25-29 Kasım 2024 Tarihlerinde Dubai’ye Düzenlenecek Sektörel Ticaret Heyeti ile Dubai Binalarına Türk Doğal Taşları Prestij Katacak

Tedarik Zinciri Danışmanlığı 25 29 Kasım 2024 Tarihlerinde Dubai’ye Düzenlenecek Sektörel Ticaret Heyeti Ile Dubai Binalarına Türk Doğal Taşları Prestij Katacak

Tedarik Zinciri Danışmanlığı 25 29 Kasım 2024 Tarihlerinde Dubai’ye Düzenlenecek Sektörel Ticaret Heyeti Ile Dubai Binalarına Türk Doğal Taşları Prestij KatacakEgeli maden ihracatçıları, 2024 yılındaki ihracat rekorlarına yeni bir halka eklemek için 25-29 Kasım 2024 tarihlerinde Ortadoğu’nun ticaretinin kalbinin attığı Birleşik Arap Emirlikleri’nin iki emirliğinden biri olan Dubai’ye yönelik “Sektörel Ticaret Heyeti” düzenlemek için kolları sıvadı.

2024 yılında pazarlama faaliyetlerine Suudi Arabistan’a yönelik sektörel ticaret heyetiyle başladıklarını aktaran Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Güney Kore’deki KINTEX fuarına ve Çin’deki Xiamen Uluslararası Doğal Taş Fuarı’na Türkiye Milli Katılım Organizasyonları sonrasında dünyanın dört bir tarafından doğal taş ithalatçılarını İzmir’de Marble Fuarı’nda ağırladıklarını hatırlattı.

2024 yılındaki pazarlama faaliyetlerimize “Dubai Sektörel Ticaret Heyetiyle noktayı koyacağız” diyen Alimoğlu, “Birleşik Arap Emirlikleri yıllık 350 milyon dolar doğal taş ihraç ediyor. Türkiye 62 milyon dolarlık ihracatla lider ülke konumunda. Dubai’de aynı anda pek çok modern proje inşa ediliyor. Doğal taş sektörünün stratejik bir pazarı konumunda. Global ölçekte ses getiren Big 5 Global Fuarıyla eş zamanlı düzenleyeceğimiz sektörel ticaret heyetimiz sayesinde, doğal taş ihracatçılarımız sektörümüzdeki en son trendleri yakından takip edebilecek, BAE’deki inşaat projeleri ve doğal taş ithalatına dair güncel pazar bilgileri ile iş stratejilerini geliştirme fırsatı bulacaklar” şeklinde konuştu.

Dubai Vergi Avantajından Dolayı Göç Alıyor Konut Talebi Artıyor

Dubai’nin sağladığı vergi avantajlardan dolayı sanal market şirketinin ve yazılım firmalarının yatırım yaptığı bir merkez konumunda olduğu bilgisini de veren Alimoğlu, Dubai’nin bu nedenle sürekli göç aldığını ve konut talebinin sürekli diri olduğunu, inşaat sektörünün bu nedenle büyüdüğünü, turizm sektörünün canlılığınında inşaat sektöründeki büyümeyi desteklediğini, Dubai’nin Türk doğal taş sektörü için cazibesinin her geçen gün arttığını vurguladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksine göre; 190 ülke arasında, iş yapma kolaylığı açısından 16., yeni bir ticari faaliyete başlama kolaylığı açısından ise 17. sırada yer aldığı bilgisini veren Alimoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “İş süreçlerinin sadeliği yabancı yatırımcıların BAE’ne yönelmesini hızlandırıyor. Ticaret, finans ve turizm merkezi olma stratejisi izliyorlar. Liman ve serbest bölgelerinde altyapı ve hizmet anlayışı gelişmiş durumda. Kalkınmada Hong Kong ve Singapur’u örnek alıyorlar. Başta Amerikalı ve Avrupalı büyük firmalar olmak üzere çok sayıda yabancı firma, özellikle ülkenin ticaret merkezi konumunda olan Dubai’de temsilcilik açmak suretiyle, BAE pazarının yanı sıra diğer Körfez ülkeleri ve yakın Afrika ve Uzak Asya ülkelerine ait piyasaları buradan takip ediyorlar. Bu da inşaat projelerinin artıyor. Dünya genelinde kilometre kare başına en fazla proje bölgelerden olan Dubai’den daha fazla pay almaya gidiyoruz.”

2025 Yılında 1,5 Milyar Dolar İhracata Ulaşmak İçin Ticaret Heyetleri Hazırlıklarımızı Başlattık

Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak 2024 yılına 1 milyar 250 milyon dolar ihracat hedefiyle girdiklerini hatırlatan EMİB Başkanı Alimoğlu, “Yoğun pazarlama faaliyetlerimiz sayesinde 2024 yılının ocak – eylül döneminde ihracatımızı yüzde 21’lik artışla 804 milyon dolardan 975 milyon dolara taşıdık. 1 milyar 250 milyon dolar hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. 2025 yılında da 1,5 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için ticaret heyeti hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. 2025 yılı Ocak ayında ABD ve Rusya’ya, Şubat ayında Birleşik Krallık ve Polonya’ya, Nisan’da Romanya ve Sırbistan, Mayıs’ta ise Kazakistan ve Avustralya’ya heyet düzenlemek üzere çalışmalarımıza başladık. Heyetlerimizde ihracatçı firmalarımız alıcılarla ikili görüşmeler yaparak, iş bağlantılarını genişletebilecek; ticari ilişkiler kurabilecek, güncel pazar bilgileri ile iş stratejilerini geliştirme fırsatını yakalayacaklar” diyerek sözlerini noktaladı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin ”ne katılmak isteyen firmalar 11 Ekim 2024 Cuma günü mesai bitimine kadar maden@eib.org.tr e posta adresi ya da (232) 488 6000 – 1216 No.lu telefon aracılığıyla Ege Maden İhracatçıları Birliği’yle iletişime geçmeleri gerekiyor.

Küresel İklim Değişikliği Buğday Hasadını Etkileyebilir!

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Küresel İklim Değişikliği Buğday Hasadını Etkileyebilir

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Küresel İklim Değişikliği Buğday Hasadını EtkileyebilirBu yılın buğday hasadının geçtiğimiz yıl rakamlarına yaklaştı, “Yıl sonunda 4 milyon tonu makarnalık olmak üzere 21 milyon tonluk bir kapasite elde edilecek. Yılın ilk 9 ayında 327 bin tonluk bir kapasiteye ulaşarak hem ülkemizin un ihtiyacının tedariki hem de ulusal ihracat ağına katkı sağlamaya devam ediliyor. Yıl sonunda 434 bin tonluk kapasiteye erişmek için çalışmalar devam ediyor. Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hasat sürelerinden verimliliğe kadar birçok unsuru etkileyeceğinin altını çizen uzmanlar, çiftçiye yönelik genişletilmiş kamu desteğinin kritik önem taşıdığını da dile getirdi.

Türkiye’nin her bölgesinde verimli bir hasat sezonunun tamamlandığını dile getiren uzmanlar, “Ülkemizde 2023 yılında 22 milyon tonluk buğday rekoltesi elde edilmişti. Bu yıl geçtiğimiz yıla göre daha erken başlayan buğday hasadı, Türkiye’nin dört bir yanında en az 4 ay devam etti. Çiftçilerimiz, hasadın ardından Toprak Mahsulleri Ofisi’ne veya lisanslı depolara ürünlerini teslim etmeye devam ediyor. Hasat döneminin ardından 4,5 milyon tonu makarnalık olmak üzere yine 20 milyon tonun üzerinde bir kapasite elde edilmiş olacaktır.” dedi.

“İklim değişikliği üretimi olumsuz etkileyebilir”

Türkiye’nin buğday üretiminde dünyaya olan katkısı yanında, buğdayda kendine yetebilen bir ülke olduğunu belirten uzmanlar, iklim değişikliğinin getireceği sonuçları her zaman göz önüne almanın gerekliliğini vurguladı. “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlardaki aylık değişimin izlendiğini, Tahıl Fiyat Endeksi’nde Ağustos ayında yüzde 0,5 azalış olduğunu kaydetmişti. Özellikle Türkiye ve ABD gibi ana ihracatçı ülkelerin iyi hasat beklentilerinin etkilediği bu endeks önemli bir gösterge olsa da uzun vadede iklim değişikliklerinin etkisini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, iklim değişikliği başta gıdaya erişim ve küresel gıda fiyatları olmak üzere birçok parametreyi değiştiriyor. Tarım alanlarındaki zararlı yoğunluğundaki artış, kuraklık ve buna bağlı hasat zamanlarının değişiklik göstermesi gibi faktörler tarım verimliliğinin üzerinde ciddi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Küresel iklim değişikliğinin, hasadın sonuçlarını özellikle uzun vadede etkilememesi için doğal dengenin korunması şart. Bu kapsamda verimli bir biyolojik mücadelenin yapılması, iyi tarımın daha da yaygınlaştırılması ve elbette yönlendirici kamu politikaları son derece önem taşıyor.” şeklinde konuştu.

Kamu Desteği Çiftçiyi Rahatlatacak 

Kamuda çiftçiyi yeni destekleme modelini de değerlendiren uzmanlar “1 Eylül itibarıyla tarımsal üretim planlamasının detayları açıklanmaya başladı. Özellikle buğdayın üretileceği havzalarda mevcut mazot ve gübre desteği yanında, temel destek ve planlı üretim desteğinin verileceğinin duyurulması memnuniyet verici.” açıklamalarında bulunuldu.

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Miadı Azalan Ürünlerin Değişimi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Miadı Azalan ürünlerin Değişimi

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Miadı Azalan Ürünlerin Değişimi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Miadı Azalan ürünlerin DeğişimiMehmet ATASEVER

Simdata Dan. Y.K.B./Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

 

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İdrar Testleri Teknik Şartnamesi’nin 3.6’ncı maddesinde yer alan “Firma stok durumunu belirleyip ona göre miadı en fazla 1 (bir) ay kalan reaktif ve sarf malzemeleri uzun miadlılarla değiştirecektir.” ifadesinin “Firma stok durumunu belirleyip, stoktaki reaktif ve sarf malzemelerin niteliğini kaybetmesi durumunda bozulan miktar kadar reaktif ve sarf malzemeyi uzun miadlılarla değiştirecektir.” ifadesiyle değiştirilmesi gerektiği, İdrar Teknik Şartnamesi’nin 3.6’ncı maddesinin bu haliyle sağlıklı teklif oluşturulmasına engeller nitelikte olduğu, son dönemde yayımlanan Kamu İhale Kurulu kararlarında da belirtildiği üzere yüklenicilerin bir kiti dokümana uygun bir şekilde teslim etmesine rağmen idarenin herhangi bir sebeple söz konusu kit veya malzemeyi miat süresi içerisinde kullanmamasından dolayı şartsız ve koşulsuz olarak yükleniciden yenisi ile değiştirmesini talep etmesinin teklif aşamasında sağlıklı teklif oluşturması hususunda engel teşkil edeceği gibi bununla birlikte yükleniciden kaynaklanmayan yanlış stok yönetimi gibi uygulamalar nedeniyle sözleşmenin ifasında yükleniciye kontrolü altında olmayan nedenlerle ekstra maliyet ve sorumluluklar yüklenmiş olacağı, İdrar Teknik Şartnamesi’nin 3.6’ncı maddesinin bu haliyle sağlıklı teklif vermeye engel teşkil ettiği, ihalenin 1’inci kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

04.09.2024 tarihli ve 2024/UH.I-1071 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur…” hükmü,

Anılan Kanun’un “Şartnameler” başlıklı 12’nci maddesinde “İhale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin her türlü özelliğini belirten idari ve teknik şartnamelerin idarelerce hazırlanması esastır. Ancak, mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin özelliği nedeniyle idarelerce hazırlanmasının mümkün olmadığının ihale yetkilisi tarafından onaylanması kaydıyla, teknik şartnameler bu Kanun hükümlerine göre hazırlattırılabilir. İhale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin teknik kriterlerine ihale dokümanının bir parçası olan teknik şartnamelerde yer verilir. Belirlenecek teknik kriterler, verimliliği ve fonksiyonelliği sağlamaya yönelik olacak, rekabeti engelleyici hususlar içermeyecek ve bütün istekliler için fırsat eşitliği sağlayacaktır…” hükmü yer almaktadır.

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihaleleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde “60.1. Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalesi kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabilir. … 60.3. … İdarelerce ihale dokümanında toplam test sayısının yanı sıra her bir kitin test sayısının gösterilmesi, kitlerin test sayısı belirlenirken 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24 üncü maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.” açıklaması yer almaktadır.

İhalenin birinci kısmı olan İdrar Testleri Teknik Şartnamesi’nin 3.6’ncı maddesinde “Yüklenici firma/firmalar, en az 1 (bir) aylık reaktif ve sarf malzeme ihtiyacını laboratuvarda bulunduracak, her ayın ilk haftasında stokların miadını ve miktarını kontrol edecek, stok durumunu belirten bir raporunu her ay laboratuvar sorumlu hekimine sunacaktır. Firma stok durumunu belirleyip ona göre miadı en fazla 1 (bir) ay kalan reaktif ve sarf malzemeleri uzun miadlılarla değiştirecektir. Miadı geçmiş kit ve malzeme kesinlikle kullanılmayacaktır. 1 aylık stok miktarı aylık hak edişlere göre hesaplanacaktır. Stok durumu 1 ayın altına düştüğünde firmaya uyarı gönderilecektir. Uyarıya rağmen 1 hafta içinde stok durumunda düzelme yönünde bir değişiklik olmazsa idari şartnamede belirtilen cezai işlemler uygulanacaktır. Kitler, sarf malzemeler, kalibratör ve kontrol materyallerinin stokta bitmesi durumunda ilgili uzman tarafından durum tespit tutanağı tutulup işleme konulması halinde idari şartnamede belirtilen cezai işlemler uygulanacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Kit karşılığı geçici cihaz temini ihaleleri, kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabilmektedir.

Yukarıda aktarılan Teknik Şartname düzenlemesinde yüklenicinin stok durumunu belirleyip ona göre miadı en fazla 1 (bir) ay kalan reaktif ve sarf malzemeleri uzun miadlılarla değiştireceğinin belirtildiği görülmüştür. Yapılan incelemede, ihale kapsamında alınacak toplam kit çeşidine ve sayısına yer verildiği, teslim edilmesi istenilen kit miktarının idare tarafından belirleneceği, diğer bir ifade ile idare tarafından yükleniciden istenildiği zaman istenildiği kadar kit talep edilebileceği, kullanım hızlarına göre zamanında tüketilmeyen kitlerin öncesinden haber verilerek yükleniciden yenileri ile değiştirtilmesinin istenilmesine yönelik düzenlemenin istekliler açısından belirsizliğe yol açacağı kanaatine varılmıştır. Ayrıca yüklenicinin sorumluluğunda olmayan kitlerin kullanılması ile ilgili stok yönetimi gibi uygulamalar nedeniyle sözleşmenin ifasında yükleniciye ek sorumluluklar yüklenmemesi gerektiği, aksi durumun istekliler tarafından teklif edilen kit miktarından daha fazla kitin kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle idareye teslim edilmesi sonucunu doğurabileceği, söz konusu düzenlemenin yüklenici aleyhine yorumlanabileceği, belirsiz ve sınırsız olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvuru sahibinin iddialarının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilemeyecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ihalenin iptali gerekmektedir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Miadı Azalan ürünlerin DeğişimiMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

 

Yeni İhracat Kapısı, Afrika Pazarı ! 11. WCI Forum 16-17 Ekim Tarihlerinde İstanbul’da

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Yeni İhracat Kapısı, Afrika Pazarı 11. Wci Forum 16 17 Ekim Tarihlerinde İstanbul’da

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Yeni İhracat Kapısı, Afrika Pazarı 11. Wci Forum 16 17 Ekim Tarihlerinde İstanbul’daAfrika Pazarı, 16-17 Ekim 2024 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan 11. WCI Forum’da masaya yatırılıyor. T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın katılımıyla gerçekleşecek etkinlikte, Sierra Leone Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Mohamed Juldeh Jalloh ve Güney Sudan Ticaret ve Sanayi Bakanı Joseph Moum Majak gibi önemli Afrika devlet adamları da yer alacak. Ayrıca, Türkiye ihracatının önde gelen temsilcileri arasında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve MÜSİAD gibi iş dünyasının önde gelen isimleri de açılışta hazır bulunacak. Bu yıl “Afrika’ya Yatırım, Geleceğe Yatırım” temasıyla gerçekleşecek forumda, Afrika pazarının Türkiye için yeni ticaret yolları açma potansiyeli derinlemesine ele alınacak.

3 Trilyon Dolarlık Afrika Pazarı, Türkiye İçin Yeni Bir Seçenek mi?

1.5 milyar nüfusa sahip, 54 ülkeden oluşan Afrika kıtası, hâlâ ihtiyaç duyduğu ürünlerin %87’sini dış ticaret ortaklarından karşılıyor. Yeni açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) ihracat odaklı büyüme stratejisine vurgu yapılırken, bu devasa pazarda Türkiye’nin nasıl bir rol oynayacağı tartışma konusu. Nijer, Mali ve Burkina Faso gibi siyasi istikrarsızlık yaşayan ülkelerin Avrupa dışındaki ticaret ortaklarına yönelme arayışları, Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor.

Sahra Altı Afrika Ülkeleri Türkiye KOBİ’leriyle Buluşuyor

Özellikle Sahra Altı Afrika ülkelerinden 1.500 Afrikalı alıcı, İstanbul’da Türkiye’nin dört bir yanından gelen KOBİ temsilcileri ile bir araya gelecek. Türkiye’nin 81 ilinin 70’inden katılım gösterecek olan 500 KOBİ temsilcisi, Afrika’nın yükselen talebiyle Türkiye’nin ihracat hacmini genişletme ve yeni ticaret ortaklıkları oluşturma amacıyla iş görüşmeleri gerçekleştirecek. Bu buluşmalar, zor geçmesi öngörülen 2024’ün son çeyreği ve 2025 yılı için Türkiye ihracat haritasında yeni seçenekler sunabilir.

Utku Bengisu: “Afrika, Türkiye’nin İhracatında Yeni Bir Dönemi Başlatacak”

WCI Forum Başkanı Utku Bengisu, Afrika pazarının Türkiye ihracatında yaratacağı potansiyelin altını çizerek şu ifadelerde bulundu:
“Afrika, giderek artan nüfusu, gelişen ekonomileri ve stratejik önemiyle Türkiye için büyük fırsatlar barındırıyor. Afrika pazarının sunduğu bu yeni fırsatlar, ihracatçı KOBİ’lerimiz için geniş bir yelpazede işbirliği olasılıkları yaratacak. Bu forum, yalnızca ticaret hacmimizi artırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin Afrika ile olan ilişkilerini daha da derinleştirecek. 2025 ve sonrasında Afrika, Türkiye’nin ihracatında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.”

Gana, Onur Konuğu Ülke Olarak Öne Çıkıyor

11. Wci Forum’un onur konuğu olan  Gana, 76 milyar dolarlık ekonomisiyle dikkat çekiyor. Gana, Burundi, Togo, Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden bakanlar ve Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Sayın Prof. Dr. Ömer Bolat’ın açılış konuşmaları ile başlayacak forumda, iki gün süresince bayilik anlaşmaları, yeni siparişler ve Afrika’ya yönelik tedarik zinciri fırsatları ele alınacak.

Türkiye’nin İhracat Hedefleri İçin Afrika Anahtar Rol Oynayacak mı?

Yeni OVP’de geriye doğru revize edilen 13 milyar dolarlık ihracat hedefinin Afrika kıtası üzerinden sağlanabilecek yükselen taleplerle yeniden ivme kazanması amaçlanıyor. 35.5 milyar dolar seviyesinde olan mevcut ticaret hacminin, forumda gerçekleştirilecek anlaşmalar sayesinde 40 milyar doların üzerine çıkması hedefleniyor.

16-17 Ekim tarihlerinde İstanbul WOW Convention Center’da düzenlenecek olan 11. WCI Forum, Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme stratejisinde Afrika’yı önemli bir partner olarak konumlandırma yolunda atılacak adımlar için hayati bir fırsat sunuyor. Forum, hem Afrika hem de Türkiye için yeni ticaret kanallarının açılmasına vesile olacak.

EİB’den Eylül Ayında 1 Milyar 542 Milyon Dolarlık İhracat

Ei̇b’den Eylül Ayında 1 Milyar 542 Milyon Dolarlık İhracat

Ei̇b’den Eylül Ayında 1 Milyar 542 Milyon Dolarlık İhracatEge İhracatçı Birlikleri eylül ayında 1 milyar 542 milyon dolarlık ihracata imza attı. EİB, 2023 yılı eylül ayındaki 1 milyar 511 milyon dolarlık ihracatını yüzde 2 ileri taşımış oldu.EİB’nin 2024 yılının 9 aylık döneminde ihracatı yatay bir seyirle 13 milyar 626 milyon dolar olurken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı da 18 milyar 203 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.Eylül ayında Türkiye’nin ihracatıysa yüzde 1,8’lik kayıpla 22 milyar 411 milyon dolardan 22 milyar 7 milyon dolara geriledi.

EİB bünyesindeki sanayi sektörleri eylül ayında 775,5 milyon dolar ihracat yapma başarısı gösterirken, tarım sektörlerinin ihracatı yüzde 11’lik artışla 592 milyon dolardan 655,6 milyon dolara yükseldi. 2024 yılında her ay yeni bir ihracat rekoru kıran madencilik sektörü eylül ayında ihracatını yüzde 30 artırdı ve 110 milyon dolarlık ihracatla başarılarına yeni bir halka ekledi.Eylül ayında, Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 8 tanesi ihracatını artırmayı başarırken, 4 tanesi 2023 yılı eylül ayı ihracat rakamının gerisinde kaldı.

Demir Zirvedeki Yerini Korudu

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, eylül ayında 213,5 milyon dolarlık ihracatla EİB çatısı altındaki 12 ihracatçı birliği arasında zirvedeki yerini korudu.Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 16’lık artışla 128 milyon dolardan 149 milyon dolara taşıdı ve zirve ortaklığını sürdürdü.

İhracat Artış Rekortmeni Kuru Meyve

2024/25 sezonunda kuru incir ihracatının iki hafta öne çekilmesi Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin eylül ayı ihracatının yüzde 44’lük artışla 82 milyon dolardan 118,6 milyon dolara ulaşmasını sağladı. EKMİB, eylül ayında EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliği arasında ihracat artış rekortmeni oldu.

Hazırgiyim İhracatı 3 Aydır Artıyor 

Döviz kurundaki artışın enflasyon rakamlarının gerisinde kalması ve ihraç pazarlarındaki resesyon nedeniyle zorlu bir süreçten geçen Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, temmuz ve ağustos ayından sonra eylül ayında da ihracatını yüzde 7’lik artışla 109 milyon dolardan 117 milyon dolara taşıdı.Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, eylül ayında 113 milyon dolarlık ihracat yapma başarısı gösterirken, son 1 yıllık ihracatı 1 milyar 350 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Maden İhracatı Yüzde 30 Arttı

Ege Maden İhracatçıları Birliği eylül ayında 2024 yılındaki başarı halkalarına bir yenisini ekledi. Eylül ayında ihracatını yüzde 30’luk artışla 85 milyon dolardan 110 milyon dolara ilerleten EMİB, son 1 yıllık dönemde ihracatını yüzde 13’lük yükselişle 1 milyar 91 milyon dolardan 1 milyar 237 milyon dolara ilerletti.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği eylül ayında 82 milyon dolarlık ihracata imza atarken, 2023 yılı eylül ayındaki 77 milyon dolarlık ihracatını yüzde 7 artırmayı başardı.Türkiye’deki tüm tütün ve tütün mamulleri ihracatçılarını çatısı altında buluşturan Ege Tütün İhracatçıları Birliği, 2024 yılı eylül ayında Türkiye’ye 74,3 milyon dolar döviz kazandırdı.Mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörlerini bünyesinde birleştiren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Eylül ayında 73 milyon dolar ihracat yaptı.

Yeni sezona hazırlanan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği eylül ayını 44 milyon 102 bin dolarlık ihracatla geride bıraktı.Emek yoğun sektörlerin yaşadığı sıkıntıları yoğun bir şekilde yaşayan Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği eylül ayında 32 milyon dolarlık ihracat yaparken, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 13,3 milyon dolarlık ihracatla eylül ayını tamamladı.

Ege Bölgesi’nin Eylül Ayı İhracatı 2 Milyar 656 Milyon Dolar 

Ege Bölgesi’nin eylül ayı ihracatı 2 milyar 656 milyon dolar olurken, İzmir, 1 milyar 408 milyon dolarlık ihracata imza attı. İzmir’in ihracatını iki serbest bölge 278 milyon dolarlık destek verdi. İzmir, Ege Bölgesi ihracatından yüzde 53 pay aldı.Manisa, 488 milyon dolarlık ihracatla İzmir’i takibini sürdürürken, Denizli, eylül ayında 400 milyon dolarlık ihracatı hanesine yazdırdı.Aydın, 93,6 milyon dolarlık ihracatla eylül ayını geride bırakırken, Muğla 89 milyon dolar, Balıkesir 85 milyon dolar ihracat yapma başarısı gösterdiler.

Eylül ayında Kütahya 35 milyon dolarlık, Afyon 29 milyon dolarlık ve Uşak 27,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiler.Ege İhracatçı Birlikleri üyelerinin en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında Almanya 1 milyar 522 milyon dolarla ilk sıradaki yerini korurken, İngiltere 1 milyar 229 milyon dolarlık taleple ikinci ve Amerika Birleşik Devletleri 1 milyar 18 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. Bu ülkeleri Irak ve İtalya izledi.

Eskinazi; “İhracatçı kredi taahhütlerini yerine getirmek için zorunlu ihracat yapıyor”

İhracatçıların kredi taahhütlerini yerine getirmek için ihracat yapmak zorunda oldukları bir süreci yaşadıklarını dillendiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, rekabetçiliklerini kaybettiklerini, zaman zaman zararına ihracat yapmak durumunda kaldıklarını paylaştı.

2024 yılına girerken son çeyrekten daha umutlu olduklarını hatırlatan Eskinazi, “Mevcut konjonktürde ayakta kalmaya çalışıyoruz. 2025 yılında da benzer bir tablo öngörüyoruz. Orta Vadeli Programa göre döviz kurlarındaki artış 2025 yılında da enflasyon rakamlarının altında kalacak görünüyor. TCMB’nın ihracatçıdan aldığı döviz kurundaki yüzde 2’lik farkın yüzde 5’e çıkarılması durumunda ihracatçı bir nebze rahatlayabilir” diye konuştu.

Yenilenebilir Enerji Sigortalarında Maddi Hasar ve Finansal Kayıp Öne Çıkıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Yenilenebilir Enerji Sigortalarında Maddi Hasar Ve Finansal Kayıp Öne Çıkıyor

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Yenilenebilir Enerji Sigortalarında Maddi Hasar Ve Finansal Kayıp Öne ÇıkıyorTürkiye’de yenilenebilir enerji sektörünün hem iç hem de dış dinamikler nedeniyle hızla büyümekte ve gelişmekte olan enerji sektörü, 2035 yılı  yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının %55’e yükseltilmesi hedeflenmektedir. Bu artış, doğal olarak enerji projelerinin sigorta ihtiyacını da artırmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde maddi hasar ve kar kaybı gibi geleneksel sigorta çözümlerinin yanı sıra  maddi hasara  bağlı olmayan  performans  kayıpları, iklim değişiklikleri  gibi sebeplerden kaynaklanan  finansal kayıpların sigorta  vasıtası ile  teminat altına alınması daha sık gündeme gelmektedir.

Türkiye’de yenilenebilir enerji sektörü gelişmeye devam ediyor. Bu büyüme, sigorta sektöründe de enerjinin payını gün geçtikçe artırıyor. Özellikle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi projelerinin, enerji  politikaları ve verilen teşviklerin de  etkisi ile  yatırımcılar tarafından büyük ilgi görüyor, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından yapılan açıklamaya göre önümüzdeki 12 yıl boyunca her yıl 3,5 GW güneş ve 1,5 GW rüzgâr santralinin devreye alınması ve 2035 yılı  yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının %55’e yükseltilmesi hedefleniyor. Bu artış, doğal olarak enerji projelerinin sigorta ihtiyacını da artırmaktadır.

Altyapı Hazırlıkları ve Stratejik Planlamalar Öne Çıkıyor

Yenilenebilir enerji kaynaklarının yerel olarak temin edilmesi ile birlikte doğalgaz,  petrol, kömür gibi  hammadde ithalatının, dolayısıyla da dışa bağımlılığın azaldığına dikkat çeken Ülkem Devrim Aksar, “Konvansiyonel enerji üretiminden yenilenebilir enerjiye geçiş  global ölçekte devletler ve kamu yöneticileri  tarafından geniş destek görmektedir. Örneğin Avrupa Birliği  Konseyi tarafından kabul edilen Yenilenebilir Enerji Direktifi’ne göre; AB’nin toplam enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının 2030 yılına kadar % 42.5’e çıkartılması planlanmıştır. Öte yandan bu geçiş sürecinde elbette bazı zorluklar ile karşılaşılmaktadır. En önemli engel enerji altyapısının yeterli olmaması veya   modernize edilmesi zorunluluğudur. Altyapı dönüşümünün enerji yatırımlarının hızına yetişememesi dönüşümü yavaşlatacaktır. Bir diğer potansiyel sorun da üretilen enerjinin depolanmasıdır.

Konvansiyonel enerjiden farklı olarak yenilenebilir enerji  güneşli  gün sayısı, rüzgarlı gün sayısı gibi  tamamen hava ve iklim etkenlerine bağlı olduğundan  şartların uygun olduğu zaman üretilen enerjinin depolanması ve ihtiyaç olduğunda kullanıması önem arz etmektedir. Ancak enerji depolama teknolojisi halen gelişmekte olup maliyeti yüksek bir yatırımdır. Genel olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının geniş kullanımı hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli faydalar sağlar. Bu geçişin başarılı olabilmesi için karşılaşılan zorlukların üstesinden gelinmesi ve stratejik planlamaların yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Başlıca Risk, Maddi Hasar ve Finansal Kayıplar

Yenilenebilir enerji proje yatırımlarındaki risklere dikkat çeken Ülkem Devrim Aksar, şunları söyledi: “Başlıca risk olarak görülen faktörlerden biri inşaat ve montaj sürecinde meydana  gelebilecek maddi hasarlar ve buna bağlı olarak finansal kayıplardır. Operasyonel hatalar,  tabii olaylar, kötü  niyetli hareketler gibi  sebeplerden kaynaklanan maddi hasarları ve buna bağlı finansal kayıplar geleneksel sigorta ürünleri vasıtası ile teminat altına alınmaktadır. Öte yandan risklerin çeşitliliği beraberinde farklı sigorta ürünlerinin kullanımı ile risk transferinin yapılması ihtiyacı doğurmaktadır. Örnek olarak siber  saldırılara  karşı siber   güvenlik sigortaları; yetersiz  yağış,  rüzgar veya güneş eksikliğinden kaynaklanacak finansal  kayıplar için iklim türevleri olarak adlandırılan parametrik sigorta ürünleri sayılabilir. Yenilenebilir enerji projelerinin sigorta gereksinimleri, projenin ölçeği, tipi ve yerel düzenlemelere bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, her proje için özelleştirilmiş bir sigorta planı oluşturmak önemlidir. Sigorta brokerleri veya danışmanları ile çalışarak, projeye özgü riskler ve ihtiyaçlar doğrultusunda uygun sigorta çözümleri belirlenmelidir. Sigorta ürünlerinin çeşitlenmesi, regülasyon ve destekleyici politikalar, yenilenebilir enerji sektörüne yönelik risk yönetimi ve uzmanlık ile sürdürülebilirlik ve yeşil sigorta kapsamındaki çalışmalara daha fazla önem verilmesi gerekir.”

ERP Satın Alma Süreçlerindeki Rus Ruleti Tipi Satın Alma ve İşletmenin Kendi Implementasyonu: Kapsamlı Bir Değerlendirme

Erp Satın Alma

ERP Satın Alma Süreçlerindeki Rus Ruleti Tipi Satın Alma ve İşletmenin Kendi Implementasyonu: Kapsamlı Bir Değerlendirme

Olgar Ataseven

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Bu hafta yine Kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemlerinin satın alımını konuşalım istiyorum. Malum ERP’ler büyüyen ve büyümüş tüm işletmelerin operasyonlarını daha etkin yönetmesi ve rekabet avantajı sağlaması için önemli araçlar haline geldi. Ancak, doğru ERP sisteminin seçimi ve başarılı bir şekilde uygulanması, işletmeler için zorlu bir süreç olabilir. Bunu daha önceki yazılarımda bulabilirsiniz. Bu sefer, ERP satın alma süreçlerinde yaygın olarak kullanılan iki farklı yaklaşımı inceleyeceğim: “Rus Ruleti” tipi satın alma ve işletmenin kendi implementasyonu. Diyeceksiniz ki “Rus Ruleti” nin ne işi var burada ama yazının sonuna kadar okuyun lütfen. Ama belki bilmeyenler vardır. Önce kısa bir tanım verelim. Rus Ruleti, riskin ve belirsizliğin yüksek olduğu bir şans oyunudur; oyuncular, kurşun dolu bir tabancayı rastgele ateşleyerek hayatlarını tehlikeye atar. Bu kısa açıklamadan sonra gelin her iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları değerlendirilecek, doğru seçim için dikkat edilmesi gereken kriterleri ele alalım. 

Rus Ruleti Tipi Satın Alma Nedir?

Erp Satın AlmaBu yöntemde, ERP projesinin sorumluluğu genellikle bir danışmanlık firması veya sistem entegratörüne devredilir. Müşteri, bu dış kaynağın uzmanlığına güvenerek proje yönetiminde daha pasif bir rol üstlenir. Çok tanıdık geldi değil mi? Hep uyguladığımız yöntem. Ama unutmayın işte tam da bu yöntem istatistiksel olarak tüm IT projelerinin %50’den fazlasının çöp olmasına sebep oluyor. Hiç mi avantajı yok! Tabi ki var. Ama size aynı zamanda dezavantajlarını da sayalım.

  • Avantajlar:
    • Hızlı Uygulama: Deneyimli dış ekipler sayesinde, proje uygulaması daha kısa sürede tamamlanabilir.
    • Uzmanlık: Danışmanlık firmalarının ERP sistemleri konusunda derinlemesine bilgiye sahip olması, en iyi uygulamaların hayata geçirilmesini sağlar.
    • Risk Paylaşımı: Projedeki olası riskler, danışmanlık firmasıyla paylaşılır, bu da müşteri üzerindeki baskıyı azaltır. 
  • Dezavantajlar:
    • Yüksek Maliyet: Danışmanlık hizmetleri, ERP projesinin toplam maliyetini artırabilir.
    • Bağımlılık: İşletme, proje boyunca dış kaynağa bağımlı hale gelir ve iç kontrol azalır.
    • Kontrol Eksikliği: İşletmenin proje sürecindeki kontrolü sınırlıdır, bu da sonuçları tam anlamıyla öngörememeye neden olabilir.
    • Uzun Vadeli Maliyetler: Projenin tamamlanmasından sonra da danışmanlık hizmetlerine devam edilmesi, işletmeye uzun vadede ek maliyet yükleyebilir.

İşletmenin Kendi Implementasyonu Nedir?

Gelelim diğer yaklaşıma. Bu yaklaşımda, işletme kendi iç kaynaklarını kullanarak ERP sistemini kurar ve yönetir. Dış kaynak desteği sınırlı tutulur ve uygulama sürecinin sorumluluğu tamamen işletmeye aittir. Anlayacağınız göbek kordonunu kendiniz kesersiniz. Bu söylediğim kulağa tanıdık gelmeyebilir ve ayrıca buna imkan veren altyapısı uygun yazılımların satın alınması gerekiyor. Dolayısı ile bu yöntemde her kuşun eti yenmiyor. Ama yine de avantaj ve dezavantajlarına bakalım.

  • Avantajlar:
    • Maliyet Etkinliği: Danışmanlık hizmetlerine olan ihtiyaç azaldığından, proje daha düşük maliyetle tamamlanabilir.
    • Tam Kontrol: İşletme, projenin her aşamasında söz sahibi olur, bu da stratejik karar alma süreçlerini güçlendirir.
    • Esneklik: İşletmenin kendine özgü ihtiyaçlarına göre özel çözümler geliştirilir.
    • Çalışan Katılımı: Projeye dahil olan çalışanlar, ERP sistemine daha hızlı adapte olabilir ve sahiplenir. 
  • Dezavantajlar:
    • Uzun Süreç: İşletmenin kendi ekibiyle çalışması daha uzun bir uygulama süreci gerektirebilir.
    • Uzmanlık Eksikliği: İç ekiplerde yeterli ERP deneyimi olmaması, uygulamanın zorlu geçmesine neden olabilir.
    • Turnover Oranı: İşletmelerin kendi içindeki uzmanları doğru bir kariyer çizgisinde ve olabildiğince uzun bir süre elde tutacak önlemleri almadığında şirket içi bilgi aktarımı işleri sekteye uğratabilir. Yüksek turnover yüksek maliyettir.
    • Yüksek Risk: Başarısız bir implementasyon, iş süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve mali kayıplara yol açabilir.

Hibrit Yaklaşım: İki Yöntemin En İyi Yönlerini Birleştirmek

Ben açıkçası uzun süredir IT endüstrisinin içinde biri olarak ERP konusunda eğer şirket içi uygun organizasyon, bütçe var ise orta bir yol tutulması gerektiğini savunuyorum. Her iki yöntem arasında denge kurmak isteyen işletmeler, hibrit yaklaşımları tercih edebilir. Bu modelde, kritik görevler dış kaynaklarla yönetilirken, diğer süreçler iç kaynaklarla tamamlanır. Bu sayede, işletme hem dış kaynak uzmanlığından faydalanır hem de proje üzerindeki kontrolünü kaybetmez.

Başarı Kriterleri: Hangi Yaklaşım Daha İdeal?

Bu soru gerçekten tek bir cevap içermiyor. Dolayısı ile işletmelerin kendi yapıları ile bağlantılı değişiyor. Bu yöntemler seçilirken bir ERP projesinin başarısının, birkaç temel kriter üzerinden değerlendirilebileceğini hatırlatmakta fayda var.

  • Yatırım Getirisi (ROI): ERP projesinin işletmeye getirdiği kazanç, yapılan yatırımın ne kadarını geri kazandırıyor?
  • Kullanıcı Kabulü: Çalışanların yeni sisteme uyumu ve sistemle ne kadar verimli çalıştığı.
  • Süreç İyileştirmeleri: ERP’nin iş süreçlerine getirdiği iyileştirmeler ve verimlilik artışı.
  • Veri Kalitesi: ERP sisteminde yer alan verilerin doğruluğu ve güvenilirliği.

Risk Yönetimi: Sürecin Pürüzsüz İlerlemesi İçin Alınacak Önlemler

Açıkçası ben şahsen kaynakların israfına oldukça karşıyım. Kurumların kendi risklerini doğru değerlendirmesini ve ellerindeki varlıkları kaybetmemesini istiyorum. Her iki yöntemde de proje boyunca karşılaşılabilecek riskler bulunur. Bunları iyi değerlendirmek gerekiyor. Bu risklerin yönetimi, başarılı bir ERP implementasyonu için hayati öneme sahiptir:

  • Bütçe Aşımı: Projenin planlanan bütçeyi aşması olasıdır.
  • Zaman Aşımı: Projenin hedeflenen süreden daha uzun sürmesi.
  • Kullanıcı Direnci: Çalışanların yeni ERP sistemine uyum sağlamakta zorlanması.
  • Veri Migrasyonu Sorunları: Mevcut verilerin yeni sisteme aktarılmasında yaşanabilecek zorluklar.

Bu risklerin önüne geçmek için detaylı bir proje planı yapılmalı ve olası sorunlar için önleyici tedbirler alınmalıdır.

ERP satın alma sürecinde işletmelerin karşısında yukarıdaki iki temel seçeneğin sizin işletmenizdeki konumunu değerlendirmek size düşüyor. Şahsen çalışanların topu başkasına atacağı yani her durumda şirket dışında bir ekibin, başarısızlık olması durumunda vurulacağı Rus Ruleti tipi satın alma bana daha soğuk geliyor. Çünkü her iki taraf için de zaten bir kurşun var. Bunun nasıl kullanılacağı önemli. Bir adım ötesinde ise kimseye kurşun sıkmadan üzümü yemel var! Özellikle bu yazıyı kamuda satın alma yöneticilerin okuması dileği ile başarılı ve riski azaltılmış projeler diliyorum. 

Yapay Zeka Destekli Haber Doğrulama: Dijital Dünyada Gerçeği Arama

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Yapay Zeka Destekli Haber Doğrulama Dijital Dünyada Gerçeği Arama

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Yapay Zeka Destekli Haber Doğrulama Dijital Dünyada Gerçeği AramaDijital çağda haberlerin hızla yayılması, medya tüketiminde büyük bir dönüşümü de beraberinde getirdi. Sosyal medya platformlarının ve dijital haber sitelerinin hızla artması, haberlere anında erişim sağlarken, doğruluğu sorgulanan pek çok yanlış bilginin de yayılmasına neden oluyor. Bu noktada, yapay zeka (YZ), haber kaynaklarının doğrulanmasında önemli bir rol oynamaya başladı. Yapay zekanın haber doğrulama süreçlerindeki kullanımını, avantajlarını, zorluklarını ve gelecekteki potansiyeli.

Yanlış Bilgi ve Sahte Haberlerin Yayılma Sorunu

Yanlış bilgi (misinformation) ve sahte haberler (fake news), özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte daha büyük bir sorun haline geldi. Yanlış bilginin yayılması, toplumsal algıyı olumsuz yönde etkileyebilir ve hatta seçim süreçlerine müdahale edebilir. Yanlış bilginin hızlı yayılmasını önlemek ve doğru bilgilere ulaşmayı sağlamak, medya kuruluşları için önemli bir öncelik haline gelmiştir.

YZ’nin Haber Doğrulamadaki Rolü

Yapay zeka, büyük veri setleriyle çalışarak, haber içeriklerinin doğruluğunu hızlı ve etkili bir şekilde değerlendirebilir. YZ’nin haber doğrulamada kullanımı, birkaç temel bileşen üzerinden ilerler:

Doğal Dil İşleme (Doğal Dil İşleme-NLP)

Doğal dil işleme teknolojileri, haber metinlerini anlamak ve analiz etmek için kullanılır. YZ algoritmaları, haberlerde kullanılan dilin yapısını, kalıplarını ve içeriklerini analiz ederek haberin güvenilirliği konusunda değerlendirmeler yapabilir. Örneğin, belirli kelime kalıplarının sıkça tekrarlanması, haberin manipülatif bir amaç taşıyabileceğini gösterebilir.

Metin ve İçerik Analizi

YZ, bir haberin doğruluğunu değerlendirmek için haberin kaynağını, kullanılan dilin tonunu, kullanılan görsel veya videoların geçmişini ve haberin daha önceki versiyonlarıyla karşılaştırmasını yapabilir. Bu analizler, özellikle sahte haberlerin önceden belirlenen kalıplarla eşleşip eşleşmediğini kontrol etmeyi sağlar. Aynı zamanda, bir haberin daha önce sahte olarak tanımlanan kaynaklardan gelmesi durumunda da YZ uyarılar verebilir.

Kaynakların Otomatik Doğrulanması

Yapay zeka, haberlerin doğruluğunu belirlemek için kaynakları çapraz doğrulama yeteneğine sahiptir. Bir haberde verilen bilgilerin başka güvenilir kaynaklarla uyuşup uyuşmadığını kontrol ederek haberin güvenilirliği konusunda fikir verebilir. YZ, internetteki yüzlerce farklı kaynağı hızlı bir şekilde tarayarak haberin doğru olup olmadığını anlamaya çalışır. Bu, özellikle acil durumlarda veya hızlı gelişen olaylarda oldukça faydalı olabilir.

YZ’nin Haber Doğrulama Sürecindeki Avantajları

Yapay zeka destekli haber doğrulama sistemlerinin, geleneksel yöntemlere kıyasla birçok avantajı vardır:

Hız

YZ, insan müdahalesine gerek kalmadan haberleri hızlıca tarayıp analiz edebilir. Büyük veri kümeleri üzerinde çalışarak, bir haberin ne kadar doğru olabileceğini birkaç saniye içinde değerlendirebilir. Bu, özellikle sosyal medya gibi platformlarda sahte haberlerin yayılmasını engellemede kritik bir rol oynar.

Veri Kapsamı

Bir insanın manuel olarak doğrulaması imkânsız olan milyonlarca haberi, YZ sistemleri geniş veri kümelerini analiz ederek inceleyebilir. Bu, özellikle büyük çaplı haber organizasyonları ve sosyal medya platformları için önemlidir. YZ sistemleri, farklı dillerde ve farklı bölgelerdeki haberleri analiz edebilir.

Objektiflik

Yapay zeka, insanlar gibi önyargılara sahip değildir. Yalnızca algoritmik analizlere ve verilere dayalı kararlar verir. Bu sayede, bir haberin doğruluğunu değerlendirirken daha tarafsız bir bakış açısı sağlayabilir.

YZ Kullanımının Zorlukları

Her ne kadar yapay zeka haber doğrulama sürecinde güçlü bir araç olarak görülse de, bazı zorluklar ve sınırlamalar mevcuttur:

Algoritmaların Şeffaflığı

YZ sistemlerinin nasıl çalıştığına dair şeffaflık eksikliği, bu sistemlere olan güveni zedeleyebilir. Algoritmaların hangi kriterlere göre haberleri doğruladığı ve nasıl sonuçlara ulaştığı konusunda daha fazla açıklık gerekmektedir. Bu, özellikle insan gözetimi olmadan çalışan sistemlerde önem kazanır.

Yanlış Pozitifler ve Negatifler

YZ sistemleri, bazı durumlarda yanlış pozitif (doğru haberin sahte olarak etiketlenmesi) veya yanlış negatif (sahte haberin doğru olarak kabul edilmesi) sonuçlar verebilir. Bu tür hatalar, YZ sistemlerinin güvenilirliğini olumsuz etkileyebilir. Algoritmaların bu tür hataları en aza indirmesi için sürekli olarak eğitilmesi ve güncellenmesi gerekir.

Sosyal ve Kültürel Farklılıklar

Yapay zeka, haberlerin kültürel ve sosyal bağlamını her zaman doğru bir şekilde anlamayabilir. Özellikle farklı kültürel normlara ve dile sahip bölgelerdeki haberlerin doğruluğunu değerlendirirken bu durum bir engel teşkil edebilir. Algoritmaların yerel bağlamı anlamak üzere daha fazla veriyle beslenmesi gerekmektedir.

Gelecekte YZ ile Haber Doğrulama

Gelecekte yapay zeka teknolojilerinin daha da gelişmesiyle, haber doğrulama sistemlerinin daha sofistike hale gelmesi beklenmektedir. Özellikle makine öğrenimi ve derin öğrenme gibi teknolojilerin daha etkin bir şekilde kullanılmasıyla, haberlerin doğruluğunu daha hassas bir şekilde değerlendiren sistemler ortaya çıkacaktır.

Öğrenen Sistemler

Makine öğrenimi algoritmaları, zamanla daha fazla veri topladıkça kendilerini geliştirir. Bu sayede, YZ sistemleri sahte haberleri daha etkili bir şekilde tespit edebilecek ve doğrulama süreçlerinde daha az hata yapacaktır.

İnsan-YZ İşbirliği

Tamamen otomatik sistemlerin dışında, YZ destekli insan gözetimindeki doğrulama süreçlerinin daha verimli sonuçlar vermesi beklenmektedir. İnsan doğrulayıcılar, YZ’nin yaptığı analizleri gözden geçirerek nihai kararları verebilir. Bu, YZ’nin yaptığı küçük hataları düzeltmek ve haberlerin daha güvenilir bir şekilde değerlendirilmesini sağlamak açısından önemlidir.

Yapay zeka, dijital çağın getirdiği yanlış bilgi ve sahte haber yayılma sorunlarına karşı güçlü bir çözüm sunmaktadır. YZ destekli haber doğrulama sistemleri, hızları, kapsamları ve objektiflikleriyle gelecekte medya güvenilirliğini artırma potansiyeline sahiptir. Ancak, bu sistemlerin daha da gelişmesi ve toplumsal kabul görmesi için şeffaflık, kültürel farkındalık ve insan denetimi gibi unsurların dikkate alınması önemlidir. YZ ve insan işbirliğiyle çalışan doğrulama süreçleri, medya ekosisteminde daha güvenilir ve doğru bilgilere ulaşmanın anahtarı olacaktır.

Egeli İhracatçılar Demirci Halısına Yatırım Yapıyor, Bu Projeyle Amaç Demirci’nin Halı İhracatını 10 Milyon Doların Üzerine Taşımak

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Egeli İhracatçılar Demirci Halısına Yatırım Yapıyor

Demirci Halıları Yeni OSB’de Dokunacak

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Egeli İhracatçılar Demirci Halısına Yatırım YapıyorYüzlerce yıldır Demircili kadınların evlerindeki halı tezgahlarında dokudukları Demirci halıları önümüzdeki süreçte Demirci’de kurulacak organize sanayi bölgesinde fabrikalarda dokunacak, Egeli ihracatçılar, Demirci Halıları dünyanın dört bir tarafına ihraç edilcek.Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Demirci Ticaret ve Sanayi Odası iş birliğinde ilçede faaliyet gösteren 20 halı firmasının katılımıyla “Halı İhracatını Geliştirme UR-GE Projesi” başlattı.

“Halı İhracatını Geliştirme UR-GE Projesi”nde ilk olarak 20 firmanın katılımıyla ihtiyaç analizi çalışmalarını başlattıklarını dile getiren Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, URGE Projesiyle Demirci’de halı sektöründe faaliyet gösteren firmaların uluslararası pazarlarda rekabet güçlerini arttırmayı, küresel ticaretten aldığı payın ve bilinirliğinin artırılması hedeflediklerini kaydetti.

Manisa’nın Demirci ilçesinin yün halı üretimi ve ihracatında önemli bir merkez olduğunu aktaran Eskinazi, “Demirci’de özellikle el dokuma halıları, yüksek kaliteli yün ipliklerle dokunmakta ve büyük oranda yurt dışına ihraç edilmekte. İlçeden 30’dan fazla ülkeye halı ihracatı yapılıyor. 2023 yılı verilerine göre Demirci’den 3 milyon dolarlık ihracat geliri elde edildi. Bu projeyle amacımız Demirci’nin halı ihracatını 10 milyon doların üzerine taşımak” şeklinde konuştu.

Demirci Ticaret ve Sanayi Odası’nda URGE Projesine katılan firmalarla bir araya geldikleri bilgisini veren Eskinazi sözlerine şöyle devam etti: “Proje katılımcısı firmaların ihtiyaç duyduğu sektörel eğitim ve danışmanlık faaliyetleri, hedef ülkelere yönelik ikili iş görüşmeleri, heyet çalışmaları, fuar ziyareti gibi müşteri bulma faaliyetlerine ETHİB olarak 85 yıllır deneyimimizle destek olacağız. Türkiye halı ihracatında yıllık 2,4 milyar dolar hacme ulaşmış durumda. Bu tür projelerle halı ihracatında kısa sürede 3 milyar doları aşacağımıza inanıyoruz.”

DTSO Başkanı Kabak: “Demirci OSB halı sektörüne ivme kazandıracak”

Demirci’de halı üreticisi ve ihracatçısı firmalara Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin “Halı İhracatını Geliştirme UR-GE Projesi”yle destek olmasından dolayı teşekkür eden Demirci Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kasım Kabak, Demirci’de kurulma çalışmaları süren Demirci Karma Organize Sanayi Bölgesi’nin Demirci’de halı sektörünün kümelenmesinin güçlenmesine katkı sağlayacağını dile getirdi.

840 dönümlük karma Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) yerleşim planı çalışmalarında son aşamaya gelindiğini ve ön tahsise açık halde olduğunu paylaşan Kabak, “Demirci, Organize Sanayi Bölgeleri yatırım teşviklerinde 4. Bölge konumunda. Birçok avantajı olan OSB, uzun yıllardır tekstil ve özellikle hazır giyim sektöründe çalışmış ve el becerisi olan kadın ve erkek personel varlığından dolayı, üretim yapacak yatırımcı firmalar için cazip konumda. Ayrıca, orman ürünleri işleyen firmalar, ilçede yetişen zeytin, ceviz, badem, kiraz, elma, hünnap, antep fıstığı, kestane vb. tarım ürünlerinin zenginliğinden dolayı ürün işleme, paketleme tesisleri, ilçede sayıca yüksek oranda büyük ve küçük baş hayvan varlığından dolayı, süt ve süt ürünleri üretimi, et kesim, işleme ve paketleme tesisleri için de avantajlı konumda. Yatırımcıları Demirci OSB’ye yatırım yapmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

Dokuma Kadin

Kuru İncirin İhraç Fiyatı Döviz Bazında Yüzde 29 Arttı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Kuru İncirin İhraç Fiyatı Döviz Bazında Yüzde 29 Arttı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Kuru İncirin İhraç Fiyatı Döviz Bazında Yüzde 29 ArttıCennet meyvesi kuru incir 2023/24 sezonunu yüzde 12’lik artışla 292 milyon dolarlık ihracat tutarıyla geride bıraktı. Türkiye, 2022/23 sezonunu 259 milyon dolar kuru incir ihracatıyla geride bırakmıştı.Kuru incir ihracatı miktar bazında yüzde 13’lük düşüşle 73 bin 337 tondan 63 bin 762 tona geriledi.

Miktar bazındaki düşüşe karşın Türk ihracatçıları kuru incirin ortalama ihraç fiyatını dolar bazında yüzde 29’luk artışla 3 bin 545 dolardan 4 bin 580 dolara taşıyıncı 2023/24 sezonunda Türkiye’nin döviz getirisi yüzde 12’lik artışla 292 milyon dolara ulaşmış oldu.

Türkiye’nin kuru incir üretim ve ihracatında dünya lideri olduğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, üreticiler, tüccarlar, üniversite, kamu ve ihracatçılar olarak iş birliği içinde hareket ederek 2023/24 sezonunda başarıyı yakaladıklarını vurguladı.

Kuru incirde aflatoksin ve okratoksinden dolayı sorun yaşamamak için sektör olarak çiftçiden rafa doğru bir sistem kurmak için çalıştıklarını anlatan Işık, “En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği’nde kontrol sıklığının artmaması için uzun yıllardır üreticilere kerevet ve ilek torbası dağıttık. 2023/24 sezonunda üreticilerden ürünü alan ihracatçı firmalarımızın kontrollerini yapabilmeleri için bütçe dahilinde UV lambalar satın alarak dağıtımını gerçekleştirdik. Üreticilerimize ayrıca ilek torbası dağıtımımızı sürdürdük. Kuru İncir Sektör Kurulumuzda sektörün tüm tarafları toplam kaliteyi artırmak adına çalışıyoruz” diye konuştu.

Kuru incirde 2024/25 sezonunun başladığını vurgulayan Işık, rekoltede 2023/24 sezonu benzeri bir rekolte beklediklerini kuru incir ihracatından 300 milyon dolar hedeflediklerini ifade etti.

Uzak Ülkeler Stratejisi Kuru İncirde Bire Bir Tuttu

Türkiye’nin ihracat pazarlarını çeşitlendirmek için Ticaret Bakanlığı’nın son yıllarda ortaya koyduğu uzak pazarlar stratejisi kuru incir ihracatında başarılı bir şekilde hayata geçti.Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, kuru incir ihracatında son 10 yıllık süreçte Amerika kıtasının payının yüzde 17’den yüzde 28’e yükseldiğini, aynı dönemde kuru incir ihracatımızda Uzakdoğu ülkelerinin payınında yüzde 12’den yüzde 15’e ilerlediğini, bu başarıda TURQUALITY ve URGE projeleri, fuarlar ve sektörel ticaret heyeti organizasyonlarının payının büyük olduğunu dile getirdi.

2023/24 sezonunda kuru incir ihracatında lider ülkenin 59 milyon 377 bin dolarlık ihracatla Amerika Birleşik Devletleri olduğunu paylaşan Işık sözlerini şöyle sürdürdü; “ABD’ye 2022/23 sezonunda ihracatımız 43 milyon dolardı. ABD’ye ihracatta yüzde 38’lik artış hızı yakaladık. İkinci sırada 33 milyon dolarla Fransa, üçüncü sırada 32 milyon dolarla Almanya yer aldı. Kanada’ya 14,6 milyon dolarlık, İtalya’ya 13,6 milyon dolarlık, Japonya’ya 13,2 milyon dolarlık kuru incir ihracatı gerçekleştirdik. 2023/24 sezonunda kuru incir ihraç ettiğimiz ülke sayısı 107 oldu.”