal medyaya her tıkladığımızda bizi satın alma davranışına teşvik eden içerik üreticileri, fırsat reklamları, tüketicileri sürekli ihtiyaç halinde hissettirecek ve sahip olma arzusu ile dolduran satın alma ve pazarlama çalışmalarıyla karşılaşıyoruz. Dolayısıyla hızlı tüketim ile şirketler de yaratıcılığı sınırlayan, sürekli devam eden bir rekabet içinde kalmak zorunda oluyorlar. Hızlı tüketim yani hızlı moda anlayışı, genellikle kısa vadede büyük kârlar sağlayan bir iş modelidir. Çevresel ve etik sorunlar, tüketici taleplerindeki değişiklikler ve operasyonel riskler, uzun dönemde şirketler için kârlılığı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle şirketlerin sürdürülebilirliği de şirketlerin çevresel ve toplumsal sorumlulukları, kalite odaklı üretim ve müşteri odaklı stratejilerle dengelenmesine bağlıdır.

Burada üreticilere de pay düşüyor. Karşılaşılan kavram ise “çevresel sürdürülebilirlik”. Doğal kaynakların daha az tüketilmesi ve çevreye daha az zarar verilmesi sağlanmalı. Üretici ve yöneticilerin, doğaya zarar veren ve hızla tüketilen fast fashion ürünleri yerine organik ve geri dönüşüme açık kumaşları ön plana almalarını ve bu sayede tüketicileri de bilinçli alışverişe yönlendirmeleri gerektiği görüşündeyim.

Slow Fashion Yaklaşımı

Moda sektöründeki aşırı üretim ve tüketime karşı bir tepki olarak ortaya çıkan, fast fashion’ın tam tersi olan, “slow fashion” yaklaşımının benimsenmesi tarafındayım. Bu yaklaşım; daha sürdürülebilir, kaliteli ve uzun ömürlü ürünler üretilmesini savunan bir moda hareketidir. Slow fashion; çevresel, toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirliği ön plana alır.

Slow fashion; çevre dostu malzemeler (organik veya geri dönüştürülmüş), etik üretim sistem ve süreçleri, uzun ömürlü-kaliteli ve zamansız tasarımlar, minimal anlayış ile topluma ve doğaya duyarlı olmayı hedefleyen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımla sadece şıklığı değil; parçası olduğumuz, daha yaşanabilir kılmak istediğimiz gezegenimizi de korumayı hedefliyoruz.

Laboratuvar Hizmet Alım İşinde Tam Zamanlı Personel İçin Ayrı Satır Açılmaması?

Laboratuvar Hizmet Alım İşinde Tam Zamanlı Personel İçin Ayrı Satır Açılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Laboratuvar Hizmet Alım İşinde Tam Zamanlı Personel İçin Ayrı Satır Açılmaması?

Mehmet ATASEVER

Laboratuvar Hizmet Alım İşinde Tam Zamanlı Personel İçin Ayrı Satır Açılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İdari Şartname’nin “Fiyat farkı” başlıklı 46’ncı ve “Diğer hususlar” başlıklı 48’inci maddelerinden çalıştırılacak personellerin haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirmek zorunda olduğunun anlaşıldığı, Teknik Şartname’nin 6.1.22’nci, 6.2.20’nci ve 6.3.18’inci maddelerinde de ihalenin 1’inci kısmına ilişkin çalıştırılacak personel sayısına yer verildiğinin anlaşıldığı, Kamu İhale Genel Tebliği’nin 78.3’üncü maddesinde ise ihale dokümanında haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirecek personel sayısının belirtilmesi halinde teklif fiyata dahil giderler arasında işçilik giderine yer verilmesinin ve her bir işçilik maliyeti için birim fiyat teklif cetvelinde ayrı satır açılmasının zorunlu olduğu yönünde açıklamaların bulunduğu, ancak birim fiyat teklif cetvelinde personellere ilişkin ayrı satır açılmadığı, bu nedenle ihalenin 1’inci kısmının iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir

 

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında teklif fiyata dahil olacak giderler” başlıklı 78’inci maddesinde “… 78.3. Personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarına ilişkin ihale dokümanında, haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirecek personel sayısının belirtilmesi halinde teklif fiyata dahil giderler arasında işçilik giderine yer verilmesi ve her bir işçilik maliyeti için birim fiyat teklif cetvelinde ayrı satır açılması zorunludur.

78.3.1. Personel çalıştırılmasına dayalı olmayan ve teklif fiyata dahil giderler arasında işçilik giderine yer verilen hizmet alımlarında, birim fiyat teklif cetvelinde her bir işçilik maliyeti için açılan satırda, ilgili mevzuatına göre hesaplanacak sözleşme gideri ve genel giderler dahil asgari işçilik maliyetinin altında teklif sunan isteklilerin teklifleri, ihale dokümanına aykırı teklif sunulduğu gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılır.…” açıklaması,

İdari Şartname’nin “Teklif fiyata dahil olan giderler” başlıklı 25’inci maddesinde “25.1. Sözleşmenin uygulanması sırasında, ilgili mevzuat gereğince ödenecek ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderleri teklif fiyatına dahildir.

25.2.

25.1. maddesinde yer alan gider kalemlerinde artış olması ya da benzeri yeni gider kalemlerinin oluşması hallerinde, teklif edilen fiyatın bu tür artış ya da farkları karşılayacak payı içerdiği kabul edilir. Yüklenici, bu artış ve farkları ileri sürerek herhangi bir hak talebinde bulunamaz.

25.3. Teklif fiyata dahil olan diğer giderler aşağıda belirtilmiştir:

25.3.1. 1- Cihazın idarelere kurulması, montaj yerinin hazırlanması, tefrişi, havalandırma (gerekiyorsa) ve cihazın hizmet sunabilir duruma getirilmesi için gerekli olan diğer düzenlemeler yüklenici firma tarafından sağlanacaktır. Tıbbi cihazın/cihazların işletilmesi için gerekli olan her türlü dâhili veya harici teknik parçalar ve kesintisiz güç kaynağı, yüklenici firma tarafından sağlanacak.

2- İstekliler tekliflerinde vergi (KDV hariç) resim, ulaşım, montaj, demonstrasyon, bakım onarım, eğitim, kalibrasyon, harç ve benzeri giderler olmak üzere ihale doküman çerçevesinde doğabilecek tüm giderler teklif fiyata dahil edilecektir.

25.4. Sözleşme konusu işin bedelinin ödenmesi aşamasında doğacak Katma Değer Vergisi (KDV), ilgili mevzuatı çerçevesinde İdare tarafından yükleniciye ayrıca ödenir.

25.5. Kısa vadeli sigorta prim oranları belirtilecektir. 2,25” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “Fiyat farkı” başlıklı 46’ncı maddesinde “46.1. İhale konusu iş için sözleşmenin uygulanması sırasında aşağıdaki esaslara göre fiyat farkı hesaplanacaktır. 46.1.1. Tüm Kısımlar için: Fiyat Farkı Açıklamaları 07.03.2023 Tarihli ve 32125 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esasların Uygulama Esasları Başlıklı 7. Maddesinin 11. Fıkrasına göre ” Puan birimi üzerinden sözleşmeye bağlanan teşhis ve tedaviye yönelik hizmet alımlarında 5. madde hükümleri uygulanmaksızın ilgili hizmetin uygulama ayındaki puanı ile ihale tarihindeki puanı arasındaki farktan kaynaklanan fiyat değişimleri fiyat farkı olarak ödenir veya kesilir. Ancak Sağlık Uygulama Tebliğinde ödemeye esas olarak belirlenen katsayının arttırılmasından veya azaltılmasından kaynaklanan, fiyat değişimleri için ayrıca fiyat farkı hesaplanamaz. 6 ncı maddeye göre ayrıca fiyat farkı hesaplanacağına ilişkin düzenlemeye de yer verilir.” hükmü gereğince fiyat farkı hesaplanacaktır.” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “Diğer hususlar” başlıklı 48’inci maddesinde “…

3-Yüklenici, çalışanlarının maaş ödemelerini banka aracılığı ile yapacak olup, yüklenici bunu sağlamakla mükelleftir. Elden maaş ödemesi yapılmayacaktır. Genel ücret bordrosunda varsa yüklenicinin diğer iş yerlerinden maaş alan elemanlarına yer verilmeyecektir. Yüklenici, hak edişin yatırılacağı kendisine ait banka hesap bilgilerini içeren dilekçe/beyanname verirken, bu dilekçe ile birlikte işçiler adına açılan banka hesap bilgileri ile işçiler adına düzenlenen ücret bordrolarını da vereceklerdir. Genel ücret bordrosunda varsa yüklenicinin diğer iş yerlerinden maaş alan elemanlarına yer verilmeyecektir. Yüklenici bir sonraki ayın ilk (2) iki iş günü içinde fatura ve aşağıda maddeler halinde belirtilen belgeler idareye teslim edilecektir. Belgeler idarece kontrol edilip, Döner Sermaye Saymanlık Müdürlüğüne intikal ettirilir. Saymanlıkça fatura ile ekleri kontrol edilir ve belgelerde eksiklik olmaması halinde ödeme müteahhit firmanın göstereceği banka hesabına havale edilir. Saymanlık havale tarihinden itibaren işçilerin maaşları işçilere verilecek olan bankamatik kartları hesabına (2) iki gün içinde ödenecektir. Yüklenici İşçi ödemelerini zamanında yapmaması halinde; idare, yüklenici hak edişlerinden işçi ücretlerini keserek işçilerin banka hesabına aktarma yetkisine sahiptir.

4-Personele ait yol giderleri yüklenici tarafından karşılanacaktır. Yol bedeli 26 iş günü üzerinden brüt olarak belediyelerin belirlediği resmi rayiç bedel üzerinden personele ödenecektir. Rayiç bedel belediyelerden güncellendiği takdirde personele ödenecek yol ücreti de güncellenecektir.

5-Ayrıca yüklenici firma bünyesinde çalıştırdığı personellere asgari ücretin %10 fazlası ücret ödemek zorundadır.

6- Söz konusu ihale işi, personele dayalı hizmet alım işi olmaması hasebiyle yüklenici firma asıl işveren olup, işçilik alacaklarından asıl işveren olarak işçilere karşı sorumludur.

7- Yüklenici firma, asıl işveren olarak çalıştıracağı personeline ait özlük dosyalarını eksiksiz tutacak, işçilerin her sene yıllık izinlerini kullanmalarını sağlayacaktır. Yüklenici firma, çalıştırdığı işçilerin yıllık izinlerini kullandığına dair işçilerin dilekçelerini de ihtiva eden belgeleri idareye her yıl teslim etmekle mükelleftir.

8- Yüklenici firma, çalıştırdığı tüm işçilerin her ay hak ettikleri ücretleri eksiksiz ödediğini belirtir bordroları işçilere imzalatıp, idareye teslim edecektir.

… 11-İhale kapsamında çalıştırılacak personeller haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirmek zorundadır. Söz konusu ihale kısmen de olsa personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesidir.” düzenlemesi,

Başvuruya konu ihalenin “12 Aylık Sonuç Karşılığı Laboratuvar Hizmeti Alım İşi” ihalesi olduğu, kısmi teklife açık olan ihalenin 2 kısımdan oluştuğu, Teknik Şartname düzenlemelerinden işin kapsamının Bitlis İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı İl ve İlçe Devlet hastanelerinin laboratuvarlarında verilecek laboratuvar hizmetleri olduğu, her iki kısma ilişkin olarak sunulacak hizmet kapsamında cihazların teknik arızaları, bakımı, onarımı ve kalite-kontrol çalışmalarını yapabilecek yetkinlikte, cihaz çalışma tecrübesi olan, laboratuvar uzmanlarının onay verdiği ve sayısı ilgili düzenlemelerde belirtilen teknik personellerin hizmet süresince yüklenici tarafından laboratuvarlarda çalıştırılacağı ve söz konusu personelin ücretlerinin yüklenici tarafından karşılanacağı anlaşılmaktadır.

İdari Şartname’nin “Diğer hususlar” başlıklı 48’inci maddesinde ücret ve yol gideri gibi çalıştırılacak personele ilişkin hususların düzenlendiği, söz konusu düzenlemelerden yüklenicinin çalıştıracağı personel için asgari ücretin %10 fazlasını ödemesi gerektiği, personele ait yol giderlerinin yüklenici tarafından karşılanacağı ve çalıştırılacak personellerin haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Aynı Şartname’nin “Teklif fiyata dahil olan giderler” başlıklı 25’nci maddesinden ihale konusu iş kapsamında kullanılacak cihazların idarelere kurulması, montaj yerinin hazırlanması, tefrişi, havalandırma (gerekiyorsa) ve cihazın hizmet sunabilir duruma getirilmesi için gerekli olan diğer düzenlemeler ile tıbbi cihazların işletilmesi için gerekli olan her türlü dâhili veya harici teknik parçalar ve kesintisiz güç kaynağının yüklenici tarafından sağlanacağı, isteklilerin tekliflerinde vergi (KDV hariç) resim, ulaşım, montaj, demonstrasyon, bakım, onarım, eğitim, kalibrasyon, harç ve benzeri giderler olmak üzere ihale dokümanı çerçevesinde doğabilecek tüm giderlerinin teklif fiyata dahil edileceği anlaşılmaktadır.

Kısmi teklife açık olan ve 2 kısımdan oluşan ihaleye ait birim fiyat teklif cetveli  incelendiğinde ihalenin 1’inci kısmına ilişkin olarak “Klinik Kimya”, “Hormon”, “Makro Eliza” ve “Hormon – Makro Elisa” iş kalemlerine dair satır açıldığı, ihalenin 2’nci kısmına ilişkin olarak “Hemogram”, “Koagülasyon”, “Kan Gruplama”, “Sedimentasyon”, “İdrar”, “Kan Gazı”, “Hemoglobin” ve “Spermiogram” iş kalemlerine dair satır açıldığı, ancak anılan kısımlarda personel/işçilik maliyetlerine dair satır açılmadığı görülmüştür.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 78.3’üncü maddesi kapsamında yer verilen açıklamalardan, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarına ilişkin ihale dokümanında, haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirecek personel sayısının belirtilmesi halinde teklif fiyata dâhil giderler arasında işçilik giderine yer verilmesi ve her bir işçilik maliyeti için birim fiyat teklif cetvelinde ayrı satır açılmasının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, İdari Şartname’nin 48’inci maddesinde her ne kadar “Söz konusu ihale kısmen de olsa personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalesidir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olsa da idarenin yaklaşık maliyete ilişkin hesabından ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımı ihalesi olduğu, Teknik Şartname düzenlemelerinde sayıları belirtilen teknik personellerin hizmet süresince laboratuvarlarda çalıştırılacağı ve ücretlerinin yüklenici tarafından karşılanacağı, İdari Şartname’nin “Teklif fiyata dahil olan giderler” başlıklı 25’inci maddesinde ihale konusu işte kullanılacak cihazların hizmet sunabilir duruma getirilmesi için gerekli olan düzenlemelerin teklif fiyata dahil olan giderler arasında sayıldığı, ancak söz konusu işçilik maliyetlerine dair açık düzenlemelere yer verilmediği, bununla birlikte İdari Şartname’nin 48’inci maddesinde çalıştırılacak personellerin haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçireceği hususunun düzenlendiği göz önünde bulundurulduğunda yukarıda belirtilen Kamu İhale Genel Tebliği’nin 78.3’üncü maddesi kapsamındaki açıklamalar doğrultusunda teklif fiyata dahil giderler arasında işçilik giderine yer verilmesi ve her bir işçilik maliyeti için birim fiyat teklif cetvelinde ayrı satır açılması gerekirken ihalenin her iki kısmında da işçilik maliyetlerine ilişkin birim fiyat teklif cetvelinde satır açılmamasının mevzuata uygun olmadığı ve ihalenin iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Laboratuvar Hizmet Alım İşinde Tam Zamanlı Personel İçin Ayrı Satır Açılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Alım Talebi: Pelet Sobası

Alım Talebi Pelet Sobası

Alım Talebi: Pelet Sobası

Bir firmamız için, HORECA sektöründe kullanılmaya uygun, kabinli ve füze tipi pelet sobası alımı yapılacaktır. Toplamda 12 adet alım yapılacaktır. Teslim yeri İstanbul – Üsküdar olup, ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, talep edilen ürünün sahip olduğu belgeler, spekler vb. diğer detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Pelet Sobası

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Perakende Şirketi Değer Önerisi Uygulamaları

Perakende şirketi Değer önerisi Uygulamaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Perakende Şirketi Değer Önerisi Uygulamaları

Dr. Ulduz AZAD

Perakende şirketi Değer önerisi Uygulamaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGeçen haftaki yazıda, müşterilerin hem çevrimiçi hem de fiziksel deneyimler yaşadığı perakende kanallarının farklı değer önerileri uygulamalarına değinilmişti.

Perakendecilerin ana hedefleri maliyetleri düşürmek, yüksek verimlilik sağlamak ve nihayetinde üstün müşteri deneyimi sunmaktır. Perakende şirketi ve satış kanalları arasındaki değer zinciri, aşağıdaki kriterler ile ölçülebilir (Ferry ve Denise, 2018)

  • Stratejik İşbirliği : Shopify kullanan küçük ve orta ölçekli satıcılar, Walmart’ın çevrimiçi platformunda ürünlerini listeleyerek daha geniş bir kitleye ulaşabiliyor.

Ulduz Hn Göesel 1

  • Ortak Müşteri İlişkileri Yönetimi: Starbucks & Alibaba (Çin Pazarı) CRM Entegrasyonu ile Alibaba’nın müşteri verileri ve Starbucks’ın sadakat sistemi ortak çalışarak, kişiselleştirilmiş kampanyalar sunuyor.

Ulduz Hn Göesel 2

  • Şeffaf Bilgi Paylaşımı: Zara & RFID teknolojisini kullanarak mağazaları, lojistik merkezleri ve tedarikçileri arasında şeffaf veri paylaşımı sağlıyor. Satış kanallarına (fiziksel mağazalar ve online platformlar) gerçek zamanlı stok bilgisi veriliyor ve hızlı aksiyon alabiliyor, böylece müşteriler online sipariş verdiklerinde en yakın mağazadan teslimat yapılabiliyor.

Ulduz Hn Göesel 3

  • Verimlilik: Amazon & Kendi Lojistik Ağı – Fulfillment by Amazon (FBA) hizmeti ile satıcılarına depolama, paketleme ve teslimat hizmetleri sunarak lojistik süreçlerini merkezi hale getiriyor. Robotik depolar ve otomatik sipariş işleme sistemi sayesinde, ürünlerin sevkiyat süresi minimuma indiriliyor ve hata oranları azalıyor.

Ulduz Hn Görsel43

Sizce Geleceğin Perakende Dünyasında Hangi Değer Önerileri Öne Çıkıyor?

Perakende şirketi Değer önerisi Uygulamaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemPerakende sektöründe en üst düzeyde stratejik öneme sahip olan departman, satın alma ve kategori yönetimi süreçlerini kapsayarak şirketin satış bütçesi ve kârlılık hedeflerini yöneten birimdir ve sürdürülebilir iş sonuçları elde edilmesi, tüm kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Yazı dizisine perakendeci ve tedarikçi arasındaki değer zinciri uygulama örnekleri ile devam edeceğiz.

Dr. Ulduz AZAD

Karın Romantizmi ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri: Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği!

Karın Romantizmi Ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Karın Romantizmi ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri: Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği!

Olgar ATASEVEN

Karın Romantizmi Ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEvde otururken, sıcak kaloriferleriniz yanarken dışarda kar yağmasının güzelliğini seyretmekten daha güzel bir şey yok herhalde. Kar, doğanın bize sunduğu en büyüleyici manzaralardan biri. Beyaz örtünün tüm doğayı ve şehirleri kapladığı anlar, her zaman bize bir masal dünyası gibi yansır. Türkiye’de ve İstanbul’da bu hafta yaşanan kar yağışı da kentlerin ve  doğanın silüetini değiştirerek, herkesi hem heyecanlandırdı hem de büyüledi. Ancak bu romantik manzaranın ardında, özellikle iş dünyası ve tedarik zinciri yönetimi açısından ciddi zorluklar yatıyor. Kar yağışı ve soğuk hava, lojistik operasyonları aksatırken, stok yönetimini zorlaştırıyor ve tedarikçiler ile müşteriler arasındaki dengeleri alt üst ediyor. Peki, bu zorlu hava koşullarında tedarik zincirini nasıl ayakta tutabiliriz? Bu makalede gelin bu sorunun cevabına biraz olsun ışık tutalım.

Tedarik Zincirinde Hava Koşullarının Etkisi: Neden Bu Kadar Kritik?

Hava olayları, tedarik zincirinin en büyük düşmanlarından biri. Özellikle kar yağışı ve buzlanma, lojistik operasyonlarını doğrudan etkileyerek, malzeme ve ürünlerin zamanında ulaşmasını engelleyen en büyük faktörlerin başında geliyor. Türkiye’de ama özellikle de İstanbul’da yaşanan kar yağışı, Türkiye’nin en büyük lojistik merkezlerinden birini yeri geldiğinde adeta felç edebiliyor. Karayolu taşımacılığında yaşanan aksaklıklar, tırların yollarda mahsur kalmasına, havaalanı operasyonlarının yavaşlamasına ve hatta limanlardaki yükleme-boşaltma işlemlerinin gecikmesine neden olabiliyor. Bu durum, sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’deki tedarik zincirini olumsuz etkiliyor. Burada dağıtım altyapısında ne kadar hazırlıklı olursak olalım yollara çıkıldığında diğer araçların ve şoförlerin tedbirsiz olması sebebi ile zaten olumsuz etkilenmemek mümkün değil.

Tedarik zincirine, birbirine bağlı halkalardan oluşan bir sistem diye baktığımızda bir halkada yaşanan aksaklık, tüm sistemi etkiler dememiz herhalde anormal gelmiyordur sizlere. Örneklersem: Bir tedarikçiden gelen malzeme geciktiğinde, üretim durma veya ciddi aksama noktasına gelebilir. Bu da, müşteriye olan teslimatların aksamasına ve nihayetinde gelir kaybına yol açar. İşte bu nedenle, hava koşullarına karşı proaktif bir yaklaşım benimsemek, tedarik zincirinin sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir. Diğer taraftan hava koşulları çalışanların üretim ve dağıtım yerlerine de gelmesini zorlaştırmaktadır. İşletme olarak tedbir alsanız dahi çalışanlarınız zamanında ve sağlıklı bir şekilde lokasyonlarınıza ulaşmadığında yine aksamalar yaşarsınız. Bu tabi planlama konusu ama başka bir yazıda bu detaya gireriz.

Tedarik Zincirinde Yaşanan Sorunlar: Nelerle Karşı Karşıyayız?

Lojistik ve Dağıtım Ağındaki Aksaklıklar

Kar yağışı, özellikle karayolu taşımacılığını ciddi şekilde etkiler. Yolların kapanması, tırların yollarda mahsur kalması ve sürücülerin güvenliği nedeniyle yavaş ilerleme, lojistik operasyonlarını sekteye uğratır. Hepimiz en azından senede bir kez yaşıyoruz;  İstanbul’da yaşanan bir kar yağışı sırasında, Kuzey Marmara ve TEM otoyolunda kilometrelerce araç kuyruğu oluşuyor. Bu durum, sadece İstanbul’a değil, Anadolu’ya yapılacak sevkiyatları da geciktiriyor. Ya da Anadolu’dan bu tarafa yapılan tüm sevkiyatlar gecikiyor.  Havaalanı operasyonları da benzer şekilde etkileniyor. Uçuşların iptal edilmesi veya gecikmesi, acil kargo teslimatlarını aksatıyor. Özellikle e-ticaret sektöründe, müşterilerin siparişlerinin zamanında ulaşmaması, memnuniyetsizliğe ve marka itibarının zedelenmesine neden oluyor. Nden mi? Çünkü zamanımızın “sabırsız ve tahammülsüz” müşterileri, ne olursa olsun e-ticaret sitesinden aldığı ürünlerin zamanında teslim edilmesini istiyor. Koşulların ne olduğunu önemsemiyor.

Stok Yönetimi ve Tedarik Süreçlerindeki Zorluklar

Hava koşullarının belirsizliği, stok yönetimini de zorlaştırıyor. Tedarikçilerden malzeme teminindeki gecikmeler, üretim süreçlerini aksatırken, depolarda yeterli stok bulunmaması, müşteri taleplerini karşılamayı oldukça zorlu hale getirebiliyor. Burada özellikle B2B ve endüstriler arası ara mal, hammadde üretenlerde satanlarda ciddi sıkıntıların çıkması olası oluyor.

Talepteki Dalgalanmalar

Biraz önce zamanın tüketici kalıplarından birini yazdım ama hava koşullarında değişme ve Kar yağışı, tüketici davranışlarını da değiştirebiliyor. Çok rastlanmasa da bazen panik alımları ne olur ki ondan bol ne var dediğimiz ürünlerde bile neredeyse rafların bomboş hale gelmesine sebep olabiliyor.

Hava Koşullarına Karşı Tedarik Zincirinin Dayanıklılığını Artırma Stratejileri

Risk Yönetimi ve Planlama

Bu konu özellikle çok önemli. Hava koşullarına karşı proaktif bir yaklaşım benimsemek, tedarik zincirinin dayanıklılığını artırır. Bu noktada, risk analizi ve senaryo planlaması büyük önem taşır. Örneğin, kar yağışı öncesinde tedarikçilerle iletişime geçerek, stok seviyelerini artırmak veya alternatif lojistik çözümlerini devreye almak, olası aksaklıkları önleyebilir. Burada kullanılabilecek belirli optimizasyon yazılımları mevcut isteyenlere paylaşabilirim ama her şeyden öte en basit hali ile hava tahminleri ile çok sıkı fıkı olmak gerekiyor.

Lojistik ve Dağıtımda Alternatif Çözümler

Çok modlu taşımacılık, hava koşullarına karşı en etkili çözümlerden biri olarak elimizdeki kullanacağımız en etkili ve kolay yöntemlerden biri. Karayolu taşımacılığı aksadığında, demiryolu veya deniz yolu gibi alternatif taşıma yöntemlerine başvurmak, teslimat süreçlerini hızlandırabilir. Ayrıca, yerel tedarikçilerle iş birliği yapmak, lojistik süreçlerini kısaltarak, tedarik zincirinin daha esnek hale gelmesini sağlayabilir. Burada hizmet ettiğiniz, iş yaptığınız coğrafyaların doğasına, altyapısına uygun senaryoları hazırlamak sizin en önemli işiniz.

Teknoloji ve Veri Kullanımı

Gerçek zamanlı izleme sistemleri ve optimizasyon yazılımları ile birlikte kullanılacak IoT çözümleri, tedarik zincirinin daha etkin yönetilmesine olanak tanıyan araçları arasında yer alıyor. Örneğin, artık hayatımızın olmaz ise olmaz araç takip sistemleri sayesinde, tırların konumu ve yol durumu anlık olarak izleniyor. Bu da, olası gecikmelere karşı önlem alınmasını kolaylaştırıyor. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi ile talep tahmini yapmak stok yönetimini optimize ederken, rota planlaması konusundaki optimizasyon en çok bu zamanlarda işe yarıyor. Çünkü siz ne yaparsanız yapın bir şeyler her zaman aksi gidebiliyor.

İş Birlikleri ve Paydaş Yönetimi

Tedarik zincirinin dayanıklılığını artırmak için, tedarikçiler, lojistik firmaları ve perakendeciler arasında güçlü bir koordinasyon sağlanması konusu çok önceden yapılacak bir hazırlığın parçası olarak gündeme alınmalı. Bu işbirliği konusu son dakika yapılacak ve planlanacak bir konu değil. Ayrıca, kamu-özel sektör iş birlikleri, acil durum müdahale planlarının daha etkin bir şekilde uygulanmasına yardımcı olabilir. Siz biraz önce dediğim gibi kendi planlamanıza en uygun çözüme bakmakla yükümlüsünüz.

Örnek Bir Olay

Türkiye’de ve dünyada benzer hava koşullarında yaşanan tedarik zinciri krizleri, bize önemli dersler veriyor. Örneğin, 2021 yılında ABD’de yaşanan kar fırtınası, Walmart gibi büyük ve belki de olabilecek her tedbiri almış bir perakendecinin bile tedarik zincirini ciddi şekilde etkiledi. Ancak, Walmart’ın gelişmiş lojistik altyapısı ve stok yönetimi sayesinde, bu kriz en az zararla atlatıldı. Bu örnek, tedarik zincirinin dayanıklılığının ve hazırlıklarının ne kadar farklı olduğunun bize ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Kar yağışı ve zorlu hava koşulları, tedarik zinciri yönetimi açısından her zaman en büyük sınavların en başında geliyor. Ancak, doğru stratejiler ve proaktif bir yaklaşım ile bu sınavları başarıyla atlatmak mümkün. Çünkü bu her sene tekrarlanıyor. Ayrıca her coğrafyanın kendine özgü hava koşulları sadece soğuk ile her zaman işletmeleri sınamıyor. Dolayısı ile işletmelerin “Felaket Senaryolarını” çok farklı alternatifler ile baştan yazması, planlaması ve bunlar için pratiklerini önceden yapması gerekiyor.

Karın Romantizmi Ve Tedarik Zincirinin Gerçekleri Zorlu Hava Koşullarında İş Sürekliliği! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSektör paydaşlarına en baştaki önerim, risk yönetimi, teknoloji kullanımı ve iş birliklerine odaklanmayı ihmal etmemeleri ama bunları yumurta kapıya dayanmadan yapmak gerekiyor. Özellikle her şey yolunda giderken üst yönetimlerin masraf olmasın, zaman harcanmasın diye durdurduğu işler, kriz anlarında yaşanabilecek kayıplarla karşılaştırıldığında devede kulak misali önemsizleşiyor. Özellikle değerli patronlara sesleniyorum! Unutmayın, tedarik zincirinin dayanıklılığı, iş sürekliliğinin temelidir ve hava koşulları ya da daha geniş perspektiften dünya koşulları belirsizdir. Bu belirsizliğe ise en iyi çare hazırlık ve planlamadır.

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Cerrahi İşlemlerde Lojistik Malzeme Yönetimi

Cerrahi İşlemlerde Lojistik Malzeme Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Cerrahi İşlemlerde Lojistik Malzeme Yönetimi

Kadir HANÇER

Cerrahi İşlemlerde Lojistik Malzeme Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSağlık kuruluşlarında kullanılan tıbbi ürünlerin ve malzemelerin etkili bir şekilde izlenmesi, depolanması, dağıtılması ve kontrol edilmesi süreçleri çok kritik öneme sahiptir. Bu süreç, hasta bakımının kalitesini doğrudan etkileyen, aynı zamanda hastane bütçesini optimize etmeye yardımcı olan kritik bir alandır. Medikal envanter yönetimi, gereksiz stok birikimlerinin önlenmesi, ihtiyaç duyulan malzemelerin zamanında temin edilmesi ve atıkların azaltılması gibi hedeflere yönelik stratejik bir yönetim gerektirir.

Cerrahilerin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli olan tıbbi malzemelerin doğru zamanda, doğru miktarda ve uygun koşullarda temin edilmesini, saklanmasını, kullanılmasını ve takibinin tüm süreçleri lojistik yönetimine tabiidir. Cerrahi işlemler, genellikle hassas ve kritik olduğundan, cerrahi malzemelerin güvenli ve verimli bir şekilde yönetilmesi, hasta güvenliği, cerrahın performansı ve hastane verimliliği açısından çok önemlidir.

Cerrahi Malzeme Yönetiminin Önemi

  • Hasta Güvenliği:

Cerrahi malzemelerin eksikliği, yanlış kullanımı veya steril olmayan koşullarda kullanılması, ciddi enfeksiyonlara ve hastanın sağlık durumunun kötüleşmesine yol açabilir.

  • Operasyonel Verimlilik:

Cerrahi ekipmanların doğru bir şekilde yönetilmesi, operasyonların aksamadan ve zamanında yapılmasını sağlar. Eksik veya yanlış malzeme temini cerrahinin ertelenmesine veya komplikasyonlara neden olabilir

  • Maliyet Yönetimi:

Cerrahi malzemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi, gereksiz stokların önüne geçilmesine, atıkların azaltılmasına ve maliyetlerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur.

Cerrahi Malzeme Yönetim Süreci

Cerrahiden önce, hangi tür malzemelere ihtiyaç duyulacağı belirlenmelidir. Bu, cerrahinin türüne ve hastanın durumuna bağlı olarak değişir. Her cerrahi işlem için belirli bir malzeme takımı oluşturulabilir. Örneğin, kardiyovasküler cerrahi, ortopedi cerrahisi veya genel cerrahi her biri için farklı setler ve medikal non-medikal malzemeler gerektirir. Planlanan cerrahilerin türüne göre, hangi malzemelere ve cihazlara ihtiyaç duyulacağı belirlenir. Bu, cerrahinin zorluk seviyesine ve kullanılacak tekniklere göre değişir. Geçmişteki cerrahi işlemlerden elde edilen verilere dayalı olarak, belirli bir süre zarfında hangi tür malzemelere daha fazla ihtiyaç olacağı tahmin edilebilir. Güvenilir ve kaliteli tedarikçilerle çalışmak, cerrahi malzemelerin güvenliğini sağlamak için kritiktir. Tedarikçiler, ürünlerin zamanında teslimatını sağlamalı ve kalite standartlarına uymalıdır. Cerrahi malzemelerin alımında maliyetler büyük rol oynar. Toplu alımlar veya uzun vadeli sözleşmelerle fiyatlar optimize edilebilir.

Ancak, kaliteye de dikkat edilmesi gerekmektedir, çünkü düşük kaliteli malzemeler, cerrahi komplikasyonlara neden olabilir. Cerrahi malzemeler, doğru şekilde paketlenmeli ve sterilize edilmelidir. Kullanılmadan önce sterilizasyon işlemleri sıkı bir şekilde izlenmelidir. Cerrahi malzemelerin doğru bir şekilde saklanması, cerrahi ekiplerin ihtiyaç duyduğunda kolayca ulaşabilmesini sağlar. Cerrahi malzemelerin çoğu, belirli sıcaklık ve nem koşullarında saklanmalıdır. Örneğin, bazı cerrahi aletler, nemden ve ısıdan etkilenebilir. Bu nedenle depolama alanlarının doğru koşullarda olması gerekir. Raflarda eski malzemelerin öncelikli olarak kullanılmasını sağlamak için FIFO prensibi uygulanmalıdır. Böylece, son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin kullanılmasının önüne geçilir. Steril malzemeler steril alanlarda saklanmalı, kullanıma kadar her zaman steril kaldıkları garanti edilmelidir. Ayrıca, steril malzemelerin dış ortamla teması engellenmelidir.

Malzeme İzleme ve Performans Değerlendirmesi

  • Otomatik İzleme Sistemleri

Gelişmiş envanter yönetim sistemleri, cerrahi malzemelerin otomatik olarak izlenmesini sağlar. Bu yazılımlar, malzemelerin stok seviyelerini, son kullanma tarihlerine yakın ürünleri ve malzeme kullanımını takip edebilir.

  • Raporlama ve İyileştirme

Cerrahi malzeme kullanımına dair düzenli raporlar oluşturulmalı ve bu raporlar doğrultusunda malzeme yönetimi süreçleri sürekli olarak iyileştirilmelidir. Verimsiz kullanılan malzemeler, aşırı stoklanan ürünler veya sıkça eksik kalan malzemeler tespit edilerek gerekli düzenlemeler yapılabilir.

Cerrahi Malzeme Yönetiminde Kullanılan Teknolojiler

  • Barkod ve RFID Teknolojileri

Cerrahi malzemelerin takibi için barkod ve RFID etiketleme teknolojileri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu teknolojiler, her malzemenin kullanım tarihini, depolama koşullarını ve son kullanma tarihini kolayca takip etmeyi sağlar.

  • Otomatik Envanter Yönetim Yazılımları

Cerrahi malzeme yönetimini kolaylaştırmak için özel yazılımlar kullanılabilir. Bu yazılımlar, envanterdeki malzemeleri gerçek zamanlı olarak takip eder, stok seviyelerini otomatik olarak günceller ve malzeme taleplerini tahmin eder.

  • Sterilizasyon Takip Sistemleri

Sterilizasyon işlemlerinin doğru şekilde takip edilmesi için özel yazılım ve sistemler kullanılabilir. Bu, cerrahi malzemelerin güvenli bir şekilde tekrar kullanım için uygun olup olmadığının denetimini sağlar.

Cerrahi İşlemlerde Lojistik Malzeme Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak cerrahi işlemlerde malzeme yönetimi, sağlık hizmetlerinin etkinliği, hasta güvenliği ve maliyetlerin kontrolü açısından kritik bir öneme sahiptir. Doğru malzeme planlaması, etkili envanter yönetimi, sterilizasyon süreçlerinin izlenmesi ve teknolojik çözümlerle desteklenen bir yönetim, cerrahi operasyonların sorunsuz bir şekilde yapılmasını sağlar. Cerrahi malzemelerin etkin ve güvenli bir şekilde yönetilmesi, hastane operasyonlarının verimliliğini artırır ve hasta bakımının kalitesini iyileştirir.

Kadir HANÇER