Bağımsız Denetim

7 Gündem Satınalma Dergisi Bağımsız Denetim

7 Gündem Satınalma Dergisi Bağımsız DenetimBağımsız Denetim Nedir ?

Denetim kelimesinin aslı Latince “Contra Rotulus” kelimesine dayanmaktadır. Genel olarak denetim, yönetim biliminin temel işlevleri arasında yer alır ve bir örgütün amaçlarına ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesine yönelik faaliyetlerin tümünü kapsar. Denetim, örgüt içerisinde önceden saptanmış belirli ölçütlere aykırılık olasılığının olabileceği düşüncesine dayanır.

Denetim konusuna göre finansal tabloların denetimi, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimi olmak üzere üç gruba ayrılır.

Bütün bu tanımların çerçevesinde bağımsız denetimini (finansal tablo denetimi), bir işletmenin ekonomik faaliyetleri sonucunda hazırlanan finansal tabloları ile diğer finansal bilgilerinin önceden belirlenmiş ölçütlere uygunluğu ve doğruluğunun makul güvence sağlayacak şekilde, yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtları ile bağımsız denetim standartlarında öngörülen bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak, defter, kayıt ve belgeler üzerinden değerlendirilmesi ve sonuçlarının bir rapora bağlanması sürecidir. Bağımsız denetim, literatürde “Finansal Tablolar Denetimi” olarak ta isimlendirilmektedir.

Uygunluk denetimi, Bir işletmenin mali işlemlerinin ve faaliyetlerinin, işletme yönetimi, yasama organı ya da diğer yetkili kişi ve kuruluşlarca belirlenmiş yöntemlere, kurallara ve mevzuata uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla incelenmesidir.

Faaliyet denetimi, işletmenin önceden belirlemiş olduğu amaçlarına ulaşıp ulaşmadığını ve aynı zamanda işletmenin verimli çalışıp çalışmadığını tespit etmek amacıyla işletme politikalarını ve bu politikaların uygulama sonuçlarını değerleme ve ölçmeye yarayan denetim türüdür.

Bağımsız denetim faaliyetleri bağımsız denetçiler tarafından gerçekleştirilir. Bağımsız denetçiler, müşterilerine profesyonel denetim hizmeti sunan ve tek başına çalışan uzman kişiler ile bir denetim işletmesinde görevli kişilerdir. Bağımsız denetçiler denetim yaptıkları işletmenin çalışanı değildirler. Bağımsız denetçiler eğitimleri, uzmanlıkları, yetenekleri, deneyimleri ve bağımsız olma nitelikleri ile bağımsız denetim sürecinde önemli bir görevi yerine getirirler.

Türkiye’de Bağımsız Denetim

Türk Ticaret Kanunu tarafından belirlenecek belli nitelikleri haiz olan anonim şirketlerin bağımsız kurum ve kuruluşlar tarafından denetlenmesini öngörmektedir. Türk Ticaret Kanunu’nun 397. maddesine göre; denetime tabi olan anonim şirketlerin ve şirketler topluluğunun finansal tablolarının denetçi tarafından, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlenmesi gerekmektedir. Yapılacak bu denetim; yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da kapsamaktadır.

Denetime tabi olacak şirketler Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı tarafından 30 Kasım 2022 tarihli ve 32029 saylı Resmî Gazete’de 6434 sayılı Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar yayımlanmıştır.

Bağımsız Denetim Kapsamındaki Şirketler

2023 yılı başından itibaren yürürlüğe giren 6434 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile bağımsız denetim yaptırması gereken şirketler gruplara ayrılmış ve bu şirketlerin belirlenmesinde geçerli olan eşik tutarları güncellenmiştir.

a) Her Durumda Bağımsız Denetim Yaptırmak Zorunda Olan Şirketler

Birinci grupta, herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın bağımsız denetime tabi olan işletmeler yer almaktadır. 6434 sayılı Karar’ın eki (I) sayılı listede yer alan bu kurumlardan bazıları aşağıda belirtilmiştir.

  • Sermaye Piyasası Kurulu’nun düzenleme ve denetimine tabi şirketler (Aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, varlık kiralama şirketleri, değerleme kuruluşları, sermaye piyasası araçları borsada işlem gören anonim şirketler, bir borsada işlem görmemekle birlikte halka arz edilmeksizin pay hariç sermaye piyasası aracı ihraç eden anonim şirketler gibi),
  • Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun düzenleme ve denetimine tabi şirketler (Bankalar, faktoring ve finansal kiralama şirketleri, derecelendirme kuruluşları, varlık yönetim şirketleri, finansman şirketleri gibi),
  • Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri.

Ayrıca kıymetli maden üretimi veya ticareti ile iştigal eden anonim şirketler ile ulusal karasal, uydu ve kablolu televizyon alanında yayın hak veya lisansına sahip medya hizmet sağlayıcı şirketler de bu listeye dahildir.

b) Halka Açık Sayılan Şirketler

Sermaye piyasası araçları bir borsada veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem görmeyen ancak Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında halka açık sayılan şirketler için ayrı kriterler belirlenmiştir. Buna göre söz konusu şirketlerden aşağıda belirtilen üç ölçütten en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşanlar bağımsız denetim kapsamına girmektedir.

Aktif Toplamı 30 milyon Türk Lirası
Yıllık Net Satış Hasılatı 40 milyon Türk Lirası
Çalışan Sayısı 50 kişi

 

c) (II) Sayılı Listedeki Şirketler

6434 sayılı Karar’a ekli (II) sayılı listede aşağıda belirtilen şirketler yer almaktadır.

  • Yurt çapında günlük olarak gazete yayımlayan şirketler,
  • Çağrı merkezi şirketleri hariç olmak üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu düzenleme ve denetimine tabi olan şirketler,
  • Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu düzenlemelerine tabi olarak faaliyet gösteren lisans, sertifika veya yetki belgesi sahibi şirketler,
  • Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından denetimi ve yönetimi devralınan şirketler.

Bu şirketler için de ayrı eşik değerler belirlenmiştir. Buna göre söz konusu şirketlerden aşağıda belirtilen üç ölçütten en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşanlar bağımsız denetim kapsamına girmektedir.

Aktif Toplamı 60 milyon Türk Lirası
Yıllık Net Satış Hasılatı 80 milyon Türk Lirası
Çalışan Sayısı 100 kişi

 

d) Diğer Şirketler İçin Eşik Değerler

6434 sayılı Karar ile belirlenen son grupta ise herhangi bir sektör sınırlaması olmaksızın yukarıdakilerin dışında kalan şirketler yer almaktadır. Ancak diğer kapsamındaki şirketlerin hepsi bağımsız denetim kapsamında değildir. Aşağıda belirtilen üç ölçütten en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki hesap döneminde aşanlar bağımsız denetim kapsamına girmektedir.

Aktif Toplamı 75 milyon Türk Lirası
Yıllık Net Satış Hasılatı 150 milyon Türk Lirası
Çalışan Sayısı 150 kişi

 

Eşik Değerlerin Belirlenmesi

Yukarıda belirtilen eşik değerlerinin aşılıp aşılmadığının tespitinde şirketlerin, bağlı ortaklıkları ve iştirakleriyle birlikte dikkate alınması gerekiyor. Bağlı ortaklıkları ve iştirakleri bulunan şirketlerde; aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı bakımından ana ortaklık ve bağlı ortaklığa ait finansal tablolarda yer alan kalemlerin toplamı (varsa grup içi işlemler yok edilir), çalışan sayısı bakımından ise ana ortaklık ve bağlı ortaklığın son iki yıla ait ortalama çalışan sayılarının toplamı dikkate alınır. İştirakler açısından, iştirake ait söz konusu kalemler şirketin iştirakteki hissesi oranında dikkate alınır.

Eşik Değerler Açısından Dikkate Alınacak Finansal Tablolar

Eşik değerlerin aşılıp aşılmadığının belirlenmesinde, aktif toplamı ve yıllık net satış hasılatı bakımından şirketin tabi olduğu mevzuat uyarınca hazırlanmış olan finansal tabloların dikkate alınması gerekiyor. Çalışan sayısı bakımından ise son iki yıla ait ortalama çalışan sayısı dikkate alınmaktadır.

Bağımsız Denetim Kapsamına Giriş

Yukarıda da belirtildiği gibi eşik değerlere tabi şirketlerin, belirlenen üç ölçütten en az ikisinin eşik değerini art arda iki hesap döneminde aştığı durumda müteakip hesap döneminden itibaren bağımsız denetim yaptırmaları gerekmektedir.

Birbirini takip eden hesap dönemlerinde sağlanan iki ölçütün aynı ölçütler olması şart değildir. Örneğin bir yıl aktif büyüklüğü ve net satış şartlarının (Tabloda 2022 yılı), sonraki yıl aktif büyüklüğü ve personel sayısı şartlarının (Tabloda 2023 yılı) sağlanması durumunda da takip eden yıldan (Tabloda 2024 yılı) itibaren bağımsız denetim yaptırılması gerekmektedir.

Bağımsız Denetim Kapsamından Çıkış

Bağımsız denetim kapsamından çıkışta da bağımsız denetim kapsamına girişteki üç ölçüt önem arz etmektedir. Bu üç ölçütten en az ikisine ait sınırların, art arda iki hesap döneminde altında kalınması durumunda izleyen hesap döneminden itibaren bağımsız denetim kapsamından çıkılmaktadır. Ancak bir hesap döneminde bu ölçütlerden en az ikisinin %20 veya daha fazla altında kalınması durumunda da izleyen hesap döneminden itibaren denetim zorunluluğu ortadan kalkmaktadır.

Diğer şirketler kapsamındaki bir şirket için hesap dönemleri itibarıyla ölçütlerin sağlanması ve denetime tabi olup olmama durumu örnek olarak aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Hesap Dönemleri Bilanço Aktif Toplamı 75 Milyon TL veya Üzeri mi? Yıllık Net Satış Hasılatı 150 Milyon TL veya Üzeri mi? Çalışan Sayısı 150 veya Üzeri mi? Kriterlerden En Az İkisini Sağlıyor mu? Denetime Tabi mi?
1.1-31.12.2021 Evet Hayır Hayır Sağlamıyor Referans yıl
1.1-31.12.2022 Evet Evet Hayır Sağlıyor Referans yıl
1.1-31.12.2023 Evet Hayır Evet Sağlıyor Tabi değil
1.1-31.12.2024 Hayır Hayır Evet Sağlamıyor Tabi*
1.1-31.12.2025 Hayır Hayır Evet Sağlamıyor Tabi**
1.1-31.12.2026 Evet Hayır Evet Sağlıyor Tabi değil

* 2022 ve 2023 hesap dönemlerinde üç ölçütten iki tanesi, art arda iki hesap döneminde eşik değerleri aştığı için 2024 yılından itibaren bağımsız denetim kapsamına girilmiş olacaktır.

** 2024 yılında üç ölçütten sadece bir tanesi eşik değeri aşmış olmasına rağmen, 2023 yılında iki eşik değer aşılmıştır. Bu durumda üç ölçütten en az iki tanesinin, art arda iki hesap döneminde eşik değerlerin altında kalması şartı sağlanamadığından 2025 yılı da bağımsız denetim kapsamında olacaktır.

 

7 Gündem Satınalma Dergisi Bağımsız DenetimVefa TOROSLU

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

vefa.toroslu@gmail.com

 

İmalatta Alternatif Arayışlar

7 Gündem Satınalma Dergisi İmalatta Alternatif Arayışlar

7 Gündem Satınalma Dergisi İmalatta Alternatif ArayışlarMakina imalatının oluşumu proje kısmında başlar. Çelik, elektrik, pnömatik, hidrolik, gaz gibi tüm devre şemaları hazırlanır. Tüm ekipmanlar yerlerine yerleştirilir. Makinadaki tüm kısımların çalışıp çalışmadığı simule edilir. Tamamlanan çizimler ve belirlenen malzeme listeleri ilgili birimlere iletilir ve imalat başlar.

Endüstriyel fırınların imalatında değişik alternatif imalat ve montaj yöntemleri vardır. Bu yazımda bu yöntemleri karşılaştırmaya ve çeşitli alternatif öneriler sunmaya çalışacağım.

Çelik Kısmı :

Fırının çelik kısmının başlangıcında makina ressamları yer alır. Makina ressamları arge ve kalite kontrol bölümündeki mühendislerle desteklenerek fırın projesinin tamamlanması sağlanır. Tamamlanan projelerin malzeme listeleri satınalma birimine iletilerek temin edilmesi istenir ve imalata aktarılarak üretime başlanır. İmalatta dışarıdan gelen malzemelerin yanı sıra stoktaki malzemeler de kullanılarak öncelikle çelik kısmı tamamlanır. Bu aşamada kesim-büküm, kaynak ve montaj işlemleri uygulanır. Bunlar için gerekli testere, makas, pres, cnc plazma gibi makinalar ve bunları kullanacak ustalar mevcuttur. Talaşlı imalat ta çelik konstrüksiyonu destekler ve paralel olarak yol alır.

Çelik Kısmının Alternatifi :

Çelik konstrüksiyon için çok çeşitli çelik malzeme stoğu tutulmaz. Makas, pres, plazma gibi makinelere yatırım yapılmaz. Dolayısı ile bu makinalar için gerekli olan usta ve enerji maliyeti de olmaz. Projede hazırlanan kesim ve büküm listeleri dışarıdan malzeme dahil kesilmiş ve bükülmüş olarak, firesiz ve hurdasız şekilde temin edilir. Stoklama ve depolama maliyeti ortadan kalkacağı için üretim alanı genişler. Satınalmanın iş yükü hafifler ve proje maliyet hesabı yapması kolaylaşır. Dışarıdan hazır kesilmiş ve bükülmüş gelen malzemeler kullanılarak kaynak ve montaja başlanır. Az makina, az stok ve depolama ile ve daha az personelle çalışarak tüm genel gider kalemlerinin azaldığını göz önünde bulundurmak gerekir. (Elektrik, doğalgaz, su, yemek, servis, iş güvenlik, amortisman, bakım, tamir v.s.) En önemlisi de zamandan tasarruftur.

Montaj Kısmı :

Çelik kısmının tamamlanmasından sonra sıra gaz, pnömatik ve hidrolik tesisatlarının yapılmasına gelir. Rulman ve güç aktarım ekipmanları yerlerine monte edilir. Fan ve motor&redüktörler yerlerine yerleştirilir. Fırın üzerinde izolasyon ve refrakter uygulamaları yapılır. Bunları yapan ustalardan ve çıraklarından oluşan ekipler vardır.

Elektrik ve otomasyon altyapısı için kablo kanalları döşenir. Nihayetinde fırın boyanmaya hazırdır. Boyacının ardından kablolama yapılarak otomasyon panosunun yerine montajı sağlanır. Fırın teste hazır olduğunda plc yazılım kullanılarak soğuk ve malzemesiz testleri yapılır, devreye alınmak ve sıcak testleri yapılmak üzere kullanılacağı fabrikaya sevk edilir.

Montaj Kısmının Alternatifi :

Çelik montaj ve kaynak, gaz, pnömatik, hidrolik, montaj, izolasyon, boya, elektrik ve otomasyon için ayrı ayrı ekipler vardır. Ekipler sahaya iş sırasına göre sırayla sürülür. Bu ekiplerin her biri için dışarıdan profesyonel firmalardan montaj destek hizmeti de satın alınabilir. Böylece imalatın hızlanması hedeflenir ve bünyede çok fazla sayıda ekip bulundurulmasının önüne geçilmiş olur.

Mühendislik Hizmetleri ve Alternatif Yararlanma Yöntemleri:

Makina imalatının her aşamasında (proje, arge, kalite kontrol, satış, teknik satınalma, imalat takip, devreye alma gibi) mühendisler istihdam edilebilir. Her aşamada mühendislerin sunacağı üretim önerileri dikkate alınarak imalat ilerleyebilir. Çizim, arge, imalat, devreye alma için ayrı ayrı mühendislerden yararlanılabilir.

Ancak burada benim mühendislerden yararlanma önerim şu şekilde olacak:

*** Makinanın projesini çizen mühendis arkadaşımız veya ekibimiz işin başından en sonuna kadar içinde olmalı. Çizdikleri projenin imalat ve montaj aşamalarını da onlar takip etmeliler. Makina hazır olduktan sonra yerinde devreye alınma esnasında da yine ekibin başında onlar olmalı. Yani projesine sahip çıkan, başından en sonuna kadar takip eden, sorumluluğu üzerine alıp tecrübe kazanan, şantiye deneyimi de yaşayan, sahada ustaları yönetme ve yönlendirme becerisine sahip mühendisler.

Makina imalatı sırasında yaşanabilecek olası aksilik ve revizyonları en aza indirmek için de şöyle bir yol izlenebilir:

Normalde ve genelde uyulan süreler ortalama aşağıdaki gibidir.

Proje çizim süresi: 1 ay

İmalat, montaj ve boyama süresi: 6 ay

Elektrik ve Otomasyon: 1 ay

Test ve devreye alma süreci: 2 ay

Toplam: 10 ay

Halbuki ilk baştaki proje çizim süresi uzatılsa diğer süreçler otomatikman kısalacak, aynı zamanda olası tüm hata ve revizyonların önüne geçilecektir.

*** Proje çizim süresi: 2 ay

İmalat, montaj ve boyama süresi : 4 ay (proje ve simule etme süresi uzadığı için her şey yolunda gitmiş ve hiçbir aksilik yaşanmadığı için süre kısalmıştır)

Elektrik ve Otomasyon: 1 ay

Test ve devreye alma süreci: 1 ay (sıfır hata ile fırın devreye alınmıştır)

Toplam: 8 ay

7 Gündem Satınalma Dergisi İmalatta Alternatif ArayışlarHedefimiz her zaman en sürdürülebilir, en verimli, en masrafsız yolları bulmak olmalı. Yani yalın üretim. (En iyi üretim potansiyelinin meydana getirilmesi, israfın ortadan kaldırılması, maliyet ve işçiliğin minimum düzeye indirilip kar marjının artırılması)

Cavit SOY

Sadece Son Sayfası İmzalanan Sözleşme Geçerli midir ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Sadece Son Sayfası İmzalanan Sözleşme Geçerli Midir

7 Gündem Satınalma Dergisi Sadece Son Sayfası İmzalanan Sözleşme Geçerli MidirCevabını aradığımız sorunun daha uzun versiyonu şöyle: Çok sayfalı sözleşme metinlerinde ilk sayfalarda imza ya da paraf bulunmaması ve sadece son sayfanın imzalanmış olması hâlinde bu sözleşmenin akıbeti ne olur? Bu sözleşme geçerli olarak kurulmuş mudur ?

Soruya doğru cevap verebilmek için önce şu soruyla karşılık vermek gerekir:

Bahsi geçen sözleşme kanunda şekil şartına bağlanmış bir sözleşme midir ?

Bizim hukukumuzda genel olarak sözleşmeler için öngörülen bir şekil şartı yok. Sözleşme, sözlü, yazılı ya da resmî şekilde kurulabilir. Örneğin bir satış (tedarik) sözleşmesinin mutlaka yazılı olması şart değilken, kanundaki özel kural sebebiyle bir emlakçı (taşınmaz simsarı) ile müşterisi arasındaki sözleşme yazılı olmak zorunda. Ya da bir kira sözleşmesi için şekil kuralı yokken örneğin bir kefalet ya da alacağın devri sözleşmesi yazılı olmak zorunda.

Sadece son sayfası imzalanan sözleşme eğer yazılı şekil şartına bağlanmış bir sözleşme değilse, bu durumda ilk sayfalarda imza ya da paraf bulunmaması sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Sadece herhangi bir işaret bulunmayan ilk sayfalarda yazılı olan kurallar hakkında taraflar anlaşmazlık içindeyse bu boşluğun ispat hukukuna ilişkin kurallar da dikkate alınarak doldurulması ihtiyacı ortaya çıkar.

Ancak söz konusu sözleşme kanunda yazılı şekle bağlanmış ise, bu durumda sözleşmenin geçerliliği bakımından yazılı şekil şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmek gerekir.

Yazılı şekil, imza ve metin unsurlarından oluşur. Peki ilk sayfalarında imza bulunmayan sözleşmenin son sayfasında imza bulunması hâlinde yazılı şekil oluşmuş mudur ?

Bu soruya da imza bulunan sayfada sözleşmenin esaslı unsurlarının bulunup bulunmadığına göre cevap vermek gerekir. Şayet sözleşmeye ilişkin tüm esaslı unsurlar imza bulunan sayfada mevcut ise yazılı şeklin oluştuğunu kabul etmek gerekir. Aksi hâlde yazılı şekil oluşmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu sonucuna varmak gerekir.

Yargıtay Uygulaması

Bazı Yargıtay kararlarında, sözleşmenin imza bulunan sayfası ile bulunmayan sayfaları arasında “bütünlük” bulunması hâlinde her sayfada imza bulunmasının zorunlu olmadığı yönünde ifadelere rastlansa da bahsi geçen “bütünlük” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği açık değildir. Fizikî bir bütünlük mü aranmalı yoksa ayrı sayfalara yazılı metinler arasında madde ve anlam bütünlüğünün bulunması yeterli mi ?

Örneğin Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07.12.2021 tarihli, 2021/273 E., 2021/12613 K. sayılı kararı şöyle;

“…sözleşme metninin birden çok sayfadan oluşması halinde her sayfanın imzalanması zorunlu değil ise de, metin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama (silsile) ve bir bütünlük arz etmesi gerekmektedir. Davacının dayandığı 25/08/2008 tarihli sözleşme de (2) sayfadan ibaret olup, maddelerin başlığı, sırası, içeriği ve imzalı olan son sayfadaki “iş bu 2 sayfadan ve 8 maddeden ibaret sözleşme metnini okuduk, mahiyetini anladık ve taraflar adına serbest irademizle imzaladık” ifadesi, sözleşmenin her iki sayfasının birbiri ile bağlantılı olduğunu ve bir bütünlük taşıdığını göstermektedir.

Görüldüğü gibi, sayfalar arasında bütünlük bulunduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Hâlbuki bu tür ifadeler hemen her sözleşmede yer alır ve bugünün teknik imkanlarıyla imza bulunmayan ilk sayfayı “bütünlük” arz edecek şekilde yeniden düzenlemek ya da sadece bir kelimeyi veya cümleyi değiştirmek her zaman mümkündür. Bu sebeple, Yargıtay’ın bu yaklaşımı isabetli değildir.

  1. Hukuk Dairesi’nin de bu konuda farklı yönlerde kararlarına rastlamaktayız.

Örneğin 20.02.2014 tarihli, 2013/17460 E., 2014/3325 K. sayılı kararında 19. HD, dava konusu kefalet sözleşmesinde kefalet limiti birinci sayfada bulunmasına ve bu sayfada imza ya da paraf bulunmamasına rağmen sözleşmeyi geçerli sayarken aynı Daire’nin 11.12.2018 tarihli, 2018/1863 E., 2018/6502 K. sayılı kararında ise kefalet limiti ve kime kefil olunduğu hususlarının bulunduğu birinci sayfada kefillerin imzalarının bulunmaması sebebiyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç

Bana göre benimsenmesi gereken yaklaşım; imza ve metnin aynı sayfada buluşmadığı durumlarda kural olarak yazılı şeklin oluşmadığını kabul etmektir. İmzasız sayfa ile imzalı sayfa arasında madde numarası ve metin devamlılığının bulunması yeterli görülmemelidir.

Böylece, taşınmaz simsarlığı, kefalet, alacağın temliki gibi yazılı şekil şartına bağlı sözleşmelerde birden çok sayfa bulunmasına rağmen sadece son sayfanın imzalandığı hâllerde sözleşmenin şekil şartına uygun olmadığı kabul edilmelidir. Şekil şartı bulunmayan sözleşmelerde ise bu durum sadece imza bulunmayan sayfalarda düzenlenen hususlarla ilgili bir ispat problemi olarak karşımıza çıkar.

Nitekim Yargıtay 13 HD, 14.02.2013 tarihli, 2012/24788 E., 2013/3356 K. sayılı kararda, yazılı şekil şartına bağlı taşınmaz simsarlığı sözleşmesinde imza bulunan sayfada simsarın alacağı ücret ve sözleşme konusu taşınmaz bilgilerinin olmaması, bu bilgilerin imzasız olan ilk sayfada bulunması gerekçesiyle yazılı şeklin oluşmadığı, bu sebeple sözleşmenin geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır. Bu, doğru bir yaklaşımdır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Sadece Son Sayfası İmzalanan Sözleşme Geçerli MidirElbette, şekle aykırılığı ileri süren kişinin dürüstlük kuralına uygun davranıp davranmadığı, şekle aykırılığı ileri sürme hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı her somut olayda hâkim tarafından ayrıca dikkate alınmalıdır.

Prof. Dr. Umut YENİOCAK  

ASO: DLSS İhracat Üssü Olacak

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü Olacak

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü OlacakTürkiyenin askeri lojistik alanına odaklanan tek etkinliği, 3. Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi – DLSS, Ankara Sanayi Odası tarafından 12-13 Aralık 2023 tarihlerinde düzenlenecek. ASO Başkanı Seyit Ardıç, Ankaranın savunma sanayii sektöründeki lider pozisyonuna vurgu yaparak, Türk savunma sanayiinin 2024 yılı ihracat hedefi olan 11 milyar dolara ulaşması için yeni iş birliği anlaşmalarına aracılık edecek platformlara ihtiyaç var. DLSS, askeri lojistik alanında yerli üreticilerimizi uluslararası karar vericilerle buluşturarak önemli bir ihracat üssü olmayı hedefliyor” dedi

Dlss Logo TrAnkara Sanayi Odası (ASO) tarafından Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle düzenlenen Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi, Türk savunma sanayiinin lojistik alanındaki en yeni projelerini ve ürünlerini üçüncü kez sektör profesyonelleriyle buluşturacak. DLSS’e askeri lojistik alanından yerli ve yabancı uzmanlar, askeri personel ve akademisyenler, karar vericiler ve sanayiciler katılacak.

DLSS savunma sanayimize önemli iş birliği fırsatları sunuyor”

Aso Baskani Seyit ArdicASO Başkanı Seyit Ardıç, Türkiye’nin son yıllarda büyük atılım yaptığı savunma sanayiinde Başkent Ankara’nın lider pozisyonda olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin yerli ve milli teknolojilerle her geçen gün gelişen savunma sanayisinin büyük rekabet gücü kazandığını belirten Ardıç, “Savunma sanayimiz, 2024 yılında yüzde 85 yerlilik oranına ulaşarak ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra ihracatını da yüzde 83 oranında artırarak 11 milyar dolara ulaştırmayı hedefliyor” dedi. Büyüyen ihracat hedefine ulaşabilmek için başta dost ve müttefik ülkeler olmak üzere ihracat pazarının daha da geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Ardıç, “DLSS, askeri lojistik alanında yerli üreticilerimizi uluslararası karar vericilerle buluşturarak önemli bir ihracat üssü olmayı amaçlıyor. Zirve, özellikle yabancı ülkelerden katılacak karar vericilerle tanışma ve iş birliği fırsatları sağlayacak” ifadelerini kullandı.

Dlss Logo EnArdıç sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin yakın çevresinde ne yazık ki savaşlar son bulmuyor. Böyle bir coğrafyadaysanız askeri yatırımlarınızı hep güçlü ve dinamik tutmalısınız. Bu noktada lojistik büyük avantaj sağlıyor. Milli üreticilerimiz, hava, deniz, demir yolu, kara alanlarında ve bunların kombinasyonu üzerinde geniş bir yelpazede lojistik çözümleri üzerine çalışıyor. Lojistiğe özel düzenlediğimiz bu etkinlik, milli üreticilerimiz için çok önemli.”

Uzmanlar Zirve’de, askeri lojistik alanındaki güncel gelişmelerle ilgili önemli bilgiler paylaşacak ve en son teknoloji ürünler ve çözümler de ilk kez DLSS’te tanıtılacak.

E Satınalma çözümleri Haber Aso Dlss İhracat üssü OlacakAnkara Hilton Garden Inn Gimat’ta düzenlenecek olan 3. Askeri Lojistik ve Destek Zirvesi – DLSS hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler www.dlssummit.org adresini ziyaret edebilir.

Geçici Vergi Dönemi Değişikliği ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi Değişikliği

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi Değişikliğiİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale komisyon kararında aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında Ek-O.5 Maliyet Tespit Tutanağı’nda yer alan düzenlemeler ve Kamu İhale Genel Tebliği’nin 45.1.13.1 ve 45.1.13.11’inci maddelerinde yer alan açıklamalardan Ek-O.5 tutanağında isteklinin son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemindeki maliyetlerine göre açıklama yapması gerektiğinin ifade edildiği,

26.10.2021 tarih ve 31640 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “7338 Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesinde yapılan değişiklik uyarınca dördüncü geçici vergilendirme döneminin kaldırıldığı, bu değişiklikle Kasım ayında verilen üçüncü geçici vergi beyannamesiyle geçici vergi döneminin sona erdiği, madde kapsamında yapılan düzenlemeyle cari vergilendirme döneminin ilk dokuz ayı, üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri olarak belirlendiği, cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı ve dokuz aylık periyodlar üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemleri olarak kabul edildiği, ilgili takvim yılı veya hesap döneminin son üç aylık döneminin ise geçici vergi dönemi kapsamından çıkarıldığı, ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2023 yılına ait vergi takvimi incelendiğinde; 2023 yılında ilk 9 ay için 3 aylık döneme ilişkin geçici vergi beyannamesi verildiği, 4’üncü dönemin yasal düzenlemeye uygun olarak geçici vergi beyanname döneminden çıkarıldığı için yıllık 3 dönem geçici vergi beyanname dönemi olarak uygulandığı,

Kamu İhale Genel Tebliği’nde aşırı düşük teklif sorgulama ve açıklamalarına ilişkin düzenlemelerin tamamının ihaleden önceki “son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemine” atıf yaptığı, ihale tarihine göre son geçici vergi beyanname dönemi Ocak-Şubat Mart iken, bir önceki geçici vergi beyanname döneminin Temmuz-Ağustos-Eylül aylarından oluştuğu; Ekim, Kasım ve Aralık dönemi vergi beyanname dönemi olmaktan çıkarıldığından bu ayların ister ihaleden önceki geçici vergi beyanname dönemi, isterse de bir önceki vergi beyanname dönemine dâhil edilsin, aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında alınan ve kullanılan maliyet tespit tutanağının mevzuata uygun olarak isteklinin maliyetini açıkladığı belge olarak kabul edilmesi gerektiği,

Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme ile geçici vergi beyanname döneminin değiştirildiği, Kamu İhale Mevzuatı açısından ise arada kalan aylarla ilgili bir düzenleme yapılmadığı, dolayısıyla 1.Geçici vergi beyanname döneminden bir önceki beyanname dönemini otomatik olarak 3. Geçici vergi beyanname dönemi oluşturduğu, diğer bir ifadeyle 3. Geçici vergi beyanname döneminin fiilen 6 aylık bir dönemi kapsar hale geldiği, bu durumda, taraflarınca açıklama yapılmasına imkân tanınan, ihaleden önceki geçici vergi beyanname dönemi ile bir önceki geçici vergi beyanname dönemi arasında kalan ayların istekli lehine yorumlanması ve bu ara aylarda yapılan alış ve satışlar üzerinden yapılan açıklamanın da Tebliğ’e uygun olarak maliyet açıklaması olarak kabul edilmesi gerektiği,

Ayrıca Kamu İhale Genel Tebliği’ne göre malın 152 nolu hesapta yer alması yeterli olup, illaki malın o ayda alınmasının şart olmadığı, yarı mamul ürünlerin 152 nolu hesapta yer alması durumunda mamul malın üretim için gerekli maliyet hesabında dikkate alınması için gerekli ve yeterli olduğu,

Yasal düzenlemeye uygun olarak Kamu İhale Genel Tebliği’nde gerekli düzeltmenin yapılmamış olması yasal düzenleme karşısında Tebliğe öncelik sağlamayacağından ihalenin tarafları üzerinde bırakılmasının gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

01.11.2023 tarihli ve 2023/UY.II-1377 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Geçici vergi” başlıklı mükerrer 120’nci maddesinde “Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler.” hükmünün yer aldığı, anılan hükmün 26.10.2021 tarih ve 31640 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile mevcut halini aldığı, aktarılan hükümden geçici vergi beyanname döneminin değiştiği, ilk 9 ay için 3’er aylık periyotlar şeklinde belirlendiği görülmüş olup, yürürlük maddesine göre 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe konulduğu, buna göre 2022 yılına ilişkin olarak 2022/1, 2022/2 ve 2022/3 olmak üzere üçer aylık geçici vergi beyanname döneminin öngörüldüğü ve 2022/4 geçici vergi beyanname döneminin kaldırıldığı anlaşılmıştır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 45.1.13.11’inci maddesinde yer alan açıklamalara göre Ek-O.5, Ek-O.6, Ek-O.7 ve Ek-O.8 numaralı tutanakların son veya bir önceki geçici vergi beyanname dönemine ilişkin olarak düzenlenmesinin zorunlu olduğu, son veya bir önceki geçici vergi beyanname döneminin tespitinde ise açık ihale usulü ile gerçekleştirilen ihalelerde ihale tarihinin esas alınacağı, Tebliğ’de öngörülen geçici vergi beyanname dönemlerinin tespitinde beyanname dönemlerini belirleyen ilgili mevzuata dayalı olarak işlem tesis edilmesi gerektiği, şikayete konu olan ihalenin ihale tarihinin 06.06.2023 olduğu göz önüne alındığında son geçici vergi beyanname döneminin 2023 yılının birinci geçici vergi beyanname dönemi, bir önceki vergi beyanname döneminin ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2022 yılının 3’üncü vergi beyanname dönemi olarak kabul edilmesi gerektiği görülmüştür.

……….. Grup İnş. Taah. Tic. ve San. A.Ş. – …………….. İnş. ve Tic. A.Ş. İş Ortaklığının 18.08.2023 tarihli yazı ekinde sunulan aşırı düşük açıklamaları incelendiğinde; “Açıklama istenilen analiz girdileri listesi”nde “Q:827 lt/sn, Hm:125 MSS, Npompa:1400 kW, n:1000 d/d Kademeli Düşey Milli Pompa(Elektronik Motorları Dahil) + Yedek Parçaları (1 adet FAN, 1 takım Mil Burcu, 1 takım Rulmanlı Yatak, 1 adet Yıpranma Halkası) + Montaj” analiz girdisinin yer aldığı, anılan analiz girdisi için ilgili İş Ortaklığı tarafından fiyat teklifi sunulduğu, fiyat teklifinin dayanağı olarak sunulan maliyet tespit tutanağının (Ek-O.5) üzerinde, 2022 yılının 4. geçici vergi beyanname dönemine ilişkin olarak düzenlendiğinin belirtildiği, ağırlıklı ortalama/toplam birim maliyetin tespitinde esas alınan faturalara ilişkin bilgiler kısmında ise; 12.09.2022, 05.10.2022, 07.10.2022, 27.10.2022, 07.10.2022, 23.09.2022, 02.11.2023 tarihli 7 adet fatura bilgisine yer verildiği görülmüştür.

İdarenin İş Ortaklığının açıklamasının reddine ilişkin gerekçede, anılan tutanakta 2022 yılı 4’üncü geçici vergi beyanname dönemine göre işlem yapıldığı, işin ihale tarihine göre son geçici vergi beyanname döneminden bir önceki beyanname döneminin Ekim-Kasım-Aralık 2022 olduğu, buna rağmen fatura bilgileri tablosunda 12.09.2022 ve 23.09.2022 tarihlerine ait fatura kullanılmasının mevzuata aykırı olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda aktarılan mevzuat ile yapılan tespitler bir arada değerlendirildiğinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Geçici vergi” başlıklı mükerrer 120’nci maddesi uyarınca; ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi ödeyecekleri, hesaplanan geçici verginin, üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edileceği ve onyedinci günü akşamına kadar ödeneceği, 7338 sayılı Kanun’un yürürlük hükmü uyarınca da 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere 4’üncü geçici vergi beyanname dönemi uygulamasına son verildiği,

Başvuru sahibinin iddiası ve aşırı düşük teklif açıklamaları bu yönden değerlendirildiğinde, Tebliğ’de belirtilen son veya bir önceki geçici vergi beyanname döneminin tespitinde 193 sayılı Kanun’un 120’nci maddesi hükmünün esas alınması suretiyle ihale tarihinin 06.06.2023 olması hasebiyle Ek-O.5 maliyet tespit tutanağının son geçici vergi beyanname döneminin 2023/1 ve bir önceki geçici vergi beyanname döneminin 2022/3 döneminin esas alınarak düzenlenmesi durumunda mevzuata uygunluğunun kabulü gerektiği, başvuru sahibi tarafından sunulan Ek-O.5 maliyet tespit tutanağı üzerinde gösterilen 2022/4 geçici vergi beyanname döneminin kaldırıldığı, tutanakta ağırlıklı ortalama/toplam birim maliyetin tespitinde esas alınan faturalara ilişkin bilgiler kısmında gösterilen 12.09.2022, 05.10.2022, 07.10.2022, 27.10.2022, 07.10.2022, 23.09.2022, 02.11.2023 tarihli 7 adet faturadan Eylül ayına ait olanların 2022/3’üncü, diğer faturaların ise yürürlükten kaldırılan 2022/4’üncü geçici vergi beyanname dönemine isabet ettiği, Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle kaldırılan 2022/4’üncü döneme ait faturaların ihale tarihine daha yakın tarihli işlem gören faturalar olduğu, bir önceki geçici vergi beyanname dönemi olan 2022/3’üncü döneme dayalı açıklama yapılmasının mümkün olduğu mevcut durumda 2022/4’üncü döneme ait işlemlerin de evleviyetle kabul edilmesi gerektiği, bu haliyle anılan iş ortaklığının 2022/3’üncü geçici vergi beyanname dönemi ve sonraki aylara ait faturaları esas alarak gerçekleştirdiği açıklamalarının mevzuata uygun olduğu anlaşıldığından, idarenin açıklamaları bu gerekçeyle, reddinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Geçici Vergi Dönemi DeğişikliğiMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalat

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalat

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalatGeçici İthalat Rejimi: Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına imkân sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.

– (1) Geçici ithalat izni, eşyayı kullanan veya kullandıran kişinin talebi üzerine izin başvurusunun yapıldığı gümrük idareleri tarafından verilir.

(2) Geçici ithalat rejimi kapsamında ithali talep edilen eşya için birinci fıkrada belirtilen başvuru sahibi tarafından yapılan başvuruya aşağıda belirtilen belgelerden biri veya bir kaçı da eklenir.

a) Proforma fatura aslı ve iki nüsha tercümesi,

b) İhtiyaç duyulursa eşyanın teknik özelliklerini gösterir katalog ve/veya teknik dokümanlar,

c) Eşyanın gönderilme amacı ve süresini, bedelli veya bedelsiz olup olmadığı ile sair hususları kapsayan gönderici firma ile alıcı firma arasında imzalanmış bir anlaşma varsa aslı ve tercümesi veya kiralamaya ilişkin gönderici firmanın yazısının aslı ve tercümesi.

(3) Geçici ithalat izni, gümrük idarelerince eşyanın geçici ithalat rejimi amacına uygun olması ve izin başvurusunda belirtilen süre içinde eşyanın giriş ayniyetine uygun olarak gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanıma tabi tutulabileceğinin anlaşılması halinde verilir.

– 1) Eşyanın rejim altında kalma süresi, Kanunun 131.maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığınca özel olarak belirlenen süreler ile Gümrük Yönetmeliğinin 380.maddesi hükmü saklı kalmak ve 24 ayı aşmamak koşuluyla gümrük idaresince belirlenir.    …

2) Sürenin hesaplanmasında Kanunun 69.maddesi uyarınca eşyanın yükümlüsüne teslim edildiği tarih esas alınır.

– Yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahibi olan veya bir önceki takvim yılı içerisinde beş milyon ABD Dolarının üzerinde ihracat yapmış olan yükümlüler tarafından kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan ve üçüncü fıkra kapsamına girmeyen eşyanın [ Eşyanın rejim altında kalma süresinin verilecek ek sürelerle birlikte, Kanunun 130.maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yirmi dört aylık süreyi aşmaması esastır. Ancak, aşağıda belirtilen eşya için rejime giriş gümrük idaresince yirmi dört ayı aşan süre uzatımı da yapılabilir:

a) Özelliği nedeniyle mülkiyeti devredilemeyen eşya,

b) Yirmi dört aydan uzun süreli yatırımlarda kullanılan eşya,

c) Kamu kuruluşları, belediyeler ve sermayesinin tamamı devlete ait olan kamu iktisadi kuruluşları ile yapılan sözleşmeye istinaden ticari amaçla kullanılmak üzere getirilen, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişi adına ve bu bölge dışında tescil edilmiş olan ambulans hava taşıtları, yangın söndürme hava taşıtları, zirai ilaçlama hava taşıtları ve sıhhi ilaçlama hava taşıtları ile bunların yenilenmesi, ayarı ve muhafazasına yönelik tamir ve bakım için gerekli olan yedek parça, aksesuar ve ekipmanlar.] yirmi dört aydan daha uzun süre kullanımının söz konusu olduğu durumda, rejime giriş gümrük idaresince geçici ithalat izin süresi dokuz ay uzatılır. Süre uzatımı sonunda, geçici ithal eşyasının Türkiye Gümrük Bölgesinde kullanımının devam ettiği durumda, gümrük idaresine yeni bir izin başvurusunda bulunulur, gümrük idaresince geçici ithal eşyasının rejim altında kalma süresi azami yirmi dört ay olarak belirlenir ve bu durumda eşyaya rejim hükümleri yeniden uygulanır.

Mülkiyeti, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişiye ait olan ve Gümrük Kanunu’nun 131.maddesi uyarınca konulmuş hükümlere tabi olmayan veya söz konusu hükümlere tabi olmakla birlikte, tam muafiyet suretiyle geçici ithalat iznine ilişkin hükümlerde öngörülen koşulları taşımayan eşyanın, kısmi muafiyet uygulanması suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlandırılması mümkündür. Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlandırılmayacak eşyaya ilişkin liste Cumhurbaşkanınca belirlenir. Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyadan her ay için alınacak ithalat vergileri, geçici ithalat rejimine ilişkin beyannamenin tescil tarihinde, söz konusu eşyanın serbest dolaşıma girmiş olması halinde alınacak vergiler tutarının % 3’ü olarak tespit edilir. Söz konusu vergiler eşyanın bu rejimden yararlandığı her ay için alınır ve bir aydan daha az süreler tam ay olarak değerlendirilir. Alınacak ithalat vergileri tutarı, uygulanacak faizler hariç olmak üzere, söz konusu eşyanın geçici ithalat rejimine tabi tutulduğu tarihte serbest dolaşıma girmesi halinde alınacak vergileri aşamaz. Her ay itibarıyla alınacak ithalat vergileri tutarının % 3’ü dışında kalan tutar için teminat aranır.

– Geçici olarak ithal edilen eşyanın gümrük idaresince verilen izin süresi içinde yeniden ihraç edilmesi ya da gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanıma tabi tutulması esastır.

– Kısmi muafiyet suretiyle geçici ithaline izin verilen eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine (4053) tabi tutulması durumunda, Gümrük Kanunu’nun 181.maddesi gereğince gümrük yükümlülüğü, geçici ithalat için verilecek gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başladığından, söz konusu eşyaların gümrük vergilerinin tutarı, geçici ithalat rejimine ilişkin (5300 rejim kodlu) beyannamenin tescil tarihinde söz konusu eşyaya ait vergi oranı, döviz kuru, ödeme şekli ve diğer vergilendirme unsurları dikkate alınarak hesaplanır ve Kanunun 133.maddesi uyarınca tahsil edilen miktar düşüldükten sonra kalan kısım (ithalat vergileri) tahsil edilir. Ayrıca, söz konusu eşyalar için daha önce uygulanmayan ve istenilmeyen ticaret politikası önlemlerinin uygulanması ile eşyanın ithali için öngörülen diğer işlemlerin tamamlanması gerekir. Diğer bir değişle; Dış ticaret mevzuatı ve/veya sair mevzuat gereğince ibraz edilmesi gereken uygunluk belgesi, kontrol belgesi, ithal lisansı, izin yazısı, gözetim belgesi, tahlil raporu gibi belgelerin alınması ya da buna ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi gerekir.

– Gümrük Kanunu’nun 133 ve 134.maddeleri çerçevesinde tam muafiyet veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithal edilen eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulması halinde, şayet eşya bedelinin geçici ithalat rejimine ilişkin verilen gümrük beyannamesinin tescil tarihinden sonra ödenmesi durumunda: Eşya bedeli üzerinden Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri kapsamında, (8/4/2015 Tarihli ve 2015/7511 Sayılı Kararnamenin Eki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında Karar ekiVadeli İthalatında KKDF Kesintisi Oranı % 0 ‘Sıfır’ Olarak Belirlenen Mallar Listesi”nde – ‘Liste 1’de belirtilen GTİP’ler hariç) KKDF tahakkuk ve tahsili, ayrıca hesaplanan KKDF tutarı üzerinden varsa ÖTV ile bunlara (KKDF + ÖTV tutarına) tekabül eden KDV’nin tahsili gerekir.

Not: İsterseniz, başta bu konu olmak üzere Tüm Gümrük ve Dış Ticaret Konularında her türlü destek, danışmanlık, hukuki destek, eğitim vb. alanlarında firmamız “ Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A.Ş.”den yardım alabilirsiniz.

7 Gündem Satınalma Dergisi İthalat Vergilerinden Kısmi Muafiyet Suretiyle Geçici İthalatKerim ÇOBAN

Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

(Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri “YGM”)

Çoban Gümrük Dış Tic. Den. Danış. ve YGM A. Ş.

www.cobangumrukdenetim.com

E Mail: info@cobangumrukdenetim.com

kerim.coban@cobangumrukdenetim.com        

k.coban0306@gmail.com

Tel: 0505 519 88 41

KAYNAKÇA:

  • 4458 sayılı Gümrük Kanunu.
  • Gümrük Yönetmeliği.
  • 06.2017 tarih ve 30088 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2 Seri Nolu Gümrük Muafiyeti Tebliği.
  • 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
  • Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2011/16, 2013/6 ve 2017/20 sayılı Genelgeleri.

Tasarruf Sahipliği Oranı Üçüncü Çeyrekte Yüzde 20 Oldu

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 Oldu

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 OlduING Türkiye tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın 2023 yılı üçünçü çeyrek sonuçlarına göre, tasarruf sahipliği yüzde 20,5 düzeyinde gerçekleşti. Önceki çeyreğe göre düşüş gerçekleşse de bu oran araştırmanın yapılmaya başlandığı 2011 yılından bu yana tasarruf sahipliğinde görülen ikinci en yüksek tasarruf sahipliği oranı oldu. Tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı geçen çeyrekle benzer düzeyde yüzde 69 oranında gerçekleşti. Tasarrufu olanların tasarruf aracı tercihlerine bakıldığında ise  hisse senetlerindeki artış trendi dikkat çekti. Hisse senetlerinin tercih edilme oranı bu dönemde 3 puan artışla yüzde 12 oldu. Böylelikle hisse senetlerinin tercih edilme oranı 2023 yılının başından beri 7 puan arttı.

Ing LogoING Türkiye’nin, kentsel yerleşim bölgelerinde yaşayan yetişkin bireylerin tasarruf eğilimlerini izlemek amacıyla 2011 yılından bu yana IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın (TTEA) 2023 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarına göre, tasarruf sahipliği yüzde 20,5 düzeyinde gerçekleşti. Önceki çeyreğe göre düşüş gerçekleşse de bu oran araştırmanın yapılmaya başlandığı 2011 yılından bu yana tasarruf sahipliğinde görülen ikinci en yüksek tasarruf sahipliği oranı oldu.  Hanede tasarruf sahipliğine bakıldığında ise, tasarruf yapan bireylerin yüzde 34’ünün hanesinde tasarruf yapan başka bir yetişkin daha bulunuyor.

Tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı yüzde 69 ile geçen çeyrekle benzer seviyede

Araştırmaya göre, tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranı bu çeyrekte yüzde 69  ile geçen çeyrek ile benzer seviyede gerçekleşti. Tasarrufu olmayanlar için yakın gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların oranı ise bu çeyrekte yüzde 38,5 oldu. Tasarrufu olanların tasarruf yapma gerekçeleri arasında “geleceğe yatırım” bir puan artışla yüzde 55 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 19 oranı ile “çocuklarım için” gerekçesi takip etti.  “Beklenmedik durumlara karşı güvencede olma” gerekçesi ise yüzde 14 ile üçüncü sırada yer aldı.

Hisse senedi artış trendini sürdürüyor ve erkekler daha çok hisse senedini tercih ediyor

E Satınalma çözümleri Haber Tasarruf Sahipliği Oranı üçüncü çeyrekte Yüzde 20 OlduTasarrufu olanların tasarruf aracı tercihlerinde ise, üçüncü çeyrekte yastık altı altın ve nakit, bir önceki dönemle aynı kalarak yüzde 22 ile ilk sırada yer alırken,  onu yüzde 17 ile sistem için altın, ardından yüzde 12 ile döviz vadeli hesap takip etti. Hisse senetlerinin tercih edilme oranı önceki dönemdeki artış trendini sürdürerek bu dönemde 3 puan artış gösterdi ve yüzde 12 oldu. Böylelikle hisse senetlerinin tercih edilme oranı 2023 yılının başından beri 7 puan arttı. Erkekler hisse senedini kadınlara oranla daha çok tercih etti. Erkeklerin yüzde 15’i hisse senedini tercih ederken, kadınlarda bu oran yüzde 6 olarak gerçekleşti. Bireysel emeklilik fonlarının tercih edilme oranı yüzde 10, TL vadeli hesap oranı yüzde 8 olarak gerçekleşti. Kripto para fonlarının tercih edilme oranı ise 3 puan artışla yüzde 6 oldu. 

İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda Seyrediyor

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda Seyrediyor

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda SeyrediyorTürkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2023 Ekim Ayı Raporu’nu açıkladı. Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde kalmayı başarmıştır. Hem Beklenti hem de Güven endeksleri yukarı yönlü hareket etmesine rağmen Güven Endeksi tam eşik değerde iken, Beklenti Endeksi eşik değerin hemen altında kalmıştır. Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında ise Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Inşaat Görsel

Inşaat Görsel Iki

Hazır Beton Endeksi 2023 Ekim Ayı Raporu’na göre, Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde pozitif tarafta kalmayı başarmış görünmektedir. Önceki dönemlerle kıyaslandığında söz konusu 6 ay oldukça uzun bir süredir. Hem Beklenti hem de Güven endeksleri yukarı yönlü hareket etmesine rağmen Güven Endeksi tam eşik değerde, Beklenti Endeksi ise eşik değerin hemen altında kalmıştır. Özellikle Beklenti Endeksi’nin 4 aydır düşük seyretmesi Faaliyetteki hareketin devam etmesini zorlaştıracak bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.

Geride bıraktığımız ekim ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre yükselmiştir. En fazla yükseliş Güven, en az artış ise Faaliyet Endeksi’nde olmuştur.

Yavuz IşıkRaporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Faaliyet Endeksi mayıs ayından sonra geçen 6 aylık süre zarfında eşik değerin üstünde pozitif tarafta kalmayı başardığını ifade ederken, Endeks değerlerinin tamamında görülen artış sonrasında Hazır Beton Endeksi eşik değerin üstüne çıkmıştır.” dedi.

E Satınalma çözümleri Haber İnşaat 6 Aydır Pozitif Konumda SeyrediyorTürkiye ekonomisi ve inşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulunan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Ocak ayında özellikle kamu bankaları tarafından verilmeye başlanan “İlk Evim” konut kredisi ve sonrasında şubat ayında BDDK’nın konut alımında azami kredi tutarı güncellemesi sonrasında konut kredileri hareketlenmiştir. Bununla birlikte ağustos ayından itibaren uygulamaya konulan ve talebi kısma amaçlı politikalar ile yükselen faiz son 3 aydır konut kredisine olan talebi aşağı çekmeye devam etmektedir. Nitekim açıklanan ekim ayı konut satış rakamlarında ipotekli satışların payı %5,9’a gerilemiştir. Son 10 aydaki ipotekli satışlardaki azalma, geçen yıla kıyasla %31 olmuştur. Hem ekim ayına hem de yılın on aylık bölümüne toplam olarak bakıldığında, ilk ve ikinci el konut satış rakamlarındaki performansın aşağı yönlü hareket ettiği görülecektir. ” dedi.

İhracatçının Sancısı – Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata – Bölüm 10

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10Muhabir Bankalar

Ülkemizde oluşan dış ticaret işleminde dış ticaret tacirleri kendi bankalarını kullanmak durumunda olmakla birlikte, yurt dışı tarafında da mutlaka bir bankanın varlığı ve desteği söz konusu olacaktır.

Yurt dışı bankaları tespit ederken;

  • Ülkemizdeki kendi bankamızın muhabirlik ilişkisi içerisinde olduğu ve kendi bankamızın tercihi doğrultusunda bir banka
  • Yurt dışındaki ithalatçı firmanın yönlendirmeleri ile kendi çalıştığı bir banka,
  • İhracatçının kendi ülkesindeki çalıştığı muhabir bankayı aracı kullanarak ithalatçının bankasının

kullanılması söz konusu olabilir.

Yukarıda saydığımız farklı kategoride kullanılan bankaların tamamı illa ki ihracatçının ülkemizde çalıştığı bankanın muhabir bankası olmayıp, sadece tek bir iş için kullanılan bankaların varlığı da söz konusu olur. Muhabir banka değil ancak hizmetinden yararlanılacak yurt dışındaki bir banka olarak düşünülmesi gerekir.

Yurt Dışındaki Bankalar Veya Muhabir Bankalar

Alınacak hizmetler dolayısıyla bir dış ticaret işleminde yurt dışındaki bankaların varlığı tartışılmazdır. Yurt dışındaki gerek muhabir banka konumundaki bankalar, gerekse ihracatçının tercihi doğrultusunda kullanılan bankalar, ihracatçının veya ithalatçının bankasına destek vermek ve bankacılık teamüllerine harfiyen uymak durumundadır.

Yurt dışı bankanın güvenilirliği hiçbir konuda tartışılmamalıdır. Güvenli, uluslararası kurallara harfiyen riayet eden bir banka olmalıdır.

Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslar arası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber of Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir.

Vesaik Mukabili işlemeler için URC 522 – Uniforms Rules for Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar isimli bröşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak , ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir.

Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

Şöyle ki;

Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a

(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”) göre hareket etmesi gerekmektedir.

Muhabir Banka Yaptığı Hata ve Kural Tanımazlıkla Göz Çıkarmaktadır.

Muhabir Banka GörselAzımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ve beraberindeki deniz konşimentosunu ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının deniz taşıma şirketinden ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır. Kısacası muhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi  olan ithalatçısını kollamaktadır.

Muhabir bankanın af edilmez hatası…

Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akibet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.

Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;

“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bir ordinonun alınabilmesi için ithalatçının gümrükte bekleyen malların mülkiyetini temsil eden taşıma senedi olan deniz konşimentosunun bir tek orijinal nüshasını malları taşıyan deniz taşıma şirketine ibrazı ve gerekli ciroların yapılması karşılığında ordinoya sahip olabilmektedir. Ordino malların gümrükten çekilmesine yarayan yegane “release” belgesidir.

Deniz Taşıma OrdinoBu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı broşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültümatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslar arası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Bröşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir.

İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte;

  • likid olamamakta,
  • ödeme planlaması aksayabilmekte,
  • İşlerini azaltacak,
  • kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek,
  • ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir.

Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur ?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

Bankaların böyle bir hakkı var olmakla birlikte, müşterinin yurt dışındaki muhabir banka nezdinde yapılan hatalardan dolayı müşterisinin kaybolan haklarını savunan bankalara şapka çıkartmak gerekir.

Her Hatanın Bir Bedeli Var

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatçının Sancısı Muhabir Bankanın Bilerek Yaptığı Hata Bölüm 10Her hatanın bir bedeli vardır ve hata yapan bu bedeli ödemelidir. Hatayı muhabir bankanın yapmasına karşılık bedelini ülkemizdeki ihracatçı ödüyorsa bu durumda ihracatçı kendi bankasını sorgulasın. İhracatçının bankası da bu hataya seyirci kalıp hataya ortak olmuştur.

Bankaların olası hatalarının bedelini neden ihracatçı ödesin ?

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

TOKKDER: Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk 9 Aylık Döneminde, 52,4 Milyar TL’lik Yatırımla, 51.600 Adet Aracı Filosuna Kattı !

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2023 yılının ilk dokuz aylık sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 52 milyar 400 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 51 bin 600 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 136 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8 artarak 252 bine ulaştı.

Hibrit ve Elektrikli Araçların Yükselişi Devam Ediyor

Rapora göre, Renault yüzde 17,5 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,5’le Fiat, yüzde 10,8 ile Toyota, yüzde 10,7 ile Volkswagen ve yüzde 10,0’la Ford takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 47,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 28,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 12,2 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2023 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,0’ye yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 44,2’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 46,2’ye, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,4’e yükseldi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Sedan yine birinci sırada

TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, yılın ilk dokuz ayı sonunda operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 54,3 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 21,1 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 15,9 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 76,6’sını otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 23,4 olarak gerçekleşti.

2023’ün İlk 9 Ayında Ödenen Vergi Tutarı 28 Milyar 400 Milyon TL

Operasyonel kiralama sektörü, yılın ilk dokuz ayını kapsayan dönemde ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya da devam etti. Sektörün 2023’ün ilk dokuz ayında ödediği vergi tutarı toplamda 28 milyar 400 milyon TL’yi buldu.

“Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için doğayla uyum içinde yaşamayı benimsemek ve bunu bir amaç haline getirmek hepimiz için bir sorumluluk”

İnan Ekici 1 (1)Yılın ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sektör sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre operasyonel kiralama sektörünün filosundaki araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8’lik büyüme kaydederek 252 bine ulaştı. Yavaşlayan ekonomik aktivite, tedarik zincirinde yaşanan bozulma, küresel enflasyon baskısı, artan maliyetler ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara rağmen bu büyümenin gerçekleşmesi olumlu bir gelişme ve verimlilik adına işletmelere sunduğu faydalardan ötürü operasyonel araç kiralamanın önümüzdeki dönemde daha fazla tercih unsuru olacağını işaret ediyor. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğinde de büyüyerek 2023 yılını 2022 yılına göre yaklaşık yüzde 5’lik büyüme ve 257 bin adetlik araç filosu büyüklüğü ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2024 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim, maliyetler ve araç tedarikinde yaşanacak gelişmeler belirleyecek” şeklinde konuştu.

E Satınalma çözümleri Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Yılın İlk Dokuz Aylık Döneminde 52 Milyar 400 Milyon Tl’lik Yatırım Yaparak 51 Bin 600 Adet Aracı Filosuna Kattı!Küresel iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularına da değinen İnan Ekici “İklim değişikliği ile mücadele ve enerji tasarrufu politikaları ile paralel olarak araç kiralama sektörünün filosundaki çevre dostu araç sayısı günden güne artıyor, artmaya da devam edecek. TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre, operasyonel araç kiralama sektörünün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payı yüzde 9,4’e erişti. Avrupa’dakine benzer çevreci akımlar ülkemizde de oluşmaya başladı. Filolarda küresel akımlara paralel olarak çevre dostu araçlara artık çok daha fazla yer veriliyor. Kiralama yöntemi sayesinde her ölçekte işletme, elektrikli araçları, başlangıç maliyeti ve ikinci el fiyat belirsizlik riski olmaksızın, makul aylık kira ödemeleri ile edinme imkanına kavuşuyor. Tüm dünya ülkelerinin iklim değişikliği ve karbon salınımı ile mücadeleye kararlılıkla katılması, sürdürülebilirlik hedefleri açısından zorunluluk haline gelmiş durumda. Gelecek nesillere yaşanır bir dünya bırakmak için doğayla uyum içinde yaşamayı benimsemenin ve bunu bir amaç haline getirmenin hepimiz için bir sorumluluk olduğu görüşündeyim” dedi.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com