TSKB Ekonomik Araştırmalar “Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı” İsimli Yeni Raporunu Yayımladı

Satın Alma Eğitimleri Haber Tskb Ekonomik Araştırmalar “toparlanmanın ötesinde Afet Dayanıklılığı” İsimli Yeni Raporunu Yayımladı

TSKB Ekonomik Araştırmalar “Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı” İsimli Yeni Raporunu Yayımladı

Satın Alma Eğitimleri Haber Tskb Ekonomik Araştırmalar “toparlanmanın ötesinde Afet Dayanıklılığı” İsimli Yeni Raporunu YayımladıTSKB Ekonomik Araştırmalar, “Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı” başlıklı yeni afet raporunu yayımladı. Önümüzdeki yıllarda etkisini artırması beklenen sıcak hava dalgaları, fırtınalar, hortumlar, yoğun yağış gibi iklim ve hava olaylarının mevcut altyapı ile iş modelleri için yeni zorluklara sebep olabileceği belirtilen raporda, daha çetin çevre koşulları karşısında afet riskini azaltma ve dayanıklılık inşa etmenin önemine değiniliyor. 6 Şubat depremlerinin, Türkiye’deki deprem riskinin hatırlatıcısı olduğunun belirtildiği raporda, aşırı hava olaylarının 2023 yılında dikkat çekici bir yükselişle 1.500’e yaklaştığı bilgisi paylaşılıyor. Afet dayanıklılığının sonuçlara odaklanmaktan ziyade temel nedenlerle mücadele etmeyi gerektirdiği kaydedilen raporda, yapılan araştırmalara göre toplumların geleceğini korumak üzere afet riskini azaltmaya harcayacakları her 1 doların afet müdahalesinde 4 ila 7 dolar arasında tasarruf sağlayacağı hatırlatılıyor.

TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın 6 Şubat depremlerinden sonra doğal afetlerden kaynaklanan riskleri tanıma, değerlendirme ve anlama konusunda artan ihtiyacı dikkate alarak verdiği 3 yıllık taahhüdün bir ürünü niteliğinde yayımlanan söz konusu rapor, bu konuda yayımlanan dördüncü afet raporu olma özelliğini taşıyor. Afet risklerini ilgili tüm paydaşların gündeminde tutarak var olan farkındalığı artırmayı amaçlayan TSKB Ekonomik Araştırmalar, konuya dair son çalışmasını “Virgül – Deprem Yılı Tek Bir Yıl Değildir” ismiyle sunmuştu.

Afetlerin ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki etkilerinin ele alındığı raporda, afetlerin azaltılması ve dayanıklılık inşası için uzun vadeli stratejilerin önemi vurgulanıyor. 6 Şubat depremlerinin, Türkiye’deki deprem riskinin bir hatırlatıcısı olduğuna işaret edilen raporda, 2023’teki aşırı hava olaylarının sayısının kayda değer bir artışla 1.500’e yaklaştığına dikkat çekiliyor. Afet riski ile yoksulluğun azaltılması ve kapsayıcı büyüme gibi temel hedefler arasındaki bağlantının daha görünür hale geldiği vurgulanan raporda, afet dayanıklılığı oluşturmada uzun vadeli bir yaklaşıma olan ihtiyacın yaygın olarak kabul edildiği ifade ediliyor.

Afet dayanıklılığının sonuçlara odaklanmaktan ziyade, temel nedenlerle mücadele etmeyi gerektirdiği kaydedilen raporda, konuyla ilgili yeni araştırmaların afet riskini azaltmaya harcanan her 1 doların afet müdahalesinde 4 ila 7 dolar tasarruf sağladığı hatırlatılıyor.

Toparlanmanın Ötesinde: Afet Dayanıklılığı raporunda öne çıkan satır başları şöyle sıralanıyor;

  • BM Çevre Programı (UNEP) son Uyum Açığı Raporu’na göre, gelişmekte olan ülkeler için uyum maliyetleri 215-387 milyar dolar aralığında değişiyor. Bu tahmin, uyum maliyetlerinin, yaklaşık 21 milyar dolar olan uluslararası kamu uyum finansmanı akışlarının 10-18 katı kadar olduğu anlamına geliyor. Raporda, uyum projelerinde yaşanan mevcut durgunlukla birlikte iklim risklerinin arttığı belirtiliyor.
  • Raporda, günümüzde giderek artan bir nüfusun şehirlerde yaşadığı bilgisi paylaşılırken son yirmi yılda, kentsel nüfusun küresel payının 10 yüzde puan artarak %57’ye yaklaştığı aktarılıyor.
  • Giderek daha fazla sayıda insan faaliyetine ev sahipliği yapan kıyı bölgeleri, küresel olarak deniz seviyelerinin yükselmesi ve devam eden kentsel gelişim göz önüne alındığında afetlere daha açık bir durumda yer alıyor.
  • Küresel ölçekte artan sıcaklıkları sınırlamak için gösterilen çabaların artmasına rağmen, iklim bilimcileri sel, kuraklık ve orman yangını gibi afetlerin daha olası olduğunu düşünüyor. İnsanların yaklaşık yüzde 40’ı halihazırda iklim açısından savunmasız bölgelerde yaşıyor.
  • Tskb LogoYüksek sismik aktivite ile karşı karşıya olan ülkelerin önünde daha zor bir görev bulunuyor. Deprem riski altındaki bölgelerin yeniden inşasına ek olarak, endüstriyel tesisleri güvenli bölgelere taşıyarak olası hasarı da azaltmaları gerekiyor. Diğer yandan, öğrenme kayıpları ile artan gelir eşitsizlikleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kalkınma üzerinde uzun vadeli etkileri olan olgular olarak etkilerin fiziksel kayıpların ötesinde olabileceği aktarılıyor.

Fırsatlar Denizi: Mavi Okyanus Stratejisi ile Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır?

Fırsatlar Denizi Mavi Okyanus Stratejisi Ile Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Fırsatlar Denizi: Mavi Okyanus Stratejisi ile Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır?

Fırsatlar Denizi Mavi Okyanus Stratejisi Ile Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDoç. Dr. Gözde MERT

Yazıma geçmeden önce, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, sevgi ve özlemle andığımı belirtmek isterim.

“Mavi okyanusa yelken aç; rekabeti değil, özgünlüğü seç.” – Doç. Dr. Gözde MERT

Günümüz iş dünyasında, birçok şirket kıyasıya rekabetin hüküm sürdüğü mevcut pazarlar için stratejiler geliştiriyor. Bu yoğun rekabet, şirketleri “kırmızı okyanus” olarak tanımlanan sıkışık pazarlarda kalmaya zorluyor. Ancak “Mavi Okyanus Stratejisi” ile tanımlanan yaklaşım, şirketlerin inovasyon ve yaratıcılık yoluyla keşfedilmemiş, yeni pazar alanları yaratmalarına imkan tanıyor. Peki, Mavi Okyanus Stratejisi nedir ve şirketler için neden bu kadar önemli? Bu stratejiyle şirketler yeni fırsatlar denizinde nasıl yelken açabilir?

Mavi Okyanus Stratejisi Nedir?

Chan Kim ve Renée Mauborgne tarafından 2005 yılında yayımlanan Blue Ocean Strategy adlı kitap, Mavi Okyanus Stratejisi’ni iş dünyasına tanıttı. Bu strateji, yoğun rekabetin olduğu kırmızı okyanuslar yerine, henüz rekabetin olmadığı yeni ve keşfedilmemiş pazarlara odaklanmayı önerir. Kırmızı okyanuslarda şirketler pazar payı kapmak için birbiriyle savaşırken, mavi okyanuslar yaratıcı bir yaklaşımla yeni müşteri taleplerine odaklanır. Bu yaklaşım, yenilikçi ürün ve hizmetlerle pazara yeni bir soluk getirme, dolayısıyla rekabeti etkisiz hale getirme amacını taşır.

Mavi Okyanus Stratejisi’nin Başarısını Sağlayan Birkaç Temel İlke Vardır:

Değer İnovasyonu: Mavi Okyanus Stratejisi’nin kalbinde yer alan “değer inovasyonu”, hem maliyetleri düşürerek hem de müşteri için yüksek değer yaratmayı hedefler. Bu yaklaşımla, şirketler piyasada daha önce görülmemiş özelliklere sahip ürünler sunabilirler. Örneğin, Airbnb, otelcilik sektöründe kendi mülkünü paylaşmak isteyen insanları ve konaklama arayan müşterileri bir araya getirerek devrim yarattı.

Rekabetten Kaçış: Geleneksel stratejilerde başarı, çoğu zaman rakiplerin üzerine çıkmaya dayanır. Ancak Mavi Okyanus Stratejisi, doğrudan rakiplerle savaşmak yerine, rekabetin olmadığı yeni alanlar keşfetmeyi önerir. Netflix’in DVD kiralama pazarında gösterdiği dönüşüm buna örnektir; rekabetin hâkim olduğu bir pazarda değil, dijital yayıncılıkta yenilik yarattı.

Yeni Talep Yaratma: Mavi okyanuslarda başarıya ulaşmanın en etkili yollarından biri de mevcut müşteri kitlesinin dışına çıkmak ve yeni talep yaratmaktır. Bunun için, potansiyel müşteri gruplarını tanımlamak ve onların henüz karşılanmamış ihtiyaçlarına yönelik yenilikçi çözümler geliştirmek gerekir.

Farklılaşma ve Maliyet Düşürme: Genelde şirketler, maliyet düşürme ile farklılaşma arasında bir tercih yapma zorunluluğunda kalır. Oysa Mavi Okyanus Stratejisi, maliyetleri azaltırken ürün veya hizmeti farklılaştırmayı önerir. Böylece müşterilere benzersiz bir değer sunulur.

Sürdürülebilirlik Görsel

Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır?

Şirketlerin yeni pazarlar oluştururken dikkat etmesi gereken birkaç adım vardır:

  1. Müşteri İhtiyaçlarını Derinlemesine Anlamak

Başarılı bir mavi okyanus stratejisi geliştirmek için öncelikle pazarın ihtiyaçlarını iyi anlamak gerekir. Özellikle henüz karşılanmamış veya göz ardı edilen müşteri gereksinimleri belirlenmeli ve bu ihtiyaçlara cevap verecek yenilikçi çözümler geliştirilmelidir. Örneğin, Tesla’nın elektrikli otomobil sektöründe yaptığı gibi, çevreye duyarlı ve yüksek performanslı araçlara olan talebi öngörmek yeni pazar yaratmada önemli bir adımdır.

  1. Değer İnovasyonuna Odaklanmak

Değer inovasyonu, geleneksel inovasyondan farklı olarak yalnızca ürün veya hizmeti geliştirmeyi değil, aynı zamanda maliyetleri düşürmeyi de hedefler. Bu nedenle, şirketler hem benzersiz ürün özellikleri sunmaya hem de bunu daha düşük maliyetle yapmaya odaklanmalıdır. Southwest Airlines, düşük maliyetli uçuş modeli ile yolculara uygun fiyatlı seyahat imkânı sunarak bu stratejiyi başarıyla uygulayan şirketlerden biridir.

  1. Rakip Analizinden Çok Pazar Analizine Yoğunlaşmak

Mavi okyanus stratejisinde odak noktası rakipler değil, pazardır. Bu yüzden, diğer şirketlerin yaptıklarını kopyalamak yerine, pazarda henüz kimsenin görmediği boşlukları tespit etmek önemlidir. Bu amaçla yapılacak analizler, müşteri beklentilerini farklı bir perspektiften görmeyi sağlayarak yeni fırsatlar sunar.

  1. Farklılaşma Stratejilerini Kullanmak

Farklılaşma, mavi okyanus stratejisinin olmazsa olmazıdır. Şirketler sundukları ürün veya hizmetlerin belirgin ve çarpıcı özelliklere sahip olmasını sağlamalıdır. Örneğin, Cirque du Soleil, geleneksel sirk gösterilerinin ötesine geçerek gösteriyi sanat ve müzikle birleştirdi ve yeni bir sirk deneyimi yarattı.

Mavi Okyanus Stratejisinin Başarı Örnekleri

Mavi Okyanus Stratejisi’nin başarısını gösteren pek çok örnek bulunmaktadır:

Apple: iPhone ile akıllı telefon pazarında tamamen yeni bir kategori yarattı ve pazarın çehresini değiştirdi.

Uber: Geleneksel taksi sektörüne alternatif olarak yenilikçi bir ulaşım modeli sundu ve dünyada hızla yayıldı.

Nintendo Wii: Yüksek çözünürlüklü grafik yarışına girmek yerine, kullanıcıya eğlenceyi odak alan, herkesin kolayca kullanabileceği bir oyun konsolu sundu.

Fırsatlar Denizi Sizi Bekliyor

Mavi Okyanus Stratejisi, geleneksel rekabet yaklaşımlarını geride bırakarak, daha özgün ve keşfedilmemiş alanlarda varlık göstermeyi sağlar. Şirketler, yenilikçi ürün ve hizmetlerle mevcut pazarın ötesine geçerek rekabetten uzaklaşabilir ve kendi fırsatlar denizini yaratabilir. Müşterilere daha fazla değer sunarak rekabetin olmadığı sularda faaliyet gösteren şirketler, hem müşteri memnuniyeti sağlar hem de pazarda benzersiz bir konuma sahip olur.

Mavi Okyanus Stratejisi, inovasyonun sınır tanımadığını ve fırsatların her daim geniş bir denizde yer aldığını gösterir. Rekabetin ötesine geçmeye ve kendi mavi okyanusunuzu yaratmaya hazır mısınız?

Fırsatlar Denizi Mavi Okyanus Stratejisi Ile Yeni Pazarlar Nasıl Yaratılır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDoç. Dr. Gözde MERT

İstanbul Nişantaşı Üniversitesi İİSBF İşletme Bölümü

www.gozdemert.com

gozde.mert@nisantasi.edu.tr

Chery, Küresel Pazar Yolculuğunda Yeni Bir Dönüm Noktasına Ulaştı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Chery TIGGO 7, 1 Milyon Adede Ulaşan İhracat Rakamıyla Yeni Bir Dönüm Noktasına Ulaştı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Chery, Küresel Pazar Yolculuğunda Yeni Bir Dönüm Noktasına Ulaştı!Çin’in otomotiv alanındaki öncü ve lider markalarından Chery, 1 Kasım 2024 tarihinde Çin’in Wuhu limanından yola çıkan 1 milyonuncu Chery TIGGO 7 ile yeni bir dönüm noktasına ulaşmayı başardı. Chery Group Yönetim Kurulu Başkanı Yin Tongyue, Chery’nin ürün gamında bulunan her aracın dünya genelinde güven duyulan ve itibar sahibi modeller olduğunu vurguladı. Ayrıca Chery, “altın itibar”a sahip olmak için ürün ve hizmet kalitesini sürekli geliştirmeye devam ediyor ve farklı pazarlar ihtiyaçlara yönelik ürünleri, üstün rekabet gücüyle sunmaya devam ediyor. Böylece Chery, “Çin’de, Küresel” felsefesine bağlı kalmaya devam ediyor.

TIGGO ürün ailesi, 1 Kasım 2024 tarihinde, Çin’deki Wuhu limanından küresel yolculuğuna başlayan 1 milyonuncu Chery TIGGO 7 ile yeni bir çağ başlattı. TIGGO 7, C-SUV segmentinde sunduğu rekabetçi ve üstün özellikleri sayesinde satışa sunulduğu pazarlarda segmentini domine etmeyi başarırken, Chery’nin üstün hizmet kalitesini de kullanıcılarla buluşturdu. Ayrıca TIGGO 7, üst üste üç yıl Çin A segment SUV ihracatında zirveye yerleşti ve uluslararası pazarlarda dikkat çeken bir başarıya ulaştı.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Chery TIGGO 7: Güvenlikte de Segmentinin Standartlarını Belirliyor!

TIGGO 7 ailesi, ANCAP beş yıldızlı güvenlik derecelendirmesi, Çin Otomotiv Performansı, Uygulama ve Düzen (APEAL) Araştırmasında ve ayrıca Çin İlk Kalite Araştırması’nda (IQS) en üst sıralarda yer almak gibi prestijli ödüller dışında artan satış rakamlarıyla da küresel sahnede parlamaya devam ediyor. Chery Group Yönetim Kurulu Başkanı Yin Tongyue, 1 milyonuncu ihracatının kutlandığı törende, bu dönüm noktasının yeni bir referans noktası ve yeni bir başlangıç noktası anlamına geldiğini belirtti. Bay Yin, Chery’nin hedefinin TIGGO 7 ile mükemmelliğe ulaşmak ve her Chery aracının dünya genelinde güven duyulan, küresel kullanıcıların Çin otomobillerini sevmesini, güvenmesini ve seçmesini sağlayacak “altın itibara” sahip olmasını sağlamak olduğunu da vurguladı.

“Çin’de, Küresel” Felsefesiyle Üretim ve Ürün Geliştirmede Farklı Bir Bakış Açısı!

Chery, “Çin’de, Küresel” geliştirme felsefesiyle, araçlarını yerel düzenlemelerle beraber belirli pazar taleplerini karşılayacak rekabet gücünü koruyacak şekilde uyarlıyor. Chery ayrıca “Bir yerde, bir yer için” yerelleştirme stratejisini izleyerek yerel toplumlara aktif olarak entegre oluyor ve ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkıda bulunuyor. TIGGO 7, farklı pazarlarda üstün performansı ve güvenilirliği nedeniyle tüketicilerin takdirini kazanmış durumda. Güney Amerika bölgesinde güçlü motoru ve arazi becerileriyle tercih edilen SUV, Asya-Pasifik bölgesinde sıcak ve nemli koşullara uyumu ve dayanıklılığı ile övgü alırken Güneydoğu Asya’da, tropikal iklimleri ve karmaşık trafik senaryolarını güç ve stabilite ile ele alıyor.

1 Milyonuncu Chery TIGGO 7 ile Küresel Pazarlarda Yeni Bir Çağ Açılıyor!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Chery, Küresel Pazar Yolculuğunda Yeni Bir Dönüm Noktasına Ulaştı!1 milyonuncu TIGGO 7’nin başarılı bir şekilde ihraç edilmesiyle Chery’nin küresel genişleme yolculuğunda yeni bir sayfa açılıyor. Chery, küresel kullanıcılara yüksek kaliteli, güvenilir araçlar sağlamak için ürün mükemmelliğine ve gelişmiş hizmetlere odaklanarak dünya çapındaki varlığını güçlendirmeye devam ediyor. Chery, gelecekte de kurumsal sosyal sorumluluklarını yerine getirmeye ve hizmet verdiği her pazardaki ekonomik ve sosyal ilerlemeye katkıda bulunmaya da kararlı.

Teknik – Meslek Liseli Öğrenci Profili

Teknik Meslek Liseli öğrenci Profili Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Teknik – Meslek Liseli Öğrenci Profili

Cavit SOY

Teknik Meslek Liseli öğrenci Profili Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir teknik/meslek lisesi öğrencisi nasıl olmalı? Kişisel özellikleri, karakteri, eğitimi, bilgisi, tecrübesi, fiziki görünümü, kıyafeti, elbise ve takım dolabı ve ekstra donanımları açısından masaya yatırmak ve ideali yakalamak istedim. Diğer yandan meslek liseleri nasıl olmalı? Eğitim kalitesi, vizyonu, misyonu….

Meslek lisesi öğrencisi deyince hem sürekli öğrenen, kendini geliştiren hem de çalışan ve uygulayan bir kişi aklıma gelir. Öğrendiklerini pratiğe dökendir meslek liseli benim gözümde.

Sakin ve vakarlı duruşuyla örnek bir öğrenci profili çizer. Temizliği, düzeni, çevresiyle uyumu, okuluna ve mesleğine odaklanmış, mesleğini seven ve sanatına saygılı bir profil. Okuldan ve stajdan gelen müthiş bir bilgi ve tecrübe birikimi, işi ile ilgili sertifika ve belgelere sahip, öğretmenlerinden ve ustalarından gördüğü edep ve iş ahlakını devam ettirmekte azimli… Bilgiye aç ve hırslı, sürekli kendini yenileyen bir yapıda, giyimiyle, konuşmasıyla ve haliyle örnek, teknoloji ile barışık.

Çelik burunlu ayakkabısından baretine, elbisesinden maskesine, eldiveninden çapak gözlüğüne, kulak tıkacından emniyet kemerine, önlüğünden kolluğuna hem derslikte hem de atölyede şık ve temiz bir görünüme sahip. Çekicinden pensesine, anahtar takımından metresine, pensesinden yan keskisine, kitaplarından voltmetresine, kumpasından kontrol kalemine, bilgisayarından ampermetresine, fırçasından tornavidasına tam tekmil bir takım ve malzeme dolabı veya çantası sürekli yanında.

Mesleğinin gerektirdiği alet ve makineleri kullanmasını bilen, makineleri özenli kullanan ve bakımlarını zamanında yapan, ölçüm yapabilen, proje okuyabilen, makine parçalarını birleştirebilen ve test yapabilen bir usta, teknisyen, tekniker ve mühendis adayı.

Sorunları çözebilen, idareci ve öğretmenlerine karşı sorumluluklarını bilen, işbirliği ve ekip çalışmasına yatkın, detaycı ve titiz bir insan. İşinin en iyisini yapmaya çalışan, olası terslikleri öngörebilen, üstlerini uyaran, aksaklıklar hakkındaki bildiklerini ve yeni fikirlerini toplantılarda aktarabilen.

İş sağlığı ve güvenliği konularına hâkim, tüm tedbirlerini almış, günlük beslenmesine dikkat eden, hakkını vererek çalışan ve karşılığını alan, hayal gücünü iyi kullanan ve sürekli geliştiren ve çok kitap okuyan bir karakter. Ailesine düşkün, vatanını seven, arkadaşlarıyla uyumlu, sosyal çevresinde sayılan ve sevilen, ben bilirim demeyecek kadar da mütevazi bir kişilik.

Gelelim meslek liselerine… Meslek liseleri sanayinin ve hizmet sektörünün ara eleman ihtiyacını karşılamak amacına hizmet etmeli. Bilgi, yetenek ve ilgi alanının ölçüldüğü bir sınavla, rehber öğretmenlerin yönlendirmeleriyle okula seçilmeli ve başlamalı. Mühendislik ve teknik öğretmenlik alanında ilerlemek istediklerinde ek puan desteği alabilmeliler. (Temel mesleki eğitim almış öğrencilerin daha iyi mühendis olacaklarına kesin gözü ile bakıyorum, fen ve matematik derslerini de almak kaydıyla)

Meslek Lisesi Kampüs

Meslek liseleri sanayi ve işyerleriyle ile iç içe, omuz omuza, iş birliği içinde olmalı. Alanında uzman mühendislerin ve yetişmiş ustaların destekleri olmalı arkalarında. Daha öğrenciyken belirli iyi bir ücret alabilmeliler çalışmalarının karşılığında.

Proje geliştirmeli ve projelerine destek bulabilmeliler. Laboratuvar imkanları geniş olmalı. Temel düzeyde teknik yabancı dil öğretebilmeli. Teknik Lise müfredatına pedagojik formasyon dersleri eklenip mezunları teknisyenlik belgesinin yanı sıra Usta Öğretici belgesi de almalı.

Okulda üniversite kampüsleri tarzında ortam oluşturulmalı, kıyafet serbestisi getirilmeli, çeşitli etkinliklerin yapıldığı konferans, spor ve toplantı salonları da olmalı. Öğrencilerin fuar (özellikle kariyer ve makine-teknoloji fuarları) ve seminerlere katılımları sağlanmalı. Atölyedeki makine ve ekipmanlar yeterli ve son teknoloji olmalı. Öğrencilere her türlü alet desteği sağlanmalı. Yabancı ülkelerle öğrenci değişim programı uygulanmalı.

Meslek liseleri fabrika gibi, öğrencilerin de emeklerinin karşılığını alabilecekleri kazanç karşılığı iş alabilmeli, piyasanın ihtiyaç duyduğu gerçek şartlarda üretim ve montaj yapabilmelidir. Piyasa ile paralel şekilde makine parkına sahip olmalı, teknolojik gelişmeleri yakından takip edebilmelidir. Devletin ihtiyaç duyduğu tüm malzemeler (devlet araçlarının tamir ve bakımları dahil olmak üzere) okullarca karşılanabilmelidir. Ayrıca meslek lisesi öğrencileri eğitim hayatları boyunca da sigortalı sayılmalıdır.

Birçok firma meslek liselerine stajyer öğrenci için başvurmaktadır. Stajyer öğrenciler kendi meslek alanlarında çalıştırılmalı, usta ve usta öğretici eşliğinde mesleklerini öğrenmeli, ucuz iş gücü olarak görülmemelidir. İşyerlerinin stajyer öğrencileri verimli bir şekilde kullanıp kullanmadıkları kontrol edilmelidir.

Bazı firmalar da meslek lisesi öğrencilerine maddi destek olmak amacıyla burs vermekte veya okulların atölyelerine teçhizat bağışı yapmaktadırlar. Hatta okul yaptırıp devlete bağlayanlar veya kendi adlarına özel meslek lisesi açan çok değerli iş insanlarımızın varlığı da sevindiricidir. Faydasıçok Holding bu şirketlerimizden biri mesela… Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz.

Değerli öğrencilerimiz! Günümüzde ara eleman ve usta sıkıntısı sanayimizde had safhadadır. Birçok iş alanında nitelikli eleman ihtiyacı vardır ve meslek lisesi mezunları çok önemli hale gelmiştir. Çalışma şartları eskiye nazaran bir hayli iyi durumda ve kullanacağınız makinalar da otomatikleşmiştir. Teknoloji oldukça ön plandadır ve sizler için gelecek kaygısı minimum düzeydedir. Bunun farkında olduğunuzu umuyorum.

Meslek liselerindeki değerli yönetici ve öğretmenlerimiz! Sizler ülkemizin geleceğinde çok kilit bir rol oynuyorsunuz. Gelecek sizin ellerinizle ve emeğinizle şekillenecek. Öğrencilerinizi maksimum faydayı sağlayacak şekilde bilgi birikimlerinizi ve tecrübenizi artırınız. Öğrencilerin işyerleriyle ve sanayiyle iletişiminde destek olunuz. Onları hem teknik donanım hem de insani değerler açısından vatanına ve milletine faydalı birer fert olarak yetişmeleri konusunda elinizden gelen gayreti göstereceğinize eminim. Yolunuz açık olsun.

Teknik Meslek Liseli öğrenci Profili Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu yazımda teknik/meslek lisesinde okumuş biri olarak meslek liselerinin öğrenci ve öğretmen profiline katkıda bulunmaya çalıştım. Benim ve arkadaşlarımın üzerinde emeği olan tüm idareci ve öğretmenlerimi saygıyla anıyorum.

Cavit SOY

Cavit Bey Lise Hatıra

Operasyonel Araç Kiralama Sektörünün Aktif Büyüklüğü 215 Milyar TL’yi Aştı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’ün İlk Yarısında 43,4 Milyar TL’lik Yatırımla 34 Bin Aracı Filosuna Kattı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Operasyonel Araç Kiralama Sektörünün Aktif Büyüklüğü 215 Milyar Tl’yi Aştı!Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılının ilk yarısına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk yarısında 43,4 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 34 bin aracı filosuna kattı. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yaklaşık yüzde 1,2 artarak 257 bine ulaşırken, sektörünün filosundaki hafif ticari araç payının yüzde 7,4’e çıkması da dikkat çekti. Operasyonel araç kiralama sektörünün özkaynaklarının 104 milyar TL’ye ulaştığını söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Bu da sektörümüzün aktif toplamının neredeyse yarısı anlamına geliyor. Sektörümüz ihtiyaç duyduğu finansmanın yarısını özkaynakları ile karşılıyor. Sektörün takipteki alacaklar oranının (NPL Oranı) yüzde 1,5 seviyesinde olması ise sağlıklı bir yapının göstergesi” dedi.

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı ilk yarı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılının ilk 6 ayında 43,4 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 34 bin adet aracı filosuna kattı. Sektörünün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yaklaşık yüzde 1,2 artarak 257 bine ulaşırken sektörün aktif büyüklüğü 215 milyar TL’yi aştı.

Hafif Ticari Araçların Yükselişi Sürüyor

Rapora göre, Renault yüzde 17,9 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 17,0’yle Fiat, yüzde 10,5 ile Toyota, yüzde 9,9 ile Ford ve yüzde 9,6’yla Volkswagen takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 46,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,9 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise yüzde 7,4’e yükseldi. Sektörün araç parkının yüzde 54,4’lük bölümünü benzinli araçlar oluştururken, dizel araçların payı yüzde 36,3’e geriledi. Hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,2 oldu.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Sedan Yine Birinci Sırada

TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercihi sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 48,7 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 22,8 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,2 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 79,2’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 20,8 olarak gerçekleşti.

Sektörün İlk 6 Ayda Ödediği Vergi Tutarı 23,1 Milyar TL

Operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün yılın ilk yarısında ödediği vergi tutarı toplamda 23,1 milyar TL’yi buldu.

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü Önemli Büyüme Potansiyeline Sahip

Kağan YaşaOperasyonel araç kiralama sektörünün 2024 yılı ilk yarı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa “2024 yılı ilk yarı sonuçlarını içeren TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre operasyonel kiralama sektörünün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yaklaşık yüzde 1,2 artarak 257 bine ulaştı. 215 milyar TL’ye ulaşan sektörümüzün aktif büyüklüğü ise banka dışı finansal kuruluşlarla kıyaslandığında, oldukça önemli bir noktaya gelmiş durumda. Sektörümüzün özkaynakları ise 104 milyar TL’yi aşarak sektörümüzün aktif toplamının neredeyse yarısına ulaştı. Sektörümüz ihtiyaç duyduğu finansmanın yarısını özkaynakları ile karşılıyor. Sektörümüzün takipteki alacaklar oranının (NPL Oranı) yüzde 1,5 seviyesinde olması ise sağlıklı bir yapının göstergesi” dedi.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Operasyonel Araç Kiralama Sektörünün Aktif Büyüklüğü 215 Milyar Tl’yi Aştı!Operasyonel araç kiralama sektörünün büyüme potansiyeline de değinen Kağan Yaşa sözlerine şöyle devam etti: “2022 yılı verilerine göre, Avrupa Birliği’nde 1.000 kişi başına düşen otomobil sayısı 560 iken, ülkemizde bu sayı ancak 167’ye ulaşmış durumda. Bunun yanı sıra, ülkemizde iş amaçlı olarak kullanılan 2 milyon 500 bin motorlu kara taşıtı olduğunu tahmin ediyorum. Verimlilik, tasarruf ve risk yönetimi açısından sunduğu birçok avantaja rağmen, ülkemizde iş amaçlı kullanılan araçların ancak yüzde 10’u kadarı operasyonel kiralama yöntemiyle finanse edilmiş durumda. Avrupa Birliği ülkelerinde ise şirket araçlarının finansmanında operasyonel kiralamanın payı son 7 yıl içinde yüzde 48’den yüzde 57’ye çıktı. Tüm bu verilere dayanarak ülkemiz operasyonel araç kiralama sektörünün önümüzdeki dönemde sağlam adımlarla ve sürdürülebilir şekilde büyüyeceğini söyleyebilirim.”

Laboratuvar İhalesinde Demo Yapılmadan Karar Verilmesi?

Laboratuvar İhalesinde Demo Yapılmadan Karar Verilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Laboratuvar İhalesinde Demo Yapılmadan Karar Verilmesi?

Mehmet ATASEVER

Laboratuvar İhalesinde Demo Yapılmadan Karar Verilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihalenin 31.07.2024 tarihinde gerçekleştirildiği, 02.08.2024 tarihinde kendilerine tebliğ edilen yazı ile 13.08.2024 tarihinde demonstrasyon yapılacağının bildirildiği, 12.08.2024 tarihinde tebliğ edilen bir başka yazı ile demonstrasyon yapılmayacağının bildirildiği, 09.09.2024 tarihinde tebliğ edilen kesinleşen ihale komisyonu kararında “İstekli ………. Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri Anonim Şirketi’nin sunduğu belgeler incelenmiş teknik şartnameye uygun olmayan maddeler tespit edilmiş olup değerlendirme dışı bırakılmıştır.” ifadelerine yer verildiği, 19.09.2024 tarihinde idareye yapılan şikayet başvurusuna verilen cevapta değerlendirme dışı bırakılma gerekçelerine yer verildiği; ancak bu gerekçelerde belirtildiğinin aksine söz konusu maddeleri karşıladıkları, İdari Şartname’de belirtilmesine rağmen sebep gösterilmeden demonstrasyon değerlendirmesi yapılmamasının ve değerlendirme dışı bırakılmalarının hukuka aykırı olduğu iddialarına yer verilmiştir

16.10.2024 tarihli ve 2024/UH.I-1333 Sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İhale dokümanında yapılan düzenlemelerden şikâyete konu ihalenin ……….. Üniversitesi Hastanesi tarafından gerçekleştirilen “2024/807306 İhale Kayıt Numaralı Laboratuvar Hizmet Alımı (Mikrobiyoloji)” olduğu, ihalenin birim fiyat teklif alınmak suretiyle ve elektronik ortamda teklif alınarak açık ihale usulü ile kısmi teklife açık olarak 31.07.2024 tarihinde gerçekleştirildiği,

İhalede 7 adet ihale dokümanı indirildiği, ihaleye 3 isteklinin katıldığı, idarenin başvuru sahibi istekliye EKAP üzerinden tebliğ ettiği 03.08.2024 tarihli ve “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması ve/veya numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerinin verilmesi/kurulumların yapılması/aşırı düşük teklif açıklamalarının sunulması” konulu yazıda “… beyan ettiğiniz bilgi ve belgeleri tevsik eden ve EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan aşağıdaki belgeleri ekleri ile birlikte, İdari Şartname’nin 7.9. maddesine uygun olarak, 08.08.2024 tarihine kadar İdaremize sunmanız, numune/demonstrasyon değerlendirmesi için teklif ettiğiniz ürüne/ürünlere ilişkin örnekleri 08.08.2024 tarihine kadar …….. Üniversitesi Hastanesi adresine ulaştırarak, 13.08.2024 tarihinde saat 14:00‘te …………… Üniversitesi Hastanesi adresinde hazır bulunmanız ve aşırı düşük teklif açıklamalarınızı 08.08.2024 tarihine kadar sunmanız gerekmektedir.” ifadelerine yer verilerek demonstrasyon değerlendirmesi yapmak üzere talepte bulunduğu;

Ancak yine EKAP üzerinden tebliğ ettiği 12.08.2024 tarihli ve “Demo hakkında” konulu yazıda “02/08/2024 tarihinde yapılan tebligata istinaden 13/08/2024 tarih ve saat 14:00’da gerçekleştirilmesi talep edilen numune/demontrasyon değerlendirmesi yapılmayacaktır.” ifadelerine yer vererek demonstrasyon değerlendirme talebini iptal ettiği ve başvuru sahibi ………… Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş.nin teklifinin Teknik Şartname’ye uygun olmadığından değerlendirme dışı bırakıldığı; 09.09.2024 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………….Medikal Gereçler San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin üzerinde bırakıldığı, ……….. Diagnostics Turkey A.Ş.nin teklifinin ise ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif olarak belirlendiği görülmüştür.

……….. Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş.nin yeterlik bilgileri tablosu incelendiğinde, isteklinin ihaleye “SNIBE” marka “MAGLUMI X6” ve “MAGLUMI X3” model cihazları teklif ettiği, söz konusu cihazlara, firmaya ve kitlere ilişkin olarak ÜTS bilgilerinin, cihaz yaşı taahhüt belgesinin, teknik şartnameye uygunluk beyanının, reaktiflerin bertaraf yöntemlerini gösterir belgenin içeriği bilgilerin beyan edildiği ve bu belgelerin EKAP’a yüklendiği görülmüştür.

İdarece, biri işin uzmanı ihale komisyon üyesi diğeri ise işin uzmanı idare personeli tarafından 12.08.2024 tarihli bir tutanak düzenlenip imzalandığı; tutanak içeriğinin …….. Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş.nin başvuru konusu ihalenin Teknik Şartname’sine ilişkin sunmuş olduğu bilgi ve belgelerin eksik olduğu, teklif edilen cihazların Teknik Şartname’nin “B. Genel Özelikler” başlıklı 6’ncı ve 7’nci maddesine, “C. Elisa Cihazının Teknik Özellikleri” başlıklı 2’nci ve 9’uncu maddesine uygun olmadığı tespitlerinin yapıldığı görülmüştür.

İdari Şartname’nin yukarıda aktarılan 7.5’inci maddesinde ihaleye katılım aşamasında istekliler tarafından sunulacak yeterlik kriterlerine ve yeterlik belgelerine ilişkin düzenlemelere yer verildiği, 7.5.4’üncü maddesinde yer alan düzenleme incelendiğinde, teklif değerlendirmesi aşamasında avantajlı teklif sahibi isteklilerden teklif ettiği ürünlerin (cihaz ve kit) Sağlık Bakanlığı kayıt ve ürün takip sistemine (ÜTS) kayıtlı olduğuna dair belge, teknik şartnameye cevap, cihazın yaşını gösterir belge ve reaktiflerin bertaraf yöntemlerini gösterir belge ile İdari Şartname’nin yukarıda aktarılan 7.7.2’nci maddesinde belirtildiği üzere demonstrasyon değerlendirmesinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği, 7.5.5’inci maddesinde İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde sayılan belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağının belirtildiği ve doküman düzenlemelerinin mevcut haliyle kesinleştiği, teklif değerlendirmesinin de kesinleşen doküman düzenlemeleri üzerinden yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

Başvuru sahibi tarafından değerlendirme dışı bırakılma gerekçeleri olan Teknik Şartname’nin ilgili maddelerini karşıladıkları, idarece demonstrasyon değerlendirmesi yapılmamasının ve değerlendirme dışı bırakılmalarının hukuka aykırı olduğu ve teklif ettikleri cihazların ilgili kriterler bakımından Teknik Şartname’ye uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği iddia edilmektir.

İlgili mevzuat hükümlerine göre, ihale dokümanında öngörülmüş olmak kaydıyla numune değerlendirmesi veya demonstrasyon yapılarak teklif edilen malın ilgili kriterler bakımından Teknik Şartname’ye uygun olup olmadığının tespit edilebileceği, bu konudaki takdir yetkisinin idarelere ait olduğu, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında ürünün teknik değerlendirmesinin yapılacağının öngörülmesi halinde bu hususun ihale dokümanında düzenlenmesinin zorunlu olduğu görülmekte olup, ayrıca bu değerlendirme hangi aşamada yapılırsa yapılsın mal veya hizmetin teknik şartnamede yer alan düzenlemelere uygun olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirme neticesinde alınan kararlara ilişkin nihai sorumluluğun da idareye ait olduğu anlaşılmaktadır.

………Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş.nin teklif etmiş olduğu cihazlara ilişkin olarak 12.08.2024 tarihli tutanak ile tespit edilen hususların demonstrasyondan bağımsız olarak gerçekleştirilen Teknik Şartname’ye uygunluk denetimi niteliğinde olduğu, değerlendirmeye esas alınan hususların İdari Şartname’de yeterlik kriteri olarak belirlenmediği, yine idarece 12.08.2024 tarihinde başvuru sahibi istekliye gönderilen yazı içeriğinde demonstrasyon yapılmayacağının belirtildiği, isteklinin şikayet konusu Teknik Şartname maddelerini karşıladığını teknik şartnameye cevap belgesinde beyan ettiği görülmüş olup, başvuruya konu ihalede cihazların teknik şartnameye uygunluğunu denetleyecek tek kriterin demonstrasyon değerlendirmesi olduğu ve bu hususun yeterlik kriteri olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Mevcut durumda İdari Şartname’deki demonstrasyon yapılacağına ilişkin düzenleme esas alınarak başvurunun neticelendirilmesi gerektiği, dolayısıyla ihalede …………Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş.nin teklif ettiği cihazların bu kapsamda demonstrasyon değerlendirmesine tabi tutularak ihalenin sonuçlandırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca İhale üzerinde bırakılan istekli ………. Medikal Gereçler San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin teklif etmiş olduğu cihazlara ilişkin olarak biri işin uzmanı ihale komisyon üyesi diğeri ise işin uzmanı idare personeli tarafından 12.08.2024 tarihli bir demonstrasyon uygunluk tutanağı düzenlenip imzalandığı; tutanak içeriğinde “…………. Medikal Gereçler San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin 2024/807306 ihale kayıt numaralı laboratuvar hizmet alımı (Mikrobiyoloji) ihalesinde teklif etmiş olduğu Abbout marka Architect i2000 model cihazları ile tıbbi mikrobiyoloji laboratuvarında daha önceden çalışıldığı için demonstrasyon yapılmasına gerek görülmemiş ve cihazlar uygun bulunmuştur.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür. Yukarıda aktarılan mevzuat ve doküman düzenlemesi hükümlerinden demonstrasyon değerlendirmesinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği, isteklinin idarede kullanılan cihazı bulunması durumunda demonstrasyon değerlendirmesi yapılmayabileceği yönünde bir düzenlemenin de bulunmadığı anlaşıldığından, ……… Medikal Gereçler San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin teklif ettiği cihazların bu kapsamda demonstrasyon değerlendirmesine tabi tutularak ihalenin sonuçlandırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ………. Laboratuvar ve Sağlık Sistemleri A.Ş. ile ……….. Medikal Gereçler San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin teklif ettiği cihazların demonstrasyon değerlendirmesine tabi tutulması ve bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Laboratuvar İhalesinde Demo Yapılmadan Karar Verilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Sivil Toplum Kuruluşları Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritasını Değerlendirdi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Sivil Toplum Kuruluşları Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritasını Değerlendirdi

Sivil Toplum Kuruluşları Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritasını Değerlendirdi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Sivil Toplum Kuruluşları Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritasını DeğerlendirdiEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035” yol haritasını değerlendiren iklim ve enerji alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasına yönelik bu adımı önemli bulurken, enerji dönüşümünün kapsayıcı bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğine yönelik ihtiyacı yineliyor. Enerji dönüşümünde fosil yakıtlardan vazgeçilmesine ilişkin kararlı adımların da beklendiğini belirten sivil toplum kuruluşları, enerji dönüşümünün doğa, türler ve geçim kaynakları üzerinde baskı yaratmaması gerektiğinin altını çiziyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 21 Ekim 2024 tarihinde yaptığı açıklama ile Türkiye’nin 2035’te yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgarın kurulu gücünün bugüne göre 4 kat artarak 120 GW’a ulaşacağını belirtti. Yol haritasındaki temel üç unsur arz güvenliği, dışa bağımlılığı azaltmak ve 2053 Net Sıfır emisyon olmak. İklim ve enerji alanında çalışan uzmanlar, fosil yakıt kullanımını azaltmayan bir enerji politikasının yol haritasındaki üç unsurdan ikisini, dışa bağımlılığı azaltmak ve 2053 Net Sıfır emisyon olmak, karşılamaktan uzak olduğu görüşünde. Yol haritasına ilişkin önemli konu başlıkları ve değerlendirmeler aşağıda yer alıyor.

Kömürden Çıkış Mümkün ve Gerekli

İklim ve enerji konusunda çalışan sivil toplum ve düşünce kuruluşları, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na taraf olmasıyla birlikte ülkenin 2053’te Net Sıfır olması amacıyla uygulanabilir, güvenli, kesintisiz ve karbonsuz bir ekonomik dönüşümün olasılıklarını araştırıyor. Bu kapsamda 2021 yılında yapılan bilimsel çalışmalardan biri olan Kömürden Çıkış 2030 Raporu’nun temel bulgusu, 2030’da kömürden çıkışın maliyetinin ekonomik olarak yönetilebilir ve yenilenebilir enerji yatırımlarının teşviksiz dahi fosil yakıtlardan daha uygun maliyetli olduğuydu. Uzmanlar, Bakanlığın açıkladığı 2035’te 120GW’lık kurulu rüzgar ve güneş gücüne ulaşılması durumunda yine, kömür ve nükleer enerjiyi kullanmadan tahmin edilen 510TWh’lık talebin karşılanabileceği görüşünde.

Süper İzin Süreçleri

Uzmanlar, yenilenebilir kapasitenin artırılması için yapılan izin süreçlerinin, ormanlar, tarım alanları ve zeytinlikler gibi doğal varlıklarımızın tahribine yol açmaması gerektiğini vurguluyor. İklim değişikliğinin türler, yaşam alanları ve geçim kaynakları üzerinde halihazırda büyük bir baskı kurmuş durumda olduğunu belirten sivil toplum kuruluşları, enerji dönüşümü için gerçekleşmesi beklenen yatırımların bu baskıyı artırmayacak şekilde olması gerektiğini ifade ediyor. Enerji dönüşümünün prensipleri olarak aşağıdakiler göz önünde bulundurulmalı;

  • Biyolojik çeşitliliği koruması/gözetmesi, arazi kullanımının planlı ve bütüncül politikalarla yapılması.
  • Gıda güvencesini sağlayabilmek için verimli tarımsal arazilere kurulmaması.
  • Ekosistemleri koruması ve yöre insanının ekolojik ve sosyal haklarını gözetmesi.

Nükleer Enerjideki Artış Soru İşareti

Bu ölçekte bir yenilenebilir enerji hedefi varken, nükleer enerjiye para harcanması bir soru işareti. Yakıt ve teknoloji açısından dışa bağımlılık, yüksek maliyet, güvenlik ve radyoaktif atık (kirlilik) risklerini barındıran nükleer enerji yerine yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine odaklanarak, enerji üretiminde daha temiz ve sürdürülebilir bir yol izlenmelidir.

120 GW: Önemli Ama Eksik Bir Enerji Dönüşümü Hedefi

120 GW güneş ve rüzgar enerjisi kapasitesine ulaşmak, Türkiye için ciddi bir enerji dönüşümünü ifade ediyor. Bu, aynı zamanda emisyonların bugünden itibaren azaltılması diğer bir deyişle iddialı bir 2035 iklim hedefinin yolunun açıldığı anlamına da geliyor.

Adil Geçiş ve İklim Adaleti

Enerji dönüşümü sürecinde kimsenin geride bırakılmadığı bir “Adil Geçiş Mekanizması”nın oluşturulması gerektiğini belirten kurumlara göre, bu dönüşüm yeni istihdam olanakları yaratmalı ve yerel ekonomilerde kalkınma fırsatlarını getirmeli. Karbon fiyatlandırmasından elde edilecek gelirler, bu dönüşüm sürecinde destek fonları olarak kullanılabilir.

Uzman Görüşleri

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç,

“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından 2035 yenilenebilir enerji hedeflerini içeren açıklaması, özellikle güneş ve rüzgar alanında yükselen eğilimi göstermesi açısından oldukça çarpıcı. Yalnızca iki yıl önce yayımlanan Ulusal Enerji Planı 2035’e kadar rüzgar ve güneş kurulu kapasitesinin 82,5 GW’a ulaşacağını söylüyordu. Açıklamalar ise hedeflerin 2 yıl gibi kısa bir süre içinde yaklaşık yüzde 50 oranında arttırıldığını ve yeni hedefin 120 GW olduğunu gösteriyor. Bu durum elektrik arzının karbonsuzlaşmasına imkan sağlaması açısından oldukça önemli bir gelişme. Geçen sene Dubai’de düzenlenen COP28’de imzaya açılan ve bugüne kadar 133 ülkenin imzalamış olduğu, 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir kapasitesini 3 katına, enerji verimliliğini ise iki katına çıkarma taahhüdüne Türkiye imza atmamıştı. Enerji Bakanlığının 2035 yılında kadar rüzgar ve güneş kapasitesini 4 katına çıkaracağını söylediği yeni hedefleri bu taahhüte imza atmakta daha fazla geç kalınmaması gerektiğini de gösteriyor. Türkiye’yi bu taahhütün açık bir tarafı haline gelmeye, bu taahhüdün bir alt hedefi olarak ortaya çıkan ve Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz coğrafyasında 2030’a kadar 1TWh güneş ve rüzgar kapasite kurulumunu destekleyen yeni taahhüte imza atmaya çağırıyoruz.”

Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye Koordinatörü Özlem Katısöz;

“2035 rüzgar ve güneş enerjisi kapasite hedefi Türkiye’nin iklim taahhütleri için kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan 120 GW güneş ve rüzgar enerjisi hedefi, Türkiye’nin elektrik sistemini karbonsuzlaştırmak adına atılmış önemli bir adım. 2021 yılında Kömürden Çıkış 2030 çalışması ile iklim STK’ları olarak benzer bir vizyonu biz de ortaya koymuştuk. 120 GW hedefinin gerçek anlamda iklime ve topluma fayda sağlaması, ancak kömürden çıkış ve nükleer enerjisiz bir senaryo ile mümkün olacaktır. Bu kapasite hedefi, Türkiye’nin önümüzdeki yıl sunacağı 2035 iklim hedeflerinin mutlak emisyon azaltımını öngörmesi için gerekli koşulları oluşturuyor. Bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyulan tek şey, bu hedef doğrultusunda güçlü bir siyasi iradenin ortaya konması ve uygulamaya yönelik olarak yol haritasının katılımcı, bilimsel temellere dayalı olarak hazırlanmasıdır. Bu adımların atılması, Türkiye’nin Paris Anlaşması’na uygun bir şekilde 1.5°C hedefine katkıda bulunmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.”

Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz;

“Eğer Türkiye dışa bağımlılığı azaltmak, iklim kriziyle mücadele etmek ve güvenilir bir kaynaktan elektrik üretmek istiyorsa, aradığı yanıtın adresi nükleer enerji olamaz. Nükleer enerji dışa bağımlı, radyoaktif atık üreten, kaza ve hedef alınma riskiyle ülkenin güvenliğini tehdit eden bir tercih. İklim krizini durdurma konusunda ise hem yavaş hem de yenilenebilir enerji kadar etkili değil. Yenilenebilir enerjiye göre 3-4 kat daha pahalı olması nedeniyle de cari açığı büyütmeye aday. Türkiye, 2053 net sıfır hedefinde ciddiyse, önce seragazı emisyonlarını artıran kömürlü termik santralleri kapatacağı tarihi açıklamalı. Talebi yönetmeyi planlamalı ve daha sonra yenilenebilir enerji planları yapmalı. Hükümet, nükleer enerjiyi yenilenebilir enerjinin ardına saklayarak gerçek niyetini gizliyor.

WWF-Türkiye Kıdemli İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu;

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Sivil Toplum Kuruluşları Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritasını Değerlendirdi“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının rüzgar ve güneş enerji kapasitesinin önümüzdeki 10 yılda 4 katına çıkmasını öngören bu yeni hedefi, ülkemizin enerji dönüşümü için son derece iddialı bir gelişme. Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefiyle uyumlu bir enerji sistemi için bir sonraki adım başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan uzaklaşmak olmalı. Yenilenebilir enerji kurulu gücünde böylesi bir artış elektrik üretiminde kömürden çıkışın planlanmasını da mümkün kılabilir. 2021 yılı sonunda yayınladığımız

“Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030” başlıklı raporumuzda ortaya konan öngörüler de bu senaryoyu ortaya koymakta.  Öte yandan, adil ve doğa pozitif bir enerji geçişi için yer seçiminin kritik olduğunu ve doğadan taviz verilemeyeceği unutulmamalı. Bu noktada kısaltılacağı söylenen çevresel etki değerlendirme süreçleri önemli doğal alanların enerji projelerine açılmasına yol açmamalı.”

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM PROGRAMLARI

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Alım Talebi: Otomatik Kağıt Havlu Dispanseri

şirket İhtiyaçları Otomatik Kağıt Havlu Dispanseri

Alım Talebi: Otomatik Kağıt Havlu Dispanseri

Bir firmamız için 25 adet sensörlü ve elektrikli otomatik kağıt havlu dispanseri alınacaktır. Ürünlerin endüstriyel kullanıma uygun olması ve ürünlere en az 3 metre kağıt havlu rulo takılabilir olması istenmektedir. Teslim yeri Antalya – Serik olup, ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

şirket İhtiyaçları Otomatik Kağıt Havlu Dispanseri

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Trump’ın Başkanlığı Altında Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi: Stratejik Etkiler ve Karşılaştırmalar

Trump’ın Başkanlığında Satınalma Ve Tedarik Zinciri Yönetimi Stratejik Etkiler Ve Karşılaştırmalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Trump’ın Başkanlığı Altında Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi: Stratejik Etkiler ve Karşılaştırmalar

Olgar ATASEVEN

Trump’ın Başkanlığında Satınalma Ve Tedarik Zinciri Yönetimi Stratejik Etkiler Ve Karşılaştırmalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDonald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, siz bu satırları okuduğunuzda çok büyük bir aksilik olmadığı takdirde kesinleşmiş olacak. Bugün konumuzu ABD seçimlerine alalım istedim. Çünkü neticede orada olan herşey bütün dünyayı olduğu gibi bizleri de etkiliyor. Trump’ın seçilmesi özellikle ABD’nin ticaret, enerji, vergi ve göçmenlik politikaları üzerindeki etkileri nedeniyle satınalma ve tedarik zinciri yöneticileri için kritik değişiklikler anlamına geliyor. Bu yazımda, Trump’ın politikalarının ve vizyonunun, farzedelim ki rakibi Kamala Harris’in seçilmiş olması durumuna göre oluşturacağı olası farkların ve bu farkların tedarik zincirlerine olası yansımalarının ne olabileceği üzerine kısa bir analiz ile sizlere gelecek için bir ışık tutmak istedim. Buyrun 5 temel başlıktaki analizimiz:

1. Ticaret ve Tedarik Zincirlerinde Global Rekabet

Trump’ın ticaret politikaları önceki başkanlık döneminde olduğu gibi Çin’e karşı korumacı bir yaklaşımı sürdürebilir. Bu durum, Çin’den gelen ürünlere ek tarifeler getirilmesi gibi yaptırımların devam etmesi anlamına gelir ve ABD’deki şirketlerin Asya’daki tedarik zincirlerine bağımlılığını azaltmaya yönelik adımlar atmalarını gerektirebilir. Örneğin, üretim merkezlerini Vietnam, Meksika gibi ülkelerden kaydırmak veya ABD içindeki üretim ağlarını genişletmek, uzun vadede Trump’ın politikalarına uyum sağlama çabalarının bir parçası olabilecektir.

Kamala Harris ise daha iş birliği odaklı bir yaklaşım sunmayı vaat ediyordu; bu, Çin ve diğer ülkelerle diplomatik ilişkiler üzerinden çözüm arayışını öne çıkarabilirdi. Harris’in yönetimi altında ABD’nin müttefikleriyle daha güçlü ticaret anlaşmaları yaparak uluslararası tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi beklenebilirdi. Ancak Trump’ın kazanması, özellikle Çin’e yönelik ticaret savaşlarının yoğunlaşması anlamına gelebilir ve bu, tedarik zincirlerinde esneklik ihtiyacını artırır. Dolayısı ile Çin’in okumasını şirketlerdeki yöneticilerin buna göre yapmasından fayda olur.

2. Enerji Politikaları: Sürdürülebilirlik vs. Klasik Enerji Kaynakları

Trump’ın enerji politikasında fosil yakıt endüstrisini destekleyen, daha az çevresel kısıtlamalar getiren bir duruş öne çıkabilir. Bu yaklaşım, kısa vadede enerji maliyetlerinin düşmesine ve özellikle ağır sanayi sektöründe operasyonel maliyetlerin azalmasına yol açabilir. Ancak uzun vadede şirketler, çevresel sürdürülebilirlik talepleri karşısında sıkıntılar yaşayabilir.

Öte yandan, Kamala Harris başkan olsaydı, yenilenebilir enerji sektörüne büyük yatırımların artması bekleniyordu. Harris’in iklim politikaları çerçevesinde şirketlerin daha çevreci ve sürdürülebilir tedarik zinciri yapıları oluşturmaları için çeşitli teşvikler ve fonlar sağlanabilirdi. Tedarik zinciri yöneticileri, enerjiye erişim ve çevresel uyumluluk konusunda daha yenilikçi çözümler aramak zorunda kalabilirdi. Trump’ın seçilmesi dünyayı kıskaca lan çevre politikalarının gevşemesi anlamına gelebilir ama bunun AB’deki etkisi sanıldığı kadar olmayabilir.

3. Vergi Politikaları ve Şirket Kar Marjları

Trump’ın vergi politikalarının merkezinde kurumsal vergi indirimleri ve büyük şirketlere sağlanan finansal kolaylıklar var. Bu yaklaşım, işletmelerin operasyonel maliyetlerini azaltmasına, sermaye harcamalarını artırmasına ve özellikle üretim alanında daha fazla yatırım yapmasına olanak tanır. Böylece tedarik zinciri yöneticileri, operasyonlarını genişletmek için daha fazla kaynak bulabilir.

Kamala Harris’in başkanlığı durumunda ise üst gelir gruplarına ve büyük şirketlere yönelik vergi artışları olasılığı bulunuyordu. Bu politika, şirketlerin kârlılıklarını yeniden değerlendirmesini gerektirebilir ve daha maliyet etkin stratejilere yönelmeye zorlayabilirdi. Ayrıca Harris, gelir düzeyine göre vergilendirme ve düşük gelirli gruplara daha fazla vergi kolaylığı sunmayı hedefliyordu; bu da özellikle küçük ölçekli tedarikçilerin finansal yükünü azaltabilirdi.

4. Göçmenlik ve İş Gücü Politikaları: Tedarik Zincirinde Yetenek Erişimi

Trump’ın göçmenlik konusunda sert bir tutum benimsemesi, özellikle düşük maliyetli iş gücüne bağımlı sektörlerde iş gücü arzında daralmaya yol açabilir. Bu durum, satınalma ve tedarik zinciri yönetiminde yetenek ve iş gücü erişimini sınırlayarak şirketlerin maliyetlerini artırabilir. Aynı zamanda, yüksek vasıflı göçmen işgücüne erişimin zorlaşması, ABD içindeki inovasyon ve dijitalleşme süreçlerini yavaşlatabilir. Şirketler, iş gücü ihtiyacını karşılamak için daha fazla otomasyon ve robotik çözümlere yatırım yapmak zorunda kalabilir.

Harris ise göçmenlere daha kapsayıcı bir politika vaat ediyordu. Bu durum, özellikle teknoloji ve mühendislik alanlarında yüksek nitelikli iş gücüne erişimi kolaylaştırabilirdi. Böylece tedarik zinciri ve satınalma yöneticileri, küresel yetenek havuzundan daha etkin yararlanabilir, maliyetleri azaltabilir ve operasyonlarını geliştirebilirdi.

5. Düzenleyici Çerçeveler ve Uyumluluk

Trump yönetiminin önceki döneminde, düzenleyici gevşetme politikaları uygulandı ve şirketlerin çevresel ve iş sağlığı güvenliği gibi alanlardaki yükümlülükleri azaltıldı. Trump’ın yeniden başkan olması, bu politikaların devamını sağlayarak satınalma ve tedarik zinciri yöneticilerinin operasyonel esnekliğini artırabilir. Ancak bu gevşetmelerin uzun vadede çevre ve işçi hakları açısından riskler oluşturma olasılığı bulunmaktadır.

Harris’in politikaları ise daha çok düzenleyici çerçevelerin sıkılaştırılması ve şirketlerin sosyal sorumluluk yükümlülüklerinin artırılması yönünde olabilirdi. Harris yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda şirketlerden daha fazla uyumluluk talep edebilirdi; bu durum, özellikle tedarik zincirinde yüksek standartların sağlanması için daha fazla yatırım yapılmasını gerektirebilirdi.

Stratejik Yol Haritası Oluşturma İhtiyacı

Trump’ın yeniden seçilmesi, satınalma ve tedarik zinciri yöneticilerinin maliyet optimizasyonu, iş gücü yönetimi ve tedarik stratejilerini yeniden gözden geçirmelerini zorunlu kılıyor. Özellikle Asya pazarlarına bağımlılığı azaltmak, yenilikçi otomasyon çözümlerine yatırım yapmak ve çevre standartlarına uyum sağlamak için esnek ve yenilikçi stratejiler geliştirmek gerekecek.

Her iki adayın farklı politika yaklaşımları göz önüne alındığında, şirketler ve yöneticiler, değişen ekonomik, düzenleyici ve sosyal ortama uyum sağlamak için çok yönlü planlamalar yapmalıdır. Özellikle ABD’de iş yapanlar ve yapmak isteyenler daha dikkatli bir planlama içinde olmalıdır.

Trump’ın Başkanlığında Satınalma Ve Tedarik Zinciri Yönetimi Stratejik Etkiler Ve Karşılaştırmalar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

 

Ağaç İşleme Makineleri Alanındaki En Büyük İhtisas Fuarı Woodtech 2024 Yoğun İlgi Gördü

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Ağaç İşleme Makineleri Alanındaki En Büyük İhtisas Fuarı Woodtech 2024 Yoğun İlgi Gördü

Ağaç İşleme Makineleri Alanındaki En Büyük İhtisas Fuarı Woodtech 2024 Yoğun İlgi Gördü

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Ağaç İşleme Makineleri Alanındaki En Büyük İhtisas Fuarı Woodtech 2024 Yoğun İlgi GördüWoodTech Fuarı, 12-16 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul’da sektörün liderlerini ve yenilikçi çözümleri bir araya getirerek tamamlandı. RX Tüyap organizasyonuyla gerçekleşen etkinlik, 89 ülkeden 22.639 ziyaretçiyi ağırladı. Fuarda, son teknolojiler ve geniş ürün yelpazesiyle dikkat çeken çözümler tanıtıldı.

RX Tüyap tarafından organize edilen ve ağaç işleme makineleri sektörünün Avrasya’daki en büyük buluşması olan WoodTech, 37. kez kapılarını açarak bu yılı da başarıyla tamamladı. 12-16 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen fuar, sektörün liderlerini ve yenilikçi teknolojileri bir araya getirdi. Fuar, 89 ülkeden 3.609 yabancı ziyaretçi ve 19.030 yerli ziyaretçi olmak üzere toplamda 22.639 kişi tarafından ziyaret edildi.

Global Oyuncular ve Yenilikçi Çözümler İstanbulda Buluştu

WoodTech Fuarı, ağaç işleme makineleri alanındaki en son gelişmeleri ve yenilikçi çözümleri yakından incelemek isteyen sektör profesyonellerini ağırladı. Orta Doğu, Avrupa, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Orta Asya gibi stratejik bölgelerden yoğun ziyaretçi ağırlayan fuar, küresel ticari iş birliğine önemli katkılarda bulundu. Başta Almanya, İtalya, Polonya, Cezayir, Rusya, Kosova, Bulgaristan, Sırbistan, Libya, Mısır ve İtalya olmak üzere 89 farklı ülkeden gelen ziyaretçiler fuara büyük ilgi gösterdi.

RX Tüyap’ın organizasyonunda düzenlenen fuarda, Ağaç İşleme Makine Sanayicileri Derneği (AİMSAD) iş birliği ve Avrupa Ağaç İşleme Makinesi İmalatçıları Federasyonu (EUMABOIS) desteği ile sektördeki en yenilikçi teknolojiler sergilendi. Bu teknolojiler arasında ileri otomasyon sistemleri, çevre dostu üretim hatları, toz toplama ve filtre sistemleri gibi modern çözümler öne çıktı.

120 Bin Metrekarede Geniş Ürün Yelpazesi Sergilendi

120 bin metrekarelik fuar alanında düzenlenen WoodTech, geniş ürün yelpazesiyle dikkat çekti. Orman, tomruk ve kereste ürünleri için makine ve ekipmanlardan yüzey işlem makinelerine, ambalajlama, konveyör, depolama çözümlerine kadar birçok farklı ürün grubuna yer verildi. Ayrıca, enerji kazanları, kurutma fırınları ve endüstriyel yazılımlar gibi sektöre yönelik ileri teknolojiler de ziyaretçilere sunuldu.

Fuar, katılımcılara iş bağlantıları kurma, yeni ticaret fırsatları yaratma ve ihracat imkanlarını artırma yönünde önemli olanaklar sağladı. Bu sayede, sadece yerli üreticilerin değil, aynı zamanda uluslararası şirketlerin de geniş çaplı iş birlikleri yapmalarına olanak tanıdı. WoodTech, sektör profesyonelleri için yeni iş bağlantıları kurmaları ve en son teknolojilere erişmeleri bakımından önemli bir platform olarak öne çıkıyor.

Gelecek Buluşmamızı Takviminize Not Edin!

WoodTech Fuarı, 11-15 Ekim 2025 tarihlerinde önemli iş bağlantılarına ev sahipliği yapmak üzere her zamanki adresi olan İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Bu büyük buluşmayı takviminize şimdiden not edin!

Woodtech Logo