Dış Ticarette Bankaların Yaptıkları Hatalar – IV Bilgi Noksanlığı

Dış Ticaret ve Bankalar

Kuşkusuz ki dış ticaret işlemlerinde bankaların varlığı tartışılmaz. Dış ticaretin her aşamasında bankaların varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Dış ticaretin bir tarafı olan tacirler yapacakları her işlemde bankaların bilgisine, tavsiyelerine ve desteklerine ihtiyaç duyarlar. Dış ticarete ilişkin nihai bilginin bankalardan alınacağına inanmışlardır.

Peki ya Bankalar Hata Yaparlarsa ?

Uluslararası teamüllere uyulması konusunda bankalar daima örnek kurumlar olarak karşımıza çıkmıştır. Bilerek hata yaptıklarını söylemek çok zor olsa da hiç kimsenin sütten çıkmış ak kaşık olmadığını da biliyorum

Bankacılık yıllarımda tanık olduğum olaylara göz atıldığında, bilhassa ülke riskinin yüksek olduğu coğrafyalarda bulunan bankaların çalışma şekline bakıldığında Uluslararası Ticaret Odaları’nın kurallarının yanında bankaların bazıları kendine has kuralları işletme yoluna gitmektedirler.

En basit ve şikayeti oldukça yaygın olan bankacılık hatasının işlendiği konu vesaik mukabili işlemlerdir. Vesaik mukabili işlemlerde kural son derece açıktır. Dünyanın neresinde olursa olsun vesaik mukabiline göre işlem yapılıyorsa bankalar ve tarafların uymak zorunda oldukları kural;

ICC – Uniform Rules For Collections Brochure no 522

olup tahsil talimatı gayet açıktır.

Madde 18

Yabancı Para Üzerinde Ödeme

Belgelerin ödeme ülkesinin parasından başka bir para (yabancı para) üzerinden ödemeli olması halinde aksi tahsil talimatında belirtilmediği sürece ibraz bankası belgeleri cinsi belirtilen yabancı para üzerinden ödeme karşılığında, sadece bu paranın tahsil talimatında verilen talimat uyarınca derhal havale edilebilir olması kaydıyla muhataba serbest bırakılmalıdır.

Dünyanın farklı ülkelerindeki bankalar URC 522 article 18’i adeta yok sayarak, ihracatçının bankası tarafından gönderilen tahsil vesaikini, amir bankanın talimatına aykırı olarak,

önce paranın tahsili sonra vesaikin teslimi

hususuna uymak yerine,

“ Vesaiki hiçbir bedel tahsil etmeden ithalatçıya

teslim edip, amir banka vesaik bedelinin akıbetini

sorgulamaya başladığında, lütfen tarafından bedeli

amir bankaya göndermektedir. Ancak hemen

bir akıbet sorgulamasında değil, adeta vesaiki

gönderen amir bankayı çatlatırcasına, nice nice

sonra bedeli gönderme yoluna gitmektedirler.”

Muhabir bankanın talimatlarına aykırı davranan ithalatçının bankası gecikmeli olarak vesaik bedelini ihracatçının bankasına transfer ettiğinde konuyu kapatan ihracatçının bankasının da aynı hataya çanak tuttuğunu da söylemek isterim.

Gecikmeli olarak tahsil edilen vesaik bedelini alan ihracatçının bankası, karşı bankanın bilerek yapmış olduğu bu hatanın üzerine gittiği, gecikme faizi ve yapılan yazışma masrafı talep ettiği, bu yolla kendi müşterinin haklarını koruduğu taktirde ihracatçının bankasının aynı hatanın bir parçası olmadığı ortaya çıkar.

Günümüzde kaç banka bunu yapıyor sizce?

Kendi bankacılık dönemimde bu tür hataları af etmezdim, karşı bankanın bizi kullanmasına izin vermezdim.

Reşat BAĞCIOĞLU

Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi, https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.

Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi 4 Ekimde Başlıyor

500 Milyar Dolarlık Askeri Lojistik Sektöründe Sivil Sanayiyi Bekleyen Fırsatlar Konuşulacak. Askeri Lojistik Alanında En Yeni Teknolojiler Sergilenecek.

Türk Savunma Sanayisinin Askeri Lojistik Ve Destek Sistemlerine Odaklanan Tek Zirvesi

Ankara Sanayi Odası tarafından, T.C. Milli Savunma Bakanlığı ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle hayata geçirilen Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi – DLSS, 4 -5 Ekim 2022 tarihlerinde Hilton Garden Inn Gimat’ta gerçekleşecek.

Zirve’de alanında uzman konuşmacılar, 500 milyar dolarlık hacme ulaşması beklenen askeri lojistik sektöründeki en son teknolojileri ve sivil sektörün adaptasyonunun sağlayacağı fırsatları masaya yatıracak. Stant alanlarında da savunma sanayii temsilcileri en yeni teknolojilerle ürettikleri ürün ve projeleri sergileyecek.

4 Ekim 2022 tarihinde saat 09.30’da Zirve’nin açılışını; T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail DemirAnkara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin ÖzdebirSavunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Okyay ile DLSS Organizasyon Komitesi Başkanı Sami Atalan gerçekleştirecek.

DLSSte öne çıkanlar;

  • Ukrayna – Rusya Savaşı’nın lojistik analizi ilk kez yapılacak.
  • Afrika’da Türk savunma sanayisini bekleyen fırsatlar paylaşılacak.
  • Askeri lojistiğin geleceği ve uzay boyutu tartışılacak.
  • Savunma sanayisi temsilcileri, askeri lojistik alanındaki en yeni çözümlerini ve projelerini stant alanlarında tanıtacak.
  • İki gün sürecek DLSS’te birçok yeni iş birliği anlaşması imzalanacak.

Stratejik Bir Pratik: Mavi Girişimcilik

Yaşadığımız dünya hızlı bir şekilde ekolojik sorunlar ya da krizler olarak ifade edilen durumla mücadele edebilmek için her zamankinden daha çok çalışma yapmak, sorumluluk almak ve düşünce üretmek zorundadır. Bu zorunluluk makro bağlamda devletlere, mezo bağlamda sektörlere, sivil topluma, düşünce üreten kurum ve kuruluşlara ve mikro bağlamda ise işletmelere büyük sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluk ve mücadelenin bir ayağını da dünyanın dörtte üçünü kapsayan ve yaşanabilirlik açısından stratejik bir öneme sahip olan deniz ve okyanusların sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik pratik olan “mavi girişimcilik” almaktadır.

Mavi girişimcilik kavramı deniz ve okyanus ekosistemlerinin korunması, biyo-çeşitliliğinin muhafaza altına alınması ve su kalitesinin kontrollü bir şekilde sürdürülebilirliğine yönelik girişimcilik faaliyetlerini kapsamaktadır. Mavi girişimcilik geleneksel girişimcilik düşünce ve pratiklerinden farklılaşarak “yeni girişimcilik” ve/veya “yeni nesil girişimcilik” olarak da ifade edilmektedir. Mavi girişimcilik sürdürülebilir bir şekilde ekonomik katma değer üretme potansiyeli olan iş modellerini yaratmayı ve bu yönde girişimcilik faaliyetlerini çevik yaklaşımlarla yenilemeyi veya tazelenmeyi içermektedir.

Mavi Girişimciliğin İçselleştirilmesi

Mavi girişimciliğin makro, mezo ve mikro düzeyde içselleştirilmesi gerekmektedir. Bu içselleştirilmenin gerçekleşebilmesi mavi düşünce, mavi pratik-eylem ve mavi büyüme ile sağlanabilmektedir. Bu üçlü içselleştirme kısaca şu şekilde ifade edilebilir.

  • Mavi Düşünce: Mavi girişimcilik faaliyetlerinin düşünsel ve en önemli unsurudur. Nitekim maviye yönelik üretilen iş modellerinin arka planıdır. Bu iş modellerinin düşünsel boyutu/evresi olduğu için birçok kişinin etkin katılımıyla sağlanabilmekte ve düşünce daha etkin hale gelebilmektedir.
  • Mavi Pratik/Eylem: Mavi girişimcilik faaliyetlerinin düşünce olarak üretilmesi yetmemekte ve pratiğe/eyleme dönüşmesi gerekmektedir. Düşünce etkin bir katılımla güçlendirilmiş olsa bile pratiğe/eyleme dönüşmedikçe anlam ifade etmemektedir. Makro, mezo ve mikro düzeyde kurumların mavi düşünceyi pratikleştirebilmesi gerekmektedir. Bunun için de üretilen düşüncenin pratiklerinin olması gerekir.
  • Mavi Büyüme: Mavi girişimciliğin içselleştirilmesi için mavi girişimcilik faaliyetlerinin bir yaşam biçimine dönüşmesi gerekmektedir. Bunun için de ilgili kurumların mavi girişimcilik faaliyetlerini büyütmeleri gerekmektedir.

Mavi Girişimciliğin Saç Ayakları

Mavi girişimcilik deniz ve okyanuslardaki biyo-çeşitliliğin korunması, kimyasal atıkların zararının önlenmesi ve kirletilmenin durdurulması için etkin bir pratiğe gerek duymaktadır. Mavi girişimcilik faaliyetleri içselleştirildikten sonra pratiklerini sürdürülebilir hale gelmesi gerekmektedir. Buna göre mavi girişimcilik pratiklerinin saç ayakları 6 unsur etrafında şekillenmektedir. Bunlar turizm, deniz taşımacılığı, yenilenebilir enerji, iklim değişikliği, atık yönetimi ve balıkçılıktır.

  • Saç Ayak 1-Mavi Turizm: Turizm faaliyetlerinin deniz ve okyanuslara zararının önlenmesi için bu yönde faaliyet gösteren işletmelerin eylemlerini içermektedir. İlgili kurum ve kuruluşların mavi turizmi desteklemesi gerekmekte ve aynı zamanda turizm işletmelerinin de bu yönde iş modelleri geliştirmeleri gerekmektedir.
  • Saç Ayak 2-Deniz Taşımacılığı: Deniz taşımacılığı insanların yaşamları için önemli olsa da mavi gelecek için taşımacılık faaliyetlerinin denize en az zararı verecek şekilde ve iş modeli ile planlanması gerekmektedir. Taşımacılıkta denize verilen her zararın telafisi zor olmakta ve biyo-çeşitliliği olumsuz yönde etkilemektedir.
  • Saç Ayak 3-Yenilenebilir Enerji: Mavi girişimcilik faaliyetlerinin bu ayağında enerjinin yenilenmesi önemli olmaktadır. Bu yönde yapılacak tüm çalışmalar mavi gelecek için önem arz etmekte ve kurumlara sorumluluk yüklemektedir.
  • Saç Ayak 4-İklim Değişikliği: Mavi Girişimcilik çalışmaları aynı zamanda iklim değişikliklerine yönelik bir uygulamadır. İklim değişikliğinin kontrol atına alınması ve büyük sıfırlanma vurgusunun etkinliği açısından mavi girişimcilik önemli olmaktadır.
  • Saç Ayak 5-Atık Yönetimi: Mavi girişimcilik pratikleriyle deniz ve okyanuslardaki su hijyeni, altyapı çalışmaları, sulak alanların korunması, kıyı yenileme çalışmaları, su rotalarının tespiti ve analizi, su geri kazanım çalışmalarının olması ve son olarak akıllı sistemlerle atıkların yönetimi önemli hale gelmektedir.
  • Saç Ayak 6-Balıkçılık: Mavi girişimcilik deniz gıdası açısından da önemli olmakla birlikte balıkçılığın sürdürülebilirliği noktasında hayati olmaktadır. “The Economist Intelligence Unit” balıkçılıkla ilgili öngörüsünde 2030 yılına kadar her üç balıktan ikisinin balık çiftliklerinde yetişeceğini ifade etmektedir. Bu bağlamda deniz gıdasının sürdürülebilirliği açısından mavi girişimcilik pratikleri önemli olmaktadır.

Son Söz

Son olarak mavi girişimcilik stratejik bir pratik olarak makro, mezo ve mikro düzeyde önemli olmaktadır. Geleceğin mavileşmesi için ilgili kurumların mavi girişimcilikle ilgili faaliyetleri desteklemeleri ve teşvik etmeleri gerekmekte, işletmelerin rekabeti mavi eksende düşünmeleri hayatileşmekte ve son olarak mavileşme yeni bir yaşam biçimine dönüşmelidir.

Doç. Dr. Mehmet KAPLAN

Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi

Kaynakça

Austin, J. (2014). Growing Michigan’s Blue Economy. Michigan Watersheet Summit, March 26.

Çoban, M. N. ve Ölmez, Ü. (2017). Mavi Ekonomi ve Mavi Büyüme. Turkish Studies. 12(3): 155-166.

Erbaşı, A. (Edi.) (2022). Tüm Yönleriyle Yeşil İşletme. Ankara: Nobel Yayınları.

Kaplan, B. T. ve Kaplan, M. (2022). Kuramsal Arka Plan ve Söylemsel Pratikler Bağlamında Ekolojik Girişimcilik. 6. Uluslararası Katılımlı Ekonomi Araştırmaları ve Finansal Piyasalar Kongresi (IERFM).

Papatya, İ. K. ve Papatya, N. (2022). Sıfırlanan Kapitalizm ve Ekolojik Yenilik Yeşillenen İktidarın Asimetrik Rekabet Sarkacı. Ankara: Nobel Yayınları.

The Ekonomist Intelligence Unit (2015). The Blue Economy Growth, Oppurtunity and a Sustainable Ocean Economy. Gordon and Betty Moore Foundation.

TAYSAD YK. Başkan Yard. Berke Ercan: “Elektrifikasyon süreci artık evlerimizin içinde”

TAYSAD, “Elektrikli Araçlar Günü” Etkinlik Serisinin Dördüncüsünü TOSB’da Gerçekleştirdi!


Türkiye otomotiv tedarik sanayinin çatı kuruluşu Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), elektrifikasyon alanındaki dönüşümün etkilerinin paylaşılması adına gerçekleştirdiği “TAYSAD Elektrikli Araçlar Günü” etkinliğinin dördüncüsünü TOSB’da (Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi) düzenledi. Otomotiv dünyasını saran elektrifikasyon sürecinin getirdiği risk ve fırsatların ele alındığı etkinlikte; tedarik endüstrisindeki tüm paydaşların bu dönüşümü çok iyi analiz etmesi gerektiğine dikkat çekildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, “Elektrifikasyon için ‘önümüzdeki süreç’ demek geçersiz. Elektrifikasyon süreci artık evlerimizin içinde” dedi. Arsan Danışmanlık kurucu ortağı Yalçın Arsan da elektrikli araçlarla gelişen şarj ekonomisine değinerek, “Şarj operasyonun ağırlıklı olarak evde, işyerlerinde gerçekleştiğinin farkına varırsak, bu oyunun paydaşlarının kimler olduğunu görürsek, bambaşka imkanlar ve fırsatlarla dolu bir resimle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz” diye konuştu.

Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından ilki Kocaeli, ikincisi Manisa, üçüncüsü de Bursa’da düzenlenen “Elektrikli Araçlar Günü” etkinliğinin dördüncüsü Kocaeli’de gerçekleştirildi. TOSB’un (Otomotiv Tedarik Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi) ev sahipliğinde yapılan ve alanında uzman çok sayıda ismin yer aldığı etkinlikte; otomotiv sektöründeki dönüşümün tedarik sanayisini çevreleyen başlıkları paylaşıldı. Elektrifikasyon sürecinin getirdiği risk ve fırsatlara odaklanan etkinlikte; tedarik endüstrisini çevreleyen dönüşümün önemi mercek altına alındı. Ayrıca serinin son etkinliğinde katılımcılar, A2MAC1 tarafından getirilen 300’e yakın elektrikli araç batarya alt komponentleri araç parçasını sergi alanında inceleme fırsatı buldu.

“Üyelerimizi bu sürece dahil etmeye çalışıyoruz”

Vestel ve Doğan Trend’in sponsorluğunda düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını yapan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, elektrifikasyon sürecinin Türk otomotiv sanayisinin gündeminde en üst sıralarda yer aldığını vurguladı. TAYSAD’ın hayata geçirdiği çalışmalar ve yürüttüğü projelerle tüm üyelerini elektrifikasyon sürecine teşvik etmeye çalıştığını vurgulayan Ercan, “Bu konuda farkındalık yaratmayı, teknik altyapı ve teknik bilgi sağlamayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda üyelerimizi bu sürece dahil etmeye çalışıyoruz. Bunun için de TAYSAD’ın çalışma grupları var. Ar-Ge çalışma gruplarımız, yeniden yapılandırdığımız Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ve Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ile ortak platformumuz olan Otomotiv Teknoloji Platformu var. Çalışma gruplarımızla bu sürecin teknik altyapısını beslemeye gayret ediyoruz. Üyelerimizi de bu çalışma gruplarına katılmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

“Elektrifikasyon için ‘önümüzdeki süreç’ demek geçersiz. Elektrifikasyon süreci artık evlerimizin içinde” ifadelerini kullanan Ercan, TAYSAD üyelerine seslenerek; “İçinde bulunduğumuz sürece yakın durmak adına bu çalışma ve faaliyetlere katılmanızın hem firmalarınız hem sektörümüz hem de ülkemiz adına büyük yararı bulunuyor” dedi.

“Elektrikli araçların yüzde 80’i evde ya da iş yerinde şarj ediliyor”

Arsan Danışmanlık kurucu ortağı Yalçın Arsan da “Şarjın Ekonomisi” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. “Şarj ekonomisi bizim açımızdan yeni gelişmekte olan ve dolayısıyla anlamlandırması kolay olmayan bir dünya” açıklamasını yapan Arsan, konunun ayrıntılarıyla ele alınması gerektiğini söyledi. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre elektrikli araçların ağırlıklı olarak ev ve iş yerlerinde şarj edildiğini anlatan Arsan, “Bu konuda Türkiye’de yapılan bir çalışma yok ama bence ülkemizde elektrikli araçların yüzde 80’i evde ya da iş yerinde şarj ediliyor” dedi. Elektrikli araçlar konusunda sektörün üretim, Ar-Ge, planlama çalışmalarıyla birlikte devletin ciddi regülasyonları bazında genişleyen bir ekonominin oluştuğunu aktaran Arsan, “Bir üretici olarak, evde şarjın kritik öneme sahip olduğunu anlarsak, önümüze yepyeni bir perspektif açılabilir, Ar-Ge ve üretim yetkinliklerimizi kullanabileceğimiz yeni alanlar bulabiliriz” ifadelerini kullandı.

Evleri aydınlatan, fabrikaları çalıştıran elektrikli araçlar…

Dünya genelindeki 7-8 milyon adetlik elektrikli araç sayısının beş yıl sonra 50-60 milyon adetlere ulaşabileceğini, bu durumun evde ya da işyerinde şarjın stratejik önemini desteklediğini söyleyen Arsan, “Enerji ihtiyacının zirve yaptığı 20:00-22:30 saatleri arasında aracımızı şarj etmek yerine bu enerjiyi şebekeye geri verebilsek ne olur? Elektrikli araçların birer mikro seviyede enerji santrallerine dönüşebileceğine yönelik senaryolar konuşuluyor. Eğer şebekeniz müsaitse ve otomobiliniz şarja bağlıysa, akşam saatlerinde arabanızdan gelen enerji kullanılarak evinizin ışıkları yanacak. Dolayısıyla belki de elektrikli araçlarımızın depoladığı enerjiyi kendi ihtiyacımız için kullanma potansiyelimiz var. Aynı durum sanayi üretiminin zirve yaptığı saatler için de geçerli. Konuya bu perspektiften bakarsak, şarj operasyonun ağırlıklı olarak evde, işyerlerinde gerçekleştiğinin farkına varırsak, bu oyunun paydaşlarının kimler olduğunu görürsek, bambaşka imkanlar ve fırsatlarla dolu bir resimle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Öyle bir dönüşüm içerisindeyiz ki ancak bunun ölçeğini, içeriğini ve kapsamını doğru anlarsak gereken adımları atabiliriz” dedi.

Global elektrikli araçlar pazarında teknoloji trendleri

Katılımcılar, A2MAC1 tarafından getirilen 300’e yakın elektrikli araç batarya alt komponentleri araç parçasını sergi alanında inceleme fırsatı buldu. A2MAC1 şirketinin mühendisi ve Türkiye temsilci Halil Özdemir ise “Yeni üretilen elektrikli araçların ilk müşterilerinden biriyiz. Bu araçları ve komponentlerini tüm boyutlarıyla, teknoloji, maliyet, performans, yenilenebilirlik açısından şeffaf ve tekrar edilebilen yöntemler ile inceliyor ve geleceği deşifre etmeye çalışıyoruz” dedi. Ayrıca “TAYSAD Elektrikli Araçlar Günü” kapsamında katılımcılar, A2MAC1, Altınay Mobilite, Suzuki, MG, Musoshi, Otokar, Öztorun Oto-BMW ve Vestel’in elektrikli ürün ve araçlarını inceleyip, deneyimleme ve test sürüşü yapma fırsatı buldu.

Çağdaş Büyücülük; Yazılım

ÇAĞDAŞ BÜYÜCÜLÜK; YAZILIM

Zafer URFALIOĞLU

Büyü!

Eğer ki, insanlar tarafından yapılan ve doğaüstü, paranormal veya mistik yöntemlerle doğal dünyayı etkileyebildiği öne sürülen uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel bir sistem demek oluyorsa.

Ve Büyüler insanlar tarafından yine insanları zengin, sağlıklı veya başarılı kılmak adına birisine yardım etmek veya birisini cezalandırmak gibi amaçlarla icra ediliyorsa.

Ve dahi, büyü ile uğraşan kişilere de Büyücü deniyorsa.

Bu devirde Yazılımcılara, Büyücü demek bence normal.

Ayrıca Orta Çağda tam olarak ne yaptıkları anlaşılamamış olan Din adamı, Mezarcı, Şifacı, Demirci -diğer üçü hadi bir derece de Demirci nasıl Büyücü kabul ediliyor anlamadım- gibi bazı meslek sahiplerinin büyücülükle uğraştığı düşünülürmüş.[1]

2000 ve sonrası doğumlu (Digital Natives) Z kuşakları canım siz az biraz şöyle bir ayrı durun, karton bardakta kahve kokulu sıcak sularınızı yudumlayın.

Benim lafım;

1925-46 arası doğan “Gelenekseller”e,

1946-63 arası doğan “Baby Boomers”lara,

1963-81 arası doğan X’lere ve

70’lerin sonları ve 21.yüzyılın ilk yıllarında doğan Y’lere yani Millenials’lara.[2]

Dostlar farkında mısınız, neler olup bittiğinin?

Bizlerin bilgisayarsız, cep telefonsuz -Ne cebi? Sabit telefon bile yoktu- geçen yıllarımız oldu. -Hayır baktım da ben de X oluyor muşum-

Hey gidi hey!

Vay be!

Ne günlerdi be!

Ne çektik be!

Her gün bir yerden göçmek ne iyi.

Her gün bir yere konmak ne güzel.

Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!

Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…

Mevlâna Celaleddin Rumi [3]

O zaman hazır mısınız?

İşte size Zamane Büyücüleri olan Yazılımcıların çalışmalarıyla -ki çoğu zaman sessiz sakince bir köşede oturarak yapıyorlar- şekillenecek, yakın geleceğimiz! [4]

  1. Kuantum Bilgisayarlar: Geçtiğimiz aylarda Google mevcut en hızlı süper bilgisayarların 10 bin yılda yapacağı işlemleri 200 saniyede bitiren ve kuantum üstünlüğüne sahip bilgisayar yaptıklarını duyurmuştu. Kuantum bilgisayarların hayatımıza girmesi pek çok sektörü derinden etkileyecek. Örneğin bir deney yapmaktansa ilacın kendisini bu cihazlar ile tasarlayabileceğiz ve bunun araştırmalara çok büyük bir etkisi olacak.
  2. Sürücüsüz Otomobiller hayatlarımızın değişmez bir parçası olacak.
  3. Elektrikli Scooter ve Bisikletler: Pek çok kişi otomobil satın almaktansa tercihini elektrikli scooter ve bisikletlerden yana kullanacak.
  4. Sağlık: 2040 yılına geldiğimizde sağlık hizmetlerine yaklaşımımız reaktif olmaktan önleyici olana doğru kaymış olacak. Giyilebilir sensörler ile anlık olarak vücudumuz gözlemlenecek ve kimi durumlarda bir hastalık daha ortaya çıkmadan saptanıp ona karşı önlem alınacak.
  1. Kızıl Gezegen (Mars): Ay’dan sonra insanoğlunun yeni hedefi Mars. Mars için pek çok uzay ajansı ve özel uzay şirketi projeler geliştiriyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde ilk insanın Kızıl Gezegen’e ayak basmasına kesin gözüyle bakılıyor.
  2. Yenilenebilir Enerji: Enerji üretiminde konvansiyonel yöntemleri terk etmeye yavaş da olsa başladık. Uzmanlar önümüzdeki 20 yıl içinde yenilenebilir enerjinin payının ciddi oranda artacağı görüşünde.
  3. İnsan Ömrü: Teknoloji ve sağlık alanındaki gelişmeler sonucu insanoğlunun 150 yıl yaşaması oldukça sıradan bir olay haline gelecek.
  4. Sinema: Yapay Zekâ son zamanlarda adını sıkça duymaya alıştığımız bir konu. Yapay zekâ pek çok şeyi değiştirecek. Onlardan bir tanesi de sinema. Fütüristler 20 yıl içinde yapay zekâ tarafından yazılan bir senaryonun Oscar kazanabileceği iddiasında.
  5. Robot Çiftçiler: Artan dünya nüfusu tarım alanında daha verimli yöntemler bulmamızı gerektiriyor. Bu soruna çözüm olarak ise nesnelerin interneti (IoT) gösteriliyor. Uzmanlar gelecekte IoT ve robotların daha verimli tarım faaliyetlerinde aktif rol oynayacağını belirtiyor.
  6. Hukuk: Endüstriler arasındaki sınırların eridiği bir pazarı regüle etmek için kanun koyucular bir örgütün faaliyetlerine ve elde ettikleri sonuçlara odaklanan kanunlar geliştirecek.
  7. Eğitim: Gelecekte günümüzün eğitim sisteminin de değişmesine kesin gözüyle bakılıyor. Uzmanlar, belirli bir dönem boyunca eğitim kurumlarında eğitim almanın yerini ömür boyu eğitim modelinin alacağı görüşünde.
  8. Avatarlar: Önümüzdeki 20 yılda avatar robotların oldukça popüler olacağı, insan bilincinin dijital ortama aktarılmasının mümkün olacağı düşünülüyor.
  9. Finans: Bitcoin bir dönem 20 bin dolar bandını test etmesiyle adından sıkça söz ettirmişti. Bitcoin bugün hala istenilen sıçramayı yapamasa da gelecekte ulus devletlerin para birimlerinin zayıflayacağı ve dijital para birimlerinin değerinin artacağı belirtiliyor.
  10. Blockchain: Bitcoin ile hayatımıza giren Blockchain dijitalleşen dünyada sıkça duymaya başladığımız bir terim. Blockchain temel olarak bilginin tek bir yerden kontrol edilmemesi amacıyla yaratıldı. Bunu Bilgisayarlardan oluşan bir ağa binlerce kez kopyalanarak dağıtılan bir hesap tablosu olarak da düşünebilirsiniz. Bu sayede sistem hataları dağıtarak riski minimuma indiriyor. Uzmanlar önümüzdeki 20 yıl içinde Blockchain’in hayatımızın her alanına dokunacağı görüşünde.
  11. Toplumsal Yaşam: Gelişen teknoloji hayatımızı oldukça radikal bir şekilde değiştirecek. Ancak bu teknolojiye maddi imkanlar yüzünden sahip olamayanlar da olacak. Toplum teknolojiye sahip olabilen ve olamayanlar olarak ikiye ayrılacak.
  12. Çalışma Hayatı: Fütüristlerin öne sürdüğü bir başka şey ise teknolojik gelişmeler nedeni ile mesai saati kavramının ortadan kalkacağı. Akıllı cihazlarımız ile insanlara ve işimize hiç olmadığı kadar yakın olacağız ve 9-18.00 gibi mesai kavramı hayatımızdan çıkacak. Bunun yerine az az gün boyu çalışacağız.
  13. Ekonomi: 20 yıl içinde ekonomi modelinin de değişmesi bekleniyor. Yeni modelde bir ürünün değeri geri dönüştürülüp yeniden kullanılmadan önce ortaya çıkmış olacak.
  14. Otomasyonun hayatımıza girmesi pek çok sektörde işsizliğe neden olacak. Bu durumla mücadele için evrensel temel gelir sistemi pek çok ülke tarafından hayata geçirilecek.
  15. Süper İnsan: Genetik mühendislik, teknoloji alanındaki gelişmeler “Süper İnsanın” doğumuna neden olacak. Daha doğmadan insanlar üzerinde modifiyeler yapabileceğiz ve yeni nesillerin genetik noksanlıklarını ortadan kaldırabileceğiz.
  16. İklimlendirme: Küresel Isınma ve iklim değişikliği sıkça tartıştığımız konuların başında geliyor. Uzmanlar iklim değişikliklerinin daha radikal sonuçlara neden olması sonucu daha sıkı regülasyonların hayatımıza girmesine kesin gözüyle bakıyor.
  17. Bankacılık: Günümüzde para transferi büyük çoğunluk ile dijital sistemler üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu transferler yapılırken ülkeler arası sınırlar da geride bıraktığımız 20 yıl neredeyse ortadan kalkmış durumda. Uzmanlar gelecekte bu sınırların tamamen kalkacağı görüşünde. Bunun ise küresel bir ödeme sistemi ile hayata geçeceği belirtiliyor.

Açık söylemek gerekirse, bu yazıyı kaleme alırken yaptığım taramalarda daha binlerce farklı teknolojik etki, tasarım, proje, taslak, deneme ve örnek çalışma gördüm ve okudum.

Bu değişimi görebiliyoruz, kullanabiliyoruz, bizzat yaşıyoruz, alıyoruz-satıyoruz ama arka planında çalışan yazılımların nasıl olduğunu bilmiyoruz.

Şahsım adına X Kuşağından Birey olarak bir kısmını anladım bir kısmını anlıyormuş gibi baktım. Ofisteki gençlere bile sordum, anlamaya çalıştım.

Sevgili Z’ler şimdi lafım sizlere; içtiğiniz kahve kokulu sıcak sular bittiyse, sizi piste alalım.

Anladım ki meydan sizin.

Bize hayırlı işler,

Saygılarımla.

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BC

[2] https://gazetesu.sabanciuniv.edu/y_kusagi_nedir

[3] https://www.antoloji.com/yeni-seyler-3-siiri/

[4] https://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/iste-20-yil-icinde-hayatimiza-girecek-20-sey,TWq5aK3m1UyuAeNeriftJA/tFLvdTHhKEa6tGu2VI5qeQ

Şefte Aranan Özellikler ‘’ Ustaya Saygı ‘’

Şefte Aranan Özellikler ‘’ Ustaya Saygı ‘’
Ali Rıza DÖLKELEŞ

​Daha dün gibi hatırlıyorum 1987 yılında Kuşadası’nın ilk beş yıldızlı otelinin açılışı. Şefinden komisini büyük bir heyecan, büyük bir uyum ve tatlı bir koşuşturma.

O yıllarda sahil şeridinde beş yıldızlı oteller yok denecek kadar azdı. Hal böyle olunca da beş yıldızlı otelin kadrosunda olmak, özellikle de mutfak kadrosunda olmak benim için bir ilki başarmanın heyecanını ve haklı gururunu yaşatıyordu.

​Alışılmışın dışında farklı başarılara imza atmak, ilkleri başarmak bende ta o zamanlardan gelen bir yaşam felsefesi olarak ortaya çıkan bir özelliğimdir diye düşünüyorum.

O yıllarda ‘’bir mutfak şefi nasıl olmalıdır? diye soracak olup ‘’Kriterlerine bakıp ve özetlersek;

  • Temiz ve Disiplinli olması
  • Damak tadı ve görsel zevkin olması ( Büfelerin düzeni açısından )
  • Kadro kurabilecek kapasitesi olması

O günün şartlarında bu özellikler yeterli olabiliyordu belki. Üç – beş yıl öncesine kadar bir takım kavramlar pek bir anlam ifade etmiyordu. Cost, Haccp, ISO gibi terimler bilinmiyordu.

‘’Şapkamızı Önümüze Koyalım’’

Her işte olduğu gibi günümüz otel mutfaklarında da kullanılan ocağından, dolabına, meydana getirilen yemeklerin çeşitliliğine kadar büyük değişiklikler olmuştur ve daha da olacaktır.

Çok yıldızlı tesislerin artması ile birlikte ki sadece Antalya bölgesine baktığımızda 400 ün üzerinde beş yıldızlı otel ve bir okadar da motel pansiyon, dört yıldız vb. var. Daha da açılacak tesislerde hali hazırdadır.

Bu kadar tesis olunca tabi ki bu tesislerin mutfaklarına da mutfak şefleri gerekecektir.

Peki o heyecan var mı arkadaşlarımızda; bu tartışılır. Şu an günümüz teknolojisi ile yapılan mutfaklarımız her şey dijital akıllı fırınlar akıllı ocaklar klima ortamında mutfaklar vb. Üretim için yenilik için her şey var.

Peki, biz ne yapıyoruz; bu güzellikleri paylaşımcı mıyız?

Türk Mutfağımızın Tanıtımı yeniliği için bu canım mutfaklarımızda yeterince birlik beraberlik içerisinde olabiliyor muyuz?

Bu soruların cevabını araştırmak gerekir. Geldiğimiz şu noktada bireysel güçlerin tek başına bir anlamı olmayacağı kesindir.

‘’Bugün Neredeyiz’’

Günümüz modern Türkiye’sinde şeflere çok daha fazla görevler düşmektedir.

Her şey dâhil sistem ile birlikte mutfağa düşen iş daha da artmış ve de önem kazanmıştır. Değişikliklere ayak uydurmak kaçınılmaz olmuştur. ’’ Benim mutfağıma kimse giremez ‘’ devri artık çoktan ortadan kalkmıştır.

Mutfak artık ‘’şeffaflaşmıştır’’ Hemen hemen her şey misafirin gözü önünde yapılmaya başlanmıştır.

Günümüz mutfaklarında Haccp danışmanları, Gıda Teknikerleri, Diyetisyenler ile ortak çalışmalar yapılmaktadır.​

Durum böyle olunca günümüzde tek başına yapılan başarıların kendi ekseni etrafında döneceği bu kısır döngüden öte gitmeyeceği açıktır. Ama aklımızdan hiç çıkartmayacağımız bir şey var ki o da Türk mutfağımız adına mesleğimize sanatımıza saygımız.

Paylaşımcı, öğretici ve bir sonraki gençlere saygı sevgi çemberinde güzel ürünler bırakmamız gerektiğine inanıyorum. Bu da hep birlikte yapabileceğimiz bir oluşum.

Yıldızlı tesisler çoğalıyor şeflikte o kadar zorlaşıyor. Şu an geldiğimiz konumda istenen kriterlerden bir kaçı ise şöyle.

  • Haccp kurallarında çalışacak
  • En az lise mezunu olacak
  • Yabancı dil bilecek
  • Gündemi takip edecek daima yenilikçi olacak
  • Maliyet hesaplarını iyi bilecek.
  • Bilgisayar ve programları, internet vb. günümüz yeniliklerini ve teknolojiyi iyi kullanacak.
  • Günümüz tekniğini iyi kullanarak işçilik ve Enerji giderlerini en aza indirebilecek.

​Bu özelliklere daha pek çoğunu eklemek mümkün. Bu özelliklerde mutfak şefleri mevcut mu, diye soracak olursak, onu da sizin yorumlarınıza bırakıyorum..

​İşinde son derece iyi, bilgili çok kıymetli meslektaşlarımızla olmak son derece mutluluk vericidir. Yarınlarda daha iyi olmak ve Türk Mutfağımızı daha tanınmış, modern mutfak haline getirmek için hep beraber çaba göstermeliyiz, şefinden komisine var gücümüz ile koşmalıyız.

​Şeflik ayrı bir meziyettir. İyi bir mutfak şefi kafasındaki ve ruhundaki bütün güzellikleri tabağa en iyi şekilde yansıtabilendir.

Sevgi ve Saygılarım ile ..

Haftaya Görüşmek Üzere Sağlıcakla Kalın…..

‘’Cümleler Doğrudur

Sen Doğru İsen,

Doğruluk Bulunmaz Sen Eğri İsen.’’

Ali Rıza Dölkeleş

Mutfak Yöneticisi

İK İlan: Sözleşme Sorumlusu – (Banka)

– İNSAN KAYNAKLARI –
İŞ İLANLARINIZI ÜCRETSİZ YAYINLIYORUZ. 

E-posta ile dergi@satinalmadergisi.com adresine ilanlarınızı gönderebilirsiniz. 

– SÖZLEŞME SORUMLUSU –

Banka Satınalma biriminde sözleşmelerin oluşturulması ve takibinden sorumlu olacak, ilgili pozisyonda 4-5 yıl tecrübeye sahip, lisans mezunu “Sözleşme Sorumlusu” arayışımız bulunmaktadır.

Lokasyon: İstanbul

CV Gönderimi için dergi@satinalmadergisi.com